import random
kelime_dosyasi = 'kuran kelimeleri pdf.txt'
with open(kelime_dosyasi, 'r', encoding='utf-8') as file:
kelimeler = file.read().splitlines()
rastgele_kelimeler = random.sample(kelimeler, 7)
print("Allah diyor:")
for kelime in rastgele_kelimeler:
print(kelime)
Müddesir
sûresinden
sonra
Mekked
e
inmiştir
yedi
âyettir
Kuranın
ilk
sûresi
olduğu
için
açış
yapan
açan
manasına
Fâtiha
denilmiştir
Diğer
adları
şunlardır
Ana
kitap
manasına
Ümmül
Kitâp
dinin
asıllarını
ihtiva
eden
manasına
el
Esâs
ana
hatlarıyla
İslâmı
anlattığı
için
elVâfiye
ve
el
Sebul
Mesânî
birçok
esrarı
taşıdığı
için
el
Kenz
Peygamberimiz
Fâtihayı
okumayanın
namazı
olmaz
buyurmuştur
Onun
için
Fâtiha
namazların
her
rekâtında
okunur
Manası
itibariyle
Fâtiha
en
büyük
dua
ve
münâcâttır
Kulluğun
yal
nız
Allaha
yapılacağı
desteğin
yalnızca
Allahtan
geldiği
doğru
yola
varmanın
da
doğru
yoldan
sapmanın
da
Allahın
iradesine
dayandığı
çünkü
hayrı
da
şerri
de
yaratanın
Allah
olduğu
hususları
bu
sûrede
ifadesini
bulmuştur
Kuran
insanlığa
doğru
yolu
göstermek
için
indirilmiştir
Kuranın
ihtiva
ettiği
esaslar
ana
hatları
ile
Fâtihada
vardır
Zira
Fâtihada
övgüye
tazime
ve
ibadete
lâyık
bir
tek
Allahın
varlığı
Onun
hakimiyeti
Ondan
başka
dayanılacak
bir
güç
bulunmadığı
anlatılır
ve
doğru
yol
a
gitme
iyi
insan
olma
dileğinde
bulunulur
Rahmân
ve
Rahîm
olan
Allahın
ismiyle
Hamd
o
âlemlerin
Rabbi
O
Rahmân
ve
Rahim
O
din
gününün
maliki
Allahın
Ancak
sana
ederiz
kulluğu
ibadeti
ve
ancak
senden
dileriz
yardımı
inayeti
Ya
R
ab
Hidayet
eyle
bizi
doğru
yola
O
kendilerine
nimet
verdiğin
mutlu
kimselerin
yoluna
o
gazaba
uğramışların
ve
o
sapmışların
yoluna
değil
BAKARA
Medinede
inmiştir
ikiyüzseksenaltı
âyettir
Kuranın
en
uzun
sûresidir
Adını
âyetlerde
yahudilere
kesmeleri
emredilen
sığırdan
alır
Yalnız
âyeti
Veda
Haccında
Mekkede
inmiştir
İnanca
ahlâka
ve
hayat
nizamına
dair
hükümlerin
önemli
bir
kısmı
bu
sûrede
yer
almıştır
Elif
Lâm
Mîm
İşte
o
kitap
bunda
şüphe
yok
müt
takiler
kötülükten
korunacaklar
için
hidayettir
Onlar
ki
gaybe
iman
edip
namazı
dürüst
kılarlar
ve
kendilerine
verdiğimiz
rızktan
Allah
yolunda
harcarlar
Ve
onlar
ki
hem
sana
indirilene
iman
ederler
hem
senden
önce
indirilene
Ahirete
de
bunla
r
kesinlikle
iman
ederler
Bunlar
işte
Rabblerinden
bir
hidayet
üzerindedirler
ve
bunlar
işte
felaha
erenlerdir
Şu
muhakkak
ki
inkâr
edenleri
uyarsan
da
uyarmasan
da
onlar
için
birdir
Onlar
inanmazlar
Allah
onların
kalplerini
ve
kulaklarını
m
ühürlemiştir
Gözlerinin
üzerinde
bir
de
perde
vardır
Ve
büyük
azab
onlaradır
İnsanlardan
öyleleri
de
vardır
ki
inanmadıkları
halde
Allaha
ve
ahiret
gününe
inandık
derler
Allahı
ve
müminleri
aldatmaya
çalışırlar
Halbuki
sırf
kendilerini
al
datırlar
da
farkına
varmazlar
Kalplerinde
hastalık
vardır
Allah
da
onların
hastalığını
arttırmıştır
Yalan
söylemelerine
karşılık
onlara
elem
verici
bir
azab
vardır
Hem
onlara
Yeryüzünde
fesat
çıkarmayın
denildiğinde
Biz
ancak
ıslah
edicil
eriz
derler
İyi
bilin
ki
onlar
ortalığı
bozanların
ta
kendileridir
fakat
anlamazlar
Onlara
İnsanların
Müslümanların
inandığı
gibi
inanın
denilince
Biz
de
o
beyinsizlerin
inandığı
gibi
mi
inanacağız
derler
İyi
bilin
ki
asıl
beyinsi
z
kendileridir
fakat
bilmezler
Onlar
iman
edenlere
rastladıkları
zaman
İnandık
derler
Fakat
şeytanlarıyla
yalnız
kaldıkları
zaman
Biz
sizinle
beraberiz
biz
sadece
onlarla
alay
ediyoruz
derler
Asıl
Allah
onlarla
alay
eder
ve
taşkınlı
kları
içinde
serserice
dolaşmalarına
mühlet
verir
İşte
onlar
o
kimselerdir
ki
hidayet
karşılığında
sapıklığı
satın
aldılar
da
ticaretleri
kâr
etmedi
doğru
yolu
da
bulamadılar
Onların
durumu
bir
ateş
yakanın
durumu
gibidir
Ateş
çevresini
ay
dınlatır
aydınlatmaz
Allah
onların
gözlerinin
nurlarını
giderdi
ve
onları
karanlıklar
içinde
bıraktı
artık
görmezler
Onlar
sağırdırlar
dilsizdirler
kördürler
Artık
hakka
dönmezler
Yahut
onların
durumu
gökten
boşanan
içinde
karanlıkl
ar
gök
gürlemesi
ve
şimşekler
bulunan
bir
yağmura
tutulmuşun
hali
gibidir
Yıldırımlardan
ölmek
korkusuyla
parmaklarını
kulaklarına
tıkarlar
Oysa
Allah
inkârcıları
tamamen
kuşatmıştır
O
şimşek
nerdeyse
gözlerini
n
nûrunu
kapıverecek
Önlerini
aydınlattımı
ışığında
yürürler
karanlık
üzerlerine
çöktümü
de
dikilip
kalırlar
Allah
dilemiş
olsaydı
işitmelerini
görmelerini
de
alıverirdi
Şüphesiz
Allah
her
şeye
kâdirdir
Ey
insanlar
Sizi
ve
sizden
öncekileri
yaratan
Rabbinize
kulluk
edin
ki
Allahın
azabından
korunasınız
O
Rabb
ki
yeri
sizin
için
bir
döşek
göğü
de
bir
bina
yaptı
Gökten
su
indirdi
onunla
size
rızık
olarak
çeşitli
ürünler
çıkardı
Öyleyse
siz
de
bile
bile
Allaha
eşler
koşmayın
Eğer
kulumuz
Muhammeda
indird
iğimiz
Kurânden
şüphe
içinde
iseniz
haydi
onun
gibi
bir
sûre
getirin
Allahtan
başka
güvendiklerinizin
hepsini
çağırın
eğer
doğru
iseniz
Yok
yapamadıysanız
ki
hiçbir
zaman
yapamayacaksınız
o
halde
yakıtı
insanlar
ve
taşlar
olan
inkârcılar
içi
n
hazırlanmış
ateşten
sakının
İnanıp
yararlı
işler
yapanlara
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlerin
kendilerine
ait
olduğunu
müjdele
Onlardaki
herhangi
bir
meyveden
rızıklandırıldıklarında
Bu
daha
önce
de
rızıklandığımız
şeydir
derler
ve
o
rızık
b
irbirinin
benzeri
olmak
üzere
kendilerine
sunulacak
Orada
çok
temiz
zevceler
de
onların
Hem
onlar
orada
ebedî
kalacaklar
Muhakkak
ki
Allah
bir
sivri
sineği
hatta
daha
üstününü
misal
getirmekten
çekinmez
İman
edenler
bilirler
ki
o
şüphesiz
haktır
Rabblerındandır
Ama
küfre
saplananlar
Allah
böyle
bir
misal
ile
ne
demek
istedi
derler
Allah
onunla
birçoklarını
şaşırtır
yine
onunla
birçoklarını
yola
getirir
Onunla
ancak
o
fasıkları
şaşırtır
Onlar
ki
söz
verip
andlaştıktan
sonra
Allaha
verdikleri
sözü
bozarlar
Allahın
birleştirmesini
emrettiği
şeyi
iman
ve
akrabalık
bağlarını
keserler
ve
yeryüzünde
bozgunculuk
yaparlar
İşte
zarara
uğrayanlar
onlardır
Allahı
nasıl
inkâr
edersiniz
ki
ölü
idiniz
sizleri
diriltti
Sonra
sizleri
yine
öldürecek
sonra
yine
diriltecek
sonra
da
döndürülüp
ona
götürüleceksiniz
O
ki
yeryüzünde
ne
varsa
hepsini
sizin
için
yarattı
Sonra
göğe
yöneldi
onları
yedi
gök
olarak
düzenledi
O
her
şeyi
bilir
Bir
zamanlar
Rabbin
meleklere
Ben
ye
ryüzünde
bir
halife
yaratacağım
demişti
Melekler
A
Orada
bozgunculuk
yapacak
ve
kan
dökecek
birisini
mi
yaratacaksın
Oysa
biz
seni
överek
tesbih
ediyor
ve
seni
takdis
ediyoruz
dediler
Rabbin
Ben
sizin
bilmediklerinizi
bilirim
dedi
Ve
Âdeme
isimlerin
hepsini
öğretti
sonra
onları
meleklere
gösterip
Haydi
davanızda
sadıksanız
bana
şunları
isimleriyle
haber
verin
dedi
Dediler
ki
Yücesin
sen
ya
Rab
Bizim
senin
bize
öğrettiğinden
başka
bir
bilgimiz
yoktur
Şüphesiz
sen
bi
lensin
hakîmsin
Allah
Ey
Âdem
bunlara
onları
isimleriyle
haber
ver
dedi
Bu
emir
üzerine
Âdem
onlara
isimleriyle
onları
haber
verince
Allah
Ben
size
ben
göklerin
ve
yerin
gayblarını
bilirim
sizin
açıkladığınızı
da
içinizde
gizlediğini
zi
de
bilirim
dememiş
miydim
dedi
Ve
o
zaman
meleklere
Âdeme
secde
edin
dedik
hemen
secde
ettiler
Yalnız
İblis
dayattı
kibrine
yediremedi
inkârcılardan
oldu
Dedik
ki
Ey
Âdem
sen
ve
eşin
cennette
oturun
ikiniz
de
ondan
dilediğiniz
yerde
bol
bol
yeyin
fakat
şu
ağaca
yaklaşmayın
yoksa
zalimlerden
olursunuz
Bunun
üzerine
şeytan
onların
ayağını
oradan
kaydırdı
içinde
bulundukları
cennet
yurdundan
çıkardı
Biz
de
Birbirinize
düşman
olarak
inin
orada
belirli
bir
vakte
kada
r
sizin
için
bir
karar
yeri
ve
bir
nasib
vardır
dedik
Derken
Âdem
Rabbından
birtakım
kelimeler
aldı
onlarla
tevbe
etti
O
da
tevbesini
kabul
etti
Muhakkak
O
tevbeyi
çok
kabul
eden
çok
esirgeyendir
Onlara
dedik
ki
Hepiniz
oradan
inin
S
ize
benim
tarafımdan
bir
hidayet
rehberi
geldiğinde
kim
o
hidayetçimin
izinde
giderse
onlar
için
hiçbir
korku
yoktur
onlar
mahzun
da
olmayacaklardır
İnkâr
edip
âyetlerimizi
yalanlayanlara
gelince
onlar
da
cehennem
ehlidirler
Orada
ebedî
olarak
ka
lacaklardır
Ey
İsrailoğulları
size
verdiğim
nimetimi
hatırlayın
bana
verdiğiniz
sözü
tutun
ki
ben
de
size
verdiğim
sözü
tutayım
ve
sadece
benden
korkun
Yanınızdakini
Tevratı
tasdik
edici
olarak
indirdiğim
Kurâna
iman
edin
Onu
inkar
edenlerin
ilki
siz
olmayın
benim
âyetlerimi
birkaç
paraya
değişmeyin
Ancak
benden
korkun
Hakkı
batıla
karıştırıp
da
bile
bile
hakkı
gizlemeyin
Hem
namazı
dosdoğru
kılın
zekatı
verin
rükû
edenlerle
birlikte
siz
de
rükû
edin
İnsanlara
iyil
iği
emreder
de
kendinizi
unutur
musunuz
Halbuki
kitab
Tevratı
okuyorsunuz
Hâlâ
aklınızı
başınıza
almayacak
mısınız
Bir
de
sabırla
namazla
yardım
isteyin
Şüphesiz
bu
Allaha
saygılı
olanlardan
başkasına
ağır
gelir
Onlar
ki
Rablerine
kavu
şacaklarını
ve
gerçekten
Ona
döneceklerini
bilirler
Ey
İsrailoğulları
Size
verdiğim
nimeti
ve
vaktiyle
sizi
âlemlere
üstün
kıldığımı
hatırlayın
Ve
öyle
bir
günden
korunun
ki
kimse
kimsenin
yerine
bir
şey
ödeyemez
kimseden
şefaat
da
kabul
edil
mez
kimseden
fidye
de
alınmaz
ve
onlara
hiçbir
yardım
da
yapılmaz
Hem
hatırlayın
ki
bir
zaman
sizi
Firavun
ailesinden
de
kurtardık
onlar
size
azabın
en
kötüsünü
reva
görüyor
oğullarınızı
boğazlıyor
kadınlarınızı
sağ
bırakıyorlardı
Ve
bunda
si
ze
Rabbiniz
tarafından
büyük
bir
imtihan
vardı
Hani
bir
zamanlar
sizin
için
denizi
yarıp
sizi
kurtardık
da
Firavunun
adamlarını
suda
boğduk
siz
de
bakıp
duruyordunuz
Hani
bir
zamanlar
Musaya
kırk
gecelik
vaad
verdik
de
sonra
siz
onun
arkasınd
an
buzağıyı
put
edindiniz
ve
o
halinizle
zalimler
idiniz
Sonra
yine
de
sizi
affettik
artık
şükretmeniz
gerekiyordu
Ve
hani
bir
zamanlar
Musaya
o
kitabı
ve
furkanı
verdik
gerekirdi
ki
doğru
yolda
gidesiniz
Hani
bir
zamanlar
Musa
kavmine
d
edi
ki
Ey
kavmim
cidden
siz
o
buzağıyı
put
edinmekle
kendi
kendinize
zulmettiniz
bari
gelin
Rabbinize
tevbe
ile
dönün
de
nefislerinizi
öldürün
Böyle
yapmanız
Bârî
Teâlânız
katında
sizin
için
hayırlıdır
böylece
tevbenizi
kabul
buyurdu
Gerçekten
de
o
Te
vvab
ve
Rahîmdir
Hani
bir
zamanlar
Ey
Musa
biz
Allahı
açıkça
görmedikçe
senin
sözünle
asla
inanmayacağız
demiştiniz
de
bunun
üzerine
sizi
yıldırım
çarpmıştı
ve
siz
de
bakakalmıştınız
Sonra
şükredesiniz
diye
sizi
ölümünüzün
ardından
yeniden
d
iriltmiştik
Ve
üstünüze
o
bulutu
gölge
yaptık
ve
size
ihsan
ettiğimiz
hoş
rızıklardan
yiyin
diye
üzerinize
kudret
helvası
ve
bıldırcın
indirdik
Onlar
bize
zulmetmediler
lakin
kendi
nefislerine
zulmediyorlardı
Hani
bir
zamanlar
Şu
şehre
giri
n
de
onun
nimetlerinden
dilediğiniz
şekilde
bol
bol
yiyin
ve
kapıdan
secde
ederek
girin
ve
hıtta
bizi
bağışla
deyin
ki
size
hatalarınızı
mağfiret
ediverelim
iyilik
yapanlara
nimetlerimizi
daha
da
arttıracağız
dedik
Bunun
üzerine
o
zulme
devam
edenler
sözü
değiştirdiler
onu
kendilerine
söylenildiğinden
başka
bir
şekle
soktular
Biz
de
kötülük
yaptıkları
için
o
zalimlere
murdar
bir
azap
indirdik
Hani
bir
zamanlar
Musa
kavmi
için
su
istemişti
biz
de
asanla
taşa
vur
demiştik
bunun
üzerine
o
taştan
on
iki
pınar
fışkırmıştı
Her
kısım
insan
kendi
su
alacağı
yeri
bildi
Allahın
rızkından
yiyin
ve
için
de
bozgunculuk
ve
saldırganlık
yaparak
yeryüzünü
fesada
vermeyin
Hani
bir
zamanlar
Ey
Musa
biz
tek
çeşit
yemeğe
asla
katlanamayacağ
ız
yeter
artık
bizim
için
Rabbine
dua
et
de
bize
yerin
yetiştirdiği
şeylerden
sebzesinden
kabağından
sarımsağından
mercimeğinden
ve
soğanından
çıkarsın
dediniz
O
da
size
O
üstün
olanı
daha
aşağı
olanla
değiştirmek
mi
istiyorsunuz
Bir
kasabaya
kon
aklayın
o
vakit
istediğiniz
elbette
olacaktır
dedi
Üzerlerine
zillet
ve
meskenet
damgası
vuruldu
ve
nihayet
Allahtan
bir
gazaba
uğradılar
Evet
öyle
oldu
çünkü
Allahın
âyetlerini
inkâr
ediyorlar
ve
haksız
yere
peygamberleri
öldürüyorlardı
Evet
öyle
oldu
çünkü
isyana
dalıyorlar
ve
aşırı
gidiyorlardı
Şüphe
yok
ki
iman
edenler
yahudiler
hıristiyanlar
ve
sabiîler
bunlardan
her
kim
Allaha
ve
ahiret
gününe
gerçekten
iman
eder
ve
salih
amel
işlerse
elbette
Rabbleri
katında
bunların
ecirleri
vardı
r
bunlara
bir
korku
yoktur
bunlar
mahzun
da
olacak
değillerdir
Hani
bir
zamanlar
sizden
mîsak
sağlam
bir
söz
almıştık
Turu
üstünüze
kaldırıp
demiştik
ki
size
verdiğimiz
kitaba
kuvvetle
tutunun
ve
içindekilerden
gafil
olmayın
gerek
ki
korunurs
unuz
Sonra
verdiğiniz
sözün
arkasından
yüz
çevirdiniz
eğer
üzerinizde
Allahın
lütfu
ve
rahmeti
olmasa
idi
herhalde
zarara
uğrayanlardan
olurdunuz
İçinizden
cumartesi
günü
yasağını
çiğneyenleri
elbette
bilirsiniz
İşte
bundan
dolayı
onlara
sefi
l
maymunlar
olun
dedik
Bu
ibret
dolu
cezayı
öncekilere
ve
sonrakilere
bir
ders
korunacaklara
da
bir
nasihat
bir
öğüt
yaptık
Hani
bir
zamanlar
Musa
kavmine
demişti
ki
Allah
size
bir
bakara
sığır
boğazlamanızı
emrediyor
Onlar
da
ayol
sen
b
izimle
eğleniyor
alay
mı
ediyorsun
dediler
Musa
da
Böyle
cahillerden
biri
olmaktan
Allaha
sığınırım
dedi
Onlar
Bizim
için
Rabbine
dua
et
her
ne
ise
onu
bize
açıklasın
dediler
Musa
Rabbim
buyuruyor
ki
o
ne
pek
yaşlı
ne
de
pek
taze
i
kisi
arası
dinç
bir
sığırdır
haydi
emrolunduğunuz
işi
yapınız
dedi
Onlar
Bizim
için
Rabbine
dua
et
rengi
ne
ise
onu
bize
açıklasın
dediler
Musa
Rabbim
buyuruyor
ki
o
bakanlara
sürur
veren
sapsarı
bir
sığırdır
dedi
Onlar
Bizim
iç
in
Rabbine
dua
et
o
nedir
bize
iyice
açıklasın
çünkü
o
bize
biraz
karışık
geldi
bununla
beraber
Allah
dilerse
onu
elbette
buluruz
dediler
Musa
Rabbim
buyuruyor
ki
o
ne
çifte
koşulup
tarla
süren
ne
de
ekin
sulayan
ne
de
salma
gezen
ve
hiç
ala
cası
olmayan
bir
sığırdır
Onlar
da
İşte
tam
şimdi
gerçeği
ortaya
koydun
dediler
Nihayet
onu
bulup
boğazladılar
Az
kaldı
yapmayacaklardı
Hani
bir
zamanlar
siz
bir
adam
öldürmüştünüz
de
onun
hakkında
birbirinizle
atışmış
ve
onu
üstünüzden
atmışt
ınız
halbuki
Allah
saklamış
olduğunuzu
açığa
çıkaracaktı
İşte
bundan
dolayı
o
sığırın
bir
parçası
ile
o
ölüye
vurun
dedik
Allah
ölüleri
işte
böyle
diriltir
ve
size
âyetlerini
gösterir
belki
aklınızı
başınıza
toplarsınız
Sonra
bunun
arkasınd
an
yine
kalbleriniz
katılaştı
şimdi
de
taş
gibi
ya
da
taştan
da
beter
hale
geldi
Çünkü
taşlardan
öylesi
var
ki
içinden
nehirler
kaynıyor
yine
öylesi
var
ki
çatlıyor
da
bağrından
sular
fışkırıyor
öylesi
de
var
ki
Allah
korkusundan
yerlerde
yuvarlanı
yor
Ve
sizin
neler
yaptığınızdan
Allah
gafil
değildir
Şimdi
bunların
size
hemen
inanacaklarını
ümit
mi
ediyorsunuz
Halbuki
bunlardan
bir
grup
vardı
ki
Allahın
kelâmını
işitirlerdi
de
sonra
ona
akılları
yattığı
halde
bile
bile
onu
tahrif
ederler
di
Üstelik
iman
edenlere
rastladıklarında
inandık
derler
birbirleriyle
başbaşa
kaldıkları
zaman
Rabbinizin
huzurunda
aleyhinize
delil
olarak
kullansınlar
diye
mi
tutup
Allahın
size
açıkladığı
gerçekleri
onlara
da
söylüyorsunuz
Hiç
aklınız
yok
mu
be
derlerdi
Peki
bilmezler
mi
ki
onlar
neyi
sır
olarak
saklar
ve
neyi
açıkça
söylerlerse
Allah
hepsini
bilir
Bunların
bir
de
ümmî
okuma
yazması
olmayan
kısmı
vardır
kitabı
bilmezler
ancak
birtakım
kuruntu
yığınına
boş
saplantılara
kapılır
ve
zan
içinde
dolaşır
dururlar
Artık
o
kimselerin
vay
haline
ki
kendi
elleriyle
kitap
yazarlar
da
sonra
biraz
para
almak
için
Bu
Allah
katındandır
derler
Artık
vay
o
elleriyle
yazdıkları
yüzünden
onlara
vay
o
kazandıkları
vebal
yüzünden
onlara
Bir
de
dediler
ki
Bize
sayılı
birkaç
günden
başka
asla
ateş
azabı
dokunmaz
De
ki
Siz
Allahdan
bir
ahit
mi
aldınız
Böyle
ise
Allah
sözünden
dönmez
Yoksa
siz
Allaha
karşı
bilemeyeceğiniz
şeyleri
mi
söylüyorsunuz
Evet
kim
bir
günah
işle
miş
de
kendi
günahı
kendisini
her
yandan
kuşatmış
ise
işte
öyleleri
ateş
ehlidirler
ve
orada
ebedî
kalıcıdırlar
İman
edip
salih
ameller
işleyenler
işte
öyleleri
de
cennet
ehlidirler
ve
orada
ebedî
kalıcıdırlar
Hani
bir
vakitler
İsrailoğulların
dan
şöylece
mîsak
kesin
bir
söz
almıştık
Allahtan
başkasına
tapmayacaksınız
ana
babaya
iyilik
yakınlığı
olanlara
öksüzlere
çaresizlere
de
iyilik
yapacaksınız
insanlara
güzellikle
söz
söyleyecek
namazı
kılacak
zekatı
vereceksiniz
Sonra
çok
azını
z
müstesna
olmak
üzere
sözünüzden
döndünüz
hâlâ
da
dönüyorsunuz
Yine
bir
zamanlar
mîsakınızı
almıştık
birbirinizin
kanlarını
dökmeyeceksiniz
nüfusunuzu
diyarınızdan
çıkarmayacaksınız
Sonra
siz
buna
ikrar
da
verdiniz
ve
ikrarınıza
şahit
de
oldunuz
Sonra
sizler
öyle
kimselersiniz
ki
kendilerinizi
öldürüyorsunuz
ve
sizden
olan
bir
grubu
diyarlarından
çıkarıyorsunuz
onlar
aleyhinde
kötülük
ve
düşmanlık
güdüyor
ve
bu
konuda
birleşip
birbirinize
arka
çıkıyorsunuz
şayet
size
esir
olarak
gelirlerse
fidyeleşmeye
kalkıyorsunuz
Halbuki
yurtlarından
çıkarılmaları
size
haram
kılınmış
idi
Yoksa
siz
kitabın
bir
kısmına
inanıp
bir
kısmını
inkâr
mı
ediyorsunuz
Şu
halde
içinizden
böyle
yapanlar
netice
olarak
dünya
hayatında
perişanlıktan
başka
ne
kazanırl
ar
kıyamet
gününde
de
en
şiddetli
azaba
uğratılırlar
Allah
yaptıklarınızdan
gafil
değildir
Bunlar
ahireti
dünya
hayatına
satmış
kimselerdir
Onun
için
bunlardan
azap
hafifletilmez
ve
kendilerine
bir
yerden
yardım
da
gelmez
Celâlim
hakkı
için
Musaya
o
kitabı
verdik
arkasından
birtakım
peygamberler
de
gönderdik
hele
Meryem
oğlu
İsaya
apaçık
mucizeler
verdik
onu
Rûhul
Kudüs
ile
de
destekledik
Size
nefislerinizin
hoşlanmayacağı
bir
emirle
gelen
her
peygambere
kafa
mı
tutacaksınız
Kibrinize
dokunduğu
için
onların
bir
kısmına
yalan
diyecek
bir
kısmını
da
öldürecek
misiniz
Yahudiler
peygamberimize
karşı
alaylı
bir
ifade
ile
Bizim
kalblerimiz
kılıflıdır
dediler
Bilakis
Allah
onları
kâfirlikleri
yüzünden
lanetledi
Bundan
dolayı
ç
ok
az
imana
gelirler
Yanlarındakini
tasdik
etmek
üzere
onlara
Allah
katından
bir
kitap
gelince
daha
önceleri
inanmayanlara
karşı
onunla
yardım
isteyip
durdukları
halde
o
tanıdıkları
kendilerine
gelince
bu
sefer
kendileri
onu
inkâr
ettiler
İşte
bun
dan
dolayı
Allahın
laneti
kâfirleredir
Ne
kadar
çirkindir
o
uğruna
kendilerini
sattıkları
şey
ki
Allahın
kullarından
dilediğine
kendi
lütuf
ve
kereminden
vahiy
indirmesine
kafa
tutarak
Allah
ne
indirdiyse
hepsini
inkâr
ettiler
İşte
bu
yüzden
de
g
azap
üstüne
gazaba
uğradılar
Can
yakıcı
azap
asıl
kâfirler
içindir
Onlara
Allah
ne
indirdiyse
ona
iman
edin
denildiği
zaman
onlar
Biz
kendimize
indirilene
iman
ederiz
derler
ve
ondan
başkasını
inkâr
ederler
Oysa
yanlarındaki
Tevratı
tasdik
eden
gerçek
vahiy
odur
Onlara
de
ki
Peki
madem
gerçek
mümin
sizsiniz
de
ne
diye
daha
önce
Allahın
peygamberlerini
öldürüyordunuz
Celâlim
hakkı
için
Musa
size
belgelerle
gelmişti
de
onun
arkasından
tuttunuz
o
buzağıya
taptınız
Siz
işte
o
zâlimlers
iniz
Bir
zamanlar
size
verdiğimiz
kitaba
kuvvetle
sarılın
ve
onu
dinleyin
diye
Tûru
tepenize
kaldırıp
mîsakınızı
aldık
O
yahudiler
Duyduk
dinledik
isyan
ettik
dediler
kâfirlikleri
yüzünden
o
danayı
yüreklerinde
besleyip
büyüttüler
De
k
i
Eğer
siz
mümin
kimseler
iseniz
bu
imanınız
size
ne
çirkin
şeyler
emrediyor
De
ki
Allah
yanında
ahiret
yurdu
cennet
başkalarının
değil
de
yalnızca
sizin
ise
eğer
iddianızda
da
sadık
iseniz
haydi
hemen
ölümü
temenni
ediniz
ölmeyi
cana
minnet
b
iliniz
Fakat
elleriyle
işledikleri
yüzünden
onu
hiçbir
zaman
temenni
edemeyecekler
Allah
o
zâlimleri
bilir
Elbette
onları
insanların
hayata
en
hırslı
en
düşkün
olanları
olarak
bulacak
hatta
müşriklerden
bile
daha
düşkün
bulacaksın
Onların
her
biri
bin
sene
ömür
sürmeyi
arzular
oysa
uzun
yaşamak
kendisini
azaptan
kurtarıp
uzaklaştıracak
değildir
Allah
onların
neler
yaptığını
görüp
duruyor
Söyle
her
kim
Cebraile
düşman
ise
iyi
bilsin
ki
Kurânı
senin
kalbine
Allahın
izniyle
kendinde
n
önceki
vahiyleri
onaylayıcı
müminlere
hidayet
ve
müjde
kaynağı
olmak
üzere
o
indirdi
Her
kim
Allaha
Allahın
meleklerine
peygamberlerine
Cebrail
ile
Mîkâile
düşman
olursa
iyi
bilsin
ki
Allah
da
o
kâfirlerin
düşmanıdır
Şanım
hakkı
için
s
ana
çok
açık
âyetler
parlak
mucizeler
indirdik
Öyle
ki
iman
sahasından
uzaklaşmış
fâsıklardan
başkası
onları
inkâr
etmez
O
fasıklar
hem
bunları
tanımayacaklar
hem
de
ne
zaman
bir
ahd
üzerine
antlaşma
yapsalar
her
defasında
mutlaka
içlerinden
bir
güruh
çıkıp
onu
bozacak
ve
atıverecek
öyle
mi
Hatta
az
bir
güruh
değil
onların
çoğu
ahit
tanımaz
imansızlardır
Üstelik
Allah
tarafından
onlara
yanlarındaki
kitabı
tasdik
edici
bir
peygamber
gelince
daha
önce
kendilerine
kitap
verilenlerden
bir
k
ısmı
Allahın
kitabını
sırtlarından
geriye
attılar
sanki
hiçbir
şey
bilmiyorlarmış
gibi
yaptılar
Tuttular
da
Süleyman
mülküne
dair
şeytanların
uydurup
izledikleri
şeyin
ardına
düştüler
Halbuki
Süleyman
inkâr
edip
kâfir
olmadı
lakin
o
şeytanlar
kâ
firlik
ettiler
insanlara
sihir
öğretiyorlar
ve
Bâbilde
Harut
ve
Maruta
bu
iki
meleğe
indirilen
şeyleri
öğretiyorlardı
Halbuki
o
ikisi
biz
ancak
ve
ancak
sizi
denemek
için
gönderildik
sakın
sihir
yapıp
da
kâfir
olmayın
demeden
kimseye
birşey
öğretm
ezlerdi
İşte
bunlardan
karı
ile
kocanın
arasını
ayıracak
şeyler
öğreniyorlardı
Fakat
Allahın
izni
olmadıkça
bununla
kimseye
zarar
verebilecek
değillerdi
Kendi
kendilerine
zarar
verecek
ve
bir
fayda
sağlamayacak
bir
şey
öğreniyorlardı
Yemin
olsun
ki
o
nu
her
kim
satın
alırsa
onu
alanın
ahirette
bir
nasibi
olmayacağını
da
çok
iyi
biliyorlardı
Hakkiyle
bilselerdi
uğruna
canlarını
sattıkları
şey
ne
çirkin
bir
şeydi
Şayet
onlar
iman
edip
de
korunmuş
olsalardı
elbette
Allah
tarafından
verilecek
mük
afat
çok
hayırlı
olacaktı
Keşke
bunu
bilselerdi
Ey
iman
edenler
râine
demeyin
unzurna
deyin
ve
iyi
dinleyin
kâfirler
için
elemli
bir
azap
vardır
Ne
Kitap
ehlinden
ne
de
müşriklerden
hiçbiri
size
Rabbinizden
bir
hayır
indirilsin
isteme
z
Allah
ise
üstünlüğü
rahmetiyle
dilediğine
mahsus
kılar
ve
Allah
çok
büyük
lütuf
sahibidir
Biz
bir
âyetten
her
neyi
nesh
eder
veya
unutturursak
ondan
daha
hayırlısını
yahut
mislini
getiririz
Bilmez
misin
ki
Allah
her
şeye
kâdirdir
Bilmez
misin
ki
hakikaten
göklerin
ve
yerin
mülkü
Allahındır
hepsi
Onundur
Size
de
Allahtan
başka
ne
bir
dost
ne
de
bir
yardımcı
vardır
Yoksa
siz
peygamberinizi
bundan
önce
Musaya
sorulduğu
gibi
sorguya
çekmek
mi
istiyorsunuz
Halbuki
her
kim
ima
nı
küfürle
değiştirirse
artık
düz
yolun
ortasında
sapıtmış
olur
Ehli
kitaptan
birçoğu
arzu
etmektedir
ki
sizi
imanınızdan
sonra
çevirip
kâfir
etsinler
Hak
kendilerine
iyice
belirdikten
sonra
bile
sırf
nefsaniyetlerinden
ve
kıskançlıktan
dolayı
bunu
yaparlar
Buna
rağmen
siz
şimdi
af
ile
hoşgörüyle
davranın
tâ
Allah
emrini
verinceye
kadar
Şüphe
yok
ki
Allah
her
şeye
kâdirdir
Siz
namazı
hakkıyla
kılmaya
bakın
ve
zekatı
verin
Kendi
nefsiniz
için
her
ne
hayır
yaparsanız
Allah
katında
onu
bulu
rsunuz
Muhakkak
ki
Allah
bütün
yaptıklarınızı
görmektedir
Bir
de
Yahudi
ve
Hıristiyanlardan
başkası
asla
cennete
giremeyecek
dediler
Bu
onların
kendi
kuruntularıdır
Sen
de
onlara
de
ki
Eğer
doğru
iseniz
haydi
bakalım
getirin
delilinizi
Hayır
hayır
Kim
özü
iyilik
dolu
olarak
yüzünü
Allaha
tertemiz
döndürür
ve
teslim
ederse
işte
onun
Rabbi
katında
ecri
vardır
Onlara
hiçbir
korku
yoktur
ve
onlar
mahzun
da
olacak
değiller
Yahudiler
dediler
ki
Hıristiyanlar
birşey
üzerinde
deği
ller
Hıristiyanlar
da
Yahudiler
bir
şey
üzerinde
değiller
dediler
Oysa
hepsi
de
kitabı
okuyorlar
Hiçbir
bilgisi
olmayanlar
da
öyle
onların
dedikleri
gibi
dediler
İşte
bundan
dolayı
Allah
ihtilafa
düştükleri
bu
gibi
şeylerde
kıyamet
günü
aralarında
hüküm
verecektir
Allahın
mescitlerini
içlerinde
Allahın
isminin
anılmasından
men
eden
ve
onların
harap
olmalarına
çalışan
kimselerden
daha
zâlim
kim
olabilir
İşte
bunlar
oralara
korka
korka
girmekten
başka
birşey
yapmazlar
Bunlara
dünyada
peri
şanlık
ahirette
de
büyük
bir
azap
vardır
Bununla
beraber
doğu
da
Allahın
batı
da
Allahındır
Artık
nereye
dönerseniz
dönün
orası
Allaha
çıkar
Şüphe
yok
ki
Allahın
rahmeti
geniştir
O
her
şeyi
bilendir
O
zalimler
Allah
kendisine
ço
cuk
edindi
dediler
Hâşâ
O
sübhândır
Doğrusu
göklerde
ve
yerde
ne
varsa
Onundur
Hepsi
Ona
boyun
eğmiştir
O
göklerin
ve
yerin
yoktan
var
edicisidir
ve
O
bir
işin
olmasını
murad
edince
ona
yalnızca
ol
der
o
da
hemen
oluverir
Bilgid
en
nasibi
olmayanlar
da
Allah
bizimle
konuşsa
ya
yahut
bize
de
bir
mucize
gelse
ya
dediler
Bunlardan
öncekiler
de
tıpkı
böyle
bunların
dedikleri
gibi
demişlerdi
Onların
kalbleri
birbirlerine
benzedi
Gerçekten
de
yakîne
ermek
hakikati
bilmek
istey
en
bir
kavim
için
biz
mucizeleri
çok
açık
seçik
gösterdik
Şüphe
yok
ki
Biz
seni
hak
ile
rahmetimizin
müjdecisi
ve
azabımızın
habercisi
olarak
gönderdik
Sen
o
cehennemliklerden
sorumlu
değilsin
Sen
onların
milletlerine
tabi
olmadıkça
ne
Yahud
iler
ne
de
Hıristiyanlar
senden
asla
hoşnut
ve
razı
olmayacaklar
De
ki
gerçekten
de
Allahın
hidayeti
hidayetin
ta
kendisidir
Şânım
hakkı
için
sana
vahiyle
gelen
bu
kadar
bilgiden
sonra
kalkıp
da
onların
arzu
ve
heveslerine
uyacak
olursan
sana
Alla
htan
ne
bir
dost
bulunur
ne
de
bir
yardımcı
Kendilerine
kitabı
verdiğimiz
ehliyetli
kimseler
onu
tilavetinin
hakkını
vererek
okurlar
İşte
onlar
ona
iman
ederler
Her
kim
de
onu
inkâr
ederse
işte
o
inkârcılar
hüsran
içindedirler
Ey
İsrailo
ğulları
Sizlere
ihsan
ettiğim
nimetimi
ve
sizi
vaktiyle
âlemdeki
ümmetlere
üstün
tuttuğumu
hatırlayın
Ve
öyle
bir
günden
sakının
ki
o
gün
kimse
kimsenin
yerine
bir
şey
ödeyemez
kimseden
fidye
kabul
edilmez
ve
ona
şefaat
de
fayda
vermez
hiçbir
ta
raftan
yardım
da
görmezler
Şunu
da
unutmayın
ki
bir
zamanlar
İbrahimi
Rabbi
birtakım
kelimeler
ile
imtihan
etti
o
onları
sona
erdirince
Rabbi
ona
Ben
seni
bütün
insanlara
imam
yapacağım
buyurdu
İbrahim
Zürriyetimden
de
yap
dedi
Rabbi
ona
zâlimler
benim
ahdime
nail
olamaz
buyurdu
Biz
ta
o
zaman
bu
Beyti
insanlar
için
bir
sevap
kazanma
ve
bir
güven
yeri
kıldık
Siz
de
Makam
ı
İbrahimden
kendinize
bir
namazgah
edinin
Ayrıca
İbrahim
ile
İsmaile
şöyle
ahid
verdik
Beytimi
he
m
tavaf
edenler
için
hem
ibadete
kapananlar
için
hem
de
rükû
ve
secde
edenler
için
tertemiz
tutun
Ve
o
vakit
İbrahim
Ey
Rabbim
burasını
güvenli
bir
belde
kıl
halkından
Allaha
ve
ahiret
gününe
iman
edenleri
çeşitli
meyvalarla
rızıklandır
diye
yalvardı
Allah
buyurdu
ki
küfredeni
dahi
rızıklandırır
da
hayattan
biraz
nasip
aldırırım
sonra
da
onu
ateş
azabına
uğratırım
ki
orası
ne
yaman
bir
duraktır
Ve
ne
vakit
ki
İbrahim
Beytin
temellerini
yükseltmeye
başladı
İsmail
ile
birlikte
şöy
le
dua
ettiler
Ey
Rabbimiz
bizden
kabul
buyur
hiç
şüphesiz
işiten
sensin
bilen
sensin
Ey
bizim
Rabbimiz
hem
bizim
ikimizi
yalnız
senin
için
boyun
eğen
Müslümanlar
kıl
hem
de
soyumuzdan
yalnız
senin
için
boyun
eğen
Müslüman
bir
ümmet
meydana
get
ir
ve
bize
ibadetimizin
yollarını
göster
tevbemize
rahmetle
bakıver
Hiç
şüphesiz
Tevvâb
sensin
Rahîm
sensin
Ey
bizim
Rabbimiz
bir
de
onlara
içlerinden
öyle
bir
peygamber
gönder
ki
onlara
senin
âyetlerini
tilavet
eylesin
kendilerine
kitabı
ve
hi
kmeti
öğretsin
içlerini
ve
dışlarını
tertemiz
yapıp
onları
pâk
eylesin
Hiç
şüphesiz
Azîz
sensin
hikmet
sahibi
Sensin
İbrahimin
milletinden
kendine
kıyan
beyinsizden
başka
kim
yüz
çevirir
Biz
onu
dünyada
seçkin
birisi
yaptık
hiç
şüphesiz
o
ahi
rette
de
iyilerden
biridir
Rabbi
ona
İslâm
ol
emrini
verince
o
Ben
âlemlerin
Rabbine
teslim
oldum
dedi
Bu
dini
İbrahim
kendi
oğullarına
vasiyet
etti
Yakub
da
öyle
yaptı
Ey
oğullarım
Muhakkak
ki
bu
dini
size
Allah
seçti
başka
dinl
erden
uzak
durun
yalnızca
Müslüman
olarak
can
verin
dedi
Yoksa
siz
de
olaya
şahit
mi
oldunuz
Yakuba
ölüm
hali
gelip
çattığı
zaman
oğullarına
Benden
sonra
neye
ibadet
edeceksiniz
dediği
zaman
oğulları
Senin
Allahına
ve
ataların
İbrahim
İsmail
ve
İshakın
Allahına
tek
olan
o
Allaha
ibadet
edeceğiz
Biz
ancak
Ona
boyun
eğen
Müslümanlarız
dediler
Onlar
bir
ümmetti
geldi
geçti
Onlara
kendi
kazandıkları
size
de
kendi
kazandığınız
Siz
onların
yaptıklarından
sorguya
çekilecek
de
ğilsiniz
Bir
de
Yahudi
veya
Hıristiyan
olunuz
ki
hidayet
bulasınız
dediler
Sen
onlara
de
ki
Hayır
Hanif
olarak
hakka
tapan
İbrahimin
dinine
uyarız
ki
o
hiçbir
zaman
müşriklerden
olmadı
Deyiniz
ki
Biz
Allaha
iman
ettik
ve
bize
ne
indirildiyse
İbrahime
İsmaile
İshaka
Yakupa
ve
torunlarına
ne
indirildiyse
Musaya
ve
İsaya
ne
indirildiyse
ve
bütün
peygamberlere
Rablerinden
ne
verildiyse
hepsine
iman
ettik
Biz
onların
arasında
fark
gözetmeyiz
ve
biz
ancak
Ona
boyun
eğen
M
üslümanlarız
Eğer
onlar
da
sizin
iman
ettiğiniz
gibi
iman
ederlerse
doğru
yola
girmiş
hidayeti
bulmuş
olurlar
Yok
eğer
yüz
çevirirlerse
onlar
sadece
ve
sadece
didişmenin
içindedirler
Allah
onlara
karşı
sana
yeter
Ve
O
işitendir
bilendir
Allahın
boyasına
bak
vaftiz
nolacak
Kim
Allahdan
daha
güzel
boya
vurabilir
ki
İşte
biz
Ona
ibadet
edenleriz
De
ki
Allah
hakkında
bizimle
didişmeye
mi
gireceksiniz
Oysa
O
bizim
de
Rabbimiz
sizin
de
Rabbinizdir
Bizim
amellerimiz
bize
si
zin
amelleriniz
de
size
Şu
kadar
var
ki
biz
Ona
ihlas
ile
sarılıyoruz
Yoksa
siz
İbrahim
de
İsmail
de
İshak
da
Yakup
da
ve
torunları
da
hep
Yahudi
ve
Hıristiyan
idiler
mi
demek
istiyorsunuz
De
ki
Siz
mi
daha
iyi
bilirsiniz
yoksa
Allah
mı
Allahın
şahitlik
ettiği
bir
hakikati
bile
bile
inkar
edenden
daha
zâlim
kim
olabilir
Allah
yaptıklarınızdan
gafil
değildir
Onlar
bir
ümmet
idiler
gelip
geçtiler
Onlara
kendi
kazandıkları
size
de
kendi
kazandıklarınız
Ve
siz
onların
yaptıklar
ından
sorumlu
tutulacak
değilsiniz
İnsanlar
içinde
bir
kısım
beyinsizler
takımı
Bunları
bulundukları
kıbleden
çeviren
nedir
diyecekler
De
ki
Doğu
da
batı
da
Allahındır
O
kimi
dilerse
onu
hidayete
erdirir
Ve
işte
böyle
sizi
ortada
y
ürüyen
bir
ümmet
kıldık
ki
siz
bütün
insanlar
üzerine
adalet
örneği
ve
hakkın
şahitleri
olasınız
Peygamber
de
sizin
üzerinize
şahit
olsun
Daha
önce
içinde
durduğun
Kâbeyi
kıble
yapmamız
da
şunun
içindir
Peygamberin
izince
gidecekleri
iki
ökçesi
üzer
inde
geri
döneceklerden
ayıralım
Bu
iş
elbette
Allahın
hidayet
ettiği
kimselerin
dışındakilere
çok
ağır
gelecekti
Allah
imanınızı
kaybedecek
değildir
Hiç
şüphesiz
Allah
bütün
insanlara
çok
şefkatlidir
çok
merhametlidir
Doğrusu
biz
yüzünün
sem
aya
yöneldiğini
orada
şekilden
şekle
geçerek
aranıp
durduğunu
görüyorduk
Artık
seni
hoşnut
olacağın
bir
kıbleye
çevireceğiz
Haydi
bakalım
yüzünü
Mescid
i
Harama
doğru
çevir
Siz
de
ey
müminler
nerede
olursanız
olun
yüzünüzü
o
tarafa
doğru
çevirin
Kendilerine
kitap
verilmiş
olanlar
da
kesinlikle
bilirler
ki
Rabblerinden
gelen
o
emir
haktır
Ve
Allah
onların
yaptıklarından
ve
yapmakta
olduklarından
gafil
değildir
Celâlim
için
sen
o
kitap
verilmiş
olanlara
bütün
delilleri
de
getirsen
yine
d
e
senin
kıblene
tabi
olmazlar
sen
de
onların
kıblesine
tabi
olmazsın
Zaten
onlar
da
birbirlerinin
kıblesine
tabi
değiller
Celâlim
hakkı
için
sana
gelen
bunca
ilmin
arkasından
sen
tutar
da
onların
arzu
ve
heveslerine
uyacak
olursan
o
zaman
hiç
şüphesiz
sen
de
zâlimlerden
olursun
O
kendilerine
kitap
verdiğimiz
ümmetlerin
âlimleri
onu
o
peygamberi
oğullarını
tanır
gibi
tanırlar
böyle
iken
içlerinden
bir
takımı
gerçeği
bile
bile
gizlerler
O
hak
Rabbindendir
Artık
şüpheye
düşenlerden
olma
sa
kın
Ümmetlerden
her
birinin
bir
yönü
vardır
o
ona
yönelir
haydin
hep
hayırlara
koşun
yarışın
Her
nerede
olsanız
Allah
sizi
toplar
bir
araya
getirir
Şüphesiz
ki
Allah
her
şeye
kâdirdir
Hem
her
nereden
yola
çıkarsan
namazda
hemen
Mescid
i
Harama
doğru
yüzünü
çevir
Bu
emir
şüphesiz
hak
Rabbinden
olduğu
gerçektir
Allah
yaptıklarınızdan
habersiz
de
değildir
Her
nereden
yola
çıkarsan
yüzünü
Mescid
i
Harama
doğru
çevir
ve
her
nerede
olsanız
yüzünüzü
ona
doğru
çevirin
ki
insanlar
iç
in
aleyhinizde
bir
delil
olmasın
Ancak
içlerinden
haksızlık
edenler
başka
Siz
de
onlardan
korkmayın
benden
korkun
Hem
üzerinizdeki
nimetimi
tamamlayayım
hem
gerek
ki
doğru
yolu
bulasınız
Nitekim
içinizden
size
bir
peygamber
gönderdik
O
size
âye
tlerimizi
okuyor
sizi
temizliyor
size
kitabı
ve
hikmeti
öğretiyor
Size
bilmediğiniz
şeyleri
öğretiyor
O
halde
beni
anın
ben
de
sizi
anayım
Bana
şükredin
de
nankörlük
etmeyin
Ey
iman
edenler
Sabır
ve
namazla
yardım
isteyin
Şüphe
yok
ki
Al
lah
sabredenlerle
beraberdir
Allah
yolunda
öldürülenlere
ölüler
demeyin
Hayır
onlar
diridirler
Fakat
siz
sezemezsiniz
Çaresiz
biz
sizi
biraz
korku
biraz
açlık
biraz
da
mallardan
canlardan
ve
ürünlerden
eksiltme
ile
imtihan
edeceğiz
Mü
jdele
o
sabredenleri
Onlar
başlarına
bir
musibet
geldiği
zaman
Biz
Allaha
aidiz
ve
sonunda
Ona
döneceğiz
derler
İşte
onlar
var
ya
Rablerinden
mağfiretler
ve
rahmet
onlaradır
İşte
hidayete
erenler
de
onlardır
Gerçekten
Safâ
ile
Me
rve
Allahın
alâmetlerindendir
Onun
için
her
kim
hac
veya
umre
niyetiyle
Kâbeyi
ziyaret
ederse
bunları
tavaf
etmesinde
ona
bir
günah
yoktur
Her
kim
de
gönlünden
koparak
bir
hayır
işlerse
şüphesiz
Allah
iyiliğin
karşılığını
verir
o
her
şeyi
bilir
İndirdiğimiz
apaçık
delilleri
ve
hidayetin
kendisi
olan
âyetleri
insanlar
için
biz
kitapta
açıkladıktan
sonra
gizleyenler
var
ya
mutlaka
onlara
Allah
lanet
eder
Lanet
edebilecek
olanlar
da
lanet
ederler
Ancak
tevbe
edip
halini
düzelterek
gerçeği
söyleyenler
başka
İşte
onları
ben
bağışlarım
Ben
çok
merhamet
ediciyim
tevbeleri
çokça
kabul
ederim
Ama
âyetlerimizi
inkar
etmiş
ve
kâfir
olarak
can
vermiş
olanlara
gelince
işte
Allahın
laneti
meleklerin
laneti
ve
insanların
laneti
hep
onların
üzerine
olsun
Onlar
ebedi
olarak
onun
altında
kalırlar
Ne
azabları
hafifletilir
ne
de
kendilerine
göz
açtırılır
Her
halde
hepinizin
ilâhı
bir
tek
ilâhtır
Ondan
başka
bir
ilâh
yoktur
O
Rahmân
ve
Rahîmdir
Şüphesiz
göklerin
ve
yerin
ya
ratılışında
gece
ile
gündüzün
birbiri
ardınca
gelişinde
insanlara
yarar
şeylerle
denizde
akıp
giden
gemide
Allahın
yukarıdan
bir
su
indirip
de
onunla
yeri
ölümünden
sonra
diriltmesinde
diriltip
de
üzerinde
deprenen
hayvanları
yaymasında
rüzgarları
de
ğiştirmesinde
gök
ile
yer
arasında
emre
hazır
olan
bulutta
şüphesiz
akıllı
olan
bir
topluluk
için
elbette
Allahın
birliğine
deliller
vardır
İnsanlardan
kimi
de
Allahtan
başka
şeyleri
Ona
eş
tutuyorlar
da
onları
Allahı
sever
gibi
seviyorlar
Oys
a
iman
edenlerin
Allah
sevgisi
daha
kuvvetlidir
O
zulmedenler
azabı
görecekleri
zaman
bütün
kuvvetin
Allaha
ait
olduğunu
ve
Allahın
azabının
gerçekten
çok
şiddetli
bulunduğunu
keşke
anlasalardı
O
zaman
kendilerine
uyulan
kimseler
azabı
görerek
k
endilerine
uyanlardan
kaçıp
uzaklaşmışlar
ve
aralarındaki
bütün
bağlar
parça
parça
kopmuştur
Onlara
uyanlar
da
şöyle
demektedirler
Ah
bizim
için
dünyaya
bir
dönüş
olsaydı
da
onların
bizden
uzaklaştıkları
gibi
biz
de
onlardan
uzaklaşsaydık
İşte
b
öylece
Allah
onlara
bütün
amellerini
üzerlerine
yığılmış
hasretler
pişmanlık
ve
üzüntüler
halinde
gösterecektir
Onlar
bu
ateşten
çıkacak
değillerdir
Ey
insanlar
Bütün
yeryüzündeki
nimetlerimden
helal
olmak
temiz
olmak
şartıyla
yiyin
Fakat
şeyt
anın
adımlarına
uymayın
Çünkü
o
size
belli
bir
düşmandır
O
size
hep
çirkin
ve
murdar
işleri
emreder
Allaha
karşı
bilmediğiniz
şeyler
söylemenizi
ister
Onlara
Allahın
indirdiğine
uyun
dendiği
vakit
de
Yok
atalarımızı
neyin
üzerinde
bulduysak
ona
uyarız
dediler
Ya
ataları
bir
şeye
akıl
erdiremez
ve
doğruyu
seçemez
idiyseler
de
mi
onlara
uyacaklar
O
kâfirlerin
hali
sadece
bir
çağırma
veya
bağırmadan
başkasını
işitmeyerek
haykıranın
haline
benzer
onlar
sağırdırlar
dilsizdirler
kördürler
akıl
da
etmezler
Ey
iman
edenler
Size
kısmet
ettiğimiz
rızıkların
hoş
ve
temiz
olanlarından
yiyin
ve
Allaha
şükredin
eğer
yalnız
Ona
kulluk
ediyorsanız
O
size
yalnız
şunları
haram
kıldı
Ölü
hayvan
kan
domuz
eti
bir
de
Alla
htan
başkası
adına
kesilen
hayvanlar
Sonra
kim
bunlardan
yemeye
mecbur
kalırsa
başkasının
hakkına
tecavüz
etmemek
ve
zaruret
ölçüsünü
geçmemek
şartıyla
ona
da
bir
günah
yükletilmez
Çünkü
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhametlidir
Allahın
indird
iği
kitaptan
bir
şeyi
gizleyip
de
bununla
biraz
para
alanlar
gerçekten
karınları
dolusu
ateşten
başka
birşey
yemezler
Kıyamet
günü
Allah
onlara
ne
söz
söyler
ne
de
kendilerini
temize
çıkarır
Onlara
sadece
acı
veren
bir
azab
vardır
İşte
onlar
hida
yeti
verip
sapıklığı
affedilmeyi
bırakıp
azabı
satın
alan
kimselerdir
Bunlar
ateşe
karşı
ne
kadar
da
sabırlıdırlar
Şüphesiz
ki
Allah
kitabı
hak
bir
sebeple
indirmiştir
Kitap
hakkında
ihtilafa
düşenler
ise
şüphesiz
haktan
uzak
bir
anlaşmazlık
iç
indedirler
Yüzlerinizi
bazen
doğu
bazen
batı
tarafına
çevirmeniz
erginlik
değildir
Fakat
eren
o
kimselerdir
ki
Allaha
ahiret
gününe
meleklere
kitaba
ve
bütün
peygamberlere
iman
edip
yakınlığı
olanlara
öksüzlere
yoksullara
yolda
kalmışa
di
lenenlere
ve
esirleri
kurtarmaya
seve
seve
mal
verirler
Namazı
kılarlar
zekatı
verirler
Bir
de
andlaştıkları
zaman
sözlerini
yerine
getirenler
hele
sıkıntı
ve
hastalık
durumlarında
ve
harbin
şiddetli
zamanında
sabır
ve
kararlılık
gösterenler
var
ya
iş
te
doğru
olanlar
da
bunlardır
korunanlar
da
bunlardır
Ey
iman
edenler
Öldürmede
kısas
size
farz
kılındı
Hüre
hür
köleye
köle
kadına
kadın
Ama
her
kim
ölenin
kardeşi
tarafından
bir
şey
karşılığı
bağışlanırsa
o
zaman
örfe
uyması
ona
diyeti
güz
ellikle
ödemesi
gerekir
Bu
Rabbiniz
tarafından
bir
hafifletme
ve
bir
rahmettir
Her
kim
bunun
arkasından
yine
saldırırsa
artık
ona
acı
veren
bir
azab
vardır
Ey
temiz
akıl
sahipleri
Kısasta
sizin
için
bir
hayat
vardır
Ümit
edilir
ki
korunursunuz
Birinize
ölüm
geldiği
vakit
bir
hayır
bir
mal
bırakacaksa
babası
anası
ve
en
yakın
akrabası
için
meşru
bir
surette
vasiyet
etmek
Allahtan
korkan
kimseler
üzerine
yerine
getirilmesi
vacib
bir
hak
olarak
size
farz
kılındı
Şimdi
her
kim
b
unu
duyduktan
sonra
onu
değiştirirse
her
halde
vebali
sırf
o
değiştirenlerin
boynunadır
Şüphe
yok
ki
Allah
her
şeyi
işitir
ve
bilir
Her
kim
de
vasiyet
edenin
bir
hata
işlemesinden
veya
bir
günaha
girmesinden
endişe
eder
de
tarafların
arasını
düz
eltirse
ona
bir
vebal
yoktur
Şüphesiz
ki
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Ey
iman
edenler
Oruç
sizden
öncekilere
farz
kılındığı
gibi
size
de
farz
kılındı
Umulur
ki
korunursunuz
Size
farz
kılınan
oruç
sayılı
günlerdedir
İçinizden
hasta
olan
veya
yolculukta
bulunan
ise
diğer
günlerde
tutamadığı
günler
sayısınca
tutar
Ona
dayanıp
kalacaklar
üzerine
de
bir
yoksulu
doyuracak
kadar
fidye
gerekir
Her
kim
de
hayrına
fidyeyi
artırırsa
hakkında
daha
hayırlıdır
Bununla
berabe
r
eğer
bilirseniz
oruç
tutmanız
sizin
için
daha
hayırlıdır
O
Ramazan
ayı
ki
insanları
irşad
için
hak
ile
batılı
ayıracak
olan
hidayet
rehberi
ve
deliller
halinde
bulunan
Kurân
onda
indirildi
Onun
için
sizden
her
kim
bu
aya
şahit
olursa
onda
or
uç
tutsun
Kim
de
hasta
yahut
yolculukta
ise
tutamadığı
günler
sayısınca
diğer
günlerde
kaza
etsin
Allah
size
kolaylık
diler
zorluk
dilemez
Sayıyı
tamamlamanızı
size
doğru
yolu
gösterdiğinden
dolayı
Allahı
tekbir
etmenizi
ister
Umulur
ki
şükredersini
z
Şayet
kullarım
sana
benden
sordularsa
gerçekten
ben
çok
yakınımdır
Bana
dua
edince
duacının
duasını
kabul
ederim
O
halde
onlar
da
benim
davetime
koşsunlar
ve
bana
hakkıyla
iman
etsinler
ki
doğru
yola
gidebilsinler
Oruç
gecesi
kadınların
ıza
yaklaşmanız
size
helâl
kılındı
Onlar
sizin
için
bir
örtü
siz
de
onlar
için
bir
örtü
durumundasınız
Allah
nefsinize
güvenemeyeceğinizi
bildiği
için
müracaatınızı
kabul
buyurdu
ve
sizi
bağışladı
Şimdi
onlara
yaklaşın
ve
Allahın
sizler
için
yazdığ
ını
isteyin
Ta
fecrin
beyaz
ipliği
siyah
iplikten
size
seçilinceye
kadar
yiyin
için
Sonra
da
ertesi
geceye
kadar
orucu
tam
tutun
Bununla
beraber
siz
mescitlerde
îtikaf
halinde
iken
onlara
yaklaşmayın
Bunlar
Allahın
sınırlarıdır
sakın
onlara
yaklaşm
ayın
Allah
âyetlerini
insanlara
böyle
açıklıyor
ki
sakınıp
korunsunlar
Bir
de
aranızda
mallarınızı
batıl
sebeplerle
yemeyin
İnsanların
mallarından
bir
kısmını
bile
bile
günah
ile
yemek
için
o
malları
hakimlere
rüşvet
olarak
vermeyin
Sana
hi
lâllerden
soruyorlar
De
ki
Onlar
insanlar
için
de
hac
için
de
vakit
ölçüleridir
Bununla
beraber
iyilik
evlere
arkalarından
gelmeniz
değildir
Fakat
iyiliğe
eren
kötülükten
korunan
kimsedir
Evlere
kapılarından
gelin
Allahtan
korkun
ki
kurtuluşa
er
esiniz
Size
savaş
açanlarla
Allah
yolunda
çarpışın
Fakat
haksız
saldırıda
bulunmayın
Çünkü
Allah
haksız
saldırıda
bulunanları
sevmez
Onları
nerede
yakalarsanız
öldürün
ve
sizi
çıkardıkları
yerden
onları
çıkarın
O
fitne
öldürmeden
daha
şidd
etlidir
Yalnız
Mescid
i
Haram
yanında
onlar
sizinle
savaşmadıkça
siz
de
onlarla
savaşmayın
Fakat
sizi
öldürmeye
kalkışırlarsa
hemen
onları
öldürün
Kâfirlerin
cezası
böyledir
Artık
şirkten
vazgeçerlerse
şüphesiz
ki
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
m
erhamet
edicidir
Hem
bir
fitne
kalmayıp
din
yalnız
Allahın
oluncaya
kadar
onlarla
çarpışın
Vazgeçerlerse
düşmanlık
ancak
zalimlere
karşıdır
Hürmetli
ay
hürmetli
aya
ve
bütün
hürmetler
birbirine
karşılıktır
O
halde
kim
size
saldırdıysa
si
z
de
ona
yaptığı
saldırının
aynıyle
saldırın
da
ileri
gitmeye
Allahtan
korkun
ve
bilin
ki
Allah
takva
sahipleriyle
beraberdir
Allah
yolunda
mal
harcayın
da
kendinizi
ellerinizle
tehlikeye
bırakmayın
ve
güzel
hareket
edin
Çünkü
Allah
güzellik
ve
iy
ilik
edenleri
sever
Hac
ve
umreyi
de
Allah
için
tamam
yapın
Eğer
bunlardan
alıkonursanız
o
zaman
kolayınıza
gelen
bir
kurban
gönderin
Bununla
beraber
bu
kurban
kesileceği
yere
varıncaya
kadar
başlarınızı
tıraş
etmeyin
İçinizden
hasta
olana
veya
başından
bir
rahatsızlığı
bulunana
tıraş
için
oruç
veya
sadaka
yahut
da
kurbandan
ibaret
bir
fidye
gerekir
Engellemeden
kurtulduğunuz
zaman
da
her
kim
hacca
kadar
umre
ile
sevab
kazanmak
isterse
ona
da
kolayına
gelen
bir
kurban
gerekir
Bunu
bulamayana
i
se
üç
gün
hacda
yedi
de
döndüğünüzde
ki
tam
on
gün
oruç
tutması
lazım
gelir
Bu
hüküm
ailesi
Mescid
i
Haram
civarında
oturmayanlar
içindir
Allahtan
korkun
ve
bilin
ki
Allahın
azabı
gerçekten
çok
şiddetlidir
Hac
bilinen
aylardadır
Her
kim
o
ayl
arda
hacca
başlayıp
kendisine
farz
ederse
artık
hacda
kadına
yaklaşmak
günah
işlemek
ve
kavga
etmek
yoktur
Siz
hayırdan
ne
işlerseniz
Allah
onu
bilir
Kendinize
azık
edinin
Şüphesiz
ki
azıkların
en
hayırlısı
Allah
korkusudur
Ey
akıl
sahipleri
Benden
korkun
Rabbinizin
lütfunu
istemenizde
size
bir
günah
yoktur
Arafattan
indiğiniz
zaman
Meşar
i
Haram
yanında
Müzdelifede
Allahı
zikredin
Onu
size
gösterdiği
şekilde
zikredin
Doğrusu
siz
bundan
önce
gerçekten
sapmışlardandınız
Sonra
insanların
akıp
geldiği
yerden
siz
de
akıp
gelin
Allahtan
bağışlanmanızı
isteyin
Çünkü
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Nihayet
hac
ibadetlerinizi
bitirdiğiniz
zaman
önceleri
babalarınızı
andığınız
gibi
hatta
daha
kuvvetli
bir
anı
şla
Allahı
anın
İnsanlardan
kimisi
Ey
Rabbimiz
Bize
dünyada
ver
der
Onun
için
ahirette
hiçbir
kısmet
yoktur
Yine
onlardan
Ey
Rabbimiz
Bize
dünyada
bir
güzellik
ve
ahirette
de
bir
güzellik
ver
ve
bizi
ateş
azabından
koru
diyenler
vardır
İşte
onlar
için
kazandıklarından
bir
nasib
vardır
Allah
hesabı
çok
çabuk
görür
Bir
de
sayılı
günlerde
Allahı
zikredin
tekbir
alın
Bunlardan
kim
iki
gün
içinde
Minadan
dönmek
için
acele
ederse
ona
günah
yoktur
Kim
geri
kalırsa
ona
da
g
ünah
yoktur
Ama
bu
takva
sahipleri
içindir
Allahtan
korkun
ve
bilin
ki
siz
ancak
Onun
huzuruna
varıp
toplanacaksınız
İnsanlardan
kimi
de
vardır
ki
dünya
hayatı
hakkındaki
sözleri
senin
hoşuna
gider
ve
o
kalbindekine
Allahı
şahit
tutar
Halbuk
i
O
İslâm
düşmanlarının
en
yamanıdır
İş
başına
geçti
mi
yeryüzünde
bozgunculuk
çıkarmak
ekini
ve
nesli
helak
etmek
için
koşar
Allah
ise
bozgunculuğu
sevmez
Ona
Allahtan
kork
dendiği
zaman
da
kendisini
onuru
gururu
günah
işlemeye
sevk
eder
Cehennem
de
onun
hakkından
gelir
O
ne
kötü
bir
yataktır
Yine
insanlardan
kimi
de
vardır
ki
Allahın
rızasına
ermek
için
kendini
feda
eder
Allah
ise
kullarına
çok
merhametlidir
Ey
iman
edenler
Hepiniz
barış
ve
selamete
girin
de
şeytanı
n
adımlarına
uymayın
Çünkü
o
sizin
aranızı
açan
belli
bir
düşmandır
Size
bunca
deliller
geldikten
sonra
yine
kayarsanız
iyi
bilin
ki
Allah
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Onlar
sadece
gözetiyorlar
ki
Allah
buluttan
gölgelikler
için
de
meleklerle
birlikte
geliversin
de
iş
bitiriliversin
Halbuki
bütün
işler
Allaha
döndürülüp
götürülür
İsrailoğullarına
sor
Biz
onlara
ne
kadar
açık
âyetler
vermiştik
Fakat
Allahın
nimetini
her
kim
kendisine
geldikten
sonra
değiştirirse
şüphe
y
ok
ki
Allahın
azabı
çok
şiddetlidir
Dünya
hayatı
inkar
edenler
için
bezendi
Onlar
iman
edenlerle
eğleniyorlar
Halbuki
takva
sahibi
olan
o
müminler
kıyamet
günü
onların
üstündedir
Allah
dilediğine
hesapsız
rızık
verir
İnsanlar
tek
bir
ümmetti
Ayrılmaları
üzerine
Allah
rahmetinin
müjdecileri
ve
azabının
habercileri
olmak
üzere
peygamberler
gönderdi
ve
beraberlerinde
hak
ile
ilgili
kitap
indirdi
ki
insanların
aralarında
ihtilaf
ettikleri
şeyler
hakkında
hakem
olsun
Bunda
da
sırf
o
ki
tap
verilenler
kendilerine
bunca
deliller
geldikten
sonra
tuttular
aralarındaki
hırs
ve
kıskançlık
yüzünden
anlaşmazlığa
düştüler
Bunun
üzerine
Allah
kendi
izniyle
iman
edenleri
onların
hakkında
anlaşmazlığa
düştükleri
hakka
ulaştırdı
Allah
dilediğ
ini
doğru
yola
iletir
Yoksa
siz
kendinizden
önce
gelip
geçenlerin
hali
uğradıkları
sıkıntılar
başınıza
gelmeden
cennete
girivereceğinizi
mi
sandınız
Onlara
öyle
yoksulluklar
öyle
sıkıntılar
dokundu
ve
öyle
sarsıldılar
ki
hatta
peygamber
ve
bera
berinde
iman
edenler
Allahın
yardımı
ne
zaman
derlerdi
Bak
işte
Gerçekten
Allahın
yardımı
yakındır
Ey
Muhammed
Sana
nereye
infak
edeceklerini
soruyorlar
De
ki
Hayır
olarak
verdiğiniz
nafaka
ana
baba
yakınlar
öksüzler
yoksullar
ve
yolda
kalmışlar
içindir
Hayır
olarak
daha
ne
yaparsanız
herhalde
Allah
onu
bilir
Savaş
size
farz
kılındı
gerçi
o
size
hoş
gelmez
Olabilir
ki
siz
bir
şeyden
hoşlanmazsınız
oysa
ki
o
sizin
için
bir
hayırdır
Yine
olabilir
ki
siz
bir
şeyi
seversiniz
o
ysaki
o
sizin
için
bir
kötülüktür
Allah
bilir
siz
bilmezsiniz
Ey
Muhammed
Sana
haram
aydan
ve
o
ayda
savaşmaktan
soruyorlar
De
ki
O
ayda
savaşmak
büyük
bir
günahtır
Bununla
beraber
Allah
yolundan
alıkoymak
Onu
inkar
etmek
insanları
Mescid
i
Haramdan
menetmek
ve
halkını
oradan
çıkarmak
Allah
yanında
daha
büyük
bir
günahtır
ve
fitne
öldürmekten
daha
büyük
bir
vebaldir
Onlar
güçleri
yeterse
sizi
dininizden
döndürmek
için
sizinle
savaşmaktan
hiçbir
zaman
geri
durmazlar
Sizden
de
her
kim
dininden
döner
ve
kâfir
olarak
can
verirse
artık
onların
bütün
amelleri
dünyada
ve
ahirette
boşa
gitmiştir
İşte
onlar
cehennemliklerdir
Onlar
orada
ebedi
olarak
kalacaklardır
Şüphesiz
ki
iman
edenlere
Allah
yolunda
hicret
edip
cihad
edenlere
g
elince
işte
onlar
Allahın
rahmetini
umarlar
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Ey
Muhammed
Sana
şarap
ve
kumardan
soruyorlar
De
ki
Bu
ikisinde
büyük
bir
günah
bir
de
insanlar
için
bazı
menfaatler
vardır
Fakat
günahları
menfaat
lerinden
daha
büyüktür
Yine
sana
neyi
infak
edeceklerini
soruyorlar
De
ki
İhtiyaçtan
fazlasını
infak
edin
İşte
böylece
Allah
size
âyetlerini
açıklıyor
Umulur
ki
siz
düşünürsünüz
Dünya
ve
ahiret
hakkında
düşünürsünüz
Sana
bir
de
yetimlerden
s
oruyorlar
De
ki
Onlar
hakkında
yapacağınız
bir
ıslah
işlerine
karışmamaktan
daha
hayırlıdır
Eğer
onlara
karışırsanız
onlar
sizin
kardeşlerinizdir
Allah
bozguncuyla
ıslah
ediciyi
bilir
birbirinden
ayırd
eder
Eğer
Allah
dileseydi
sizi
zora
koşardı
Şüphesiz
ki
Allah
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Müşrik
kadınları
iman
etmedikçe
nikâhlamayın
Bir
müşrik
kadın
sizin
hoşunuza
gitse
bile
iman
etmiş
olan
bir
cariye
herhalde
ondan
daha
hayırlıdır
Müşrik
erkeklere
de
mümin
kadınları
nikâ
h
ettirmeyin
Bir
müşrik
sizin
hoşunuza
gitse
bile
mümin
bir
köle
elbette
ondan
daha
hayırlıdır
Onlar
sizi
ateşe
davet
ederler
Allah
ise
kendi
izniyle
cennete
ve
mağfirete
davet
ediyor
ve
âyetlerini
insanlara
açıklıyor
Umulur
ki
onlar
hatırda
tutup
öğüt
alırlar
Ey
Muhammed
Sana
kadınların
ay
başı
halinden
de
soruyorlar
De
ki
O
bir
eziyettir
Onun
için
ay
başı
halinde
oldukları
zaman
kadınlardan
çekilin
ve
temizleninceye
kadar
onlara
yaklaşmayın
İyice
temizlendikleri
zaman
ise
Allahın
emretti
ği
yerden
onlara
varın
yaklaşın
Şüphesiz
ki
Allah
çok
tövbe
edenleri
de
sever
çok
temizlenenleri
de
sever
Kadınlarınız
sizin
için
bir
tarladır
O
halde
tarlanıza
dilediğiniz
gibi
varın
ve
kendiniz
için
ileriye
hazırlık
yapın
Allahtan
korkun
ve
bi
lin
ki
siz
mutlaka
Onun
huzuruna
varacaksınız
Ey
Muhammed
müminleri
müjdele
Sözünüzde
durmanız
kötülükten
sakınmanız
ve
insanların
arasını
düzeltmeniz
için
Allahı
yeminlerinize
hedef
veya
siper
edip
durmayın
Allah
her
şeyi
işitir
ve
bilir
Allah
sizi
yeminlerinizde
bilmeyerek
ettiğiniz
lağıv
herhangi
bir
kasıt
olmadan
kanaate
göre
yanlış
yere
yapılan
yemindan
sorumlu
tutmaz
Fakat
kalbinizin
kazandığı
yalan
yere
yapılan
yeminden
sorumlu
tutar
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
halimdir
Kadınlarından
îlâ
edenler
onlara
yaklaşmamaya
yemin
edenler
için
dört
ay
beklemek
vardır
Eğer
bu
yeminlerinden
dönerlerse
şüphesiz
ki
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Yok
eğer
boşamaya
karar
vermişlerse
şüphesiz
ki
Allah
söyledikl
erini
işitir
kurduklarını
bilir
Boşanan
kadınlar
kendi
kendilerine
üç
adet
süresi
beklerler
ve
Allahın
rahimlerinde
yarattığını
gizlemeleri
kendilerine
helâl
olmaz
Eğer
Allaha
ve
ahiret
gününe
inanıyorlarsa
gizlemezler
Kocaları
da
barışmak
ist
edikleri
takdirde
o
süre
içersinde
onları
geri
almaya
daha
layıktırlar
O
kadınların
üzerlerindeki
meşru
hak
gibi
kendilerinin
de
hakları
vardır
Yalnız
erkekler
için
onların
üzerinde
bir
derece
vardır
Allah
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Boşamak
talak
iki
defadır
Ondan
sonrası
ya
iyilikle
tutmak
veya
güzellikle
salmaktır
Onlara
verdiklerinizden
bir
şey
almanız
da
size
helâl
olmaz
Ancak
Allahın
çizdiği
hudutta
duramayacaklarından
korkmaları
başka
Eğer
siz
de
bunların
Allahın
çizd
iği
hudutta
duramayacaklarından
korkarsanız
kadının
ayrılmak
için
hakkından
vazgeçmesinde
artık
ikisine
de
günah
yoktur
İşte
bunlar
Allahın
çizdiği
hudududur
Sakın
bunları
aşmayın
Her
kim
Allahın
hududunu
aşarsa
işte
onlar
zalimlerdir
Eğer
ka
dını
bir
daha
boşarsa
bundan
sonra
artık
başka
bir
kocaya
varıncaya
kadar
ona
helâl
olmaz
Eğer
ikinci
koca
da
onu
boşarsa
Allahın
hududunu
sağlam
tutacaklarını
ümid
ettikleri
takdirde
öncekilerin
birbirlerine
dönmelerinde
her
ikisine
de
günah
yoktur
İ
şte
bunlar
Allahın
tayin
ettiği
hudududur
Bunları
bilen
bir
kavim
için
açıklıyor
Kadınları
boşadığınız
zaman
iddetlerini
bitirdiklerinde
artık
kendilerini
ya
iyilikle
tutun
veya
güzellikle
salın
Yoksa
haklarına
tecavüz
için
zararlarına
olarak
on
ları
tutmayın
Her
kim
bunu
yaparsa
nefsine
zulmetmiş
olur
Sakın
Allahın
âyetlerini
alay
konusu
edinmeyin
Allahın
üzerinizdeki
nimetini
size
kendisiyle
öğüt
vermek
üzere
indirdiği
kitap
ve
hikmeti
hatırlayıp
düşünün
Hem
Allahtan
korkun
ve
bilin
ki
Allah
her
şeyi
bilir
Kadınları
boşadığınız
zaman
iddetlerini
bitirdiklerinde
aralarında
meşru
bir
şekilde
rızalaştıkları
takdirde
kendilerini
kocalarıyla
nikâhlanacaklar
diye
sıkıştırıp
engellemeyin
İşte
bu
içinizden
Allaha
ve
ahiret
gününe
iman
edenlere
verilen
bir
öğüttür
Bu
sizin
hakkınızda
daha
hayırlı
ve
daha
nezihtir
Allah
bilir
siz
bilemezsiniz
Anneler
çocuklarını
emzirmenin
tamamlanmasını
isteyenler
için
tam
iki
yıl
emzirirler
Çocuk
kendisine
ait
olan
babaya
da
emzirenlerin
yi
yecekleri
ve
giyecekleri
geleneklere
uygun
olarak
bir
borçtur
Bununla
beraber
herkes
ancak
gücüne
göre
mükellef
olur
Çocuğu
sebebiyle
bir
annede
çocuğu
sebebiyle
bir
baba
da
zarara
sokulmasın
Varise
düşen
de
yine
aynı
borçtur
Eğer
ana
ve
baba
birbirle
riyle
istişare
edip
her
ikisinin
de
rızasıyla
çocuğu
memeden
ayırmak
isterlerse
kendilerine
bir
günah
yoktur
Eğer
çocuklarınızı
başkalarına
emzirtmek
isterseniz
vereceğinizi
güzel
güzel
verdikten
sonra
bunda
da
size
bir
günah
yoktur
Bununla
beraber
Alla
htan
korkun
ve
bilin
ki
Allah
yaptıklarınızı
görür
İçinizden
vefat
edip
de
geride
eşler
bırakan
kimselerin
hanımları
kendi
başlarına
dört
ay
on
gün
beklerler
İddet
bekleme
sürelerini
bitirdikleri
zaman
artık
kendileri
hakkında
meşru
bir
şekild
e
yapacakları
hareketten
size
bir
günah
yoktur
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Böyle
kadınlara
evlenme
isteğinizi
üstü
kapalı
biçimde
çıtlatmanızda
veya
gönlünüzde
tutmanızda
size
bir
vebal
yoktur
Allah
biliyor
ki
siz
onları
mutlaka
anacaksınız
Fakat
meşru
bir
söz
söylemekten
başka
bir
şekilde
kendileriyle
gizlice
sözleşmeyin
Farz
olan
iddet
sona
erinceye
kadar
da
nikâh
akdine
azmetmeyin
kesin
karar
vermeyin
Bilin
ki
Allah
gönlünüzdekini
bilir
Öyle
ise
Onun
azabından
sakının
Yine
bilin
ki
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
yumuşaktır
Eğer
kadınları
kendilerine
dokunmadan
veya
onlara
bir
mehir
takdir
etmeden
boşarsanız
bunda
size
bir
vebal
yoktur
Şu
kadar
ki
onlara
mal
verip
faydalandırın
Eli
geniş
olan
hâline
göre
eli
dar
olan
da
h
aline
göre
ve
güzellikle
faydalandırmalıdır
Bu
iyilik
yapanlar
üzerine
bir
borçtur
Eğer
onları
kendilerine
dokunmadan
önce
boşar
ve
mehri
de
kesmiş
bulunursanız
o
zaman
borç
o
kestiğiniz
miktarın
yarısıdır
Ancak
kadınlar
veya
nikâh
akdini
elinde
bulunduran
kimse
bağışlarsa
başka
Ey
erkekler
sizin
bağışlamanız
ise
takvaya
daha
yakındır
Aranızdaki
fazileti
unutmayın
şüphesiz
ki
Allah
her
ne
yaparsanız
hakkiyle
görür
Namazlara
ve
orta
namaza
devam
edin
ve
Allah
için
boyun
eğerek
kalkıp
nama
za
durun
Eğer
bir
korku
hâlindeyseniz
yaya
veya
binekli
olarak
giderken
kılın
korkudan
emin
olduğunuz
zaman
da
böyle
bilmediğiniz
şeyleri
size
öğrettiği
şekilde
Allahı
zikredin
namazlarınızı
yine
her
zamanki
gibi
huşû
ile
kılın
İçinizden
h
anımlarını
geride
bırakarak
vefat
edecek
olanlar
eşleri
için
senesine
kadar
evlerinden
çıkarılmaksızın
kendilerine
yetecek
bir
malı
vasiyet
ederler
Bununla
birlikte
eğer
kendileri
çıkarlarsa
kendi
haklarında
yaptıkları
meşru
bir
hareketten
dolayı
size
b
ir
sorumluluk
yoktur
Allah
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Boşanmış
kadınlar
için
de
meşru
ve
geleneğe
uygun
şekilde
bir
metaintifa
hakkı
vardır
ki
verilmesi
Allahtan
korkanlar
üzerine
bir
borçtur
İşte
akıllarınız
ersin
diye
Allah
size
âyetlerini
böylece
açıklıyor
Görmedin
mi
o
kimseleri
ki
kendileri
binlerce
kişi
iken
ölüm
korkusuyla
yurtlarından
çıktılar
Allah
da
kendilerine
ölün
dedi
sonra
da
onlara
bir
hayat
verdi
Şüphesiz
ki
Allah
insanlara
karşı
bir
lütuf
sahibid
ir
Fakat
insanların
pek
çokları
şükretmezler
O
halde
Allah
yolunda
çarpışın
ve
bilin
ki
Allah
her
şeyi
işitir
ve
bilir
Kimdir
o
adam
ki
Allaha
güzel
bir
ödünç
versin
de
Allah
da
ona
birçok
katlarını
ödesin
Allah
darlık
da
verir
genişlik
de
verir
Hepiniz
de
Ona
döndürülüp
götürüleceksiniz
Baksana
İsrail
oğullarının
Musadan
sonra
ileri
gelenlerine
Hani
onlar
bir
peygamberlerine
Bize
bir
kumandan
gönder
de
Allah
yolunda
savaşalım
dediler
O
da
Size
savaş
farz
kılınırsa
aca
ba
yapmazlık
eder
misiniz
dedi
Onlar
Bize
ne
oldu
da
yurtlarımızdan
çıkarıldığımız
ve
çocuklarımızdan
ayrıldığımız
halde
Allah
yolunda
savaşmayalım
dediler
Bunun
üzerine
savaş
kendilerine
farz
kılınınca
da
onlardan
pek
azı
hariç
yüz
çevirdiler
Am
a
Allah
o
zalimleri
bilir
Peygamberleri
onlara
Allah
size
hükümdar
olmak
üzere
Talûtu
gönderdi
demişti
Onlar
Ona
bizim
üzerimize
hükümdar
olmak
nereden
geldi
Oysa
hükümdarlığa
biz
ondan
daha
layığız
ona
maldan
bir
genişlik
bir
bolluk
da
verilmemiştir
dediler
Peygamberleri
de
Onu
sizin
başınıza
Allah
seçmiş
ve
ona
bilgi
ve
vücut
bakımından
bir
güç
bir
genişlik
vermiştir
dedi
Hem
Allah
mülkünü
dilediğine
verir
Allahın
rahmeti
geniştir
o
her
şeyi
bilir
Peygamberleri
onlara
şunu
da
söylemişti
Haberiniz
olsun
Onun
hükümdarlığının
alâmeti
size
o
tabutun
gelmesi
olacaktır
ki
onda
Rabbinizden
bir
sekine
sükûnet
gönül
rahatlığı
Musa
ve
Harun
ailelerinin
bıraktıklarından
bir
bakiyye
kalıntı
vardır
Onu
melekler
getirecekti
r
Eğer
iman
etmiş
kimselerden
iseniz
bunda
sizin
için
kesin
bir
ibret
bir
alâmet
vardır
Talut
ordu
ile
hareket
edince
dedi
ki
Allah
sizi
mutlaka
bir
nehirle
imtihan
edecek
Kim
ondan
içerse
benden
değildir
Kim
de
onu
tatmazsa
işte
o
bendendir
Ancak
eliyle
bir
avuç
alan
başka
bu
kadarına
ruhsat
vardır
Derken
içlerinden
pek
azı
hariç
hepsi
de
varır
varmaz
ondan
içtiler
Talut
ve
beraberindeki
iman
eden
kimseler
nehri
geçtiklerinde
Bizim
bugün
Calut
ile
ordusuna
karşı
duracak
gücümüz
yok
dediler
Allaha
kavuşacaklarına
inanıp
bilenler
ise
şu
cevabı
verdiler
Nice
az
topluluklar
Allahın
izniyle
nice
çok
topluluklara
galip
gelmişlerdir
Allah
sabırlılarla
beraberdir
Calut
ve
ordusuna
karşı
savaş
meydanına
çıktıkları
zaman
da
ş
öyle
dediler
Ey
Rabbimiz
Üzerlerimize
sabır
dök
ayaklarımızı
sabit
tut
ve
kâfirler
topluluğuna
karşı
bize
yardım
et
Derken
Allahın
izniyle
onları
tamamen
bozdular
Davud
Calutu
öldürdü
ve
Allah
kendisine
hükümdarlık
ve
hikmet
peygamberlik
verdi
ve
ona
dilediği
şeylerden
de
öğretti
Eğer
Allahın
insanları
birbirleriyle
savması
olmasaydı
yeryüzü
mutlaka
bozulur
giderdi
Fakat
Allah
bütün
âlemlere
karşı
büyük
bir
lütuf
sahibidir
İşte
bunlar
Allahın
âyetleridir
Onları
sana
hakkıyla
okuyoruz
Şüphesiz
ki
sen
o
gönderilen
resullerdensin
O
işaret
olunan
resuller
yok
mu
biz
onların
bazısını
bazısından
üstün
kıldık
İçlerinden
kimi
var
ki
Allah
kendisiyle
konuştu
bazısını
da
derecelerle
daha
yükseklere
çıkardı
Biz
Meryem
oğlu
İ
saya
da
o
delilleri
verdik
ve
kendisini
Rûhul
Kudüs
Cebrail
ile
kuvvetlendirdik
Eğer
Allah
dileseydi
bunların
arkasındaki
ümmetler
kendilerine
o
deliller
geldikten
sonra
birbirlerinin
kanına
girmezlerdi
Fakat
ihtilâfa
düştüler
kimi
iman
etti
kimi
inkâr
etti
Yine
Allah
dileseydi
birbirlerinin
kanına
girmezlerdi
Fakat
Allah
dilediğini
yapar
Ey
iman
edenler
Kendisinde
hiçbir
alış
verişin
hiçbir
dostluğun
ve
hiçbir
şefaatin
bulunmadığı
bir
gün
gelmeden
önce
size
verdiğimiz
rızıklardan
Alla
h
yolunda
harcayın
Kâfirlere
gelince
onlar
zalimlerdir
Allahtan
başka
hiçbir
ilâh
yoktur
O
daima
diridir
hayydır
bütün
varlığın
idaresini
yürüten
kayyumdir
Onu
ne
gaflet
basar
ne
de
uyku
Göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
Onundur
İzni
ol
madan
huzurunda
şefaat
edecek
olan
kimdir
O
kullarının
önlerinde
ve
arkalarında
ne
varsa
hepsini
bilir
Onlar
ise
Onun
dilediği
kadarından
başka
ilminden
hiç
bir
şey
kavrayamazlar
Onun
kürsisi
bütün
gökleri
ve
yeri
kucaklamıştır
Onların
her
ikisini
de
görüp
gözetmek
Ona
bir
ağırlık
vermez
O
çok
yücedir
çok
büyüktür
Dinde
zorlama
yoktur
Çünkü
doğruluk
sapıklıktan
ayırd
edilmiştir
Artık
her
kim
tâğutu
inkar
edip
Allaha
inanırsa
sağlam
bir
kulpa
yapışmıştır
ki
o
hiçbir
zaman
kopmaz
Alla
h
her
şeyi
işitir
ve
bilir
Allah
iman
edenlerin
velisidir
Onları
karanlıklardan
aydınlığa
çıkarır
İnkâr
edenlerin
velileri
de
tağuttur
onları
aydınlıktan
karanlıklara
çıkarırlar
İşte
onlar
cehennemliklerdir
Orada
ebedî
olarak
kalırlar
Allah
kendisine
hükümdarlık
verdi
diye
Rabbi
hakkında
İbrahimle
tartışanı
görmedin
mi
Hani
İbrahim
ona
Benim
Rabbim
odur
ki
hem
diriltir
hem
öldürür
dediği
zaman
Ben
de
diriltir
ve
öldürürüm
demişti
İbrahim
Allah
güneşi
doğudan
getiriyor
h
aydi
sen
onu
batıdan
getir
deyince
o
inkâr
eden
herif
şaşırıp
kaldı
Öyle
ya
Allah
zalimler
topluluğunu
doğru
yola
iletmez
Yahut
o
kimse
gibisini
görmedin
mi
ki
bir
şehre
uğramıştı
altı
üstüne
gelmiş
ıpıssız
yatıyordu
Bunu
bu
ölümünden
sonr
a
Allah
nerden
diriltecek
dedi
Bunun
üzerine
Allah
onu
yüz
sene
öldürdü
sonra
diriltti
Ne
kadar
kaldın
diye
sordu
O
da
Bir
gün
yahut
bir
günden
eksik
kaldım
dedi
Allah
buyurdu
ki
Hayır
yüz
sene
kaldın
öyle
iken
bak
yiyeceğine
içeceğine
henüz
bozulmamış
hele
eşeğine
bak
hem
bunlar
seni
insanlara
karşı
kudretimizin
bir
işareti
kılalım
diyedir
Hele
o
kemiklere
bak
onları
nasıl
birbirinin
üzerine
kaldırıyoruz
Sonra
onlara
nasıl
et
giydiriyoruz
Böylece
gerçek
ona
açıkça
belli
olunca
Şimdi
biliyorum
ki
Allah
her
şeye
kadirdir
dedi
Bir
zamanlar
İbrahim
de
Ey
Rabbim
Ölüleri
nasıl
dirilttiğini
bana
göster
demişti
Allah
İnanmadın
mı
ki
buyurdu
İbrahim
İnandım
fakat
kalbim
iyice
yatışsın
diye
istiyorum
dedi
Allah
buyurdu
ki
Öyle
ise
kuşlardan
dördünü
tut
da
onları
kendine
çevir
iyice
tanıdıktan
sonra
kesip
her
dağın
başına
onlardan
birer
parça
dağıt
sonra
da
onları
çağır
koşa
koşa
sana
gelecekler
ve
bil
ki
Allah
gerçekten
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Mallarını
Allah
yolunda
harcayanların
durumu
bir
tanenin
durumu
gibidir
ki
yedi
başak
bitirmiş
ve
her
başakta
yüz
tane
var
Allah
dilediğine
daha
da
katlar
Allahın
rahmeti
geniştir
O
her
şeyi
bilir
Allah
yolunda
mallarını
infak
ed
en
sonra
verdiklerinin
arkasından
başa
kakmayı
gönül
incitmeyi
uygun
görmeyen
kimselerin
Rableri
yanında
mükafatları
vardır
Onlara
hiçbir
korku
yoktur
ve
onlar
üzülmeyeceklerdir
Bir
tatlı
dil
ve
kusurları
bağışlamak
arkasından
eza
ve
gönül
bulan
tısı
gelecek
bir
sadakadan
daha
hayırlıdır
Allah
hiçbir
şeye
muhtaç
değildir
halimdir
yumuşak
davranır
Ey
iman
edenler
Sadakalarınızı
başa
kakmak
gönül
kırmakla
boşa
gidermeyin
O
adam
gibi
ki
insanlara
gösteriş
için
malını
dağıtır
da
ne
Alla
ha
inanır
ne
ahiret
gününe
Artık
onun
hâli
bir
kayanın
hâline
benzer
ki
üzerinde
biraz
toprak
varmış
derken
şiddetli
bir
sağnak
inmiş
de
onu
yalçın
bir
kaya
halinde
bırakıvermiş
Öyle
kimseler
kazandıklarından
hiçbir
şey
elde
edemezler
Allah
kâfir
ler
topluluğunu
doğru
yola
iletmez
Allahın
rızasını
aramak
kendilerini
veya
kendilerinden
bir
kısmını
Allah
yolunda
sabit
kılmak
için
mallarını
Allah
yolunda
harcayanların
hâli
ise
bir
tepedeki
güzel
bir
bahçenin
hâline
benzer
ki
ona
kuvvetli
bir
sağnak
düşmüş
de
yemişlerini
iki
kat
vermiştir
Böyle
bir
bahçeye
yağmur
düşmese
bile
mutlaka
bir
çisenti
vardır
Allah
yaptıklarınızı
görür
Hiç
biriniz
ister
mi
ki
kendisinin
hurmalık
ve
üzümlüklerden
bir
bahçesi
olsun
altında
ırmaklar
aksın
iç
inde
her
türlü
ürünü
bulunsun
da
kendi
üzerine
de
ihtiyarlık
çökmüş
ve
elleri
ermez
güçleri
yetmez
küçük
zayıf
çocukları
olsun
Derken
ona
ateşli
bir
bora
isabet
ediversin
de
o
bahçe
yanıversin
İşte
Allah
âyetlerini
size
böylece
açıklıyor
Umulur
ki
düşünürsünüz
Ey
iman
edenler
İnfakı
gerek
kazandıklarınızın
gerek
sizin
için
yerden
çıkardıklarımızın
temizlerinden
yapın
Kendinizin
göz
yummadan
alıcısı
olamayacağınız
fenasını
vermeye
yeltenmeyin
Biliniz
ki
Allah
sadakalarınıza
muhtaç
değildir
ve
hamde
layık
olandır
Şeytan
sizi
fakirlikle
korkutup
çirkin
çirkin
şeylere
teşvik
eder
Allah
da
lütfundan
ve
bağışlamasından
birtakım
vaatlerde
bulunuyor
Allahın
lütfu
geniştir
O
herşeyi
bilendir
Dilediğine
hikmet
verir
hikmet
verilene
ise
pek
çok
hayır
verilmiş
demektir
Ve
bunu
ancak
üstün
akıllılar
anlar
Her
ne
çeşit
nafaka
verdinizse
veya
ne
türlü
bir
adak
adadınızsa
Allah
onu
kesinlikle
bilir
Ve
zalimlere
hiçbir
şekilde
yardım
olunmayacaktır
Sadakaları
açıkça
verirseni
z
o
ne
iyi
olur
yok
eğer
onları
gizler
de
fakirlere
öyle
verirseniz
bu
sizin
için
daha
hayırlıdır
ve
günahlarınızın
birçoğunun
bağışlanmasına
sebep
olur
Bilin
ki
Allah
her
ne
yaparsanız
hepsinden
haberdardır
Onları
yola
getirmek
senin
boynuna
bo
rç
değildir
ancak
Allah
dilediğini
yola
getirir
Yaptığınız
her
iyilik
sırf
kendiniz
içindir
Siz
yalnızca
Allah
rızasını
gözetmenin
dışında
infak
etmezsiniz
İyilik
cinsinden
ne
infak
ederseniz
o
size
aynen
ödenir
Size
hiçbir
şekilde
haksızlık
yapılmaz
Sadakalarınızı
kendilerini
Allah
yoluna
adamış
olan
fakirlere
veriniz
Onlar
yeryüzünde
gezip
dolaşmaya
güç
yetiremezler
Utangaç
olduklarından
dolayı
bilmeyenler
onları
zengin
sanırlar
Oysa
sen
onları
yüzlerinden
tanırsın
Yüzsüzlük
yapıp
kimsed
en
birşey
de
isteyemezler
Ne
türden
bir
iyilik
yaparsanız
şüphe
yok
ki
Allah
onu
bilir
Mallarını
gece
ve
gündüz
gizlice
ve
açıkça
infak
edenler
yok
mu
işte
onların
Rableri
katında
ecir
ve
mükafatları
vardır
Ve
onlara
herhangi
bir
korku
yoktur
onlar
hiçbir
zaman
mahzun
da
olmazlar
Riba
faiz
yiyen
kimseler
şeytan
çarpan
kimse
nasıl
kalkarsa
ancak
öyle
kalkarlar
Bu
ceza
onlara
alışveriş
de
faiz
gibidir
demeleri
yüzündendir
Oysa
Allah
alışverişi
helal
faizi
de
haram
kılmıştır
Bunda
n
böyle
her
kim
Rabbinden
kendisine
gelen
bir
öğüt
üzerine
faizciliğe
son
verirse
geçmişte
olanlar
kendisine
ve
hakkındaki
hüküm
de
Allaha
kalmıştır
Her
kim
de
yeniden
faize
dönerse
işte
onlar
cehennem
ehlidirler
ve
orada
süresiz
kalacaklardır
Allah
faizi
mahveder
oysa
sadakaları
bereketlendirir
Allah
günahta
ve
inkârda
direnen
hiç
kimseyi
sevmez
İman
edip
iyi
işler
yapan
namazı
dosdoğru
kılıp
zekatı
verenlerin
Rabbleri
katında
elbette
mükafatları
vardır
Onlara
hiçbir
korku
olmadığı
gibi
onlar
mahzun
da
olmazlar
Ey
iman
edenler
Allahtan
korkun
ve
artık
faizin
peşini
bırakın
eğer
gerçekten
müminler
iseniz
Eğer
böyle
yapmazsanız
o
zaman
Allah
ve
Resulü
tarafından
size
savaş
açılmış
olduğunu
bilin
Eğer
tevbe
ederseniz
serm
ayeleriniz
sizindir
Haksızlık
etmezsiniz
haksızlığa
da
uğramazsınız
Eğer
borçlu
darlık
içindeyse
ona
ödeme
kolaylığına
kadar
bir
süre
tanıyın
Ve
bu
gibi
borçlulara
alacağınızı
bağışlayıp
sadaka
etmeniz
eğer
bilirseniz
sizin
için
daha
hayırlıdır
Öyle
bir
günden
korkunuz
ki
o
gün
Allaha
döndürüleceksiniz
Sonra
da
herkese
kazancı
tamamıyla
ödenecek
ve
hiç
kimse
haksızlığa
uğramayacaktır
Ey
iman
edenler
Belli
bir
vade
ile
karşılıklı
borç
alış
verişinde
bulunduğunuz
vakit
onu
yazın
He
m
aranızda
doğruluğuyla
tanınmış
yazı
bilen
biri
yazsın
Yazı
bilen
biri
Allahın
kendisine
öğrettiği
gibi
yazmaktan
kaçınmasın
da
yazsın
Bir
de
hak
kendi
üzerinde
olan
adam
söyleyip
yazdırsın
ve
herbiri
yazarken
Rabbi
olan
Allahdan
korksun
da
haktan
b
irşey
eksiltmesin
Şayet
borçlu
bir
bunak
veya
küçük
bir
çocuk
veya
söyleyip
yazdıramayacak
durumda
biri
ise
velisi
doğrusunu
söyleyip
yazdırsın
Erkeklerinizden
hazırda
olan
iki
kişiyi
şahit
de
yapın
Şayet
iki
tane
erkek
hazırda
yoksa
o
zaman
doğruluğun
a
güvendiğiniz
şahitlerden
bir
erkekle
iki
kadın
ki
birisi
unutunca
öbürü
hatırlatsın
şahitler
de
çağırıldıklarında
kaçınmasınlar
siz
yazanlar
da
az
olmuş
çok
olmuş
onu
vadesine
kadar
yazmaktan
usanmayın
Bu
Allah
katında
adalete
daha
uygun
olduğu
g
ibi
hem
şahitlik
için
daha
sağlam
hem
şüpheye
düşmemeniz
için
daha
elverişlidir
Meğer
ki
aranızda
hemen
devredeceğiniz
bir
ticaret
olsun
o
zaman
bunu
yazmamanızda
sizin
için
bir
sakınca
yoktur
Alım
satım
yaptığınız
vakit
de
yine
şahit
tutun
Ayrıca
n
e
yazan
ne
de
şahitlik
eden
bir
zarar
görmesin
Eğer
onlara
zarar
verirseniz
o
işte
mutlaka
size
dokunacak
bir
günah
olur
Üstelik
Allahtan
korkun
Allah
size
ayrıntılarıyla
öğretiyor
ve
Allah
her
şeyi
bilir
Şayet
siz
sefer
üzere
olur
bir
kâtip
de
bulamazsanız
o
vakit
alınmış
bir
rehin
belge
yerine
geçer
Yok
eğer
birbirinize
güveniyorsanız
kendisine
güvenilen
adam
Rabbi
olan
Allahtan
korksun
da
üzerindeki
emaneti
ödesin
Bir
de
şahitliğinizi
inkâr
edip
gizlemeyin
onu
kim
inkâr
ederse
mutlaka
on
un
kalbi
vebal
içindedir
Her
ne
yaparsanız
Allah
onu
bilir
Göklerde
ne
var
yerde
ne
varsa
hepsi
Allahındır
Siz
içinizdekileri
açığa
vursanız
da
gizli
tutsanız
da
Allah
onunla
sizi
hesaba
çeker
Sonra
dilediğini
bağışlar
dilediğine
de
azab
eder
Allah
her
şeye
kadirdir
Peygamber
Rabbinden
kendisine
ne
indirildiyse
ona
iman
etti
Müminlerin
de
hepsi
Allaha
meleklerine
kitaplarına
ve
peygamberlerine
iman
ettiler
Biz
Allahın
peygamberleri
arasında
ayırım
yapmayız
duyduk
ve
itaat
ettik
Ey
Rabbimiz
bağışlamanı
dileriz
dönüş
ancak
sanadır
dediler
Allah
hiç
kimseye
gücünün
yeteceğinden
başka
yük
yüklemez
Herkesin
kazandığı
hayır
kendisine
yaptığı
kötülüğün
zararı
yine
kendisinedir
Ey
Rabbimiz
eğer
unuttuk
ya
da
yanıldıysak
bi
zi
tutup
sorguya
çekme
Ey
Rabbimiz
bize
bizden
öncekilere
yüklediğin
gibi
ağır
yük
yükleme
Ey
Rabbimiz
bize
gücümüzün
yetmeyeceği
yükü
de
yükleme
Bağışla
bizi
mağfiret
et
bizi
rahmet
et
bize
Sensin
bizim
Mevlamız
kâfir
kavimlere
karşı
yardım
et
bize
ÂLİ
İMRAN
Medinede
nâzil
olmuştur
İki
yüz
âyettir
âyetlerde
Hz
Meryemin
babasının
mensup
olduğu
İmrân
ailesinden
söz
edildiği
için
sûre
bu
adı
almıştır
Elif
Lâm
Mîm
Allah
kendisinden
başka
tanrı
olmayan
hayy
ve
kayyû
mdur
O
sana
kendisinden
öncekileri
tasdik
edip
doğrulayan
bu
kitabı
hak
ile
indirdi
Daha
önce
insanlara
hidayet
olarak
Tevratı
ve
İncili
de
yine
O
indirmişti
Evet
bu
Furkanı
da
O
indirdi
Gerçek
şu
ki
Allahın
âyetlerini
inkâr
edenler
için
çe
tin
bir
azap
vardır
Allah
çok
güçlüdür
intikamını
alır
Şu
da
kesindir
ki
ne
yerde
ne
de
gökte
hiçbir
şey
Allaha
gizli
kalmaz
Sizi
rahimlerde
dilediği
gibi
şekillendiren
Odur
Kendisinden
başka
tanrı
olmayan
şan
şeref
ve
hikmet
sahibi
olan
Odur
Sana
bu
kitabı
indiren
Odur
Bunun
âyetlerinden
bir
kısmı
muhkemdir
ki
bu
âyetler
kitabın
anası
aslı
demektir
Diğer
bir
kısmı
da
müteşabih
âyetlerdir
Kalblerinde
kaypaklık
olanlar
sırf
fitne
çıkarmak
için
bir
de
kendi
keyflerine
göre
te
vil
yapmak
için
onun
müteşabih
olanlarının
peşine
düşerler
Halbuki
onun
tevilini
Allahdan
başka
kimse
bilmez
İlimde
uzman
olanlar
Biz
buna
inandık
hepsi
Rabbimiz
katındandır
derler
Üstün
akıllılardan
başkası
da
derin
düşünmez
Ey
Rabbimiz
Biz
e
ihsan
ettiğin
hidayetten
sonra
kalblerimizi
haktan
saptırma
bize
kendi
katından
rahmet
ihsan
eyle
Şüphesiz
ki
Sen
bol
ihsan
sahibisin
Ey
Rabbimiz
Muhakkak
ki
Sen
geleceğinde
hiç
şüphe
olmayan
bir
günde
bütün
insanları
bir
araya
toplayacaksın
M
uhakkak
ki
Allah
hiç
sözünden
caymaz
Gerçek
şu
ki
kâfirlere
Allahtan
gelecek
bir
zararı
ne
malları
ne
de
evlatları
engelleyemez
İşte
onlar
o
ateşin
yakıtı
olacaklar
Gidişatları
Firavun
soyunun
ve
daha
öncekilerin
gidişatı
gibidir
Onlar
âyetlerimizi
yalan
saymışlardı
Bunun
üzerine
Allah
da
onları
işledikleri
günahlar
yüzünden
yakalayıp
alaşağı
etti
Allah
cezası
çetin
olandır
O
inkârcı
kâfirlere
de
ki
siz
mutlaka
yenilgiye
uğrayacak
ve
toplanıp
cehenneme
doldurulacaksınız
Orası
ne
fena
bir
döşektir
Hiç
şüphesiz
karşı
karşıya
gelen
iki
toplulukta
size
bir
âyet
bir
işaret
ve
ibret
vardır
Onlardan
biri
Allah
yolunda
savaşıyordu
öbürü
de
kâfirdi
ve
karşılarındakini
göz
kararıyla
kendilerinin
iki
katı
görüyorlardı
Allah
da
gö
nderdiği
yardımla
dilediğini
destekliyordu
Gören
gözleri
olanlar
için
elbette
bunda
apaçık
bir
ibret
vardır
İnsanlara
kadınlar
oğullar
yüklerle
altın
ve
gümüş
yığınları
salma
atlar
davarlar
ekinler
kabilinden
aşırı
sevgiyle
bağlanılan
şeyler
çok
süslü
gösterilmiştir
Halbuki
bunlar
dünya
hayatının
geçici
faydalarını
sağlayan
şeylerdir
Oysa
varılacak
yerin
ebedî
hayatın
bütün
güzellikleri
Allah
katındadır
De
ki
size
o
istediklerinizden
daha
hayırlısını
haber
vereyim
mi
Korunan
kullar
iç
in
Rablerinin
yanında
cennetler
var
ki
altlarından
ırmaklar
akar
içlerinde
ebedî
kalmak
üzere
onlara
hem
tertemiz
eşler
var
hem
de
Allahdan
bir
rıza
vardır
Allah
o
kulları
görür
Onlar
ki
Ey
Rabbimiz
Biz
inandık
iman
getirdik
artık
bizim
su
çlarımızı
bağışla
ve
bizi
ateş
azabından
koru
derler
O
sabredenleri
o
doğruluktan
şaşmayanları
o
elpençe
divan
duranları
o
nafaka
verenleri
ve
seher
vakitlerinde
o
istiğfar
edip
yalvaranları
görür
Allah
şehadet
eyledi
şu
gerçeğe
ki
başka
tanrı
yok
ancak
O
vardır
Bütün
melekler
ve
ilim
uluları
da
dosdoğru
olarak
buna
şahittir
ki
başka
tanrı
yok
ancak
O
aziz
O
hakîm
vardır
Doğrusu
Allah
katında
din
İslâmdır
o
kitap
verilenlerin
anlaşmazlıkları
ise
sırf
kendilerine
ilim
geldikten
sonra
aralarındaki
taşkınlık
ve
ihtirastan
dolayıdır
Her
kim
Allahın
âyetlerini
inkâr
ederse
iyi
bilsin
ki
Allah
hesabı
çabuk
görendir
Buna
karşı
seninle
münakaşaya
kalkışırlarsa
de
ki
Ben
bana
uyanlarla
birlikte
kendi
özümü
Allaha
teslim
etmi
şimdir
Kendilerine
kitap
verilenlere
ve
kitap
verilmeyen
ümmîlere
de
ki
Siz
de
İslâmı
kabul
ettiniz
mi
Eğer
İslâma
girerlerse
hidayete
ermiş
olurlar
Eğer
yüz
çevirirlerse
sana
düşen
şey
ancak
tebliğ
etmektir
Allah
kulları
görendir
Allahı
n
âyetlerini
inkâr
edenler
ve
haksız
yere
peygamberleri
öldürenler
insanlar
içinde
adaleti
emredenlerin
canına
kıyanlar
yok
mu
Bunları
acıklı
bir
azapla
müjdele
İşte
bunlar
öyle
kimselerdir
ki
dünyada
da
ahirette
de
bütün
yaptıkları
boşa
gitmiştir
Onların
hiçbir
yardımcıları
da
olmayacaktır
Görmüyor
musun
o
kendilerine
kitaptan
bir
nasip
verilmiş
olanlar
aralarında
hüküm
vermek
için
Allahın
kitabına
davet
olunuyorlar
da
sonra
içlerinden
bir
kısmı
yüz
çevirerek
dönüp
gidiyorlar
Bunun
s
ebebi
onların
belli
günlerden
başka
bize
asla
ateş
azabı
dokunmaz
demeleridir
Uydura
geldikleri
yalanlar
dinlerinde
kendilerini
aldatmaktadır
O
geleceğinde
hiç
şüphe
olmayan
günde
kendilerini
bir
araya
topladığımız
ve
hiç
kimseye
haksızlık
edilmed
en
herkese
ne
kazandıysa
tamamen
ödendiği
vakit
halleri
nasıl
olacaktır
De
ki
Ey
mülkün
sahibi
Allahım
Sen
mülkü
dilediğine
verirsin
dilediğinden
de
onu
çeker
alırsın
dilediğini
aziz
edersin
dilediğini
zelil
edersin
Hayır
Senin
elindedir
Muha
kkak
ki
Sen
her
şeye
kâdirsin
Geceyi
gündüzün
içine
sokarsın
gündüzü
gecenin
içine
sokarsın
ölüden
diri
çıkarırsın
diriden
ölü
çıkarırsın
Dilediğine
de
hesapsız
rızık
verirsin
Müminler
müminleri
bırakıp
da
kâfirleri
dost
edinmesin
ve
onu
he
r
kim
yaparsa
Allahdan
ilişiği
kesilmiş
olur
ancak
onlardan
bir
korunma
yapmanız
başkadır
Bununla
beraber
Allah
sizi
kendisinden
korunmanız
hususunda
uyarır
Nihâyet
gidiş
Allahadır
De
ki
göğüslerinizdekini
gizleseniz
de
açığa
vursanız
da
Allah
onu
bilir
Göklerde
ne
var
yerde
ne
varsa
hepsini
bilir
Hiç
şüphesiz
Allah
her
şeye
kadirdir
O
gün
her
nefis
ne
hayır
işlemişse
ne
kötülük
yapmışsa
onları
önünde
hazır
bulur
Yaptığı
kötülüklerle
kendi
arasında
uzak
bir
mesafe
bulunsun
ister
All
ah
size
asıl
kendisinden
çekinmenizi
emreder
Şüphesiz
ki
Allah
kullarını
çok
esirger
De
ki
siz
gerçekten
Allahı
seviyorsanız
bana
uyun
ki
Allah
da
sizi
sevsin
ve
suçlarınızı
bağışlasın
Çünkü
Allah
çok
esirgeyici
ve
bağışlayıcıdır
De
ki
Al
laha
ve
Peygambere
itaat
edin
Eğer
aksine
giderlerse
şüphe
yok
ki
Allah
kâfirleri
sevmez
Gerçekten
Allah
Ademi
Nuhu
İbrahim
soyunu
ve
İmran
soyunu
âlemler
üzerine
seçkin
kıldı
Bir
zürriyet
olarak
birbirinden
gelmişlerdir
Allah
her
şeyi
işitendir
bilendir
İmranın
karısı
Rabbim
karnımdakini
tam
hür
olarak
sana
adadım
benden
kabul
buyur
şüphesiz
sen
işitensin
bilensin
demişti
Onu
doğurunca
Allah
onun
ne
doğurduğunu
bilip
dururken
şöyle
dedi
Rabbim
onu
kız
doğurdum
erkek
kız
gibi
değildir
Ona
Meryem
adını
verdim
Onu
ve
soyunu
kovulmuş
şeytanın
şerrinden
sana
ısmarlıyorum
Bunun
üzerine
Rabbi
onu
güzel
bir
şekilde
kabul
buyurdu
ve
onu
güzel
bir
bitki
gibi
yetiştirdi
ve
Zekeriyyanın
himayesine
verdi
Zekeriyya
ne
zaman
kızın
bulunduğu
mihraba
girse
onun
yanında
yeni
bir
yiyecek
bulurdu
Meryem
Bu
sana
nereden
geldi
deyince
o
da
Bu
Allah
katındandır
derdi
Şüphesiz
Allah
dilediğine
hesapsız
rızık
verir
Orada
Zekeriyya
Rabbine
dua
etti
Rabbim
Bana
katından
hayırlı
bir
nesil
ver
Şüphesiz
sen
duayı
hakkıyla
işitensin
dedi
Zekeriyya
mabedde
namaz
kılarken
melekler
ona
Allah
sana
Allahtan
bir
kelimeyi
doğrulayıcı
efendi
nefsine
hakim
ve
iyilerden
bir
peygamber
olarak
Yahyayı
müjdele
r
diye
ünlediler
Zekeriyya
Ey
Rabbim
benim
nasıl
oğlum
olabilir
Bana
ihtiyarlık
gelip
çattı
karım
ise
kısırdır
dedi
Allah
Öyledir
fakat
Allah
dilediğini
yapar
buyurdu
Zekeriyya
Rabbim
oğlum
olacağına
dair
bana
bir
alâmet
ver
dedi
Allah
da
buyurdu
ki
Senin
için
alâmet
insanlara
üç
gün
işaretten
başka
söz
söyleyememendir
Ayrıca
Rabbini
çok
an
sabah
akşam
tesbih
et
Hani
melekler
Ey
Meryem
Allah
seni
seçti
seni
tertemiz
yarattı
ve
seni
dünya
kadınlarına
üstün
kıl
dı
Ey
Meryem
Rabbine
divan
dur
ve
secdeye
kapan
ve
rüku
edenlerle
beraber
rüku
et
demişlerdi
İşte
bu
sana
vahyettiğimiz
gayb
haberlerindendir
Yoksa
Meryemi
kim
himayesine
alıp
koruyacak
diye
kalemlerini
kura
için
atarlarken
sen
yan
larında
değildin
Bu
hususta
Tartışırlarken
de
yanlarında
bulunmadın
Melekler
şöyle
demişti
Ey
Meryem
Allah
sana
kendisinden
bir
kelimeyi
müjdeliyor
ki
adı
Meryem
oğlu
İsa
Mesihdir
dünyada
da
ahirette
de
itibarlı
aynı
zamanda
Allaha
çok
yakınlardandır
Beşikte
de
yetişkin
çağında
da
insanlarla
konuşacak
ve
iyilerden
olacaktır
Meryem
Ey
Rabbim
bana
bir
beşer
dokunmamışken
benim
nasıl
çocuğum
olur
dedi
Allah
Öyle
ama
Allah
dilediğini
yaratır
bir
şeyin
olmasını
dilediğinde
ona
sadece
ol
der
o
da
hemen
oluverir
dedi
Allah
ona
kitab
okuma
ve
yazmayı
hikmeti
ve
Tevrat
ile
İncili
öğretir
Allah
onu
İsrailoğullarına
şöyle
diyecek
bir
peygamber
olarak
gönderir
Şüphesiz
ki
ben
size
Rabbinizden
bir
âyet
muciz
e
belge
getirdim
Size
kuş
biçiminde
çamurdan
birşey
yaparım
da
içine
üflerim
Allahın
izniyle
o
kuş
olur
anadan
doğma
körü
ve
alacalıyı
iyileştiririm
ve
Allahın
izniyle
ölüleri
diriltirim
Evlerinizde
ne
yiyor
ve
neleri
biriktiriyorsanız
size
haber
veririm
Önümdeki
Tevratı
doğrulayıcı
olarak
ve
size
haram
kılınan
bazı
şeyleri
helal
kılmak
için
geldim
ve
Rabbiniz
tarafından
size
bir
mucize
getirdim
Artık
Allahtan
korkun
da
bana
uyun
Şüphesiz
Allah
benim
de
Rabbim
sizin
de
Rabbini
zdir
Onun
için
hep
Ona
kulluk
edin
İşte
bu
doğru
yoldur
İsa
onların
inkârlarını
hissedince
Allah
yolunda
yardımcılarım
kim
dedi
Havariler
Allah
yolunda
yardımcılar
biziz
Allaha
iman
ettik
Şahit
ol
ki
biz
muhakkak
Müslümanlarız
dedile
r
Ey
Rabbimiz
senin
indirdiğine
iman
ettik
o
peygambere
de
uyduk
Artık
bizi
şahitlerle
beraber
yaz
Onlar
hileye
başvurdular
Allah
da
onların
tuzağını
boşa
çıkardı
Allah
hileleri
boşa
çıkaranların
en
hayırlısıdır
O
zaman
Allah
şöyle
dedi
Ey
İsa
şüphesiz
ki
seni
öldüreceğim
seni
kendime
yükselteceğim
ve
seni
inkârcılardan
temizleyeceğim
Hem
sana
uyanları
kıyamete
kadar
o
küfredenlerin
üstünde
tutacağım
Sonra
dönüşünüz
banadır
ayrılığa
düştüğünüz
hususlarda
aranızda
hükmedeceğim
İnkâr
edenlere
gelince
onlara
dünyada
da
ahirette
de
şiddetli
bir
şekilde
azab
edeceğim
onların
hiçbir
yardımcıları
da
olmayacaktır
İman
edip
iyi
işler
yapanlara
gelince
Allah
onların
mükafatlarını
tastamam
verecektir
Allah
zalimleri
sevmez
İşte
bu
sana
okuduğumuz
âyetlerden
ve
hikmetli
Kurândandır
Doğrusu
Allah
katında
İsanın
yaratılışındaki
durumu
Âdemin
durumu
gibidir
onu
topraktan
yarattı
sonra
ona
ol
dedi
o
da
oluverdi
Bu
hak
gerçek
senin
rabbindendir
o
halde
şüphecilerden
olma
Sana
gerekli
bilgi
geldikten
sonra
artık
kim
bu
konuda
seninle
tartışacak
olursa
de
ki
Gelin
oğullarımızı
ve
oğullarınızı
kadınlarımızı
ve
kadınlarınızı
kendimizi
ve
kendinizi
çağıralım
sonra
da
lanetleşelim
Allahın
lanetinin
yalancılara
olmasını
dileyelim
İşte
İsa
hakkında
söylenen
gerçek
kıssa
budur
Allahtan
başka
hiçbir
tanrı
yoktur
Muhakkak
ki
Allah
çok
güçlüdür
ve
hikmet
sahibidir
Eğer
haktan
yüz
çevirirlerse
şüphesiz
ki
Allah
bozguncuları
çok
iyi
bilendir
De
ki
Ey
kitap
ehli
Sizinle
bizim
aramızda
ortak
olan
bir
söze
geliniz
Allahtan
başkasına
kulluk
etmeyelim
Ona
hiçbir
şeyi
eş
tutmayalım
ve
Allahı
bırakıp
da
kimimiz
kimimizi
ilâhlaştırmasın
Eğer
onlar
yine
yüz
çevirirlerse
deyi
n
ki
Şahit
olun
biz
Müslümanlarız
Ey
Kitap
ehli
İbrahim
hakkında
niçin
tartışıyorsunuz
Oysa
Tevrat
da
İncil
de
ondan
sonra
indirilmiştir
Siz
hiç
düşünmüyor
musunuz
İşte
siz
böylesiniz
Haydi
biraz
bilginiz
olan
şey
hakkında
tartıştınız
ya
hiç
bilginiz
olmayan
şey
hakkında
niçin
tartışıyorsunuz
Allah
bilir
siz
bilmezsiniz
İbrahim
ne
Yahudi
ne
de
Hıristiyandı
fakat
o
Allahı
bir
tanıyan
dosdoğru
bir
Müslümandı
müşriklerden
de
değildi
Doğrusu
onların
İbrahime
en
yakın
olan
ı
ona
uyanlar
şu
Peygamber
ve
iman
edenlerdir
Allah
da
müminlerin
dostudur
Kitap
ehlinden
bir
grup
sizi
saptırmak
istediler
halbuki
sırf
kendilerini
saptırıyorlar
da
farkına
varmıyorlar
Ey
kitap
ehli
gerçeği
gördüğünüz
halde
niçin
Allahı
n
âyetlerini
inkâr
ediyorsunuz
Ey
kitap
ehli
Niçin
hakkı
batıla
karıştırıyor
ve
bile
bile
gerçeği
gizliyorsunuz
Kitap
ehlinden
bir
grup
Müminlere
indirilene
günün
başlangıcında
inanın
sonunda
da
inkâr
edin
belki
onlar
da
dönerler
dedi
Ve
kendi
dininize
uyanlardan
başkasına
inanmayın
dediler
De
ki
Şüphesiz
doğru
yol
Allahın
yoludur
Onlar
kendi
aralarında
Size
verilenin
benzerinin
hiçbir
kimseye
verilmiş
olduğuna
yahut
Rabbinizin
huzurunda
sizin
aleyhinize
deliller
getire
ceklerine
de
inanmayın
dediler
De
ki
Lütuf
Allahın
elindedir
onu
dilediğine
verir
Allah
rahmeti
bol
olan
her
şeyi
hakkıyla
bilendir
Rahmetini
dilediğine
tahsis
eder
Allah
büyük
lütuf
ve
kerem
sahibidir
Kitap
ehlinden
öylesi
vardır
k
i
ona
yüklerle
mal
emanet
etsen
onu
sana
eksiksiz
iade
eder
Fakat
öylesi
de
vardır
ki
ona
bir
dinar
emanet
etsen
tepesine
dikilip
durmadıkça
onu
sana
iade
etmez
Bu
da
onların
Ümmîlere
karşı
yaptıklarımızdan
bize
vebal
yoktur
demelerinden
dolayıdı
r
Ve
onlar
bile
bile
Allaha
karşı
yalan
söylerler
Hayır
kim
sözünü
yerine
getirir
ve
kötülüklerden
korunursa
şüphesiz
Allah
da
korunanları
sever
Allaha
verdikleri
sözü
ve
yeminlerini
az
bir
paraya
satanlar
var
ya
işte
onların
ahirette
bir
payı
yoktur
Allah
kıyamet
günü
onlarla
hiç
konuşmayacak
onlara
bakmayacak
ve
onları
temizlemeyecektir
Onlar
için
acı
bir
azab
vardır
Kitap
ehlinden
öyle
bir
güruh
da
vardır
ki
siz
onu
kitaptan
sanasınız
diye
dillerini
kitaba
doğru
eğip
bükerler
Halbuki
o
kitaptan
değildir
Bu
Allah
katındandır
derler
oysa
o
Allah
katından
değildir
Allaha
karşı
kendileri
bilip
dururken
yalan
söylerler
İnsanlardan
hiçbir
kimseye
Allah
kendisine
kitap
hüküm
ve
peygamberlik
verdikten
sonra
kalkıp
i
nsanlara
Allahı
bırakıp
bana
kul
olun
demesi
yakışmaz
Fakat
onun
Öğrettiğiniz
ve
okuduğunuz
kitap
gereğince
Rabbe
halis
kullar
olun
demesi
uygundur
Ve
O
size
Melekleri
ve
peygamberleri
tanrılar
edinin
diye
de
emretmez
Siz
Müslüman
olduktan
sonra
size
hiç
inkârı
emreder
mi
Allah
peygamberlerden
şöyle
söz
almıştı
Andolsun
ki
size
kitab
ve
hikmet
verdim
sonra
yanınızda
bulunan
kitapları
doğrulayıcı
bir
peygamber
geldiğinde
ona
muhakkak
inanacak
ve
ona
yardım
edeceksiniz
Bunu
k
abul
ettiniz
mi
Ve
bu
hususta
ağır
ahdimi
üzerinize
aldınız
mı
demişti
Onlar
Kabul
ettik
dediler
Allah
da
dedi
ki
Öyleyse
şahit
olun
ben
de
sizinle
beraber
şahit
olanlardanım
Artık
bundan
sonra
her
kim
dönerse
işte
onlar
yoldan
çıkmışla
rın
ta
kendileridir
Onlar
Allahın
dininden
başkasını
mı
arıyorlar
Halbuki
göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
ister
istemez
Ona
boyun
eğmiştir
ve
Ona
döndürülüp
götürüleceklerdir
De
ki
Allaha
bize
indirilen
Kurâne
İbrahime
İsmaile
İshaka
Yakuba
ve
torunlarına
indirilene
Musaya
İsaya
ve
peygamberlere
Rablerinden
verilenlere
inandık
Onların
arasında
hiçbir
fark
gözetmeyiz
biz
Ona
teslim
olmuşlarız
Kim
İslâmdan
başka
bir
din
ararsa
ondan
asla
kabul
edilmeyecek
ve
o
ahi
rette
de
zarar
edenlerden
olacaktır
İnandıktan
Peygamberin
hak
olduğuna
şehadet
ettikten
ve
kendilerine
açık
deliller
geldikten
sonra
inkâra
sapan
bir
milleti
Allah
nasıl
doğru
yola
eriştirir
Allah
zalimler
güruhunu
doğru
yola
iletmez
İşte
on
ların
cezaları
Allahın
meleklerin
insanların
hepsinin
laneti
onların
üzerlerindedir
Onlar
bu
lanetin
içinde
ebedî
kalacaklardır
Kendilerinden
ne
bu
azab
hafifletilir
ne
de
yüzlerine
bakılır
Ancak
bundan
sonra
tevbe
edip
kendini
düzeltenle
r
başka
Şüphesiz
ki
Allah
çok
bağışlayan
ve
çok
esirgeyendir
Şüphesiz
imanlarının
arkasından
küfreden
sonra
da
küfrünü
artırmış
olanların
tevbeleri
asla
kabul
olunmaz
İşte
onlar
sapıkların
ta
kendileridir
Muhakkak
ki
inkâr
edenler
ve
kâfir
ol
dukları
halde
de
ölenler
yeryüzü
dolusu
altın
fidye
verseler
bile
hiç
birisinden
asla
kabul
edilmeyecektir
İşte
dayanılmaz
azab
onlar
içindir
Onların
hiçbir
yardımcıları
da
yoktur
Sevdiğiniz
şeylerden
Allah
yolunda
harcamadıkça
gerçek
iyiliğe
as
la
erişemezsiniz
Her
ne
harcarsanız
Allah
onu
hakkıyla
bilir
Tevrat
indirilmeden
önce
İsrail
Yakubin
kendisine
haram
kıldığı
dışında
yiyeceklerin
hepsi
İsrailoğullarına
helal
idi
De
ki
Eğer
doğrulardan
iseniz
haydi
Tevratı
getirip
okuyun
Kim
bundan
sonra
Allaha
karşı
yalan
uydurursa
işte
onlar
zalimlerin
ta
kendileridir
De
ki
Allah
doğru
söylemiştir
Öyle
ise
dosdoğru
Allahı
birleyici
olarak
İbrahimin
dinine
uyun
O
müşriklerden
değildi
Şüphesiz
insanlar
için
kurulan
ilk
mabed
Mekkedeki
çok
mübarek
ve
bütün
âlemlere
hidayet
kaynağı
olan
Beyt
Kabedir
Onda
apaçık
deliller
İbrahimin
makamı
vardır
Oraya
giren
güvene
erer
Ona
bir
yol
bulabilenlerin
Beyti
haccetmesi
Allahın
insanlar
üzerinde
bir
hakkıdır
Kim
inkâr
ederse
şüphesiz
Allah
bütün
âlemlerden
müstağni
kimseye
muhtaç
değil
her
şey
ona
muhtaçdir
De
ki
Ey
kitap
ehli
Allah
yaptıklarınızı
görüp
dururken
niçin
Allahın
âyetlerini
inkâr
ediyorsunuz
De
ki
Ey
kitap
ehli
Gerçeği
görüp
bild
iğiniz
hâlde
niçin
Allahın
yolunu
eğri
göstermeye
yeltenerek
müminleri
Allahın
yolundan
çevirmeye
kalkışıyorsunuz
Allah
yaptıklarınızdan
habersiz
değildir
Ey
iman
edenler
Kendilerine
kitap
verilenlerden
herhangi
bir
gruba
uyarsanız
imanınızdan
sonra
sizi
döndürüp
kâfir
yaparlar
Size
Allahın
âyetleri
okunup
dururken
ve
Allahın
elçisi
de
aranızda
iken
nasıl
inkâra
saparsınız
Kim
Allaha
sımsıkı
bağlanırsa
kesinlikle
doğru
yola
iletilmiştir
Ey
iman
edenler
Allahtan
Ona
yaraşır
ş
ekilde
korkun
ve
ancak
Müslümanlar
olarak
can
verin
Hep
birlikte
Allahın
ipine
kitabına
dinine
sımsıkı
sarılın
Parçalanıp
ayrılmayın
Allahın
üzerinizdeki
nimetini
düşünün
Hani
siz
birbirinize
düşmanlar
idiniz
de
O
kalplerinizi
birleştirmişt
i
İşte
Onun
bu
nimeti
sayesinde
kardeşler
olmuştunuz
Yine
siz
bir
ateş
çukurunun
tam
kenarında
iken
oradan
da
sizi
O
kurtarmıştı
İşte
Allah
size
âyetlerini
böyle
apaçık
bildiriyor
ki
doğru
yola
eresiniz
İçinizden
hayra
çağıran
iyiliği
emredi
p
kötülükten
men
eden
bir
topluluk
bulunsun
İşte
kurtuluşa
eren
onlardır
Kendilerine
apaçık
deliller
geldikten
sonra
parçalanıp
ayrılığa
düşenler
gibi
olmayın
İşte
bunlar
için
büyük
bir
azap
vardır
O
gün
bazı
yüzler
ağarır
bazı
yüzler
kararı
r
Yüzleri
kararanlara
İmanınızdan
sonra
küfrettiniz
ha
Öyle
ise
inkâr
etmenize
karşılık
azabı
tadın
denecektir
Yüzleri
ağaranlara
gelince
onlar
Allahın
rahmeti
içindedirler
Onlar
orada
ebedî
kalacaklardır
Bunlar
Allahın
sana
gerçe
k
olarak
okuya
geldiğimiz
âyetleridir
Allah
âlemlere
hiçbir
haksızlık
etmek
istemez
Göklerde
ve
yerde
olanların
hepsi
Allahındır
Bütün
işler
Allaha
döndürülür
Siz
insanlar
için
çıkarılmış
en
hayırlı
ümmetsiniz
İyiliği
emreder
kötülükten
vazgeçirmeğe
çalışır
ve
Allaha
inanırsınız
Kitap
ehli
de
inansaydı
kendileri
için
elbette
daha
hayırlı
olurdu
İçlerinden
iman
edenler
de
var
ama
pek
çoğu
yoldan
çıkmışlardır
Onlar
size
eziyetten
başka
bir
zarar
veremezler
Eğer
sizinle
savaşmaya
kalkışsalar
size
arkalarını
dönüp
kaçarlar
Sonra
kendilerine
yardım
da
edilmez
Onlar
nerede
bulunurlarsa
bulunsunlar
üzerlerine
alçaklık
damgası
vurulmuştur
Meğer
ki
Allahın
ipine
ve
insanlar
müminlerın
ahdine
sığınmış
olsunlar
Onlar
Allahın
hışmına
uğradılar
ve
üzerlerine
de
miskinlik
damgası
vuruldu
Bunun
sebebi
onların
Allahın
âyetlerini
inkâr
etmiş
olmaları
ve
haksız
yere
peygamberleri
öldürmeleridir
Ayrıca
isyan
etmiş
ve
haddi
de
aşmışlardı
Hepsi
bir
değildirler
Kitap
ehli
içi
nde
doğruluk
üzere
bulunan
bir
ümmet
topluluk
vardır
ki
gecenin
saatlerinde
onlar
secdeye
kapanarak
Allahın
âyetlerini
okurlar
Allaha
ve
ahiret
gününe
inanırlar
iyiliği
emrederler
kötülükten
vazgeçirmeye
çalışırlar
hayır
işlerinde
de
birbirle
riyle
yarışırlar
İşte
onlar
iyi
insanlardandır
Onlar
ne
hayır
işlerlerse
karşılıksız
bırakılmayacaklardır
Allah
kendisinden
gereği
gibi
sakınanları
bilir
O
inkâr
edenler
var
ya
onların
ne
malları
ne
de
evlatları
onlara
Allaha
karşı
hiçb
ir
fayda
sağlamayacaktır
Onlar
ateş
halkıdır
orada
ebedi
kalacaklardır
Onların
bu
dünya
hayatında
harcadıklarının
durumu
kendilerine
zulmeden
bir
topluluğun
ekinlerini
vurup
da
mahveden
kavurucu
ve
soğuk
bir
rüzgarın
hali
gibidir
Allah
onlara
zu
lmetmedi
Fakat
kendileri
kendilerine
zulmediyorlar
Ey
iman
edenler
Kendi
dışınızdakilerden
sırdaş
edinmeyin
Çünkü
onlar
size
fenalık
etmekten
asla
geri
kalmazlar
hep
sıkıntıya
düşmenizi
isterler
Kin
ve
düşmanlıkları
ağızlarından
taşmaktadır
Ka
lplerinde
gizledikleri
ise
daha
büyüktür
Düşünürseniz
biz
size
âyetleri
açıkladık
İşte
siz
öyle
kimselersiniz
ki
onları
seversiniz
halbuki
onlar
sizi
sevmezler
siz
kitapların
hepsine
inanırsınız
onlarsa
sizinle
buluştukları
zaman
inandık
de
rler
Başbaşa
kaldıkları
zaman
da
kinlerinden
dolayı
parmaklarının
uçlarını
ısırırlar
De
ki
kininizle
geberin
Şüphesiz
ki
Allah
göğüslerin
gönüllerin
özünü
bilir
Size
bir
iyilik
dokunsa
fenalarına
gider
başınıza
bir
kötülük
gelse
onunla
sevi
nirler
Eğer
sabreder
ve
Allahtan
gereğince
korkarsanız
onların
hileleri
size
hiçbir
zarar
vermez
çünkü
Allah
onları
kendi
amelleriyle
kuşatmıştır
Hani
sen
sabah
erkenden
müminleri
savaş
mevzilerine
yerleştirmek
için
ailenden
ayrılmıştın
Allah
h
akkıyla
işiten
ve
bilendir
O
zaman
içinizden
iki
takım
bozulmaya
yüz
tutmuştu
Halbuki
Allah
onların
yardımcısı
idi
İnananlar
yalnız
Allaha
dayanıp
güvensinler
Andolsun
sizler
güçsüz
olduğunuz
halde
Allah
size
Bedirde
yardım
etmişti
Allah
tan
sakının
ki
Ona
şükretmiş
olasınız
O
zaman
sen
müminlere
Rabbinizin
size
indirilmiş
üç
bin
melek
ile
yardım
etmesi
size
yetmez
mi
diyordun
Evet
sabreder
ve
Allahtan
korkarsanız
onlar
ansızın
üzerinize
gelseler
Rabbiniz
size
nişanlı
nişanlı
beş
bin
melekle
yardım
eder
Allah
bunu
size
sırf
bir
müjde
olsun
ve
kalpleriniz
bununla
yatışsın
diye
yaptı
Yardım
yalnız
daima
galip
ve
hikmet
sahibi
olan
Allah
katındandır
Allah
bu
yardımı
inkâr
edenlerden
bir
kısmını
kessin
veya
perişan
etsin
de
umutsuz
olarak
dönüp
gitsinler
diye
yaptı
Bu
işten
sana
hiçbir
şey
düşmez
Allah
ya
onların
tevbesini
kabul
eder
yahut
onlara
zalim
olduklarından
dolayı
azab
eder
Göklerde
ve
yerde
olanların
hepsi
Allahındır
Dile
diğini
bağışlar
dilediğine
azab
eder
Allah
çok
bağışlayan
çok
esirgeyendir
Ey
iman
edenler
Kat
kat
artırılmış
olarak
faiz
yemeyin
Allahtan
sakının
ki
kurtuluşa
eresiniz
Kâfirler
için
hazırlanmış
olan
ateşten
sakının
Allah
ve
Peygam
bere
itaat
edin
ki
size
de
merhamet
edilsin
Rabbinizin
bağışına
ve
genişliği
göklerle
yer
arası
kadar
olan
Allahtan
gereği
gibi
korkanlar
için
hazırlanmış
bulunan
cennete
koşun
O
Allahtan
hakkıyla
korkanlar
bollukta
ve
darlıkta
Allah
içi
n
harcarlar
öfkelerini
yutarlar
insanları
affederler
Allah
iyilik
edenleri
sever
Ve
onlar
çirkin
bir
günah
işledikleri
yahut
nefislerine
zulmettikleri
zaman
Allahı
hatırlayarak
hemen
günahlarının
bağışlanmasını
dilerler
Allahtan
başka
günahlar
ı
kim
bağışlayabilir
Bir
de
onlar
bile
bile
işledikleri
günah
üzerinde
ısrar
etmezler
İşte
onların
mükafatı
ödülleri
Rableri
tarafından
bağışlanma
ve
altından
ırmaklar
akan
ebedî
kalacakları
cennetlerdir
Çalışanların
mükafatı
ne
güzeldir
Muhakkak
ki
sizden
önce
birçok
olaylar
şeriatlar
gelip
geçmiştir
Yeryüzünde
gezin
dolaşın
da
yalancıların
sonunun
nasıl
olduğunu
bir
görün
Bu
Kurân
insanlar
için
bir
açıklama
Allahtan
gereğince
korkanlar
için
doğru
yolu
gösterme
ve
bir
öğü
ttür
Gevşemeyin
üzülmeyin
eğer
hakikaten
inanıyorsanız
muhakkak
üstün
olan
sizsinizdir
Eğer
size
Uhud
savaşında
bir
yara
değmişse
Bedir
harbinde
o
topluma
da
benzeri
bir
yara
dokunmuştu
O
günler
ki
biz
onları
insanlar
arasında
döndürü
r
dururuz
Bu
da
Allahın
sizden
iman
edenleri
ayırt
etmesi
ve
sizden
şahitler
edinmesi
içindir
Allah
zalimleri
sevmez
Bir
de
bu
Allahın
iman
edenleri
tertemiz
seçip
kâfirleri
yok
etmesi
içindir
Yoksa
siz
Allah
içinizden
cihad
edenleri
b
elli
etmeden
sabredenleri
ortaya
çıkarmadan
cennete
girivereceğinizi
mi
sandınız
Andolsun
ki
siz
ölümle
karşılaşmadan
önce
onu
arzuluyordunuz
İşte
onu
gördünüz
ama
bakıp
duruyorsunuz
Muhammed
ancak
bir
peygamberdir
Ondan
önce
de
peygamberl
er
gelip
geçmiştir
Şimdi
o
ölür
veya
öldürülürse
gerisin
geriye
eski
dininize
mi
döneceksiniz
Kim
böyle
geri
dönerse
Allaha
hiçbir
şekilde
zarar
veremez
Allah
şükredenleri
mükafatlandıracaktır
Allahın
izni
olmadıkça
hiçbir
kimseye
ölmek
yok
tur
Ölüm
belirli
bir
süreye
göre
yazılmıştır
Kim
dünya
menfaatini
dilerse
kendisine
ondan
veririz
Kim
de
ahiret
sevabını
isterse
ona
da
ondan
veririz
Biz
şükredenleri
mükafatlandıracağız
Nice
peygamberler
vardı
ki
kendileriyle
beraber
birçok
Allah
dostları
çarpıştılar
Allah
yolunda
başlarına
gelenlerden
yılgınlık
göstermediler
zaafa
düşmediler
boyun
eğmediler
Allah
sabredenleri
sever
Onların
sözleri
ancak
Rabbimiz
Bizim
günahlarımızı
ve
işlerimizdeki
taşkınlıklarımızı
bağışla
ve
yolunda
ayaklarımızı
diret
Kâfirler
güruhuna
karşı
da
bize
yardım
et
demekten
ibaretti
Allah
da
onlara
hem
dünya
nimetini
hem
de
ahiret
sevabının
güzelliğini
verdi
Allah
güzel
davrananları
sever
Ey
iman
edenler
Siz
eğer
kâfir
olanlara
uy
arsanız
sizi
topuklarınız
üstünde
gerisin
geriye
çevirirler
O
zaman
büsbütün
kaybedersiniz
Hayır
Sizin
mevlanız
Allahtır
O
yardım
edenlerin
en
hayırlısıdır
Allahın
hakkında
hiçbir
delil
indirmediği
şeyleri
Ona
ortak
koşmalarından
dolay
ı
inkâr
edenlerin
kalplerine
korku
salacağız
Onların
yurtları
ateştir
Zalimlerin
dönüp
varacağı
yer
ne
kötüdür
Siz
Allahın
izni
ile
düşmanlarınızı
öldürürken
Allah
size
olan
vaadini
yerine
getirmiştir
Allah
size
sevdiğiniz
galibiyeti
gösterd
ikten
sonra
zaafa
düştünüz
Peygamberin
verdiği
emir
hakkında
tartışmaya
kalkıştınız
ve
isyan
ettiniz
Kiminiz
dünyayı
istiyordu
kiminiz
ahireti
istiyordu
Sonra
Allah
sizi
denemek
için
onlardan
geri
çevirdi
ve
sizi
bağışladı
Allah
müminlere
karşı
ço
k
lütufkârdır
Peygamber
sizi
arkanızdan
çağırıp
dururken
siz
boyuna
uzaklaşıyor
hiç
kimseye
dönüp
bakmıyordunuz
Bundan
dolayı
Allah
size
gam
üstüne
gam
verdi
ki
ne
elinizden
gidene
ne
de
başınıza
gelene
üzülmeyesiniz
Allah
yaptıklarınızdan
hab
erdardır
Sonra
o
kederin
ardından
Allah
üzerinize
öyle
bir
eminlik
öyle
bir
uyku
indirdi
ki
o
içinizden
bir
zümreyi
örtüp
bürüyordu
Bir
zümre
de
canları
sevdasına
düşmüştü
Allaha
karşı
cahiliyet
zannı
gibi
hakka
aykırı
bir
zan
besliyorlar
v
e
Bu
işten
bize
ne
diyorlardı
De
ki
Bütün
iş
Allahındır
Onlar
sana
açıklamayacaklarını
içlerinde
saklıyorlar
ve
diyorlar
ki
Bize
bu
işten
bir
şey
olsaydı
burada
öldürülmezdik
Onlara
şöyle
söyle
Eğer
siz
evlerinizde
olsaydınız
bile
üzerler
ine
öldürülmesi
yazılmış
olanlar
yine
muhakkak
yatacakları
öldürülecekleri
yerlere
çıkıp
gidecekti
Allah
bunu
göğüslerinizin
içindekini
denemek
ve
yüreklerinizdekini
temizlemek
için
yaptı
Allah
göğüslerin
içinde
olanı
bilir
İki
toplumun
karşıla
ştığı
gün
içinizden
yüz
çevirip
gidenler
var
ya
şeytan
onların
kazandıkları
bazı
şeylerden
dolayı
ayaklarını
kaydırmak
istedi
Ama
yine
de
Allah
onları
affetti
Kuşkusuz
Allah
çok
bağışlayandır
halimçok
yumuşakdir
Ey
iman
edenler
Sizler
inkâr
e
denler
ve
yeryüzünde
sefere
veya
savaşa
çıkan
kardeşleri
için
Eğer
bizim
yanımızda
olsalardı
ölmezlerdi
ve
öldürülmezlerdi
diyenler
gibi
olmayın
Allah
bunu
onların
kalplerine
bir
hasret
yarası
olarak
koydu
Allah
diriltir
ve
öldürür
Allah
yaptıkl
arınızı
görmektedir
Eğer
Allah
yolunda
öldürülür
veya
ölürseniz
Allahın
bağışlaması
ve
rahmeti
sizin
için
onların
topladıkları
dünyalıklarından
daha
hayırlıdır
Andolsun
ölseniz
de
öldürülseniz
de
Allahın
huzurunda
toplanacaksınız
Sen
o
zaman
sırf
Allahın
rahmetiyle
onlara
karşı
yumuşak
davrandın
Eğer
kaba
katı
yürekli
olsaydın
onlar
senin
etrafından
dağılıp
giderlerdi
Artık
onları
sen
bağışla
onlar
için
Allahtan
mağfiret
dile
Yapacağın
işlerde
onlara
da
danış
bir
ke
re
de
azmettin
mi
artık
Allaha
dayan
Muhakkak
ki
Allah
kendine
dayanıp
güvenenleri
sever
Allah
size
yardım
ederse
sizi
yenecek
yoktur
Eğer
sizi
yardımsız
bırakırsa
artık
ondan
sonra
size
kim
yardım
edebilir
Müminler
ancak
Allaha
güvenip
dayan
sınlar
Hiçbir
peygambere
ganimet
malını
gizlemesi
devlet
millet
malını
aşırması
yaraşmaz
Kim
böyle
bir
aşırma
ve
ihanette
bulunursa
kıyamet
günü
aşırdığını
boynuna
yüklenerek
getirir
Sonra
da
herkese
kazandığının
karşılığı
tastamam
ödenir
onlar
haksızlığa
da
uğramazlar
Allahın
rızasına
uyan
kimse
Allahın
hışmına
uğrayan
ve
varacağı
yer
cehennem
olan
kimse
gibi
midir
Varış
yeri
olarak
ne
kötüdür
orası
Onlar
insanlar
Allah
katında
derece
derecedirler
Allah
onların
yaptıklarını
görmektedir
Andolsun
ki
Allah
müminlere
kendilerinden
onlara
kendi
âyetlerini
okuyan
onları
arındıran
ve
onlara
kitab
ve
hikmeti
öğreten
bir
Peygamber
göndermekle
büyük
bir
lütufta
bulunmuştur
Oysa
onlar
daha
önce
apaçık
bir
sapıklık
içindeydiler
Bedirde
düşmanı
iki
katına
uğrattığınız
bir
musibet
Uhudda
size
çarpınca
mı
Bu
nereden
dediniz
De
ki
Bu
başınıza
gelen
kendinizdendir
Şüphesiz
Allah
her
şeye
kâdirdir
İki
topluluğun
karşılaştığı
günde
başınıza
gelen
musibet
d
e
Allahın
izniyledir
Bu
da
müminleri
belirlemesi
ve
hem
de
münafıklık
yapanları
ayırt
etmesi
içindir
Ve
onlara
Geliniz
Allah
yolunda
savaşınız
veya
hiç
olmazsa
savunmaya
geçiniz
denilmişti
Onlar
ise
Biz
savaşmasını
veya
savaş
olacağını
bilse
ydik
arkanızdan
gelirdik
demişlerdi
Onlar
o
gün
imandan
çok
küfre
yakındılar
kalblerinde
olmayanı
ağızlarıyla
söylüyorlardı
Allah
neyi
gizlediklerini
daha
iyi
bilendir
Kendileri
oturup
kaldıkları
halde
kardeşleri
için
Eğer
bize
uysalardı
öld
ürülmezlerdi
dediler
Onlara
de
ki
Eğer
iddianızda
doğru
iseniz
kendinizden
ölümü
uzaklaştırınız
Allah
yolunda
öldürülenleri
sakın
ölüler
sanma
Bilakis
onlar
diridirler
Rableri
katında
rızıklanmaktadırlar
Allahın
lütfundan
verdiği
nime
tle
sevinçlidirler
Arkalarından
kendilerine
ulaşamayan
kimselere
de
hiç
bir
korku
olmayacağını
ve
üzülmeyeceklerini
müjdelemek
isterler
Onlar
Allahın
nimetini
keremini
ve
Allahın
müminlerin
ecrini
zayi
etmeyeceğini
müjdelerler
Kendilerine
yara
dokunduktan
sonra
da
Allah
ve
Peygamberinin
davetine
uydular
Hele
onlardan
iyilik
edenlere
ve
gereğince
Allahtan
korkanlara
büyük
bir
mükafat
vardır
İnsanlar
onlara
Düşmanlarınız
size
karşı
ordu
topladı
onlardan
korkun
dediklerinde
bu
onların
imanını
artırdı
ve
şöyle
dediler
Allah
bize
yeter
O
ne
güzel
vekildir
Bunun
üzerine
kendilerine
hiç
bir
kötülük
dokunmadan
Allahın
nimeti
ve
lütfuyla
geri
döndüler
ve
Allahın
rızasına
uydular
Allah
büyük
lütuf
sahibidir
Size
o
haberi
getiren
ancak
şeytandır
sadece
kendi
dostlarını
korkutabilir
Onlardan
korkmayın
eğer
mümin
iseniz
benden
korkun
Küfürde
yarışanlar
seni
üzmesin
Onlar
Allaha
hiç
bir
şekilde
zarar
veremezler
Allah
onlara
ahirette
bir
pay
vermemek
isti
yor
Onlar
için
büyük
bir
azap
vardır
İman
karşılığında
inkarı
satın
alanlar
Allaha
hiç
bir
zarar
veremezler
Onlar
için
acı
bir
azap
vardır
Kâfirler
kendilerine
mühlet
vermemizin
şahısları
için
hayırlı
olduğunu
sanmasınlar
Biz
onlara
bu
mü
hleti
ancak
günahlarını
artırsınlar
diye
veriyoruz
Onlar
için
alçaltıcı
bir
azap
vardır
Allah
müminleri
içinde
bulunduğunuz
şu
durumda
bırakacak
değildir
pisi
temizden
ayıracaktır
Ve
Allah
sizi
gayba
vakıf
kılacak
da
değildir
Fakat
Allah
peyga
mberlerinden
dilediğini
seçip
gaybı
bildirir
O
halde
Allaha
ve
peygamberlerine
iman
edin
Eğer
iman
eder
ve
günahlardan
korunursanız
sizin
için
büyük
bir
mükafat
vardır
Allahın
kendilerine
lütfundan
verdiği
nimetlere
karşı
cimrilik
edenler
bu
nun
kendileri
için
hayırlı
olduğunu
sanmasınlar
Hayır
o
kendileri
için
şerdir
Cimrilik
ettikleri
şey
kıyamet
gününde
boyunlarına
dolanacaktır
Göklerin
ve
yerin
mirası
Allaha
aittir
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Allah
Şüphesiz
Allah
fak
irdir
biz
zenginiz
diyenlerin
lafını
elbette
duymuştur
Onların
söylediklerini
ve
peygamberleri
haksız
yere
öldürmelerini
yazacağız
ve
şöyle
diyeceğiz
Tadın
o
yakıcı
azabı
Bu
kendi
ellerinizin
yapıp
öne
sürdüğünün
karşılığıdır
Allah
kullar
ına
asla
zulmetmez
Ateşin
yiyeceği
bir
kurban
getirmedikçe
hiç
bir
peygambere
iman
etmeyeceğimize
dair
Allah
bize
ahidde
bulundu
diyenlere
de
ki
Benden
önce
size
bazı
peygamberler
açık
belgelerle
ve
sizin
dediğiniz
şeyle
geldi
Eğer
doğru
insa
nlarsanız
ya
onları
niçin
öldürdünüz
Eğer
seni
yalanladılarsa
senden
önce
açık
deliller
hikmetli
sayfalar
ve
aydınlatıcı
kitap
getiren
peygamberler
de
yalanlanmıştı
Her
canlı
ölümü
tadacaktır
Kıyamet
günü
ecirleriniz
size
eksiksiz
olarak
v
erilecektir
Kim
cehennemden
uzaklaştırılıp
cennete
konursa
o
gerçekten
kurtuluşa
ermiştir
Dünya
hayatı
aldatıcı
zevkten
başka
birşey
değildir
Muhakkak
siz
mallarınız
ve
canlarınız
hususunda
imtihan
olunacaksınız
Sizden
önce
kendilerine
kitap
ve
rilenlerden
ve
Allaha
ortak
koşanlardan
size
eziyet
verici
bir
çok
söz
işiteceksiniz
Eğer
sabreder
ve
Allahtan
gereği
gibi
korkarsanız
şüphesiz
işte
bu
azmi
gerektiren
işlerdendir
Bir
zaman
Allah
kendilerine
kitap
verilenlerden
Onu
mutlaka
ins
anlara
açıklayacaksınız
onu
gizlemeyeceksiniz
diye
söz
almıştı
Onlar
ise
bunu
kulak
ardı
ettiler
ve
onu
az
bir
dünyalığa
değiştiler
Yaptıkları
bu
alışveriş
ne
kadar
kötüdür
O
yaptıklarına
sevinen
ve
yapmadıkları
şeylerle
de
övülmek
isteyenlerin
onacaklarını
sanma
Onların
azaptan
kurtulacaklarını
da
sanma
Onlar
için
can
yakıcı
bir
azap
vardır
Göklerin
ve
yerin
mülkü
Allahındır
Allah
her
şeye
kâdirdir
Göklerin
ve
yerin
yaratılışında
gece
ile
gündüzün
birbiri
ardınca
gelip
gidişin
de
selim
akıl
sahipleri
için
gerçekten
açık
ibretli
deliller
vardır
Onlar
ayaktayken
otururken
ve
yanları
üzerine
yatarken
Allahı
anarlar
göklerin
ve
yerin
yaratılışı
üzerinde
düşünürler
Ve
Rabbimiz
Sen
bunu
boş
yere
yaratmadın
Sen
yücesin
b
izi
ateşin
azabından
koru
derler
Rabbimiz
Sen
kimi
cehennem
ateşine
sokarsan
onu
rezil
etmişsindir
Zalimlerin
hiç
yardımcıları
yoktur
Rabbimiz
Biz
Rabbinize
iman
edin
diye
imana
çağıran
bir
davetçi
işittik
hemen
iman
ettik
Rabbimiz
Günahlarımızı
bağışla
kötülüklerimizi
ört
bizleri
sana
ermiş
kullarınla
beraber
yanına
al
Rabbimiz
bize
peygamberlerine
vaad
ettiğini
ver
kıyamet
günü
bizi
rezil
etme
Muhakkak
sen
verdiğin
sözden
dönmezsin
Rableri
onlara
şu
karşılığı
verdi
Ben
erkek
olsun
kadın
olsun
sizden
hiçbir
çalışanın
amelini
zayi
etmeyeceğim
Sizler
birbirinizdensiniz
Göç
edenler
yurtlarından
çıkarılanlar
yolumda
eziyet
edilenler
savaşanlar
ve
öldürülenler
Onların
günahlarını
elbette
örteceğim
ve
Al
lah
katından
bir
mükafat
olmak
üzere
onları
altından
ırmaklar
akan
cennetlere
de
koyacağım
En
güzel
mükafat
Allah
katındadır
Kâfirlerin
diyar
diyar
dolaşmaları
sakın
seni
aldatmasın
Bu
az
bir
geçimliktir
Sonra
onların
varacakları
yer
cehen
nemdir
Ne
kötü
bir
yataktır
orası
Fakat
Rablerinden
gereğince
korkanlar
için
altlarından
ırmaklar
akan
cennetler
vardır
Onlar
orada
ebedî
olarak
kalacaklar
Allah
katından
ağırlanacaklardır
İyiler
için
Allah
katındakiler
daha
hayırlıdır
Kitap
ehlinden
öyleleri
var
ki
Allaha
inanırlar
size
indirilene
ve
kendilerine
indirilene
Allaha
boyun
eğerek
inanırlar
Allahın
âyetlerini
az
bir
değere
değişmezler
Onların
mükafatı
da
Allah
katındadır
Şüphesiz
Allah
hesabı
çabuk
görendir
Ey
im
an
edenler
Sabredin
düşmanlarınıza
karşı
sebat
gösterin
nöbet
bekleşin
Allahtan
gereğince
korkun
ki
kurtuluşa
eresiniz
NİSA
Hicretten
sonra
Medinede
nâzil
olmuştur
yüzyetmişaltı
âyettir
Nisâ
kadınlar
demektir
Bu
sûrede
daha
çok
kad
ından
cemiyet
içinde
kadınların
hukukî
ve
içtimaî
yer
ve
değerlerinden
bahsedildiği
için
adına
Nisâ
denmiştir
Ey
insanlar
Sizi
bir
tek
nefisten
yaratan
ve
ondan
eşini
yaratıp
ikisinden
bir
çok
erkekler
ve
kadınlar
üreten
Rabbinizden
korkun
kendi
a
dına
birbirinizden
dilekte
bulunduğunuz
Allahtan
ve
akrabalık
bağlarını
kırmaktan
sakının
Şüphesiz
Allah
sizin
üzerinizde
gözeticidir
Öksüzlere
mallarını
verin
ve
kötüsünü
onlara
vererek
iyisiyle
değiştirmeyin
Onların
mallarını
kendi
mallarınız
a
karıştırıp
yemeyin
Zira
bu
büyük
bir
günahtır
Eğer
öksüz
kızlarla
evlendiğinizde
onlara
karşı
adaletli
davranamamaktan
korkarsanız
hoşunuza
giden
diğer
kadınlardan
iki
üç
ve
dörde
kadar
evlenebilirsiniz
Eğer
adaleti
gözetmemekten
korkarsanız
o
zaman
bir
tane
ile
veya
elinizin
altındakiyle
sahip
olduğunuz
câriye
ile
yetinin
Doğruluktan
ayrılmamak
için
bu
daha
elverişlidir
Kadınlara
mehirlerini
gönül
hoşluğuyla
verin
Eğer
onlar
gönül
rızasıyla
size
bir
şey
bağışlarlarsa
onu
afiyetle
yiyin
Allahın
sizi
başına
diktiği
mallarınızı
aklı
ermezlere
vermeyin
o
mallarla
onları
besleyin
giydirin
ve
onlara
güzel
söz
söyleyin
Evlenme
çağına
gelinceye
kadar
yetimleri
gözetip
deneyin
Onların
akılca
olgunlaştıklarını
görürseniz
mallarını
ke
ndilerine
teslim
edin
Büyüyecekler
de
mallarına
sahip
olacaklar
endişesiyle
onları
israf
ederek
tez
elden
yemeyin
Zengin
olan
onların
malını
yemekten
çekinsin
Fakir
olan
ise
meşrû
sûrette
yesin
Mallarını
kendilerine
verdiğiniz
zaman
bunu
şahitler
karşısında
yapın
Hesap
görücü
olarak
Allah
yeter
Ana
baba
ve
akrabaların
miras
olarak
bıraktıklarında
erkeklerin
hissesi
vardır
Kadınların
da
ana
baba
ve
akrabaların
bıraktıklarında
hisseleri
vardır
Bunlar
az
olsun
çok
olsun
farz
kılınmış
bir
h
issedir
Paylaşma
sırasında
akrabalar
öksüzler
yoksullar
hazır
bulunurlarsa
onlara
da
bir
şey
verin
ve
onlara
güzelce
sözler
söyleyerek
gönüllerini
alın
Kendileri
geriye
zayıf
çocuklar
bıraktıkları
takdirde
onların
geleceğinden
endişe
duyacak
olanlar
yetimler
hakkında
da
aynı
endişeyi
duysunlar
Allahtan
sakınsınlar
ve
doğru
söz
söylesinler
Yetimlerin
mallarını
haksız
yere
yiyenler
muhakkak
ki
karınlarını
ateşle
doldurmuş
olurlar
ve
cehennemi
boylarlar
Allah
size
evlatlarınızın
mi
ras
taksimini
şöyle
emrediyor
Çocuklarınızda
erkeğe
iki
kadın
payı
kadar
eğer
hepsi
kadın
olmak
üzere
ikiden
de
fazla
iseler
bunlara
mirasın
üçte
ikisi
ve
eğer
bir
tek
kadın
ise
o
zaman
ona
malın
yarısı
vardır
Eğer
ölen
ana
ve
baba
ile
birlikte
çocuk
lar
da
bırakmışsa
ana
babanın
her
birine
ölenin
terekesinden
altıda
bir
şâyet
ölenin
çocuğu
yok
da
mirasçı
olarak
ana
ve
babası
kalmışsa
ananın
payı
üçte
birdir
Eğer
ölenin
kardeşleri
varsa
terekenin
altıda
biri
ananındır
Bu
paylar
ölenin
borçları
öd
enip
vasiyeti
de
yerine
getirildikten
sonra
hak
sahiplerine
verilir
Baba
ve
çocuklardan
hangisinin
size
fayda
bakımından
daha
yakın
olduğunu
siz
bilmezsiniz
Bütün
bunlar
Allah
tarafından
farz
kılınmıştır
Şüphesiz
Allah
alîmdir
hakîmdir
Eğer
han
ımlarınızın
çocukları
yoksa
bıraktıkları
mirasın
yarısı
sizindir
Şâyet
bir
çocukları
varsa
o
zaman
mirasın
dörtte
biri
sizindir
Bu
paylar
ölenin
vasiyeti
yerine
getirildikten
ve
varsa
borcu
ödendikten
sonra
verilir
Eğer
siz
çocuk
bırakmadan
ölürseniz
geriye
bıraktığınız
mirasın
dörtte
biri
hanımlarınızındır
Şâyet
çocuklarınız
varsa
o
zaman
bıraktığınız
mirasın
sekizde
biri
hanımlarınızındır
Bu
paylar
yaptığınız
vasiyetler
yerine
getirilip
ve
varsa
borcunuz
ödendikten
sonra
verilir
Eğer
ölen
bir
e
rkek
veya
kadının
çocuğu
ve
babası
bulunmadığı
halde
kelâle
olarak
yan
koldan
mirasına
konuluyor
ve
kendisinin
bir
erkek
veya
kız
kardeşi
bulunuyorsa
bunlardan
her
birinin
miras
payı
terekenin
altıda
biridir
Eğer
mevcut
olan
kardeşler
bundan
daha
çok
i
seler
bu
takdirde
kardeşler
mirasın
üçte
birini
zarara
uğratılmaksızın
aralarında
eşit
olarak
taksim
ederler
Bu
paylar
ölenin
vasiyeti
yerine
getirilip
ve
varsa
borcu
ödendikten
sonra
verilir
Bunlar
Allah
tarafından
bir
emirdir
Allah
her
şeyi
bilen
ve
yarattıklarına
çok
yumuşak
davranandır
İşte
bütün
bu
hükümler
Allahın
koyduğu
hükümler
ve
çizdiği
sınırlardır
Kim
Allaha
ve
Peygamberine
itâat
ederse
Allah
onu
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlere
koyar
Onlar
orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
İ
şte
büyük
kurtuluş
budur
Kim
de
Allaha
ve
Peygamberine
isyan
eder
ve
Allahın
koyduğu
sınırları
aşarsa
Allah
onu
da
ebedî
kalacağı
cehennem
ateşine
koyar
Onun
için
alçaltıcı
bir
azab
vardır
Kadınlarınızdan
zina
edenlere
karşı
içinizden
dört
şa
hit
getirin
Eğer
onlar
şahitlik
yaparlarsa
bu
kadınları
ölüm
alıp
götürünceye
kadar
veya
Allah
onlara
bir
çıkış
yolu
açıncaya
kadar
evlerde
hapsedin
Sizlerden
zina
edenlerin
her
ikisine
de
eziyet
edin
Eğer
onlar
tevbe
edip
kendilerini
ıslah
ederl
erse
onlardan
vazgeçin
Çünkü
Allah
tevbeleri
kabul
eden
ve
çok
merhamet
edendir
Ancak
Allahın
kabul
etmesini
vaad
buyurduğu
tevbe
o
kimseler
içindir
ki
bilmeyerek
günah
işleyip
hemen
tevbe
edenlerin
tevbesidir
İşte
Allah
bunların
tevbelerini
kabu
l
eder
Allah
alîmdir
hakîmdir
Her
şeyi
bilendir
hikmet
sahibidir
Yoksa
günah
işleyip
de
kendisine
ölüm
gelince
İşte
ben
şimdi
tevbe
ettim
diyen
kimselerin
tevbesi
kabul
edilmez
Kâfir
olarak
ölenlerin
de
tevbeleri
kabul
edilmez
İşte
bunlara
ahirette
can
yakıcı
bir
azap
hazırlamışızdır
Ey
iman
edenler
Kadınlara
zorla
varis
olmanız
size
helal
değildir
Verdiğiniz
mehrin
bir
kısmını
kurtaracaksınız
diye
onları
sıkıştırmanız
da
helal
değildir
Ancak
açık
bir
hayasızlık
yapmış
olurlarsa
baş
ka
Onlarla
iyi
geçinin
Eğer
kendilerinden
hoşlanmadınızsa
olabilir
ki
siz
bir
şeyden
hoşlanmasanız
da
Allah
onda
bir
çok
hayır
takdir
etmiş
bulunur
Eğer
bir
eşi
bırakıp
da
yerine
diğer
bir
eş
almak
isterseniz
öncekine
yüklerle
mehir
vermiş
de
bul
unsanız
ondan
bir
şey
geri
almayın
O
malı
bir
iftira
ve
açık
bir
günah
isnadı
yaparak
geri
alır
mısınız
Birbirinizle
kaynaşıp
başbaşa
kalmışken
ve
onlar
sizden
kuvvetli
bir
teminat
almışken
verdiğinizi
nasıl
geri
alabilirsiniz
Cahiliye
devrinde
geçenler
müstesna
babalarınızın
nikahladığı
kadınlarla
evlenmeyiniz
Şüphe
yok
ki
o
pek
çirkindi
iğrenç
idi
o
ne
fena
bir
âdetti
Size
şunları
nikahlamak
haram
kılındı
Anneleriniz
kızlarınız
kız
kardeşleriniz
halalarınız
teyzeleriniz
erkek
v
e
kız
kardeşlerinizin
kızları
sizi
emziren
süt
anneleriniz
süt
kız
kardeşleriniz
ve
karılarınızın
anneleri
ve
kendileri
ile
zifafa
girdiğiniz
kadınlarınızdan
olan
ve
evlerinizde
bulunan
üvey
kızlarınız
Eğer
üvey
kızlarınızın
anneleri
ile
zifafa
girmemi
şseniz
onlarla
evlenmenizde
size
bir
günah
yoktur
Sulbünüzden
gelen
öz
oğullarınızın
hanımları
ile
evlenmeniz
ve
iki
kız
kardeşi
birlikte
nikahlamanız
da
haramdır
Ancak
cahiliyyet
devrinde
geçen
geçmiştir
Şüphesiz
ki
Allah
gafur
çok
bağışlayıcı
ve
ç
ok
merhamet
edicidir
Bir
de
harb
esiri
olarak
sahibi
bulunduğunuz
cariyeler
müstesna
evli
kadınlarla
evlenmeniz
de
size
haram
kılındı
Bütün
bunlar
Allahın
üzerinize
farz
kıldığı
hükümlerdir
Bunların
dışında
kalanlar
ise
iffetli
olarak
zina
etmeksi
zin
mallarınızla
mehir
vermek
suretiyle
evlenmek
istemeniz
size
helal
kılındı
O
halde
onlardan
nikah
ile
faydalanmanıza
karşılık
mehirlerini
kendilerine
verin
ki
bu
farzdır
O
mehri
takdir
edip
kesinleştirdikten
sonra
birbirinizi
razı
etmenizde
bir
mahzu
r
yoktur
Şüphesiz
ki
Allah
her
şeyi
çok
iyi
bilendir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Sizden
her
kim
hür
mümin
kadınları
nikah
edecek
bir
zenginliğe
gücü
yetmiyorsa
ona
da
ellerinizin
altındaki
mümin
cariyelerinizden
efendilerinin
rızası
ile
nikahlamak
va
r
Allah
sizin
imanınızı
daha
iyi
bilir
Siz
birbirinizdensiniz
O
halde
sahiplerinin
izni
ile
ve
mehirlerini
örfe
göre
vermek
suretiyle
cariyelerden
iffetli
olan
zina
etmeyen
dost
da
edinmeyenlerle
evlenin
Evlendikten
sonra
bir
fuhuş
yaparlarsa
o
vaki
t
hür
kadınlar
hakkında
gerekli
bulunan
cezanın
yarısı
kendilerine
lazım
gelir
Bu
hükümler
içinizden
günah
işlemekten
korkanlaradır
Sabretmeniz
ise
sizin
için
daha
hayırlıdır
Allah
Gafûrdur
Rahimdir
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Allah
sizlere
bilmediklerinizi
bildirmek
sizden
öncekilerin
yollarını
size
göstermek
ve
tevbenizi
kabul
etmek
istiyor
Allah
her
şeyi
çok
iyi
bilendir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Allah
sizin
tevbenizi
kabul
etmek
istiyor
Halbuki
şehvetlerine
uyanlar
ise
sizin
doğru
yoldan
büyük
bir
meyl
ile
sapmanızı
istiyorlar
Allah
din
hususundaki
ağır
teklifleri
sizden
hafifletmek
istiyor
Çünkü
insan
sabır
ve
tahammül
bakımından
zayıf
yaratılmıştır
Ey
iman
edenler
Mallarınızı
aranızda
haksızlıkla
yeme
yin
Ancak
kendi
rızanızla
yaptığınız
ticaretle
yemeniz
helaldir
Birbirinizin
canına
kıymayın
Şüphesiz
Allah
size
karşı
çok
merhametlidir
Kim
zulüm
ve
tecavüz
yolu
ile
bu
yasakları
işlerse
yakında
onu
cehennem
ateşine
atacağız
Onu
ateşe
atmak
da
Allaha
pek
kolaydır
Eğer
siz
yasaklandığınız
büyük
günahlardan
sakınırsanız
diğer
kusurlarınızı
örter
sizi
güzel
bir
makama
koyarız
Bir
de
Allahın
bazınıza
diğerinden
fazla
verdiği
şeyleri
temenni
etmeyin
Erkeklere
hak
ettiklerinden
bir
p
ay
vardır
Kadınlara
da
kendi
kazandıklarından
bir
pay
vardır
İsteklerinizi
Allahın
fazlından
ve
kereminden
isteyin
Gerçekten
Allah
her
şeyi
hakkıyla
bilendir
Anne
baba
ve
akrabaların
bıraktıkları
her
şey
için
bir
mirasçı
tayin
ettik
Yemin
akdiyl
e
mirasçı
kıldıklarınızın
paylarını
da
verin
Şüphesiz
Allah
her
şeye
şahittir
Erkekler
kadın
üzerine
idareci
ve
hakimdirler
Çünkü
Allah
birini
cihad
imamet
miras
gibi
işlerde
diğerinden
üstün
yaratmıştır
Bir
de
erkekler
mallarından
aile
fert
lerine
harcamaktadırlar
İyi
kadınlar
itaatkar
olanlar
ve
Allahın
korunmasını
emrettiği
şeyleri
kocalarının
bulunmadığı
zamanlarda
da
koruyanlardır
Fenalık
ve
geçimsizliklerinden
korktuğunuz
kadınlara
gelince
Önce
kendilerine
öğüt
verin
yataklarından
ayrılın
Bunlar
da
fayda
vermezse
dövün
Eğer
size
itaat
ederlerse
kendilerini
incitmeye
başka
bir
bahane
aramayın
Çünkü
Allah
çok
yücedir
çok
büyüktür
Eğer
karı
koca
arasının
açılmasından
endişeye
düşerseniz
bir
hakem
erkeğin
tarafından
bir
hakem
de
kadının
ailesinden
kendilerine
gönderin
Bu
arabulucu
hakemler
gerçekten
barıştırmak
isterlerse
Allah
karı
koca
arasındaki
dargınlık
yerine
geçim
verir
Şüphesiz
ki
Allah
hakkıyla
bilendir
her
şeyin
aslından
haberdardır
Allaha
ibadet
edin
ve
O
na
hiçbir
şeyi
ortak
koşmayın
Sonra
anaya
babaya
akrabaya
yetimlere
yoksullara
akraba
olan
komşulara
yakın
komşulara
yanında
bulunan
arkadaşa
yolda
kalanlara
sahip
olduğunuz
kölelere
iyilik
edin
Şüphesiz
Allah
kibirlenen
ve
övünen
kimseyi
sevme
z
Onlar
ki
hem
kıskanır
cimrilik
ederler
hem
de
herkese
cimrilik
tavsiye
ederler
ve
Allahın
kendilerine
lütfundan
verdiği
nimeti
gizlerler
Biz
kâfirlere
alçaltıcı
bir
azap
hazırladık
Bunlar
Allaha
ve
ahiret
gününe
iman
etmedikleri
halde
mal
larını
insanlara
gösteriş
yapmak
için
harcarlar
Şeytan
kimin
arkadaşı
olursa
o
ne
kötü
arkadaştır
Bunlar
Allaha
ve
ahiret
gününe
iman
etselerdi
ve
Allahın
verdiği
rızıktan
gösterişsiz
harcasalardı
kendilerine
ne
zarar
gelirdi
Allah
onların
söz
ve
işlerini
çok
iyi
bilendir
Şüphesiz
ki
Allah
hiç
kimseye
zerre
kadar
zulüm
etmez
Eğer
yapılan
iyilik
zerre
kadar
da
olsa
onun
sevabını
kat
kat
artırır
Ve
kendi
katından
büyük
bir
mükafat
verir
Her
ümmetten
bir
şahit
getirdiğimiz
ve
seni
de
onların
üzerine
bir
şahit
yaptığımız
zaman
bakalım
kâfirlerin
hali
ne
olacak
Allahı
inkar
edip
peygambere
isyan
edenler
o
kıyamet
günü
yerle
bir
olmayı
isterler
Allahtan
hiçbir
sözü
gizleyemezler
Ey
iman
edenler
Sarhoş
iken
ne
söylediğini
zi
bilinceye
kadar
namaza
yaklaşmayın
Cünüb
iken
de
yolcu
olanlar
müstesna
gusül
edinceye
kadar
namaza
yaklaşmayın
Eğer
hasta
olur
veya
yolculukta
bulunursanız
veyahut
biriniz
abdest
bozmaktan
gelince
veya
cinsî
münasebette
bulunup
su
da
bulamazsanız
o
zaman
tertemiz
bir
toprak
ile
teyemmüm
edin
Niyetle
yüzlerinize
ve
ellerinize
sürün
Şüphesiz
ki
Allah
çok
affedicidir
çok
bağışlayıcıdır
Kendilerine
kitaptan
bir
nasib
verilmiş
olanları
görmüyor
musun
Onlar
sapıklığı
satın
alıyorlar
ve
sizin
de
yoldan
sapmanızı
istiyorlar
Allah
sizin
düşmanlarınızı
çok
iyi
bilir
Gerçek
bir
dost
olarak
Allah
yeter
Ve
yardımcı
olarak
da
Allah
yeter
Yahudilerden
bir
kısmı
Allahın
kitabındaki
kelimeleri
esas
mânâsından
kaydırıp
dillerini
eğerek
ve
di
ne
saldırarak
Sözünü
işittik
emirlerine
isyan
ettik
dinle
dinlemez
olası
ve
râinâ
bizi
gözet
diyorlar
Halbuki
onlar
İşittik
ve
itaat
ettik
dinle
ve
bize
de
bak
deselerdi
bu
kendileri
için
daha
hayırlı
ve
daha
doğru
olurdu
Fakat
Allah
küfürl
eri
yüzünden
kendilerini
lanetlemiştir
Artık
onlar
pek
azı
müstesna
iman
etmezler
Ey
kendilerine
kitap
verilenler
Gelin
yanınızda
bulunan
Tevratı
tasdik
etmek
üzere
indirdiğimiz
bu
kitaba
iman
edin
Biz
birtakım
yüzleri
silip
de
enselerine
çevir
meden
yahut
cumartesi
halkını
yahudileri
lanetlediğimiz
gibi
onları
lanetlemeden
önce
iman
edin
Yoksa
Allahın
emri
mutlaka
yerine
gelecektir
Doğrusu
Allah
kendisine
ortak
koşulmasını
asla
affetmez
Ondan
başkasını
diğer
günahları
ise
dilediği
kimseler
için
bağışlar
ve
mağfiret
buyurur
Her
kim
Allaha
şirk
koşarsa
gerçekten
pek
büyük
bir
günah
ile
iftira
etmiş
olur
Kendi
nefislerini
temize
çıkaranları
görmüyor
musun
Hayır
Ancak
Allah
dilediğini
temize
çıkarır
Onlara
kıl
kadar
zulmedilm
ez
Bak
nasıl
da
Allaha
yalan
uyduruyorlar
Apaçık
bir
günah
olarak
bu
yeter
Şu
kendilerine
kitaptan
okuma
yazmadan
bir
nasib
verilmiş
olanları
görmüyor
musun
Onlar
puta
ve
şeytana
inanıyorlar
Ve
Allahı
tanımayanlara
Bunlar
müminlerden
d
aha
doğru
yoldadır
diyorlar
Onlar
Allahın
lanet
ettiği
kimselerdir
Allah
kime
lanet
ederse
artık
ona
asla
bir
yardımcı
bulamazsın
Yoksa
onların
mülkten
bir
payı
mı
vardır
Eğer
öyle
olsaydı
insanlara
bir
çekirdeğin
zerresini
bile
vermezlerd
i
Yoksa
onlar
Allahın
lütuf
ve
kereminden
insanlara
verdiği
nimetleri
kıskanıyorlar
mı
Şüphesiz
biz
İbrahim
ailesine
de
kitap
ve
hikmeti
vermiştik
Hem
de
onlara
büyük
bir
mülk
ve
saltanat
ihsan
ettik
İşte
o
Yahudilerden
bir
kısmı
ona
iman
et
ti
Bir
kısmı
da
ondan
yüz
çevirdi
O
iman
etmeyenlere
cehennem
alevi
yeter
Şüphesiz
ki
âyetlerimizi
inkâr
eden
kâfirleri
biz
yarın
bir
ateşe
atacağız
Derileri
piştikçe
azabı
duysunlar
diye
kendilerine
başka
deriler
vereceğiz
Çünkü
Allah
gerçekten
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
İman
edip
sâlih
ameller
işleyenleri
ise
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlere
koyacağız
Orada
ebedî
olarak
kalacaklar
Onlara
orada
tertemiz
eşler
vardır
Onları
koyu
gölgeler
altında
bulunduracağız
Allah
size
emanetleri
ehline
vermenizi
ve
insanlar
arasında
hükmettiğiniz
zaman
adaletle
hükmetmenizi
emrediyor
Allah
bununla
size
ne
güzel
öğüt
veriyor
Şüphesiz
ki
Allah
her
şeyi
hakkıyla
işiten
hakkıyla
görendir
Ey
iman
edenler
Allaha
itaat
edin
Peygambere
de
itaat
edin
ve
sizden
olan
emir
sahibine
de
itaat
edin
Eğer
herhangi
bir
şeyde
anlaşmazlığa
düşerseniz
Allaha
ve
ahiret
gününe
gerçekten
inanıyorsanız
onu
Allah
ve
Resulüne
arz
edin
Bu
daha
iyidir
ve
sonuç
bakımından
da
daha
güzeldir
Şunları
görmüyor
musun
Kendilerinin
sana
indirilene
ve
senden
önce
indirilene
inandıklarını
ileri
sürüyorlar
da
tağuta
inanmamaları
kendilerine
emrolunduğu
halde
tağut
önünde
muhakemeleşmek
istiyorlar
Şeytan
da
onları
bir
daha
dönemeyecekleri
kadar
i
yice
sapıklığa
düşürmek
istiyor
Onlara
Allahın
indirdiğine
ve
Peygambere
gelin
denince
münafıkların
senden
büsbütün
uzaklaştıklarını
görürsün
Ya
nasıl
elleriyle
yaptıkları
yüzünden
başlarına
bir
felaket
gelince
hemen
sana
geldiler
de
Bi
z
sadece
iyilik
etmek
ve
arayı
bulmak
istedik
diye
Allaha
yemin
ediyorlar
Onlar
Allahın
kalblerindekini
bildiği
kimselerdir
Onlara
aldırma
onlara
öğüt
ver
ve
onların
içlerine
tesir
edecek
güzel
söz
söyle
Biz
hangi
peygamberi
gönderdikse
s
ırf
Allahın
izni
ile
itaat
edilmek
üzere
gönderdik
Eğer
onlar
kendilerine
zulmettikleri
zaman
sana
gelseler
de
Allahtan
günahlarının
bağışlanmasını
dileselerdi
ve
Resul
de
onların
bağışlanmasını
dileseydi
elbette
Allahı
affedici
merhametli
bulurlardı
Hayır
Rabbine
andolsun
ki
iş
bildikleri
gibi
değil
onlar
aralarında
çıkan
çekişmeli
işlerde
seni
hakem
yapıp
sonra
da
senin
verdiğin
hükme
karşı
içlerinde
hiçbir
sıkıntı
duymaksızın
tam
bir
teslimiyetle
boyun
eğmedikçe
iman
etmiş
olamazlar
Eğer
biz
onlara
Kendinizi
öldürün
veya
yurtlarınızdan
çıkın
diye
yazmış
olsaydık
içlerinden
pek
azı
hariç
bunu
yapamazlardı
Fakat
kendilerine
verilen
öğütleri
tutsalardı
elbette
haklarında
hem
daha
hayırlı
hem
de
daha
sağlam
olurdu
Ve
o
zaman
elbette
kendilerine
katımızdan
büyük
mükafat
verirdik
Ve
onları
elbette
doğru
yola
iletirdik
Kim
Allaha
ve
Peygambere
itaat
ederse
işte
onlar
Allahın
kendilerine
nimet
verdiği
peygamberlerle
sıddıklarla
şehidlerle
iyilerle
birliktedir
Bunl
ar
ne
güzel
arkadaştır
Bu
lütuf
Allahtandır
Bilen
olarak
Allah
yeter
Ey
iman
edenler
Düşmana
karşı
her
türlü
savunma
tedbirinizi
alınız
Onlara
karşı
ya
küçük
birlikler
halinde
hareket
ediniz
veya
topyekün
seferber
olunuz
Şüphesiz
içinizd
en
bir
kısmı
vardır
ki
pek
ağır
davranır
Eğer
başınıza
bir
musibet
gelirse
Allah
bana
lütfetti
de
onlarla
beraber
bulunmadım
der
Ve
eğer
Allahtan
size
bir
lütuf
ve
zafer
erişecek
olsa
sizinle
kendisi
arasında
hiç
sevgi
yokmuş
gibi
bu
sefer
de
hiç
şüphesiz
şöyle
diyecek
Ah
ne
olurdu
onlarla
beraber
olaydım
da
büyük
murada
ereydim
O
halde
geçici
dünya
hayatını
ebedî
ahiret
hayatı
karşılığında
satacak
olanlar
Allah
yolunda
savaşsınlar
Her
kim
Allah
yolunda
savaşır
da
öldürülür
veya
ga
lip
gelirse
her
iki
durumda
da
biz
ona
yarın
pek
büyük
bir
mükafat
vereceğiz
Hem
size
ne
oluyor
ki
Allah
yolunda
Ey
Rabbimiz
bizleri
bu
halkı
zâlim
olan
memleketten
çıkar
tarafından
bizi
iyi
idare
edecek
bir
sahip
ve
bize
katından
bir
kurtarıcı
gönder
diye
yalvarıp
duran
zayıf
ve
zavallı
erkekler
kadınlar
ve
çocukların
kurtarılması
uğrunda
savaşa
çıkmıyorsunuz
İman
edenler
Allah
yolunda
savaşırlar
İnkâr
edenler
de
tağut
yolunda
savaşırlar
O
halde
siz
şeytanın
taraftarlarına
karşı
savaşı
n
Çünkü
şeytanın
hilesi
zayıftır
Kendilerine
Ellerinizi
savaştan
çekin
namazı
kılın
zekatı
verin
denilenleri
görmedin
mi
Üzerlerine
savaş
yazılınca
hemen
içlerinden
bir
kısmı
insanlardan
Allahtan
korkar
gibi
hatta
daha
çok
korkarlar
ve
Rabb
imiz
Niçin
bize
savaş
yazdın
Ne
olurdu
bize
azıcık
bir
müddet
daha
tanımış
olsaydın
da
biraz
daha
yaşasaydık
derler
Onlara
de
ki
Dünya
zevki
ne
de
olsa
azdır
ahiret
Allaha
karşı
gelmekten
sakınan
için
daha
hayırlıdır
ve
size
kıl
kadar
haksızlık
e
dilmez
Her
nerede
olursanız
olun
ölüm
size
yetişir
son
derece
sağlam
kaleler
içinde
de
bulunsanız
yine
kurtulamazsınız
Onlara
bir
iyilik
erişirse
Bu
Allahtandır
derler
bir
kötülüğe
uğrarlarsa
Bu
senin
yüzündendir
derler
Ey
Muhammed
De
k
i
Hepsi
Allahtandır
Bu
topluma
ne
oluyor
ki
hiç
söz
anlamaya
yanaşmıyorlar
Ey
insanoğlu
sana
gelen
her
iyilik
Allahtandır
sana
ne
kötülük
dokunursa
kendindendir
Ey
Muhammed
Biz
seni
bütün
insanlara
bir
elçi
olarak
gönderdik
Buna
şahit
olarak
da
Allah
yeter
Kim
peygambere
itaat
ederse
Allaha
itaat
etmiş
olur
Kim
de
yüz
çevirirse
biz
seni
onlara
bekçi
olarak
göndermedik
Sana
Peki
derler
fakat
senin
yanından
çıktıklarında
içlerinden
birtakımı
geceleyin
gündüz
söylemiş
old
uklarının
tersini
kurarlar
Allah
onların
geceleyin
tasarladıklarını
yazıyor
Sen
onlara
aldırma
Allaha
güven
Vekil
olarak
Allah
yeter
Onlar
hâlâ
Kurânı
gereği
gibi
düşünüp
anlamaya
çalışmazlar
mı
Eğer
o
Allahtan
başkası
tarafından
indirilmiş
o
lsaydı
mutlaka
onda
birçok
çelişkiler
bulurlardı
Kendilerine
güven
veya
korku
hususunda
bir
haber
geldiğinde
onu
hemen
yayıverirler
Halbuki
onu
peygambere
ve
aralarında
yetkili
kimselere
götürselerdi
onlardan
sonuç
çıkarmaya
gücü
yetenler
onu
anlar
lardı
Allahın
üzerinizdeki
lütfu
ve
rahmeti
olmasaydı
pek
azınız
hariç
şeytana
uyardınız
Ey
Muhammed
Allah
yolunda
savaş
Sen
ancak
kendi
yaptığından
sorumlusun
Müminleri
de
savaşa
teşvik
et
Umulur
ki
Allah
kâfirlerin
gücünü
kırar
Hiç
şüphes
iz
ki
Allah
kuvvet
ve
kudretçe
çok
daha
güçlü
ve
cezası
daha
çetindir
Kim
güzel
bir
işte
aracılık
ederse
ona
o
işin
sevabından
bir
pay
vardır
Kim
de
kötü
bir
şeyde
aracılık
yaparsa
ona
da
o
kötülükten
bir
pay
vardır
Allah
her
şeyi
gözetip
karşılı
ğını
verir
Siz
bir
selam
ile
selamlandığınız
zaman
siz
de
ondan
daha
güzeliyle
karşılık
verin
veya
verilen
selamı
aynen
iade
edin
Şüphesiz
Allah
her
şeyin
hesabını
gereği
gibi
yapandır
Kendinden
başka
ilâh
olmayan
Allah
sizi
kıyamet
gününde
m
utlaka
biraraya
toplayacaktır
Bunda
asla
şüphe
yoktur
Allahtan
daha
doğru
sözlü
kim
olabilir
O
halde
siz
niçin
münafıklar
hakkında
iki
gruba
ayrılıyorsunuz
Allah
onları
kazandıkları
günah
yüzünden
terslerine
döndürdüğü
halde
Allahın
saptırdığını
yola
getirmek
mi
istiyorsunuz
Allah
kimi
saptırırsa
sen
onun
için
bir
çıkış
yolu
bulamazsın
Onlar
küfür
işledikleri
gibi
sizin
de
küfür
işleyip
kendileriyle
bir
olmanızı
arzu
ettiler
Onun
için
onlar
Allah
yolunda
hicret
edinceye
kadar
içlerinde
n
dost
edinmeyin
Eğer
bundan
yüz
çevirirlerse
onları
yakalayın
ve
bulduğunuz
yerde
öldürün
Onlardan
ne
bir
dost
ne
de
bir
yardımcı
edinmeyin
Ancak
o
kimselere
dokunmayın
ki
sizinle
aralarında
anlaşma
olan
bir
kavme
sığınmış
bulunurlar
Yahut
ne
si
zinle
ne
de
kendi
kavimleriyle
savaşmayı
gönüllerine
sığdıramayıp
tarafsız
olarak
size
gelmişlerdir
Eğer
Allah
dileseydi
onları
size
musallat
kılardı
onlar
da
sizinle
savaşırlardı
Eğer
onlar
sizden
uzak
dururlar
sizinle
savaşmayıp
size
barış
teklif
ederlerse
Allah
sizin
için
onlar
aleyhine
bir
yol
vermemiştir
Diğer
birtakım
kimseleri
de
bulacaksınız
ki
hem
sizden
emin
olmak
hem
de
kavimlerinden
emin
olmak
isterler
Fitne
için
her
davet
olunuşlarında
onun
içine
başaşağı
dalarlar
Eğer
bunlar
s
izden
çekinmezlerse
kendilerini
bulduğunuz
yerde
yakalayın
ve
öldürün
İşte
bunlar
aleyhinde
size
açık
bir
ferman
verdik
Hata
dışında
bir
mümin
diğer
bir
mümini
öldüremez
Ve
kim
bir
mümini
yanlışlıkla
öldürürse
mümin
bir
köle
azad
etmesi
ve
ölenin
ailesine
varislerine
teslim
edilecek
bir
diyet
vermesi
gerekir
Ancak
ölünün
ailesinin
bağışlaması
müstesnadır
Eğer
öldürülen
mümin
olmakla
beraber
size
düşman
bir
kavimden
ise
o
zaman
öldürenin
bir
köle
azad
etmesi
gerekir
Eğer
öldürülen
sizinle
a
ralarında
antlaşma
olan
bir
kavimden
ise
öldürenin
ölenin
ailesine
diyet
vermesi
ve
mümin
bir
köle
azad
etmesi
gerekir
Bunlara
gücü
yetmeyenin
de
Allah
tarafından
tevbesinin
kabulü
için
arka
arkaya
iki
ay
oruç
tutması
gerekir
Allah
Alimdir
her
şeyi
b
ilendir
Hakimdir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Kim
bir
mümini
kasten
öldürürse
cezası
içinde
ebedî
olarak
kalacağı
cehennemdir
Allah
ona
gazab
ve
lanet
etmiş
ve
onun
için
büyük
bir
azab
hazırlamıştır
Ey
İman
edenler
Allah
yolunda
cihada
çıktı
ğınız
zaman
mümini
kâfirden
ayırmak
için
iyice
araştırın
Size
selam
veren
kimseye
dünya
hayatının
menfaatini
gözeterek
Sen
mümin
değilsin
demeyin
Allah
katında
çok
ganimetler
var
İslâma
ilk
önce
girdiğiniz
zaman
siz
de
öyle
idiniz
Sonra
Allah
siz
e
lütufta
bulundu
Onun
için
iyice
araştırın
Şüphesiz
ki
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Müminlerden
özür
sahibi
olmaksızın
oturanlarla
Allah
yolunda
mallarıyla
canlarıyla
cihad
edenler
eşit
olamazlar
Allah
mallarıyla
canlarıyla
cihad
edenler
i
derece
itibariyle
oturanlardan
üstün
kıldı
Allah
onların
hepsine
de
cenneti
vaad
etmiştir
Bununla
beraber
Allah
mücahitlere
oturanların
üzerinde
büyük
bir
ecir
vermiştir
Kendi
katından
derece
derece
rütbeler
bir
mağfiret
ve
rahmet
vermiştir
Ö
yle
ya
O
çok
bağışlayıcı
çok
merhamet
edicidir
Melekler
kendilerine
zulmeden
kişilerin
canlarını
aldıklarında
onlara
Ne
işte
idiniz
derler
Onlar
da
Biz
yer
yüzünde
zayıf
kimselerdik
derler
Melekler
Allahın
yeryüzü
geniş
değil
miydi
s
iz
de
orada
hicret
etseydiniz
ya
derler
İşte
bunların
varacakları
yer
cehennemdir
O
ne
kötü
gidiş
yeridir
Ancak
gerçekten
aciz
ve
zayıf
olan
çaresiz
kalan
ve
hicret
etmeye
yol
bulamayan
erkekler
kadınlar
ve
çocuklar
hariç
Umulur
ki
Allah
bu
kimseleri
affeder
Allah
çok
affedici
çok
bağışlayıcıdır
Her
kim
Allah
yolunda
hicret
ederse
yeryüzünde
gidecek
çok
yer
de
bulur
genişlik
de
bulur
Her
kim
Allaha
ve
Peygamberine
hicret
etmek
maksadıyla
evinden
çıkar
da
sonra
kendisine
ölüm
y
etişirse
kuşkusuz
onun
mükafatı
Allaha
düşer
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Yeryüzünde
sefere
çıktığınızda
kâfirlerin
size
bir
kötülük
yapacağından
korkarsanız
namazı
kısaltmanızda
size
bir
vebal
yoktur
Kuşkusuz
kâfirler
sizin
ap
açık
düşmanınızdır
Sen
onların
aralarında
bulunup
da
onlara
namaz
kıldırdığında
içlerinden
bir
kısmı
seninle
beraber
namaza
dursun
Silahlarını
da
yanlarına
alsınlar
Bunlar
secdeye
vardıklarında
diğer
bir
kısmı
arkanızda
beklesin
Sonra
o
namaz
kılm
amış
olan
diğer
kısım
gelsin
seninle
beraber
kılsınlar
ve
ihtiyatlı
bulunsunlar
silahlarını
yanlarına
alsınlar
Kâfirler
arzu
ederler
ki
silahlarınızdan
ve
eşyanızdan
bir
gafil
olsanız
da
size
ani
bir
baskın
yapsalar
Eğer
size
yağmur
gibi
bir
eziyet
eri
şir
veya
hasta
olursanız
silahlarınızı
bırakmanızda
bir
vebal
yoktur
Bununla
beraber
ihtiyatı
elden
bırakmayın
Kuşkusuz
Allah
kâfirlere
alçaltıcı
bir
azap
hazırlamıştır
O
korkulu
zamanda
namazı
kıldınız
mı
gerek
ayakta
gerek
otururken
ve
gerek
yanlarınız
üzerinde
hep
Allahı
zikredin
Korkudan
kurtulduğunuzda
namazı
tam
erkanı
ile
kılın
Çünkü
namaz
müminlere
belirli
vakitlerde
yazılı
bir
farzdır
Düşman
topluluğunu
takip
etmede
gevşeklik
göstermeyin
Eğer
siz
acı
duyuyorsanız
kuşkusuz
onlar
da
sizin
acı
duyduğunuz
gibi
acı
çekiyorlar
Oysa
siz
Allahtan
onların
ümit
edemeyecekleri
şeyleri
umuyorsunuz
Kuşkusuz
Allah
her
şeyi
bilendir
hikmet
sahibidir
Biz
sana
Kitab
Kurânı
hak
olarak
indirdik
ki
insanlar
arasında
Allahın
sana
göste
rdiği
şekilde
hüküm
veresin
Sakın
hainlerin
savunucusu
olma
Allahtan
bağışlanmanı
dile
Şüphesiz
Allah
bağışlayıcıdır
esirgeyicidir
Kendilerine
hainlik
edenleri
savunma
Muhakkak
Allah
hain
günahkârları
sevmez
Bunlar
insanlardan
hai
nliklerini
gizlerler
de
Allahtan
gizlemezler
Oysa
O
geceleyin
istemediği
şeyi
kurarlarken
onların
yanı
başlarındadır
Allah
onların
yaptıklarını
ilmiyle
kuşatmıştır
Haydi
siz
dünya
hayatında
onları
savunuverdiniz
diyelim
Peki
kıyamet
günün
de
Allahın
huzurunda
onları
kim
savunacaktır
Yahut
onlara
kim
vekil
olacaktır
Kim
bir
kötülük
işler
yahut
nefsine
zulmeder
sonra
da
Allahtan
bağışlanmasını
dilerse
Allahı
bağışlayıcı
ve
esirgeyici
bulur
Kim
bir
kötülük
işlerse
kendi
nef
sine
kötülük
etmiş
olur
Allah
her
şeyi
hakkıyla
bilendir
hikmet
sahibidir
Kim
bir
hata
veya
bir
günah
işler
de
sonra
onu
bir
suçsuzun
üzerine
atarsa
muhakkak
iftira
etmiş
ve
apaçık
bir
günah
yüklenmiş
olur
Eğer
Allahın
sana
lütuf
ve
merhame
ti
olmasaydı
onlardan
bir
güruh
seni
sapıtmaya
çalışırdı
Halbuki
onlar
ancak
kendi
nefislerini
saptırırlar
sana
hiçbir
zarar
veremezler
Allah
sana
Kitab
Kuranı
ve
hikmeti
indirmiş
ve
sana
bilmediğin
şeyleri
öğretmiştir
Allahın
sana
olan
lütfu
bü
yüktür
Bir
sadaka
vermeyi
yahut
iyilik
yapmayı
veyahut
da
insanlar
arasını
düzeltmeyi
emredenlerinki
hariç
onların
aralarındaki
gizli
gizli
konuşmalarının
çoğunda
hiçbir
hayır
yoktur
Kim
bunları
sırf
Allahın
rızasını
kazanmak
için
yaparsa
yakın
da
ona
büyük
bir
mükafat
vereceğiz
Kim
kendisine
doğru
yol
besbelli
olduktan
sonra
Peygambere
karşı
çıkar
müminlerin
yolundan
başkasına
uyup
giderse
onu
döndüğü
yolda
bırakırız
ve
cehenneme
sokarız
Orası
ne
kötü
bir
gidiş
yeridir
Şüphesiz
All
ah
kendisine
ortak
koşulmasını
bağışlamaz
Bunun
dışında
dilediğini
bağışlar
Allaha
ortak
koşan
muhakkak
ki
derin
bir
sapıklığa
düşmüştür
Onlar
Allahı
bırakırlar
da
yalnız
dişilere
taparlar
Böylece
ancak
inatçı
şeytana
tapmış
olurlar
Allah
o
şeytana
lanet
etti
Ve
o
da
Elbette
senin
kullarından
belirli
bir
pay
alacağım
onları
mutlaka
saptıracağım
onları
boş
kuruntulara
sokacağım
ve
onlara
emredeceğim
de
hayvanların
kulaklarını
yaracaklar
onlara
emredeceğim
de
Allahın
yaratışı
nı
değiştirecekler
dedi
Kim
Allahı
bırakıp
da
şeytanı
dost
edinirse
şüphesiz
o
apaçık
bir
ziyana
uğramış
olur
Şeytan
onlara
vaad
eder
ve
onları
boş
umutlarla
oyalar
Oysa
şeytanın
onlara
vaadi
aldatmadan
başka
bir
şey
değildir
Bunların
va
racakları
yer
cehennemdir
Ondan
kurtulmak
için
çare
bulamazlar
İman
edip
iyi
işler
yapanları
da
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlere
sokacağız
orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
Bu
Allahın
gerçek
vaadidir
Allahtan
daha
doğru
sözlü
kim
olabilir
İş
ne
sizin
kuruntunuza
ne
de
kitap
ehlinin
kuruntusuna
göredir
Kötülük
yapan
o
yüzden
cezalandırılır
O
kendisine
Allahtan
başka
ne
bir
dost
ne
de
bir
yardımcı
bulabilir
Erkek
veya
kadın
kim
mümin
olur
da
güzel
amellerden
işlerse
işt
e
onlar
cennete
girerler
Zerre
kadar
da
haksızlığa
uğratılmazlar
İyilik
yaparak
kendisini
Allaha
teslim
eden
ve
İbrahimin
dinine
dosdoğru
olarak
tâbi
olan
kimseden
din
bakımından
daha
iyi
kim
olabilir
Allah
İbrahimi
dost
edinmişti
Gökler
de
ve
yerde
olanların
hepsi
Allahındır
Allah
her
şeyi
kuşatıcıdır
Kadınlar
hakkında
senden
fetva
isterler
De
ki
Onlar
hakkındaki
fetvayı
size
Allah
veriyor
Yazılmış
hakları
olan
mirası
kendilerine
vermediğiniz
ve
nikahlanmayı
istemediğiniz
öksü
z
kızlar
ve
zavallı
çocuklara
ve
bir
de
yetimlere
adaletle
davranmanız
hakkında
Kitapta
size
okunan
âyetler
vardır
Sizin
her
yaptığınız
iyiliği
muhakkak
Allah
bilir
Eğer
bir
kadın
kocasının
geçimsizliğinden
yahut
kendisinden
yüz
çevirmesinden
endi
şe
ederse
aralarında
bir
sulh
yapmalarında
onlara
bir
günah
yoktur
Sulh
hep
hayırlıdır
Zaten
nefisler
kıskançlığa
hazırdır
Eğer
iyi
geçinir
ve
geçimsizlikten
sakınırsanız
şüphesiz
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Kadınlarınız
arasında
her
yön
den
adaletli
davranmaya
ne
kadar
uğraşsanız
buna
güç
yetiremezsiniz
Bari
birisine
tamamen
kapılıp
da
diğerini
askıya
alınmış
gibi
bırakmayın
Eğer
arayı
düzeltir
ve
haksızlıktan
korunursanız
şüphesiz
Allah
çok
bağışlayıcı
ve
esirgeyicidir
Eğer
karı
koca
birbirlerinden
ayrılacak
olurlarsa
Allah
onların
her
birini
geniş
lutfuyla
muhtaç
bırakmaz
Allahın
lutfu
geniştir
hikmeti
büyüktür
Göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
Allahındır
Sizden
önce
kendilerine
kitap
verilenlere
ve
size
Allahtan
ko
rkmanızı
emrettik
Eğer
inkâr
ederseniz
biliniz
ki
göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
Allahındır
Allah
hiçbir
şeye
muhtaç
değildir
hamd
ve
senâ
Ona
yakışır
Göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
Allahındır
Vekil
olarak
Allah
yeter
Ey
insanlar
Eğer
Allah
dilerse
sizi
giderir
de
başkalarını
getirir
Ve
Allah
buna
kadirdir
Kim
dünya
nimetini
isterse
bilsin
ki
dünya
ve
ahiret
nimeti
Allah
katındadır
Allah
her
şeyi
çok
iyi
işiten
ve
çok
iyi
görendir
Ey
iman
edenler
Adaleti
ayakta
tut
an
ve
kendiniz
ana
babanız
ve
yakın
akrabanız
aleyhine
de
olsa
yalnız
Allah
için
şahitlik
eden
kimseler
olunuz
Zira
zengin
de
olsa
fakir
de
olsa
Allah
ikisine
de
sizden
daha
yakındır
Nefsinizin
arzusuna
uyarak
adaletten
uzaklaşmayın
Eğer
şahitlik
ederken
dilinizi
eğer
bükerseniz
veya
çekinirseniz
şüphesiz
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Ey
iman
edenler
Allaha
Peygamberine
Peygamberine
indirdiği
Kitaba
ve
daha
önce
indirdiği
kitaba
iman
edin
Kim
Allahı
meleklerini
kitaplarını
peygamberlerini
ve
ahiret
gününü
inkâr
ederse
sapıklığın
en
koyusuna
düşmüş
olur
İman
edip
sonra
inkâr
eden
sonra
iman
edip
tekrar
inkâr
eden
sonra
da
inkârlarında
ileri
gidenleri
Allah
ne
bağışlayacak
ne
de
doğru
yola
eriştirecektir
Münafık
lara
da
haber
ver
ki
kendileri
için
çok
acı
bir
azab
vardır
Onlar
müminleri
bırakıp
kâfirleri
dost
ediniyorlar
Onların
yanında
izzet
ve
şeref
mi
arıyorlar
Halbuki
bütün
izzet
ve
şeref
Allaha
aittir
Allah
size
Kitab
Kuranda
Allahın
ây
etlerinin
inkâr
edildiğini
ve
onlarla
alay
edildiğini
işittiğiniz
zaman
başka
bir
söze
geçmedikleri
müddetçe
o
kâfirlerle
oturmayın
Aksi
halde
siz
de
onlar
gibi
olursunuz
diye
hüküm
indirdi
Muhakkak
ki
Allah
münafıkların
ve
kâfirlerin
hepsini
cehenne
mde
toplayacaktır
Onlar
sizi
gözetleyip
dururlar
Eğer
Allah
tarafından
size
bir
zafer
nasip
olursa
Biz
sizinle
beraber
değil
miydik
derler
Şayet
kâfirlerin
zaferden
bir
payı
olursa
Bu
defa
da
onlara
Size
üstünlük
sağlayarak
sizi
müminlerde
n
korumadık
mı
derler
Allah
kıyamet
gününde
aranızda
hükmünü
verecektir
Allah
müminlerin
aleyhine
kâfirlere
hiçbir
yol
vermeyecektir
Münafıklar
Allahı
aldatmaya
çalışırlar
Halbuki
Allah
onların
oyunlarını
başlarına
geçirecektir
Onlar
nama
za
kalktıkları
zaman
tembel
tembel
kalkarlar
İnsanlara
gösteriş
yaparlar
Allahı
pek
az
anarlar
Münafıklar
küfür
ile
iman
arasında
bocalamaktadırlar
Ne
bu
müminlere
bağlanırlar
ne
de
şu
kâfirlere
Allah
kimi
doğru
yoldan
saptırırsa
sen
artık
on
a
kurtuluş
yolu
bulamazsın
Ey
iman
edenler
Müminleri
bırakıp
da
kâfirleri
dost
edinmeyin
Kendi
aleyhinizde
Allaha
apaçık
bir
delil
mi
vermek
istiyorsunuz
Şüphesiz
ki
münafıklar
cehennem
ateşinin
en
aşağı
tabakasındadırlar
Onlara
bir
yardım
edici
de
bulamazsın
Ancak
tevbe
edenler
durumlarını
düzeltenler
Allaha
sarılanlar
ve
Allah
için
dinlerine
samimi
olarak
bağlananlar
müstesna
İşte
bunlar
müminlerle
beraberdirler
Allah
müminlere
büyük
bir
mükafat
verecektir
Eğer
şükreder
ve
iman
ederseniz
Allah
size
azabı
ne
yapar
Allah
şükredenlerin
mükafatını
veren
ve
her
şeyi
bilendir
Allah
zulme
uğrayanların
dışında
çirkin
sözün
açıkça
söylenmesinden
hoşlanmaz
Allah
her
şeyi
hakkıyla
işiten
hakkıyla
bilendir
Bir
hayrı
açıklar
yahut
gizlerseniz
yahut
da
bir
kötülüğü
bağışlarsanız
biliniz
ki
Allah
da
çok
bağışlayıcıdır
her
şeye
hakkıyla
kadirdir
Onlar
Allahı
ve
peygamberlerini
inkâr
ederler
Allah
ile
peygamberlerinin
arasını
ayırmak
isterler
Kimine
inanırı
z
kimini
inkâr
ederiz
derler
Bu
ikisinin
imanla
küfrün
arasında
bir
yol
tutmak
isterler
İşte
onlar
gerçek
kâfirlerdir
Biz
de
kâfirlere
alçaltıcı
bir
azab
hazırlamışızdır
Allaha
ve
peygamberlerine
iman
edenler
ve
onlar
arasında
ayırım
yap
mayanlara
Allah
pek
yakında
mükafatlarını
verecektir
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhametlidir
Kitap
ehli
senden
kendilerine
gökten
bir
kitap
indirmeni
istiyorlar
Musadan
bundan
daha
büyüğünü
istemişler
ve
Allahı
bize
açıkça
göster
demiş
lerdi
Haksızlıkları
sebebiyle
onları
yıldırım
çarptı
Sonra
kendilerine
açık
deliller
geldiği
halde
buzağıyı
tanrı
edinmişlerdi
Onları
bundan
dolayı
da
affettik
Ve
Musaya
açık
bir
delil
yetki
verdik
Söz
vermeleri
için
Tur
dağını
üzerlerine
ka
ldırdık
Onlara
O
kapıdan
secde
ederek
girin
dedik
Yine
onlara
Cumartesi
yasağını
çiğnemeyin
dedik
ve
onlardan
sağlam
bir
söz
aldık
Verdikleri
sözden
dönmeleri
Allahın
âyetlerini
inkâr
etmeleri
haksız
yere
peygamberlerini
öldürmeleri
ve
ka
lblerimiz
kılıflıdır
demelerinden
dolayı
başlarına
türlü
belalar
verdik
Doğrusu
Allah
inkârları
sebebiyle
onların
kalplerini
mühürlemiştir
Pek
azı
hariç
onlar
inanmazlar
Kalblerinin
mühürlenmesinin
diğer
bir
sebebi
de
İsayı
inkâr
etmeleri
ve
Meryeme
büyük
bir
iftirada
bulunmalarıdır
Bir
de
Biz
Allahın
peygamberi
Meryem
oğlu
İsa
Mesihi
öldürdük
demeleridir
Oysa
onu
ne
öldürdüler
ne
de
astılar
Fakat
öldürdükleri
kimse
onlara
İsa
gibi
gösterildi
Onun
hakkında
anlaşmazlığa
düşenler
ondan
yana
tam
bir
kuşku
içindedirler
O
hususta
bir
bilgileri
yoktur
Sadece
zanna
uyuyorlar
Onu
kesinlikle
öldürmediler
Fakat
Allah
onu
kendisine
yükseltmiştir
Allah
aziz
daima
üstündir
hikmet
sahibidir
Kitap
ehlinden
hiçbir
kimse
yok
tur
ki
ölmeden
önce
ona
İsaya
iman
etmiş
olmasın
Kıyamet
gününde
o
onlara
şahitlik
edecektir
Yahudilerin
zulmetmeleri
ve
birçok
kimseleri
Allah
yolundan
alıkoymaları
yasaklandıkları
halde
faiz
almaları
ve
insanların
mallarını
haksız
yere
y
emeleri
sebebiyle
daha
önce
kendilerine
helâl
kılınan
temiz
şeyleri
haram
kıldık
Onlardan
kâfir
olanlara
can
yakıcı
bir
azap
hazırladık
Fakat
onlardan
ilimde
derinleşmiş
olanlar
ve
iman
edenler
sana
indirilene
ve
senden
önce
indirilenlere
iman
eder
ler
Onlar
namazı
kılan
zekatı
veren
Allaha
ve
ahiret
gününe
iman
edenlerdir
İşte
onlara
büyük
bir
mükafat
vereceğiz
Muhakkak
biz
Nuha
ve
ondan
sonra
gelen
peygamberlere
vahyettiğimiz
gibi
sana
da
vahyettik
İbrahime
İsmaile
İshaka
Yaku
ba
torunlarına
İsaya
Eyyûba
Yunusa
Haruna
ve
Süleymana
da
vahyettik
Davuda
da
Zeburu
verdik
Daha
önce
sana
anlattığımız
peygamberlerle
anlatmadığımız
başka
peygamberlere
de
vahyettik
Ve
Allah
Musa
ile
de
konuştu
Peygamberleri
müjdeciler
ve
azab
habercileri
olarak
gönderdik
ki
peygamberlerden
sonra
insanların
Allaha
karşı
bir
bahaneleri
olmasın
Allah
mutlak
üstündür
yegane
hikmet
sahibidir
Fakat
Allah
sana
indirdiğini
kendi
ilmiyle
indirmiş
olduğuna
şahitlik
eder
Mel
ekler
de
buna
şahitlik
ederler
Allahın
şahitliği
de
kafidir
Şüphesiz
inkâr
edip
insanları
Allah
yolundan
alıkoyanlar
derin
bir
sapıklığa
düşmüşlerdir
Muhakkak
Allah
inkâr
edenleri
ve
zulmedenleri
ne
bağışlar
ne
de
doğru
bir
yola
eriştirir
Onları
ancak
cehennemin
yoluna
iletecek
ve
onlar
orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
Bu
ise
Allaha
çok
kolaydır
Ey
insanlar
Resul
size
Rabbinizden
hakkı
gerçeği
getirdi
Kendi
yararınıza
olarak
ona
inanın
Eğer
inkâr
ederseniz
bilin
ki
göklerde
ve
yerde
olanların
hepsi
Allahındır
Allah
bilendir
hikmet
sahibidir
Ey
kitab
ehli
Dininizde
taşkınlık
etmeyin
ve
Allah
hakkında
ancak
doğru
olanı
söyleyin
Meryem
oğlu
İsa
Mesih
sadece
Allahın
elçisi
Meryeme
atmış
olduğu
kelimesi
ve
Ondan
bir
ruhtur
Allaha
ve
peygamberlerine
inanın
Allah
üçtür
demeyin
Kendi
yararınız
için
buna
son
verin
Muhakkak
ki
Allah
tek
bir
ilâhtır
O
çocuk
sahibi
olmaktan
yüce
münezzehdir
Göklerdeki
ve
yerdekilerin
hepsi
Onundur
Vekil
olarak
Allah
yeter
Hiçbir
zaman
Mesih
de
Allahın
bir
kulu
olmaktan
çekinmez
Allaha
yakın
melekler
de
Kim
Ona
kulluk
etmekten
çekinir
ve
büyüklük
taslarsa
bilsin
ki
O
onların
hepsini
huzuruna
toplayacaktır
İnanıp
güzel
işler
yapanlara
gelince
onların
mükafatlarını
eksiksiz
ödeyecek
ve
lütfundan
onlara
daha
fazlasını
da
verecektir
Allaha
kulluktan
çekinip
büyüklük
taslayanlara
da
şiddetli
bir
şekilde
azab
edecek
ve
onlar
Allahdan
başka
kendilerine
ne
bir
dost
ne
de
bir
yardımcı
bulamayacaklardır
Ey
insanlar
Size
Rabbinizden
bir
delil
Muhammed
geldi
ve
size
apaçık
bir
nur
indirdik
Allaha
inanıp
Ona
sımsıkı
sarılanları
Allah
kendisinden
bir
rahmet
ve
lutfa
sokacak
ve
kendisine
varan
dosdoğru
yola
iletecektir
Senden
fetva
is
tiyorlar
Deki
Allah
size
kelâle
babasız
ve
çocuksuz
kimse
nin
mirası
hakkında
hükmünü
açıklıyor
Çocuğu
olmayan
fakat
kız
kardeşi
bulunan
bir
kişi
ölürse
bıraktığı
malın
yarısı
o
kız
kardeşinundur
Çocuğu
olmayan
kız
kardeş
ölürse
erkek
kardeş
ona
varis
olur
Eğer
ölenin
iki
kız
kardeşi
varsa
bıraktığının
üçte
ikisi
onlarındır
Eğer
kardeşler
erkek
ve
kız
olurlarsa
erkeğin
hissesi
iki
kızın
hissesi
kadardır
Şaşırmamanız
için
Allah
size
hükümlerini
açıklıyor
Allah
her
şeyi
hakkıyla
bilend
ir
MAİDE
Üçüncü
âyetin
dışında
sûrenin
bütünü
Medinede
hicrî
altıncı
yılda
nâzil
olmuştur
yüzyirmi
âyettir
Buhârî
ve
Müslimde
Hz
Ömerden
rivayet
edildiğine
göre
Bugün
size
dininizi
ikmal
ettim
ifadesinin
yer
aldığı
âyet
Mekkede
vedâ
haccında
cuma
günü
Arafe
akşamı
nâzil
olmuştur
Mâide
sofra
demektir
ve
âyetlerde
Hz
İsa
zamanında
gökten
indirilmesi
istenen
bir
sofradan
bahsedildiği
için
sûreye
bu
isim
verilmiştir
Bundan
önceki
sûrede
dinî
zümreler
içinden
münafı
klar
ağırlıkla
söz
konusu
edilmişti
Bu
sûrede
ise
yine
münafıklardan
bahsedilmekle
beraber
ağırlık
ehl
i
kitapta
ve
özellikle
Hıristiyanlardadır
Bunun
dışında
sûrede
hac
farizası
abdest
gusül
teyemmüm
ile
ilgili
bazı
bilgiler
içki
ve
kumar
yasağı
ah
itlere
ve
söze
bağlılık
içtimaî
ve
ahlâkî
münasebetler
haram
ve
helâl
yiyecekler
gibi
bilgi
ve
hükümlere
temas
edilmiştir
Ey
iman
edenler
Sözleşmeleri
yerine
getirin
İhramlı
iken
avlanmayı
helal
saymamanız
şartıyla
çeşitli
hayvanlar
size
helal
kı
lındı
Ancak
haram
oldukları
size
okunacak
olanlar
müstesna
Şüphesiz
Allah
dilediği
hükmü
verir
Ey
iman
edenler
Allahın
alâmetlerine
haram
aya
kurbanlık
hediyelere
gerdanlıklarına
ve
Rablerinden
lütuf
ve
rıza
bekleyerek
Kabeye
yönelenlere
sakın
saygısızlık
etmeyin
İhramdan
çıktığınız
zaman
avlanabilirsiniz
Sizi
Mescid
i
Haramdan
çevirdiklerinden
dolayı
bir
topluma
karşı
olan
kininiz
sizi
saldırıya
sevk
etmesin
İyilik
ve
takva
üzerinde
yardımlaşın
günah
ve
düşmanlık
üzerinde
yardımlaşmayın
Allahtan
korkun
Çünkü
Allahın
azabı
çetindir
Leş
kan
domuz
eti
Allahtan
başkasının
adı
anılarak
kesilen
boğulmuş
vurulmuş
yukardan
düşmüş
boynuzlanmış
canavar
yırtmış
olup
da
canlı
iken
kesmedikleriniz
dikili
taşlar
putlar
üzerine
boğa
zlanan
hayvanlar
ve
fal
oklarıyla
kısmet
şans
aramanız
size
haram
kılındı
Bunların
hepsi
doğru
yoldan
çıkmaktır
Bugün
kâfirler
dininize
karşı
ümitsizliğe
düşmüşlerdir
Onlardan
korkmayın
benden
korkun
Bugün
dininizi
kemale
erdirdim
size
nimetimi
ta
mamladım
Size
din
olarak
İslâmı
beğendim
Kim
açlıktan
daralır
günaha
istekle
yönelmeden
bunlardan
yemek
zorunda
kalırsa
ona
günah
yoktur
Çünkü
Allah
bağışlayan
merhamet
edendir
Sana
kendilerine
neyin
helal
kılındığını
soruyorlar
De
ki
Size
i
yi
ve
temiz
şeyler
helal
kılındı
Allahın
size
öğrettiğinden
öğreterek
yetiştirdiğiniz
avcı
hayvanların
sizin
için
tuttuklarını
yiyin
ve
üzerine
Allahın
adını
anın
besmele
çekin
Allahtan
korkun
Muhakkak
Allah
hesabı
çabuk
görendir
Bugün
size
i
yi
ve
temiz
şeyler
helal
kılındı
Kendilerine
kitap
verilenlerin
yiyecekleri
size
helal
olduğu
gibi
sizin
yiyeceğiniz
de
onlara
helâldir
Ve
müminlerden
iffetli
hür
kadınlar
ve
sizden
önce
kendilerine
kitap
verilenlerden
namuslu
hür
kadınlar
zina
etmeksi
zin
gizli
dost
tutmaksızın
namuslu
bir
şekilde
mehirlerini
ödediğiniz
takdirde
size
helâldir
Her
kim
imanı
inkâr
ederse
ameli
boşa
gitmiş
olur
ve
o
ahirette
zarara
uğrayanlardandır
Ey
iman
edenler
Namaz
kılmaya
kalktığınız
zaman
yüzlerinizi
ve
dirseklere
kadar
ellerinizi
yıkayın
Başlarınızı
meshedin
iki
topuğa
kadar
da
ayaklarınızı
yıkayın
Eğer
cünüp
iseniz
temizlenin
Hasta
iseniz
yahut
yolculukta
iseniz
yahut
biriniz
abdest
bozmaktan
gelmişse
yahut
kadınlara
dokunmuşsanız
su
da
bulamamı
şsanız
temiz
bir
toprağa
teyemmüm
edin
Bunun
için
de
yüzlerinizi
ve
ellerinizi
o
toprakla
meshedin
Allah
size
bir
güçlük
çıkarmak
istemiyor
fakat
sizi
temizlemek
ve
şükredesiniz
diye
de
üzerinizdeki
nimetini
tamamlamak
istiyor
Allahın
üzerinizdek
i
nimetini
ve
İşittik
itaat
ettik
dediğinizde
sizden
aldığı
ve
kendisiyle
sizi
bağladığı
ahdini
hatırlayın
Allahtan
korkun
çünkü
Allah
göğüslerin
özünü
çok
iyi
bilir
Ey
iman
edenler
Allah
için
hakkı
ayakta
tutanlar
ve
adaletle
şahitlik
yapanlar
olunuz
Bir
kavme
olan
kininiz
sizi
adaletsizliğe
sevk
etmesin
Adaletli
olun
çünkü
o
takvaya
daha
yakındır
Allahtan
korkun
Şüphesiz
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Allah
iman
edenlere
ve
salih
amel
işleyenlere
şöyle
vaad
etmiştir
Onlar
içi
n
mağfiret
ve
büyük
bir
mükafat
vardır
İnkâr
eden
ve
âyetlerimizi
yalanlayanlara
gelince
işte
onlar
cehennemliktirler
Ey
iman
edenler
Allahın
size
olan
nimetini
hatırlayın
Hani
bir
topluluk
size
el
uzatmaya
tecavüze
yeltenmişti
de
O
All
ah
onların
ellerini
sizden
çekmişti
Allahtan
korkun
Müminler
yalnız
Allaha
dayansınlar
Allah
İsrailoğularından
söz
almıştı
İçlerinden
on
iki
müfettiş
göndermiştik
Allah
şöyle
demişti
Ben
muhakkak
sizinle
beraberim
Namazı
dosdoğru
kıldı
ğınız
zekatı
verdiğiniz
peygamberlerime
iman
ettiğiniz
ve
onlara
yardımda
bulunduğunuz
mallarınızı
Allah
yolunda
güzelce
sarf
ettiğiniz
takdirde
günahlarınızı
mutlaka
örter
ve
sizi
altından
ırmaklar
akan
cennetlere
korum
Fakat
sizden
her
kim
de
bun
dan
sonra
küfrederse
dosdoğru
yoldan
sapmış
olur
Sözlerini
bozdukları
için
onları
lanetledik
ve
kalblerini
katılaştırdık
Kelimeleri
yerlerinden
değiştiriyorlar
Uyarıldıkları
şeyden
pay
almayı
unuttular
İçlerinden
pek
azı
hariç
daima
onlardan
hain
lik
görürsün
Yine
de
onları
affet
aldırma
Çünkü
Allah
güzel
davrananları
sever
Biz
Hıristiyanız
diyenlerden
de
söz
almıştık
Onlar
da
kendilerine
hatırlatılan
şeylerin
çoğunu
unutmuşlardı
Biz
de
onların
arasına
kıyamete
kadar
sürecek
kin
ve
dü
şmanlık
soktuk
Allah
ne
yapmış
olduklarını
onlara
elbette
haber
verecektir
Ey
kitap
ehli
Kitaptan
gizlemiş
olduğunuz
şeylerin
çoğunu
açıklayan
çoğundan
da
vazgeçen
peygamberimiz
size
geldi
Ayrıca
size
Allahtan
bir
nur
ve
apaçık
bir
kitap
da
gelmiştir
Allah
o
kitabla
rızasına
uygun
hareket
edenleri
selamet
yollarına
iletir
Onları
izniyle
karanlıklardan
aydınlığa
çıkarır
ve
onları
dosdoğru
yola
sevk
eder
Muhakkak
ki
Allah
ancak
Meryem
oğlu
İsa
Mesihtir
diyenler
kâfir
olmuşlardı
r
Onlara
de
ki
Allah
Meryem
oğlu
İsa
Mesihi
anasını
ve
bütün
yeryüzündekileri
helak
etmek
istese
Ona
kim
engel
olabilir
Göklerin
yerin
ve
ikisi
arasındakilerin
mülkiyeti
sadece
Allaha
aittir
O
dilediğini
yaratır
Allah
her
şeye
kadirdir
Yahudiler
ve
Hıristiyanlar
Biz
Allahın
oğulları
ve
sevgilileriyiz
dediler
De
ki
O
halde
niçin
günahlarınızdan
ötürü
Allah
size
azab
ediyor
Hayır
siz
de
Onun
yaratıklarından
birer
insansınız
O
dilediğini
bağışlar
dilediğine
azab
eder
G
öklerin
yerin
ve
ikisi
arasında
bulunan
her
şeyin
mülkü
Allahındır
Nihayet
dönüş
de
Onadır
Ey
kitap
ehli
Peygamberlerin
arasının
kesildiği
bir
sırada
size
Resulümüz
geldi
gerçekleri
açıklıyor
ki
yarın
kıyamet
gününde
Bize
bir
müjdeleyici
ve
uyarıcı
gelmedi
demeyiniz
İşte
müjdeleyici
ve
uyarıcı
geldi
Allah
her
şeye
kadirdir
Musa
kavmine
şöyle
demişti
Ey
kavmim
Allahın
üzerinizdeki
nimetini
hatırlayın
O
içinizden
peygamberler
çıkardı
Sizi
hükümdarlar
yaptı
Ve
âlemlerde
hiçbir
kimseye
vermediğini
size
verdi
Ey
kavmim
Allahın
size
yazdığı
kutsal
toprağa
girin
geriye
dönmeyin
yoksa
kayba
uğrarsınız
Onlar
da
Ey
Musa
Orada
zorba
bir
kavim
var
Onlar
oradan
çıkmadıkça
biz
oraya
asla
giremeyiz
Eğer
oradan
çıkarlar
sa
şüphesiz
biz
de
gireriz
dediler
Allahtan
korkan
ve
Allahın
kendilerine
nimet
verdiği
iki
adam
şöyle
dedi
Onların
üzerlerine
kapıdan
girin
Oradan
girerseniz
muhakkak
galip
gelirsiniz
Eğer
layıkıyla
inanıyorsanız
yalnız
Allaha
dayanın
Kavmi
Musaya
Ey
Musa
Onlar
orada
olduğu
sürece
biz
oraya
asla
girmeyiz
Sen
ve
Rabbin
gidin
savaşın
Biz
burada
oturacağız
dediler
Musa
Ey
Rabbim
Ben
kendimle
kardeşimden
başkasına
söz
geçiremiyorum
artık
bizimle
bu
fâsık
kavmin
arasını
ayır
dedi
Allah
Musaya
şöyle
dedi
Kırk
sene
o
mukaddes
yer
onlara
haram
kılınmıştır
Yeryüzünde
şaşkın
şaşkın
dolaşacaklar
O
fâsık
kavim
için
üzülme
Onlara
Âdemin
iki
oğluyla
ilgili
haberi
hakkıyla
oku
Hani
her
ikisi
birer
kurban
sunmuşlardı
birinden
kabul
edilmiş
diğerinden
kabul
edilmemişti
Kurbanı
kabul
edilmeyen
ötekine
Seni
öldüreceğim
demişti
Diğeri
ise
şöyle
demişti
Allah
yalnız
kendisinden
korkanlardan
kabul
eder
Allaha
yemin
ederim
ki
sen
beni
öldürmek
için
bana
el
uzatsan
da
ben
seni
öldürmek
için
sana
el
uzatacak
değilim
ben
âlemlerin
Rabbi
olan
Allahtan
korkarım
Ben
isterim
ki
sen
benim
günahımı
da
kendi
günahını
da
yüklenip
ateş
halkından
olasın
Zalimlerin
cezası
budur
Bunun
üzerine
kurbanı
kabul
edilmeyenin
nefsi
kendisini
kardeşini
öldürmeye
teşvik
etti
ve
onu
öldürdü
Böylece
zarara
uğrayanlardan
oldu
Derken
Allah
bir
karga
gönderdi
ona
kardeşinin
cesedini
nasıl
gömeceğini
göstermek
için
toprağı
eşeliyordu
Yazıklar
olsun
bana
şu
karga
kadar
olup
da
kardeşimin
cesedini
gömmekten
âciz
miyim
ben
dedi
ve
pişman
olanlardan
oldu
Bunun
içindir
ki
İsrâiloğullarına
Kim
bir
cana
kıymayan
veya
yeryüzünde
bozgunculuk
çıkarmayan
bir
nefsi
öldürürse
bütün
insanları
öldürmüş
gibi
o
lur
Kim
de
bir
nefsin
yaşamasına
sebep
olursa
bütün
insanları
yaşatmış
gibi
olur
hükmünü
yazdık
farz
kıldık
Şüphesiz
ki
onlara
peygamberlerimiz
açık
delillerle
geldiler
Yine
de
bundan
sonra
onların
birçoğu
yeryüzünde
aşırı
gitmektedirler
Allah
ve
Resulüne
karşı
savaşan
ve
yeryüzünde
fesat
çıkarmaya
çalışanların
cezası
ancak
öldürülmeleri
veya
asılmaları
yahut
ayak
ve
ellerinin
çaprazlama
kesilmesi
ya
da
yeryüzünde
başka
bir
yere
sürgün
edilmeleridir
Bu
dünyada
onlar
için
bir
zillettir
Ahire
tte
ise
onlar
için
büyük
bir
azab
vardır
Ancak
kendilerini
yakalamanızdan
önce
tevbe
edenler
başka
Bilin
ki
Allah
çok
bağışlayan
ve
çok
merhamet
edendir
Ey
inananlar
Allahtan
korkun
Ona
yaklaşmaya
yol
arayın
ve
Onun
yolunda
cihad
edin
ki
kurtuluşa
eresiniz
Bütün
yeryüzündekiler
ve
bir
o
kadarı
daha
inkâr
edenlerin
olsa
bunlar
kıyamet
gününün
azabından
kurtulmak
için
hepsini
fidye
olarak
verseler
yine
onlardan
kabul
edilmez
Onlar
için
can
yakıcı
bir
azap
vardır
Cehennem
ateşinde
n
çıkmak
isterler
Ama
oradan
çıkacak
değillerdir
Onlar
için
devamlı
bir
azap
vardır
Hırsızlık
eden
erkek
ve
kadının
yaptıklarına
karşılık
Allahtan
bir
ceza
olarak
ellerini
kesin
Allah
daima
üstündür
hikmet
sahibidir
Kim
yaptığı
haksızlıktan
sonra
tevbe
eder
halini
düzeltirse
şüphesiz
Allah
onun
tevbesini
kabul
eder
Çünkü
Allah
bağışlayan
merhamet
edendir
Göklerin
ve
yerin
mülkünün
Allaha
ait
olduğunu
dilediğine
azap
edip
dilediğini
de
bağışladığını
bilmedin
mi
Allah
her
şeye
kâd
irdir
Ey
peygamber
ağızlarıyla
inandık
deyip
kalbleriyle
inanmamış
olanlardan
ve
Yahudilerden
küfürde
yarış
edenler
seni
üzmesin
Onlar
yalana
kulak
verirler
sana
gelmeyen
diğer
bir
topluluğa
kulak
verirler
kelimeleri
yerlerinden
değiştirirler
eğer
size
bu
verilirse
alın
bu
verilmezse
sakının
derler
Allah
birini
şaşırtmak
isterse
sen
onun
için
Allaha
karşı
hiçbir
şey
yapamazsın
Onlar
öyle
kimselerdir
ki
Allah
onların
kalblerini
temizlemek
istememiştir
Onlar
için
dünyada
rezillik
var
ve
yine
onlar
için
ahirette
de
büyük
bir
azab
vardır
Onlar
yalana
çok
kulak
verirler
ve
çok
haram
yerler
Eğer
sana
gelirlerse
ister
aralarında
hükmet
ister
onlardan
yüz
çevir
Eğer
onlardan
yüz
çevirirsen
sana
hiçbir
zarar
veremezler
Eğer
araların
da
hükmedersen
adaletle
hükmet
Şüphesiz
Allah
adaletli
davrananları
sever
İçinde
Allahın
hükmü
bulunan
Tevrat
yanlarında
dururken
seni
nasıl
hakem
yapıyorlar
da
ondan
sonra
da
dönüveriyorlar
Onlar
inanıcı
değillerdir
İçinde
hidayet
ve
nûr
bul
unan
Tevratı
elbette
biz
indirdik
Müslüman
olan
peygamberler
Yahudiler
hakkında
hükmederler
kendilerini
Tanrıya
adamış
zâhitler
âlimler
de
Allahın
kitabını
korumakla
görevlendirildiklerinden
onunla
hüküm
verirler
ve
onun
Allahın
kitabı
olduğuna
şahitlik
ederlerdi
İnsanlardan
korkmayın
benden
korkun
âyetlerimi
az
bir
paraya
satmayın
Kim
Allahın
indirdiğiyle
hükmetmezse
işte
onlar
kâfirlerin
ta
kendileridir
Biz
Tevratta
onlara
cana
can
göze
göz
buruna
burun
kulağa
kulak
dişe
diş
ve
yaralara
karşılıklı
kısas
ödeşme
yazdık
Bununla
beraber
kim
kısas
hakkını
bağışlarsa
bu
kendi
günahlarına
keffaret
olur
Ve
kim
Allahın
indirdiğiyle
hükmetmezse
işte
onlar
zalimlerin
ta
kendileridir
O
peygamberlerin
ardından
yanlarındaki
Tevra
tı
doğrulayıcı
olarak
Meryem
oğlu
İsayı
gönderdik
ve
ona
içinde
hidayet
ve
nur
olan
kendinden
önceki
Tevratı
tasdik
eden
ve
Allahtan
korkanlar
için
bir
hidayet
rehberi
ve
bir
öğüt
olan
İncili
verdik
İncil
ehli
de
Allahın
ona
indirdikleriyle
hük
metsinler
Kim
Allahın
indirdiği
ile
hükmetmezse
işte
onlar
fâsıkların
ta
kendileridir
Sana
da
ey
Muhammed
geçmiş
kitapları
tasdik
eden
ve
onları
kollayıp
koruyan
Kitab
Kurânı
hak
ile
indirdik
Onların
aralarında
Allahın
indirdiği
ile
hükmet
Onların
arzu
ve
heveslerine
uyarak
sana
gelen
haktan
sapma
Biz
her
biriniz
için
bir
şeriat
ve
yol
belirledik
Eğer
Allah
dileseydi
sizi
tek
bir
ümmet
yapardı
fakat
size
verdiklerinde
sizi
denemek
istedi
Öyleyse
iyiliklere
koşun
Hepinizin
dönüşü
Alla
hadır
O
ihtilafa
düştüğünüz
şeyleri
size
haber
verir
Aralarında
Allahın
indirdiğiyle
hükmet
Onların
keyiflerine
uyma
Allahın
sana
indirdiğinin
bir
kısmından
seni
saptırmalarından
sakın
Eğer
Allahın
hükmünden
yüz
çevirirlerse
bil
ki
Allah
bi
r
kısım
günahları
sebebiyle
onları
musibete
uğratmak
istiyor
Muhakkak
ki
insanların
çoğu
yoldan
çıkanlardır
Yoksa
cahiliyye
hükmünü
mü
arıyorlar
kesinlikle
bilen
bir
toplum
için
Allahtan
daha
güzel
hüküm
veren
kim
olabilir
Ey
iman
edenler
Yah
udileri
ve
Hıristiyanları
dost
edinmeyin
Onlar
birbirlerinin
dostudurlar
Sizden
kim
onları
dost
edinirse
şüphesiz
o
onlardan
olur
Şüphesiz
Allah
zalim
kavmi
doğru
yola
iletmez
Kalblerinde
hastalık
bulunanların
Bize
bir
felaket
gelmesinden
kork
uyoruz
diyerek
onların
arasına
koşuştuklarını
görürsün
Umulur
ki
Allah
bir
fetih
ihsan
eder
veya
katından
bir
emir
iş
getirir
de
içlerinde
gizlediklerine
pişman
olurlar
İman
edenler
Sizinle
beraber
olduklarına
dair
Allaha
bütün
güçleriyle
ye
min
edenler
bunlar
mı
derler
Onların
bütün
amelleri
boşa
gitmiştir
ve
kaybedenlerden
olmuşlardır
Ey
iman
edenler
Sizden
kim
dininden
dönerse
bilsin
ki
Allah
yakında
öyle
bir
toplum
getirir
ki
Allah
onları
sever
onlar
da
Allahı
severler
müminl
ere
karşı
yumuşak
kâfirlere
karşı
da
onurlu
ve
şiddetlidirler
Allah
yolunda
mücahede
eder
hiçbir
kınayıcının
kınamasından
da
korkmazlar
Bu
Allahın
bir
lütfudur
onu
dilediğine
verir
Allah
geniş
ihsan
sahibidir
her
şeyi
çok
iyi
bilendir
Sizin
asıl
dostunuz
Allahtır
Onun
Resulüdür
ve
namazlarını
kılan
zekatlarını
veren
ve
rükû
eden
müminlerdir
Kim
Allahı
Onun
Resulünü
ve
müminleri
dost
edinirse
iyi
bilsin
ki
Allahın
taraftarları
galip
geleceklerdir
Ey
iman
edenler
Sizden
önc
e
kendilerine
kitap
verilmiş
olanlardan
ve
kâfirlerden
dininizi
alay
ve
eğlence
konusu
yapanları
dost
edinmeyin
Eğer
gerçekten
iman
ediyorsanız
Allahtan
gereğince
korkun
Namaza
çağırdığınız
zaman
onu
alay
ve
eğlence
konusu
yaparlar
Bu
onların
akıllarını
kullanmayan
bir
toplum
olmalarından
dolayıdır
De
ki
Ey
kitap
ehli
Sadece
Allaha
bize
indirilene
ve
bizden
önce
indirilene
inandığımız
için
mi
bizden
hoşlanmıyorsunuz
Oysa
çoğunuz
yoldan
çıkmışlarsınız
De
ki
Allah
katında
ceza
ya
çarptırılma
bakımından
bunlardan
daha
kötüsünü
size
haber
vereyim
mi
Allah
kimlere
lanet
etmiş
ve
gazabına
uğratmışsa
kimlerden
maymunlar
domuzlar
ve
şeytana
tapanlar
yapmışsa
işte
bunların
makamı
daha
kötüdür
ve
onlar
düz
yoldan
daha
çok
sapmışlar
dır
Onlar
size
geldikleri
zaman
iman
ettik
dediler
Oysa
yanınıza
kâfir
olarak
girip
kâfir
olarak
çıkmışlardır
Allah
onların
gizlediklerini
çok
iyi
bilir
Onlardan
çoğunu
günah
işlemede
düşmanlıkta
ve
haram
yemede
yarış
ederken
görürsün
Bu
yaptıkları
şeyler
ne
kötüdür
Gerçek
dindarların
ve
din
bilginlerinin
onları
günah
olan
bir
söz
söylemekten
ve
haram
yemekten
men
etmeleri
gerekmez
miydi
Yaptıkları
şey
ne
kötüdür
Yahudiler
Allahın
eli
çok
sıkıdır
dediler
Söyledikleri
s
öz
sebebiyle
onların
elleri
bağlansın
ve
lanete
uğrasınlar
Aksine
Allahın
elleri
açıktır
dilediği
gibi
verir
Andolsun
Rabbinden
sana
indirilen
onların
çoğunun
azgınlığını
ve
küfrünü
azdırıyor
Biz
onların
aralarına
tâ
kıyamete
kadar
düşmanlık
ve
kin
atmışızdır
Ne
zaman
savaş
için
bir
ateş
yakmışlarsa
Allah
onu
söndürmüştür
Onlar
yeryüzünde
bozgunculuğa
koşarlar
Şüphesiz
Allah
bozguncuları
sevmez
Eğer
kitap
ehli
iman
etmiş
ve
layıkıyla
korunmuş
olsalardı
onların
kötülüklerini
örter
nimeti
bol
olan
cennetlere
koyardık
Eğer
onlar
Tevratı
İncili
ve
kendilerine
indirileni
gereğince
uygulasalardı
hem
üstlerindeki
hem
de
ayaklarının
altındaki
nimetlerden
bol
bol
yerlerdi
Onların
arasında
ılımlı
bir
grup
da
vardı
Böyle
olmakla
berab
er
onların
çoğunun
yaptıkları
ne
kadar
kötüdür
Ey
şanlı
Resul
Rabbinden
sana
indirileni
tebliğ
et
Eğer
bunu
yapmazsan
Onun
peygamberlik
görevini
yapmamış
olursun
Allah
seni
insanlardan
korur
Doğrusu
Allah
kâfirler
toplumunu
doğru
yola
iletmez
De
ki
Ey
kitap
ehli
Tevratı
İncili
ve
Rabbinizden
size
indirileni
uygulamadıkça
bir
esas
üzerinde
değilsiniz
Şüphesiz
ki
Rabbinden
sana
indirilenler
onların
çoğunun
azgınlığını
ve
inkârını
artıracaktır
Şu
halde
kâfir
olan
bir
toplum
için
üzülm
e
Muhakkak
ki
inananlar
Yahudiler
sabiiler
ve
Hıristiyanlardan
kim
Allaha
ve
ahiret
gününe
iman
eder
ve
güzel
amel
işlerse
onlar
için
bir
korku
yoktur
onlar
mahzun
da
olmayacaklardır
Andolsun
biz
İsrailoğullarından
söz
aldık
ve
onlara
pey
gamberler
gönderdik
Fakat
ne
zaman
onlara
bir
peygamber
nefislerinin
hoşlanmadığı
bir
şey
getirmişse
bunlardan
bir
kısmını
yalanlamışlar
bir
kısmını
da
öldürmüşlerdir
Onlar
bir
fitne
kopmayacak
sandılar
kör
ve
sağır
kesildiler
Sonra
Allah
onlar
ın
tevbesini
kabul
etti
Sonra
yine
onların
çoğu
kör
sağır
kesildiler
Allah
onların
yaptıklarını
görüyor
And
olsun
Allah
Meryemin
oğlu
Mesihtir
diyenler
elbette
kâfir
olmuşlardır
Oysa
Mesih
onlara
Ey
İsrailoğulları
hem
benim
hem
de
sizin
Rabbiniz
olan
Allaha
ibadet
edin
Kim
Allaha
ortak
koşarsa
şüphesiz
Allah
ona
cenneti
haram
kılmıştır
ve
onun
varacağı
yer
cehennemdir
Zalimlerin
yardımcıları
da
yoktur
demişti
Allah
üçün
üçüncüsüdür
diyenler
elbette
kâfir
olmuşlardır
Oysa
t
ek
ilâhtan
başka
ilâh
yoktur
Eğer
söylediklerinden
vazgeçmezlerse
elbette
onlardan
inkâr
edenlere
acı
bir
azap
dokunacaktır
Hâlâ
Allaha
tevbe
edip
Ondan
af
dilemiyorlar
mı
Allah
çok
bağışlayandır
çok
merhamet
edendir
Meryemin
oğlu
Mesih
İ
sa
sadece
bir
peygamberdir
Ondan
önce
de
peygamberler
gelip
geçmiştir
Anası
da
dosdoğru
bir
kadındır
Her
ikisi
de
yemek
yerlerdi
Bak
onlara
âyetleri
nasıl
açıklıyoruz
Sonra
yine
bak
nasıl
yüz
çeviriyorlar
De
ki
Allahı
bırakıp
da
size
ne
zara
r
ne
de
fayda
vermeye
gücü
yetmeyen
şeylere
mi
tapıyorsunuz
Oysa
Allah
işitendir
bilendir
De
ki
Ey
kitap
ehli
Dininizde
haksız
yere
aşırı
gitmeyin
Daha
önce
sapmış
birçoklarını
da
saptırmış
ve
böylece
doğru
yolu
kaybetmiş
bir
kavmin
keyifleri
ne
uymayın
İsrailoğullarından
küfredenler
Davud
ve
Meryemin
oğlu
İsa
diliyle
lanetlenmişlerdir
Bu
onların
isyan
etmeleri
ve
aşırı
gitmeleri
yüzündendi
Onlar
yaptıkları
kötülüklerden
vazgeçmiyorlardı
Yaptıkları
şey
ne
kötü
idi
Onlarda
n
birçoğunun
kâfirleri
dost
edindiklerini
görürsün
Nefislerinin
kendilerine
sunduğu
şey
ne
kadar
kötüdür
Allah
onlara
gazab
etmiştir
Onlar
ebedî
olarak
azap
içinde
kalacaklardır
Eğer
onlar
Allaha
Peygambere
ve
ona
indirilen
Kurâna
inanmış
olsa
lardı
kâfirleri
dost
tutmazlardı
Fakat
onların
çoğu
yoldan
çıkmış
kimselerdir
İman
edenlere
karşı
düşmanlık
yönünden
insanların
en
şiddetlisi
olarak
Yahudileri
ve
Allaha
ortak
koşanları
bulursun
Ve
yine
iman
edenlere
sevgi
bakımından
en
yakın
olar
ak
da
Biz
Hıristiyanlarız
diyenleri
bulursun
Çünkü
onların
içlerinde
keşişler
ve
rahipler
vardır
Ve
onlar
büyüklük
taslamazlar
Peygambere
indirilen
Kurâni
dinledikleri
zaman
onun
hak
olduğunu
öğrendiklerinden
dolayı
gözlerinin
yaşla
dolup
ta
ştığını
görürsün
Onlar
Ey
Rabbimiz
iman
ettik
bizi
de
şahitlerden
yaz
derler
Hem
biz
Rabbimizin
bizi
iyi
kişilerle
birlikte
cennete
sokmasını
arzulayıp
dururken
neden
Allaha
ve
hak
olarak
bize
gelen
şeylere
inanmayalım
Böyle
demeleri
sebebiyle
Allah
onları
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlerle
mükafatlandırmıştır
Orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
İşte
iyilik
yapanların
mükafatı
budur
İnkar
edip
âyetlerimizi
yalanlayanlar
da
cehennem
ehlidir
Ey
iman
edenler
Allahın
size
hel
al
kıldığı
temiz
şeyleri
haram
saymayın
Ve
aşırı
da
gitmeyin
Çünkü
Allah
aşırı
gidenleri
sevmez
Allahın
size
verdiği
rızıklardan
helal
ve
temiz
olarak
yiyin
ve
inandığınız
Allahtan
korkun
Allah
sizi
kasıtsız
olarak
yaptığınız
yeminlerinizden
sorumlu
tutmaz
Fakat
kasıtlı
yaptığınız
yeminlerinizden
sizi
sorumlu
tutar
Bozulan
yeminin
kefareti
cezası
ailenize
yedirdiğinizin
ortalamasından
on
yoksulu
yedirmek
veya
giydirmek
yahut
da
bir
köle
azad
etmektir
Verecek
bir
şey
bulamayan
kimse
için
de
üç
gün
oruç
tutmaktır
İşte
yemin
ettiğiniz
zaman
yeminlerinizi
bozmanın
cezası
budur
Yeminlerinizi
koruyun
İşte
Allah
âyetlerini
size
böyle
açıklar
ki
şükredesiniz
Ey
iman
edenler
İçki
kumar
dikili
taşlar
putlar
ve
fal
okları
şeytan
işi
birer
pisliktir
Bunlardan
kaçının
ki
kurtuluşa
eresiniz
Şeytan
içki
ve
kumarla
sizin
aranıza
düşmanlık
ve
kin
sokmak
ve
sizi
Allahı
anmaktan
ve
namazdan
alıkoymak
ister
Artık
bunlardan
vazgeçtiniz
değil
mi
Allaha
itaat
edin
Peygambere
de
itaat
edin
Kötülüklerden
sakının
Eğer
yüz
çevirirseniz
biliniz
ki
Peygamberimize
düşen
sadece
apaçık
tebliğdir
İman
edip
salih
amel
işleyenler
Allahtan
korktukları
imanlarında
sebat
ettikleri
salih
amel
işlemeye
devam
ettikleri
sonra
Allaht
an
sakındıkları
imanlarından
ayrılmadıkları
yine
Allahtan
korktukları
ve
iyilikte
bulundukları
müddetçe
daha
önce
yediklerinden
dolayı
kendilerine
bir
günah
yoktur
Allah
iyilikte
bulunanları
sever
Ey
iman
edenler
Allah
sizi
ellerinizin
ve
mızrak
larınızın
erişeceği
bir
avla
dener
ki
gizlide
kendisinden
korkanları
meydana
çıkarsın
Kim
bundan
sonra
saldırıda
bulunursa
onun
için
acı
bir
azab
vardır
Ey
iman
edenler
ihramlı
iken
av
hayvanı
öldürmeyin
İçinizden
kim
kasten
onu
öldürürse
yaptığı
işin
vebalini
tatması
için
öldürdüğü
hayvanın
dengi
ona
cezadır
ki
Kâbeye
ulaşacak
bir
kurban
olmak
üzere
buna
yine
içinizden
iki
adaletli
kişi
hükmeder
yahut
ceza
olmak
üzere
bir
keffarettir
ki
ya
o
nisbette
fakirleri
doyurmak
yahut
onun
dengi
or
uç
tutmaktır
Allah
geçmişi
affetmiştir
Fakat
kim
de
bu
suçu
tekrarlarsa
Allah
ondan
intikamını
alır
Allah
daima
gâliptir
intikam
sahibidir
Size
ve
yolculara
yiyecek
olmak
üzere
deniz
avı
ve
onu
yemek
helal
kılındı
Kara
avı
ise
ihramlı
olduğun
uz
müddetçe
size
haram
edilmiştir
Huzurunda
toplanacağınız
Allahtan
korkun
Allah
Kâbeyi
o
Beyt
i
haramı
haram
ayı
kurbanı
ve
kurbanlardaki
gerdanlıkları
insanlar
için
bir
nizam
kıldı
Bu
Allahın
göklerde
ve
yerde
olan
her
şeyi
bildiğini
v
e
Allahın
her
şeyi
hakkıyla
bilici
olduğunu
sizin
de
bilmeniz
içindir
İyi
bilin
ki
Allah
hem
cezası
çok
şiddetli
olandır
hem
de
çok
bağışlayıcı
çok
merhametlidir
Peygamberin
üzerine
düşen
sadece
duyurmadır
Allah
açıkladıklarınızı
da
gizlediklerinizi
de
bilir
De
kiPis
olan
şeyle
temiz
olan
şey
bir
olmaz
pis
olanın
çokluğu
hoşuna
gitse
bile
Ey
selim
akıl
sahipleri
Allahtan
korkun
ki
kurtuluşa
eresiniz
Ey
iman
edenler
Açıklandığı
zaman
hoşunuza
gitmeyecek
olan
şeylerden
so
rmayın
Eğer
onları
Kurân
indirilirken
sorarsanız
size
açıklanır
Halbuki
Allah
onlardan
geçmiştir
Allah
çok
bağışlayan
ve
çok
yumuşak
davranandır
Sizden
önce
gelen
bir
kavim
bunları
sormuştu
da
sonra
inkâr
etmişti
Allah
ne
bahîreyi
ne
s
âibeyi
ne
vesileyi
ve
ne
de
hâmı
meşru
kılmıştır
Fakat
küfredenler
Allaha
yalan
iftira
etmektedirler
Onların
çoğunun
akılları
ermez
Onlara
Allahın
indirdiği
kitabıne
ve
peygambere
gelin
dendiği
zaman
Atalarımızı
üzerinde
bulduğumu
z
şey
bize
yeter
derler
Ataları
bir
şey
bilmeyen
ve
doğru
yolu
da
bulamayan
kimseler
olsa
da
mı
Ey
inananlar
kendinize
dikkat
edin
Siz
doğru
yolda
olduğunuz
takdirde
doğru
yoldan
sapanlar
size
zarar
veremezler
Hepinizin
dönüşü
Allahadır
Yaptık
larınızı
size
O
haber
verecektir
Ey
iman
edenler
İçinizden
birine
ölüm
emareleri
geldiği
zaman
vasiyet
sırasında
aranızdaki
şahitliğin
hükmü
kendi
içinizden
iki
adaletli
şahit
yahut
yeryüzünde
yolculuğa
çıkmış
iseniz
ölüm
emareleri
de
size
g
elip
çatmışsa
sizden
olmayan
diğer
iki
şahit
tutmaktır
Eğer
bunlardan
şüpheye
düşerseniz
namazdan
sonra
onları
alıkorsunuz
Onlar
da
Allaha
şöyle
yemin
ederler
Akraba
bile
olsa
yemini
bir
çıkar
karşılığı
satmayacağız
Allahın
şahitliğini
gizlemey
eceğiz
Aksi
halde
günahkârlardan
oluruz
Eğer
o
iki
şahidin
bir
günah
işledikleri
anlaşılırsa
ölene
daha
yakın
olan
hak
sahiplerinden
diğer
iki
kişi
onların
yerine
geçerler
ve
Bizim
şahitliğimiz
önceki
iki
kişinin
şahitliğinden
daha
doğrudur
Biz
kimsenin
hakkına
tecavüz
etmedik
Aksi
halde
biz
de
zalimlerden
olurduk
diye
Allaha
yemin
ederler
İşte
bu
şahitliklerini
gerektiği
gibi
yapmaları
yahut
yeminlerinden
sonra
yeminlerinin
kabul
edilmemesinden
korkmaları
için
en
iyi
yoldur
Allahta
n
korkun
ve
emirlerini
dinleyin
Allah
doğru
yoldan
çıkan
bir
topluluğu
hidayete
erdirmez
Allah
Resulleri
topladığı
gün
Size
ne
cevap
verildi
der
Bizim
bilgimiz
yok
derler
gizlileri
bilen
yalnız
sensin
sen
Allah
şöyle
diyecektir
Ey
Meryem
oğlu
Îsâ
Sana
ve
annene
olan
nimetimi
hatırla
Hani
seni
Rûhul
Kudüs
Cebrâil
ile
desteklemiştim
Beşikteyken
ve
kemâle
ermişken
insanlarla
konuşuyordun
Sana
yazıyı
hikmeti
Tevratı
ve
İncili
öğretmiştim
İznimle
çamurdan
kuş
şeklinde
bi
r
şey
yapmış
ve
ona
üflemiştin
o
da
iznimle
kuş
olmuştu
Anadan
doğma
kör
olanı
ve
alaca
hastalığına
yakalanmış
kimseyi
iznimle
iyileştirmiştin
Ölüleri
iznimle
hayata
çıkarmıştın
İsrailoğullarına
âyetlerle
geldiğin
ve
onlardan
inkâr
edenlerin
Bu
an
cak
apaçık
bir
sihirdir
dedikleri
zaman
seni
onlardan
korumuştum
Hani
Havarilere
Bana
ve
Resulüme
iman
edin
diye
ilham
etmiştim
Onlar
da
İman
ettik
bizim
şüphesiz
Müslümanlar
olduğumuza
şahit
ol
demişlerdi
Havariler
Ey
Meryem
oğlu
Îsâ
Rabbin
bize
gökten
bir
sofra
indirebilir
mi
dediler
Îsâ
da
İnanıyorsanız
Allahtan
korkun
dedi
Havâriler
İstiyoruz
ki
ondan
yiyelim
kalblerimiz
iyice
yatışsın
senin
bize
doğru
söylediğini
bilelim
ve
bunu
bizzat
görenlerden
olalım
dedi
ler
Meryem
oğlu
Îsâ
da
Allahım
Rabbimiz
bizim
üzerimize
gökten
bir
sofra
indir
ki
bizim
için
önce
ve
sonra
gelenlerimiz
için
bir
bayram
ve
senden
bir
mucize
olsun
Bizi
rızıklandır
sen
rızık
verenlerin
en
hayırlısısın
dedi
Allah
buyur
du
ki
Ben
onu
size
indireceğim
Fakat
bundan
sonra
içinizden
kim
inkâr
ederse
ben
ona
âlemlerden
hiç
kimseye
yapmayacağım
bir
azabı
yaparım
Ve
Allah
demişti
ki
Ey
Meryem
oğlu
Îsâ
sen
mi
insanlara
Beni
ve
annemi
Allahtan
başka
iki
tanrı
edi
nin
dedin
Hâşâ
dedi
sen
yücesin
benim
için
gerçek
olmayan
bir
şeyi
söylemem
bana
yakışmaz
Eğer
demiş
olsam
sen
bunu
bilirsin
sen
benim
nefsimde
olanı
bilirsin
ben
ise
senin
nefsinde
olanı
bilmem
çünkü
gaybları
bilen
yalnız
sensin
sen
Ben
onlara
sadece
senin
bana
emrettiklerini
söyledim
Benim
ve
sizin
Rabbiniz
olan
Allaha
kulluk
edin
dedim
Aralarında
olduğum
müddetçe
onlara
şahit
idim
fakat
sen
beni
vefat
ettirince
onları
gözetleyen
yalnız
sen
oldun
Sen
her
şeyi
görensin
Eğer
onlara
azab
edersen
onlar
senin
kullarındır
eğer
onları
bağışlarsan
şüphesiz
sen
daima
üstünsün
hikmet
sahibisin
Allah
buyurdu
ki
Bu
sadıklara
doğruluklarının
fayda
sağladığı
gündür
Onlar
için
altlarından
ırmaklar
akan
içinde
ebedî
kal
acakları
cennetler
vardır
Allah
onlardan
razı
olmuş
onlar
da
Ondan
razı
olmuşlardır
İşte
büyük
kurtuluş
budur
Göklerin
yerin
ve
bunlarda
bulunan
her
şeyin
mülkü
Allahındır
O
her
şeye
kâdirdir
ENAM
Enâm
sûresi
yüzaltmışbeş
âye
ttir
ve
âyetler
Medinede
diğerleri
Mekkede
inmiştir
Sûrenin
bazı
âyetlerinde
Arapların
kurban
edilen
hayvanlarla
ilgili
birtakım
gelenekleri
kınandığı
için
sûreye
Enâm
sûresi
denmiştir
Enâm
koyun
keçi
deve
sığır
ve
ma
nda
cinslerini
bir
arada
ifade
eden
bir
kelimedir
Hamd
gökleri
ve
yeri
yaratan
karanlıkları
ve
aydınlığı
var
eden
Allaha
mahsustur
Böyleyken
kâfirler
hâlâ
Rablerine
başkalarını
eşit
sayıyorlar
Sizi
çamurdan
yaratan
sonra
size
bir
ecel
takdir
eden
Odur
Tayin
edilen
bir
ecel
de
kıyamet
zamanı
Onun
katındadır
Sonra
bir
de
şüphe
ediyorsunuz
O
göklerde
de
yerde
de
tek
Allahtır
Sizin
gizlinizi
açığınızı
ve
ne
kazandığınızı
bilir
Onlara
Rablerinin
âyetlerinden
hiçbir
âyet
gelmez
ki
ondan
yüz
çevirmesinler
Hak
kendilerine
gelince
onu
yalanladılar
Alaya
aldıkları
şeyin
haberi
yakında
kendilerine
gelecektir
Kendilerinden
önce
nice
nesilleri
helak
ettiğimizi
görmediler
mi
Yeryüzünde
size
vermediğimiz
imkanları
onlara
verm
iştik
Onlara
gökten
bol
bol
yağmur
indirmiş
altlarından
ırmaklar
akıtmıştık
Fakat
onları
günahlarından
dolayı
helak
ettik
Ve
kendilerinden
sonra
başka
bir
nesil
yarattık
Eğer
sana
kağıtta
yazılı
bir
kitap
indirmiş
olsak
da
onu
elleriyle
tutsalardı
yine
de
o
kâfirler
Muhakkak
ki
bu
apaçık
bir
sihirdir
derlerdi
Ona
bir
melek
indirilmeli
değil
miydi
dediler
Eğer
bir
melek
indirseydik
iş
bitirilmiş
olurdu
sonra
kendilerine
hiç
göz
açtırılmazdı
Eğer
Peygamberi
biz
bir
melek
yapsaydık
yine
de
onu
bir
adam
şeklinde
yapardık
ve
onları
yine
düştükleri
kuşkuya
düşürürdük
Senden
önce
de
peygamberlerle
alay
edilmişti
Fakat
onlardan
alay
edenleri
alay
ettikleri
şey
kuşatıverdi
De
ki
Yeryüzünde
dolaşın
da
yalanlayanların
sonu
na
sıl
olmuş
görün
De
ki
Göklerde
ve
yerde
olanlar
kimindir
Allahındır
de
O
rahmet
etmeyi
kendi
nefsine
yazmıştır
Sizi
varlığında
asla
şüphe
olmayan
kıyamet
gününde
toplayacaktır
Ama
kendilerini
zarara
sokanlar
inanmazlar
Gecede
günd
üzde
barınan
her
şey
Onundur
O
işitendir
bilendir
De
ki
Gökleri
ve
yeri
yoktan
var
eden
besleyen
fakat
kendisi
beslenmeyen
Allahtan
başka
dost
mu
tutayım
Ben
İslâm
olanların
ilki
olmakla
emrolundum
de
ve
sakın
Allaha
ortak
koşanlardan
ol
ma
De
ki
Eğer
Rabbime
isyan
edersem
büyük
bir
günün
azabından
korkarım
O
gün
kimden
azab
giderilirse
kuşkusuz
Allah
ona
rahmet
etmiştir
İşte
apaçık
kurtuluş
budur
Allah
sana
bir
zarar
dokundurursa
onu
yine
kendisinden
başka
açacak
yok
tur
Ve
eğer
sana
bir
hayır
dokundursa
kuşkusuz
O
herşeyi
yapabilendir
O
kullarının
üstünde
tam
hâkimdir
O
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
herşeyden
haberdardır
De
ki
Şahitlik
yönünden
hangi
şey
daha
büyüktür
De
ki
Allah
benimle
sizin
aranızda
şahittir
ve
bana
bu
Kurân
vahyolundu
ki
onunla
hem
sizi
hem
de
sizden
sonra
kendisine
ulaşan
herkesi
uyarayım
Allahla
beraber
başka
ilâhlar
olduğuna
siz
gerçekten
şahitlik
eder
misiniz
De
ki
Ben
buna
şahitlik
etmem
O
ancak
ve
ancak
bir
t
ek
ilâhtır
ve
gerçekten
ben
sizin
ortak
tuttuğunuz
şeylerden
uzağımde
Kendilerine
Kitap
verdiğimiz
kimseler
Peygamberi
kendi
oğullarını
bildikleri
gibi
bilirler
Kendilerine
yazık
edenler
var
ya
İşte
onlar
iman
etmezler
Allaha
iftira
ede
rek
yalan
uydurandan
veya
âyetlerini
yalanlayandan
daha
zalim
kim
olabilir
Hiç
şüphe
yok
ki
zalimler
kurtuluşa
eremezler
O
gün
hepsini
mahşere
toplayacağız
Sonra
Allaha
ortak
koşanlara
Hani
nerede
o
Allaha
ortak
saydığınız
ortaklarınız
diyece
ğiz
Sonra
Onlar
Rabbimiz
Allaha
yemin
ederiz
ki
biz
müşriklerden
değildik
demekten
başka
bir
özür
bulamayacaklar
Bak
vicdanlarına
karşı
nasıl
yalan
söylediler
O
uydurdukları
putlar
da
kendilerinden
kaybolup
gitti
İçlerinden
seni
d
inleyenler
de
vardır
fakat
biz
onu
anlamalarına
engel
olmak
için
kalblerinin
üstüne
örtüler
kulaklarının
içine
de
ağırlık
koyduk
Onlar
bütün
delilleri
görseler
bile
yine
ona
inanmazlar
Hatta
sana
geldiklerinde
seninle
tartışırlar
Ve
o
kâfirler
Bu
öncekilerin
masallarından
başka
bir
şey
değildir
derler
Onlar
insanları
Kurâna
iman
etmekten
men
ederler
hem
de
kendileri
ondan
uzak
dururlar
Böylece
yalnız
kendilerini
mahvediyorlar
ama
farkında
değiller
Onların
ateşin
üzerinde
durduruld
ukları
zaman
Ne
olurdu
dünyaya
döndürülseydik
Rabbimizin
âyetlerini
yalanlamasaydık
da
müminlerden
olsaydık
dediklerini
bir
görsen
Hayır
daha
önce
gizleyip
durdukları
karşılarına
çıktı
da
ondan
yoksa
geri
çevrilselerdi
yine
men
edildikleri
şeyi
yapmaya
dönerlerdi
Çünkü
onlar
yalancıdırlar
Dediler
ki
Dünya
hayatımızdan
başka
bir
hayat
yoktur
biz
diriltilecek
değiliz
Rablerinin
huzurunda
durduruldukları
zaman
onları
bir
görsen
Rableri
onlara
şöyle
der
Bu
bir
gerçek
değil
midir
Onlar
da
Rabbimize
yemin
ederiz
ki
gerçektir
derler
Rableri
de
onlara
Öyleyse
inkârınız
sebebiyle
azabı
tadın
der
Allahın
huzuruna
çıkmayı
yalanlayanlar
gerçekten
hüsrana
uğramışlardır
Kıyamet
günü
ansızın
gelince
onlar
günahlarını
sırtl
arına
yüklenmiş
olarak
şöyle
derler
Dünyada
yaptığımız
kusurlardan
dolayı
yazıklar
olsun
bize
Bakın
yüklendikleri
günah
ne
kötüdür
Dünya
hayatı
eğlence
ve
oyundan
başka
bir
şey
değildir
Ahiret
yurdu
ise
Allahtan
korkanlar
için
daha
hayırlıdır
Aklınızı
kullanmaz
mısınız
Onların
söylediklerinin
seni
üzdüğünü
elbette
biliyoruz
Onlar
aslında
seni
yalanlamıyorlar
fakat
o
zalimler
Allahın
âyetlerini
inkâr
ediyorlar
Senden
önce
de
peygamberler
yalanlanmıştı
Kendilerine
yardımımız
geli
nceye
kadar
yalanlanmaya
ve
eziyet
olunmaya
sabrettiler
Allahın
sözlerini
değiştirecek
hiçbir
kimse
yoktur
Şüphesiz
ki
sana
peygamberlerin
haberlerinden
bir
kısmı
gelmiştir
Eğer
onların
yüz
çevirmesi
sana
ağır
geldiyse
haydi
gücün
yetiyorsa
yerin
içine
inebileceğin
bir
delik
ya
da
göğe
çıkabileceğin
bir
merdiven
ara
ki
onlara
bir
mucize
getiresin
Allah
dileseydi
elbette
onları
hidayet
üzerinde
toplardı
O
halde
cahillerden
olma
Daveti
ancak
dinleyenler
kabul
ederler
Ölülere
gelince
A
llah
onları
diriltir
sonra
Ona
döndürülürler
Dediler
ki
Ona
Rabbinden
bir
mucize
indirilmeli
değil
miydi
De
ki
Şüphesiz
ki
Allah
bir
mucize
indirmeye
kâdirdir
fakat
çokları
bilmezler
Yeryüzünde
yürüyen
hiçbir
hayvan
ve
iki
kanadıyla
uç
an
hiçbir
kuş
yoktur
ki
sizin
gibi
birer
ümmet
olmasınlar
Biz
kitapta
hiçbir
şeyi
eksik
bırakmamışızdır
sonra
hepsi
Rablerinin
huzurunda
toplanırlar
Âyetlerimizi
yalanlayanlar
karanlıklar
içinde
kalmış
sağır
ve
dilsizlerdir
Allah
dilediği
kimseyi
şaşırtır
dilediği
kimseyi
de
doğru
yola
koyar
De
ki
Kendinizi
hiç
düşündünüz
mü
Allahın
azabı
size
gelse
veya
kıyamet
vakti
gelse
Allahtan
başkasına
mı
yalvarırsınız
Eğer
sözünde
doğru
kimselerseniz
cevap
verin
Hayır
yalnız
o
Allaha
y
alvarırsınız
O
da
dilerse
kaldırılmasını
istediğiniz
belayı
kaldırır
ve
o
zaman
ortak
koştuğunuz
şeyleri
unutursunuz
Şüphesiz
ki
senden
önceki
ümmetlere
de
peygamberler
gönderdik
Bize
yalvarsınlar
diye
onları
darlık
ve
sıkıntı
ile
yakalayıp
cezaland
ırdık
Hiç
olmazsa
kendilerine
baskınımız
geldiği
zaman
olsun
yalvarmalı
değiller
miydi
Fakat
kalbleri
katılaştı
ve
şeytan
yaptıklarını
kendilerine
güzel
gösterdi
Kendilerine
hatırlatılanları
unuttuklarında
onlara
her
şeyin
kapısını
açtık
Niha
yet
kendilerine
verilen
o
nimetlerle
sevinip
zevke
dalınca
onları
azabımızla
ansızın
yakalayıverdik
Hemen
ümitsizliğe
kapılıp
şaşkına
döndüler
Böylece
zulmeden
kavmin
kökü
kesildi
Âlemlerin
Rabbi
olan
Allaha
hamdolsun
De
ki
Söyleyin
bakalım
eğer
Allah
kulaklarınızı
ve
gözlerinizi
alır
da
kalblerinize
mühür
vurursa
Allahtan
başka
onları
size
getirecek
tanrı
kimdir
Dikkat
et
âyetlerimizi
nasıl
türlü
türlü
açıklıyoruz
sonra
da
onlar
yüz
çeviriyorlar
De
ki
Söyler
misiniz
bana
Size
Allahın
azabı
ansızın
veya
açıkça
gelirse
zalim
toplumdan
başkası
mı
helak
olur
Biz
peygamberleri
ancak
rahmetimizin
müjdecileri
ve
azabımızın
habercileri
olmak
üzere
göndeririz
Artık
kim
iman
edip
durumunu
düzeltirse
onlara
hiç
korku
yoktur
O
nlar
mahzun
da
olmayacaklardır
Âyetlerimizi
yalanlayanlara
gelince
yapmakta
oldukları
fenalıklar
yüzünden
onlara
azap
dokunacaktır
De
ki
Size
Allahın
hazineleri
benim
yanımdadır
demiyorum
Gaybı
da
bilmiyorum
Ve
size
ben
bir
meleğim
de
dem
iyorum
Ben
sadece
bana
vahyolunana
uyuyorum
De
ki
Kör
ile
gören
bir
olur
mu
Hiç
düşünmez
misiniz
Rablerinin
huzurunda
toplanacaklarından
korkanları
Kuranla
uyar
Onlar
için
Allahtan
başka
ne
bir
dost
ne
de
bir
şefaatçi
vardır
Gerekir
ki
Al
lahtan
korkarlar
Sırf
Allahın
rızasını
dileyerek
sabah
akşam
Rablerine
dua
edenleri
huzurundan
kovma
Onların
hesabından
sen
sorumlu
değilsin
onlar
da
senin
hesabından
sorumlu
değiller
Onları
yanından
kovduğun
takdirde
zalimlerden
olursun
Biz
onlardan
kimini
kimi
ile
Allah
aramızdan
bunlara
mı
lutfunu
layık
gördü
desinler
diye
işte
böyle
imtihan
ettik
Allah
şükredenleri
daha
iyi
bilen
değil
midir
Âyetlerimize
inananlar
sana
geldikleri
zaman
onlara
şöyle
söyle
Selam
olsun
size
Rabbiniz
rahmeti
kendi
üzerine
yazdı
Sizden
her
kim
bilmeyerek
bir
kötülük
işleyip
de
sonra
arkasından
tevbe
eder
kendini
düzeltirse
muhakkak
ki
O
bağışlayan
esirgeyendir
Suçluların
tuttuğu
yol
açığa
çıksın
diye
âyetleri
işte
böyle
genişçe
açıklıy
oruz
De
ki
Şüphesiz
ki
bana
Allahtan
başka
yalvardıklarınıza
ibadet
etmem
yasaklandı
De
ki
Sizin
çarpık
isteklerinize
uymayacağım
eğer
uyarsam
o
zaman
sapıtmış
olur
doğru
yolda
gidenlerden
olmamış
olurum
De
ki
Ben
Rabbimden
apaçık
bir
delile
dayanmaktayım
siz
ise
onu
yalanladınız
O
çabuk
gelmesini
istediğiniz
azab
benim
elimde
değildir
hüküm
ancak
Allaha
aittir
gerçeği
O
anlatır
ve
O
hakkı
bâtıldan
ayırt
edenlerin
en
hayırlısıdır
De
ki
Sizin
çabuk
gelmesini
istediğiniz
azab
benim
elimde
olsaydı
benimle
sizin
aranızdaki
durum
herhalde
sonuçlanmış
olurdu
Allah
zulmedenleri
en
iyi
bilendir
Gaybın
anahtarları
Onun
katındadır
onları
Ondan
başkası
bilmez
karada
ve
denizde
olanları
O
bilir
ve
bir
yaprak
düşmez
ki
onu
O
bilmesin
ne
toprağın
karanlıklarında
bir
tane
ne
de
kuru
ve
yaş
hiçbir
şey
yoktur
ki
o
herşeyi
açıklayan
Kitapta
bulunmasın
Sizi
geceleyin
ölü
gibi
uyutan
gündüzün
ne
yaptıklarınızı
bilen
sonra
ölüm
ânı
gelinceye
kadar
gündüzleri
sizi
uyan
dırıp
kaldıran
Odur
Sonunda
da
dönüşünüz
ancak
Onadır
Sonra
bütün
yaptıklarınızı
size
O
haber
verecektir
O
kulları
üzerinde
hükümranlığı
sürdürür
ve
size
koruyucular
gönderir
sonunda
sizden
birinize
ölüm
geldiği
vakit
elçilerimiz
hiç
eksiklik
y
apmadan
onun
canını
alırlar
Sonra
da
gerçek
Mevlâlarına
döndürülürler
Dikkatli
olun
hüküm
ancak
Onundur
ve
O
hesap
görenlerin
en
süratlisidir
De
ki
Bizi
bu
tehlikeden
kurtarırsa
elbette
şükredenlerden
olacağız
diye
gizli
ve
aşikâr
Ona
ya
lvarıp
dururken
karanın
ve
denizin
karanlıklarından
sizi
kim
kurtarır
De
ki
Allah
sizi
ondan
ve
bütün
sıkıntılardan
kurtarır
sonra
da
siz
yine
ortak
koşarsınız
De
ki
Onun
üstünüzden
ve
ayaklarınızın
altından
azab
göndermeye
yahut
sizi
fırkalara
ayırıp
kiminizin
kiminize
hıncını
tattırmaya
gücü
yeter
Bak
âyetlerimizi
nasıl
inceden
inceye
açıklıyoruz
ki
onlar
iyice
anlasınlar
Kavmin
o
Kurânı
yalan
saydı
halbuki
o
gerçektir
De
ki
Ben
sizin
vekiliniz
değilim
Her
habe
rin
kararlaştırılmış
bir
zamanı
vardır
siz
de
onu
yakında
bileceksiniz
Âyetlerimiz
hakkında
münasebetsizliğe
dalanları
gördüğün
zaman
hemen
onlardan
uzaklaş
ki
ondan
başka
söze
dalsınlar
Eğer
şeytan
bunu
sana
unutturursa
hatırladıktan
sonra
hemen
k
alk
o
zalimler
topluluğuyla
oturma
Allahtan
korkanlara
o
zalimlerin
hesabından
bir
sorumluluk
yoktur
Fakat
bu
bir
hatırlatmadır
Gerekir
ki
sakınırlar
Dinlerini
bir
oyun
ve
bir
eğlence
edinen
ve
kendilerini
dünya
hayatının
aldattığı
kimseleri
bırak
Ve
hiçbir
kimsenin
kazandığı
şey
yüzünden
kendisini
helake
atmamasını
kendisi
için
Allahtan
başka
hiç
bir
dost
ve
hiçbir
şefaatçi
bulunmadığını
Kurân
ile
hatırlat
O
azaptan
kurtulmak
için
bütün
varını
feda
etse
kendisinden
alınmaz
Onlar
kazan
dıkları
şey
yüzünden
helake
uğratılmışlardır
Onlar
için
inkâr
ettiklerinden
dolayı
kaynar
bir
içecek
ve
can
yakıcı
bir
azab
vardır
De
ki
Biz
Allahı
bırakıp
da
bize
fayda
veya
zarar
vermeyen
şeylere
mi
yalvaralım
Allah
bizi
doğru
yola
kavuşturduk
tan
sonra
ardımıza
mı
dönelim
Arkadaşları
bize
gel
diye
doğru
yola
çağırdıkları
halde
yeryüzünde
şaşkın
şaşkın
dolaşıp
şeytanların
ayartarak
uçuruma
çektikleri
ahmak
gibi
mi
olalım
De
ki
Allahın
gösterdiği
yol
yegane
doğru
yoldur
Bize
bütün
âl
emlerin
Rabbine
teslim
olmamız
emrolundu
Bize
Namazı
dosdoğru
kılın
Allaha
karşı
gelmekten
sakının
diye
emredildi
toplanacağınız
yer
Onun
huzurudur
Gökleri
ve
yeri
yerli
yerince
yaratan
Odur
Bir
şeye
ol
dediği
gün
hemen
oluverir
Onun
sözü
haktır
Sûra
üfürüldüğü
gün
de
mülk
ancak
Onundur
O
gizliyi
ve
açığı
bilendir
O
hikmet
sahibi
her
şeyden
haberdardır
İbrahim
babası
Âzere
demişti
ki
sen
putları
tanrı
mı
ediniyorsun
Doğrusu
ben
seni
ve
kavmini
açık
bir
sapıklık
içinde
görüyorum
Böylece
biz
İbrahime
göklerin
ve
yerin
melekûtunu
muhteşem
varlıklarını
gösteriyorduk
ki
kesin
inananlardan
olsun
Üzerine
gece
bastırınca
bir
yıldız
gördüRabbim
budur
dedi
Yıldız
batınca
da
Ben
batanları
sevmem
ded
i
Ayı
doğarken
gördü
Rabbim
budur
dedi
O
da
batınca
Yemin
ederim
ki
Rabbim
bana
doğru
yolu
göstermeseydi
elbette
sapıklığa
düşen
topluluktan
olurdum
dedi
Güneşi
doğarken
görünce
Rabbim
budur
bu
hepsinden
büyük
dedi
O
da
batınca
dedi
ki
Ey
kavmim
Ben
sizin
Allaha
ortak
koştuğunuz
şeylerden
uzağım
Ben
yüzümü
tamamen
gökleri
ve
yeri
yoktan
var
edene
çevirdim
ve
artık
ben
asla
Allaha
ortak
koşanlardan
değilim
Kavmi
onunla
tartışmaya
başladı
O
da
onlara
dedi
ki
Beni
doğru
yola
eriştirdiği
halde
Allah
hakkında
benimle
mücadele
mi
ediyorsunuz
Ona
ortak
koştuklarınızdan
hiç
korkmuyorum
ancak
Rabbimin
dilediği
şey
hariç
Rabbim
ilmiyle
her
şeyi
kuşatmıştır
Hiç
düşünmez
misiniz
Hakkında
hiçbir
delil
indirm
ediği
halde
siz
Allaha
ortak
koşmaktan
korkmuyorsunuz
da
ben
sizin
ortak
koştuklarınızdan
nasıl
korkarım
Eğer
bilirseniz
söyleyin
bu
iki
topluluktan
hangisi
güven
içinde
olmaya
daha
layıktır
İman
edenler
ve
imanlarını
zulüm
ile
karıştırmayanlar
İşte
güven
onlarındır
ve
doğru
yolu
bulanlar
da
onlardır
İşte
bunlar
kavmine
karşı
İbrahime
verdiğimiz
delillerimizdir
Dilediğimizi
derecelerle
yükseltiriz
Muhakkak
Rabbin
hikmet
sahibidir
bilendir
Biz
ona
İshakı
ve
Yakubu
da
hediye
ett
ik
Hepsine
de
doğru
yolu
gösterdik
Nitekim
daha
önce
Nuha
ve
onun
soyundan
Davuda
Süleymana
Eyyuba
Yusufa
Musaya
ve
Haruna
da
yol
göstermiştik
Biz
güzel
davrananlara
böyle
karşılık
veririz
Zekeriyya
Yahya
İsa
ve
İlyasa
da
hidayet
ett
ik
Hepsi
de
salih
kullarımızdandı
İsmail
Elyesa
Yunus
ve
Lutu
da
hidayete
erdirdik
Hepsini
âlemlere
üstün
kıldık
Babalarından
çocuklarından
ve
kardeşlerinden
bazılarını
da
üstün
kıldık
Onları
seçtik
ve
doğru
yola
ilettik
İşte
bu
Allahın
doğru
yoludur
Kullarından
dilediğini
o
doğru
yola
iletir
Eğer
onlar
Allaha
ortak
koşsalardı
yaptıkları
bütün
amelleri
boşa
giderdi
İşte
onlar
kendilerine
kitap
hüküm
hikmet
ve
hükümranlık
ve
peygamberlik
verdiğimiz
kimselerdir
Bunla
r
ona
inanmayacak
olurlarsa
yerlerine
onu
tanımamazlık
etmeyecek
bir
toplum
getiririz
Bunlar
Allahın
hidayet
ettiği
kimselerdir
Sen
de
onların
hidayetine
uy
De
kiBen
ona
karşılık
sizden
bir
ücret
istemiyorum
O
sadece
bütün
âlemlere
bir
öğüt
tür
Onlar
Allah
insanlara
hiçbir
şey
göndermemiştir
demekle
Allahı
gereği
gibi
tanıyamadılar
De
ki
Musanın
insanlara
aydınlık
ve
hidayet
olmak
üzere
getirdiği
sizin
parça
parça
kâğıtlara
çevirdiğiniz
bir
kısmını
belli
ettiğiniz
birçoğunu
gi
zlediğiniz
sizinle
babalarınızın
sayesinde
bilmediğiniz
birçok
şeyleri
öğrendiğiniz
Kitabı
kim
gönderdi
Onlara
karşı
sen
Allah
de
Sonra
onları
bırak
boş
laflara
dalarak
oyalansınlar
Bu
Kitap
Kurân
kendinden
önceki
kitapları
tasdik
eden
ş
ehirler
anası
Mekke
halkını
ve
çevresindeki
bütün
insanlığı
uyarman
için
indirdiğimiz
mübarek
bir
kitaptır
Ahiret
gününe
iman
edenler
bu
Kitaba
da
iman
ederler
ve
onlar
namazlarına
da
devamlıdırlar
Allaha
karşı
yalan
uyduran
yahut
kendisine
hiçb
ir
şey
vahyolunmadığı
halde
bana
vahyedildi
diyen
ve
Allahın
indirdiği
gibi
bir
kitap
da
ben
indireceğim
diye
iddiada
bulunandan
daha
zalim
kim
olabilir
O
zalimlerin
halini
ölüm
şiddeti
içindeyken
bir
görsen
Melekler
onlara
ellerini
uzatırlar
ve
Ruhunuzu
teslim
edin
Bugün
Allaha
karşı
haksız
şeyler
söylediğinizden
ve
Onun
âyetlerine
karşı
böbürlenmenizden
dolayı
alçaltıcı
bir
azapla
cezalandırılacaksınız
derler
Bugün
sizi
ilk
defa
yarattığımız
zamanki
gibi
yapayalnız
huzurumuza
geldini
z
size
verdiğimiz
herşeyi
arkanızda
bıraktınız
Allahın
size
göre
ortağı
olduklarını
iddia
ederek
yardımlarına
şefaatlerine
güvendiğiniz
ortakları
yanınızda
görmüyoruz
Aranızdaki
bütün
bağlar
artık
kesilmiş
güvendiklerinizin
hepsi
kaybolup
gitmiştir
Şüphesiz
ki
taneleri
ve
çekirdekleri
yaran
Allahtır
O
ölüden
diriyi
çıkarır
diriden
de
ölüyü
çıkaran
Odur
İşte
Allah
budur
O
halde
nasıl
yüz
çevirirsiniz
Karanlığı
yarıp
tanyerini
ağartan
Odur
Geceyi
dinlenmek
için
Güneşi
Ayı
vakitl
erinizi
hesaplamak
için
yaratmıştır
İşte
bu
her
şeye
galip
gelen
ve
her
şeyi
bilen
Allahın
takdiridir
Kara
ve
denizin
karanlıklarında
yolunuzu
bulasınız
diye
yıldızları
sizin
için
yaratan
Odur
Şüphesiz
biz
bilen
bir
toplum
için
âyetleri
geniş
b
ir
şekilde
açıkladık
Sizi
bir
tek
candan
yaratan
Odur
Sonra
sizin
için
bir
karar
yeri
bir
de
emanet
yeri
vardır
Biz
âyetlerimizi
anlayan
bir
toplum
için
apaçık
beyan
ettik
Gökten
suyu
indiren
Odur
Onunla
her
çeşit
bitkiyi
çıkardık
o
bitki
den
bir
yeşillik
çıkardık
ondan
da
birbiri
üzerine
binmiş
taneler
hurmanın
tomurcuğundan
sarkan
salkımlar
üzüm
bağları
zeytin
ve
nar
bahçeleri
çıkarıyoruz
Bunların
kimi
birbirine
benzer
kimi
benzemez
Bunlar
meyvelendikleri
zaman
meyvelerinin
olg
unlaşmasına
bakın
Bunlarda
inanan
bir
toplum
için
ibretler
vardır
Onlar
Allaha
cinlerden
de
ortak
koştular
Halbuki
onları
yaratan
Odur
Bilgileri
olmadan
Ona
oğullar
kızlar
uydurdular
Onun
şânı
onların
uydurdukları
sıfatlardan
münezzeh
ve
yü
cedir
Gökleri
ve
yeri
yoktan
var
eden
Odur
Eşi
de
olmadığı
halde
nasıl
olur
da
çocuğu
olur
Her
şeyi
yaratan
Odur
Ve
O
herşeyi
bilendir
İşte
Rabbiniz
Allah
bu
Ondan
başka
ilâh
yoktur
O
her
şeyin
yaratanıdır
Ona
kulluk
edin
O
her
şe
ye
vekildir
Gözler
onu
göremez
O
ise
bütün
gözleri
görür
O
lütuf
sahibidir
her
şeyden
haberlidir
Muhakkak
size
Rabbinizden
basiretler
kalb
gözleri
geldi
Artık
kim
hakkı
görürse
faydası
kendisine
kim
de
körlük
ederse
zararı
kendisinedir
Ben
sizin
bekçiniz
değilim
İşte
böylece
âyetleri
türlü
türlü
çevirip
açıklıyoruz
ki
onlar
sana
Sen
bunları
bir
yerlerden
okuyup
öğrenmişsin
desinler
ve
bilen
bir
toplum
için
de
onu
iyice
beyan
edelim
Rabbinden
sana
vahyedilene
uy
Ondan
b
aşka
ilâh
yoktur
Ortak
koşanlardan
da
yüz
çevir
Allah
dileseydi
ortak
koşmazlardı
Biz
seni
onlar
üzerine
bekçi
yapmadık
sen
onlara
vekil
de
değilsin
Onların
Allahtan
başka
yalvardıklarına
sövmeyin
ki
onlar
da
bilmeyerek
sınırı
aşıp
Allah
a
sövmesinler
Biz
her
ümmete
yaptıkları
işi
böyle
süslü
gösterdik
Sonunda
dönüşleri
Rablerinedir
O
onlara
ne
yaptıklarını
haber
verir
Müşrikler
kendilerine
bir
mucize
gelirse
ona
mutlaka
iman
edeceklerine
dair
en
ağır
yeminleriyle
Allaha
yemi
n
ettiler
De
ki
Mucizeler
ancak
Allah
katındadır
Onlara
mucizeler
geldiğinde
de
iman
etmeyeceklerini
siz
nerden
bileceksiniz
Biz
onların
kalblerini
ve
gözlerini
çeviririz
de
onlar
ilkin
iman
etmedikleri
gibi
gene
de
iman
etmezler
Biz
de
onla
rı
taşkınlıkları
içerisinde
kör
ve
şaşkın
bırakırız
Eğer
biz
onlara
melekleri
indirseydik
ölüler
de
kendileriyle
konuşsaydı
ve
her
şeyi
toplayıp
karşılarına
getirseydik
Allahın
diledikleri
hariç
yine
de
inanacak
değillerdi
fakat
çokları
bunu
bil
mezler
Biz
böylece
her
peygambere
insan
ve
cin
şeytanlarını
düşman
yaptık
Bunlar
birbirini
aldatmak
için
süslü
sözlerle
vesvese
verirler
Rabbin
dileseydi
onu
yapamazlardı
Artık
onları
iftiraları
ile
başbaşa
bırak
Bir
de
ahirete
iman
etmeyen
lerin
kalbleri
o
yaldızlı
söze
kansın
ondan
hoşlansın
ve
işledikleri
suçları
işlemeye
devam
etsinler
diye
böyle
yaparlar
Allah
size
Kitabı
Kurânı
açıklanmış
olarak
indirdiği
halde
ondan
başka
bir
hakem
mi
arayayım
Kendilerine
kitap
verdikle
rimiz
o
Kurânın
gerçekten
Rabbin
katından
hak
olarak
indirilmiş
olduğunu
bilirler
O
halde
sakın
şüphe
edenlerden
olma
Rabbinin
sözü
hem
doğrulukça
hem
de
adaletçe
tamamlanmıştır
Onun
sözlerini
değiştirebilecek
hiç
kimse
yoktur
O
işitendir
bilendir
Eğer
yeryüzündekilerin
çoğunluğuna
uyarsan
seni
Allah
yolundan
saptırırlar
Çünkü
onlar
sadece
zanna
uyarlar
ve
saçmalarlar
Şüphesiz
ki
Rabbin
yolundan
kimlerin
saptığını
çok
iyi
bilir
O
doğru
yolda
olanları
da
çok
iyi
bilir
Eğer
Allahın
âyetlerine
iman
ediyorsanız
Allahın
adı
anılarak
kesilen
hayvanlardan
yiyin
Size
ne
oluyor
da
Allahın
adı
anılarak
kesilenlerden
yemiyorsunuz
Halbuki
O
size
mecbur
kalmanızın
dışında
haram
olan
şeyleri
genişçe
açıklamıştır
Doğrus
u
birçokları
bilmeden
keyiflerine
uyarak
insanları
doğru
yoldan
saptırıyorlar
Muhakkak
ki
Rabbin
sınırı
aşanları
çok
iyi
bilir
Günahın
açığını
da
gizlisini
de
bırakın
Günah
kazananlar
yaptıklarının
cezasını
çekecekler
Üzerlerine
Allahın
ismi
anılmamış
olanlardan
yemeyin
çünkü
onu
yemek
yoldan
çıkmaktır
Şeytanlar
dostlarına
sizinle
mücadele
etmeleri
için
telkinde
bulunurlar
Eğer
onlara
uyarsanız
muhakkak
ki
Allaha
ortak
koşanlardan
olursunuz
Ölü
iken
hidayetle
dirilttiğimiz
kendisine
insanlar
arasında
yürüyecek
bir
nûr
verdiğimiz
kimse
karanlıklar
içinde
kalıp
ondan
çıkamayan
kimse
gibi
olur
mu
Fakat
kâfirlere
yaptıkları
böyle
süslü
gösterilir
Böylece
her
kentte
ileri
gelenleri
oranın
suçluları
yaptık
ki
orada
h
ileler
çevirsinler
Halbuki
bunlar
kötülüğü
başkasına
değil
kendilerine
yapıyorlar
da
farkına
varmıyorlar
Onlara
bir
âyet
geldiği
zaman
Allahın
peygamberlerine
verilenin
aynısı
bize
de
verilmedikçe
iman
etmeyiz
derler
Allah
peygamberliğini
kime
vereceğini
daha
iyi
bilir
Suçlu
olanlara
yaptıkları
hilelerinden
dolayı
Allah
katından
bir
zillet
ve
şiddetli
bir
azap
erişecektir
Allah
kimi
hidayete
erdirmek
isterse
onun
gönlünü
İslâma
açar
Kimi
de
saptırmak
isterse
sanki
göğe
yükseliyormuş
gibi
göğsünü
dar
ve
sıkıntılı
yapar
Allah
inanmayanları
işte
böyle
pislik
içinde
bırakır
İşte
Rabbinin
doğru
yolu
budur
Şüphesiz
biz
hatırlayıp
ibret
alan
bir
kavim
için
âyetleri
geniş
bir
şekilde
açıkladık
Onlar
için
Rableri
katında
selâ
met
yurdu
vardır
Yaptıkları
iyi
amellerden
dolayı
Allah
onların
dostudur
Allah
onların
hepsini
topladığı
gün
cinlere
Ey
cin
topluluğu
İnsanların
çoğunu
yoldan
çıkardınız
der
İnsanlardan
cinlerin
dostu
olanlar
da
şöyle
derler
Rabbimiz
Bi
z
birbirimizden
faydalandık
Nihayet
bize
tayin
ettiğin
vademize
ulaştık
Allah
daSizin
durağınız
cehennemdir
Orada
Allahın
dilemesi
müstesna
ebedi
olarak
kalacaksınız
der
Şüphesiz
Rabbin
hikmet
sahibidir
her
şeyi
bilendir
İşte
biz
böylece
kazandıkları
günahlardan
dolayı
zalimlerin
bir
kısmını
diğer
bir
kısmına
dost
yaparız
Allah
Ey
cin
ve
insan
topluluğu
İçinizden
size
âyetlerimi
anlatan
ve
bugününüze
kavuşacağınız
hususunda
sizi
uyaran
peygamberler
gelmedi
mi
deyince
onlar
Kendi
aleyhimize
şahidiz
derler
Dünya
hayatı
onları
aldattı
ve
kendilerinin
kâfir
olduklarına
şahitlik
ettiler
Bu
şundan
dolayıdır
ki
Rabbin
halkı
habersiz
iken
ülkeleri
zulüm
ile
helak
edici
değildir
Her
birinin
yaptıklarına
göre
derecele
ri
vardır
Rabbin
onların
yaptıklarından
habersiz
değildir
Rabbın
hiçbir
şeye
muhtaç
değildir
merhamet
sahibidir
Sizi
başka
bir
kavmin
soyundan
getirdiği
gibi
dilerse
sizi
de
yok
edip
sizden
sonra
yerinize
dilediğini
getirir
Size
vaad
e
dilenler
muhakkak
gelecektir
siz
onun
önüne
geçemezsiniz
De
ki
Ey
kavmim
Gücünüz
yettiğince
yapacağınızı
yapın
ben
de
yapıyorum
Yakında
dünya
yurdunun
sonunun
kimin
olduğunu
bileceksiniz
Muhakkak
zalimler
kurtuluşa
eremezler
Allahın
yarattığı
ekin
ve
hayvanlardan
Allaha
bir
hisse
ayırmakta
ve
kendilerince
Bu
Allaha
ait
şu
da
ortaklarımıza
ait
demektedirler
Ortakları
için
olan
hisse
Allaha
ulaşmamakta
fakat
Allaha
ayrılan
hisse
ortaklarına
ulaşmaktadır
Verdikleri
hüküm
ne
kötüdür
Yine
ortakları
müşriklerden
çoğuna
evlatlarını
öldürmeyi
güzel
gösterdi
ki
hem
kendilerini
mahvetsinler
hem
de
dinlerini
karıştırıp
bozsunlar
Allah
dileseydi
bunu
yapamazlardı
O
halde
onları
uydurduklarıyla
baş
başa
bırak
Zanların
ca
dediler
kiBunlar
dokunulmaz
hayvanlar
ve
ekinlerdir
Bunları
bizim
dilediğimizden
başkası
yiyemez
Bunlar
da
sırtına
binilmesi
yasaklanmış
hayvanlar
Bir
kısım
hayvanları
da
üzerlerine
Allahın
adını
anmadan
boğazlarlar
Bütün
bunları
Allaha
iftira
ederek
yaparlar
Allah
onları
iftiralarıyla
cezalandıracaktır
Dediler
ki
Bu
hayvanların
karınlarındakiler
sadece
erkeklerimize
ait
olup
kadınlarımıza
haramdır
Eğer
ölü
doğarsa
o
zaman
hepsi
onda
ortaktır
Bu
nitelemelerinden
dolayı
Allah
onların
cezasını
verecektir
Çünkü
O
hikmet
sahibidir
her
şeyi
bilendir
Bilgisizlik
yüzünden
beyinsizce
çocuklarını
öldürenler
ve
Allahın
kendilerine
verdiği
rızkı
Allaha
iftira
ederek
haram
kılanlar
muhakkak
ki
ziyana
uğradılar
Bunlar
doğru
yoldan
sapmışlardır
hidayete
erecek
de
değillerdir
Asmalı
ve
asmasız
üzüm
bahçeleri
hurmaları
ürünleri
çeşit
çeşit
ekinleri
zeytinleri
ve
narları
birbirine
benzer
ve
benzemez
biçimde
yaratan
Odur
Her
biri
meyve
verince
meyvesinden
yiyin
hasat
günü
d
e
hakkını
zekat
ve
sadakasını
verin
ama
israf
etmeyin
çünkü
O
israf
edenleri
sevmez
Hayvanlardan
da
çeşit
çeşit
yarattı
Kimi
yük
taşır
kiminin
yününden
döşek
yapılır
Allahın
size
verdiği
rızıktan
yiyin
ve
şeytanın
adımlarına
uymayın
peşin
den
gitmeyin
çünkü
o
sizin
için
apaçık
bir
düşmandır
Sekiz
çift
Koyundan
iki
keçiden
iki
De
ki
Allah
iki
erkeği
mi
haram
kıldı
yoksa
iki
dişiyi
mi
ya
da
iki
dişinin
rahimlerinde
bulunan
yavruları
mı
Eğer
doğru
iseniz
bana
ilimle
haber
ve
rin
Ve
deveden
iki
sığırdan
iki
De
ki
Allah
İki
erkeği
mi
haram
kıldı
yoksa
iki
dişiyi
mi
ya
da
iki
dişinin
rahimlerinde
bulunan
yavruları
mı
Yoksa
Allahın
size
böyle
vasiyet
ettiğine
şahitler
mi
oldunuz
Onun
yanında
mıydınız
Böyle
hiçbir
bilgiye
dayanmadan
insanları
saptırmak
için
Allaha
karşı
yalan
uydurandan
daha
zalim
kim
olabilir
Şüphesiz
Allah
o
zalimler
topluluğunu
doğru
yola
iletmez
De
ki
Bana
vahyolunanda
bu
haram
dediklerinizi
yiyen
kimse
için
haram
edilmiş
bir
şey
bulamıyorum
Ancak
leş
veya
akıtılmış
kan
yahut
domuz
eti
ki
bu
gerçekten
pistir
yahut
Allahtan
başkası
adına
kesilmiş
bir
hayvan
olursa
bunlar
haramdır
Ama
kim
çaresiz
kalırsa
başkasının
hakkına
tecavüz
etmemek
ve
zaruret
sınırını
aşmam
ak
üzere
bunlardan
yiyebilir
Çünkü
Rabbin
çok
bağışlayandır
merhamet
edendir
Yahudilere
bütün
tırnaklı
hayvanları
haram
kıldık
Sırtlarında
yahut
bağırsaklarında
bulunan
ya
da
kemiğe
karışan
yağlar
dışında
sığır
ve
koyunun
da
yağlarını
onlara
haram
ettik
Saldırganlıkları
yüzünden
onları
böyle
cezalandırdık
Biz
elbette
doğru
söyleyenleriz
Eğer
seni
yalanladılarsa
de
ki
Rabbiniz
geniş
rahmet
sahibidir
Bununla
beraber
Onun
azabı
da
suçlu
toplumdan
geri
çevrilmez
Allaha
ortak
koşanlar
diyecekler
ki
Allah
dileseydi
ne
biz
ortak
koşardık
ne
de
atalarımız
ortak
koşardı
hiçbir
şeyi
de
haram
kılmazdık
Onlardan
önce
yalanlayanlar
da
böyle
söylemişlerdi
de
sonunda
azabımızı
tatmışlardı
De
ki
Yanınızda
bize
çıkarabileceğiniz
b
ir
bilgi
mi
var
Siz
sadece
zanna
uyuyorsunuz
ve
siz
sadece
saçmalıyorsunuz
De
ki
En
kesin
ve
üstün
delil
Allahındır
Allah
isteseydi
elbette
hepinizi
doğru
yola
iletirdi
De
ki
Haydi
Allah
bunu
yasak
etti
diye
tanıklık
edecek
şahitle
rinizi
getirin
Eğer
onlar
şahitlik
ederlerse
sen
onlarla
beraber
şahitlik
etme
Âyetlerimi
yalanlayanların
ve
ahirete
inanmayanların
keyiflerine
uyma
Çünkü
onlar
Rablerine
başkasını
denk
tutuyorlar
De
ki
Rabbinizin
size
neleri
haram
kıldığını
o
kuyayım
Ona
hiçbir
şeyi
ortak
koşmayın
ana
babaya
iyilik
edin
fakirlik
korkusuyla
çocuklarınızı
öldürmeyin
sizin
de
onların
da
rızkını
biz
veriyoruz
Kötülüklerin
açığına
da
gizlisine
de
yaklaşmayın
Haksız
yere
Allahın
haram
kıldığı
cana
kıymayın
Düşünesiniz
diye
Allah
size
bunları
emretti
Yetimin
malına
yaklaşmayın
yalnız
erginlik
çağına
erişinceye
kadar
malına
en
güzel
biçimde
yaklaşabilir
ve
uygun
şekilde
harcayabilirsiniz
Ölçü
ve
tartıyı
tam
adaletle
yapın
Biz
kimseye
gücünün
yetti
ğinden
fazlasını
teklif
etmeyiz
Söylediğiniz
zaman
da
yakınınız
da
olsa
âdil
olun
ve
Allaha
verdiğiniz
sözü
tutun
Öğüt
alıp
düşünesiniz
diye
Allah
bunları
size
emretmiştir
İşte
benim
doğru
yolum
budur
ona
uyun
Sizi
Onun
yolundan
ayıracak
başka
yollara
uymayın
Azabından
korunmanız
için
Allah
size
böyle
tavsiye
etmiştir
Sonra
iyilik
edenlere
nimetimizi
tamamlamak
her
şeyi
açıklamak
ve
doğru
yola
iletici
ve
rahmet
olmak
üzere
Musaya
Kitabı
verdik
ki
Rablerinin
huzuruna
varacaklarına
inansınlar
İşte
bu
Kurân
da
mübarek
bir
Kitaptır
Onu
biz
indirdik
Ona
uyun
ve
Allahtan
korkun
ki
size
rahmet
edilsin
Onu
size
indirdik
ki
Kitap
sadece
bizden
önceki
iki
topluluğa
Yahudi
ve
Hıristiyanlara
indirildi
biz
ise
onlar
ın
okumasından
habersizdik
o
kitapları
okuyamıyor
ve
dillerini
anlayamıyorduk
demeyesiniz
Yahut
Eğer
bize
kitap
indirilseydi
biz
onlardan
daha
çok
doğru
yolda
olurduk
demeyesiniz
İşte
size
de
Rabbinizden
açık
delil
hidayet
ve
rahmet
geldi
Allahın
âyetlerini
yalanlayıp
onlardan
yüz
çevirenden
daha
zalim
kim
olabilir
Âyetlerimizden
yüz
çevirenleri
yüz
çevirmeleri
sebebiyle
azabın
en
kötüsüyle
cezalandıracağız
İnanmak
için
ille
meleklerin
gelmesini
yahut
Rabbinin
gelmesini
ya
da
Rabbinin
bazı
âyetlerinin
gelmesini
mi
bekliyorlar
Ama
Rabbinin
azab
işaretlerinin
geldiği
gün
daha
önce
iman
etmemiş
yahut
imanında
bir
hayır
kazanmamış
kimseye
artık
inanması
bir
fayda
sağlamaz
De
ki
Bekleyin
biz
de
beklemekteyiz
Dinleri
ni
parça
parça
edip
grup
grup
olanlar
var
ya
senin
onlarla
hiçbir
ilişkin
yoktur
Onların
işi
Allaha
kalmıştır
sonra
Allah
onlara
yaptıklarını
haber
verecektir
Kim
iyilik
getirirse
ona
o
getirdiğinin
on
katı
vardır
Kim
kötülük
getirirse
sa
dece
onun
dengiyle
cezalandırılır
onlar
haksızlığa
uğratılmazlar
De
ki
Rabbim
beni
doğru
yola
iletti
Dosdoğru
dine
Allahı
birleyen
İbrahimin
dinine
O
ortak
koşanlardan
değildi
De
ki
Benim
namazım
ibadetim
hayatım
ve
ölümüm
hep
âleml
erin
Rabbi
Allah
içindir
Onun
ortağı
yoktur
Bana
böyle
emrolundu
ve
ben
Müslümanların
ilkiyim
De
ki
Allah
herşeyin
Rabbi
iken
ben
Ondan
başka
Rab
mi
arayayım
Herkesin
kazandığı
yalnız
kendisine
aittir
Kendi
günah
yükünü
taşıyan
hiç
kims
e
bir
başkasının
günah
yükünü
taşımaz
Sonra
dönüşünüz
Rabbinizedir
O
ayrılığa
düştüğünüz
gerçeği
size
haber
verecektir
Sizi
yeryüzünün
halifeleri
yapan
size
verdiği
şeylerde
sizi
denemek
için
kiminizi
kiminizden
derecelerle
üstün
kılan
Odur
Şüphesiz
Rabbin
cezası
çabuk
olandır
ve
O
bağışlayan
esirgeyendir
ARAF
Arâf
sûresi
Mekkede
inmiş
olup
ikiyüzaltı
âyettir
ve
âyetlerde
Arâfta
yani
cennet
ve
cehennem
ehli
arasındaki
yüksek
bir
yerde
bulunan
insanlardan
söz
edi
ldiği
için
sûreye
bu
ad
verilmiştir
Elif
lâm
mîm
sâd
Bu
sana
indirilen
bir
Kitabtır
Onunla
insanları
uyarman
ve
inananlara
öğüt
vermen
hususunda
göğsünde
bir
sıkıntı
olmasın
Ey
insanlar
Rabbinizden
size
indirilene
uyun
ve
Ondan
başka
dostlara
uymayın
Ne
kadar
da
az
öğüt
alıyorsunuz
Nice
kentler
helak
ettik
Gece
yatarlarken
yahut
gündüz
uyurlarken
azabımız
onlara
geliverdi
Azabımız
onlara
geldiğinde
Biz
gerçekten
zalimlermişiz
demelerinden
başka
yalvarışları
kalmadı
Kendilerine
elçi
gönderilmiş
olanlara
da
soracağız
gönderilen
elçilere
de
soracağız
Ve
elbette
onlara
olan
biten
herşeyi
bir
bilgi
ile
anlatacağız
çünkü
biz
onlardan
uzak
değiliz
O
gün
amelleri
tartacak
terazi
haktır
Kimin
sevap
tartıl
arı
ağır
gelirse
işte
onlar
kurtulanlardır
Kimin
sevap
tartıları
hafif
gelirse
işte
onlar
da
âyetlerimize
haksızlık
etmelerinden
ötürü
kendilerini
ziyana
sokanlardır
Doğrusu
Biz
sizi
yeryüzünde
yerleştirdik
orada
size
geçimlikler
verdik
ne
kadar
da
az
şükrediyorsunuz
Sizi
yarattık
sonra
size
biçim
verdik
sonra
da
meleklere
Âdeme
secde
edin
dedik
hepsi
secde
ettiler
yalnız
İblis
secde
edenlerden
olmadı
Allah
buyurdu
Sana
emrettiğim
zaman
seni
secde
etmekten
alıkoyan
ne
dir
İblis
Ben
dedi
ondan
hayırlıyım
beni
ateşten
yarattın
onu
çamurdan
yarattın
Allah
buyurdu
Öyleyse
oradan
in
orada
büyüklük
taslamak
senin
haddin
değildir
Çık
çünkü
sen
aşağılıklardansın
İblis
dedi
Bari
bana
insanların
tekrar
diriltilecekleri
güne
kadar
süre
ver
Allah
buyurdu
Haydi
sen
süre
verilmişlerdensin
Öyleyse
dedi
beni
azdırmana
karşılık
and
içerim
ki
ben
de
onları
saptırmak
için
senin
doğru
yolunun
üstüne
oturacağım
Sonra
onların
önlerinden
arkalarından
sağlarından
sollarından
onlara
sokulacağım
ve
sen
çoklarını
şükredenlerden
bulmayacaksın
Allah
buyurdu
Haydi
sen
yerilmiş
ve
kovulmuş
olarak
oradan
çık
And
olsun
kionlardan
sana
kim
uyarsa
bilin
ki
sizin
hepiniz
den
derleyip
cehennemi
dolduracağım
Sonra
Allah
Âdeme
hitab
etti
Ey
Âdem
Sen
ve
eşin
cennette
durun
dilediğiniz
yerden
yeyin
fakat
şu
ağaca
yaklaşmayın
yoksa
zalimlerden
olursunuz
Derken
onların
kendilerinden
gizli
kalan
çirkin
yer
lerini
kendilerine
göstermek
için
onlara
fısıldadı
Rabbiniz
başka
bir
sebepten
dolayı
değil
sırf
ikiniz
de
birer
melek
ya
da
ebedî
kalıcılardan
olursunuz
diye
sizi
şu
ağaçtan
men
etti
dedi
Ve
onlara
Elbette
ben
size
öğüt
verenlerdenim
diye
d
e
yemin
etti
Böylece
onları
aldatarak
aşağı
sarkıttı
önceki
mevkilerinden
indirdi
Ağacın
meyvesini
tadınca
çirkin
yerleri
kendilerine
göründü
ve
cennet
yapraklarını
üst
üste
yamayıp
üzerlerini
örtmeğe
başladılar
Rableri
onlara
seslendi
Ben
si
zi
o
ağaçtan
men
etmedim
mi
ve
şeytan
size
apaçık
düşmandır
demedim
mi
Dediler
ki
Ey
Rabbimiz
Biz
kendimize
zulmettik
eğer
bizi
bağışlamaz
ve
bize
rahmetinle
muamele
etmezsen
muhakkak
ziyana
uğrayacaklardan
oluruz
Allah
buyurdu
Birbiri
nize
düşman
olarak
inin
sizin
yeryüzünde
bir
süreye
kadar
kalıp
geçinmeniz
gerekmektedir
Orada
yaşayacaksınız
orada
öleceksiniz
ve
yine
oradan
dirilip
çıkarılacaksınız
dedi
Ey
Âdemoğulları
size
çirkin
yerlerinizi
örtecek
giysi
süslenece
k
elbise
indirdik
Hayırlı
olan
takva
elbisesidir
İşte
bunlar
Allahın
âyetlerindendir
belki
düşünüp
öğüt
alırlar
Ey
Âdemoğulları
Şeytan
ana
babanızı
çirkin
yerlerini
onlara
göstermek
için
elbiselerini
soyarak
cennetten
çıkardığı
gibi
sizi
d
e
şaşırtıp
bir
belaya
düşürmesin
Çünkü
o
ve
kabilesi
sizin
onları
göremeyeceğiniz
yerden
sizi
görürler
Biz
şeytanları
inanmayanların
dostu
yaptık
Onlar
bir
kötülük
yaptıkları
zaman
Babalarımızı
bu
yolda
bulduk
bunu
bize
Allah
emretti
derle
r
De
ki
Allah
kötülüğü
emretmez
Allaha
karşı
bilmediğiniz
şeyleri
mi
söylüyorsunuz
De
ki
Rabbim
bana
adaleti
emretti
Her
mescidde
yüzünüzü
Ona
doğrultun
ve
dini
yalnız
kendisine
has
kılarak
Ona
yalvarın
İlkin
sizi
yarattığı
gibi
yine
Ona
döneceksiniz
O
bir
topluluğu
doğru
yola
iletti
bir
topluluğa
da
sapıklık
hak
oldu
Çünkü
onlar
şeytanları
Allahtan
başka
dostlar
tuttular
ve
kendilerinin
de
doğru
yolda
olduklarını
sanıyorlar
Ey
Âdemoğulları
Her
mescide
gidişinizde
güzel
g
iysilerinizi
giyin
ve
yiyin
için
fakat
israf
etmeyin
Çünkü
Allah
israf
edenleri
sevmez
De
ki
Allahın
kulları
için
çıkardığı
zinetleri
ve
tertemiz
rızıkları
kim
haram
kılmış
De
ki
Bunlar
bu
dünya
hayatında
inananlar
içindir
kıyamet
gününde
de
yalnız
onlara
mahsustur
İşte
böylece
biz
âyetleri
bilen
bir
topluluğa
uzun
uzun
açıklıyoruz
De
ki
Rabbim
sadece
fuhşiyatı
onun
açık
ve
gizli
olanını
günahları
haksız
yere
isyanı
haklarında
hiç
bir
delil
indirmediği
şeyleri
Allaha
ortak
ko
şmanızı
ve
Allah
hakkında
bilmediğiniz
şeyleri
söylemenizi
yasaklamıştır
Her
ümmetin
bir
eceli
vardır
O
ecel
geldiğinde
ne
bir
ân
erteleyebilirler
ne
de
öne
alabilirler
Ey
Âdemoğulları
Size
içinizden
peygamberler
gelip
âyetlerimi
anlattıklar
ında
kim
Allahtan
korkar
ve
kendini
düzeltirse
işte
onlar
için
korku
yoktur
Onlar
üzülmeyeceklerdir
de
Kim
de
âyetlerimizi
yalanlar
ve
onlara
karşı
büyüklük
taslarsa
işte
onlar
cehennemliktirler
ve
orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
Allaha
ka
rşı
yalan
uyduran
yahut
âyetlerini
yalanlayandan
daha
zalim
kim
olabilir
Onlara
Kitaptan
nasipleri
erişir
Canlarını
alacak
elçilerimiz
gelince
onlara
Allahtan
başka
taptıklarınız
nerede
derler
Onlar
O
taptıklarımız
bizden
sapıp
ayrıldılar
derl
er
Böylece
kendilerinin
kâfir
olduklarına
bizzat
şahitlik
ederler
Allah
onlara
Sizden
önce
geçmiş
cin
ve
insan
topluluklarıyla
beraber
cehennem
ateşine
girin
der
Cehenneme
giren
her
ümmet
kendi
din
kardeşine
lanet
eder
Nihayet
hepsi
oraya
topla
ndığında
sonrakiler
öncekiler
hakkında
derler
ki
Rabbimiz
İşte
şunlar
bizi
doğru
yoldan
saptırdı
Onlara
cehennem
ateşinden
kat
kat
azab
ver
Allah
der
ki
Herkesin
azabı
kat
kattır
fakat
siz
bilemezsiniz
Öncekiler
de
sonrakilere
derler
ki
Sizin
bizden
bir
üstünlüğünüz
yoktur
O
halde
yaptıklarınızdan
dolayı
azabı
tadın
Bizim
âyetlerimizi
yalanlayan
ve
onlara
inanmaya
tenezzül
etmeyenler
var
ya
işte
onlara
göğün
kapıları
açılmayacak
ve
deve
veya
halat
iğne
deliğinden
geçinceye
kadar
onlar
cennete
giremeyeceklerdir
İşte
suçluları
böyle
cezalandırırız
Onlara
cehennemde
ateşten
bir
yatak
üstlerine
de
ateşten
örtüler
vardır
Biz
zalimleri
işte
böyle
cezalandırırız
İman
edenler
ve
iyi
amellerde
bulunanlar
ki
biz
hiç
kimseye
gücünün
üstünde
bir
şey
teklif
etmeyiz
işte
onlar
cennet
ehlidir
ve
orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
Orada
kalblerinde
bulunan
kini
çıkarıp
atarız
Onların
altlarından
ırmaklar
akar
Bizi
buna
erdiren
Allaha
hamdolsun
Eğer
Allah
bizi
doğru
yola
se
vk
etmeseydi
biz
doğru
yola
erişemezdik
Şüphesiz
Rabbimizin
peygamberleri
bize
gerçeği
getirmişler
derler
Onlara
şöyle
seslenilir
İşte
size
cennet
Yaptıklarınıza
karşılık
buna
varis
oldunuz
Cennet
ehli
cehennem
ehline
Rabbimizin
bize
vaad
e
ttiğini
gerçek
bulduk
Siz
de
Rabbinizin
size
vaad
ettiğini
gerçek
buldunuz
mu
diye
seslenirler
Onlar
da
evet
derler
Bunun
üzerine
aralarında
bir
çağırıcı
şöyle
seslenir
Allahın
laneti
zalimler
üzerine
olsun
Onlar
Allahın
yolundan
men
ederl
er
ve
onu
eğriltmek
isterler
ahireti
de
inkâr
ederlerdi
Cennetliklerle
cehennemlikler
arasında
bir
perde
vardır
Araf
üzerinde
de
her
iki
taraftakileri
simalarından
tanıyan
kişiler
vardır
Bunlar
cennetliklere
selâm
olsun
size
diye
seslenirler
Bunlar
henüz
cennete
girmemiş
fakat
girmeyi
arzu
eden
kimselerdir
Gözleri
cehennemlikler
tarafına
çevrilince
de
Rabbimiz
Bizi
zalim
toplulukla
beraber
eyleme
derler
Araftakiler
yüzlerinden
tanıdıkları
kişilere
seslenerek
şöyle
derler
Ne
topluluğunuz
ne
de
büyüklük
taslamanız
size
hiç
bir
yarar
sağlamadı
Allah
onları
hiç
bir
rahmete
erdirmeyecek
diye
yemin
ettiğiniz
kimseler
bunlar
mıydı
Cennetliklere
dönerek
Girin
cennete
artık
size
ne
korku
vardır
ne
de
siz
üzüleceksin
iz
derler
Cehennemdekiler
cennettekilere
Bize
biraz
su
akıtın
veya
Allahın
size
verdiği
rızktan
bize
de
verin
diye
seslenirler
Cennettekiler
de
Allah
bunların
ikisini
de
kâfirlere
haram
kıldı
derler
Onlar
ki
dinlerini
bir
eğlence
ve
oyun
yerine
koydular
ve
dünya
hayatı
kendilerini
aldattı
Onlar
bugüne
kavuşacaklarını
nasıl
unuttular
ve
âyetlerimizi
nasıl
inkâr
ettilerse
biz
de
bugün
onları
öyle
unuturuz
Gerçekten
onlara
bilgiye
göre
açıkladığımız
inanan
bir
toplum
için
yol
gösterici
ve
rahmet
olan
bir
Kitap
getirdik
İlle
onun
tevilini
mi
gözetiyorlar
Onun
tevili
geldiği
verdiği
haberler
ortaya
çıktığı
gün
önceden
onu
unutmuş
olanlar
derler
ki
Doğrusu
Rabbimizin
elçileri
gerçeği
getirmiş
Şimdi
bizim
şefaatçileri
miz
var
mı
ki
bize
şefaat
etsinler
yahut
tekrar
geri
döndürülmemiz
mümkün
mü
ki
eski
yaptıklarımızdan
başkasını
yapalım
Onlar
kendilerini
zarara
soktular
ve
uydurdukları
şeyler
kendilerinden
saptı
kaybolup
gitti
Şüphesiz
Rabbiniz
Allah
gökleri
v
e
yeri
altı
günde
yarattı
sonra
Arş
üzerine
hükümran
oldu
O
geceyi
durmadan
onu
kovalayan
gündüze
bürüyüp
örter
güneş
ay
ve
yıldızlar
emrine
âmâdedir
İyi
biliniz
ki
yaratma
ve
emir
Onundur
Âlemlerin
Rabbi
olan
Allah
ne
yücedir
Rabbinize
yalvar
a
yalvara
ve
gizlice
dua
edin
Çünkü
O
haddi
aşanları
sevmez
Düzeltildikten
sonra
yeryüzünde
bozgunculuk
yapmayın
Ona
korkarak
ve
rahmetini
umarak
dua
edin
Muhakkak
ki
Allahın
rahmeti
iyilik
edenlere
yakındır
Rahmetinin
önünde
müjdeci
olar
ak
rüzgarları
gönderen
Odur
O
rüzgarlar
yağmur
yüklü
bulutları
yüklenince
onu
kurak
bir
memlekete
gönderir
sonra
onunla
yağmur
yağdırır
ve
onunla
her
çeşit
ürünü
yetiştiririz
İşte
Biz
ölüleri
de
böyle
diriltiriz
Gerekir
ki
düşünür
ibret
alırsınız
Güzel
memleketin
bitkisi
Rabbinin
izniyle
çıkar
kötü
olandan
ise
yararsız
bitkiden
başka
bir
şey
çıkmaz
İşte
biz
şükreden
bir
toplum
için
âyetleri
böyle
açıklarız
Andolsun
ki
Nûhu
elçi
olarak
kavmine
gönderdik
de
dedi
ki
Ey
kavmim
Allaha
kulluk
edin
sizin
Ondan
başka
bir
ilâhınız
yoktur
Doğrusu
ben
üstünüze
gelecek
büyük
bir
günün
azabından
korkuyorum
Kavminden
ileri
gelenler
dediler
ki
Biz
seni
apaçık
bir
sapıklık
içinde
görüyoruz
Nûh
dedi
ki
Ey
kavmim
Bende
herhang
i
bir
sapıklık
yok
ben
âlemlerin
Rabbi
tarafından
gönderilmiş
bir
elçiyim
Size
Rabbimin
gönderdiği
gerçekleri
duyuruyorum
size
öğüt
veriyorum
ve
Allah
tarafından
sizin
bilmediğiniz
şeyleri
biliyorum
Allahın
azabından
sakınıp
da
rahmete
n
ail
olmanız
için
içinizden
sizi
uyaracak
bir
adam
vasıtasıyla
size
bir
zikirkitap
gelmesine
şaştınız
mı
Onu
yalanladılar
biz
de
Onu
ve
Onunla
beraber
gemide
bulunanları
kurtardık
âyetlerimizi
yalanlayanları
boğduk
Çünkü
onlar
kalb
gözleri
k
örleşmiş
bir
kavim
idiler
Âd
kavmine
de
kardeşleri
Hûdu
gönderdik
Ey
kavmim
Allaha
kulluk
edin
sizin
Ondan
başka
bir
ilâhınız
yoktur
Ona
karşı
gelmekten
sakınmaz
mısınız
dedi
Kavminden
ileri
gelen
kâfirler
dediler
ki
Biz
seni
b
ir
çılgınlık
içinde
görüyoruz
ve
gerçekten
seni
yalancılardan
sanıyoruz
Hûd
Ey
kavmim
Bende
çılgınlık
yok
ben
âlemlerin
Rabbi
tarafından
gönderilmiş
bir
elçiyim
dedi
Size
Rabbimin
gönderdiği
gerçekleri
tebliğ
ediyorum
ve
ben
sizin
için
güvenilir
bir
öğütçüyüm
Sizi
uyarması
için
içinizden
bir
adam
aracılığı
ile
size
bir
zikir
gelmesine
şaştınız
mı
Düşünün
ki
Allah
sizi
Nûh
kavminden
sonra
onların
yerine
hâkimler
yaptı
ve
yaratılışta
sizi
onlardan
üstün
kıldı
Allahın
nimetl
erini
hatırlayın
ki
kurtuluşa
eresiniz
Dediler
ki
Ya
demek
sen
tek
Allaha
kulluk
edelim
ve
atalarımızın
taptıklarını
bırakalım
diye
mi
bize
geldin
Eğer
doğrulardan
isen
bizi
tehdit
ettiğin
o
azabı
bize
getir
Hûd
dedi
ki
Artık
size
Rabbinizden
bir
azap
ve
bir
hışım
inmiştir
Haklarında
Allahın
hiç
bir
delil
indirmediği
sadece
sizin
ve
atalarınızın
taktığı
kuru
isimler
hususunda
benimle
tartışıyor
musunuz
Bekleyin
öyleyse
şüphesiz
ben
de
sizinle
beraber
bekleyenlerdenim
Onu
ve
onunla
beraber
olanları
rahmetimizle
kurtardık
ve
âyetlerimizi
yalanlayıp
da
iman
etmeyenlerin
kökünü
kestik
Semûd
kavmine
de
kardeşleri
Sâlihi
gönderdik
Ey
kavmim
dedi
Allaha
kulluk
edin
sizin
Ondan
başka
bir
ilâhınız
yoktur
Size
Rabbini
zden
açık
bir
delil
geldi
İşte
şu
Allahın
devesi
size
bir
mucizedir
bırakın
onu
Allahın
yeryüzünde
yesin
içsin
sakın
ona
bir
kötülük
etmeyin
yoksa
sizi
acı
bir
azap
yakalar
Düşünün
ki
Allah
Âddan
sonra
sizi
hükümdarlar
kıldı
Ve
yer
yüzü
nde
sizi
yerleştirdi
Onun
düzlüklerinde
saraylar
yapıyorsunuz
dağlarında
evler
yontuyorsunuz
Artık
Allahın
nimetlerini
hatırlayın
da
yeryüzünde
fesatçılar
olarak
karışıklık
çıkarmayın
Kavminden
büyüklük
taslayan
ileri
gelenler
içlerinden
zayıf
g
örünen
müminlere
Siz
dediler
Sâlihin
gerçekten
Rabbi
tarafından
gönderildiğini
biliyor
musunuz
Onlar
da
Evet
doğrusu
biz
onunla
gönderilene
inananlarız
dediler
Büyüklük
taslayanlar
Biz
sizin
inandığınızı
inkâr
edenleriz
dediler
Derken
dişi
deveyi
boğazladılar
ve
Rablerinin
buyruğundan
dışarı
çıktılar
Ey
Sâlih
eğer
hakikaten
elçilerdensen
bizi
tehdit
ettiğin
o
azabı
bize
getir
dediler
Bunun
üzerine
hemen
onları
o
sarsıntı
yakaladı
yurtlarında
diz
üstü
çöke
kaldı
lar
Sâlih
de
o
zaman
onlardan
yüz
çevirdi
ve
şöyle
dedi
Ey
kavmim
And
olsun
ki
ben
size
Rabbimin
elçiliğini
tebliğ
ettim
ve
size
öğüt
verdim
fakat
siz
öğüt
verenleri
sevmiyorsunuz
Lûtu
da
peygamber
olarak
gönderdik
Kavmine
dedi
ki
Sizd
en
önce
âlemlerden
hiç
birinin
yapmadığı
fuhuşu
mu
yapıyorsunuz
Çünkü
siz
kadınları
bırakıp
da
şehvetle
erkeklere
gidiyorsunuz
Belki
de
siz
haddi
aşan
bir
kavimsiniz
Kavminin
cevabı
Onları
Lûtu
ve
taraftarlarını
kentinizden
çıkarın
çünkü
o
nlar
fazla
temizlenen
insanlarmış
demelerinden
başka
bir
şey
olmadı
Biz
de
onu
ve
ailesini
kurtardık
yalnız
karısını
kurtarmadık
çünkü
o
geride
kalanlardan
oldu
Ve
üzerlerine
bir
azab
yağmuru
yağdırdık
Bak
ki
günahkârların
sonu
nasıl
ol
du
Medyene
de
kardeşleri
Şuaybı
gönderdik
Ey
kavmim
dedi
Allaha
kulluk
edin
sizin
Ondan
başka
bir
ilâhınız
yoktur
Size
Rabbinizden
açık
bir
delil
geldi
Ölçüyü
ve
tartıyı
tam
yapın
insanların
eşyalarını
eksik
vermeyin
düzeltildikten
sonr
a
yeryüzünde
bozgunculuk
yapmayın
eğer
inanan
insanlar
iseniz
böylesi
sizin
için
daha
iyidir
Tehdit
ederek
inananları
Allah
yolundan
alıkoyarak
ve
o
yolun
eğriliğini
arayarak
öyle
her
yolun
başında
oturmayın
Düşünün
ki
siz
az
idiniz
de
O
sizi
ç
oğalttı
Bakın
ki
bozguncuların
sonu
nasıl
olmuştur
Eğer
içinizden
bir
grup
benimle
gönderilene
inanır
bir
grup
da
inanmazsa
Allah
aramızda
hükmedinceye
kadar
sabredin
O
hüküm
verenlerin
en
hayırlısıdır
Kavminden
ileri
gelen
kibirliler
dedile
r
ki
Ey
Şuayb
Ya
mutlaka
seni
ve
seninle
beraber
inananları
kentimizden
çıkarırız
ya
da
dinimize
dönersiniz
Dedi
ki
İstemesek
de
mi
bizi
yurdumuzdan
çıkaracak
veya
dinimizden
döndüreceksiniz
Andolsun
ki
Allah
bizi
ondan
kâfirlikten
ku
rtardıktan
sonra
tekrar
sizin
dininize
dönersek
Allaha
karşı
iftira
etmiş
oluruz
Rabbimiz
Allahın
dilemesi
hali
müstesna
geri
dönmemiz
bizim
için
olacak
şey
değildir
Rabbimizin
ilmi
her
şeyi
kuşatmıştır
Biz
sadece
Allaha
dayanırız
Ey
Rabbimiz
Bizi
mle
kavmimiz
arasında
adaletle
hükmet
Çünkü
sen
hükmedenlerin
en
hayırlısısın
Kavminden
ileri
gelen
kâfirler
dediler
ki
Eğer
Şuayba
uyarsanız
o
takdirde
siz
mutlaka
ziyana
uğrarsınız
Derken
o
müthiş
sarsıntı
onları
yakalayıverdi
yurtları
nda
diz
üstü
çöke
kaldılar
Şuaybı
yalanlayanlar
sanki
yurtlarında
hiç
şenlik
tutmamış
gibi
oldular
Şuaybı
yalanlayanlar
varya
işte
ziyana
uğrayanlar
onlar
oldular
Şuayb
onlardan
öteye
döndü
de
Ey
kavmim
dedi
ben
size
Rabbimin
gönder
diği
gerçekleri
duyurdum
ve
size
öğüt
verdim
artık
kâfir
bir
kavme
nasıl
acırım
Biz
hangi
ülkeye
bir
peygamber
gönderdiysek
onun
halkını
yalvarıp
yakarsınlar
diye
mutlaka
yoksulluk
ve
darlıkla
sıkmışızdır
Sonra
kötülüğü
değiştirip
yerine
iyili
k
bolluk
getirdik
nihayet
çoğaldılar
ve
Atalarımıza
da
böyle
darlık
ve
sevinç
dokunmuştu
dediler
ve
hemen
onları
hiç
farkında
olmadıkları
bir
sırada
ansızın
yakaladık
O
ülkelerin
halkı
inanıp
Allahın
azabından
korunsalardı
elbette
üzerle
rine
gökten
ve
yerden
bolluklar
açardık
fakat
yalanladılar
biz
de
onları
kazandıklarıyla
yakaladık
Acaba
o
ülkelerin
halkı
geceleyin
uyurlarken
kendilerine
azabımızın
gelmeyeceğinden
emin
mi
idiler
Yoksa
o
ülkelerin
halkı
kuşluk
vakti
eğlenir
lerken
onlara
azabımızın
gelmeyeceğinden
emin
mi
idiler
Allahın
tuzağından
kurtulacaklarına
emin
mi
oldular
Ziyana
uğrayan
topluluktan
başkası
Allahın
tuzağından
emin
olmaz
Önceki
sahiplerinden
sonra
yeryüzüne
vâris
olanlara
hâlâ
şu
gerçek
belli
olmadı
mı
ki
Eğer
biz
dileseydik
onları
da
günahlarından
dolayı
musibetlere
uğratırdık
Biz
onların
kalplerini
mühürleriz
de
onlar
gerçekleri
işitmezler
İşte
o
ülkeler
ki
sana
onların
haberlerinden
bir
kısmını
anlatıyoruz
Andolsun
ki
peyg
amberleri
onlara
apaçık
deliller
mucizeler
getirmişlerdi
Fakat
önceden
yalanladıkları
gerçeklere
iman
edecek
değillerdi
İşte
o
kâfirlerin
kalplerini
Allah
böyle
mühürler
Onların
çoğunda
sözde
durma
diye
bir
şey
bulamadık
Gerçek
şu
ki
onların
çoğunu
yoldan
çıkmış
bulduk
Sonra
onların
arkasından
Musayı
mucizelerimizle
Firavuna
ve
topluluğuna
gönderdik
Tuttular
o
mucizeleri
inkâr
ettiler
Ettiler
de
bak
o
bozguncuların
âkıbetleri
nasıl
oldu
Musa
Ey
Firavun
Bil
ki
ben
âlemlerin
Rabbi
tarafından
gönderilmiş
bir
peygamberim
dedi
Allaha
karşı
ilk
görevim
hak
olandan
başka
bir
şey
söylemememdir
Gerçekten
ben
size
Rabbinizden
bir
mucize
getirdim
artık
İsrailoğullarını
benimle
gönder
Firavun
Eğer
bir
mucize
getirdi
ysen
ve
eğer
doğru
söyleyenlerden
isen
onu
göster
dedi
Bunun
üzerine
Musa
asâsını
yere
bırakıverdi
o
da
birdenbire
kocaman
bir
ejderha
kesiliverdi
Ve
Musa
elini
koynundan
çıkarıverdi
eli
bembeyaz
olmuş
bakanların
gözünü
kamaştırıyordu
Firavunun
kavminden
ileri
gelenler
Muhakkak
bu
çok
bilgili
bir
sihirbazdır
dediler
O
sizi
yurdunuzdan
çıkarmak
istiyor
Firavun
O
halde
siz
ne
diyorsunuz
dedi
Onlar
da
onu
ve
kardeşini
beklet
şehirlere
de
toplayıcılar
gönder
d
ediler
Bütün
bilgiç
sihirbazları
sana
getirsinler
O
sihirbazlar
Firavuna
geldiler
Galip
gelirsek
bize
muhakkak
mükâfat
var
değil
mi
dediler
Evet
dedi
Firavun
Üstelik
o
zaman
benim
yakınlarımdan
olacaksınız
Sihirbazlar
Musaya
Ey
Musa
Önce
sen
mi
hünerini
ortaya
koyacaksın
yoksa
biz
mi
dediler
Musa
Siz
atın
dedi
Atacaklarını
atınca
herkesin
gözünü
büyülediler
ve
onları
dehşete
düşürdüler
Doğrusu
büyük
bir
sihir
gösterdiler
Biz
de
Musaya
Sen
de
a
sânı
bırakıver
diye
vahyettik
Birdenbire
asâ
onların
bütün
uydurduklarını
yakalayıp
yutuverdi
Artık
hakikat
ortaya
çıkmış
ve
onların
bütün
yaptıkları
boşa
gitmişti
Orada
mağlup
olmuş
ve
küçük
düşmüşlerdi
Sihirbazlar
hep
birden
secdeye
kapandılar
Âlemlerin
Rabbine
iman
ettik
dediler
Musanın
ve
Harunun
Rabbine
Firavun
Ben
size
izin
vermeden
iman
ettiniz
ha
dedi
Şüphesiz
bu
bir
hiledir
siz
bunu
şehirde
kurmuşsunuz
yerli
halkı
oradan
çıkarmak
istiyorsunuz
sonra
anlayacaksınız
Ellerinizi
ve
ayaklarınızı
çaprazlama
kestireceğim
sonra
da
bilin
ki
sizi
astıracağım
Onlar
da
Şüphesiz
o
takdirde
biz
Rabbimize
döneceğiz
dediler
Senin
bize
kızman
da
sırf
Rabbimizin
âyetleri
gelince
onlara
iman
etmemizden
dolayıdır
Ey
Rabbimiz
Üzerimize
sabır
yağdır
ve
canımızı
Müslüman
olarak
al
derler
Firavun
kavminin
ileri
gelenleri
dediler
ki
Seni
ve
ilâhlarını
terk
etsinler
de
yeryüzünde
fesat
çıkarsınlar
diye
mi
Musayı
ve
kavmini
serbest
bırakacaksın
Firavun
da
dedi
ki
Onların
oğullarını
öldüreceğiz
kızlarını
sağ
bırakacağız
ve
onlar
üzerinde
kahredici
bir
üstünlüğe
sahibiz
Musa
kavmine
dedi
ki
Allahın
yardımını
ve
lütfunu
isteyin
ve
sabır
gösterin
Şüphesiz
ki
yeryüzü
Alla
hındır
Kullarından
dilediğini
ona
mirasçı
kılar
Sonunda
kurtuluş
müttakilerindir
Kavmi
de
dediler
ki
Sen
bize
gelmeden
önce
de
eziyet
gördük
sen
geldikten
sonra
da
Musa
dedi
ki
Umulur
ki
Rabbiniz
düşmanlarınızı
helak
edip
de
sizi
yeryüzün
de
halife
kılacaktır
ve
sizin
nasıl
işler
yaptığınıza
bakacaktır
Gerçekten
biz
Firavun
sülâlesini
senelerce
kıtlık
ve
gelir
noksanlığı
içinde
tutup
kıvrandırdık
ki
düşünüp
ibret
alsınlar
Fakat
kendilerine
iyilik
geldiği
zaman
işte
bu
bizim
hakkımızdır
dediler
başlarına
bir
kötülük
gelince
de
işte
bu
Musa
ile
yanındakilerin
uğursuzluğu
yüzünden
dediler
İyi
bilin
ki
onların
uğursuzluğu
Allah
katındandır
Lâkin
çoğu
bunu
bilmezler
Ve
sen
büyülemek
için
her
ne
mucize
getirirsen
get
ir
biz
sana
inanacak
değiliz
dediler
Biz
de
kudretimizin
ayrı
ayrı
alâmetleri
olmak
üzere
başlarına
tufan
çekirge
haşereler
kurbağalar
ve
kan
gönderdik
yine
inat
edip
direndiler
ve
çok
mücrim
suçlu
bir
kavim
oldular
Ne
zaman
ki
azap
ü
zerlerine
çöktü
dediler
ki
Ey
Musa
Bizim
için
Rabbine
dua
et
sana
olan
ahdi
hürmetine
eğer
bizden
bu
azabı
kaldırır
uzaklaştırırsan
yemin
olsun
ki
sana
kesinlikle
iman
edeceğiz
Ve
İsrailoğullarını
seninle
birlikte
göndereceğiz
Ne
zaman
ki
b
elli
bir
süreye
kadar
onlardan
azabı
kaldırdık
derhal
yeminlerini
bozdular
Biz
de
âyetlerimizi
inkâr
ettikleri
ve
onlara
kulak
vermedikleri
için
kendilerinden
intikam
aldık
da
hepsini
denizde
boğduk
Ve
o
hırpalanıp
ezilmekte
olan
kavmi
de
yer
yüzünün
bereketle
donattığımız
doğusuna
ve
batısına
mirasçı
yaptık
Ve
böylece
Rabbinin
İsrailoğullarına
olan
o
güzel
vaadi
sabırları
yüzünden
gerçekleşti
Biz
de
Firavun
ile
kavminin
yapageldikleri
sanat
eserlerini
ve
diktikleri
binaları
yerle
bir
etti
k
Ve
İsrailoğullarının
denizden
geçmelerini
sağladık
Derken
bir
kavme
vardılar
ki
onlar
kendilerine
mahsus
bir
takım
putlara
tapıyorlardı
Dediler
ki
Ey
Musa
Onların
tanrıları
gibi
sen
de
bize
bir
tanrı
yap
Musa
da
onlara
dedi
ki
Siz
gerçekte
n
cahillik
eden
bir
kavimsiniz
Çünkü
o
gördüklerinizin
içinde
bulundukları
din
yok
olmaya
mahkûmdur
ve
bütün
yaptıkları
batıldır
Sizi
âlemlere
üstün
kılan
Allah
olduğu
halde
ben
size
Ondan
başka
ilâh
mı
arayayım
dedi
Hani
sizi
Firavu
n
sülâlesinin
elinden
kurtardığımız
zaman
hatırlasanıza
size
azabın
kötüsünü
yapıyorlardı
oğullarınızı
öldürüyorlar
kızlarınızı
sağ
bırakıyorlardı
Bunda
sizin
için
Rabbiniz
tarafından
büyük
imtihan
vardı
Ve
Musaya
otuz
geceye
vaat
verdik
ve
sür
eye
bir
on
gece
daha
ekledik
ve
böylece
Rabbinin
mikatı
tayin
ettiği
vakit
tam
kırk
gece
oldu
Musa
kardeşi
Haruna
şöyle
dedi
Kavmim
içinde
benim
yerime
geç
ıslaha
çalış
ve
bozguncuların
yolundan
gitme
Ne
zaman
ki
Musa
mikatımıza
geldi
Rabbi
ona
kelâmıyla
ihsanda
bulundu
Ey
Rabbim
göster
bana
kendini
de
bakayım
sana
dedi
Rabbi
ona
buyurdu
ki
Beni
katiyyen
göremezsin
ve
lâkin
dağa
bak
eğer
o
yerinde
durabilirse
sonra
sen
de
beni
göreceksin
Daha
sonra
Rabbi
dağa
tecelli
edince
onu
y
erle
bir
ediverdi
Musa
da
baygın
düştü
Ayılıp
kendine
gelince
Sen
sübhansın
tevbe
ettim
sana
döndüm
ve
ben
inananların
ilkiyim
dedi
Allah
buyurdu
Ey
Musa
Sana
verdiğim
peygamberlikle
ve
kelâmımla
seni
insanlar
üzerine
seçkin
kıldım
Sana
ve
rdiğime
sıkı
sarıl
ve
şükredenlerden
ol
Ve
onun
için
o
levhalarda
her
şeyden
yazdık
nasihat
ve
hükümlerin
ayrıntılarına
ait
herşeyi
belirttik
Haydi
bunlara
sıkı
sarıl
kavmine
de
emret
onlar
da
en
güzeline
sarılsınlar
Size
yakında
o
fasıkların
yurdunu
göstereceğim
Yeryüzünde
haksız
yere
büyüklük
taslayanları
âyetlerimizi
anlamaktan
uzak
tutacağım
Onlar
ki
bütün
âyetlerimizi
görseler
de
onlara
iman
etmezler
Doğru
yolu
görseler
de
o
yolu
tutup
gitmezler
Eğer
sapıklık
yolunu
görürlerse
t
utar
onu
izlerler
Çünkü
onlar
âyetlerimizi
inkâr
etmeyi
âdet
edinmişler
ve
onlardan
hep
gafil
olagelmişlerdir
Âyetlerimizi
ve
ahiretteki
karşılaşmayı
inkâr
edenlerin
amelleri
hepten
boşa
gitmiştir
Çekecekleri
ceza
kendi
yaptıklarından
başkası
mı
ol
acaktır
Musanın
arkasından
kavmi
tutmuş
süs
takılarından
böğüren
bir
buzağı
heykeli
edinmişlerdi
O
buzağının
kendilerine
bir
söz
söylemediğini
ve
bir
yol
gösteremediğini
görmemişler
miydi
Fakat
yine
de
onu
tanrı
edindiler
ve
zalimlerden
oldular
Ne
zaman
ki
ellerine
kırağı
düşürüldü
yaptıklarına
pişman
oldular
o
zaman
sapıtmış
olduklarını
gördüler
Yemin
olsun
ki
eğer
Rabbimiz
bize
merhamet
etmez
ve
bizi
bağışlamazsa
muhakkak
biz
kötü
akıbete
düşenlerden
olacağız
dediler
Musa
öfkeli
ve
üzüntülü
olarak
kavmine
döndüğünde
şöyle
dedi
Bana
arkamdan
ne
kötü
bir
halef
oldunuz
Rabbinizin
emriyle
dönüşümü
beklemeden
acele
mi
ettiniz
Elindeki
levhaları
bıraktı
ve
kardeşi
Harunu
başından
tutarak
kendine
doğru
çekmeye
başladı
Harun
Ey
anamın
oğlu
dedi
inan
ki
bu
kavim
beni
güçsüz
buldu
az
daha
beni
öldürüyorlardı
sen
de
bana
böyle
yaparak
düşmanları
sevindirme
ve
beni
bu
zalim
kavimle
bir
tutma
Musa
dedi
ki
Ey
Rabbim
Beni
ve
kardeşimi
bağışla
Bizi
rahmetinin
için
e
al
Sen
merhametlilerin
en
merhametlisisin
Şüphesiz
o
buzağıyı
tanrı
edinenlere
Rablerinden
bir
gazap
dünya
hayatında
iken
de
bir
zillet
erişecektir
İşte
biz
iftiracıları
böyle
cezalandırırız
O
kötü
amelleri
işleyip
de
sonra
arkasından
te
vbe
ve
iman
edenler
için
hiç
şüphe
yok
ki
Rabbin
bundan
sonra
yine
de
affedici
ve
merhamet
edicidir
Musanın
öfkesi
geçince
levhaları
aldı
Onlardaki
yazıda
ancak
Rablerinden
korkanlar
için
bir
hidayet
ve
rahmet
vardı
Bir
de
Musa
mîkatımız
i
çin
tayin
ettiğimiz
vakitte
tevbe
için
kavminden
yetmiş
erkek
seçti
Ne
zaman
ki
bunları
o
sarsıntı
yakaladı
işte
o
zaman
Musa
Rabbim
dedi
dileseydin
bunları
da
beni
de
daha
önce
helâk
ederdin
Şimdi
bizi
içimizdeki
o
beyinsizlerin
yaptıkları
yüz
ünden
helâk
mi
edeceksin
O
iş
de
senin
imtihanından
başka
bir
şey
değildi
Sen
bu
imtihanla
dilediğini
sapıklıkta
bırakır
dilediğini
de
hidayete
erdirirsin
Bizim
velimiz
sensin
Artık
bizi
bağışla
merhamet
et
sen
bağışlayanların
en
hayırlısısın
Ve
bize
hem
bu
dünyada
bir
iyilik
yaz
hem
de
ahirette
Biz
gerçekten
de
tevbe
edip
senin
hidayetine
döndük
Buyurdu
ki
azabım
var
onu
dilediğime
isabet
ettiririm
rahmetim
de
vardır
o
ise
her
şeyi
kaplamış
ve
kuşatmıştır
Onu
da
özellikle
korunanla
ra
zekatını
verenlere
ve
âyetlerimize
inananlara
mahsus
kılacağım
Onlar
ki
o
ümmî
peygambere
uyarlar
yanlarındaki
Tevrat
ve
İncilde
yazılmış
bulacakları
o
peygambere
uyup
onun
izinden
giderler
ki
o
onlara
iyiyi
emreder
ve
onları
kötülüklerden
alıkoyar
temiz
ve
hoş
şeyleri
kendilerine
helâl
kılar
murdar
ve
kötü
şeyleri
de
üzerlerine
haram
kılar
sırtlarından
ağır
yükleri
indirir
üzerlerindeki
bağları
ve
zincirleri
kırar
atar
işte
o
vakit
ona
iman
eden
ona
kuvvetle
saygı
gösteren
ona
yardım
cı
olan
ve
onun
peygamberliği
ile
birlikte
indirilen
nuru
izleyen
kimseler
var
ya
işte
asıl
murada
eren
kurtulmuşlar
onlardır
De
ki
ey
insanlar
Ben
sizin
hepinize
Allahın
resulüyüm
O
Allah
ki
göklerin
ve
yerin
bütün
mülkü
Onundur
Ondan
başka
hiçbir
ilâh
yoktur
Öldüren
de
dirilten
de
Odur
Bundan
dolayı
gelin
Allaha
ve
resulüne
iman
edin
Allaha
ve
Allahın
bütün
kelâmlarına
iman
etmiş
bulunan
o
ümmî
peygambere
evet
ona
uyun
ki
hidayete
erebilesiniz
Musanın
kavminden
doğru
yolu
gösteren
ve
doğrulukla
adalet
yapan
bir
topluluk
da
vardı
Biz
onları
oniki
kabileye
o
kadar
ümmete
ayırdık
Ve
kavmi
kendisinden
su
istediği
zaman
Musaya
elindeki
asâ
ile
taşa
vur
diye
vahyettik
vurunca
hemen
o
taştan
oniki
pınar
akmaya
başladı
Halkın
her
biri
su
alacağı
yeri
iyice
öğrendi
Bulutu
da
üzerlerine
gönderdik
gölgeledik
Onlara
kudret
helvası
ve
bıldırcın
indirdik
Size
rızık
olarak
ihsan
ettiğimiz
nimetlerin
temizinden
yiyiniz
dedik
Onlar
zulmü
bize
yapmadılar
lakin
kendi
kendil
erine
zulmediyorlardı
Ve
o
vakit
onlara
denilmişti
ki
Şu
şehre
yerleşin
ve
orada
dilediğiniz
şeylerden
yiyin
hitta
günahlarımızı
bağışla
deyin
ve
secde
ederek
kapısından
girin
ki
suçlarınızı
bağışlayalım
İyilere
nimetlerimizi
daha
da
arttıra
cağız
İçlerinden
bir
kısım
zalimler
sözü
değiştirdiler
kendilerine
söylenenden
başka
şekle
soktular
Zulmü
alışkanlık
haline
getirdikleri
için
biz
de
üzerlerine
gökten
azap
yağdırdık
Bir
de
onlara
o
deniz
kıyısındaki
şehrin
başına
gelenleri
sor
O
sırada
onlar
cumartesi
yasağına
riayet
etmiyorlardı
Cumartesi
günü
balıklar
akın
akın
geliyorlardı
yasak
olmadığı
gün
gelmiyorlardı
Yoldan
çıkıp
sapıklık
yaptıkları
için
biz
de
onları
işte
böyle
sınıyorduk
İçlerinden
bir
topluluk
Allahın
helâk
edeceği
yada
çetin
bir
azapla
cezalandıracağı
bir
kavme
ne
diye
nasihat
ediyorsunuz
dediği
vakit
o
uyarıda
bulunanlar
dediler
ki
Rabbiniz
tarafından
mazur
görülmemiz
için
bir
de
belki
günahlardan
sakınırlar
diye
Onlar
yapılan
bunca
nasi
hati
unuttukları
zaman
o
kötülükten
sakındıranları
kurtardık
o
zalimleri
de
fena
hareketlerinden
dolayı
şiddetli
bir
azaba
uğrattık
Böylece
onlar
kibre
kapılıp
yasak
kılınan
şeylerden
vazgeçmeyince
biz
de
onlara
hor
ve
zelil
maymunlar
olun
dedik
O
Vakit
Rabbin
işte
şu
ahdi
ilan
edip
bildirdi
ki
Kıyamet
gününe
kadar
onlara
en
kötü
muameleyi
yapacak
olan
kimseleri
başlarına
gönderecektir
Muhakkak
ki
Rabbin
hızla
cezalandırandır
ve
yine
muhakkak
ki
O
çok
affedici
çok
merhametlidir
Ve
onları
yeryüzünde
birçok
ümmetlere
ayırdık
İçlerinde
iyi
olanları
da
vardı
olmayanları
da
Onları
biz
bazen
nimetlerle
bazen
de
musibetlerle
imtihana
çektik
Sonunda
belki
hakka
dönerler
diye
Derken
kitabı
Tevratı
miras
alan
bozuk
bir
nesil
bunların
yerini
aldı
Bize
nasıl
olsa
mağfiret
edilecek
diyerek
şu
alçak
dünya
malını
alıyorlar
yine
onun
gibi
bir
mal
ve
rüşvet
gelse
onu
da
alırlar
Allaha
karşı
haktan
başka
bir
şey
söylemeyeceklerine
dair
kendilerinden
o
kitabın
hükmü
üzere
misak
al
ınmamış
mıydı
Ve
onun
içindekileri
okuyup
öğrenmemişler
miydi
Oysa
ahiret
yurdu
Allahtan
korkanlar
için
daha
hayırlıdır
Hâlâ
aklınızı
başınıza
almayacak
mısınız
Kitaba
sarılanlara
ve
namazı
kılmaya
devam
edenlere
gelince
biz
o
iyilerin
ecrini
hiçbir
zaman
yitirmeyiz
Hani
bir
zamanlar
biz
o
dağı
gölgelik
gibi
tepelerine
çekmiştik
de
üzerlerine
düşüyor
zannettikleri
bir
sırada
demiştik
ki
size
verdiğimiz
kitabı
kuvvetle
tutun
ve
içindekini
hatırınızdan
çıkarmayın
umulur
ki
korunursunuz
Bir
de
Rabbin
Âdemoğullarından
bellerindeki
zürriyetlerini
alıp
da
onları
kendi
nefislerine
şahit
tutarak
Ben
sizin
Rabbiniz
değil
miyim
dediği
vakit
pekâlâ
Rabbimizsin
şahidiz
dediler
Bunu
kıyamet
günü
Bizim
bundan
haberimiz
yoktu
demey
esiniz
diye
yapmıştık
Yahut
atalarımız
daha
önce
şirk
koşmuşlardı
Biz
onlardan
sonra
gelen
bir
nesil
idik
şimdi
o
batıl
yolu
tutanların
yaptıkları
yüzünden
bizi
helâk
mi
edeceksin
demeyesiniz
diye
yapmıştık
Ve
işte
biz
âyetleri
böyle
a
yrıntılı
olarak
açıklıyoruz
ki
belki
dönerler
Onlara
kendisine
âyetlerimizi
sunduğumuz
o
adamın
kıssasını
da
anlat
âyetlerden
sıyrılıp
çıktı
derken
onu
şeytan
arkasına
taktı
en
sonunda
da
helak
olanlardan
oldu
Ve
eğer
dileseydik
onu
o
âyet
lerle
yüceltirdik
fakat
o
alçaklığa
saplandı
kaldı
ve
kendi
keyfinin
ardına
düştü
Artık
onun
ibret
verici
hali
o
köpeğin
haline
benzer
ki
üzerine
varsan
da
dilini
uzatır
solur
bıraksan
da
solur
İşte
bu
âyetlerimizi
inkâr
eden
kavmin
misalidir
Bu
kıs
sayı
iyice
anlat
belki
biraz
düşünürler
Âyetlerimizi
inkâr
edip
sırf
kendilerine
zulmeden
o
kavmin
hali
ne
kadar
kötüdür
Allah
kime
hidayet
ederse
o
hidayete
erer
kimi
de
dalalette
bırakırsa
işte
onlar
hüsrana
uğrayanların
ta
kendileri
olu
rlar
Andolsun
ki
cinlerden
ve
insanlardan
birçoğunu
cehennem
için
yarattık
Onların
kalbleri
vardır
fakat
onunla
gerçeği
anlamazlar
Gözleri
vardır
fakat
onlarla
görmezler
Kulakları
vardır
fakat
onlarla
işitmezler
İşte
bunlar
hayvanlar
gibidirl
er
Hatta
daha
da
aşağıdırlar
Bunlar
da
gafillerin
ta
kendileridir
Oysa
en
güzel
isimler
Allahındır
Bundan
dolayı
Allaha
onlarla
dua
edin
Onun
isimlerinde
sapıklık
eden
mülhidleri
inkârcıları
terkedin
Onlar
yakında
yaptıklarının
cezasını
çeke
cekler
Yine
bizim
yarattığımız
insanlardan
öyle
bir
ümmet
var
ki
onlar
hakka
yol
gösterirler
ve
o
hak
ile
adaleti
yerine
getirirler
Âyetlerimizi
inkâr
edenlere
gelince
biz
onları
bilemeyecekleri
yönlerden
derece
derece
düşüşe
yuvarlayacağız
Ayrıca
ben
onlara
mühlet
de
veririm
Fakat
benim
tuzak
kurup
helâk
edişim
pek
çetindir
Onlar
arkadaşlarında
herhangi
bir
cinnet
bulunmadığını
hiç
düşünmediler
mi
O
açık
bir
uyarıcıdan
başka
biri
değildir
Allahın
göklerdeki
ve
yerdeki
m
ülkiyet
ve
tasarrufuna
Allahın
yaratmış
olduğu
herhangi
bir
şeye
ve
ecellerinin
gerçekten
yaklaşmış
olması
ihtimaline
hiç
bakmadılar
mı
Artık
bu
Kurândan
sonra
başka
hangi
söze
inanacaklar
Allah
kimi
saptırırsa
onu
yola
getirecek
bir
kimse
yoktu
r
O
onları
kendi
hâllerine
bırakır
ve
kendi
azgınlıkları
içinde
yuvarlanıp
giderler
Sana
ne
zaman
kopacak
diye
kıyamet
vaktini
soruyorlar
De
ki
onun
bilgisi
yalnızca
Rabbimin
katındadır
Onu
tam
vaktinde
koparacak
olan
Ondan
başkası
değildir
O
nun
ağırlığına
göklerde
ve
yerde
dayanacak
bir
kimse
yoktur
O
size
ansızın
gelecektir
Sanki
sen
onu
çok
iyi
biliyormuşsun
gibi
sana
soruyorlar
De
ki
onun
bilgisi
Allah
katındadır
Fakat
insanların
çoğu
bunu
bilmezler
De
ki
ben
kendi
kendime
Alla
hın
dilediğinden
başka
ne
bir
menfaat
elde
etmeye
ne
de
bir
zararı
önlemeye
malik
değilim
Ben
eğer
gaybı
bilseydim
daha
çok
hayır
yapardım
ve
kötülük
denilen
şey
yanıma
uğramazdı
Ben
iman
edecek
bir
kavme
müjde
veren
ve
uyaran
bir
peygamberden
başka
bi
ri
değilim
Sizi
bir
tek
nefisten
yaratan
onunla
sükûnet
bulsun
diye
eşini
de
ondan
yaratan
Allahtır
O
eşini
kucaklayıp
sarılınca
ona
yaklaşınca
eşi
hafif
bir
yük
yüklendi
hâmile
kaldı
Bir
müddet
böyle
geçti
derken
yükü
ağırlaştı
O
vakit
i
kisi
birden
Rableri
olan
Allaha
şöyle
dua
ettiler
Eğer
bize
salih
bir
evlat
verirsen
biz
muhakkak
şükredenlerden
olacağız
Fakat
Allah
kendilerine
salih
bir
evlat
verince
her
ikisi
de
tuttular
verdiği
evlatlar
üzerine
ona
ortak
koşmaya
başladıl
ar
Allah
onların
koştukları
şirkten
münezzehtir
Hiçbir
şey
yaratmayan
ve
kendileri
yaratılmış
olan
putları
mı
Allaha
ortak
ediyorlar
ona
eş
koşuyorlar
Bu
putlar
ne
o
tapınanlara
ne
de
kendi
kendilerine
yardım
edebilirler
Eğer
siz
on
ları
doğru
yola
çağırsanız
size
uymazlar
Onları
ha
çağırmışsınız
ha
çağırmayıp
susmuşsunuz
hiç
fark
etmez
Allahı
bırakıp
taptıklarınız
da
tıpkı
sizin
gibi
kullardır
Eğer
iddianızda
doğru
iseniz
haydi
onları
çağırın
da
size
cevap
versinler
Onların
yürüyecek
ayakları
tutacak
elleri
görecek
gözleri
veya
işitecek
kulakları
mı
var
De
ki
Haydi
çağırın
o
ortaklarınızı
sonra
bana
istediğiniz
tuzağı
kurun
ve
elinizden
gelirse
göz
açtırmayın
Zira
benim
velim
o
kitabı
indiren
Allahtır
Ve
O
salih
kullarına
sahip
çıkar
Sizin
Allahtan
başka
taptıklarınız
ise
ne
size
yardım
edebilirler
ne
de
kendi
kendilerine
yardımları
dokunur
Siz
onları
doğru
yola
çağıracak
olsanız
da
duymazlar
Onların
sana
baktıklarını
görürsün
ba
karlar
ama
görmezler
Sen
yine
de
affa
sarıl
iyiliği
emret
ve
cahillerden
yüz
çevir
Eğer
şeytandan
bir
vesvese
bir
gıcık
gelirse
hemen
Allaha
sığın
Muhakkak
ki
Allah
hakkıyla
işiten
kemaliyle
bilendir
Allahtan
korkanlar
kendilerin
e
şeytandan
bir
vesvese
iliştiği
zaman
durup
düşünürler
de
derhal
kendi
basiretlerine
sahib
olurlar
Şeytanların
kardeşlerine
gelince
onlar
öbürlerini
sapıklığa
sürüklerler
sonra
da
yakalarını
bırakmazlar
Onlara
arzularına
göre
bir
âyet
get
irmediğin
zaman
derleyip
toplasaydın
ya
derler
sen
de
de
ki
ben
ancak
Rabbimden
bana
ne
vahyolunuyorsa
ona
uyarım
işte
bütünüyle
bu
Kurân
Rabbinizden
gelen
basiretlerdir
kalp
gözünü
açacak
beyanlardır
iman
eden
bir
kavim
için
hidayettir
rahmettir
Kurân
okunduğu
zaman
hemen
susup
onu
dinleyin
umulur
ki
rahmete
nâil
olursunuz
Sabah
akşam
demeden
kendi
içinden
korkarak
ve
yalvararak
alçak
sesle
Rabbini
an
ve
gafillerden
olma
Zira
Rabbinin
katında
olanlar
Allaha
kulluk
etmek
ten
asla
kibirlenmezler
Onu
tenzih
eder
şanını
ulularlar
ve
yalnızca
Ona
secde
ederler
ENFAL
Enfâl
sûresi
yetmişbeş
âyettir
ilâ
âyetler
Mekkede
diğerleri
Medinede
inmiştir
Enfâl
ziyade
manasına
gelen
nefl
kelimesinin
çoğuludu
r
İslâm
dinini
savunmak
için
yapılan
savaşlarda
elde
edilen
sevaba
ek
olarak
alınan
ganimet
malına
da
nefl
denilmiştir
Sûrenin
birinci
âyetinde
savaştan
elde
edilen
ganimetlerin
Allah
ve
Resûlüne
ait
olduğu
ifade
edildiği
için
sûreye
bu
ad
verilmiştir
Sana
ganimetlerin
bölüştürülmesini
soruyorlar
De
ki
ganimetlerin
taksimi
Allaha
ve
Resulüne
aittir
Onun
için
siz
gerçekten
mümin
kimseler
iseniz
Allahtan
korkun
da
biribirinizle
aranızı
düzeltin
Allaha
ve
Resulüne
itaat
edin
Gerçek
müminler
ancak
o
müminlerdir
ki
Allah
anıldığı
zaman
yürekleri
ürperir
âyetleri
okunduğu
zaman
imanlarını
arttırır
Ve
bunlar
yalnızca
Rablerine
tevekkül
ederler
Onlar
ki
namazı
gereği
gibi
kılarlar
ve
kendilerine
rızık
olarak
verdiğimiz
şeylerden
Allah
yoluna
harcarlar
İşte
gerçekten
mümin
olanlar
onlardır
Onlara
Rablerinin
katında
dereceler
vardır
bağışlanma
ve
değerli
rızık
vardır
Nitekim
Rabbin
seni
hak
uğruna
savaşmak
için
evinden
çıkarmıştı
Oysa
Müslümanların
bir
kısmı
o
zaman
bundan
hoşlan
mamışlardı
Ve
gerçek
gün
gibi
açığa
çıktıktan
sonra
bile
seninle
münakaşaya
devam
etmişlerdi
sanki
göz
göre
göre
ölüme
sürükleniyorlardı
İşte
o
zaman
Allah
size
iki
taifeden
kervan
veya
kureyş
ordusundan
birini
vaad
ediyordu
ki
sizin
olacaktı
Siz
ise
arzu
ediyordunuz
ki
şanı
ve
şerefi
olmayan
şey
kervan
sizin
olsun
Halbuki
Allah
âyetleriyle
hakkı
yerine
oturtmak
ve
kâfirlerin
arkasını
kesmek
istiyordu
Ki
hakkın
hak
olduğunu
tanıtsın
ve
batılı
büsbütün
yok
etsin
varsın
o
günahkârlar
istemesin
O
vakit
siz
Rabbinizden
yardım
diliyordunuz
O
da
Ben
işte
ardarda
bin
melekle
size
yardım
ediyorum
diye
duanızı
kabul
buyurmuştu
Bunu
da
Allah
size
sırf
bir
müjde
olsun
ve
bununla
kalbleriniz
yatışsın
diye
yapmıştı
Yoksa
zafer
ancak
Allah
katındandır
Gerçekten
Allah
mutlak
galiptir
ve
hikmet
sahibidir
O
sırada
size
yine
katından
bir
güven
ve
esenlik
olmak
üzere
bir
uyku
sardırıyordu
sizi
temizlemek
şeytanın
vesvesesini
sizden
gidermek
yüreklerinize
kuvvet
vermek
ve
ayakları
nızı
sağlam
durdurmak
için
gökten
üzerinize
yağmur
indiriyordu
İşte
o
anda
Rabbin
meleklere
şöyle
vahyediyordu
Ben
sizinle
beraberim
müminlere
sebat
verin
Kâfirlerin
yüreğine
korku
salacağım
hemen
boyunlarının
üstüne
vurun
parmaklarına
parmaklar
ına
vurun
Çünkü
onlar
Allaha
ve
Resulüne
karşı
geldiler
Kim
Allaha
ve
Resulüne
karşı
gelirse
bilsin
ki
Allahın
azabı
çok
çetindir
İşte
gördünüz
ya
şimdilik
siz
bunu
tadın
şu
da
kesindir
ki
ahirette
kâfirlere
cehennem
azabı
vardır
Ey
iman
edenler
Toplu
olarak
kâfirlerle
karşılaştığınız
zaman
onlara
arkalarınızı
dönmeyin
kaçmayın
Böyle
bir
günde
her
kim
onlara
tekrar
dönüp
çarpışmak
için
geri
çekilmek
veya
diğer
bir
safta
yeniden
mevzilenmek
hâlleri
dışında
arkasını
dönerse
muhakkak
Allahtan
bir
gazaba
uğramış
olur
ve
varacağı
yer
cehennemdir
orası
da
ne
kötü
bir
akıbettir
Sonra
onları
siz
öldürmediniz
lâkin
Allah
öldürdü
Attığın
zaman
da
sen
atmadın
lâkin
Allah
attı
Bu
da
müminlere
güzel
bir
imtihan
geçirtmek
içi
ndi
Allah
işitendir
bilendir
Gördünüz
ya
Allah
kâfirlerin
kurduğu
tuzağı
işte
böyle
boşa
çıkarır
Fetih
istiyorsanız
işte
size
fetih
gelmiştir
eğer
aşırı
gitmez
de
son
verirseniz
hakkınızda
daha
hayırlıdır
Yok
eğer
dönerseniz
biz
de
döner
iz
O
vakit
askeriniz
çok
da
olsa
size
hiç
bir
şekilde
fayda
vermez
İyi
biliniz
ki
Allah
müminlerle
beraberdir
Ey
iman
edenler
Allaha
ve
Resulüne
itaat
edin
İşitip
durduğunuz
halde
onun
emirlerinden
yüz
çevirmeyin
Ve
işitmedikleri
halde
iş
ittik
diyenler
gibi
olmayın
Çünkü
yeryüzünde
dolaşan
canlıların
Allah
katında
en
kötüsü
anlamayan
ve
düşünmeyen
sağırlarla
dilsizlerdir
Allah
onlarda
hayır
görseydi
onlara
işittirirdi
işittirseydi
yine
de
aldırmaz
arka
dönerlerdi
Ey
iman
e
denler
Peygamber
sizi
size
hayat
verecek
şeylere
davet
ettiği
zaman
Allaha
ve
Resule
icabet
edin
Ve
bilin
ki
Allah
kişi
ile
kalbi
arasına
girer
Ve
siz
kesinkes
Onun
huzurunda
toplanacaksınız
Ve
öyle
bir
fitneden
sakının
ki
içinizden
yalnızca
zulüm
yapanlara
dokunmakla
kalmaz
Ve
bilin
ki
Allahın
cezası
şiddetlidir
Düşünün
ve
hatırlayın
o
zamanları
ki
hani
bir
vakitler
siz
yeryüzünde
güçsüzdünüz
hor
görülen
bir
azınlıktınız
İnsanların
sizi
hırpalamasından
korkuyordunuz
öyle
iken
O
sizi
barındırdı
ve
sizi
yardımıyla
destekleyip
güçlendirdi
ve
şükretmeniz
için
temizlerinden
rızık
verdi
Ey
iman
edenler
Allaha
ve
Resule
hainlik
etmeyiniz
ki
bile
bile
kendi
emanetlerinize
hıyanet
etmiş
olmayasınız
Ve
iyi
biliniz
ki
malları
nız
ve
evlatlarınız
birer
imtihan
aracından
başka
birşey
değildir
Allah
katında
büyük
ecir
vardır
Ey
iman
edenler
Allaha
karşı
gelmekten
sakınırsanız
O
size
bir
furkan
hakkı
batıldan
ayırdedecek
bir
anlayış
verir
ve
günahlarınızı
örtbas
eder
s
izi
bağışlar
Allah
büyük
lütuf
sahibidir
Hani
bir
vakitler
o
kâfirler
seni
tutup
bağlamak
veya
öldürmek
veya
sürüp
çıkarmak
için
sana
tuzak
kuruyorlardı
da
onlar
tuzak
kurarken
Allah
da
karşılığında
tuzak
kuruyordu
Öyle
ya
Allah
tuzakların
en
ha
yırlısını
kurar
Onlara
âyetlerimiz
okunduğu
zaman
işittik
dilersek
bunun
gibisini
biz
de
söyleriz
bu
eskilerin
efsanelerinden
başka
bir
şey
değildir
diyorlardı
Bir
vakit
de
Ey
Allah
eğer
bu
Senin
katından
gelmiş
bir
hak
kitap
ise
hiç
du
rma
üstümüze
gökten
taşlar
yağdır
veya
bize
daha
acı
bir
azap
ver
demişlerdi
Halbuki
sen
içlerinde
iken
Allah
onlara
azab
edecek
değildi
İstiğfar
ettikleri
sürece
de
Allah
onlara
azab
edecek
değildir
Şimdi
ise
Allahın
kendilerine
azab
etmemes
i
için
neleri
var
ki
Oysa
Mescid
i
Haramdan
menediyorlar
Üstelik
onun
hizmetine
ehil
kişiler
de
değiller
Çünkü
onun
hizmetine
ehil
olanlar
ancak
müttakilerdir
Lâkin
çoğu
bunu
bilmezler
Kâbe
huzurunda
onların
duaları
ise
ıslık
çalıp
el
çırpmaktan
başka
birşey
değildir
O
halde
inkârınızdan
ve
nankörlüğünüzden
dolayı
bu
azabı
tadın
bakalım
Mallarını
Allah
yolundan
engellemek
için
sarfeden
o
kâfirler
hiç
şüphesiz
yine
onu
sarfedecekler
Varsın
sarfetsinler
sonra
o
yüreklerine
inen
bir
acı
o
lacak
sonra
da
mağlup
olacaklar
Zaten
kâfirler
toplanıp
cehenneme
gönderilecekler
Allah
murdarı
temizden
ayırdetmek
için
ve
bir
de
murdar
kısmını
birbiri
üzerine
bindirip
hepsini
bir
araya
getirmek
ve
topunu
birden
cehenneme
koymak
için
böyle
yapar
İşte
bunlar
o
hüsran
içinde
kalanların
ta
kendileridir
O
kâfirlere
de
ki
Eğer
bu
işe
son
verirlerse
daha
önce
yaptıkları
bağışlanacak
Yok
yine
karşı
koymaya
başlar
isyana
dönerlerse
önceki
ümmetlere
uygulanan
kurallar
kendilerine
de
uygulanacak
Artık
o
ilâhî
uygulamayı
beklesinler
Ortalıkta
fitne
kalmayıp
din
tamamıyla
Allahın
dini
oluncaya
kadar
onlarla
savaşın
Eğer
vazgeçerlerse
muhakkak
ki
Allah
yaptıklarını
görür
Yok
vazgeçmez
de
tekrar
eskiye
dönerlerse
artık
bilin
ki
Allah
sizin
yardımcınızdır
O
ne
güzel
mevla
ne
güzel
yardımcıdır
Şunu
da
biliniz
ki
ganimet
olarak
aldığınız
her
hangi
bir
şeyden
beşte
biri
mutlaka
Allah
içindir
O
da
peygambere
ve
ona
yakınlığı
olanlara
yetimlere
miskinlere
ve
yolda
kalmışlara
aittir
Eğer
siz
Allaha
iman
etmiş
hak
ile
batılın
ayrıldığı
o
gün
iki
ordunun
karşı
karşıya
geldiği
o
Bedir
günü
kulumuza
indirdiğimiz
âyetlere
iman
getirmiş
iseniz
bunu
böyle
biliniz
Ve
biliniz
ki
Allah
herşeye
kâdirdir
O
vakit
siz
vadinin
yakın
bir
yamacında
idiniz
onlarsa
uzak
yamacında
idiler
Kervan
da
sizden
daha
aşağıda
idi
Öyle
ki
şayet
onlarla
sözleşmiş
olsaydınız
öyle
bir
buluşma
yeri
için
mutlaka
anlaşmazlık
çıkarırdınız
Fakat
olması
gereken
zaferin
olması
için
Allah
böyle
takdir
etti
Tâ
ki
helak
olan
apaçık
bir
delil
gördükten
sonra
helak
olsun
sağ
kalanlar
da
yine
apaçık
bir
delilden
sonra
yaşasın
Kesindir
ki
Allah
işitendir
bilendir
Hani
o
vakitler
Allah
sana
uykunda
rüyanda
onları
az
gösteriyordu
Eğer
Allah
sana
onları
kalabalık
gösterseydi
korkacaktınız
ve
savaş
konusunda
anlaşmazlığa
düşecektiniz
Fakat
Allah
böyle
bir
şeyden
sizi
uzak
tuttu
Çünkü
O
gönüllerde
yatanı
da
bilir
Ve
işte
onlarla
karşılaştığınız
vakit
onları
sizin
gözünüze
az
gösteriyordu
siz
i
de
onların
gözlerinde
azaltıyordu
Çünkü
Allah
o
mukadder
olan
işi
yerine
getirecekti
Bütün
işler
Allaha
döndürülür
Ey
iman
edenler
bir
düşman
topluluğu
ile
karşılaştığınız
zaman
sebat
edin
ve
Allahı
çokça
zikredin
ki
kurtuluşa
eresiniz
Ayrıca
Allaha
ve
Resulüne
itaat
edin
Ve
birbirinizle
didişmeyin
Sonra
içinize
korku
düşer
ve
kuvvetiniz
elden
gider
Sabırlı
olun
çünkü
Allah
sabredenlerle
beraberdir
Çalım
atarak
ve
halka
gösteriş
yaparak
yurtlarından
çıkanlar
ve
Allah
yoluna
enge
l
koyanlar
gibi
olmayın
Allah
onların
bütün
yaptıklarını
çepeçevre
kuşatmıştır
Şeytan
onlara
amellerini
güzel
gösterdiği
zaman
Bu
gün
insanlardan
size
galip
gelecek
yoktur
ben
de
size
yardımcıyım
demişti
Fakat
iki
tarafın
karşı
karşıya
geldiği
görününce
arkasını
dönüp
kaçtı
ve
şöyle
dedi
Ben
sizden
kesinlikle
uzağım
Ben
sizin
göremeyeceğiniz
şeyler
görüyorum
ve
ben
Allahdan
korkarım
Ayrıca
Allahın
azabı
çok
çetindir
O
sırada
münafıklar
ve
kalblerinde
hastalık
bulunanlar
müslümanla
r
hakkında
şu
adamları
dinleri
aldattı
diyorlardı
Oysa
her
kim
Allaha
tevekkül
ederse
bilsin
ki
Allah
galiptir
güçlüdür
ve
hikmet
sahibidir
Melekler
o
kâfirlerin
yüzlerine
ve
sırtlarına
vura
vura
ve
Tadın
bakalım
cehennem
azabını
diye
diye
canlarını
alırken
hallerini
bir
görmeliydin
İşte
bu
sizin
kendi
ellerinizle
meydana
getirdiğiniz
bir
sonuçtur
Hiç
şüphesiz
Allah
kullarına
hiçbir
şekilde
zalim
biri
değildir
Tıpkı
Firavunun
izinden
gidenlerle
onlardan
öncekilerin
gidişi
gibi
onlar
da
Allahın
âyetlerini
tanımadılar
Allah
da
kendilerini
günahları
yüzünden
tutuklayıverdi
Çünkü
Allah
çok
kuvvetli
ve
azabı
çok
çetin
olandır
Bu
Allahın
bir
kavme
verdiği
nimeti
onlar
kendilerini
değiştirmedikçe
değiştirmemesinden
dolayıdır
Gerçekten
de
Allah
hakkiyle
işiten
herşeyi
bilendir
Tıpkı
Firavunun
izinden
gidenlerle
onlardan
öncekilerin
gidişi
gibi
Rabblerinin
âyetlerini
yalanladılar
Biz
de
onları
günahları
yüzünden
helâk
ettik
Firavun
ile
arkasından
gidenleri
suda
boğdu
k
Hepsi
de
zalim
idiler
Allah
katında
kımıldayıp
debelenen
canlıların
en
kötüsü
inkara
saplanıp
da
bir
türlü
iman
etmeyenlerdir
Onlar
kendileriyle
antlaşma
yaptığın
halde
her
defasında
antlaşmalarını
bozarlar
ve
bundan
hiç
çekinmezler
Bundan
dolayı
onları
harpte
yakalarsan
kendilerinden
sonrakilere
de
gözdağı
olacak
şekilde
ağır
bir
cezaya
çarptır
belki
ibret
alırlar
Eğer
bir
kavmin
sözleşmeye
aykırı
bir
hainlik
yapmasından
korkarsan
savaştan
önce
aynı
şekilde
antlaşmayı
bozduğunu
kendilerine
bildir
Çünkü
Allah
hainleri
sevmez
O
kâfirler
ileri
geçip
kurtulduklarını
sanmasınlar
Onlar
kesinlikle
bizi
aciz
bırakamazlar
Siz
de
gücünüzün
yettiği
kadar
onlara
karşı
her
çeşitten
kuvvet
biriktirin
ve
cihad
için
atlar
hazırlay
ın
ki
onlarla
hem
Allahın
düşmanlarını
hem
de
kendi
düşmanlarınızı
ayrıca
Allahın
bilip
de
sizin
bilmediğiniz
daha
başkalarını
korkutasınız
Allah
yolunda
her
ne
harcarsanız
onun
sevabı
size
eksiksiz
ödenir
ve
asla
haksızlığa
uğratılmazsınız
Eğer
onlar
barıştan
yana
olurlarsa
sen
de
barıştan
yana
ol
Ve
Allaha
güven
Çünkü
işiten
ve
bilen
Odur
Eğer
sana
hile
yapmak
isterlerse
muhakkak
ki
sana
Allah
yeter
Seni
yardımıyla
ve
müminlerle
güçlendirecek
olan
Odur
Müminlerin
kalplerini
bi
rbirlerine
O
ısındırdı
Yoksa
yeryüzünde
ne
varsa
sen
hepsini
harcasaydın
yine
de
onların
kalblerini
böylesine
ısındıramazdın
Lâkin
Allah
kalplerini
kaynaştırdı
Muhakkak
ki
O
azizdir
hakimdir
Ey
Peygamber
Sana
Allah
yetişir
arkandan
gelen
müm
inlerle
beraber
Ey
Peygamber
Müminleri
cihada
teşvik
eyle
Eğer
sizden
sabredecek
yirmi
kişi
olursa
ikiyüze
galip
gelirler
ve
eğer
sizden
yüz
kişi
olursa
kâfirlerden
bin
kişiye
galip
gelirler
Çünkü
onlar
hakkı
ve
akıbeti
düşünmeyen
anlayışsız
bir
ka
vimdirler
Şimdi
Allah
sizden
yükü
hafifletti
ve
sizde
bir
zaaf
olduğunu
bildi
O
halde
sizden
sabredecek
yüz
kişi
olursa
ikiyüz
düşmana
galip
gelirler
sizden
bin
kişi
olursa
Allahın
izniyle
ikibin
düşmana
galip
gelirler
Allah
sabredenlerle
beraberd
ir
Hiçbir
peygamberin
yeryüzünde
ağır
basmadıkça
kesin
zafere
ulaşıp
üstün
gelmedikçe
esirleri
olması
layık
değildir
Siz
dünya
malını
istersiniz
oysa
Allah
ahireti
kazanmanızı
murad
eder
Allah
azizdir
hakimdir
Eğer
Allahdan
bir
yazı
hükü
m
bulunmasa
idi
aldığınız
fidyeden
dolayı
size
mutlaka
büyük
bir
azab
dokunurdu
Artık
elde
ettiğiniz
ganimetten
helâl
ve
hoş
olarak
yiyin
ve
Allaha
karşı
gelmekten
sakının
Muhakkak
ki
Allah
bağışlayıcıdır
ve
merhamet
edicidir
Ey
Peygamber
el
inizdeki
esirlere
de
ki
Eğer
Allah
sizin
kalblerinizde
bir
hayır
bulursa
sizden
alınandan
daha
hayırlısını
size
verir
ve
günahlarınızı
bağışlar
Çünkü
Allah
bağışlayıcıdır
Eğer
sana
hıyanet
etmek
isterlerse
iyi
bilsinler
ki
bundan
önce
Allaha
ha
inlik
ettiklerinden
dolayı
Allah
onların
ezilmelerine
imkân
verdi
Allah
her
şeyi
hakkıyla
bilen
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Gerçekten
de
iman
edip
hicret
eden
mallarıyla
ve
canlarıyla
Allah
yolunda
cihad
veren
onları
barındırıp
yardım
edenler
işte
b
unlar
birbirlerinin
dostlarıdırlar
İman
ettiği
halde
henüz
hicret
etmemiş
olanlar
hicret
edinceye
kadar
onlar
üzerinde
herhangi
bir
velayet
hakkınız
yoktur
Bununla
beraber
dinde
sizden
yardım
isterlerse
sizinle
arasında
antlaşma
bulunanlar
aleyhine
bir
durum
olmadıkça
onlara
yardım
etmeniz
de
üzerinize
borçtur
Allah
bütün
yaptıklarınızı
görüp
duruyor
Kâfirler
de
aslında
birbirlerinin
dostları
ve
yardımcılarıdırlar
Eğer
siz
de
öyle
yapmazsanız
yeryüzünde
büyük
bir
fitne
ve
fesat
çıkar
O
kim
seler
ki
iman
ettiler
hicret
ettiler
ve
Allah
yolunda
cihada
katıldılar
bir
kısımları
da
onları
barındırıp
yer
yurt
sahibi
yaptılar
ve
yardıma
koştular
işte
bunlar
hakkıyla
mümin
olanlardır
Bunlara
bir
mağfiret
ve
cömertçe
bir
rızık
vardır
Daha
sonradan
hicret
edip
sizinle
beraber
savaşa
katılanlar
da
sizdendirler
Bir
de
akraba
olanlar
Allahın
kitabına
göre
birbirlerine
daha
yakındırlar
Şüphe
yok
ki
Allah
her
şeyi
bilir
TEVBE
Tevbe
sûresi
yüzyirmidokuz
âyettir
ve
âyet
ler
Mekkede
diğerleri
Medinede
inmiştir
âyet
tevbe
ile
ilgili
olduğu
için
sûreye
bu
isim
verilmiştir
Sûrenin
bundan
başka
birçok
ismi
olup
en
meşhuru
Berâedir
Bu
sûrenin
Enfâl
sûresinin
devamı
veya
başlı
başına
bir
sûre
olup
olmadığı
hakkında
ihtilâf
olduğu
için
başında
Besmele
yazılmamıştır
Hicretin
dokuzuncu
yılında
Hz
Ebu
Bekir
hac
emîri
olarak
tayin
edilmiş
ve
müslümanlar
hacca
gönderilmişti
Bu
sûre
inince
Resûlullah
s
a
Allahın
emirlerini
hacdaki
insanlara
tebliğ
etmesi
için
Hz
A
liyi
görevlendirdi
Hz
Ali
hac
kafilesine
ulaştığında
Hz
Ebu
Bekir
Amir
olarak
mı
geldin
yoksa
memur
olarak
mı
diye
sordu
Hz
Ali
sadece
sûreyi
Mekkede
hacılara
tebliğ
ile
memûr
olduğunu
bildirdi
Hz
Ali
bayramın
birinci
günü
Akabe
Cemresi
yanında
ayağa
kalkarak
kendisinin
Peygamber
tarafından
gönderilmiş
bir
elçi
olduğunu
bildirdi
ve
bir
hutbe
okudu
sonra
da
bu
sûrenin
başından
veya
âyet
okuyarak
dedi
ki
Dört
şeyi
tebliğe
memurum
Bu
yıldan
sonra
Kâbeye
hiçbir
müşrik
yaklaşmayacak
Hiç
kimse
çıplak
olarak
Kâbeyi
ziyâret
etmeyecek
Müminden
başkası
cennete
girmeyecek
Müşrik
kabileler
tarafından
bozulmamış
antlaşmalar
antlaşma
süresinin
sonuna
kadar
yürürlükte
kalacak
Allahdan
ve
Resulünden
bir
ültimatomdur
bu
ken
dileriyle
antlaşma
yaptığınız
müşriklere
Bundan
böyle
yeryüzünde
dört
ay
daha
istediğiniz
gibi
gezip
dolaşın
Şunu
da
bilin
ki
Allahı
aciz
bırakacak
değilsiniz
Allah
kâfirleri
mutlaka
perişan
edecektir
Ayrıca
büyük
hac
günü
Allah
ve
Rasulü
taraf
ından
insanlara
bir
ilandır
ki
Allah
da
Resulü
de
müşriklerle
yapılan
antlaşmalara
artık
bağlı
değildir
Eğer
hemen
tevbe
ederseniz
bu
sizin
için
hayırlıdır
Yok
yine
tevbeden
yüz
çevirirseniz
biliniz
ki
Allahı
yıldıracak
değilsiniz
Kâfirleri
acı
bir
azap
ile
müjdele
Ancak
kendileriyle
antlaşma
yapmış
olduğunuz
müşriklerden
size
olan
ahitlerinde
hiçbir
eksiklik
yapmamış
ve
sizin
aleyhinize
hiçbir
kimseye
yardımda
bulunmamış
olanlar
bunun
dışındadır
Siz
de
onlarla
olan
antlaşmanızın
hükümlerine
ant
laşma
süresinin
sonuna
kadar
uyunuz
Muhakkak
ki
Allah
müttakileri
sever
Şu
haram
aylar
bir
çıktı
mı
artık
o
müşrikleri
nerede
bulursanız
öldürün
yakalayın
hapsedin
ve
bütün
geçit
başlarını
tutun
Eğer
tevbe
ederler
ve
namaz
kılıp
zekatı
verirlerse
onları
serbest
bırakın
Muhakkak
ki
Allah
çok
bağışlayandır
çok
merhamet
edendir
Eğer
müşriklerden
biri
aman
dilerse
ona
aman
ver
Ta
ki
Allahın
kelâmını
dinlesin
Sonra
onu
güvenlik
içinde
olduğu
yere
kadar
gönder
Çünkü
bunlar
gerçekten
de
bilgi
siz
bir
kavimdirler
O
müşriklerin
Allah
katında
ve
Resulü
katında
herhangi
bir
ahdi
nasıl
olabilir
Ancak
Mescid
i
Haram
yanında
antlaşma
yaptıklarınız
var
ki
bunlar
size
karşı
doğru
durdukça
siz
de
onlara
doğru
olun
Allah
hainlikten
sakınanları
el
bette
sever
Onlarla
nasıl
sözleşme
olabilir
ki
sizin
aleyhinize
ellerine
bir
fırsat
geçse
hakkınızda
ne
bir
antlaşma
gözetirler
ne
de
bir
yemin
Dil
ucuyla
sizi
hoşnud
etmeye
çalışırlar
fakat
kalbleri
o
kadarına
da
razı
olmaz
Zaten
onların
çoğu
fa
sıktırlar
Allahın
âyetlerini
az
bir
çıkara
değiştirdiler
de
Allah
yolundan
engellediler
Gerçekten
de
bunlar
ne
fena
şeyler
yapageldiler
Bir
mümin
hakkında
ne
bir
yemin
gözetirler
ne
de
bir
antlaşma
Bunlar
işte
böyle
haddi
aşan
kimselerdir
Eğer
tevbe
ederler
namazı
kılarlar
zekatı
verirlerse
dinde
kardeşleriniz
olurlar
Biz
âyetleri
bilen
bir
kavme
açıklarız
Eğer
verdikleri
sözden
sonra
yeminlerini
bozar
ve
dininize
dil
uzatırlarsa
o
küfür
öncülerini
hemen
öldürün
Çünkü
onların
ye
minleri
yoktur
Ola
ki
vazgeçerler
Yeminlerini
bozan
Peygamberi
yurdundan
çıkarmaya
azmeden
ve
üstelik
ilk
önce
size
saldırmaya
başlayanlara
karşı
savaşmaz
mısınız
Yoksa
onlardan
korkuyor
musunuz
Eğer
mümin
iseniz
her
şeyden
önce
Allahdan
korkma
lısınız
Onlarla
savaşın
ki
Allah
sizin
ellerinizle
onların
cezasını
versin
ve
onları
rezil
ve
rüsvay
etsin
yardımıyla
sizi
onlara
muzaffer
kılsın
Ve
mümin
bir
kavmin
yüreklerini
ferahlandırsın
Ve
kalblerindeki
öfkeyi
gidersin
Allah
diledi
ğine
tevbeyi
nasib
eder
Allah
her
şeyi
bilir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Yoksa
siz
hep
kendi
halinize
terk
olunacağınızı
mı
sandınız
Allahın
içinizden
cihad
edenleri
ve
Allahtan
Resulünden
müminlerden
başka
kimseye
sığınmayan
ve
başkaca
sığınac
ak
bir
yer
aramayanları
görmediğini
mi
zannediyorsunuz
Allah
bütün
yaptıklarınızdan
haberdardır
Müşrikler
kendi
inkârlarına
kendileri
şahit
olup
dururlarken
Allahın
mescidlerini
imar
etmeleri
mümkün
değildir
Onların
bütün
yaptıkları
boşa
gitmişti
r
Ve
onlar
ateş
içinde
ebedi
olarak
kalacaklardır
Allahın
mescidlerini
ancak
Allaha
ve
ahiret
gününe
inanan
namazı
kılan
zekatı
veren
ve
Allahdan
başkasından
korkmayan
kimseler
imar
ederler
İşte
hidayet
üzere
oldukları
umulanlar
bunlardır
Siz
hacılara
su
dağıtma
ve
Mescid
i
Haramı
imar
etme
işiyle
Allaha
ve
ahiret
gününe
iman
edip
Allah
yolunda
cihad
edenlerin
yaptığı
işi
bir
mi
tutuyorsunuz
Bunlar
Allah
katında
eşit
olamazlar
Allah
zalimler
topluluğuna
hidayet
ihsan
etmez
İman
e
dip
de
hicret
edip
mallarıyla
canlarıyla
Allah
yolunda
cihad
edenler
Allah
katında
en
büyük
dereceye
sahiptirler
İşte
bunlar
murada
ermiş
olan
mutlu
kullardır
Rableri
onları
kendi
katından
bir
rahmet
bir
rıza
ve
bir
cennetle
müjdeler
ki
o
cenne
tte
onlar
için
bitmez
tükenmez
nimetler
vardır
Onlar
orada
ebedi
kalırlar
Çünkü
en
büyük
mükâfat
Allah
katındadır
Ey
iman
edenler
Eğer
babalarınız
ve
kardeşleriniz
imana
karşılık
küfürden
hoşlanıyorlarsa
onları
dost
edinmeyiniz
Sizden
her
kim
onları
dost
edinirse
işte
onlar
da
zalimlerin
ta
kendileridir
Onlara
de
ki
eğer
babalarınız
oğullarınız
kardeşleriniz
kadınlarınız
akrabalarınız
kabileniz
elde
ettiğiniz
mallar
kesada
uğramasından
korktuğunuz
ticaret
hoşlandığınız
evler
ve
m
eskenler
size
Allah
ve
Resulünden
ve
Allah
yolunda
cihaddan
daha
sevimli
ise
artık
Allahın
emri
gelinceye
kadar
bekleyin
Allah
böyle
fasıklar
topluluğuna
hidayet
nasip
etmez
İnkâr
kabul
etmez
bir
durumdur
ki
Allah
size
birçok
yerde
yardım
etti
Ö
zellikle
Huneyn
Günü
ki
o
gün
kendi
çokluğunuz
size
güven
vermişti
de
o
gün
size
onun
bir
faydası
olmamıştı
Yeryüzü
bütün
genişliğine
rağmen
başınıza
dar
gelmişti
Sonra
da
bozguna
uğrayarak
gerisin
geri
dönüp
kaçmaya
başlamıştınız
Sonra
Allah
Resu
lünün
üzerine
ve
müminlerin
üzerine
sekinetini
kalplere
huzur
veren
rahmetini
indirdi
ve
gözle
görmediğiniz
ordular
indirdi
de
kendisini
tanımayan
kâfirleri
azaba
uğrattı
Ve
o
kâfirlerin
cezası
işte
budur
Sonra
bütün
bu
olup
bitenlerin
arkasından
A
llah
dilediğine
tevbe
nasib
eder
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Ey
iman
edenler
Müşrikler
bir
pisliktirler
Artık
bu
yıldan
sonra
Mescid
i
Harama
yaklaşmasınlar
Eğer
yoksulluktan
korkarsanız
Allah
sizi
dilediğinde
lütuf
ve
ihsanı
yla
zenginleştirecektir
Allah
gerçekten
alîmdir
hakîmdir
Kendilerine
kitap
verilenlerden
oldukları
halde
ne
Allaha
ne
ahiret
gününe
inanmayan
Allahın
ve
Resulünün
haram
kıldığını
haram
tanımayan
ve
hak
dini
din
edinmeyen
kimselere
alçalmış
olduk
ları
halde
elden
cizye
verecekleri
hale
gelinceye
kadar
savaş
yapın
Yahudiler
Uzeyir
Allahın
oğlu
dediler
Hıristiyanlar
da
Mesih
Allahın
oğlu
dediler
Bu
onların
kendi
ağızlarıyla
uydurdukları
sözlerdir
Daha
önce
inkâra
sapmış
olanların
sözlerine
benzetiyorlar
Allah
onları
kahretsin
nasıl
da
saptırıyorlar
Onlar
Allahdan
başka
bilginlerini
ve
rahiplerini
de
kendilerine
Rab
edindiler
Meryem
oğlu
Mesihi
de
Oysa
onlar
bir
olan
Allaha
ibadet
etmekle
emrolunmuşlardı
Allahdan
başka
hiçbir
ilâh
yoktur
O
müşriklerin
ortak
koştuğu
şeylerden
de
münezzehtir
Allahın
nurunu
ağızlarıyla
söndürmek
istiyorlar
Allah
da
razı
olmuyor
Fakat
kâfirler
istemeseler
de
Allah
nurunu
tamamlamayı
diliyor
O
öyle
bir
Allahdır
ki
Resulünü
hida
yetle
ve
hak
dinle
bütün
dinlere
üstün
kılmak
için
göndermiştir
Müşrikler
hoşlanmasalar
da
Ey
iman
edenler
şurası
bir
gerçektir
ki
yahudi
hahamları
ile
hıristiyan
rahiplerinin
bir
çoğu
insanların
mallarını
haksız
yere
yerler
ve
Allah
yolundan
saptı
rırlar
Bir
de
altın
ve
gümüşü
hazineye
doldurup
onları
Allah
yolunda
sarfetmeyenleri
bu
yüzden
acıklı
bir
azap
ile
müjdele
O
gün
o
altın
ve
gümüşlerin
üstü
cehennem
ateşinde
kızdırılacak
da
bunlarla
alınları
yanları
ve
sırtları
dağlanacak
onlara
İşte
bu
kendi
canınız
için
saklayıp
biriktirdiğiniz
şeydir
Haydi
şimdi
tadın
bakalım
şu
biriktirdiğiniz
şeyin
tadını
denilecek
Doğrusu
Allah
katında
ayların
sayısı
oniki
aydır
Gökleri
ve
yeri
yarattığı
günkü
Allah
yazısında
böyle
yazılmıştır
Bunlardan
dördü
haram
aylardır
Bu
da
doğru
olan
dinin
hükmüdür
Bu
sebeple
bunlar
hakkında
nefislerinize
haksızlık
yapmayınız
Müşrikler
size
karşı
topyekün
savaştıkları
gibi
siz
de
onlara
karşı
topyekün
savaş
açın
Ve
iyi
bilin
ki
Allah
müttakilerle
be
raberdir
O
Nesi
denilen
bir
haram
ayı
geciktirmek
âdeti
olsa
olsa
küfürde
fazlalıktır
ki
kâfirler
onunla
şaşırtılır
onu
bir
yıl
helâl
bir
yıl
haram
sayarlar
ki
Allahın
haram
kıldığının
sayısına
uydursunlar
da
Allahın
haram
kıldığını
helâl
kılsınlar
İşte
böylece
kendilerine
kötü
işleri
güzel
gösterildi
Allah
da
kâfir
olan
bir
kavmi
doğru
yola
iletmez
Ey
iman
edenler
Size
ne
oldu
ki
Allah
yolunda
cihada
çıkın
denilince
olduğunuz
yere
yığılıp
kaldınız
Yoksa
ahiretten
vazgeçip
düny
a
hayatına
razı
mı
oldunuz
Fakat
dünya
hayatının
zevki
ahiretin
yanında
ancak
pek
az
birşeydir
Eğer
topluca
savaşa
katılmazsanız
O
sizi
acı
bir
azaba
uğratır
ve
yerinize
başka
bir
kavmi
getirir
ve
siz
Ona
zerrece
bir
zarar
veremezsiniz
Allahın
he
rşeye
gücü
yeter
Eğer
siz
ona
Peygambere
yardım
etmezseniz
Allah
ona
yardım
eder
Hani
o
kâfirler
onu
Mekkeden
çıkardıkları
vakit
sadece
iki
kişiden
biri
iken
ikisi
de
mağarada
bulundukları
sırada
arkadaşına
Üzülme
çünkü
Allah
bizimledir
di
yordu
Allah
onun
kalbine
sükûnet
ve
kuvvet
indirmişti
ve
onu
görmediğiniz
bir
orduyla
desteklemişti
Kâfirlerin
sözünü
alçaltmıştı
Yüce
olan
Allahın
kelimesidir
Ve
Allah
güçlüdür
hikmet
sahibidir
Ey
müminler
İster
hafif
techizatla
ister
ağırlık
lı
olarak
seferber
olun
ve
mallarınızla
canlarınızla
Allah
yolunda
cihad
edin
Eğer
bilirseniz
böylesi
sizin
için
daha
hayırlıdır
Eğer
o
sefer
yakın
bir
ganimet
ve
kolay
bir
sefer
olsaydı
mutlaka
peşine
düşer
gelirlerdi
Fakat
o
meşakkatli
yolculuk
kendilerine
uzun
bir
sefer
geldi
Bununla
beraber
Bizim
de
gücümüz
yetseydi
sizinle
beraber
elbette
sefere
çıkardık
diyerek
Allaha
yemin
edecekler
nefislerini
helake
sürükleyecekler
Allah
biliyor
ki
onlar
iyice
yalancıdırlar
Allah
seni
affets
in
Doğru
söyleyenler
kimler
gerçekten
yalancılar
kimlerdir
bunların
iyice
belli
olmasını
beklemeden
niçin
onlara
izin
verdin
Allaha
ve
ahiret
gününe
inananlar
mallarıyla
ve
canlarıyla
cihad
etmeyi
görev
bildiklerinden
zaten
geri
kalmak
için
sen
den
izin
istemezler
Allah
o
muttakilerin
kimler
olduğunu
bilir
Senden
izin
isteyenler
olsa
olsa
Allaha
ve
ahiret
gününe
inanmayanlar
olabilir
Onların
kalbleri
hep
işkillidir
Bundan
dolayı
şüphe
içinde
bocalayıp
dururlar
Eğer
sizinle
beraber
cihada
çıkmak
isteselerdi
elbette
onunla
ilgili
olarak
bir
takım
hazırlıklar
yaparlardı
Fakat
Allah
davranmalarını
istemedi
de
onları
yoldan
alıkoydu
ve
kendilerine
oturun
oturanlarla
beraber
denildi
Eğer
içinizde
sizinle
beraber
cihada
çıkmış
olsalardı
bozgunculuk
etmekten
başka
şeye
yaramayacaklardı
ve
aranıza
fitne
sokmak
için
uğraşacaklardı
İçinizde
onların
laflarına
kanacaklar
da
vardı
Allah
o
zalimleri
iyi
bilir
Şurası
kesindir
ki
bunlar
daha
önce
de
fitne
çıkarmak
istediler
ve
s
ana
türlü
işler
çevirdiler
Nihayet
hak
yerini
buldu
ve
Allahın
emri
onların
zoruna
gitmesine
rağmen
açığa
çıktı
İçlerinden
Aman
bana
izin
ver
başımı
derde
sokma
diyen
de
var
Dikkat
et
başlarını
asıl
kendileri
derde
soktular
Hiç
şüphesiz
cehenn
em
kâfirleri
elbette
kuşatacaktır
Eğer
sana
bir
iyilik
dokunursa
fenalarına
gider
Eğer
sana
bir
musibet
gelirse
Biz
zaten
tedbirimizi
önceden
almıştık
derler
ve
sevine
sevine
dönüp
giderler
De
ki
Hiçbir
zaman
bize
Allahın
bizim
için
takdi
r
ettiğinden
başkası
dokunmaz
O
bizim
mevlamızdır
Müminler
yalnızca
Allaha
tevekkül
etsinler
De
ki
Siz
bizde
iki
güzelliğin
Zafer
veya
şehitliğin
birinden
başkasını
mı
gözetirsiniz
Biz
ise
size
Allahın
kendi
katından
veya
bizim
elimizle
bir
azap
indirmesini
gözetiyoruz
Haydi
siz
gözetedurun
biz
de
sizinle
beraber
gözetmekteyiz
O
münafıklara
şunu
da
de
ki
gerek
isteyerek
gerek
istemeyerek
infak
edip
durun
O
infak
ettikleriniz
sizden
hiçbir
zaman
kabul
edilmeyecektir
Çünkü
siz
fasık
bir
kavimsiniz
İnfakların
onlardan
kabul
olunmamasına
sebep
gerçekte
Allaha
ve
Resulüne
inanmamaları
namaza
ancak
üşene
üşene
gelmeleri
verdiklerini
de
ancak
istemeye
istemeye
vermeleridir
Onların
malları
da
evlatları
da
sakın
seni
imrendir
mesin
Bu
olsa
olsa
Allahın
onları
dünya
hayatında
bu
gibi
şeylerle
azaba
uğratmasından
ve
canlarının
kâfir
olarak
çıkmasını
murat
etmiş
olmasından
başka
birşey
değildir
Hiç
şüphesiz
onlar
sizden
olduklarına
dair
yemin
de
ederler
Halbuki
sizden
de
ğildirler
Fakat
onlar
öyle
bir
kavimdirler
ki
korkudan
ödleri
patlıyor
Eğer
sığınacak
bir
yer
veya
barınacak
mağaralar
veyahut
girilecek
bir
delik
bulsalardı
başlarını
diker
o
tarafa
doğru
koşarlardı
İçlerinde
topladığın
sadakalar
hakkında
sa
na
tariz
eden
dil
uzatan
ler
de
var
Eğer
o
sadakalardan
kendilerine
verilmişse
hoşnut
olurlar
verilmemişse
hemen
kızarlar
Ne
olurdu
bunlar
Allah
ve
Resulünün
kendilerine
verdiğine
razı
olsalar
da
Bize
Allah
yeter
Allah
bize
lütuf
ve
ihsanından
yine
lutfeder
verir
Bizim
bütün
rağbetimiz
Allahadır
deselerdi
Sadakalar
ancak
şunlar
içindir
Fakirler
yoksullar
o
işte
çalışan
görevliler
müellefe
i
kulûb
kalbleri
İslâma
ısındırılacaklar
köleler
borçlular
Allah
yolundakiler
yolda
kalm
ışlar
Allah
tarafından
böyle
farz
kılındı
Allah
her
şeyi
bilendir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Yine
onların
içinde
öyleleri
vardır
ki
Peygamberi
incitiyorlar
ve
O
her
söyleneni
dinleyen
bir
kulaktır
diyorlar
De
ki
Sizin
için
bir
hayır
kulağıdı
r
Allaha
inanır
müminlere
inanır
ayrıca
sizden
iman
edenlere
de
bir
rahmettir
Allahın
Resulünü
incitenlere
acıklı
bir
azap
vardır
Gönlünüzü
hoş
etmek
için
gelir
size
yemin
ederler
Bunlar
eğer
mümin
iseler
Allahı
ve
Resulünü
razı
etmeleri
daha
doğrudur
Bilmiyorlar
mı
ki
kim
Allaha
ve
Resulüne
karşı
gelirse
ona
muhakkak
ki
içinde
ebedi
kalınacak
cehennem
ateşi
vardır
İşte
rüsvaylığın
büyüğü
de
budur
Münafıklar
kalblerindekileri
bütünüyle
haber
verecek
bir
sûrenin
tepelerine
inmesi
nden
çekinirler
De
ki
alay
edip
durun
bakalım
Allah
o
sizin
çekindiğiniz
şeyi
kesinlikle
ortaya
çıkaracaktır
Eğer
kendilerine
sorarsan
Biz
sırf
lafa
dalmış
şakalaşıyorduk
derler
De
ki
Allah
ile
âyetleri
ile
ve
peygamberi
ile
mi
alay
ediyor
sunuz
Boşuna
özür
dilemeyin
iman
ettik
dedikten
sonra
küfrünüzü
açığa
vurdunuz
İçinizden
bir
kısmını
affetsek
bile
bir
kısmını
suçlarında
ısrar
ettikleri
için
azabımıza
uğratacağız
Münafıkların
erkekleri
de
kadınları
da
birbirlerine
benzerler
Kötülüğü
emreder
iyilikten
sakındırırlar
ve
Allah
yolunda
harcamaktan
ellerini
sıkı
tutarlar
Allahı
unuttular
da
Allah
da
onları
unuttu
Gerçekten
de
münafıklar
hep
fâsık
kimselerdir
Allah
erkek
kadın
bütün
münafıklara
ve
bütün
kâfirlere
cehenne
m
ateşini
ebedî
olarak
vaad
buyurdu
O
ateş
onlara
yeter
Allah
onlara
lânet
etmiştir
Onlara
bitmez
tükenmez
bir
azap
vardır
Ey
münafıklar
siz
de
tıpkı
kendinizden
öncekiler
gibisiniz
Oysa
onlar
sizden
daha
güçlü
kuvvetli
mal
ve
evlatça
sizden
daha
varlıklı
idiler
Dünya
nimetlerinden
paylarına
düşen
kadar
zevk
sürdüler
Sizden
öncekiler
kısmetlerine
düşen
kadarıyla
nasıl
zevk
sürmek
istedilerse
siz
de
onlar
gibi
kısmetinize
düşen
kadarıyla
zevk
sürmeye
baktınız
siz
de
sizden
önce
batağa
dalanl
ar
gibi
batağa
daldınız
İşte
bunların
dünyada
ve
ahirette
bütün
amelleri
heder
olup
gitti
ve
işte
bunlar
hep
hüsran
içinde
kalanlardır
Onlara
kendilerinden
öncekilerin
Nuh
Kavminin
Âdin
Semûdun
İbrahim
Kavminin
Medyen
Ashabının
ve
o
mütef
ikelerin
haberi
gelmedi
mi
Onların
hepsine
peygamberleri
delillerle
gelmişlerdi
Demek
ki
Allah
onlara
zulmetmiş
değildi
lâkin
onlar
kendi
kendilerine
zulmediyorlardı
Erkek
ve
kadın
bütün
müminler
birbirlerinin
dostları
ve
velileridirler
İyiliği
e
mrederler
kötülükten
vazgeçirirler
namazı
kılarlar
zekâtı
verirler
Allaha
ve
Resulüne
itaat
ederler
İşte
bunları
Allah
rahmetiyle
yarlığayacaktır
Çünkü
Allah
azîzdir
hakîmdir
Allah
mümin
erkeklere
ve
mümin
kadınlara
altlarından
ırmaklar
akan
cennetler
vaad
buyurdu
Orada
ebedi
kalacaklardır
Hem
de
Adn
cennetlerinde
hoş
meskenler
vaad
etmiştir
Allahın
rızası
ise
hepsinden
büyüktür
İşte
asıl
büyük
kurtuluş
da
budur
Ey
Peygamber
kâfirlerle
ve
münafıklarla
savaş
Onlara
karşı
katı
ol
On
ların
varacakları
yer
cehennemdir
ve
orası
ne
kötü
bir
yerdir
Onlar
kötü
bir
şey
söylemedik
diyerek
Allaha
yemin
ederler
Onlar
o
küfür
kelimesini
kesinlikle
söylediler
İslâma
girdikten
sonra
yine
kâfirlik
ettiler
Ve
o
başaramadıkları
cinayeti
t
asarladılar
Halbuki
intikam
almaları
için
Allahın
Resulü
ile
onları
lütfundan
zenginleştirmiş
olmasından
başka
bir
sebep
yoktu
Eğer
tevbe
ederlerse
haklarında
hayırlı
olur
Yok
yanaşmazlarsa
Allah
onları
dünyada
da
ahirette
de
acıklı
bir
azaba
uğratır
Yeryüzünde
onları
koruyacak
veya
onlara
yardım
edecek
bir
kimse
de
bulunmaz
Yine
onlardan
kimi
de
Allaha
şöyle
ahdetmişlerdi
Eğer
bize
lütuf
ve
kereminden
ihsan
ederse
biz
de
elbette
zekâtı
veririz
ve
kesinlikle
salihlerden
oluruz
diye
söz
verm
işlerdi
Ne
zaman
ki
Allah
lutfedip
onlara
ihsanda
bulundu
onlar
da
cimrilik
edip
yüz
çevirdiler
ve
zaten
yan
çizip
duruyorlardı
Allaha
verdikleri
sözü
tutmadıkları
ve
yalan
söyledikleri
için
O
da
bu
yaptıklarının
sonucunu
kıyamet
gününe
kadar
yüreklerinde
sürüp
gidecek
bir
münafıklığa
çevirdi
Allahın
onların
sırlarını
da
fısıltılarını
da
bilip
durduğunu
ve
Allahın
bütün
bilinmeyenleri
bildiğini
hâlâ
öğrenemediler
mi
Müminlerden
zekâttan
fazla
olarak
kendi
gönülleriyle
bağışta
bul
unanlara
bir
de
güçlerinin
yettiğinden
fazlasını
bulamayanlara
bakıp
da
onlarla
alay
edenleri
Allah
maskaraya
çevirmiştir
Onlara
pek
acıklı
bir
azap
vardır
Onlar
için
Allahdan
ister
mağfiret
dile
ister
dileme
Onlar
için
yetmiş
kere
mağfiret
dilesen
de
yine
Allah
onları
affetmeyecektir
Bu
onların
Allahı
ve
Resulünü
inkâr
etmelerinden
dolayı
böyledir
Allah
böylesine
baştan
çıkmış
fasıklar
güruhuna
hidayet
etmez
Savaştan
geri
kalan
münafıklar
Resulullahın
hilafına
onun
savaşa
gitmesine
karşılık
oturup
kalmalarıyla
ferahladılar
ve
mallarıyla
canlarıyla
Allah
yolunda
cihad
etmekten
hoşlanmadılar
üstelik
Bu
sıcakta
savaşa
gitmeyin
dediler
De
ki
Cehennem
ateşi
daha
sıcaktır
Keşke
anlayabilselerdi
Kazandıkları
günahın
cezası
o
larak
artık
az
gülsünler
çok
ağlasınlar
Eğer
Allah
seni
onlardan
bir
kısmının
yanına
döndürür
de
onlar
başka
bir
cihada
seninle
birlikte
çıkmak
için
senden
izin
isterlerse
de
ki
Artık
siz
hiçbir
zaman
benimle
çıkamayacaksınız
Daha
önce
oturup
k
almaktan
hoşlanıyordunuz
Bundan
böyle
artık
geride
kalanlarla
beraber
oturup
kalın
Ve
onlardan
biri
ölürse
asla
namazını
kılma
ve
kabirinin
başına
gidip
durma
Çünkü
onlar
Allahı
ve
Resulünü
tanımadılar
Ve
fasık
olarak
can
verdiler
Onların
ne
malları
ne
de
evlatları
seni
imrendirmesin
Allah
onları
dünyada
bunlarla
cezalandırmayı
ve
canlarının
kâfir
olarak
çıkmasını
murad
ediyor
başka
değil
Allaha
iman
edin
ve
Resulü
ile
birlikte
cihada
gidin
diye
bir
sûre
indirildiği
zaman
içleri
nden
mal
mülk
sahibi
olanlar
senden
izin
istediler
ve
Bırak
bizi
oturanlarla
beraber
oturalım
dediler
Onlar
oturanlarla
beraber
oturmaktan
hoşlandılar
Kalblerine
mühür
vuruldu
Bundan
dolayı
onlar
anlayışsızdırlar
Fakat
Peygamber
ve
onunla
b
eraber
olan
müminler
mallarıyla
canlarıyla
cihad
ettiler
İşte
bütün
hayırlar
onlarındır
Murada
erenler
de
işte
onlardır
Allah
onlara
altından
ırmaklar
akan
cennetler
hazırladı
İçlerinde
ebedi
kalacaklar
İşte
o
büyük
kurtuluş
budur
Bedeviler
den
özür
bahane
edenler
kendilerine
izin
verilsin
diye
geldiler
Allaha
ve
Resulüne
yalan
söyleyenler
de
oturdular
kaldılar
Bunlardan
kâfir
olanlara
acıklı
bir
azap
isabet
edecektir
Allah
ve
Resulü
adına
nasihat
ettikleri
takdirde
ne
zayıflara
ne
hastalara
ne
de
verecek
birşey
bulamayan
yoksullara
savaştan
kalmaktan
dolayı
bir
günah
yoktur
İyilik
edenleri
ayıplamaya
bir
yol
yoktur
Allah
gafurdur
rahîmdir
Kendilerini
bindirip
savaşa
gönderesin
diye
gönüllü
olarak
sana
geldiklerinde
Sizi
bindirecek
birşey
bulamıyorum
dediğin
zaman
bu
uğurda
harcayacakları
birşey
bulamadıklarından
dolayı
üzülüp
gözlerinden
yaş
döke
döke
geri
dönüp
gidenlere
de
bir
günah
yoktur
Kınamaya
yol
ancak
zengin
oldukları
halde
geri
kalmak
için
senden
izin
is
teyenleredir
Bunlar
geri
kalanlarla
beraber
olmayı
tercih
ettiler
Allah
da
kalblerini
mühürledi
Onlar
artık
başlarına
geleceği
bilmezler
Savaştan
dönüp
yanlarına
geldiğinizde
size
özür
beyan
edecekler
De
ki
Özür
beyan
etmeyin
Size
kesinlikle
i
nanmayız
Allah
bize
sizin
durumunuzdan
haberler
verdi
Bundan
sonra
da
Allah
ve
Resulü
yaptıklarınızı
görecektir
Daha
sonra
da
gizliyi
ve
âşikârı
bilen
Allaha
döndürüleceksiniz
O
vakit
O
size
neler
yapmış
olduğunuzu
tek
tek
haber
verecektir
Dönüp
de
yanlarına
geldiğinizde
kendilerinden
yüz
çeviresiniz
hesaba
çekmekten
vazgeçesiniz
diye
Allaha
yemin
edecekler
Siz
de
onlardan
yüz
çevirin
Çünkü
onlar
gerçekten
murdar
kimselerdir
Yaptıklarının
cezası
olarak
nihayet
varacakları
yer
cehennemdir
Kendilerinden
razı
olasınız
diye
size
yemin
ederler
Eğer
siz
onlardan
razı
olursanız
şunu
bilin
ki
Allah
o
fasıklar
güruhundan
kesinlikle
razı
olmaz
Bedeviler
inkâr
ve
münafıklık
bakımından
daha
beterdirler
Bununla
beraber
Allahın
Resulüne
indirdiği
hükümlerin
sınırlarını
bilmemeye
daha
yatkındırlar
Allah
alîmdir
hakîmdir
Bedevilerden
kimi
de
var
ki
verdiğini
angarya
sayar
ve
sizin
üzerinize
belalar
gelmesini
bekler
O
çirkin
belalar
kendi
başlarına
olsun
Allah
herşeyi
işitendir
bilendir
Yine
bedevilerden
kimi
de
vardır
ki
Allaha
ve
ahiret
gününe
inanır
ve
harcadığını
Allah
katında
yakınlıklara
ve
Peygamberin
dualarını
almaya
vesile
sayar
Gerçekten
de
bu
onlar
için
bir
yakınlıktır
Allah
onları
rahmeti
içine
koyacaktır
Şüphesiz
ki
Allah
bağışlayıcıdır
ve
rahmet
edicidir
Muhacir
ve
Ensardan
İslâma
ilk
önce
girenlerin
başta
gelenleri
ve
iyi
amellerle
onların
ardınca
gidenler
var
ya
işte
Allah
onlardan
razı
oldu
onlar
da
Allahdan
razı
oldular
ve
onlara
altların
da
ırmaklar
akan
cennetler
hazırladı
ki
içlerinde
ebedi
kalacaklar
İşte
büyük
ve
muhteşem
kurtuluş
budur
Hem
çevrenizdeki
bedevilerden
münafıklar
var
hem
de
Medine
halkından
münafıklıkta
ısrar
edenler
var
Sen
onları
bilmezsin
Onları
biz
biliriz
Biz
onları
iki
kere
azaba
uğratacağız
Daha
sonra
da
büyük
bir
azaba
itilecekler
Onlardan
bir
kısmı
günahlarını
itiraf
ettiler
Ve
iyi
bir
amelle
kötü
bir
ameli
karıştırdılar
Ola
ki
Allah
tevbelerini
kabul
eder
Çünkü
Allah
gafurdur
rahîmdir
Onların
mallarından
sadaka
al
ki
onunla
kendilerini
temizlersin
tertemiz
edersin
Bir
de
haklarında
hayır
dua
et
Çünkü
senin
duan
kalblerini
yatıştırır
Allah
işitendir
bilendir
Onlar
bilmiyorlar
mı
ki
Allah
kullarının
tevbesini
kabul
eder
ve
sadakaları
da
alır
Allah
tevbeleri
kabul
edendir
çok
merhametlidir
Ve
de
ki
Çalışın
Yaptıklarınızı
hem
Allah
görecek
hem
Resulü
hem
de
müminler
görecektir
Sonra
da
gizliyi
ve
açığı
bilen
Allahın
huzuruna
iletileceksiniz
İşte
o
zaman
neler
yaptığınızı
size
O
bildirecektir
Savaşa
katılmayanlardan
diğer
bir
kısmının
affı
da
Allahın
emrini
beklemek
için
geri
bırakılmıştır
Ya
kendilerini
cezalandırır
ya
da
tevbelerini
kabul
eder
Allah
alîmdir
hakîmdir
Bir
de
müslümanlara
zarar
ve
rmek
kâfirlik
etmek
ve
müslümanların
arasına
ayrılık
sokmak
ve
daha
önce
Allah
ve
Resulüne
karşı
savaş
açmış
olanı
beklemek
için
mescid
yapanlar
var
İyilikten
başka
bir
maksadımız
yoktu
diye
yemin
de
edecekler
Fakat
bunların
kesinlikle
yalancı
olduk
larına
Allah
şahittir
O
mescit
içinde
sen
kesinlikle
namaza
durma
Ta
ilk
gününde
temeli
takva
üzerine
kurulan
mescit
elbette
içinde
namaz
kılmana
daha
layıktır
Onun
içinde
günahlarından
arınmayı
seven
kişiler
vardır
Allah
da
arınmış
ak
pak
olmuş
olanları
sever
O
halde
binasını
Allah
korkusu
ve
Allah
rızası
üzerine
kurmuş
olan
mı
hayırlıdır
yoksa
binasını
yıkılmak
üzere
olan
bir
uçurumun
kenarına
kurup
da
onunla
birlikte
cehenneme
yuvarlanan
mı
daha
hayırlı
Allah
zalimler
güruhunu
hidayete
erdirmez
Onların
kurmuş
oldukları
bu
türlü
binalar
kalpleri
parça
parça
olmadıkça
kalblerinde
bir
nifak
düğümü
olup
kalacaktır
Allah
alîmdir
hakîmdir
Allah
müminlerden
canlarını
ve
mallarını
kendilerine
cennet
vermek
üzere
satın
almışt
ır
Allah
yolunda
çarpışacaklar
da
öldürecekler
ve
öldürülecekler
Bu
Tevratta
da
İncilde
de
Kurânda
da
Allahın
kendi
üzerine
yüklendiği
bir
ahittir
Allahdan
ziyade
ahdine
riayet
edecek
kim
vardır
O
halde
yaptığınız
alış
veriş
ahdinden
dolayı
siz
e
müjdeler
olsun
Ve
işte
o
büyük
kurtuluş
budur
Bunlar
O
tevbekâr
olanlar
o
ibadet
edenler
o
hamd
edenler
o
oruçlular
o
rükua
varanlar
o
secdeye
kapananlar
iyiliği
emredip
kötülükten
vazgeçirenler
Allahın
hududunu
koruyanlar
emirleriyle
yasaklarının
ölçülerine
riayet
edenlerdır
Müjde
ver
o
müminlere
müjde
Ne
peygambere
ne
iman
edenlere
akraba
bile
olsalar
cehennemlik
oldukları
iyice
belli
olduktan
sonra
müşriklere
istiğfar
etmek
yoktur
İbrahimin
babası
için
istiğfar
etme
si
de
sırf
ona
vermiş
olduğu
bir
sözden
dolayı
idi
Böyle
iken
onun
bir
Allah
düşmanı
olduğu
kendisine
açıklanınca
o
işten
vazgeçti
Şüphesiz
ki
İbrahim
çok
bağrı
yanık
çok
halim
birisi
idi
Allah
bir
kavmi
hidayete
erdirdikten
sonra
nelerden
sakı
nacaklarını
kendilerine
iyice
açıklamadıkça
dalalete
düşürmez
Gerçek
şu
ki
Allah
her
şeyi
bilir
Hiç
şüphesiz
göklerin
ve
yerin
mülkü
Allahındır
O
diriltir
de
öldürür
de
Size
Ondan
başka
ne
bir
dost
vardır
ne
de
bir
yardımcı
Andolsun
k
i
Allah
yine
peygambere
ve
en
zor
gününde
ona
uyan
Muhacirlerle
Ensara
içlerinden
bir
kısmının
kalbleri
az
kalsın
kayacak
gibi
olmuşken
tevbe
nasip
etti
de
lutfedip
tevbelerini
kabul
buyurdu
Çünkü
O
gerçekten
çok
şefkatli
çok
bağışlayıcıdır
Allah
haklarında
hüküm
beklenen
o
üç
kişiyi
de
bağışladı
Çünkü
o
derece
bunalmışlardı
ki
yeryüzü
bütün
genişliğine
rağmen
onlara
dar
gelmeye
başlamıştı
vicdanları
da
kendilerini
sıkıntıya
sokmuştu
Allahdan
kurtuluşun
ancak
Allaha
sığınmakta
olduğun
u
anlamışlardı
Sonra
da
Allah
onları
tevbekâr
olmaya
muvaffak
kıldı
da
tevbelerini
kabul
buyurdu
Şüphesiz
ki
Allah
tevbeleri
çok
çok
kabul
edendir
çok
merhametli
olandır
Ey
iman
edenler
Allahdan
korkun
ve
doğrularla
beraber
olun
Medine
h
alkına
ve
civardaki
bedevilere
Resulullahın
emrine
aykırı
hareket
etmek
uygun
olmadığı
gibi
onun
katlandığı
zahmetlere
öbürlerinin
katlanmaya
yanaşmamaları
da
yakışık
almaz
Çünkü
onların
Allah
yolunda
çektikleri
hiçbir
susuzluk
hiçbir
yorgunluk
ve
hiçbir
açlık
ayrıca
kâfirleri
öfkelendirecek
ayak
bastıkları
hiçbir
yer
veya
düşmana
karşı
elde
ettikleri
hiçbir
başarı
yoktur
ki
karşılığında
kendilerine
salih
bir
amel
yazılmış
olmasın
Çünkü
Allah
güzel
iş
yapanların
mükafatını
zayi
etmez
Onların
Allah
yolunda
yaptıkları
küçük
veya
büyük
her
harcama
veya
geçtikleri
her
vadi
karşılığında
yaptıkları
işin
daha
güzeliyle
Allahın
kendilerini
mükâfatlandırması
için
sevap
yazılmaması
mümkün
değildir
Bununla
beraber
müminlerin
hepsinin
birden
topy
ekün
savaşa
katılmaları
uygun
değildir
Her
kabileden
bir
kısım
insanlar
da
din
ilimlerinde
derinleşmeli
ve
kabileleri
savaştan
dönüp
gelince
onları
uyarmalıdır
ki
böylece
Allahın
azabından
sakınırlar
Ey
iman
edenler
önce
yakın
çevrenizdeki
kâfirl
erle
savaşın
ki
sizde
bir
güç
ve
kuvvet
olduğunu
görsünler
Ve
iyi
bilin
ki
Allah
müttakilerle
beraberdir
Bir
sûre
indirildiği
zaman
içlerinden
biri
çıkar
Bu
sûre
hanginizin
imanını
arttırdı
der
Fakat
müminlere
gelince
aslında
her
inen
sûre
onların
imanını
arttırmıştır
ve
onlar
sürekli
olarak
müjdelenip
duruyorlar
Kalblerinde
bir
hastalık
olanlara
gelince
onların
da
murdarlıklarına
küfürlerine
murdarlık
küfür
katmıştır
ve
kâfir
olarak
ölüp
gitmişlerdir
Onlar
münafıklar
her
yıl
bir
veya
iki
kere
kendilerinin
çeşitli
belalara
uğratıldıklarını
görmüyorlar
mı
Böyle
iken
yine
de
tevbe
etmiyor
ve
ibret
almıyorlar
Aleyhlerinde
bir
sûre
indirilince
Sizi
birisi
görüyor
mu
diye
birbirlerine
göz
ederler
sonra
da
sıvışır
gid
erler
Allah
onların
kalblerini
imandan
çevirmiştir
Bu
yüzden
onlar
anlayışsız
bir
kavimdirler
Andolsun
size
içinizden
öyle
bir
peygamber
geldi
ki
gayet
izzetli
ve
şereflidir
Sıkıntıya
düşmeniz
ona
çok
ağır
gelir
üstünüze
titrer
müminlere
gayet
merhametli
ve
şefkatlidir
Eğer
aldırmazlarsa
onlara
de
ki
Bana
Allah
yeter
Ondan
başka
ilâh
yoktur
Ben
Ona
dayanmaktayım
ve
O
o
büyük
Arşın
Rabbidir
YUNUS
Yunus
sûresi
yüzdokuz
âyet
olup
ve
âyetler
Medinede
diğe
rleri
Mekkede
inmiştir
âyette
Hz
Yunusun
kavminden
bahsedildiği
için
sûreye
bu
ad
verilmiştir
Mekke
halkı
kendi
içlerinden
bir
adamın
peygamber
olabileceğine
inanamıyorlar
ve
Allah
Ebû
Tâlibin
yetimi
Muhammedden
başka
bir
peygamber
bulamadı
mı
diyorlardı
Hiç
olmazsa
hatırı
sayılır
zengin
ve
makam
sahibi
birisinin
peygamber
olmasını
daha
uygun
görüyorlardı
İşte
bunun
üzerine
bu
sûre
inmiştir
Elif
Lâm
Râ
İşte
bunlar
o
hikmetli
kitabın
âyetleridir
İnsanları
eğri
yolun
sonundan
korkut
inananlara
Rableri
nezdindeki
yüksek
makamları
müjdele
diye
içlerinden
bir
adama
vahyimizi
göndermemiz
onlara
tuhaf
mı
geldi
Kâfirler
Hiç
şüphesiz
bu
besbelli
bir
sihirbaz
dediler
Rabbiniz
o
Allahdır
ki
gökleri
ve
yeri
altı
günde
yaratt
ı
sonra
arş
üzerine
istiva
etti
onu
hükmü
altına
aldı
işi
tedbir
eyliyor
Onun
izni
olmaksızın
hiç
kimse
şefaatçi
olamaz
İşte
Rabbiniz
olan
Allah
budur
Ona
ibadet
ediniz
Hâlâ
düşünüp
ibret
almayacak
mısınız
Dönüşünüz
hep
Onadır
Allahın
vaad
i
haktır
Herşeyi
ilk
baştan
yaratan
Odur
Sonra
iman
edip
salih
amel
işleyenleri
hak
ettikleri
ölçüde
mükâfatlandırmak
için
geri
döndürecek
olan
yine
Odur
Kâfirlere
de
inkâr
ettikleri
için
kaynar
sudan
bir
içki
ve
acıklı
bir
azap
vardır
O
Allahdır
ki
senelerin
sayısını
ve
hesabını
bilesiniz
diye
güneşi
bir
ışık
ayı
da
bir
nur
yaptı
Ve
aya
menziller
tayin
etti
Allah
bunu
hak
olarak
yarattı
O
bilecek
olan
bir
kavim
için
âyetlerini
ayrıntılı
olarak
açıklar
Elbette
gece
ile
gündüzün
birbiri
a
rdınca
değişip
durmasında
ve
Allahın
göklerde
ve
yerde
yarattıklarında
sakınan
bir
kavim
için
bir
çok
delil
vardır
Bize
kavuşmayı
ummayanlar
dünya
hayatına
razı
olup
onunla
tatmin
bulanlar
ve
bizim
âyetlerimizden
gafil
olanlar
da
vardır
muhakkak
İşte
bunların
kendi
elleriyle
ettikleri
yüzünden
varacakları
yer
cehennemdir
Hiç
şüphesiz
iman
edip
salih
ameller
işleyenleri
imanlarından
dolayı
Rableri
hidayete
erdirir
Naîm
cennetlerinde
altlarından
ırmaklar
akar
durur
Onların
oradaki
duaları
Allahım
sen
yücelerden
yücesin
sağlık
dilekleri
selâm
dualarının
sonu
da
Âlemlerin
Rabbi
Allaha
hamdolsun
diye
şükretmek
olacaktır
Eğer
Allah
insanlara
hayrı
çarçabuk
istedikleri
gibi
şerri
de
alel
acele
verseydi
onların
hemen
eceller
ini
getiriverirdi
Fakat
bize
kavuşmayı
ummayanları
kendi
hallerine
bırakırız
da
azgınlıkları
içinde
bocalayıp
giderler
İnsana
bir
sıkıntı
dokunduğu
zaman
gerek
yan
yatarken
gerek
otururken
gerek
dikilirken
bize
dua
eder
Kendisinden
sıkıntısını
gi
deriverdik
mi
sanki
kendisine
dokunan
o
sıkıntı
için
bize
hiç
yalvarmamış
gibi
aldırmadan
geçer
gider
İşte
o
aşırı
gidenlere
yaptıkları
şeyler
böyle
güzel
gelir
Andolsun
ki
sizden
önceki
devirlerin
bir
çok
kavmini
peygamberleri
kendilerine
bir
çok
belge
ile
geldikleri
halde
zulmettikleri
ve
imana
gelmedikleri
için
helak
ettik
İşte
günahkârlar
topluluğunu
biz
böyle
cezalandırırız
Sonra
onların
ardından
sizi
yeryüzüne
halifeler
yaptık
ki
bakalım
nasıl
ameller
işleyeceksiniz
Böyle
iken
âye
tlerimiz
kesin
birer
belge
olarak
kendilerine
okunduğu
zaman
o
bizimle
karşılaşmayı
ummayanlar
Bundan
başka
bir
Kurân
getir
veya
bunu
değiştir
dediler
De
ki
Onu
kendiliğimden
değiştiremem
benim
açımdan
bu
olacak
bir
şey
değildir
Ben
ancak
bana
vahyolunana
uyarım
Rabbime
isyan
edersem
şüphesiz
büyük
bir
günün
azabından
korkarım
De
ki
Eğer
Allah
dileseydi
ben
onu
size
okumazdım
O
da
onu
hiçbir
şekilde
size
bildirmezdi
Bilirsiniz
ki
ben
sizin
içinizde
bundan
önce
yıllarca
bulundum
Siz
hâlâ
aklınızı
başınıza
toplamayacak
mısınız
Artık
bir
yalanı
Allaha
iftira
eden
veya
Onun
âyetlerini
inkar
edenden
daha
zalim
kim
olabilir
Hiç
şüphesiz
o
mücrimler
iflah
olmayacaklar
Allahı
bırakıyorlar
da
kendilerine
ne
fayda
ne
de
zarar
verebilecek
olan
şeylere
tapıyorlar
ve
Bunlar
bizim
Allah
katında
şefaatçilerimizdir
diyorlar
De
ki
Siz
Allaha
göklerde
ve
yerde
Onun
bilmediği
bir
şeyi
mi
haber
veriyorsunuz
Allah
onların
ortak
koştukları
şeylerin
hepsinden
münezzehtir
İnsanlar
aslında
bir
tek
ümmet
idiler
sonra
ihtilafa
düşüp
ayrı
ayrı
oldular
Eğer
Rabbinden
bir
karar
çıkmamış
olsa
idi
ihtilaf
edip
durdukları
şeyler
hakkında
şimdiye
kadar
aralarında
çoktan
hüküm
verilmiş
olurdu
Bir
de
Ona
Rabbinden
daha
başka
bir
âyet
indirilse
ya
diyorlar
De
ki
Gaybı
bilmek
ancak
Allaha
mahsustur
bekleyiniz
bakalım
ben
de
sizinle
beraber
bekleyeceğim
şüphesiz
İnsanlara
dokunan
bir
sıkıntıdan
sonra
kendilerine
bir
rahmet
tattırdığımız
zaman
âyetlerimiz
hakkında
derh
al
bir
takım
hilekârlıklara
girişirler
De
ki
Allahın
hilesi
daha
çabuktur
Haberiniz
olsun
ki
elçilerimiz
yaptığınız
hileleri
yazıp
duruyorlar
Sizi
karada
ve
denizde
gezdirip
dolaştıran
Odur
Hatta
gemilerde
bulunduğunuz
ve
o
gemiler
içindekile
rle
beraber
hoş
bir
esinti
ile
akıp
gittikleri
ve
tam
keyiflendikleri
sırada
o
gemilere
şiddetli
bir
fırtına
gelir
çatar
ve
her
taraftan
onlara
dalgalar
gelmeye
başlar
Bütünüyle
kuşatılıp
artık
bittiklerini
sanırlar
İşte
o
vakit
tam
ihlas
ile
Allaha
yal
varır
ve
dindar
olurlar
Eğer
bizi
buradan
kurtarırsan
andolsun
ki
şükredenlerden
olacağız
derler
Sonra
Allah
onları
oradan
kurtarır
kurtulur
kurtulmaz
yeryüzünde
çeşitli
taşkınlıklara
başlarlar
Ey
insanlar
taşkınlığınız
sırf
kendi
zararınızadı
r
Şu
değersiz
dünya
hayatının
bir
süre
tadını
çıkarınız
sonra
nasıl
olsa
dönüp
bize
geleceksiniz
Biz
de
bütün
yaptıklarınızı
tek
tek
size
haber
vereceğiz
Sonra
Allah
onları
oradan
kurtarır
kurtulur
kurtulmaz
yeryüzünde
çeşitli
taşkınlıklara
başlar
lar
Ey
insanlar
taşkınlığınız
sırf
kendi
zararınızadır
Şu
değersiz
dünya
hayatının
bir
süre
tadını
çıkarınız
sonra
nasıl
olsa
dönüp
bize
geleceksiniz
Biz
de
bütün
yaptıklarınızı
tek
tek
size
haber
vereceğiz
Dünya
hayatının
misali
şöyledir
Gökten
indirdiğimiz
su
ile
insanların
ve
hayvanların
yediği
bitkiler
birbirine
karışmıştır
Nihayet
yeryüzü
süslerini
takınıp
süslendiği
ve
sahipleri
kendilerini
ona
gücü
yeter
sandıkları
bir
sırada
geceleyin
veya
gündüzün
ona
emrimiz
gelivermiştir
ansızın
on
a
öyle
bir
tırpan
atıvermişiz
de
sanki
bir
gün
önce
orada
hiçbir
şenlik
yokmuş
gibi
oluvermiştir
Düşünen
bir
kavim
için
âyetlerimizi
işte
böyle
açıklarız
Allah
selamet
yurduna
çağırıyor
ve
dilediğini
de
doğru
yola
hidayet
ediyor
İyi
iş
güzel
a
mel
yapanlara
daha
güzeli
ve
daha
fazlasıyla
karşılık
vardır
Yüzlerine
ne
kara
bulaşır
ne
de
aşağılanırlar
Cennet
ehli
işte
bunlardır
Orada
ebedî
kalacaklardır
Kötülük
kazanmış
olanlara
gelince
kötülüğün
cezası
misli
kadardır
Ve
onları
bir
aşağ
ılık
ve
eziklik
kaplar
Onlar
için
Allahdan
başka
hiçbir
kurtarıcı
yoktur
Yüzleri
karanlık
gecelerden
bir
parçaya
bürünmüş
gibidir
İşte
onlar
cehennem
ehlidir
Orada
ebedî
kalacaklardır
O
gün
ki
hepsini
mahşere
toplayacağız
sonra
da
o
şirk
koşanl
ara
Haydi
yerlerinize
Siz
de
ortak
koştuklarınız
da
diyeceğiz
Artık
aralarını
iyice
açmışız
O
ortak
koştukları
şeyler
Siz
bize
tapmıyordunuz
ki
diyecekler
Şimdi
sizinle
bizim
aramızda
şahit
olarak
Allah
yeter
Sizin
bize
ibadet
ettiğinizde
n
bizim
haberimiz
yoktur
diyecekler
İşte
burada
herkes
geçmişte
yaptığını
bulacak
Ve
gerçek
mevlaları
olan
Allaha
döndürülecekler
İftira
edip
uydurdukları
şeyler
de
kendilerinden
büsbütün
uzaklaşıp
gidecek
De
ki
size
gökten
ve
yerden
kim
rızık
veriyor
O
kulaklara
ve
gözlere
hükmeden
kim
Ölüden
diriyi
diriden
ölüyü
çıkaran
kim
İşleri
idare
eden
kim
Hemen
Allahdır
diyecekler
De
ki
O
halde
Allaha
karşı
gelmekten
sakınmaz
mısınız
İşte
o
Allah
sizin
gerçek
Rabbinizdir
Gerçe
ğin
dışında
sapıklıktan
başka
ne
vardır
O
halde
haktan
nasıl
çevriliyorsunuz
Hak
dinden
çıkmış
fasıklara
Rabbinin
kelimesi
şöyle
gerçekleşti
Onlar
artık
imana
gelmezler
De
ki
Allaha
eş
tuttuğunuz
ortaklarınızdan
önce
yaratıp
sonra
da
onu
ç
evirip
yeniden
diriltecek
var
mı
De
ki
Önce
yaratıp
sonra
da
onu
yeniden
yaratacak
olan
Allahdır
O
halde
nasıl
yoldan
saptırılıyor
döndürülüyorsunuz
De
ki
Ortak
koştuklarınızdan
doğru
yolu
gösterecek
olan
var
mıdır
Deki
Allah
hak
olan
doğru
yola
hidayet
eder
O
halde
doğru
yola
hidayet
eden
mi
kendisine
uyulmaya
daha
layıktır
yoksa
kendisine
yol
gösterilmeyince
onu
bulamayan
mı
daha
layıktır
O
halde
ne
oluyorsunuz
Nasıl
hükmediyorsunuz
Onların
birçoğu
zandan
başka
bir
şeye
uyma
z
Zan
ise
haktan
hiç
bir
şeyin
yerini
tutmaz
Şüphesiz
ki
Allah
onların
ne
yaptıklarını
bilir
Bu
Kurân
Allahdan
başkası
tarafından
uydurulamaz
lâkin
kendinden
önceki
kitapları
tasdik
eder
ve
o
kitabı
levh
i
mahfuzu
ayrıntılı
olarak
açıklar
On
da
şüphe
edilecek
hiç
bir
şey
yoktur
Âlemlerin
Rabbi
tarafından
indirilmiştir
Onu
o
peygamber
uydurdu
mu
diyorlar
De
ki
Haydi
siz
de
onun
gibi
bir
sûre
getirin
ve
Allahdan
başka
çağırabileceğiniz
kim
varsa
onu
da
yardıma
çağırın
Eğer
sözünü
zde
sadık
iseniz
bunu
yapın
Hayır
Onlar
bilgileriyle
kavrayamadıkları
tevili
de
kendilerine
hiç
gelmemiş
olan
bir
şeyi
yalan
saydılar
Bunlardan
önce
gelip
geçenler
de
yine
böyle
inkâr
etmişlerdi
amma
bak
zalimlerin
akıbeti
nasıl
oldu
Onlar
dan
ona
Kurâna
inanacaklar
da
var
inanmayacaklar
da
var
Rabbin
fesatçıları
en
iyi
bilendir
Eğer
seni
inkâr
etmeyi
sürdürürlerse
de
ki
Benim
amelim
bana
sizin
ameliniz
de
size
aittir
Benim
yapacağım
sizi
ilgilendirmez
sizin
yapacağınız
da
b
eni
ilgilendirmez
İçlerinden
seni
dinlemeye
gelenler
de
var
Sen
sağırlara
üstelik
akılsız
da
olanlara
dinletebilir
misin
İçlerinden
sana
bakanlar
da
var
Fakat
sen
körlere
üstelik
basiretleri
de
yoksa
hidayet
edip
yol
gösterebilecek
misin
Şurası
kesindir
ki
Allah
insanlara
zerre
kadar
zulmetmez
Ne
var
ki
insanlar
kendi
kendilerine
zulmedip
duruyorlar
Allahın
onları
haşredip
toplayacağı
günde
sanki
onlar
dünyada
gündüz
bir
parça
kalmışlar
da
aralarında
tanışmışlar
gibi
olacak
Allahın
huzuruna
çıkacaklarına
inanmamış
ve
doğru
yolu
tutmamış
olanlar
hiç
şüphesiz
en
büyük
ziyana
uğramış
olacaklar
Onlara
vaad
ettiğimizin
bir
kısmını
sana
göstersek
de
göstermeden
seni
vefat
ettirsek
de
sonunda
onların
dönüşü
bize
olacak
Sonr
a
onların
ne
yapacaklarına
Allah
şahit
olacaktır
Her
ümmetin
bir
peygamberi
vardır
O
peygamberleri
gelince
aralarında
adaletle
hüküm
verilir
Onlar
hiç
zulüm
görmezler
Onlar
Eğer
doğru
söylüyorsanız
bu
vaad
ne
zaman
yerine
gelecek
diyorlar
De
ki
Ben
Allahın
dilediğinin
dışında
kendi
kendime
ne
bir
zarar
ne
bir
fayda
verebilirim
Her
ümmetin
bir
eceli
vardır
Ecelleri
gelince
artık
ne
bir
an
geri
ne
bir
an
ileri
gidebilirler
De
ki
Onun
azabı
size
geceleyin
uykuda
veya
güpe
g
ündüz
gelecek
olsa
ne
dersiniz
Günahkârların
onu
alelacele
istemeleri
için
ne
sebep
vardır
Bu
azap
meydana
geldikten
sonra
mı
iman
edeceksiniz
yoksa
şimdi
mi
Halbuki
onun
çarçabuk
gelmesini
istiyordunuz
Sonra
o
zulüm
yapanlara
Tadın
bakalım
şu
ebedi
azabı
denilecek
Vaktiyle
kazandığınızdan
başkası
ile
mi
cezalandırılacaksınız
O
azap
gerçek
mi
diye
sana
soruyorlar
De
ki
Evet
Rabbim
hakkı
için
o
kesin
bir
gerçektir
Ve
siz
bundan
yakayı
kurtaramazsınız
Zulüm
yapmış
olan
h
erkes
azabı
görünce
yeryüzündeki
her
şeyin
sahibi
olsa
da
o
azaptan
kurtulmak
için
hepsini
feda
ederdi
Ve
içten
içe
pişmanlık
duyardı
Fakat
aralarında
adaletle
hüküm
verilir
ve
hiçbirine
zulüm
yapılmaz
Haberiniz
olsun
ki
göklerde
ve
yerde
ne
va
rsa
Allahındır
Açın
gözünüzü
Allahın
vaadi
muhakkak
ki
haktır
gerçektir
Lâkin
onların
çoğu
bunu
bilmezler
O
hem
can
veren
hem
can
alandır
Ve
hepiniz
Ona
döndürülüp
götürüleceksiniz
Ey
insanlar
Size
Rabbinizden
bir
öğüt
gönüller
derdi
ne
bir
şifa
müminlere
bir
hidayet
ve
rahmet
geldi
De
ki
Allahın
ihsanıyla
ve
rahmetiyle
yalnızca
bunlarla
sevinç
duysunlar
Bu
onların
biriktirip
durduklarından
daha
hayırlıdır
De
ki
Baksanıza
Allah
sizin
için
nice
rızıklar
indirdi
siz
onlardan
bir
kısmını
haram
bir
kısmını
helâl
yaptınız
De
ki
Size
Allah
mı
izin
verdi
yoksa
siz
Allaha
iftira
mı
ediyorsunuz
Allaha
yalanı
iftira
edenler
kıyamet
gününü
ne
sanıyorlar
Allah
insanlara
çok
ihsanda
bulunmuştur
lâkin
insanların
çoğu
şükretmezler
Hangi
işi
yaparsan
yap
Kurândan
ne
okursan
oku
ne
işte
çalışırsan
çalış
unutmayın
ki
siz
ona
dalıp
gitmişken
biz
sizin
üzerinizde
şahidiz
Ne
yerde
ne
de
gökte
zerre
kadar
hiç
bir
şey
Rabbinin
gözünden
kaçmaz
Ne
zerreden
da
ha
küçük
ne
de
ondan
daha
büyük
Ancak
bunların
hepsi
apaçık
bir
kitaptadır
Açın
gözünüzü
Allahın
dostları
üzerine
ne
korku
vardır
ne
de
onlar
mahzun
olurlar
Onlar
ki
iman
etmişler
ve
Allaha
karşı
gelmekten
sakınmışlardır
Onlara
dünya
hayatında
da
ahiret
hayatında
da
müjdeler
vardır
Allahın
sözlerinde
değişiklik
yoktur
İşte
bu
en
büyük
kurtuluştur
Habibim
onların
lafları
seni
üzmesin
Çünkü
şan
ve
şeref
bütünüyle
Allahındır
O
her
şeyi
işitiyor
hepsini
görüyor
Açın
gözü
nüzü
Göklerde
kim
var
yerde
kim
varsa
hep
Allahındır
Allahdan
başkasına
tapanlar
dahi
Allaha
ortak
koştuklarına
uymuş
olmuyorlar
ancak
zanna
uymuş
oluyorlar
Ve
yalandan
başka
bir
şey
söylemiyorlar
O
öyle
bir
Allahdır
ki
içinde
dinlenesiniz
diye
sizin
için
geceyi
göresiniz
diye
de
gündüzü
yaptı
Elbette
bunda
söz
dinleyecek
olan
bir
kavim
için
âyetler
ibretler
vardır
Dediler
ki
Allah
kendine
çocuk
edindi
O
böyle
şeylerden
münezzehtir
O
müstağnidir
Göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
Onundur
Bu
hususta
elinizde
hiç
bir
delil
yoktur
Allaha
karşı
bilmediğiniz
bir
şeyi
neden
söylüyorsunuz
De
ki
Allaha
iftira
edenler
elbette
felah
bulmazlar
Dünyadaki
zevkler
çabuk
biter
Sonra
dönüşleri
bize
olacaktır
Daha
sonra
da
i
nkâr
ettiklerinden
dolayı
o
çetin
azabı
biz
onlara
tattıracağız
Bir
de
onlara
Nuhun
kıssasını
oku
Hani
o
bir
zamanlar
kavmine
demişti
ki
Ey
kavmim
eğer
benim
aranızda
duruşum
ve
Allahın
âyetleriyle
öğüt
verişim
size
ağır
geliyorsa
şunu
bilin
ki
ben
yalnızca
Allaha
dayanmışımdır
artık
siz
ve
ortaklarınız
her
ne
yapacaksanız
toplanıp
bütün
gücünüzle
karar
veriniz
Sonra
bu
işiniz
size
dert
olmasın
Sonra
bana
ne
yapacaksanız
yapın
bana
mühlet
de
vermeyin
Eğer
yüz
çevirirseniz
çevirin
be
n
de
sizden
bir
ücret
istemedim
ya
Benim
mükafatımı
ancak
Allah
verir
Ve
ben
Onun
emrine
boyun
eğen
müslümanlardan
olmakla
emrolundum
Buna
rağmen
yine
de
onu
inkâr
ettiler
Biz
de
onu
ve
gemide
kendisiyle
beraber
olanları
kurtardık
Ve
onları
yeryü
züne
halifeler
yaptık
Âyetlerimizi
inkâr
edenleri
ise
suda
boğduk
Bak
işte
uyarılanların
akıbeti
nasıl
oldu
Sonra
onun
arkasından
birçok
peygamberleri
kavimlerine
gönderdik
Onlara
açık
mucizelerle
geldiler
Fakat
onlar
bir
defa
yalan
dediklerine
so
nuna
kadar
bir
türlü
inanmadılar
İşte
biz
haddi
aşanların
kalblerini
böyle
mühürleriz
Sonra
bunların
arkasından
Musa
ile
Harunu
âyetlerimizle
Firavuna
ve
cemaatine
gönderdik
İman
etmeyi
kibirlerine
yediremediler
ve
günahkâr
bir
kavim
oldular
Kendilerine
tarafımızdan
hak
gelince
Muhakkak
ki
bu
apaçık
bir
sihirdir
dediler
Musa
dedi
ki
Size
hak
gelince
ona
böyle
mi
diyorsunuz
Bu
sihir
midir
Halbuki
sihirbazlar
iflah
olmazlar
Dediler
ki
Sen
bizi
atalarımızdan
kalan
yoldan
çeviresin
de
yeryüzünde
saltanat
ikinizin
olsun
diye
mi
geldin
Biz
ikinize
de
inanmayız
Firavun
da
Bana
bütün
bilgili
sihirbazları
toplayıp
getirin
dedi
Sihirbazlar
gelince
Musa
onlara
Ortaya
ne
atacaksanız
atın
dedi
Onlar
ortaya
atınca
Musa
dedi
ki
Sizin
yaptığınız
şey
sihirdir
Muhakkak
ki
Allah
onu
iptal
edecektir
Şüphe
yok
ki
Allah
fesatçıların
işlerini
düze
çıkarmaz
Allah
hakkın
hak
ve
gerçek
olduğunu
kelimeleriyle
ispat
eder
günahkârların
hoşuna
gitmese
de
Firavun
ve
adamlarının
kendilerini
belaya
uğratacağı
korkusundan
dolayı
Musaya
kendi
kavminin
bir
oymağından
başka
kimse
iman
etmedi
Çünkü
orada
Firavun
çok
üstün
idi
ve
o
kesinlikle
aşırı
giden
taşkınlardandı
Musa
dedi
ki
Ey
kavmim
Siz
gerçekten
Al
laha
iman
ettinizse
Ona
samimiyetle
teslim
olan
müslümanlardan
oldunuzsa
artık
Ona
güvenin
Onlar
da
Biz
Allaha
güvendik
Ey
Rabbimiz
bizi
o
zalim
kavmin
fitnesine
uğratma
dediler
Bizi
rahmetinle
o
kâfir
kavmin
elinden
kurtar
Biz
Musa
ile
kardeşine
şöyle
vahyettik
Kavminiz
için
Mısırda
birtakım
evler
hazırlayın
ve
evlerinizi
kıbleye
karşı
yapın
ve
namazı
kılın
ve
müminlere
müjde
verin
Musa
dedi
Ey
Rabbimiz
Sen
Firavuna
ve
adamlarına
şu
dünya
hayatında
göz
kamaştırıcı
zenginlik
ve
bol
bol
servet
verdin
Ey
Rabbimiz
Senin
yolundan
saptırsınlar
diye
mi
Ey
Rabbimiz
Onların
mallarını
sil
süpür
ve
kalblerine
sıkıntı
düşür
Çünkü
onlar
o
acıklı
azabı
görmedikçe
iman
etmeyecekler
Allah
buyurdu
Her
ikinizin
de
duası
kesinlikle
kabul
olundu
Siz
yine
doğru
ve
dürüst
olmaya
devam
edin
Kendini
bilmeyenlerin
yoluna
sakın
uymayın
Ve
sonra
İsrailoğullarını
denizden
aşırdık
Firavun
düşmanca
saldırmak
için
derhal
adamlarını
ve
askerlerini
arkalarına
düşürdü
Ta
ki
suda
boğulmaya
başlayınca
İnandım
gerçekten
de
İsrailoğullarının
iman
ettiğinden
başka
tanrı
yoktur
Ben
de
ona
teslim
olanlardanım
dedi
Şimdi
mi
Oysa
bundan
önce
hep
isyan
etmiştin
ve
fesatçılardan
idin
Biz
de
bugün
senin
bedenini
arkandan
gelenlere
bir
ibret
olsun
diye
kurtaracağız
Bununla
beraber
insanların
birçoğu
âyetlerimizden
yine
de
gafildirler
Gerçekten
İsrailoğullarını
çok
güzel
bir
yurda
yerleştirdik
ve
onlara
hoş
nimetlerden
rızıklar
verdik
Anlaşmazlığa
düşmeleri
de
kend
ilerine
ilim
geldikten
sonra
oldu
Şüphe
yok
ki
Rabbin
o
anlaşmazlığa
düştükleri
konularda
kıyamet
günü
aralarında
hüküm
verecektir
Sana
indirdiklerimizde
herhangi
bir
şüpheye
düşersen
senden
önce
kitap
okuyanlara
sor
Andolsun
ki
sana
Rabbinden
h
ak
gelmiştir
Sakın
şüphe
edenlerden
olma
Ve
sakın
Allahın
âyetlerini
inkar
edenlerden
olma
sonra
hüsrana
uğrayanlardan
olursun
Doğrusu
aleyhlerinde
Rabbinin
hükmü
kesinleşmiş
olanlar
imana
gelmezler
Onlara
bütün
mucizeler
hep
birden
gels
e
yine
de
o
acıklı
azabı
görünceye
kadar
inanmazlar
Fakat
o
vakit
iman
edip
de
imanları
kendilerine
fayda
vermiş
bir
kasaba
olsaydı
Ancak
Yunusun
kavmi
iman
ettikleri
vakit
dünya
hayatında
o
rezillik
azabını
üzerlerinden
kaldırmış
ve
bir
süre
onla
rı
rahata
kavuşturmuştuk
Eğer
Rabbin
dileseydi
yeryüzünde
kim
varsa
hepsi
toptan
iman
ederlerdi
O
halde
insanları
hep
mümin
olsunlar
diye
sen
mi
zorlayacaksın
Allahın
izni
olmadıkça
hiçbir
kişinin
iman
etmesi
mümkün
değildir
Akıllarını
kulla
nmayanlar
üzerine
Allah
bir
uğursuzluk
yükler
De
ki
Göklerde
ve
yerde
olup
bitenlere
dikkatle
bakın
Fakat
o
uyarmalar
ve
o
âyetler
iman
etmeyen
bir
kavme
fayda
vermez
ki
Onlar
kendilerinden
önce
gelmiş
geçmiş
olanların
uğradıkları
felaket
günleri
gibisinden
başkasını
mı
bekliyorlar
De
ki
Bekleyin
ben
de
sizinle
beraber
bekleyenlerden
olacağım
Sonra
biz
peygamberlerimizi
ve
iman
edenleri
kurtarırız
İşte
biz
böyleyiz
Müminleri
kurtarmak
üzerimize
düşen
bir
görevdir
De
ki
Ey
insanlar
Eğer
benim
dinimde
bir
şüpheniz
varsa
şunu
bilin
ki
Allahı
bırakıp
da
sizin
taptıklarınıza
tapmam
Lâkin
sizin
de
canınızı
alacak
olan
Allaha
taparım
Bana
müminlerden
olmam
emredilmiştir
Ayrıca
yüzünü
tevhid
dininden
ayırma
ve
s
akın
müşriklerden
olma
diye
emrolundum
Ve
Allahdan
başka
sana
faydası
da
zararı
da
dokunmayacak
olan
şeylere
yalvarma
Eğer
yalvarırsan
o
zaman
hiç
şüphesiz
sen
zalimlerden
olursun
Ve
eğer
Allah
sana
bir
zarar
dokunduracak
olursa
onu
Ondan
başka
giderecek
yoktur
Ve
eğer
sana
bir
hayır
dilerse
o
zaman
da
Onun
hayrını
engelleyebilecek
kimse
yoktur
O
lütfunu
dilediği
kuluna
nasip
eder
Allah
çok
yarlığayıcı
çok
esirgeyicidir
De
ki
Ey
insanlar
İşte
size
Rabbinizden
hak
gel
di
Artık
kim
hidayeti
kabul
ederse
kendi
canı
için
kabul
etmiş
olur
Kim
sapıklık
ederse
kendi
zararına
sapıklık
etmiş
olur
Ve
ben
sizin
üzerinize
vekil
değilim
Sana
vahyolunana
uy
Ve
Allah
hükmünü
verinceye
kadar
sabret
Çünkü
O
hüküm
verenleri
n
en
hayırlısıdır
HUD
Hûd
sûresi
yüzyirmiüç
âyet
olup
ve
âyetler
Medinede
diğerleri
Mekkede
inmiştir
âyetlerde
Arabistan
halkına
gönderilmiş
peygamberlerden
biri
olan
Hûd
a
sın
hayatından
bahsedildiği
için
sûreye
bu
isim
verilmiştir
Yunus
sûresinden
sonra
inmiş
olup
onun
devamı
niteliğindedir
İtikada
ait
esasları
Kuranın
mucize
oluşunu
ahiretle
ilgili
meseleleri
sevap
ve
cezayı
ve
Hz
Hûddan
başka
Nuh
Salih
İbrahim
Lût
Şuayb
ve
Musa
a
s
gibi
peygam
berlerin
kıssalarını
ihtiva
etmektedir
ElifLâmRâ
Bu
öyle
bir
kitaptır
ki
âyetleri
muhkem
kılınmış
sonra
da
herşeyden
haberdar
olan
hikmet
sahibi
Allah
tarafından
âyetleri
ayrıntılı
olarak
açıklanmıştır
Şöyle
ki
Allahdan
başkasına
kulluk
et
meyin
Ben
size
Onun
tarafından
müjde
vermek
ve
uyarmak
için
gönderilmiş
gerçek
bir
peygamberim
Ve
Rabbinizin
mağfiretini
isteyin
sonra
ona
tevbe
edin
ki
sizi
belli
bir
süreye
kadar
güzel
güzel
yaşatsın
Ve
her
fazilet
sahibine
layık
olduğu
ihsanı
v
ersin
Eğer
yüz
çevirirseniz
ben
sizin
için
büyük
bir
günün
azabından
korkarım
Dönüşünüz
yalnızca
Allahadır
Onun
da
herşeye
gücü
yeter
Dikkat
edin
Görmüyor
musunuz
onlar
düşmanlıklarını
gizlemek
için
göğüslerini
çeviriyorlar
İyi
bilin
ki
on
lar
örtülerine
bürünürlerken
neyi
gizleyip
neyi
açığa
vurduklarını
Allah
biliyor
Muhakkak
ki
Allah
gönülde
gizlenenleri
de
bilir
Yeryüzünde
rızkı
Allaha
ait
olmayan
hiçbir
canlı
yoktur
O
onların
karar
kıldıkları
yerleri
de
emaneten
durdukları
y
erleri
de
bilir
Onların
hepsi
apaçık
bir
kitaptadır
O
öyle
bir
Allahdır
ki
hanginizin
daha
güzel
amel
işleyeceğini
imtihan
etmek
için
gökleri
ve
yeri
altı
günde
yarattı
Arşı
da
su
üstündeydi
Onlara
öldükten
sonra
tekrar
dirileceksiniz
dersen
o
kâfirler
de
kesinlikle
sana
Bu
apaçık
bir
sihirden
başka
birşey
değildir
diyecekler
Ve
eğer
bunlardan
bir
kısmının
göreceği
azabı
belli
bir
süreye
kadar
erteleyecek
olursak
o
zaman
da
onu
engelleyen
nedir
ki
diyecekler
İyi
bilin
ki
o
azap
o
nlara
geldiği
gün
kendilerinden
geri
çevrilecek
değildir
Ve
o
alay
ettikleri
şey
kendilerini
kuşatmış
olacaktır
Ve
şayet
insana
tarafımızdan
bir
rahmet
tattırır
sonra
da
onu
kendisinden
geri
alırsak
şüphesiz
o
ümitsiz
ve
nankör
bir
kimse
olur
Ve
şayet
ona
dokunan
bir
sıkıntıdan
sonra
bir
nimet
tattırırsak
Artık
benden
bütün
kötülükler
silinip
gitti
der
mutlaka
böbürlenir
ve
şımarır
Ancak
her
iki
halde
de
sabır
gösterip
iyi
ameller
işleyenler
müstesnadır
İşte
onlara
bir
mağfiret
ve
b
üyük
bir
mükafat
vardır
Ey
Resulüm
Şimdi
belki
sen
Ona
bir
hazine
indirilse
ya
da
beraberinde
bir
melek
gezip
dolaşsa
ya
diyorlar
diye
sana
vahyolunan
vahyin
bir
kısmını
terkedecek
olursun
ve
bundan
dolayı
da
göğsün
daralır
Sen
yalnızca
bir
u
yarıcısın
Allah
ise
her
şeye
vekildir
Yoksa
onu
kendi
uydurdu
mu
diyorlar
O
halde
sen
de
onlara
de
ki
Haydi
siz
de
onun
gibi
uydurulmuş
on
sûre
getirin
Allahdan
başka
çağırabileceğiniz
kim
varsa
onları
da
yardıma
çağırın
Eğer
doğru
söylüyorsa
nız
bunu
yaparsınız
Yok
eğer
bunun
üzerine
size
cevap
vermedilerse
artık
bilin
ki
bu
Kurân
ancak
Allahın
ilmiyle
indirilmiştir
Ondan
başka
ilâh
yoktur
Artık
müslüman
oluyorsunuz
değil
mi
Her
kim
dünya
hayatını
ve
güzelliklerini
isterse
biz
onlara
amellerinin
karşılığını
orada
tamamen
öderiz
Bu
hususta
kendilerine
bir
densizlik
yapılmaz
Fakat
onlar
öyle
kimselerdir
ki
ahirette
kendilerine
ateşten
başka
bir
şey
yoktur
İşledikleri
şeyler
orada
boşuna
gitmiştir
Zaten
bütün
yaptıkla
rı
da
batıldır
O
dünyayı
isteyenler
hiç
Rabbinden
açık
bir
belge
üzere
olan
kimse
gibi
midir
O
belgeyi
yine
Allahdan
gelen
bir
şahid
olarak
Kurân
izliyor
ondan
önce
de
bir
rehber
ve
rahmet
olan
kitap
Musanın
kitabı
yine
onu
destekliyor
Böyle
o
lanlar
Kurâna
inanırlar
Hangi
hizipten
olursa
olsun
kim
onu
inkâr
ederse
ona
vaad
edilen
yer
ateştir
İşte
bütün
bunlardan
dolayı
sen
de
bu
Kurândan
şüphe
içinde
olma
Kesinlikle
o
haktır
Rabbindendir
Fakat
insanların
çoğu
iman
etmezler
Üsteli
k
bir
yalanı
Allaha
iftira
edenden
daha
zalim
kim
olabilir
Bunlar
Rablerinin
huzuruna
arzolunacaklar
şahitler
de
şöyle
diyecekler
İşte
bunlar
Rablerine
karşı
yalan
söyleyenlerdir
İyi
bilin
ki
Allahın
laneti
zalimlerin
üzerinedir
Onlar
ki
All
ah
yolundan
döndürmeye
çalışırlar
ve
o
yolu
eğri
büğrü
yapmak
isterler
Üstelik
onlar
evet
onlar
ahirete
de
inanmazlar
Onlar
yeryüzünde
herkesi
yıldıracak
değillerdir
Kendilerini
koruyacak
Allahdan
başka
kimseleri
de
yoktur
Onların
azabı
kat
kat
olacaktır
Üstelik
onlar
hakkı
işitmeye
tahammül
edemiyorlardı
ve
de
görmüyorlardı
Onlar
kendilerine
yazık
etmiş
olan
kimselerdir
O
iftira
edip
uydurdukları
da
kendilerinden
yüz
çevirip
gitmişlerdir
Kesinlikle
bunlar
ahirette
de
en
ziyade
hüsra
na
uğrayacak
olanlardır
Fakat
iman
edip
salih
amel
işleyenler
ve
Rablerine
karşı
edepli
olanlar
güvenen
ve
itaat
edenler
var
ya
işte
bunlar
da
cennet
ehlidirler
Onlar
orada
ebedi
kalırlar
Bu
iki
ayrı
grubun
meseli
kör
ve
sağır
ile
gören
ve
iş
iten
gibidir
Bunlar
hiç
eşit
olabilirler
mi
Hâlâ
düşünmeyecek
misiniz
Andolsun
ki
vaktiyle
Nuhu
da
kavmine
gönderdik
O
onlara
şöyle
dedi
Ben
sizin
için
apaçık
bir
uyarıcıyım
Allahdan
başkasına
ibadet
etmeyin
Ben
size
gelecek
acı
bir
günün
azabından
korkarım
Buna
karşılık
kavminin
ileri
gelen
kâfirlerinden
bir
kısmı
dediler
ki
Biz
seni
bizim
gibi
insanlardan
biri
olarak
görüyoruz
başka
değil
İlk
bakışta
bizim
ayak
takımımızdan
başkasının
senin
arkana
düştüğünü
görmüyoruz
Si
zin
bizden
fazla
bir
meziyetinizi
de
görmüyoruz
Aksine
sizi
yalancılar
sanıyoruz
Nuh
dedi
ki
Ey
kavmim
Peki
şu
söyleyeceğime
ne
diyeceksiniz
Ben
Rabbimden
apaçık
bir
delil
üzere
isem
ve
O
bana
kendi
tarafından
bir
rahmet
bahşetmişse
size
de
on
u
görecek
göz
verilmemişse
biz
istemediğiniz
halde
onu
size
zorla
mı
kabul
ettireceğiz
Ey
kavmim
Ben
sizden
herhangi
bir
mal
mülk
istemiyorum
Benim
mükafatım
ancak
Allaha
aittir
Ve
ben
ona
iman
edenleri
kovacak
değilim
Onlar
elbette
Rablerine
kavuşacaklar
Fakat
ben
de
sizi
cahillik
eden
bir
kavim
görüyorum
Ey
kavmim
ben
onları
etrafımdan
kovacak
olursam
Allahdan
beni
kim
kurtarabilir
Siz
hiç
düşünmez
misiniz
Ben
size
Allahın
hazineleri
benim
yanımdadır
demiyorum
ki
Ben
si
ze
Ben
bir
meleğim
de
demiyorum
O
sizin
kendinize
göre
hor
gördükleriniz
hakkında
Allah
onlara
hiçbir
hayır
vermez
de
demiyorum
Onların
içlerindeki
niyeti
en
iyi
Allah
bilir
Bu
söylediklerimin
aksini
iddia
etseydim
asıl
o
zaman
zalimlerden
olu
rdum
Dediler
ki
Ey
Nuh
Bizimle
didişip
durdun
didişmende
de
çok
ileri
gittin
Eğer
doğru
söylüyorsan
bizi
tehdit
ettiğin
şu
azabı
getir
de
görelim
Nuh
dedi
ki
Onu
ancak
Allah
dilerse
getirir
Ve
siz
Onu
yıldıracak
değilsiniz
Ben
si
ze
öğüt
vermek
istemiş
olsam
da
eğer
Allah
sizi
helâk
etmeyi
murad
ediyorsa
zaten
öğüt
vermemin
size
bir
faydası
olmaz
Rabbiniz
Odur
ve
nihayet
Ona
döndürüleceksiniz
Yoksa
Onu
uydurdu
mu
diyorlar
De
ki
Eğer
uydurdumsa
vebali
benim
boynumadır
Bense
sizin
yüklendiğiniz
vebalden
uzağım
Ayrıca
Nuha
şöyle
vahyettik
Bil
ki
kavminden
şimdiye
kadar
iman
etmiş
olanlardan
başka
artık
kimse
iman
etmeyecektir
Onun
için
yaptıkları
şeylerden
dolayı
kederlenme
Bizim
gözetimimiz
altında
ve
v
ahyimize
göre
gemiyi
yap
Zulüm
yapanlar
hakkında
da
bana
bir
şey
söyleme
Çünkü
onlar
kesinlikle
suda
boğulacaklardır
Gemiyi
yapıyordu
kavminden
bazı
ileri
gelen
gruplar
onun
yanından
gelip
geçtikçe
onunla
alay
ediyorlardı
Nuh
dedi
ki
Bizimle
e
ğleniyorsunuz
biz
de
sizinle
tıpkı
bizimle
eğlendiğiniz
gibi
alay
edip
eğleneceğiz
O
perişan
edici
azabın
kime
geleceğini
ve
o
sürekli
azabın
kimin
başına
ineceğini
ilerde
bileceksiniz
Nihayet
emrimiz
geldiği
ve
tennur
tandır
veya
geminin
kaza
nı
tutuşup
parladığı
zaman
dedik
ki
Erkeği
ve
dişisi
olan
her
canlıdan
ikişer
tane
aleyhlerinde
hüküm
verilmiş
olanların
dışında
aileni
ve
iman
etmiş
olanları
geminin
içine
yükle
Zaten
beraberinde
iman
edenler
çok
az
idi
Nuh
dedi
ki
Allahın
adıyla
binin
içine
Onun
akışı
da
duruşu
da
Onun
adıyladır
Hiç
şüphesiz
Rabbim
gerçekten
çok
bağışlayıcı
çok
esirgeyicidir
Gemi
içindekilerle
birlikte
dağlar
gibi
dalgalar
arasında
akıp
gidiyordu
Nuh
ayrı
bir
yere
çekilmiş
olan
oğluna
bağırdı
Yavrucuğum
gel
bizimle
beraber
bin
Kâfirlerle
beraber
olma
O
dedi
ki
Ben
beni
sudan
koruyacak
bir
dağa
çıkacağım
Nuh
da
Bu
gün
Allahın
merhamet
ettiğinden
başkasını
Allahın
bu
emrinden
koruyacak
kimse
yoktur
dedi
Derken
dalga
aralar
ına
giriverdi
O
da
boğulanlardan
oldu
Allah
tarafından
denildi
ki
Ey
yeryüzü
suyunu
yut
Ey
gökyüzü
sen
de
suyunu
kes
Ve
sular
çekildi
Emir
yerine
gelmiş
oldu
Gemi
de
Cudi
dağı
üzerine
oturdu
O
zalim
kavme
böylece
dünyadan
uzak
olun
denildi
Nuh
Rabbine
niyaz
edip
dedi
ki
Ey
Rabbim
Oğlum
benim
ehlimdendi
senin
vaadin
de
elbette
haktır
ve
gerçektir
Ve
sen
hakimler
hakimisin
Allah
Ey
Nuh
O
kesinlikle
senin
ehlin
âilenden
değildir
Çünkü
o
salih
olmayan
bir
amelin
sahibidir
Hak
kında
bilgin
olmayan
bir
şeyi
benden
isteme
Ben
seni
cahillerden
olmaktan
sakındırırım
Nuh
Ey
Rabbim
Ben
bilmediğim
bir
şeyi
istemiş
olmaktan
dolayı
sana
sığınırım
Sen
beni
bağışlamazsan
bana
merhamet
etmezsen
ben
hüsrana
uğrayanlardan
olurum
Ey
Nuh
denildi
Bizden
bir
selâm
sana
ve
seninle
birlikte
olanlardan
gelecek
ümmetlere
kutluluk
dileğiyle
gemiden
in
İlerde
kendilerini
bir
çok
nimetten
faydalandıracağımız
sonra
da
bu
yüzden
kendilerine
tarafımızdan
acıklı
bir
azap
dokunacak
nice
ümmetler
olacaktır
İşte
bunlar
gayb
haberlerindendir
Bunları
sana
vahiyle
bildiriyoruz
Bundan
önce
bunları
ne
sen
bilirdin
ne
de
kavmin
O
halde
sabret
akıbet
muhakkak
muttakilerindir
Âd
kavmine
de
kardeşleri
Hudu
gönderdik
Dedi
ki
Ey
kavmim
Allaha
kulluk
edin
Sizin
Ondan
başka
bir
ilâhınız
yoktur
Siz
sadece
iftira
edip
duruyorsunuz
Ey
kavmim
Bu
iş
için
sizden
bir
ücret
istemiyorum
Benim
ecrim
ancak
beni
yaratana
aittir
Artık
akıllanmayacak
mısınız
Ey
kavmim
R
abbinizden
mağfiret
isteyin
sonra
Ona
tevbe
edin
ki
üzerinize
gökten
bol
bol
bereket
indirsin
ve
sizi
kuvvetinize
kuvvet
katarak
çoğaltsın
Gelin
günahkâr
olarak
dönüp
gitmeyin
Dediler
ki
Ey
Hud
Sen
bize
açık
bir
mucize
getirmedin
Biz
de
senin
sözünle
tanrılarımızı
terk
etmeyiz
Ve
biz
sana
inanmayız
Ancak
şu
kadarını
diyebiliriz
ki
tanrılarımızdan
bazısı
seni
fena
çarpmış
O
da
dedi
ki
Allahı
şahit
tutuyorum
siz
de
şahid
olun
ki
ben
Allaha
koştuğunuz
ortaklardan
uzağım
Ondan
başka
herşeyden
uzağım
artık
hepiniz
toplanın
bana
istediğiniz
tuzağı
kurun
sonra
hiç
bekletmeyin
Ben
muhakkak
ki
hem
benim
Rabbim
hem
de
sizin
Rabbiniz
olan
Allaha
dayanmaktayım
Yeryüzünde
hiçbir
canlı
yoktur
ki
idaresi
ve
yönetimi
Onu
n
elinde
olmasın
Benim
Rabbim
hiç
şüphe
yok
ki
doğru
yoldadır
Eğer
yine
de
yüz
çevirirseniz
ben
size
ne
ile
gönderilmişsem
işte
onu
tebliğ
ettim
Ayrıca
Rabbim
sizin
yerinize
başka
bir
kavmi
getirir
de
siz
Ona
zerrece
zarar
veremezsiniz
Hiç
şüphesiz
O
herşeyi
koruyup
gözetendir
Ne
zaman
ki
emrimiz
geldi
Hudu
ve
beraberindeki
iman
edenleri
tarafımızdan
bir
rahmet
ile
kurtardık
ayrıca
onları
çok
ağır
bir
azaptan
da
kurtardık
İşte
Âd
kavmi
buydu
Rablerinin
âyetlerini
bile
bile
i
nkâr
ettiler
ve
peygamberlerine
isyan
ettiler
Başa
geçen
her
zorbanın
emrine
uyup
arkasından
gittiler
Hem
bu
dünyada
hem
de
kıyamet
gününde
bir
lânetle
izlendiler
Bilin
ki
Âd
kavmi
gerçekten
Rablerini
inkâr
ettiler
Yine
bilin
ki
Hudun
kavmi
ol
an
Âd
defolup
gittiler
Semud
kavmine
de
kardeşleri
Salihi
gönderdik
Dedi
ki
Ey
kavmim
Allaha
kulluk
edin
Sizin
Ondan
başka
bir
tanrınız
daha
yoktur
Sizi
topraktan
O
meydana
getirdi
Sizi
orada
ömür
sürmeye
O
memur
etti
Bu
sebepten
Onun
mağ
firetini
isteyin
sonra
Ona
tevbe
edin
Şüphesiz
Rabbim
yakındır
dualarınızı
kabul
eder
Dediler
Ey
Salih
Bundan
önce
sen
bizim
içimizde
ümit
beslenir
bir
zat
idin
Şimdi
bizi
babalarımızın
taptıklarına
tapmaktan
mı
engelliyorsun
Biz
doğrusunu
istersen
bizi
davet
ettiğin
şeyden
kuşkulandıran
bir
şüphe
içindeyiz
Salih
dedi
Ey
kavmim
Eğer
ben
Rabbimden
açık
bir
mucize
üzerinde
isem
ve
o
bana
tarafından
bir
rahmet
bahşetmiş
ise
ben
Allaha
isyan
ettiğim
takdirde
beni
Ondan
kim
kurtarabi
lir
Demek
ki
siz
bana
zarar
vermekten
başka
bir
şey
yapmıyorsunuz
Ey
kavmim
İşte
şu
Allahın
dişi
devesi
size
bir
mucizedir
Bırakın
onu
Allahın
yer
yüzünde
otlaklarında
otlasın
Ve
ona
kötü
bir
maksatla
el
sürmeyin
sonra
sizi
yakın
bir
aza
p
yakalar
Derken
o
deveyi
kestiler
Bunun
üzerine
Salih
dedi
ki
Yurdunuzda
üç
gün
daha
yaşayın
İşte
bu
yalan
çıkmayacak
olan
kesin
bir
vaaddir
Ne
zaman
ki
azap
emrimiz
geldi
Salihi
ve
beraberindeki
iman
edenleri
tarafımızdan
bir
rahmet
sayesinde
kurtardık
üstelik
o
günün
perişanlığından
da
kurtardık
Hiç
şüphesiz
Rabbin
güçlüdür
mutlak
üstündür
O
zalimleri
korkunç
bir
gürültü
yakalayıverdi
de
oldukları
yerde
çöküp
kaldılar
Sanki
orada
güzel
güzel
yaşayıp
durmamışlardı
Bak
işte
Semud
gerçekten
de
Rablerine
küfretmişlerdi
Bak
işte
nasıl
yok
olup
gittiler
Andolsun
ki
İbrahime
de
elçilerimiz
melekler
müjde
ile
geldiler
ve
selâm
dediler
o
da
selâm
dedi
ve
hemen
gidip
onlara
kızartılmış
bir
buzağı
getirdi
Fakat
onların
o
buzağıya
el
sürmediklerini
görünce
tuhafına
gitti
ve
içinde
onlara
karşı
bir
korku
uyandı
Onlar
da
Korkma
biz
Lutun
kavmine
gönderildik
dediler
İbrahimin
karısı
ayakta
duruyordu
bunun
üzerine
yüzü
güldü
Ona
İshakı
ve
İshakın
arkasından
da
Yakubu
müjdeledik
Vay
başıma
gelene
dedi
Ben
bir
kocakarıyım
kocam
da
yaşlı
bir
adam
Bu
gerçekten
çok
tuhaf
bir
şey
Dediler
Sen
Allahın
emrine
mi
şaşıyorsun
Allahın
rahmeti
ve
berekâtı
üzerinizdedir
Ey
ev
halkı
Muhakk
ak
ki
O
hamiddir
övülmeye
lâyıktır
meciddir
cömertliği
boldur
İbrahimden
korku
iyice
geçip
gidince
bu
müjde
de
kendisine
gelince
bizim
meleklerimizle
Lut
kavmi
hakkında
tartışmaya
girişti
Çünkü
İbrahim
çok
yumuşak
huylu
ve
çok
yufka
yürekli
yanık
kalbli
idi
Melekler
Ey
İbrahim
Bu
konuda
bizimle
tartışmaktan
vazgeç
Çünkü
Rabbinin
emri
kesin
olarak
geldi
ve
onlara
geri
çevrilmesi
mümkün
olmayan
bir
azap
gelecektir
Ne
zaman
ki
elçilerimiz
Luta
geldiler
bunların
gelişle
ri
yüzünden
Lut
fenalaştı
eli
ayağı
birbirine
dolaştı
ve
Bu
gün
çetin
bir
gündür
dedi
Daha
önceleri
çirkin
işler
yapmış
olan
kavmi
harıl
harıl
koşup
geldiler
Lut
onlara
Ey
kavmim
İşte
size
kızlarım
onlar
sizin
için
daha
temizdirler
Gelin
All
ahtan
korkun
beni
misafirlerime
rezil
rüsvay
etmeyin
İçinizde
hiç
aklı
başında
bir
adam
yok
mu
dedi
Onlar
Sen
de
bilirsin
ki
bizim
senin
kızlarınla
bir
ilgimiz
yoktur
Sen
bizim
ne
istediğimizi
gayet
iyi
biliyorsun
dediler
Lut
dedi
Ne
olurdu
size
karşı
bir
kuvvetim
olsaydı
ya
da
çok
sarp
bir
yere
sığınabilseydim
Melekler
dediler
Ey
Lut
Şundan
emin
ol
ki
biz
Rabbinin
elçileriyiz
Onlar
sana
asla
zarar
veremezler
Sen
gecenin
bir
kısmı
olunca
ailenle
birlikte
hemen
buradan
çı
k
git
İçinizden
hiç
kimse
geri
kalmasın
eşin
başka
Çünkü
ona
da
onlara
gelecek
olan
musibet
gelecektir
Haberin
olsun
helâk
zamanları
sabah
vaktidir
Zaten
sabah
yakın
değil
mi
Ne
zaman
ki
emrimiz
geldi
o
ülkenin
altını
üstüne
getirdik
ve
üzerl
erine
istif
edilip
pişirilmiş
çamurdan
taşlar
yağdırdık
Bu
taşlar
Rabbinin
katında
damgalanmışlardı
Bunlar
zalimlerden
uzak
şeyler
değildir
Medyene
de
kardeşleri
Şuaybi
gönderdik
Dedi
ki
Ey
kavmim
Allaha
kulluk
edin
Sizin
Ondan
başka
i
lâhınız
yoktur
Ölçeği
de
teraziyi
de
eksik
tutmayın
Ben
sizi
hayır
bolluk
içinde
görüyorum
Bununla
beraber
yine
de
sizi
kuşatacak
bir
günün
azabından
korkuyorum
Ey
kavmim
Ölçerken
ve
tartarken
adaleti
yerine
getirin
Halkın
malına
densizlik
etmeyin
ve
yeryüzünde
fesatçılık
yaparak
fenalık
etmeyin
Eğer
mümin
iseniz
Allahın
helâlinden
size
ihsan
ettiği
kâr
sizin
için
daha
hayırlıdır
Bununla
beraber
ben
sizin
üzerinize
gözcü
değilim
Dediler
ki
Ey
Şuayb
atalarımızın
taptıklarını
terketmemizi
veya
mallarımızda
dilediğimizi
yapmaktan
vazgeçmemizi
sana
namazın
mı
emrediyor
Oysa
ki
sen
yumuşak
huylusun
ve
aklı
başında
bir
adamsın
Şuayb
dedi
ki
Ey
kavmim
Şayet
ben
Rabbimden
ispat
edici
bir
delil
üzerinde
bulunuyorsam
ve
şay
et
bana
O
kendi
katından
güzel
bir
rızık
ihsan
etmişse
söyleyin
bakalım
ben
ne
yapmalıyım
Ben
size
karşı
çıkmakla
sizi
menettiğim
şeylere
kendim
düşmek
istemiyorum
Ben
sadece
gücümün
yettiği
kadar
ıslah
etmeye
çalışıyorum
Muvaffakiyetim
de
ancak
Allah
ın
yardımı
ile
olacaktır
Ben
yalnızca
Ona
dayandım
ve
ancak
Ona
döneceğim
Ey
kavmim
Bana
karşı
gelmeniz
sakın
sizi
Nuh
kavminin
veya
Hud
kavminin
veya
Salih
kavminin
başlarına
gelen
musibetler
gibi
bir
musibete
uğratmasın
Lut
kavmi
de
sizden
uzak
değildir
Rabbinizden
mağfiret
dileyin
sonra
Ona
tevbe
ile
yönelin
Şüphesiz
ki
benim
Rabbim
çok
merhametlidir
çok
sevendir
Dediler
ki
Ey
Şuayb
Biz
senin
söylediklerinin
çoğundan
birşey
anlamıyoruz
Ayrıca
seni
içimizde
çok
zayıf
biri
olarak
görüyoruz
Eğer
akrabaların
olmasaydı
mutlaka
seni
recmederdik
taşa
tutardık
Senin
bize
hiçbir
üstünlüğün
yoktur
Şuayb
dedi
Ey
kavmim
Benim
akrabalarım
size
Allahdan
daha
mı
değerli
ki
Allaha
sırt
çevirip
onu
unuttunuz
Muhakkak
ki
Rabbim
bütün
yaptıklarınızı
çepeçevre
kuşatmıştır
Ey
kavmim
Var
gücünüzle
yapacağınız
ne
varsa
yapın
Ben
de
görevimi
yapmaya
devam
edeceğim
Perişan
edecek
azabın
kime
geleceğini
ve
yalancının
kim
olduğunu
ilerde
anlayacaksınız
Bekleyiniz
ben
de
sizinle
beraber
bekleyeceğim
Ne
zaman
ki
emrimiz
geldi
Şuayb
ve
beraberindeki
müminler
tarafımızdan
bir
rahmet
sayesinde
kurtuldular
Ve
o
zalimleri
korkunç
bir
gürültü
yakaladı
da
oldukları
yerde
çöküp
kaldılar
Sanki
orada
hiç
güzel
gün
görmemişlerdi
Dikkat
edin
Semud
kavmi
nasıl
helâk
olup
gittiyse
Medyen
de
öyle
yok
olup
gitti
Andolsun
Musayı
da
âyetlerimizle
ve
apaçık
bir
belge
ile
gönderdik
Firavuna
ve
cemaatine
Bunlar
Firavunun
emrine
uydular
Halbuki
Firavunun
emri
hak
değildir
Kıyamet
günü
kavminin
önüne
düşer
Artık
o
bunları
ateşe
götürmüştür
O
varılan
yer
ne
kötü
bir
yerdir
Hem
burada
hem
de
kıyamet
gününde
lanetle
izlendiler
Onlara
verilen
bu
karşı
destek
ne
fena
bir
destektir
İşte
bu
helâk
olmuş
memleketlerin
önemli
haberlerindendir
Sana
onu
kıssa
olarak
anlatıyoruz
Onlardan
yerinde
duranlar
da
var
biçilenler
yok
olup
gidenler
de
Biz
onlara
zulmetmedik
onlar
kendi
kendilerine
zulmettiler
Allahı
bırakıp
da
taptıkları
tanrılar
R
abbinin
emri
gelince
kendilerine
hiçbir
fayda
sağlayamadılar
Hasarlarını
arttırmaktan
başka
bir
şeye
yaramadılar
İşte
Rabbin
zalim
memleketleri
cezalandırdığı
zaman
böyle
cezalandırır
Çünkü
Onun
cezası
çok
acı
çok
çetindir
Ahiret
azabından
korkanlar
için
bunda
muhakkak
ki
bir
ibret
vardır
O
öyle
bir
gündür
ki
bütün
insanlar
onun
için
toplanacaktır
ve
o
öyle
bir
gündür
ki
mutlaka
görülecektir
Biz
onu
sadece
belli
bir
süreye
kadar
geciktiriyoruz
O
gün
gelince
Allahın
izni
o
lmadan
hiç
kimse
konuşamaz
Onların
kimi
bedbaht
kimi
de
mutludur
Bedbaht
olanlar
ateştedirler
Onlar
orada
başka
türlü
soluyacak
başka
türlü
haykıracaklar
Onlar
orada
gökler
ve
yer
durdukça
duracaklar
Ancak
Rabbinin
diledikleri
başka
Çünk
ü
Rabbin
dilediğini
yapandır
Mutlu
olanlar
ise
cennettedirler
Orada
gökler
ve
yer
durdukça
duracaklar
ancak
Rabbinin
diledikleri
başka
Bu
ardı
arası
kesilmeyen
bir
ihsan
olacak
O
halde
sakın
şunların
ibadet
edişlerinden
şüpheye
düşme
Daha
önce
ataları
nasıl
ibadet
ediyor
idiyseler
bunlar
da
öyle
ibadet
ediyorlar
Biz
de
kendilerine
nasiplerini
elbette
eksiksiz
olarak
öderiz
Andolsun
ki
Musaya
kitabı
verdik
yine
de
onda
ihtilafa
düşüldü
Eğer
Rabbinden
daha
önce
verilmiş
bir
karar
olmasa
idi
elbette
haklarında
hüküm
verilmiş
bitmişti
Muhakkak
ki
onlar
bundan
kuşkulu
bir
şüphe
içindedirler
Gerçekten
de
onların
her
biri
öyle
kimselerdir
ki
yaptıklarının
karşılığını
Rabbin
kendilerine
hakkiyle
ödeyecektir
Çünkü
O
onların
ya
ptıkları
her
şeyden
haberdardır
İşte
bundan
dolayı
emrolunduğun
gibi
doğru
ol
Beraberindeki
tevbe
edenler
de
doğru
olsunlar
Aşırı
gitmeyin
Muhakkak
ki
O
bütün
yaptıklarınızı
görüp
durmaktadır
Ve
zulüm
yapanlara
yakınlık
göstermeyin
ki
si
ze
de
ateş
dokunmasın
Allahdan
başka
yardımcılarınız
da
yoktur
Sonra
yardım
da
göremezsiniz
Gündüzün
her
iki
tarafında
ve
gecenin
saçaklarında
gündüze
yakın
olan
saatlerinde
namaz
kıl
Muhakkak
ki
iyilik
kötülükleri
giderir
Bu
ise
düşünebilen
lere
bir
öğüttür
Ve
sabret
Çünkü
Allah
iyilik
edenlerin
mükafatını
yitirmez
Sizden
önceki
devirlerden
bakıyye
sahipleri
kitap
ehli
yeryüzünde
bozgunculuktan
vazgeçirmeye
çalışsalardı
ne
iyi
olurdu
Fakat
onların
içinden
kurtardığımız
pek
az
kimse
bunu
yaptı
O
zulmedenler
ise
şımartıldıkları
refahın
peşine
düştüler
ve
hepsi
de
suçlu
oldular
Senin
Rabbin
halkları
iyi
ve
ıslahatçı
iken
o
memleketleri
haksız
yere
helak
edecek
değildir
Eğer
Rabbin
dileseydi
elbette
bütün
insanları
t
ek
bir
ümmet
yapardı
Halbuki
yine
de
ihtilaf
edip
duracaklardı
Ancak
Rabbinin
rahmetle
yarlığadığı
kimseler
başka
Onun
içindir
ki
onları
yarattı
Ve
Rabbinin
Andolsun
ki
cehennemi
cinlerden
ve
insanlardan
tamamen
dolduracağım
sözü
böylece
tamam
oldu
Peygamberlere
ait
haberlerden
kalbini
yatıştıracak
olanlardan
her
türlüsünü
sana
kıssa
olarak
anlatıyoruz
Bunda
da
sana
bir
hakikat
müminlere
de
bir
öğüt
ve
ibret
gelmiştir
İmana
gelmeyen
o
kâfirlere
de
ki
Elinizden
geleni
geri
koymayı
n
Biz
de
yapacağımızı
yapacağız
Siz
bekleyin
görün
biz
de
bekleyip
göreceğiz
Göklerin
ve
yerin
gaybını
bilmek
yalnızca
Allaha
mahsustur
Her
iş
Ona
döndürülür
Sen
yalnızca
Ona
ibadet
et
ve
yalnızca
Ona
dayan
Rabbin
yaptıklarınızın
hiçb
irinden
gafil
değildir
YUSUF
Yusuf
suresi
yüzonbir
âyet
olup
ve
âyetler
Medinede
diğerleri
Mekkede
inmiştir
Sûrenin
başından
sonuna
kadar
Yusuf
Peygamberden
bahsedildiği
için
bu
adı
almıştır
Elif
Lâm
Râ
İşte
bunlar
sana
o
a
çık
seçik
kitabın
âyetleridir
Muhakkak
ki
biz
onu
anlayasınız
diye
Arapça
bir
kitap
olarak
indirdik
Sana
bu
Kurânı
vahyetmekle
biz
sana
kıssaların
en
güzelini
anlatıyoruz
Gerçek
şu
ki
daha
önce
senin
bundan
hiç
haberin
yoktu
Hani
bir
vaki
tler
Yusuf
babasına
demişti
ki
Babacığım
ben
rüyada
onbir
yıldızla
güneşi
ve
ayı
bana
secde
ederken
gördüm
Babası
Yavrucuğum
dedi
rüyanı
kardeşlerine
anlatma
Sonra
sana
bir
tuzak
kurarlar
Çünkü
şeytan
insanın
açıkça
düşmanıdır
Ve
iş
te
böyle
Rabbin
seni
seçecek
ve
sana
rüya
tabirinden
bilgiler
öğretecek
Bundan
önce
ataların
İbrahime
ve
İshaka
tamamladığı
gibi
nimetini
hem
sana
hem
de
Yakup
soyuna
tamamlayacaktır
Muhakkak
ki
Rabbin
alîmdir
hakîmdir
Andolsun
ki
Yusuf
ve
k
ardeşleri
kıssasında
soranlara
ibret
alacak
âyetler
vardır
Hani
demişlerdi
ki
Yusuf
ve
kardeşi
Bünyamin
babamıza
bizden
daha
sevgili
biz
ise
güçlü
ve
tutkun
bir
grubuz
Doğrusu
babamız
belli
ki
çok
açık
bir
yanılgı
içindedir
Yusufu
öldürü
n
ya
da
bir
yere
atın
ki
babanızın
yüzü
sevgisi
size
kalsın
sonra
yine
salih
bir
kavim
olursunuz
İçlerinden
bir
söz
sahibi
şöyle
dedi
Yusufu
öldürmeyin
bir
kuyunun
dibine
bırakın
da
ordan
geçen
kafilenin
biri
onu
bulup
alsın
Eğer
yapacaksan
ız
böyle
yapın
Dediler
ki
Ey
babamız
Sen
bize
Yusuf
için
neden
güvenmiyorsun
Halbuki
biz
onun
iyiliğini
istiyoruz
Yarın
onu
bizimle
beraber
gönder
de
gezsin
oynasın
Kesinlikle
biz
onu
koruruz
Babaları
dedi
ki
Onu
götürmeniz
beni
üzer
korkarım
ki
onu
kurt
yer
de
sizin
haberiniz
bile
olmaz
Dediler
ki
Vallahi
biz
böyle
güçlü
kuvvetli
bir
topluluk
iken
buna
rağmen
onu
kurt
yerse
o
zaman
biz
kesinlikle
hüsrana
uğrayanlardan
olmuş
oluruz
Nihayet
kardeşleri
Yusufu
alıp
götürdüler
ve
kuyunun
dibine
bırakmaya
topluca
karar
verdiler
Biz
de
ona
şöyle
vahyettik
Andolsun
ki
sen
onlara
ilerde
hiç
beklemedikleri
bir
sırada
bu
yaptıklarını
haber
vereceksin
Ve
yatsı
vakti
ağlayarak
babalarına
geldiler
Dediler
ki
Ey
babamız
Biz
gittik
aramızda
yarış
yapıyorduk
Yusufu
da
eşyamızın
yanına
bırakmıştık
Bir
de
baktık
ki
onu
kurt
yemiş
şu
anda
biz
doğru
da
söylesek
yine
de
sen
bize
inanacak
değilsin
Bir
de
gömleğinin
üzerinde
yalandan
bir
kan
getirmişlerdi
Babaları
dedi
ki
Hayır
nefisleriniz
aldatmış
da
size
bir
iş
yaptırtmış
Artık
bana
güzel
bir
sabır
gerekiyor
Bu
anlattıklarınıza
karşılık
yardımına
sığınılacak
olan
ancak
Allahdır
Daha
sonra
bir
kafile
gelmiş
sucularını
da
göndermişlerdi
Var
dı
kovasını
kuyuya
saldı
Müjde
hey
müjde
İşte
bir
çocuk
dedi
Ve
onu
satılık
bir
mal
olarak
gizleyip
korudular
Allah
ise
onların
ne
yapacaklarını
biliyordu
Ve
onu
düşük
bir
değerle
birkaç
dirheme
sattılar
Ona
fazla
önem
vermemişlerdi
Onu
satın
alan
Mısırlı
eşine
dedi
ki
Buna
güzel
bak
Bize
faydalı
olabilir
ya
da
evlat
ediniriz
Yusufu
böylece
oraya
yerleştirdik
Ona
rüyaların
tabirini
de
öğrettik
Allah
emrinde
galiptir
Fakat
insanların
çoğu
bunu
bilmezler
O
tam
erginlik
çağ
ına
gelince
kendisine
ilim
ve
hüküm
verdik
İşte
biz
güzel
iş
yapanları
böyle
mükafatlandırırız
Derken
evinde
bulunduğu
hanım
onun
nefsinden
murad
alıp
yararlanmak
istedi
Kapıları
kilitledi
ve
Haydi
beri
gel
dedi
Yusuf
Allaha
sığınırım
Mu
hakkak
ki
o
kocan
benim
efendim
bana
çok
güzel
baktı
Doğrusu
zalimler
hiç
iflah
olmazlar
dedi
O
hanım
ona
gerçekten
niyeti
bozmuştu
Eğer
Rabbinin
burhanını
görmese
idi
Yusuf
da
ona
özenip
gitmişti
Aslında
ondan
fuhşu
ve
fenalığı
uzak
tutalı
m
diye
böyle
olmuştu
Çünkü
o
bizim
ihlasa
erdirilmiş
kullarımızdan
biriydi
İkisi
de
kapıya
koştular
Hanım
onun
gömleğini
arkadan
yırttı
Ve
kapının
yanında
hanımın
efendisiyle
karşı
karşıya
geldiler
Hanım
hemen
dedi
ki
Senin
eşine
fenalık
yapmak
isteyenin
cezası
zindana
atılmaktan
veya
acı
bir
azaba
uğratılmaktan
başka
ne
olabilir
Yusuf
kendisi
benden
yararlanmak
istedi
dedi
Hanımın
akrabasından
biri
de
şöyle
şahitlik
etti
Eğer
gömleği
önden
yırtılmış
ise
hanım
doğru
söylemiştir
o
z
aman
bu
yalancılardandır
Yok
eğer
gömleği
arkadan
yırtılmış
ise
hanım
yalan
söylemiştir
o
zaman
bu
doğru
söyleyenlerdendir
Ne
zaman
ki
gömleğin
arkadan
yırtılmış
olduğunu
gördü
o
zaman
dedi
ki
Bu
iş
siz
kadınların
tuzağındandır
Gerçekt
en
de
sizin
tuzağınız
çok
büyüktür
Yusuf
Sakın
sen
bundan
bahsetme
Kadın
Sen
de
günahından
dolayı
istiğfar
et
Sen
gerçekten
günahkarlardan
oldun
Şehirde
bazı
kadınlar
da
Azizin
karısı
delikanlısından
murad
almaya
kalkmış
sevgi
yüreğini
yakıp
kavuruyormuş
görüyoruz
ki
kadın
çıldırmış
besbelli
dediler
Azizin
karısı
onların
gizliden
gizliye
dedikodu
yaydıklarını
işitince
onlara
davetçi
gönderdi
ve
onlara
mükellef
bir
sofra
hazırladı
Her
birine
bir
bıçak
verdi
beri
taraftan
da
Yusufa
çık
karşılarına
dedi
Görür
görmez
hepsi
onu
gözlerinde
çok
büyüttüler
ve
şaşkınlıkla
ellerini
kestiler
Dediler
ki
Hâşâ
Allah
için
bu
bir
insan
değil
olsa
olsa
yüce
bir
melektir
İşte
dedi
bu
gördüğünüz
beni
hakkında
kınadığını
z
gençtir
Yemin
ederim
ki
ben
bunun
nefsinden
yararlanmak
istedim
de
o
namuslu
davrandı
Yine
yemin
ederim
ki
emrimi
yerine
getirmezse
muhakkak
zindana
atılacak
ve
kesinlikle
zelillerden
olacaktır
Yusuf
dedi
ki
Ey
Rabbim
Zindan
bana
bunlar
ın
beni
davet
ettikleri
şeyden
daha
sevimlidir
Eğer
sen
bu
kadınların
tuzaklarını
benden
uzak
tutmazsan
ben
onların
tuzağına
düşerim
ve
cahillik
edenlerden
olurum
Bunun
üzerine
Rabbi
onun
duasını
kabul
buyurdu
da
ondan
onların
tuzaklarını
bertara
f
etti
Muhakkak
ki
O
evet
O
hakkiyle
işiten
hakkiyle
bilendir
Bu
kadar
delili
gördükleri
halde
sonra
yine
de
Yusufu
bir
süre
için
zindana
atma
düşüncesi
ağır
bastı
Zindana
onunla
birlikte
iki
delikanlı
daha
girdi
Birisi
dedi
ki
Rüyada
ke
ndimi
şarap
sıkarken
gördüm
Öteki
de
dedi
ki
Ben
de
başımın
üstünde
ekmek
taşıdığımı
kuşların
da
ondan
yediğini
gördüm
Bize
bunun
yorumunu
haber
ver
Çünkü
biz
seni
iyilik
edenlerden
görüyoruz
Yusuf
dedi
ki
Size
yiyecek
olarak
verilecek
bir
y
emek
gelmeden
önce
onun
tabirini
size
bildiririm
Bu
Rabbimin
bana
öğrettiği
ilimlerdendir
Çünkü
ben
Allaha
inanmayan
ve
ahireti
inkâr
eden
bir
kavmin
dinini
terkettim
Atalarım
İbrahim
İshak
ve
Yakubun
dinine
uydum
Bizim
Allaha
hiçbir
şeyi
o
rtak
tutmamız
olmaz
Bu
bize
ve
insanlara
Allahın
bir
lutfudur
Fakat
insanların
çoğu
şükretmezler
Ey
benim
zindan
arkadaşlarım
Ayrı
ayrı
birçok
tanrılar
mı
daha
hayırlı
yoksa
herşeye
hakim
ve
galip
olan
bir
tek
Allah
mı
Sizin
Allahı
bır
akıp
da
o
taptıklarınız
sizin
ve
atalarınızın
uydurduğu
birtakım
isimlerden
başka
bir
şey
değildir
Bunlara
tapmanız
için
Allah
hiçbir
delil
indirmiş
değildir
Hüküm
ancak
Allaha
aittir
O
size
kendisinden
başkasına
tapmamanızı
emretti
İşte
dosdoğru
d
in
budur
Fakat
insanların
çoğu
bunu
bilmezler
Ey
benim
zindan
arkadaşlarım
Biriniz
efendisine
yine
şarap
sunacak
Diğeri
de
asılacak
kuşlar
başından
yiyecekler
İşte
öğrenmek
istediğiniz
iş
böylece
halloldu
Yusuf
hapisten
kurtulacağına
ina
ndığı
o
ikiden
birine
dedi
ki
Beni
efendinin
yanında
an
Benden
söz
et
ki
beni
kurtarsın
Fakat
Şeytan
ona
efendisinin
yanında
anmayı
unutturdu
Bu
yüzden
Yusuf
daha
yıllarca
zindanda
kaldı
Bir
gün
melik
hükümdar
dedi
ki
Ben
rüyamda
yedi
cılız
ineğin
yedi
semiz
ineği
yediğini
ve
yedi
yeşil
başakla
yedi
kuru
başak
görüyorum
Ey
ileri
gelenler
Siz
rüya
tabir
edebiliyorsanız
benim
bu
rüyamın
tabirini
bana
bildirin
Dediler
ki
Rüya
dediğin
şey
karmakarışık
hayallerdir
Biz
ise
böyle
ka
rışık
hayallerin
yorumunu
bilemeyiz
O
ikiden
kurtulmuş
olanı
nice
zamandan
sonra
hatırladı
da
dedi
ki
Ben
size
o
rüyanın
tabirini
haber
veririm
hemen
beni
gönderin
Ey
Yusuf
ey
doğru
sözlü
Bize
şunu
hallet
Yedi
semiz
ineği
yedi
cılız
ine
k
yiyor
Ve
yedi
yeşil
başakla
diğer
yedi
kuru
başak
Umarım
ki
o
insanlara
doğru
cevap
ile
dönerim
onlar
da
senin
kadrini
bilirler
Dedi
ki
Yedi
sene
eskisi
gibi
ekeceksiniz
biçtiklerinizi
başağında
bırakınız
biraz
yiyeceğinizden
başka
Sonra
onun
arkasından
yedi
kurak
sene
gelecek
önceki
biriktirdiklerinizin
biraz
saklayacağınızdan
başkasını
yiyip
bitirecek
Sonra
da
onun
arkasından
yağışlı
bir
sene
gelecek
ki
halk
onda
sıkıntıdan
kurtulacak
üzüm
zeytin
gibi
mahsülleri
sıkı
p
faydalanacak
O
hükümdar
Onu
bana
getirin
dedi
Emir
üzerine
Yusufa
gönderilen
adam
yanına
gelince
Yusuf
ona
dedi
ki
Haydi
efendine
geri
dön
de
ona
sor
bakalım
o
ellerini
kesen
kadınların
maksatları
ne
imiş
Hiç
şüphe
yok
ki
Rabbim
onların
oyunlarını
çok
iyi
bilir
Hükümdar
o
kadınlara
Derdiniz
neydi
ki
o
vakit
Yusufun
nefsinden
murad
almaya
kalktınız
dedi
Onlar
Hâşâ
Allah
için
biz
onun
aleyhinde
hiçbir
fenalık
bilmiyoruz
dediler
Azizin
karısı
da
Şimdi
hak
ve
hakikat
ol
duğu
gibi
ortaya
çıktı
Aslında
onun
nefsinden
ben
murad
almak
istedim
O
ise
şeksiz
şüphesiz
doğrulardandır
dedi
Yusuf
dedi
ki
İşte
bu
şunun
içindir
Bilsin
ki
ben
ona
arkasından
hainlik
etmedim
Gerçekten
Allah
hainlerin
hilesini
başarıya
ulaşt
ırmaz
Ben
yine
de
nefsimi
temize
çıkarmıyorum
Çünkü
nefis
şiddetle
kötülüğü
emreder
Ancak
Rabbimin
rahmetiyle
yarlığadığı
müstesna
Muhakkak
ki
Rabbim
bağışlayıcı
ve
merhametlidir
Hükümdar
dedi
ki
Onu
bana
getirin
kendime
tahsis
edeyim
So
nra
onunla
konuşunca
da
Sen
bugün
yanımızda
gerçekten
büyük
bir
mevki
sahibisin
güvenilir
birisin
dedi
O
da
ona
dedi
ki
Beni
bu
ülkenin
hazineleri
üzerine
getir
Çünkü
iyi
korurum
iyi
bilirim
Ve
işte
biz
böylece
Yusufu
o
yerde
temkin
et
tik
yerleştirdik
Neresinde
isterse
orada
makam
tutuyordu
Biz
rahmetimizi
dilediğimize
nasip
ederiz
Ve
iyilik
edenlerin
mükafatını
zayi
etmeyiz
İman
edip
takva
yolunu
tutanlar
için
elbette
ahiret
mükafatı
daha
hayırlıdır
Bir
gün
Yusufun
ka
rdeşleri
çıkageldiler
ve
onun
yanına
girdiler
O
onları
görür
görmez
tanıdı
oysa
onlar
onu
tanıyamamışlardı
Ne
zaman
ki
onların
bütün
hazırlıklarını
tamamladı
o
zaman
dedi
ki
Babanızdan
olan
öbür
kardeşinizi
de
bana
getirin
Görüyorsunuz
ya
ben
ölçeği
tam
ölçüyorum
ve
ben
konukseverlerin
en
hayırlısıyım
Siz
eğer
onu
bana
getirmezseniz
bir
daha
size
hiç
kile
yok
bir
ölçek
bile
zahire
alamazsınız
yanıma
da
yaklaşmayın
Dediler
ki
Onun
için
babasından
izin
almaya
çalışacağız
Her
h
âlü
kârda
bunu
yapacağz
Yusuf
bir
taraftan
da
adamlarına
tenbih
etti
Sermayelerini
yüklerinin
içine
koyuverin
belki
ailelerinin
yanına
dönünce
farkına
varırlar
ve
belki
yine
gelirler
dedi
Böylece
dönüp
babalarına
geldikleri
vakit
dediler
ki
Ey
babamız
Bizden
ölçek
menedildi
bize
zahire
verilmeyecek
Bu
kere
kardeşimizi
de
bizimle
gönder
ki
ölçek
alabilelim
Biz
onu
kesinlikle
koruyacağız
Babaları
dedi
ki
Ben
onu
size
nasıl
emanet
ederim
Ya
bundan
önce
kardeşini
emanet
ettiğimd
e
olan
gibi
olursa
En
hayırlı
koruyucu
Allahdır
ve
O
merhamet
edenlerin
en
merhametlisidir
Derken
yüklerini
açtılar
ve
sermayelerini
kendilerine
geri
verilmiş
olarak
buldular
Dediler
ki
Ey
babamız
Daha
ne
isteriz
İşte
sermayelerimiz
de
bize
i
ade
edilmiş
Bununla
yine
ailemize
zahire
alır
getiririz
kardeşimizi
de
koruruz
üstelik
bir
yük
daha
fazla
zahire
alırız
Zaten
bu
aldığımız
pek
az
bir
zahiredir
Babaları
dedi
ki
Hepiniz
çaresiz
kalmadıkça
onu
bana
mutlaka
getireceğinize
dair
Allahdan
bir
yemin
vermedikçe
onu
kesinlikle
sizinle
göndermem
Onlar
da
Allaha
and
içerek
babalarına
söz
verince
babaları
dedi
ki
Bu
söylediklerinize
Allah
vekildir
Ve
dedi
ki
Ey
yavrularım
şehre
hepiniz
bir
kapıdan
girmeyin
de
ayrı
ayrı
k
apılardan
girin
Gerçi
ben
ne
yapsam
Allahın
takdirini
sizden
engelleyemem
Hüküm
yalnızca
Allahındır
Onun
için
bütün
tevekkül
edenler
Ona
tevekkül
etmelidirler
Ne
zaman
ki
şehre
vardılar
o
zaman
babalarının
kendilerine
emrettiği
şekilde
girdi
ler
Gerçi
bu
şekilde
girmeleri
onlar
hakında
Allahın
takdir
ettiği
hiçbir
şeyi
önleyemezdi
bu
sadece
Yakubun
içinden
geçirdiği
bir
isteğin
yerine
getirilmesi
oldu
Şüphesiz
o
ilim
sahibiydi
çünkü
ona
biz
öğretmiştik
Fakat
insanların
çoğu
bunu
bilm
ezler
Yusufun
yanına
girdikleri
vakit
o
kardeşini
Bünyamini
yanında
alıkoydu
Dedi
ki
Bilesin
ben
senin
kardeşinim
İşte
bundan
dolayı
onların
yapacaklarına
sakın
üzülme
Sonra
onların
bütün
hazırlıklarını
görünce
su
kabını
kardeşinin
yükünün
içine
koydu
Sonra
bir
tellal
şöyle
bağırdı
Hey
kervan
Siz
hırsızsınız
hırsız
Bunlara
döndüler
de
dediler
ki
Ne
arıyorsunuz
Onlar
da
dediler
ki
Hükümdarın
su
kabını
arıyoruz
Onu
bulup
getirene
bir
yük
zahire
var
Üstelik
o
tas
b
ana
zimmetlidir
Allaha
yemin
ederiz
ki
dediler
Muhakkak
siz
de
anlamışsınızdır
ya
biz
buraya
fesat
çıkarmak
için
gelmedik
Biz
hırsız
da
değiliz
Peki
yalancı
çıkarsanız
onun
hırsızlık
edenin
cezası
nedir
dediler
Kimin
yükünde
çıkarsa
o
kendisi
onun
cezasıdır
Biz
zalimlere
işte
böyle
ceza
veririz
Bunun
üzerine
Yusuf
kardeşinin
eşyalarından
önce
onların
eşyalarını
aramaya
başladı
Sonra
su
kabını
kardeşinin
yükünün
içinden
çıkardı
İşte
Yusufa
biz
böyle
bir
oyun
öğretti
k
Melikin
kanunlarına
göre
kardeşini
alıkoymasına
imkan
yoktu
Ancak
Allah
dilerse
o
başka
Biz
dilediğimizi
derecelerle
yükseltiriz
Ve
her
bilgi
sahibinin
üstünde
bir
başka
bilen
vardır
Dediler
ki
Eğer
o
çalmışsa
daha
önce
bunun
kardeşi
de
çalm
ıştı
O
vakit
Yusuf
bunu
içine
attı
onlara
hiç
belli
etmeden
Siz
çok
fena
bir
mevkidesiniz
ne
sıfat
verdiğinizi
Allah
çok
iyi
biliyor
dedi
Dediler
ki
Ey
vezir
Emin
ol
ki
bunun
çok
yaşlı
bir
babası
var
Onun
için
yerine
birimizi
al
Gerçekten
de
biz
seni
iyilik
edenlerden
görüyoruz
O
dedi
ki
Eşyamızı
yanında
bulduğumuzdan
başkasını
tutuklamaktan
Allah
korusun
Çünkü
öyle
yaparsak
zalimlerden
oluruz
Ne
zaman
ki
onlar
onu
kurtarmaktan
ümit
kestiler
o
zaman
fısıldaşarak
oradan
uzaklaştılar
Büyükleri
dedi
ki
Babanızın
sizden
Allah
adına
ahit
aldığını
ve
daha
önce
Yusuf
konusunda
ettiğiniz
kusuru
bilmiyor
musunuz
Babam
bana
izin
verinceye
veya
Allah
hakkımda
bir
hüküm
verinceye
kadar
ben
artık
burdan
ayrılmam
Allah
hüküm
veren
lerin
en
hayırlısıdır
Siz
dönün
de
babanıza
deyin
ki
Ey
babamız
İnan
ki
oğlun
hırsızlık
yaptı
Biz
ancak
bildiğimize
şahitlik
ediyoruz
Yoksa
gaybın
bekçileri
değiliz
Hem
orada
bulunduğumuz
şehir
halkına
hem
içinde
bulunduğumuz
kervana
so
r
Ve
emin
ol
ki
biz
kesinlikle
doğru
söylüyoruz
Babaları
dedi
ki
Hayır
sizi
nefisleriniz
altadıp
bir
işe
sürüklemiş
Artık
bana
güzel
güzel
sabretmek
düşüyor
Belki
Allah
hepsini
birden
bana
geri
getirir
Çünkü
O
her
şeyi
bilir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Ve
onlardan
yüz
çevirdi
de
Ey
Yusufun
ateşi
yetti
artık
yetti
dedi
Ve
üzüntüden
gözlerine
ak
düştü
Artık
yutkunuyor
da
yutkunuyordu
Dediler
ki
Hâlâ
Yusufu
sayıklayıp
duruyorsun
Allaha
yemin
ederiz
ki
sonunda
eriyip
gide
ceksin
tükenip
helak
olacaksın
Hayret
doğrusu
Dedi
ki
Ben
hüznümü
kederimi
ancak
Allaha
şikayet
ederim
ve
Allah
tarafından
sizin
bilmediğiniz
şeyleri
de
bilirim
Ey
oğullarım
gidin
Yusufu
ve
kardeşini
araştırın
Allahın
rahmetinden
üm
it
kesmeyin
zira
kâfir
kavimden
başkası
Allahın
rahmetinden
ümit
kesmez
Sonra
Mısıra
gidip
onun
huzuruna
girince
dediler
ki
Ey
şanlı
vezir
Biz
ve
çoluk
çocuğumuz
sıkıntı
içindeyiz
Pek
az
bir
sermaye
ile
geldik
Sen
bize
yine
ölçek
zahire
ver
ayrıca
sadaka
da
ihsan
eyle
Çünkü
Allah
sadaka
verenleri
muhakkak
mükafatlandırır
O
dedi
ki
Siz
cahilliğinizde
Yusufa
ve
kardeşine
ne
yaptığınızı
biliyor
musunuz
Onlar
Yoksa
sen
sahiden
Yusuf
musun
dediler
O
da
Ben
Yusufum
bu
d
a
kardeşim
dedi
Doğrusu
Allah
bizi
lutfuyla
nimetlendirdi
Gerçekten
de
kim
Allahdan
korkar
ve
sabrederse
Allah
muhakkak
ki
güzel
işler
yapanların
mükafatını
zayi
etmez
Dediler
ki
Allaha
yemin
olsun
Allah
seni
bize
üstün
kıldı
Biz
gerçe
kten
de
büyük
hata
işlemiştik
Yusuf
dedi
Bugün
size
bir
ayıplama
ve
azarlama
yoktur
Allah
sizi
mağfiretiyle
bağışlasın
O
merhamet
edenlerin
en
merhametlisidir
Alın
şu
gömleğimi
götürün
de
babamın
yüzüne
sürün
gözü
açılır
Ve
bütün
ailen
izle
toplanıp
bana
gelin
Ne
zaman
ki
kafile
Mısırdan
ayrıldı
öteden
babaları
dedi
ki
Eğer
bana
bunak
demezseniz
doğrusu
ben
Yusufun
kokusunu
alıyorum
Dediler
ki
Vallahi
sen
hâlâ
o
eski
şaşkınlığındasın
Fakat
ne
zaman
ki
gerçek
ten
müjdeci
geldi
gömleği
Yakubun
yüzüne
koydu
hemen
gözü
açıldı
Ben
size
demedim
mi
ben
Allahdan
sizin
bilmediklerinizi
bilirim
dedi
Dediler
ki
Ey
babamız
bizim
için
Allaha
istiğfar
eyle
Biz
gerçekten
büyük
günah
işlemiştik
Dedi
k
i
Sizin
için
Rabbimden
ilerde
bağışlanma
dileyeceğim
Şüphesiz
o
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Ne
zaman
ki
onlar
Yusufun
yanına
vardılar
işte
o
zaman
Yusuf
anasını
ve
babasını
kucakladı
yanına
aldı
ve
Buyurun
Allahın
dilemesiyle
gü
ven
içinde
Mısıra
girin
dedi
Anasıyla
babasını
yüksek
bir
taht
üzerine
oturttu
ve
hepsi
birden
Yusuf
için
secdeye
kapandılar
Bunun
üzerine
Yusuf
dedi
ki
İşte
bu
durum
o
rüyamın
çıkmasıdır
Gerçekten
Rabbim
onu
hak
rüya
kıldı
Şeytan
benimle
kar
deşlerimin
arasını
bozduktan
sonra
beni
zindandan
çıkarmakla
ve
sizi
çölden
getirmekle
Rabbim
bana
hakikaten
ihsan
buyurdu
Doğrusu
Rabbim
dilediğine
lutfunu
ihsan
eder
Şüphesiz
O
her
şeyi
bilir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Ey
Rabbim
Sen
bana
dün
ya
mülkünden
nasip
verdin
ve
bana
rüyaların
tabirinden
bir
ilim
öğrettin
Ey
gökleri
ve
yeri
yoktan
var
eden
Rabbim
Benim
velim
sensin
benim
canımı
müslüman
olarak
al
ve
beni
salih
kulların
arasına
kat
İşte
bu
sana
vahiyle
bildirdiğimiz
gayb
habe
rlerindendir
Yoksa
onlar
yapacaklarına
karar
verip
mekir
oyun
yaparlarken
sen
yanlarında
değildin
Sen
ne
kadar
şiddetle
arzulasan
da
insanların
çoğu
iman
edecek
değildir
Buna
karşılık
onlardan
herhangi
bir
ücret
de
istemiyorsun
O
Kurân
â
lemlere
ancak
bir
öğüttür
Bununla
beraber
göklerde
ve
yerde
ne
kadar
âyet
var
ki
onunla
yüz
yüze
gelirler
de
yine
de
yüz
çevirip
geçerler
Onların
çoğu
şirk
koşmadan
Allaha
iman
etmezler
imanlarına
az
çok
bir
şirk
karıştırırlar
Yoksa
b
unlar
Allahın
azabından
hepsini
saracak
bir
felaket
gelmesinden
veya
farkında
değillerken
ansızın
başlarına
kıyametin
kopuvermesinden
güven
içinde
midirler
De
ki
İşte
benim
yolum
budur
basiret
üzere
Allaha
davet
ediyorum
Ben
ve
bana
uyanlar
işt
e
böyleyiz
Ben
Allahı
tesbih
ederim
ve
ben
müşriklerden
değilim
Senden
önce
gönderdiğimiz
peygamberler
de
o
memleketlerin
halkındandı
onlar
da
kendilerine
vahiy
verdiğimiz
birtakım
erkeklerden
başkası
değillerdi
Şimdi
o
yerlerde
şöyle
bir
gezip
görmediler
mi
Kendilerinden
önce
gelip
geçenlerin
akıbetlerinin
nasıl
olduğuna
bir
baksalar
ya
Elbette
ahiret
yurdu
müttakiler
için
daha
hayırlıdır
Hâlâ
aklınızı
başınıza
toplamayacak
mısınız
Nihayet
peygamberleri
onların
iman
etmelerinden
üm
it
kesecek
hale
gelince
ve
kendilerinin
yalancı
durumuna
düştüklerini
sanınca
onlara
yardımımız
geldi
yetişti
dilediklerimiz
kurtarıldı
Suçlular
topluluğundan
bizim
azabımız
geri
çevrilemez
Gerçekten
de
onların
kıssalarında
üstün
akıllılar
için
b
ir
ibret
vardır
Bu
Kurân
uydurulmuş
herhangi
bir
söz
değildir
Lâkin
kendisinden
önce
gelen
kitapların
tasdiki
her
şeyin
ayrıntılarıyla
açıklayıcısı
ve
iman
edecek
bir
kavim
için
hidayet
ve
rahmettir
RAD
Rad
Sûresi
kırküç
âyet
olup
Mekked
e
mi
Medinede
mi
indiği
hakkında
ihtilaf
vardır
Sûrenin
muhtevası
göz
önüne
alınırsa
Mekkede
indiğini
söyleyenlerin
görüşü
biraz
daha
ağırlık
kazanır
Sûrenin
onüçüncü
âyetinde
gök
gürültüsü
manasına
gelen
er
Rad
kelimesi
zikredildiği
için
sûreye
bu
ad
verilmiştir
Elif
Lâm
Mîm
Ra
İşte
bunlar
sana
o
kitabın
âyetleridir
ve
sana
Rabbinden
indirilen
haktır
Lâkin
insanların
çoğu
iman
etmezler
Allah
Odur
ki
gökleri
direksiz
yükseltti
onu
görüyorsunuz
sonra
arş
üzerine
istiva
etti
güneşi
v
e
ayı
emrine
boyun
eğdirdi
Her
biri
belli
bir
vakte
kadar
akar
gider
Bütün
işleri
O
yönetiyor
Âyetleri
O
açıklıyor
ki
Rabbinizin
huzuruna
çıkacağınızı
iyi
bilesiniz
Yeryüzünü
enine
boyuna
yayıp
döşeyen
onda
oturaklı
dağlar
ve
ırmaklar
meydana
geti
ren
ve
yeryüzünde
meyvelerin
hepsinden
iki
çift
yapan
Odur
Sürekli
olarak
gece
ile
gündüzü
birbirine
dolamaktadır
Düşünecek
olan
bir
kavim
için
bunda
muhakkak
ki
ibretler
vardır
Yeryüzünde
birbirine
komşu
kıtalar
vardır
Üzüm
bağları
ekinler
çata
llı
ve
çatalsız
hurmalıklar
vardır
ki
hepsi
bir
tek
su
ile
sulanır
Halbuki
meyvelerinde
birini
öbürüne
üstün
kılıyoruz
Aklı
eren
bir
kavim
için
bunda
muhakkak
ibretler
vardır
Eğer
şaşıyorsan
asıl
şaşılacak
şey
onların
şu
sözleridir
Biz
toprak
olu
p
gittikten
sonra
mı
yani
biz
gerçekten
yeniden
mi
yaratılacağız
İşte
bunlar
Rablerini
inkâr
etmişlerdir
Bunlar
boyunlarında
demir
halkalar
bulunanlardır
Ve
işte
bunlar
cehennemliktirler
orada
ebedî
kalacaklardır
Ayrıca
senden
iyilikten
önce
heme
n
kötülüğü
getirmeni
isterler
Oysa
daha
önce
onlara
misal
olacak
cezalar
gelip
geçmiştir
Ve
gerçekten
Rabbin
zulümlerine
karşılık
insanlara
mağfiret
sahibidir
Bununla
beraber
Rabbinin
azabı
da
cidden
çok
çetindir
O
kâfirler
Rabbinden
ona
bir
muci
ze
indirilmeli
değil
miydi
derler
Sen
bir
uyarıcıdan
başka
bir
şey
değilsin
ve
her
kavim
için
bir
hidayetçi
vardır
Her
dişinin
neye
gebe
olduğunu
Allah
bilir
Ve
rahimler
ne
eksiltir
ne
arttırır
onu
da
bilir
Onun
katında
her
şeyin
bir
ölçüsü
var
dır
Allah
görünmeyeni
de
bilir
görüneni
de
Büyüktür
ve
yücelerden
yücedir
Sizden
sözü
gizleyenle
açığa
vuran
gece
gizlenenle
gündüz
açığa
çıkan
Onun
açısından
eşittir
hepsini
görür
ve
bilir
Her
insan
için
önünden
ve
arkasından
takip
ed
enler
vardır
Allahın
emrinden
dolayı
onu
gözetirler
Allah
bir
kavme
verdiğini
o
kavim
kendisini
bozup
değiştirmedikçe
değiştirmez
Allah
bir
kavme
de
kötülük
murad
etti
mi
artık
onun
geri
çevrilmesine
de
imkan
yoktur
Onlar
için
Allahdan
başka
bir
ve
li
de
bulunmaz
Size
korku
ve
ümit
içinde
şimşeği
gösteren
ve
o
yağmur
yüklü
bulutları
meydana
getiren
Odur
Gök
gürültüsü
Ona
hamd
ile
melekler
de
Onun
korkusundan
dolayı
Onu
tesbih
ederler
O
yıldırımlar
gönderir
onunla
dilediğini
çarpar
O
nlar
Allah
hakkında
mücadele
edip
duruyorlar
Oysa
Allahın
çarpması
pek
çetindir
Gerçek
dua
Onadır
Onun
dışında
yalvarıp
durdukları
ise
onlara
hiçbir
şeyle
cevap
veremezler
Onlar
olsa
olsa
ağzına
su
gelsin
diye
iki
avucunu
açana
benzer
ki
o
ona
gelmez
Kâfirlerin
duası
hep
bir
sapıklık
içindedir
Oysa
göklerde
ve
yerde
kim
varsa
ister
istemez
kendileri
de
gölgeleri
de
sabah
akşam
Allaha
secde
ederler
De
ki
Göklerin
ve
yerin
Rabbi
kimdir
De
ki
Allahdır
De
ki
Allahdan
başkala
rını
o
kendi
kendilerine
ne
bir
fayda
ne
de
bir
zarar
verebilenleri
dostlar
mı
ediniyorsunuz
De
ki
Hiç
kör
ile
gören
bir
olur
mu
Hiç
karanlıklarla
aydınlık
bir
olur
mu
Yoksa
Allaha
Onun
gibi
yaratan
birtakım
ortaklar
buldular
da
bu
yaratış
ken
dilerince
birbirine
benzer
mi
göründü
De
ki
Allah
her
şeyi
yaratandır
O
birdir
Her
şeye
üstün
ve
kahredicidir
Gökten
bir
su
indirdi
de
vadiler
kendi
miktarlarınca
sel
olup
aktılar
Sel
de
suyun
yüzüne
çıkan
bir
köpük
yüklendi
Bir
zinet
eşyas
ı
veya
bir
değerli
mal
yapmak
için
ateşte
üzerini
körükledikleri
madenlerden
de
onun
gibi
bir
köpük
meydana
gelir
İşte
Allah
hak
ile
batılı
böyle
çarpıştırır
Fakat
köpük
atılır
gider
insanlara
faydası
olan
ise
yerde
kalır
İşte
Allah
böyle
misaller
ver
ir
Rablerinin
emirlerine
uyanlar
için
daha
güzeli
vardır
Ona
itaat
etmeyenler
ise
yeryüzünde
bulunan
ne
varsa
hepsi
kendilerinin
olsa
da
onu
ve
bir
o
kadarını
bütünüyle
kurtuluş
fidyesi
olarak
verirlerdi
İşte
onlar
hesabın
kötüsü
kendileri
için
o
lanlardır
Varacakları
yer
de
cehennemdir
Orası
da
ne
fena
yataktır
Şimdi
Rabbinden
sana
indirilenin
gerçekten
hak
olduğunu
bilen
bir
kimse
kör
olan
bir
kimse
gibi
olur
mu
Fakat
bunu
ancak
üstün
akıllı
ve
temiz
vicdanlı
kimseler
idrak
ederler
Onlar
ki
Allahın
ahdini
yerine
getirirler
ve
antlaşmayı
bozmazlar
Ve
onlar
ki
Allahın
riayet
edilmesini
emrettiği
şeye
riayet
ederler
ve
Rablerine
saygı
gösterirler
ve
hesabın
kötülüğünden
korkarlar
Rablerinin
rızasını
kazanmak
arzusuyla
sabr
ederler
ve
namazı
dosdoğru
kılarlar
ve
kendilerine
verdiğimiz
rızıklardan
gizli
ve
açıkça
Allah
yolunda
harcarlar
ve
çirkinlikleri
güzelliklerle
yok
ederler
İşte
bunlar
bu
hayatın
akibeti
kendilerinin
olacak
olanlardır
Adn
cennetlerine
girecekler
a
talarından
eşlerinden
ve
zürriyetlerinden
salih
olanlarla
birlikte
olacaklar
Melekler
de
her
kapıdan
yanlarına
girip
şöyle
diyecekler
Sabrettiğiniz
için
size
selam
olsun
Ahiret
yurdu
ne
güzeldir
Allahın
ahdini
misak
ile
belgeledikten
sonra
bozanlar
ve
Allahın
birleştirilmesini
emrettiği
bağlantıları
koparanlar
ve
yeryüzünü
bozguna
verenler
varya
işte
lanet
olsun
onlara
Ve
yurdun
kötüsü
de
onlaradır
Allah
dilediği
kimseye
rızkı
genişletir
de
daraltır
da
Onlar
ise
dünya
hayatı
ile
ferahlanmaktalar
Oysa
düna
hayatı
ahiret
hayatının
yanında
bir
yol
azığından
ibarettir
Yine
o
iman
etmeyenler
diyorlar
ki
Ona
Rabbinden
bir
âyet
indirilseydi
ya
De
ki
Hakikaten
Allah
dilediğini
şaşırtır
ve
kendisine
gönül
vereni
de
hidayete
erd
irir
Onlar
iman
etmiş
ve
kalbleri
Allah
zikriyle
yatışmış
olanlardır
Evet
iyi
bilin
ki
kalbler
Allahın
zikri
ile
yatışır
Onlar
ki
iman
etmişler
ve
salih
ameller
işlemişlerdir
ne
mutlu
onlara
varacakları
yer
de
ne
güzeldir
İşte
seni
böyle
kendilerinden
önce
nice
ümmetler
gelip
geçmiş
olan
bir
ümmet
içinde
gönderdik
ki
onlar
Rahmâna
küfredip
dururlarken
sen
onlara
sana
vahyettiğimiz
kitabı
okuyasın
De
ki
O
Rahmân
benim
Rabbimdir
Ondan
başka
tanrı
yoktur
Ben
Ona
dayandım
tev
bem
de
Onadır
Bir
Kurân
ki
onunla
dağlar
yürütülse
veya
onunla
yer
parçalansa
veya
onunla
ölüler
konuşturulsa
o
yine
bu
Kuran
olurdu
Fakat
emir
bütünüyle
Allahındır
İman
edenler
kâfirlerden
ümit
kesip
daha
anlamadılar
mı
ki
Allah
dileseydi
elbette
insanların
hepsine
toptan
hidayet
buyururdu
O
küfürde
direnenlerin
kendi
sanatlarıyla
başlarına
musibet
inip
duracak
ya
da
yurtlarının
yakınına
konacak
Nihayet
Allahın
vaadi
gelecek
Muhakkak
ki
Allah
vaad
ettiği
zamanı
şaşırmaz
Andolsun
ki
senden
önceki
peygamberlerle
de
alay
edildi
Ben
de
o
kâfirlere
bir
süre
için
meydan
verdim
Sonra
da
tuttum
onları
cezalandırdım
O
vakit
azabım
nasıl
imiş
gördüler
Bütün
kazandıklarıyla
her
bir
nefsin
üzerinde
böylesine
hükümran
olan
başka
ki
m
vardır
Böyle
iken
tuttular
da
Allaha
ortaklar
uydurdular
De
ki
Onlara
isimler
verip
durun
bakalım
Siz
Ona
yeryüzünde
bilmediği
bir
şey
mi
haber
vereceksiniz
Yoksa
anlamı
olmayan
kuru
bir
laf
mı
Doğrusu
küfre
sapanlara
kendi
oyunları
güzel
göster
ildi
de
yoldan
saptırıldılar
Allah
her
kimi
saptırırsa
artık
onu
yola
getirecek
kimse
yoktur
Onlara
dünya
hayatında
bir
azap
vardır
Ahiret
azabı
ise
elbette
daha
çetindir
Onları
Allahdan
koruyacak
da
yoktur
Müttakilere
vaad
olunan
cennetin
m
isali
şöyledir
Altından
ırmaklar
akar
durur
yemişleri
süreklidir
gölgeleri
de
İşte
bu
takva
yolunu
tutanların
akıbetidir
Kâfirlerin
akıbeti
de
ateştir
Bir
de
kendilerine
kitap
verdiklerimiz
sana
indirilen
vahiy
le
sevinç
duyuyorlar
Bununla
b
eraber
hizipleşenlerden
âyetlerin
bir
kısmını
inkâr
edenler
de
vardır
De
ki
Ben
ancak
Allaha
kulluk
etmekle
ve
Ona
şirk
koşmamakla
emrolundum
Ben
Ona
davet
ediyorum
dönüşüm
de
Onadır
Ve
işte
biz
o
Kurânı
Arapça
bir
hüküm
olarak
indirdik
Yemin
olsun
ki
eğer
sen
sana
vahiyle
gelen
bu
bilgiden
sonra
onların
keyiflerine
uyacak
olursan
sana
Allahdan
ne
bir
dost
vardır
ne
de
bir
koruyucu
Andolsun
ki
biz
senden
önce
de
peygamberler
gönderdik
Onlara
da
eşler
ve
çocuklar
verdik
Allah
ın
izni
olmadan
herhangi
bir
âyet
getirmek
ise
hiçbir
peygamberin
haddi
değildir
Her
ecel
için
bir
yazı
vardır
Allah
dilediğini
imha
eder
dilediğini
de
yerinde
bırakır
Ana
kitap
Onun
katındadır
Onlara
vaad
ettiğimiz
azabın
bir
kısmını
sana
gö
stersek
yahut
seni
onu
görmeden
vefat
ettirsek
yine
de
sana
düşen
sadece
tebliğ
etmek
bize
düşen
de
hesaba
çekmektir
Görmüyorlar
mı
ki
biz
yeri
etrafından
eksiltip
duruyoruz
Allah
öyle
hükmeder
ki
Onun
hükmünü
engelleyecek
kimse
yoktur
O
çok
hızlı
hesap
görür
Onlardan
öncekiler
de
hileler
yapmışlardı
Fakat
sonuçta
bütün
hilelerin
cezası
Allaha
aittir
Her
nefsin
ne
kazandığını
O
bilir
Bu
dünyanın
akıbetinin
kime
ait
olduğunu
kâfirler
de
yakında
bilecekler
O
kâfirler
Sen
Allah
tarafından
gönderilmiş
bir
peygamber
değilsin
diyorlar
De
ki
Benimle
sizin
aranızda
şahit
olarak
Allah
yeter
bir
de
yanında
kitap
ilmi
bulunan
yeter
İBRAHİM
İbrahim
sûresi
elliiki
âyet
olup
ve
âyetler
Medinede
diğerleri
Mekke
de
inmiştir
âyetler
Hz
İbrahimin
duasını
ihtiva
ettiği
için
sûreye
bu
ad
verilmiştir
Elif
Lâm
Râ
Bu
Kurân
öyle
büyük
bir
kitaptır
ki
insanları
Rablerinin
izni
ile
karanlıklardan
aydınlığa
her
şeye
galip
ve
hamde
lâyık
olan
Allahın
yolu
na
çıkarman
için
onu
sana
indirdik
O
Allahın
yolu
ki
göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
Onundur
Şiddetli
bir
azabdan
dolayı
vay
kâfirlerin
haline
Onlar
o
kimselerdir
ki
dünya
hayatını
ahirete
tercih
ederler
insanları
Allahın
yolundan
çevir
irler
ve
onun
eğrilmesini
isterler
İşte
bunlar
çok
büyük
bir
sapıklık
içindedirler
Biz
her
peygamberi
ancak
bulunduğu
kavminin
diliyle
gönderdik
ki
onlara
apaçık
anlatsın
Bu
itibarla
Allah
dilediğini
sapıklıkta
bırakır
dilediğini
de
hidayete
erd
irir
O
her
şeye
galibdir
hükmünde
hikmet
sahibidir
And
olsun
ki
Musayı
âyetlerimizle
gönderdik
Ona
şöyle
dedik
Kavmini
karanlıklardan
aydınlığa
çıkar
onlara
Allahın
felaket
günlerini
hatırlat
Şüphe
yok
ki
bunda
her
sabredip
şükreden
için
nice
ibretler
vardır
Musa
kavmine
demişti
ki
Allahın
üzerinizdeki
nimetini
hatırlayın
Çünkü
O
bir
vakit
sizi
Firâvun
ailesinden
kurtardı
Onlar
sizi
işkencenin
en
kötüsüne
sürüyorlar
ve
oğullarınızı
kesip
kadınlarınızı
da
diri
bırakıyorladı
Ve
bunda
Rabbinizden
size
büyük
bir
imtihan
vardır
Ve
hatırlayın
ki
Rabbiniz
size
şöyle
bildirmişti
Yüceliğim
hakkı
için
şükrederseniz
elbette
size
nimetimi
artırırım
ve
eğer
nankörlük
ederseniz
hiç
şüphesiz
azabım
çok
şiddetlidir
Musa
dedi
ki
Siz
ve
y
eryüzünde
bulunanların
hepsi
nankörlük
etseniz
iyi
biliniz
ki
Allah
hepinizden
zengindir
hamdedilmeye
layıktır
Sizden
öncekilerin
Nuh
Âd
ve
Semûd
kavimlerinin
ve
onlardan
sonra
gelenlerin
haberleri
size
gelmedi
mi
Onları
Allahtan
başkası
bilmez
Peygamberleri
onlara
mucizeler
getirdi
de
onlar
ellerini
ağızlarına
koydular
ve
dediler
ki
Biz
sizinle
gönderileni
inkâr
ettik
ve
bizi
çağırdığınız
şeyden
de
şüphe
ve
endişe
içindeyiz
Peygamberleri
dedi
ki
Gökleri
ve
yeri
yaratan
Allah
hakkında
da
şüphe
mi
var
O
sizi
günahlarınızı
bağışlamak
için
çağırıyor
ve
belirlenmiş
bir
süreye
kadar
size
müsade
ediyor
Onlar
da
Siz
sadece
bizim
gibi
bir
insansınız
bizi
babalarımızın
taptıklarından
alıkoymak
istiyorsunuz
O
halde
bize
apaçık
bir
delil
getirin
dediler
Peygamberleri
onlara
dediler
ki
Evet
biz
ancak
sizin
gibi
bir
insanız
ama
Allah
kullarından
dilediğine
nimetini
lütfeder
Ve
Allahın
izni
olmadıkça
bizim
size
bir
delil
getirmemize
imkan
yoktur
Müminler
ancak
Allaha
dayansınl
ar
Bize
yollarımızı
göstermişken
neden
biz
Allaha
dayanıp
güvenmeyelim
Elbette
bize
yaptığınız
eziyetlere
katlanacağız
Tevekkül
edenler
yalnız
Allaha
tevekkül
etsinler
İnkâr
edenler
peygamberlerine
dediler
ki
Ya
sizi
mutlaka
yurdumuzdan
çı
karacağız
ya
da
mutlaka
dinimize
döneceksiniz
Rableri
de
onlara
Zâlimleri
mutlaka
helak
edeceğiz
diye
vahyetti
Ve
Onlardan
sonra
sizi
mutlaka
o
yerde
yerleştireceğiz
Bu
makamımdan
ve
tehdidimden
korkan
içindir
Peygamberler
düşmanlarına
karşı
fetih
istediler
ve
her
zorba
inatçı
hüsrana
uğradı
Ardından
da
Cehennem
vardır
orada
kendisine
irinli
su
içirilecektir
Onu
yutmaya
çalışacak
fakat
boğazından
geçiremeyecek
ve
her
yandan
ona
ölüm
gelecek
fakat
o
ölemez
Arkasından
da
çe
tin
bir
azab
gelecektir
Rabblerini
inkâr
edenlerin
durumu
tıpkı
fırtınalı
bir
günde
rüzgarın
şiddetle
savurduğu
bir
küle
benzer
Kazandıklarından
hiçbir
şeyi
elde
edemezler
İşte
asıl
uzak
sapıklık
budur
Gökleri
ve
yeri
gerçekten
Allahın
yarattı
ğını
görmedin
mi
O
dilerse
sizi
yok
edip
yepyeni
bir
halk
getirir
Bu
Allaha
göre
önemli
bir
şey
değildir
Kıyamet
günü
İnsanların
hepsi
Allahın
huzuruna
çıkacaklar
Ve
zayıflar
büyüklük
taslayanlara
şöyle
diyecekler
Bizler
sizlere
uymuştu
k
Şimdi
siz
Allahın
azabından
en
ufak
bir
şeyi
bizden
savabilir
misiniz
Onlar
da
diyecekler
ki
Allah
bizi
hidayete
erdirseydi
biz
de
size
doğru
yol
gösterirdik
Artık
şimdi
bizler
sızlansak
da
sabretsek
de
birdir
Çünkü
kaçacak
yerimiz
yoktur
İş
bitince
şeytan
onlara
şöyle
diyecek
Şüphesiz
ki
Allah
size
gerçek
olanı
vaad
etti
ben
de
size
vaad
ettim
ama
sonra
caydım
Zaten
benim
size
karşı
bir
gücüm
yoktu
Ancak
ben
sizi
küfür
ve
isyana
çağırdım
siz
de
geldiniz
O
halde
beni
kınamayın
k
endi
kendinizi
kınayın
Ne
ben
sizi
kurtarabilirim
ne
de
siz
beni
kurtarabilirsiniz
Ben
önceden
beni
Allaha
ortak
koşmanızı
da
kabul
etmemiştim
Doğrusu
zalimler
için
acı
bir
azab
vardır
İman
edip
salih
ameller
işleyenler
ise
Rablerinin
izniyle
içinde
sürekli
kalacakları
ve
altından
ırmaklar
akan
cennetlere
konulurlar
Oradaki
dirlik
temennileri
selâmdır
Görmedin
mi
Allah
nasıl
bir
misal
verdi
Güzel
bir
söz
kökü
yerde
sabit
dalları
gökte
olan
güzel
bir
ağaç
gibidir
O
ağaç
Rab
binin
izniyle
her
zaman
meyve
verir
Öğüt
alsınlar
diye
Allah
insanlara
böyle
misaller
verir
Kötü
sözün
durumu
da
yerden
koparılmış
kökü
olmayan
kötü
bir
ağaca
benzer
Allah
iman
edenleri
dünya
hayatında
da
ahirette
de
sağlam
bir
söz
üzerinde
tutar
zalimleri
de
saptırır
ve
Allah
dilediğini
yapar
Allahın
nimetlerine
nankörlükle
karşılık
veren
ve
sonunda
milletlerini
helak
yurduna
konduranları
görmedin
mi
Onlar
cehenneme
girecekler
O
ne
kötü
karargâhtır
Allahın
yolundan
sapt
ırmak
için
Allaha
eşler
koştular
De
ki
Şimdilik
eğleniniz
Çünkü
varacağınız
yer
ateştir
Ey
Muhammed
İman
eden
kullarıma
söyle
Namazı
dosdoğru
kılsınlar
alış
veriş
ve
dostluğun
olmadığı
bir
günün
gelmesinden
önce
kendilerine
verdiğimiz
rı
zıktan
açık
ve
gizli
Allah
için
harcasınlar
Allah
öyle
bir
Allahtır
ki
gökleri
ve
yeri
yarattı
gökten
su
indirdi
onunla
size
rızık
olarak
çeşitli
meyveler
çıkardı
emri
gereğince
denizde
yüzüp
gitmeleri
için
gemileri
emrinize
verdi
ırmakları
d
a
emrinize
verdi
Sürekli
olarak
yörüngelerinde
hareket
eden
ay
ve
güneşi
geceyi
ve
gündüzü
sizin
emrinize
verdi
O
Kendisinden
isteyebileceğiniz
her
şeyi
size
verdi
Allahın
nimetini
saymak
isterseniz
sayamazsınız
Doğrusu
insan
çok
zalim
çok
nankördür
Hatırla
ki
Bir
zaman
İbrahim
şöyle
demişti
Rabbim
Bu
şehri
güvenli
kıl
Beni
ve
oğullarımı
putlara
tapmaktan
uzak
tut
Rabbim
Çünkü
onlar
putlar
insanlardan
birçoğunun
sapmasına
sebep
oldular
Şimdi
kim
bana
uyarsa
o
bendendir
kim
bana
karşı
gelirse
artık
sen
gerçekten
çok
bağışlayan
ve
çok
merhamet
edensin
Rabbimiz
Ben
çocuklarımdan
bir
kısmını
namazı
dosdoğru
kılmaları
için
senin
Beyt
i
Haramının
yanında
ekinsiz
bir
vadiye
yerleştirdim
Artık
sen
de
insanlardan
bir
kısmını
onlara
meylettir
Ve
onları
bazı
meyvelerle
rızıklandır
ki
şükretsinler
Ey
Rabbimiz
Sen
bizim
gizlediğimizi
de
açığa
vurduğumuzu
da
şüphesiz
bilirsin
Çünkü
yerde
ve
gökte
hiçbir
şey
Allahtan
gizli
kalmaz
İhtiyarlık
halimde
bana
İsma
ili
ve
İshakı
lutfeden
Allaha
hamd
olsun
Şüphesiz
ki
Rabbim
duamı
çok
iyi
işitir
Ey
Rabbim
Beni
ve
soyumdan
gelecekleri
namazını
dosdoğru
kılanlardan
eyle
Ey
Rabbimiz
duamı
kabul
et
Ey
Rabbimiz
Herkesin
hesaba
çekileceği
günde
beni
ana
babamı
ve
müminleri
bağışla
Ey
Peygamber
Sakın
zalimlerin
yaptıklarından
Allahın
gâfil
olduğunu
sanma
Ancak
Allah
onların
cezalarını
gözlerin
dışa
fırlayacağı
güne
erteler
O
gün
başlarını
dikerek
koşacaklar
gözleri
kendilerine
bile
dönme
yecek
ve
gönülleri
bomboş
kalacaktır
Ey
Peygamber
İnsanları
azabın
geleceği
gün
ile
korkut
O
gün
zalimler
şöyle
diyecekler
Ey
Rabbimiz
Bizi
yakın
bir
zamana
kadar
ertele
de
senin
davetine
uyalım
ve
peygamberlere
tâbi
olalım
Onlara
Daha
önce
ahirete
intikal
etmeyeceğinize
dair
yemin
etmemiş
miydiniz
denilir
Siz
kendilerine
zulmedenlerin
yurtlarında
oturdunuz
Onlara
nasıl
azab
ettiğimiz
size
apaçık
belli
oldu
Ve
size
misaller
de
vermiştik
Gerçekten
onlar
çeşitli
hileler
ve
tuzak
lar
kurdular
Allah
katında
da
onlara
hilelerine
karşı
azab
var
isterse
onların
hileleri
dağları
yerinden
oynatacak
olsun
O
halde
sakın
Allahın
peygamberlerine
olan
vaadinden
cayacağını
sanma
Şüphesiz
Allah
her
şeye
galiptir
intikam
sahibidir
O
gün
yeryüzü
bir
başka
yere
gökler
başka
göklere
çevirilecek
ve
bütün
varlıklar
kabirlerinden
çıkıp
bir
ve
gücüne
karşı
durulmaz
olan
Allahın
huzuruna
toplanacaklardır
O
gün
suçluların
zincire
vurulmuş
olduğunu
görürsün
Gömlekleri
katranda
ndır
ve
yüzlerini
ateş
kaplar
Çünkü
Allah
herkesi
kazandığı
ile
cezalandıracaktır
Gerçekten
Allah
hesabı
çabuk
görendir
Bu
Kurân
kendisiyle
uyarılsınlar
Allahın
ancak
bir
tek
ilâh
olduğunu
bilsinler
ve
akıl
sahipleri
öğüt
alsınlar
diye
ins
anlara
gönderilmiş
bir
tebliğdir
HİCR
Hicr
sûresi
doksandokuz
âyet
olup
si
Medinede
diğerleri
Mekkede
inmiştir
Hicr
bir
yer
adıdır
âyetlerde
Hicrden
bahsedildiği
için
sûreye
bu
ad
verilmiştir
Elif
Lâm
Râ
Bunlar
kitabın
ve
apaçık
bir
Kurânın
âyetleridir
Bir
zaman
gelecek
ki
inkâr
edenler
keşke
müslüman
olsaydık
temennisinde
bulunacaklardır
Onları
bırak
yesinler
içsinler
zevk
alsınlar
arzu
onları
oyalasın
ilerde
bileceklerdir
Biz
hiçbir
memleketi
Allah
k
atında
bilinen
bir
zamanı
olmaksızın
helak
etmedik
Hiçbir
millet
ecelinin
önüne
geçemez
ve
onu
geciktiremez
Dediler
ki
Ey
kendisine
Kurân
indirilen
Muhammed
Sen
mutlaka
bir
mecnunsun
Eğer
peygamberlik
davanda
doğru
kimselerdensen
biz
e
melekleri
getirmeliydin
Biz
o
melekleri
ancak
hak
ile
indiririz
Ve
indirildikleri
vakit
de
onlara
kâfirlere
hiç
mühlet
verilmez
Hiç
şüphe
yok
ki
Kurânı
biz
indirdik
elbette
onu
yine
biz
koruyacağız
Andolsun
senden
önceki
milletler
arasında
da
peygamberler
gönderdik
Onlara
hiçbir
peygamber
gelmiyordu
ki
onunla
alay
etmiş
olmasınlar
Biz
o
küfrü
suçluların
kalbine
işte
böyle
sokarız
Kurâna
iman
etmezler
halbuki
öncekilerin
sünneti
inanmadıkları
için
başlarına
gelenler
gelip
geçmiştir
Onlara
gökten
bir
kapı
açsak
da
oradan
yukarı
çıksalar
Gözlerimiz
perdelendi
daha
doğrusu
bize
büyü
yapılmıştır
derler
Andolsun
biz
gökte
birtakım
burçlar
yarattık
ve
bakanlar
için
onu
süsledik
Ve
göğü
taşlanan
büt
ün
şeytanlardan
koruduk
Ancak
kulak
hırsızlığı
eden
şeytan
hariç
onu
apaçık
bir
alev
sütunu
takip
eder
Yeryüzünü
düzgün
bir
şekilde
yarattık
ve
oraya
sabit
dağlar
yerleştirdik
Orada
hikmetle
ölçülmüş
her
şeyden
bitkiler
bitirdik
Orada
hem
sizin
için
hem
de
sizin
rızıklarını
veremediğiniz
kimseler
için
geçim
yollarını
yarattık
Her
şeyin
hazineleri
yalnız
bizim
yanımızdadır
Fakat
biz
onu
ancak
ihtiyaca
göre
belli
ölçülerde
veririz
Biz
rüzgarları
aşılayıcı
olarak
gönderdik
ve
gök
ten
bir
su
indirip
sizi
onunla
suladık
O
suyu
hazinelerde
tutan
da
siz
değilsiniz
Elbette
biz
diriltiriz
ve
biz
öldürürüz
Ve
hepsinin
varisleri
de
biziz
Andolsun
ki
biz
içinizden
İslâmda
öne
geçmek
isteyenleri
de
biliriz
geri
kalmak
isteyenl
eri
de
biliriz
Şüphesiz
Rabbin
Odur
ki
onları
kıyamet
gününde
hesaba
çekmek
için
toplayacaktır
O
hikmet
sahibidir
bilendir
Andolsun
ki
biz
insanı
kuru
bir
çamurdan
şekillenmiş
bir
balçıktan
yarattık
Cinleri
de
daha
önce
insan
vücudunun
gözeneklerinden
geçebilen
güçlü
bir
ateşten
yarattık
Ey
Peygamber
Rabbinin
meleklere
şöyle
dediğini
hatırla
Ben
kuru
balçıktan
şekil
verilmiş
kokuşmuş
çamurdan
bir
insan
yaratacağım
Ben
onun
yaratılışını
tamamladığım
ve
ona
ruhumdan
üfled
iğim
zaman
siz
hemen
onun
için
secdeye
kapanın
Bunun
üzerine
meleklerin
hepsi
toptan
secde
ettiler
Yalnız
İblis
hariç
O
secde
edenlerle
beraber
olmaktan
çekinmişti
Allah
buyurdu
ki
Ey
İblis
Ne
oluyor
sana
da
secde
edenlerle
beraber
ol
muyorsun
İblis
şöyle
dedi
Kuru
bir
çamurdan
şekillenmiş
bir
balçıktan
yarattığın
bir
insana
secde
edemezdim
Allah
şöyle
buyurdu
Öyle
ise
oradan
çık
Sen
artık
kovulmuş
birisin
Kıyamet
gününe
kadar
lanet
senin
üzerindedir
İblis
Rabbim
Öyle
ise
insanların
kabirlerinden
kaldırılacakları
güne
kıyamete
kadar
bana
mühlet
ver
dedi
Allah
buyurdu
ki
Sen
mühlet
verilenlerdensin
Allah
katında
bilinen
vaktin
gününe
kadar
İblis
şöyle
dedi
Rabbim
Beni
saptırdı
ğın
için
mutlaka
ben
de
yeryüzünde
onlara
günahları
süsleyeceğim
ve
onların
hepsini
mutlaka
azdıracağım
Ancak
içlerinden
ihlaslı
kulların
müstesnâdır
Allah
şöyle
buyurdu
İşte
bana
ulaşan
dosdoğru
yol
budur
Sana
uyan
azgınlardan
başka
kullarımın
üzerinde
hiçbir
nüfuzun
yoktur
Şüphesiz
ki
onların
hepsine
vaad
edilen
yer
cehennemdir
Cehennemin
yedi
kapısı
vardır
O
kapıların
herbiri
için
birer
grup
ayrılmıştır
Allahtan
korkanlar
elbette
cennetlerde
ve
pınarların
baş
ındadırlar
Onlara
Selametle
güven
içinde
oraya
girin
denir
Biz
o
cennetliklerin
kalblerindeki
kinleri
çıkarır
atarız
Hepsi
kardeşler
olarak
sevinç
içinde
karşılıklı
koltuklara
otururlar
Orada
kendilerine
hiçbir
yorgunluk
gelmeyecek
Orad
an
çıkarılacak
da
değillerdir
Kullarıma
haber
ver
ki
gerçekten
ben
çok
bağışlayıcı
ve
pek
merhamet
ediciyim
Bununla
beraber
azabım
da
çok
acıklı
bir
azabdır
Bunları
geçmişten
bazı
örneklerle
açıklamak
üzere
Hem
o
kullara
İbrahimin
misafi
rlerinden
de
haber
ver
Hani
melekler
İbrahimin
yanına
girdikleri
zaman
selam
demişler
İbrahim
de
onlara
Biz
sizden
korkuyoruz
demişti
Melekler
Korkma
Gerçekten
biz
sana
bilgin
bir
oğul
müjdeliyoruz
dediler
İbrahim
dedi
ki
Bana
ihtiyarlık
gelmişken
beni
mi
müjdeliyorsunuz
neye
dayanarak
beni
müjdeliyorsunuz
Melekler
Seni
gerçekle
müjdeliyoruz
Sakın
Allahın
rahmetinden
ümidini
kesenlerden
olma
dediler
İbrahim
dedi
ki
Rabbimin
rahmetinden
sapıklardan
başka
ki
m
ümit
keser
Ey
elçiler
Başka
ne
işiniz
var
dedi
Melekler
şöyle
dediler
Biz
suçlu
bir
kavmi
cezalandırmak
için
gönderildik
Ancak
Lût
ailesi
müstesnâdır
Biz
onların
hepsini
muhakkak
kurtaracağız
Yalnız
Lûtun
karısı
müstesnâ
çü
nkü
onun
helak
edilenlerle
birlikte
yok
edilmesini
takdir
ettik
Melek
olan
elçiler
Lût
kavmine
gelince
Lût
dedi
ki
Doğrusu
siz
ürkülecek
bir
kavimsiniz
Elçiler
dediler
ki
Bilakis
biz
sana
onların
şüphe
ettiği
azabı
getirdik
Sana
gerçeği
getirdik
biz
elbette
doğru
söylüyoruz
Gecenin
bir
bölümünde
aileni
yola
çıkar
sen
de
arkalarından
yürü
ve
sizden
kimse
ardına
bakmasın
istenen
yere
gidin
Biz
Lûta
şu
kesin
emri
vahyettik
Bu
kâfirler
sabaha
çıkarken
muhakkak
kök
leri
kesilmiş
olacaktır
Şehir
halkı
insan
şeklindeki
güzel
yüzlü
melekleri
görünce
onlara
iğrenç
işlerini
yapabileceklerini
düşünüp
sevinerek
geldiler
Lût
kavmine
şöyle
dedi
Bunlar
benim
misafirlerimdir
beni
rüsvay
etmeyin
Allahtan
korkun
Beni
mahcub
etmeyin
Lût
kavmi
şöyle
dedi
Biz
sana
kimsenin
koruyuculuğunu
yapmamanı
söylememiş
miydik
Lût
şöyle
dedi
İşte
kızlarım
Düşündüğünüzü
yapacaksanız
onlarla
evlenin
Resulüm
Ömrüne
yemin
olsun
ki
gerçekten
onlar
s
arhoşlukları
içinde
bocalayıp
duruyorlardı
Güneş
doğarken
o
korkunç
çığlık
onları
yakaladı
Biz
onların
şehirlerinin
üstünü
altına
geçirdik
ve
üzerlerine
de
balçıktan
pişirilmiş
taşlar
yağdırdık
Gerçekten
bunda
düşünen
keskin
anlayışlılar
i
çin
ibretler
vardır
Hem
o
Lût
kavminin
bulunduğu
şehir
harabesi
bir
yol
üzerinde
bulunmaktadır
Şüphesiz
ki
bunda
iman
edenler
için
bir
ibret
vardır
Eyke
halkı
da
gerçekten
zalimlerdi
Biz
Eyke
halkından
da
intikâm
aldık
İkisi
de
Eyke
ve
Medyen
açık
bir
yol
üzerindedir
Şüphesiz
ki
Hıcr
halkı
da
peygamberleri
yalanladılar
Biz
onlara
âyetlerimizi
vermiştik
de
onlar
yüz
çeviriyorlardı
Onlar
dağlardan
emniyetli
emniyetli
evler
yontuyorlardı
Onları
da
sabahleyin
kork
unç
bir
çığlık
yakaladı
Kazanmakta
oldukları
şeyler
onlardan
hiçbir
zararı
savmadı
Biz
gökleri
yeri
ve
aralarındaki
varlıkları
ancak
hak
ve
hikmetle
yarattık
ve
elbette
ki
kıyamet
kopacaktır
Ey
Peygamber
Şimdi
sen
onlara
yumuşak
davran
ve
güzel
muamele
et
Şüphesiz
Rabbin
kemaliyle
yaratandır
ve
iyi
bilendir
Andolsun
ki
biz
sana
tekrarlanan
yedi
âyeti
Fatihayı
ve
yüce
Kurânı
verdik
Sakın
o
kâfirlerden
birtakımlarına
verip
de
kendilerini
zevklendirdiğimiz
şeye
mal
ve
servete
heveslenip
göz
dikeyim
deme
Onlardan
dolayı
üzülme
Müminlere
merhamet
kanatlarını
indir
De
ki
Şüphesiz
ben
apaçık
bir
uyarıcıyım
İnanmazsanız
başınıza
tıpkı
o
taksimcilere
yahudi
ve
hıristiyanlara
indirdiğimiz
azap
gibi
bir
azab
in
ecektir
Onlar
Kurânın
bir
kısmına
inanıp
bir
kısmına
inanmayarak
onu
kısım
kısım
böldüler
Rabbin
hakkı
için
biz
mutlaka
onların
hepsini
yaptıklarından
dolayı
hesaba
çekeceğiz
Şimdi
sen
emrolunduğunu
açıkça
tebliğ
et
Müşriklerden
yüz
çevir
Muhakkak
ki
alay
edenlere
karşı
biz
sana
yeteriz
Onlar
Allah
ile
birlikte
başkasını
ilâh
edinenlerdir
Onlar
yakında
bileceklerdir
Gerçekten
biliriz
ki
onların
söylediklerine
göğsün
daralıyor
O
halde
Rabbini
hamd
ile
tesbih
et
Ve
secde
edenlerden
ol
Ve
sana
ölüm
gelinceye
kadar
Rabbine
ibadet
et
NAHL
Nahl
sûresi
yüzyirmisekiz
âyet
olup
son
üç
âyeti
Medinede
diğerleri
Mekkede
inmiştir
âyette
bal
arısından
söz
edildiği
için
sûreye
bu
ad
verilmiştir
Allahın
emri
geldi
sakın
onu
acele
edip
istemeyiniz
Allah
müşriklerin
koştukları
ortaklardan
münezzeh
ve
yücedir
Kendi
emrinden
ruh
vahiy
ile
melekleri
kullarından
dilediği
peygamberlere
indirip
şu
gerçeği
insanlara
bildirin
buyuruyor
Benden
ba
şka
hiçbir
ilâh
yoktur
Ancak
benden
korkun
Allah
gökleri
ve
yeri
hikmeti
ile
yarattı
O
kâfirlerin
ortak
koştukları
şeylerden
çok
yücedir
O
insanı
bir
meniden
spermadan
yarattı
Bir
de
bakarsın
ki
o
Rabbine
karşı
apaçık
bir
düşmandır
Hayv
anları
da
O
yarattı
Onlarda
sizi
ısıtacak
şeyler
ve
birçok
faydalar
vardır
Ve
siz
onlardan
bir
kısmını
da
yersiniz
O
hayvanları
akşam
vakti
getirirken
ve
sabahleyin
salarken
onlarda
sizin
için
bir
güzellik
ve
zevk
vardır
Bu
hayvanlar
ancak
güç
lükle
varabileceğiniz
bir
memlekete
yüklerinizi
taşır
Rabbiniz
şüphesiz
çok
şefkatlidir
çok
merhametlidir
Hem
kendilerine
binesiniz
hem
de
zinet
olsun
diye
atları
katırları
ve
merkepleri
yarattı
Ve
şu
anda
bilemeyeceğiniz
daha
nice
şeyler
yarata
cak
Doğru
yolu
göstermek
Allaha
aittir
Onun
eğrisi
de
vardır
Allah
dileseydi
sizin
hepinizi
hidayete
erdirirdi
Sizin
için
gökten
su
indiren
Odur
İçecek
su
ondandır
hayvanlarınızı
otlattığınız
bitkiler
de
o
su
ile
yetişir
Allah
sizin
i
çin
o
su
ile
ekin
zeytin
hurmalıklar
üzümler
ve
her
çeşit
meyveleri
bitirir
Şüphesiz
ki
bunda
düşünecek
bir
topluluk
için
büyük
bir
ibret
vardır
Geceyi
gündüzü
güneşi
ve
ayı
sizin
hizmetinize
O
verdi
Bütün
yıldızlar
da
Onun
emrine
boyun
eğ
mişlerdir
Şüphesiz
ki
bunda
aklını
kullanan
bir
toplum
için
ibretler
vardır
Yeryüzünde
sizin
için
yarattığı
değişik
renklerdeki
şeyleri
de
sizin
hizmetinize
sunmuştur
Elbette
bunda
öğüt
alan
kimseler
için
bir
ibret
vardır
Yine
denizden
taze
et
balık
yiyesiniz
ve
ondan
takındığınız
süs
eşyasını
çıkarasınız
diye
denizi
emrinize
veren
Allahtır
Gemilerin
denizde
suyu
yararak
gittiklerini
görüyorsun
Lütfundan
rızık
aramanız
ve
şükretmeniz
için
Allah
böyle
yapmıştır
Allah
yeryüzü
sizi
sars
masın
diye
oraya
sabit
dağlar
yerleştirdi
Yolunuzu
bulmanız
için
de
nehirler
ve
yollar
yarattı
Daha
birçok
âlametler
yarattı
İnsanlar
geceleyin
de
Allahın
yarattığı
yıldızlarla
yönlerini
bulurlar
Hiç
yaratan
Allah
yaratmayan
putlar
gibi
o
lur
mu
Artık
siz
düşünmez
misiniz
Halbuki
Allahın
nimetlerini
teker
teker
saymaya
kalkışsanız
onları
sayamazsınız
Muhakkak
ki
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhametlidir
Allah
gizlediğinizi
de
açıkladığınızı
da
bilir
Kâfirlerin
Allahta
n
başka
yalvardıkları
putlar
ise
hiçbir
şey
yaratamazlar
Çünkü
onlar
kendileri
yaratılmışlardır
O
putlar
hep
ölüdürler
diri
değildirler
ve
insanların
öldükten
sonra
ne
zaman
dirileceklerini
de
bilmezler
İlâhınız
bir
tek
ilâhtır
Bununla
be
raber
ahirete
inanmayanların
kalbleri
inkârcı
kendileri
de
böbürlenen
kimselerdir
Şüphesiz
ki
Allah
onların
gizlediklerini
de
açığa
vurduklarını
da
bilir
Doğrusu
Allah
kendilerini
büyük
görüp
hakkı
kabul
etmeyenleri
sevmez
Onlara
Rabbiniz
n
e
indirdi
denildiği
zaman
Öncekilerin
efsanelerini
dediler
Bunu
söylemelerinin
sebebi
şu
Kıyamet
günü
kendi
günahlarını
tam
olarak
yüklendikten
başka
bilgisizlikleri
yüzünden
saptırmakta
oldukları
kimselerin
günahlarından
bir
kısmını
da
yüklenec
eklerdir
Dikkat
edin
yüklendikleri
günah
ne
kötüdür
Onlardan
öncekiler
de
tuzak
kurdular
Fakat
Allah
onların
binalarını
temelinden
sarstı
çatı
tepelerinden
üzerlerine
çöktü
ve
azap
onlara
farkedemedikleri
bir
yönden
geldi
Sonra
kıyamet
günü
A
llah
O
kâfirleri
rezil
rüsvay
edecek
ve
diyecek
ki
Hani
uğrunda
müminlere
karşı
düşman
kesildiğiniz
ortaklarım
nerede
Kendilerine
ilim
verilmiş
olanlar
Şüphesiz
bugünün
rezilliği
ve
kötülüğü
kâfirleredir
diyeceklerdir
O
kâfirler
kendilerin
e
zulmetmiş
kimseler
olarak
meleklerin
canlarını
aldıkları
kimselerdir
O
vakit
onlar
şöyle
diyerek
teslim
olurlar
Biz
bir
kötülükten
dolayı
yapmıyorduk
Onlara
Hayır
Allah
sizin
ne
maksatla
yaptığınızı
elbette
çok
iyi
bilendir
O
halde
iç
inde
ebedî
kalacağınız
cehennemin
kapılarından
girin
denir
Kibirlenenlerin
yeri
ne
kötüdür
Kötülüklerden
sakınanlara
Rabbiniz
ne
indirdi
denilince
Hayır
indirdi
derler
Bu
dünyada
güzel
amel
işleyenlere
güzel
bir
mükafat
var
Elbette
ahiret
y
urdu
ise
daha
hayırlıdır
Allahtan
korkanların
yurdu
ne
güzeldir
O
girecekleri
yer
Adn
cennetleridir
ki
altından
ırmaklar
akar
Orada
Allahtan
korkanlara
diledikleri
nimetler
vardır
İşte
Allah
takva
sahiplerini
böyle
mükafatlandırır
Takva
s
ahipleri
o
kimselerdir
ki
melekler
canlarını
hoş
ve
rahat
halde
alırlar
Selam
size
yapmış
olduğunuz
güzel
işlerin
mükafatı
olarak
girin
cennete
derler
Ancak
kendilerine
ruhlarını
alacak
meleklerin
gelmesini
veya
Rabbinin
azab
emrinin
kıyam
etin
gelip
çatmasını
bekliyorlar
Kendilerinden
öncekiler
de
böyle
yapmışlardı
Allah
onlara
zulmetmedi
fakat
onlar
kendilerine
zulmetmişlerdi
Bunun
için
sonunda
yaptıklarının
cezası
başlarına
felaket
oldu
ve
alay
edip
durdukları
o
azap
kendilerin
i
kuşattı
Allaha
ortak
koşanlar
dediler
ki
Allah
dileseydi
ne
biz
ne
atalarımız
Ondan
başka
hiçbir
şeye
tapmazdık
ve
Onun
emri
dışında
hiçbir
şeyi
haram
kılmazdık
Kendilerinden
öncekiler
de
böyle
yaptılar
Buna
karşı
peygamberlerin
vazifesi
a
ncak
açık
seçik
bir
tebliğden
ibarettir
Andolsun
ki
biz
her
ümmete
Allaha
ibadet
edin
ve
putlara
tapmaktan
sakının
diye
bir
peygamber
gönderdik
Allah
bu
ümmetlerden
bir
kısmına
hidayet
etti
bir
kısmına
da
sapıklık
hak
olmuştur
Şimdi
yer
yüzü
nde
bir
gezip
dolaşın
da
bakın
ki
peygamberleri
yalanlayanların
sonunun
ne
olduğunu
bir
görün
Ey
Muhammed
Sen
o
kâfirlerin
hidayete
ermelerini
ne
kadar
istesen
de
Allah
saptırdığı
kimseyi
hidayete
erdirmez
Onların
hiçbir
yardımcısı
da
yoktur
Kâfirler
Allah
ölen
kimseyi
diriltmez
diye
en
kuvvetli
yeminleriyle
Allaha
yemin
ettiler
Hayır
bu
ölüleri
diriltmek
Allahın
kendisine
karşı
bir
vaadidir
Ancak
insanların
çoğu
bunu
bilmezler
Allah
ölüleri
diriltecek
ki
o
kâfirlerin
hakkın
da
ihtilaf
ettikleri
şeyi
onlara
açıkça
göstersin
ve
bunu
inkâr
edenler
kendilerinin
yalancı
olduklarını
bilsinler
Biz
bir
şeyi
dilediğimiz
zaman
ona
sözümüz
sadece
ol
dememizdir
O
da
hemen
oluverir
Zulme
uğradıktan
sonra
Allah
yolunda
hicret
edenlere
gelince
biz
dünyada
mutlaka
onları
güzel
bir
yere
yerleştiririz
Halbuki
bilirlerse
ahiretin
mükafatı
elbette
daha
büyüktür
O
Muhacirler
müşriklerin
eziyetlerine
sabredenler
ve
Rablerine
tevekkül
edenlerdir
Ey
Peygamber
Senden
önce
de
kendilerine
vahyettiğimiz
erkeklerden
başkasını
peygamber
olarak
göndermedik
Eğer
bunu
bilmiyorsanız
Tevrat
ve
İncil
âlimlerine
sorun
Biz
o
peygamberleri
mucizelerle
ve
kitaplarla
gönderdik
Ey
Peygamberim
Sana
da
Kurânı
indirdik
ki
insanlar
a
vahyedileni
açıklayasın
Belki
onlar
da
düşünürler
Sinsice
kötü
tuzaklar
kuranlar
Allahın
kendilerini
yerin
dibine
geçiremeyeceğinden
yahut
bilemeyecekleri
bir
yerden
azabın
gelmeyeceğinden
emin
mi
oldular
Yahut
rızık
için
dolaşıp
dururlar
ken
Allahın
azabının
kendilerini
yakalayıvermesinden
emin
mi
oldular
Üstelik
onlar
azabı
engelleyici
de
değillerdir
Yahut
ta
kendilerini
azar
azar
yakalayıp
helak
etmesinden
emin
mi
oldular
Şüphesiz
Rabbiniz
çok
şefkatlidir
çok
merhametlidir
Onlar
Allahın
yarattığı
birtakım
şeyleri
görmediler
mi
ki
Gölgeleri
Allahın
kudretine
boyun
eğip
secde
ederek
sağa
sola
döner
dolaşır
Göklerde
ve
yer
yüzünde
bulunan
canlılar
ve
bütün
melekler
kibirlenmeden
Allaha
secde
ederler
Kendile
rine
hakim
olan
Rabblerinden
korkarlar
ve
emrolundukları
her
şeyi
yaparlar
Allah
buyurmuştur
ki
İki
ilâh
edinmeyin
O
ancak
bir
ilâhdır
Onun
için
yalnız
benden
korkun
Göklerde
ve
yerde
olan
her
şey
yalnız
Onundur
Din
de
daima
Onundur
Böyl
e
iken
siz
Allahtan
başkasından
mı
korkarsınız
Sizdeki
her
nimet
Allahtandır
Sonra
size
bir
zarar
dokunduğu
zaman
da
yalnız
Ona
yalvarırsınız
Sonra
Allah
bu
sıkıntıyı
sizden
kaldırdığı
zaman
bir
de
bakarsınız
ki
içinizden
bir
topluluk
hem
en
Rablerine
ortak
koşarlar
Bunu
kendilerine
verdiğimiz
nimete
nankörlük
etmek
için
yaparlar
Şimdi
eğlenin
bakalım
Fakat
yakında
bileceksiniz
Bir
de
müşrikler
kendilerine
rızık
olarak
verdiğimiz
şeylerden
tutuyorlar
mahiyetini
bilmedikleri
şeyl
ere
putlara
pay
ayırıyorlar
Allaha
andolsun
ki
siz
bu
yaptığınız
iftiralardan
mutlaka
hesaba
çekileceksiniz
Onlar
Allaha
kızlar
isnad
ediyorlar
O
bundan
münezzehtir
Kendilerine
ise
erkek
çocukları
isnad
ederler
Halbuki
onlardan
birine
kız
doğum
haberi
müjdelendiği
zaman
içi
öfkeyle
dolar
yüzü
kapkara
kesilir
Kendisine
verilen
müjdenin
kötülüğü
dolayısıyla
kavminden
gizlenir
Şimdi
acaba
o
çocuğu
zillet
ve
horluğa
katlanarak
saklayacak
mı
Yoksa
toprağa
mı
gömecek
Dikkat
edin
verdikleri
hüküm
ne
kötüdür
Ahirete
iman
etmeyenler
için
kötü
sıfatlar
var
En
yüce
sıfatlar
ise
Allahındır
O
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Eğer
Allah
insanları
zulümleri
yüzünden
hesaba
çekseydi
yeryüzünde
kımıldayan
tek
canlı
bırakma
zdı
Fakat
Allah
onları
belli
bir
vakte
kadar
erteler
Müddetleri
ecelleri
geldiği
zaman
onu
ne
bir
saat
erteleyebilirler
ne
de
öne
alabilirler
Müşrikler
kendilerinin
hoşlanmadıkları
şeyleri
Allaha
isnad
ediyorlar
Dilleri
en
güzel
şeylerin
k
endilerine
ait
olduğunu
yalan
yere
durmadan
söyler
Hiç
şüphesiz
onlar
için
sadece
ateş
vardır
Oraya
en
önde
gidip
kalacaklardır
Allaha
yemin
olsun
ki
biz
senden
önce
bir
çok
ümmetlere
peygamberler
gönderdik
Ne
var
ki
şeytan
onlara
amellerini
be
zeyip
süslü
gösterdi
Bugün
de
o
şeytan
kâfirlerin
dostudur
Onlar
için
acı
bir
azab
vardır
Ey
Resulüm
Biz
sana
bu
kitabı
Kurânı
sırf
hakkında
ihtilafa
düştükleri
şeyi
insanlara
açıklaman
için
ve
iman
edecek
topluma
bir
hidayet
bir
rahmet
ols
un
diye
indirdik
Allah
gökten
bir
su
indirdi
ve
onunla
yeryüzüne
ölümünden
sonra
hayat
verdi
Şüphesiz
ki
bunda
dinleyen
bir
millet
için
büyük
bir
ibret
vardır
Gerçekten
süt
veren
hayvanlarda
da
size
bir
ibret
vardır
Size
işkembelerindeki
yem
artıklarıyla
kandan
meydana
gelen
içenlere
içimi
kolay
halis
bir
süt
içirmekteyiz
Hurma
ve
üzüm
ağaçlarının
meyvalarından
da
hem
içki
hem
de
güzel
gıdalar
edinirsiniz
Şüphesiz
ki
bunda
aklını
kullanan
kimseler
için
büyük
bir
ibret
vardır
Senin
R
abbin
bal
arısına
şöyle
vahyetti
Dağlardan
ağaçlardan
ve
insanların
kuracakları
kovanlardan
kendine
evler
edin
Sonra
meyvaların
hepsinden
ye
de
Rabbinin
sana
kolay
kıldığı
yollara
gir
diye
ilham
etti
Onların
karınlarından
renkleri
çeşitli
bir
b
al
çıkar
ki
onda
insanlar
için
şifâ
vardır
Şüphesiz
ki
bunda
düşünen
bir
millet
için
büyük
bir
ibret
vardır
Allah
sizi
yarattı
sonra
da
sizi
öldürecektir
İçinizden
kimi
de
biraz
bilgiden
sonra
eşyayı
önceki
bildiği
gibi
bilmesin
diye
ömrün
en
kötü
çağına
kadar
yaşatılır
Şüphesiz
ki
Allah
çok
bilgili
ve
büyük
kudret
sahibidir
Allah
rızık
yönünden
bir
kısmınızı
diğerlerinden
üstün
kıldı
Kendilerine
bol
rızık
verilenler
rızıklarını
ellerinin
altındakilere
vermiyorlar
ki
onda
eşit
olsunla
r
Durum
böyle
iken
Allahın
nimetini
inkâr
mı
ediyorlar
Allah
size
kendi
cinsinizden
eşler
o
eşlerinizden
de
oğullar
ve
torunlar
yarattı
Sizi
helal
ve
güzel
gıdalarla
rızıklandırdı
Onlar
hâlâ
batıla
mı
inanıyorlar
ve
Allahın
nimetini
inkâr
mı
ediyorlar
Müşrikler
Allahı
bırakıp
göklerden
ve
yerden
kendileri
için
hiçbir
rızka
sahip
olmayan
ve
sahip
olmaya
da
güçleri
yetmeyen
şeylere
taparlar
Artık
Allaha
ortaklar
koşmayın
Çünkü
Allah
eşi
bulunmadığını
bilir
siz
bilmezsiniz
Allah
hiçbir
şeye
gücü
yetmeyen
başkasının
malı
olmuş
bir
köle
ile
kendisine
güzel
bir
rızık
verilen
ve
o
rızıkdan
gizli
ve
açık
olarak
harcayan
hür
bir
insanı
misal
verdi
Hiç
bunlar
eşit
olur
mu
Bütün
hamd
Allaha
mahsustur
Doğrusu
insanların
çoğu
bilmezler
Allah
şu
iki
adamı
da
misal
verdi
Bunlardan
biri
dilsizdir
hiçbir
şeye
gücü
yetmez
efendisine
bir
yüktür
Onu
nereye
gönderse
bir
hayır
getiremez
Şimdi
bu
adamla
adaletle
emreden
ve
doğru
yolda
bulunan
adam
eşit
olur
mu
Göklerin
v
e
yerin
gaybını
bilmek
Allaha
aittir
Kıyametin
kopuşu
yalnız
bir
göz
kırpması
veya
daha
az
bir
zamandan
başkası
değildir
Şüphesiz
Allah
her
şeye
kadirdir
Allah
sizi
annelerinizin
karnından
çıkardığı
zaman
hiçbir
şey
bilmiyordunuz
Şükredesiniz
diye
size
işitme
duygusu
gözler
ve
gönüller
verdi
Göğün
boşluğunda
Allahın
emrine
boyun
eğdirilerek
uçuşan
kuşlara
bakmadılar
mı
Şüphesiz
bunda
inanan
bir
toplum
için
âyetler
ibretler
vardır
Allah
size
evlerinizden
bir
huzur
ve
dinlenme
yeri
y
aptı
Hayvanların
derilerinden
gerek
yolculuğunuzda
ve
gerekse
konaklama
zamanlarınızda
kolayca
taşıyacağınız
hafif
evler
çadırlar
vs
ve
yünlerinden
yapağılarından
ve
kıllarından
bir
süreye
kadar
giyinecek
kuşanacak
serilecek
ve
döşenecek
bir
eşya
ve
ticaret
malı
yaptı
Allah
yarattıklarından
sizin
için
gölgeler
yaptı
ve
sizin
için
dağlarda
barınaklar
yarattı
Sizi
sıcaktan
koruyacak
elbiseler
ve
savaşta
sizi
koruyan
elbiseler
zırhlar
yarattı
İşte
böylece
Allah
müslüman
olasınız
diye
üzerin
ize
nimetini
tamamlamaktadır
Buna
rağmen
eğer
yüz
çevirirlerse
ey
Muhammed
Artık
sana
düşen
sadece
açık
bir
şekilde
tebliğden
ibarettir
Hem
Allahın
nimetini
bilirler
sonra
da
onu
inkâr
ederler
Onların
çoğu
kâfir
kimselerdir
Her
ümmetten
bir
şahid
getireceğimiz
gün
artık
kâfirlere
ne
izin
verilecek
ne
de
onlardan
özür
dilemeleri
istenecektir
O
zulmedenler
azabı
gördükleri
zaman
artık
onlardan
ne
azab
hafifletilir
ne
de
onlara
süre
verilir
Ve
o
Allaha
ortak
koşanlar
ortak
koştuklarını
putları
gördükleri
zaman
Rabbimiz
İşte
bunlar
seni
bırakıp
da
kendilerine
taptığımız
ortaklarımızdır
diyecekler
Koştukları
ortaklar
da
onlara
Siz
mutlaka
yalancılarsınız
diye
söz
atarlar
O
gün
Allaha
teslim
bayrağını
çekerler
bütün
o
uydurdukları
şeyler
kendilerini
bırakıp
kaybolup
gitmişlerdir
İnkâr
eden
ve
insanları
Allah
yolundan
çevirenler
diğer
kimseleri
de
bozdukları
için
onlara
azab
üstüne
azab
artırdık
Biz
o
gün
her
ümmet
içinde
kendilerinden
kendi
üzerl
erine
bir
şahit
göndereceğiz
Seni
de
onların
üzerine
şahit
getireceğiz
Bu
kitabı
da
her
şeyi
açıklayan
ve
müslümanlara
doğruyu
gösteren
bir
rehber
bir
rahmet
kaynağı
ve
bir
müjdeleyici
olarak
indirdik
Şüphesiz
ki
Allah
size
adaleti
iyilik
yapmay
ı
ve
yakınlara
bakmayı
emreder
hayasızlıktan
fenalıktan
ve
azgınlıktan
nehyeder
Öğüt
almanız
için
size
böyle
öğüt
verir
Bir
de
anlaşma
yaptığınızda
Allahın
ahdini
yerine
getirin
ve
pekiştirdikten
sonra
yeminleri
bozmayın
Allahı
üzerinize
şahid
t
uttuğunuz
halde
nasıl
olur
da
bozarsınız
Şüphesiz
ki
Allah
yaptıklarınızı
bilir
Bir
ümmet
diğer
bir
ümmetten
sayıca
ve
malca
daha
çok
olduğu
için
yeminlerinizi
aranızda
aldatma
vasıtası
yaparak
ipliğini
sağlamca
eğirdikten
sonra
onu
söküp
bozma
ya
çalışan
kadın
gibi
olmayın
Allah
sizi
bununla
imtihan
eder
ve
şüphesiz
hakkında
ihtilaf
ettiğiniz
şeyleri
kıyamet
günü
size
mutlaka
açıklayacaktır
Allah
dileseydi
elbette
hepinizi
tek
bir
ümmet
yapardı
Fakat
Allah
dilediğini
saptırır
ve
dilediğin
e
de
hidayet
verir
Şüphesiz
ki
kıyamet
gününde
bütün
yaptıklarınızdan
sorumlu
tutulacaksınız
Yeminlerinizi
aranızda
aldatma
ve
fesada
vasıta
edinmeyin
sonra
sağlam
basmışken
bir
ayak
kayar
da
Allah
yolundan
saptığınız
için
dünyada
kötü
azabı
tad
arsınız
Ahirette
de
size
büyük
bir
azab
olur
Allahın
ahdini
az
bir
bedel
karşılığında
değişmeyin
Eğer
bilirseniz
muhakkak
ki
Allah
katındaki
sevap
sizin
için
daha
hayırlıdır
Sizin
yanınızdaki
dünya
malı
tükenir
Allahın
katındakiler
ise
tüken
mez
Muhakkak
ki
biz
Allah
yolunda
sabredenleri
yaptıkları
amelin
daha
güzeliyle
mükafatlandıracağız
Erkekten
ve
dişiden
mümin
olarak
kim
iyi
amel
işlerse
muhakkak
onu
güzel
bir
hayat
ile
yaşatacağız
ve
yapmakta
oldukları
amellerin
daha
güzeliyle
m
ükafatlarını
elbette
vereceğiz
Şimdi
Kurân
okumak
istediğin
zaman
önce
o
kovulmuş
şeytandan
Allaha
sığın
Şüphesiz
ki
iman
edip
de
Rablerine
tevekkül
edenler
üzerinde
o
şeytanın
hiçbir
nüfuzu
yoktur
Şeytanın
nüfuzu
ancak
onu
dost
edinenle
re
ve
Allaha
ortak
koşanlaradır
Biz
bir
âyeti
değiştirip
yerine
başka
bir
âyet
getirdiğimiz
zaman
Allah
ne
indirdiğini
pek
iyi
bilmiş
iken
kâfirler
Peygambere
Sen
ancak
bir
iftiracısın
dediler
Hayır
öyle
değil
onların
çoğu
bilmezler
Ey
Muhammed
Onlara
de
ki
Kurânı
Cebrail
iman
edenlere
sebat
vermek
müslümanlara
bir
hidayet
ve
bir
müjde
olmak
için
Rabbinin
katından
hak
olarak
indirdi
Muhakkak
biliyoruz
ki
kâfirler
Kurânı
Muhammede
bir
insan
öğretiyor
diyorlar
Peygambe
re
öğretiyor
zannında
bulundukları
kimsenin
dili
yabancıdır
Bu
Kurân
ise
apaçık
bir
Arapçadır
Allahın
âyetlerine
iman
etmeyenleri
muhakkak
ki
Allah
hidayete
erdirmez
ve
onlara
can
yakıcı
bir
azab
vardır
Yalanı
ancak
Allahın
âyetlerine
inan
mayanlar
uydurur
İşte
onlar
yalancıların
ta
kendileridir
Kalbi
iman
ile
sükûnet
bulduğu
halde
dinden
dönmeye
zorlananlar
dışında
her
kim
imanından
sonra
küfre
kalbini
açarsa
mutlaka
onların
üzerine
Allahtan
bir
gazab
gelir
ve
kendilerine
çok
bü
yük
bir
azab
vardır
Bu
azab
şundan
dolayıdır
ki
onlar
dünya
hayatını
sevmiş
ve
onu
ahirete
tercih
etmişlerdir
Allah
da
kâfirler
topluluğunu
hidayete
erdirmez
Bunlar
o
kimselerdir
ki
Allah
kalblerini
kulaklarını
ve
gözlerini
mühürlemişti
r
Ve
onlar
gafillerin
ta
kendileridir
Hiç
şüphesiz
onlar
ahirette
perişan
olup
hüsrana
uğrayanların
ta
kendileridir
Sonra
şüphesiz
Rabbin
eziyet
edildikten
sonra
hicret
eden
sonra
cihad
eden
ve
sabreden
kimselerin
yardımcısıdır
Bunlardan
sonra
Rabbin
elbette
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhametlidir
O
gün
herkes
nefsini
kurtarmak
için
uğraşarak
gelir
ve
herkese
yaptığı
işin
karşılığı
tamamiyle
ödenir
ve
hiç
kimseye
de
zulmedilmez
Allah
bir
şehri
misal
olarak
verdi
Bu
şehir
güvenl
i
huzurlu
idi
Oraya
her
yerden
rızkı
bol
bol
geliyordu
Ne
var
ki
onlar
Allahın
nimetlerine
karşı
nankörlük
ettiler
Allah
da
onlara
yaptıkları
işler
yüzünden
açlık
ve
korku
elbisesini
felâketini
tattırdı
Andolsun
ki
onlara
içlerinden
bir
peyg
amber
geldi
de
onu
yalanladılar
Bunun
üzerine
zulüm
yaparlarken
azab
da
onları
yakalayıverdi
Artık
Allahın
size
rızık
olarak
verdiği
şeylerden
helal
ve
temiz
olarak
yiyin
Allahın
nimetine
şükredin
eğer
gerçekten
Ona
ibadet
edecekseniz
O
size
ancak
ölü
hayvanı
kanı
domuz
etini
ve
Allahtan
başkası
adına
kesilenleri
haram
kıldı
Her
kim
bu
haram
şeyleri
yemeye
mecbur
kalırsa
başkasının
hakkına
saldırmadan
ve
aşırı
gitmeden
yiyebilir
Şüphesiz
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhametlidir
Dillerinizin
yalan
vasfetmesi
ile
Şu
helaldir
şu
haramdır
demeyin
aksi
halde
Allaha
iftira
etmiş
olursunuz
Şüphesiz
Allaha
yalan
uyduranlar
asla
kurtulamazlar
Onlar
için
dünyada
pek
az
bir
menfaat
var
ahirette
ise
çok
acıklı
bir
azab
v
ardır
Sana
anlattıklarımızı
daha
önce
yahudilere
de
haram
kılmıştık
Biz
onlara
zulmetmemiştik
Fakat
onlar
kendi
kendilerine
zulmetmişlerdi
Sonra
şüphe
yok
ki
Rabbin
bir
cahillikle
günah
işleyip
ardından
tevbe
eden
ve
durumunu
düzelten
kimse
leri
bağışlar
Şüphesiz
ki
Rabbin
bu
tevbeden
sonra
Gafurdur
Rahîmdir
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhametlidir
Şüphesiz
İbrahim
Allaha
itaat
eden
Hakka
yönelen
bir
önderdi
Ve
hiçbir
zaman
müşriklerden
olmadı
Allahın
nimetlerine
şükredendi
Allah
onu
seçmiş
ve
doğru
yola
iletmişti
Ve
biz
ona
İbrahime
iyilik
verdik
Şüphesiz
ki
o
ahirette
de
salihlerdendir
Sonra
da
ey
Muhammed
sana
Hakka
yönelen
ve
müşriklerden
olmayan
İbrahimin
dinine
tabi
ol
diye
vahyettik
Cum
artesi
günü
avlanmamak
ancak
onda
ihtilafa
düşenlere
farz
kılındı
Şüphesiz
Rabbin
onların
ihtilaf
edip
durdukları
şeyler
hakkında
kıyamet
günü
aralarında
elbette
hükmünü
verecektir
Ey
Resulüm
Rabbinin
yoluna
hikmetle
ve
güzel
öğütle
çağır
Ve
onlarla
en
güzel
şekilde
mücadele
et
Şüphesiz
Rabbin
kendi
yolundan
sapanları
en
iyi
bilendir
ve
O
hidayete
kavuşanları
da
en
iyi
bilendir
Eğer
bir
suçtan
dolayı
ceza
verecek
olursanız
size
yapılan
azab
ve
cezanın
misli
ile
ceza
verin
Ama
sabre
derseniz
elbette
o
sabredenler
için
daha
hayırlıdır
Ey
Peygamber
Sabret
Sabrın
da
ancak
Allahın
yardımı
iledir
Onlardan
dolayı
üzülme
Kurdukları
tuzaklardan
telaş
edip
sıkıntıya
düşme
Şüphesiz
Allah
takva
sahipleri
ile
ve
iyilikte
bul
unanlarla
beraberdir
İSRA
Mekkede
nâzil
olmuştur
Ancak
ve
âyetlerle
ilâ
âyetlerin
Medinede
indiği
rivayet
edilmektedir
yüzonbir
âyettir
İsrâ
kelimesi
geceleyin
yürümek
manasına
gelir
Hz
Peygamberin
Mirac
muciz
esinin
Mekkeden
Kudüse
kadar
olan
kısmı
bu
sûrede
anlatıldığından
sûre
İsrâ
adını
almıştır
Kulu
Muhammedi
geceleyin
Mescid
i
Haramdan
kendisine
bazı
âyetlerimizi
göstermek
için
etrafını
mübarek
kıldığımız
Mescid
i
Aksâya
götüren
Allah
her
tü
rlü
noksan
sıfatlardan
münezzehtir
Şüphesiz
ki
her
şeyi
hakkıyla
işiten
hakkıyla
gören
Odur
Musaya
da
kitap
verdik
ve
beni
bırakıp
başkasını
vekil
edinmeyiniz
diye
onu
İsrail
oğulları
için
bir
hidayet
rehberi
kıldık
Ey
Nuhla
beraber
gemiye
taş
ıyarak
kurtardığımız
kimselerin
soyundan
olanlar
Doğrusu
o
çok
şükredici
bir
kuldu
Biz
İsrailoğullarına
Tevratta
şu
hükmü
verdik
Muhakkak
siz
yeryüzünde
iki
defa
fesat
çıkaracaksınız
ve
muhakkak
büyük
bir
yükselişle
yükseleceksiniz
Birincisi
nin
zamanı
gelinceüzerinize
güçlü
kuvvetli
kullarımızı
gönderdik
Onlar
evlerin
aralarına
girip
araştırdılar
Bu
yerine
getirilmesi
gereken
bir
vaad
idi
Sonra
sizi
tekrar
o
istilacılar
üzerine
galip
kıldık
ve
size
mallarla
ve
oğullarla
yardım
ettik
Ve
toplum
olarak
sizin
sayınızı
artırdık
Eğer
iyilik
ederseniz
kendinize
iyilik
etmiş
olursunuz
ve
eğer
kötülük
ederseniz
yine
kendinizedir
Artık
diğer
fesadınızın
zamanı
gelince
yüzlerinizi
üzüntüye
sokmaları
kötülük
yapmaları
ve
ilk
kez
girdikler
i
gibi
yine
Beyt
i
Makdise
girmeleri
ele
geçirdikleri
yerleri
mahvetmeleri
için
onları
tekrar
göndereceğiz
Olur
ki
Rabbiniz
size
merhamet
eder
Ama
siz
tekrar
dönerseniz
biz
de
döneriz
Cehennemi
kâfirler
için
kuşatıcı
bir
zindan
yaptık
Şüphesiz
ki
bu
Kurân
insanları
en
doğru
ve
en
sağlam
yola
iletir
ve
salih
amel
işleyen
müminlere
büyük
bir
ecir
olduğunu
müjdeler
Ahirete
inanmayanlara
da
can
yakıcı
bir
azab
hazırlamışızdır
İnsan
hayrın
gelmesine
dua
ettiği
gibi
kötülüğün
gelmesine
d
e
dua
eder
İnsan
pek
acelecidir
Biz
geceyi
ve
gündüzü
varlığımıza
delalet
eden
birer
delil
kıldık
Sonra
Rabbinizden
bir
lütuf
aramanız
yılların
sayısını
ve
hesabını
bilmeniz
için
gecenin
karanlığını
silip
yerine
eşyayı
aydınlatan
gündüzün
aydınlı
ğını
getirdik
İşte
biz
her
şeyi
uzun
uzadıya
anlattık
Her
insanın
amel
defterini
boynuna
doladık
kıyamet
günü
açılmış
bulacağı
kitabı
önüne
çıkarırız
Kitabını
oku
Bugün
hesap
görücü
olarak
sana
nefsin
yeter
deriz
Kim
doğru
yola
gelirse
sırf
kendi
iyiliği
için
gelir
Kim
de
saparsa
ancak
kendi
aleyhine
sapar
Hiçbir
günahkar
başkasının
günah
yükünü
çekmez
Biz
bir
Peygamber
göndermedikçe
hiç
kimseye
azab
edecek
değiliz
Biz
bir
ülkeyi
yok
etmek
istediğimiz
zaman
şımarık
varlıklılar
ına
emrederiz
onlar
itaat
etmeyip
orada
kötülük
işlerler
Böylece
o
ülke
helaka
müstahak
olur
biz
de
onu
yerle
bir
ederiz
Hem
Nuhtan
sonra
nice
nesilleri
helak
ettik
Kullarının
günahlarını
bilmek
ve
görmekte
Rabbin
yeter
Her
kim
peşin
isters
e
dünyada
ona
istediğimiz
kimseye
dilediğimiz
kadarını
peşin
veririz
Sonra
ona
cehennemi
hazırlarız
kınanmış
ve
rahmetimizden
kovulmuş
olarak
oraya
girer
Kim
de
ahireti
isterse
ve
mümin
olarak
kendine
yaraşır
bir
çaba
ile
onun
için
çalışırsa
öylelerinin
çalışmalarının
karşılığı
verilir
Hepsine
dünyayı
isteyenlere
de
ahireti
isteyenlere
de
Rabbinin
ihsanından
veririz
Rabbinin
ihsanı
kısıtlanmış
değildir
Bak
Onların
bir
kısmını
diğerine
nasıl
üstün
kıldık
Elbette
ahiret
hem
dere
celer
bakımından
daha
büyüktür
hem
de
üstünlük
bakımından
daha
büyüktür
Allah
ile
birlikte
başka
bir
ilâh
edinme
Yoksa
kınanmış
ve
yalnız
başına
bırakılmış
olarak
oturup
kalırsın
Rabbin
kesin
olarak
şunları
emretti
Ancak
kendisine
ibadet
edin
anne
ve
babaya
iyilik
edin
Onlardan
biri
veya
her
ikisi
senin
yanında
yaşlanırsa
sakın
onlara
öf
bile
deme
ve
onları
azarlama
İkisine
de
tatlı
ve
güzel
söz
söyle
İkisine
de
acıyarak
tevazu
kanatlarını
indir
Ve
şöyle
de
Ey
Rabbim
Onların
beni
küçükten
terbiye
edip
yetiştirdikleri
gibi
sen
de
kendilerine
merhamet
et
Rabbiniz
içinizden
geçenleri
çok
iyi
bilir
Eğer
iyi
kimseler
olursanız
elbette
Allah
çok
tevbe
edenleri
bağışlayıcıdır
Akrabaya
yoksula
ve
yolda
kalmışa
hakkını
ver
B
ununla
beraber
malını
saçıp
savurma
Çünkü
malını
saçıp
savuranlar
şeytanların
kardeşleridir
Şeytan
ise
Rabbine
karşı
çok
nankördür
Eğer
Rabbinden
beklediğin
bir
rahmet
rızık
için
onlardan
yüz
çevirmek
mecburiyetinde
kalırsan
o
vakit
de
on
lara
yumuşak
ve
tatlı
bir
söz
söyle
Elini
boynuna
asıp
bağlama
cimri
olma
hem
de
onu
büsbütün
açıp
saçma
israf
etme
aksi
halde
kınanmış
olursun
ve
eli
boş
açıkta
kalırsın
Gerçekten
senin
Rabbin
kullarından
dilediğinin
rızkını
genişletir
ve
dilediğini
kısar
Şüphesiz
ki
Allah
kullarının
durumlarından
haberdardır
her
şeyi
görendir
Bir
de
geçim
korkusuyla
çocuklarınızı
öldürmeyin
onlara
da
size
de
rızkı
biz
veririz
Şüphesiz
ki
onları
öldürmek
çok
büyük
bir
suçtur
Zinaya
da
yakl
aşmayın
çünkü
o
pek
çirkindir
ve
kötü
bir
yoldur
Haklı
bir
sebep
olmadıkça
Allahın
öldürülmesini
haram
kıldığı
canı
öldürmeyin
Kim
haksız
yere
öldürülürse
biz
onun
velisine
bir
yetki
verdik
O
da
öldürmede
aşırı
gitmesin
Çünkü
ona
dinin
kendisi
ne
verdiği
yetki
ile
yardım
olunmuştur
Yetimin
malına
da
yaklaşmayın
Ancak
rüşdüne
erinceye
kadar
en
güzel
bir
şekilde
yaklaşabilirsiniz
Ahdi
de
yerine
getirin
Çünkü
verilen
sözde
elbette
sorumluluk
bulunuyor
Ölçtüğünüz
zaman
tam
ölçün
ve
doğ
ru
terazi
ile
tartın
Bu
hem
daha
hayırlıdır
ve
sonuç
itibariyle
de
daha
güzeldir
Bir
de
hiç
bilmediğin
bir
şeyin
ardına
düşme
Çünkü
kulak
göz
gönül
bunların
her
biri
yaptıklarından
sorumludurlar
Yeryüzünde
kibir
ve
azametle
yürüme
Çünkü
sen
asla
yeri
yaramazsın
ve
boyca
da
dağlara
erişemezsin
Kötü
olan
bütün
bu
yasaklar
Rabbinizin
sevmediği
şeylerdir
İşte
bunlar
Rabbinin
sana
vahyettiği
hikmetlerdendir
Sakın
Allahla
beraber
başka
bir
ilâh
uydurma
Aksi
halde
kötülenmiş
ve
Allah
ın
rahmetinden
uzaklaştırılmış
olarak
cehenneme
atılırsın
Rabbiniz
size
oğulları
tahsis
etti
de
kendisi
meleklerden
dişiler
mi
edindi
Gerçekten
siz
çok
büyük
bir
söz
söylüyorsunuz
Biz
bu
Kurânda
akıllarını
başlarına
almaları
için
türlü
şe
killerde
ikaz
ve
ihtarı
açıkladık
Fakat
bu
açıklamalar
ancak
onların
nefretini
artırmıştır
Ey
Muhammed
De
ki
Eğer
dedikleri
gibi
Allah
ile
birlikte
ilâhlar
olsaydı
o
zaman
bu
ilâhlar
Arşın
sahibine
bir
yol
ararlardı
Allah
onların
dedi
klerinden
çok
münezzeh
ve
çok
yüksek
hem
pek
büyük
bir
yükseklikle
yücedir
Yedi
gök
yer
ve
bunların
içinde
bulunanlar
Allahı
tesbih
ederler
Onu
hamd
ile
tesbih
etmeyen
hiçbir
varlık
yoktur
Fakat
siz
onların
tesbihlerini
iyi
anlamazsınız
Şüphe
siz
O
halimdir
çok
bağışlayandır
Sen
Kurânı
okuduğun
zaman
biz
seninle
ahirete
inanmayanların
arasına
görünmez
bir
perde
çekeriz
Ve
kalblerinin
üzerine
Kurânı
anlamalarına
engel
perdeler
geçiririz
ve
kulaklarına
bir
ağırlık
veririz
Rabbin
i
Kurânda
bir
tek
olarak
andığın
zaman
da
ürkerek
arkalarına
döner
kaçarlar
Biz
onların
seni
dinlerken
nasıl
dinlediklerini
çok
iyi
biliriz
Birbiriyle
fısıldaşırlarken
de
o
zalimlerin
Siz
büyülenmiş
bir
adamdan
başkasına
uymuyorsunuz
dedikleri
ni
biz
çok
iyi
biliriz
Bak
senin
için
nasıl
misaller
verdiler
de
bu
yüzden
nasıl
sapıklığa
düştüler
Artık
hak
yolu
bulmaya
güçleri
yetmez
Bir
de
onlar
dediler
ki
Biz
bir
kemik
yığını
olduğumuz
ve
ufalanıp
toz
olduğumuz
vakit
mi
gerçekten
biz
mi
yeni
bir
yaratılışla
diriltileceğiz
De
ki
İster
taş
olun
ister
demir
İsterse
gönlünüzde
büyüyen
başka
bir
yaratık
olun
Muhakkak
öldürülecek
ve
diriltileceksiniz
Onlar
Bizi
kim
tekrar
diriltecek
diyecekler
De
ki
Sizi
ilk
de
fa
yaratmış
olan
o
kudret
sahibi
Sana
başlarını
sallayarak
Ne
zamandır
bu
diyecekler
De
ki
Yakın
olması
gerekir
Allah
sizi
çağıracağı
gün
tam
bir
hürmetle
onun
emrine
koşacaksınız
ve
zannedeceksiniz
ki
kabirlerinizde
pek
az
bir
müddet
k
aldınız
Mümin
kullarıma
söyle
de
kâfirlere
en
güzel
olan
sözü
söylesinler
Çünkü
şeytan
aralarına
fesat
sokar
Şüphesiz
şeytan
insan
için
apaçık
bir
düşmandır
Rabbiniz
sizi
çok
daha
iyi
bilir
Dilerse
tevbeniz
sebebiyle
size
merhamet
eder
dil
erse
azab
eder
Seni
de
onların
üzerine
vekil
göndermedik
Rabbin
göklerde
ve
yerde
olan
kimselerin
hepsini
en
iyi
bilendir
Andolsun
ki
biz
peygamberlerin
kimini
kimine
üstün
kıldık
Davuda
da
Zeburu
verdik
De
ki
Allahtan
başka
ilâh
olduğu
nu
sandığınız
şeyleri
çağırın
size
yardım
etsinler
Onlar
ne
sizden
sıkıntıyı
kaldırabilirler
ne
de
değiştirebilirler
Onların
yalvardıkları
da
Rablerine
daha
yakın
olmak
için
vesile
ararlar
Ve
Onun
merhametini
umarlar
azabından
korkarlar
Çünkü
Rabbinin
azabı
korkunçtur
Hiç
bir
şehir
halkı
yoktur
ki
kıyamet
gününden
önce
biz
onu
helak
etmeyelim
yahut
şiddetli
bir
azab
ile
azablandırmayalım
Bu
Kitapta
Levh
i
Mahfuzda
yazılıdır
Bizi
âyetler
mucizeler
ve
peygamber
göndermekten
alıkoyan
şey
ancak
öncekilerin
onları
yalanlamış
olmalarıdır
Semûda
açık
bir
mucize
olarak
o
dişi
deveyi
vermiştik
de
ona
zulmetmişlerdi
deveyi
boğazlayarak
kendilerine
yazık
etmişlerdi
Oysa
biz
o
mucizeleri
ancak
korkutmak
için
göndeririz
Vaktiyle
sana
şöyle
vahyettiğimizi
hatırla
Şüphesiz
Rabbin
insanları
kuşatmıştır
İsrâ
gecesi
sana
açıkça
gösterdiğimiz
o
temâşâyı
ve
Kurânda
lanet
edilen
ağacı
da
yalnız
insanlara
bir
imtihan
için
yapmışızdır
Biz
onları
korkutuyoruz
fakat
bu
onla
ra
ancak
büyük
bir
taşkınlıktan
başka
bir
sonuç
vermiyor
Yine
unutma
ki
Bir
vakit
meleklere
Âdeme
secde
edin
demiştik
İblisten
başka
hepsi
secde
ettiler
O
ise
Ben
bir
çamurdan
yarattığın
kimseye
mi
secde
ederim
demişti
Yine
İblis
d
edi
ki
Şu
benden
üstün
kıldığını
gördün
mü
Yemin
ederim
ki
eğer
beni
kıyamet
gününe
kadar
ertelersen
pek
azı
hariç
onun
zürriyetini
kendi
buyruğum
altına
alacağım
Allah
buyurdu
ki
Haydi
git
Onlardan
kim
sana
uyarsa
şüphesiz
ki
cezanız
cehennemdir
hem
de
mükemmel
bir
ceza
Onlardan
gücünün
yettiğini
yerinden
oynat
Atlıların
ve
yayalarınla
onların
üzerine
yaygarayı
bas
Mallarda
ve
çocuklarda
onlara
ortak
ol
Ve
onlara
vaadlerde
bulun
Fakat
şeytan
onlara
aldatmadan
başka
bir
şey
va
ad
etmez
Doğrusu
benim
ihlaslı
kullarım
üzerinde
senin
hiçbir
hakimiyetin
yoktur
Vekil
olarak
Rabbin
yeter
Rabbiniz
lütfundan
nasib
arayasınız
diye
sizin
için
denizde
gemileri
yürüten
kudret
sahibidir
Şüphesiz
O
size
çok
merhametlidir
Denizde
başınıza
bir
felaket
geldiği
zaman
Allahtan
başka
yalvardığınız
bütün
putlar
kaybolur
Allah
sizi
tehlikeden
kurtarıp
karaya
çıkarınca
da
yüz
çevirirsiniz
Zaten
insan
çok
nankördür
Denizden
karaya
çıktığınızda
Onun
sizi
karada
yerin
dib
ine
geçirmeyeceğinden
yahut
üzerinize
taş
yağdıran
bir
kasırga
gördermeyeceğinden
emin
misiniz
Sonra
kendinize
bir
vekil
de
bulamazsınız
Yoksa
sizi
tekrar
denize
döndürüp
de
üzerinize
kasırgalar
göndermeyeceğinden
ve
böylece
ettiğiniz
nankörlük
sebe
biyle
sizi
boğmayacağından
emin
misiniz
Sonra
bu
yaptığımıza
karşı
bizim
aleyhimize
size
yardım
edecek
bir
koruyucu
bulamazsınız
Andolsun
ki
biz
insanoğlunu
şan
ve
şeref
sahibi
kıldık
Karada
ve
denizde
taşıtlara
yükledik
ve
temiz
yiyeceklerden
onl
arı
rızıklandırdık
Onları
yarattıklarımızın
birçoğundan
üstün
kıldık
Kıyamet
günü
bütün
insanları
önderleriyle
çağıracağız
O
gün
kimin
amel
defteri
sağ
eline
verilirse
işte
onlar
kitaplarını
okuyacaklar
ve
en
küçük
bir
haksızlığa
uğratılmayacaklar
Her
kim
bu
dünyada
manen
kör
ise
ahirette
de
kördür
Ve
gidişçe
daha
şaşkındır
Ey
Muhammed
Az
kalsın
seni
bile
sana
vahyettiğimizden
başkasını
bize
karşı
iftira
edesin
diye
fitneye
düşüreceklerdi
ve
o
takdirde
seni
dost
edineceklerdi
Eğer
biz
sana
sebat
vermemiş
olsaydık
nerdeyse
sen
onlara
birazcık
meyledecektin
O
takdirde
muhakkak
hayatın
da
ölümün
de
azabını
sana
kat
kat
tattırırdık
Sonra
bize
karşı
kendin
için
hiçbir
yardımcı
bulamazdın
Ey
Muhammed
Yakında
seni
yu
rdundan
çıkarmak
için
muhakkak
ki
rahatsız
edecekler
ve
o
takdirde
onlar
da
senin
ardından
pek
az
kalacaklardır
Bu
senden
önce
gönderdiğimiz
bütün
peygamberlerimiz
hakkındaki
sünnetimizdir
Bizim
sünnetimizde
herhangi
bir
değişme
göremezsin
Güneşin
batıya
kaymasından
gecenin
karanlığına
kadar
belirli
vakitlerde
gereği
üzere
namazı
kıl
bir
de
sabah
namazını
kıl
Çünkü
sabah
namazında
gece
ve
gündüz
melekleri
hazır
bulunur
Gecenin
bir
kısmında
da
sadece
sana
mahsus
bir
nafile
olmak
üzere
uykudan
kalk
Kurân
ile
teheccüd
namazı
kıl
Rabbinin
seni
bir
makam
ı
mahmuda
şefaat
makamına
göndermesi
kesindir
Ey
Muhammed
De
ki
Rabbim
Beni
takdir
ettiğin
yere
gönül
rahatlığı
ve
huzur
içinde
koy
ve
çıkacağım
yerden
de
dürüstlükle
ve
s
elametle
çıkmamı
sağla
Bana
katından
yardım
edici
bir
kuvvet
ver
Ey
Muhammed
De
ki
Hak
geldi
batıl
yok
oldu
Elbette
batıl
yok
olmaya
mahkumdur
Biz
Kurândan
iman
edenler
için
bir
şifa
ve
rahmet
kaynağı
olan
âyetler
indiriyoruz
Zaliml
erin
de
ancak
zararını
artırır
Biz
insana
nimet
verdiğimiz
zaman
Allahı
anmaktan
yüz
çevirip
uzaklaşır
Ona
fenalık
dokununca
da
ümitsizliğe
kapılır
De
ki
Herkes
bulunduğu
hal
ve
niyetine
göre
iş
yapar
Bu
durumda
kimin
en
doğru
yolda
olduğun
u
Rabbiniz
daha
iyi
bilir
Ey
Muhammed
Sana
ruhtan
soruyorlar
De
ki
Ruh
Rabbimin
bildiği
bir
iştir
ve
size
ilimden
ancak
az
bir
şey
verilmiştir
Yemin
olsun
ki
dilersek
sana
vahyettiğimizi
ortadan
kaldırırız
sonra
bize
karşı
kendine
bir
vek
il
koruyucu
bulamazsın
Fakat
Rabbinden
bir
rahmet
olarak
biz
bunu
yapmadık
Gerçekten
Onun
senin
üzerindeki
lütfu
çok
büyüktür
Ey
Muhammed
De
ki
Yemin
olsun
eğer
insanlar
ve
cinler
bu
Kurânın
benzerini
getirmek
üzere
toplansalar
ve
bir
birlerine
yardımcı
olsalar
bile
yine
onun
bir
benzerini
meydana
getiremeyeceklerdir
Yemin
olsun
ki
biz
bu
Kurânda
insanlar
için
çeşitli
misaller
vermişizdir
Yine
de
insanların
çoğu
inkârlarında
ısrar
ederler
Kâfirler
şöyle
dediler
Sen
biz
im
için
yerden
suyu
kesilmeyen
bir
kaynak
fışkırtmadıkça
sana
asla
inanmayacağız
Veyahut
hurmalıklardan
ve
üzümlüklerden
senin
bir
bahçen
olsun
da
ortasından
şarıl
şarıl
ırmaklar
akıtmalısın
Yahut
söyleyip
zannettiğin
gibi
göğü
başımıza
parç
a
parça
düşüresin
veya
Allahı
ve
melekleri
söylediğine
şahit
getiresin
Yahut
altından
bir
evin
olsun
ya
da
göğe
çıkmalısın
Ona
çıktığına
da
asla
inanmayız
Ta
ki
bize
okuyacağımız
bir
kitap
indiresin
De
ki
Rabbimi
tenzih
ederim
Nihayet
ben
de
peygamber
olan
bir
insandan
başka
bir
şey
değilim
Kendilerine
doğru
yolu
gösteren
peygamber
gelince
insanların
iman
etmelerine
engel
olan
sebep
sadece
Allah
bir
insanı
mı
Peygamber
gönderdi
demeleridir
Ey
Muhammed
Mekkelilere
şöyle
de
Eğer
yeryüzünde
huzur
içinde
yürüyüp
duran
melekler
olsaydı
elbette
onlara
gökten
peygamber
olarak
bir
melek
indirirdik
De
ki
Benimle
sizin
aranızda
şahit
olarak
Allah
yeter
Çünkü
O
kullarının
yaptığından
haberdardır
yaptıklarını
çok
iyi
g
örendir
Allah
kime
hidayet
verirse
o
doğru
yoldadır
Kimi
de
hidayetten
uzak
tutarsa
artık
bunlar
için
Allahtan
başka
hiçbir
yardımcı
bulamazsın
Ve
biz
o
kâfirleri
kıyamet
günü
kör
dilsiz
ve
sağır
oldukları
halde
yüzleri
üstü
sürünerek
haşrede
ceğiz
Varacakları
yer
cehennemdir
ateşi
dindikçe
onun
ateşini
artırırız
Bu
onların
cezasıdır
Çünkü
onlar
âyetlerimizi
inkâr
etmişler
ve
Sahi
bizler
bir
yığın
kemik
ve
ufalanmış
toz
olduğumuz
zaman
mı
yeni
bir
yaratılışla
diriltilmiş
olacağız
demişlerdir
Onlar
gökleri
ve
yeri
yaratan
Allahın
kendilerinin
aynı
olan
insanları
yaratmaya
da
kadir
olduğunu
görüp
bilmediler
mi
Allah
onlar
için
şüphe
edilmeyen
bir
vâde
takdir
etmiştir
Fakat
zalimler
inkârlarında
yine
de
ısrar
ederler
Ey
Muhammed
De
ki
Eğer
siz
Rabbimin
rahmet
hazinelerine
sahip
olsaydınız
fakirlik
korkusunu
yine
de
elden
bırakmazdınız
Doğrusu
insan
çok
cimridir
Andolsun
biz
Musaya
apaçık
dokuz
mucize
verdik
Ey
Peygamber
İsrailoğullarına
sor
Musa
ke
ndilerine
geldiğinde
Firavun
ona
Ey
Musa
Ben
senin
büyülenmiş
olduğunu
sanıyorum
demişti
Musa
dedi
ki
Ey
Firavun
Pekâlâ
bilirsin
ki
bu
mucizeleri
birer
ibret
olmak
üzere
ancak
göklerin
ve
yerin
Rabbi
indirdi
Ey
Firavun
Ben
de
seni
helak
o
lmuş
zannediyorum
Derken
Firavun
Musayı
ve
İsrailoğullarını
Mısırdan
sürmek
istedi
Biz
de
onu
ve
beraberindekilerin
hepsini
suda
boğduk
Arkasından
İsrailoğullarına
şöyle
dedik
Firavunun
sizi
çıkarmak
istediği
arazide
siz
oturun
Sonra
a
hiret
vaadi
kıyamet
geldiği
vakit
hepinizi
toplayıp
bir
araya
getireceğiz
Biz
bu
Kuranı
hak
olarak
indirdik
O
bütün
hakikatleri
içinde
toplayarak
indi
Ey
Peygamber
Biz
seni
ancak
müjdeci
ve
uyarıcı
olarak
gönderdik
Sana
Kurânı
verdi
k
ve
onu
insanlara
sindire
sindire
okuyasın
diye
kısımlara
ayırdık
ve
biz
onu
yavaş
yavaş
indirdik
Ey
Muhammed
De
ki
İster
ona
Kurâna
inanın
ister
inanmayın
o
daha
önce
kendilerine
ilim
verilenlere
okunduğunda
onlar
yüzleri
üstü
secdeye
ka
panırlar
Ve
derler
ki
Rabbimizi
tenzih
ederiz
Şüphesiz
ki
Rabbimizin
vaadi
gerçekleşir
Ve
ağlayarak
yüzleri
üstü
secdeye
kapanırlar
Hem
de
bu
Kurânı
işitmek
onların
Allaha
teslimiyetlerini
daha
da
artırır
Sen
onlara
de
ki
İster
Allah
deyin
ister
Rahmân
deyin
nasıl
çağırırsanız
çağırın
En
güzel
isimler
Onundur
Namazında
sesini
pek
yükseltme
çok
da
gizli
okuma
orta
yolu
seç
Ve
şöyle
de
Hamd
o
Allaha
ki
hiçbir
çocuk
edinmedi
mülkte
ortağı
yoktur
aciz
olmayıp
bir
yardımcıya
da
ihtiyacı
yoktur
Tekbir
getirerek
Onu
noksanlıklardan
yücelt
de
yücelt
KEHF
Kehf
sûresi
yüzon
âyettir
Mekkede
nâzil
olmuştur
Ancak
âyetin
Medinede
nâzil
olduğu
rivayeti
de
vardır
Sûre
bu
adı
içinde
söz
konusu
edilen
ve
mağara
arkadaşları
demek
olan
Ashâb
ı
Kehfden
almıştır
Hamd
o
Allaha
mahsustur
ki
kulu
Muhammede
kitabı
indirdi
ve
ona
hiçbir
eğrilik
koymadı
Onu
dosdoğru
bir
kitap
olarak
indirdi
ki
katından
gelecek
şiddetli
azaba
karşı
insanları
uyarsın
ve
yararlı
işler
yapan
müminlere
kendileri
için
güzel
bir
mükafat
bulunduğunu
müjdelesin
Onlar
orada
sürekli
kalacaklardır
Ve
Allah
çocuk
edindi
diyenleri
de
uyarsın
Bu
hususta
ne
kendilerinin
ne
de
atalarının
hiçbir
bilgisi
yoktur
Ağızlarından
çıkan
söz
ne
büyük
bir
iftiradır
Onlar
yalandan
başka
bir
şey
söylemiyorlar
Ey
Muhammed
Demek
onlar
bu
söze
kitaba
inanmazlarsa
onların
peşinde
üzüle
üzüle
kendini
helak
edeceksin
Biz
yeryüzündeki
şeyleri
kendisine
süs
olsun
diye
yarattık
ki
insanların
hangisinin
daha
güzel
amel
edeceğini
deneyelim
Şüphesiz
biz
yeryüzünde
olanları
kupkuru
bir
toprak
yapacağız
Yoksa
sen
Ashab
ı
Kehfi
ve
Rakimi
isimlerinin
yazılı
bulunduğu
taş
kitabeyi
şaşılacak
âyetlerimizden
mi
s
andın
O
gençler
mağaraya
sığınınca
şöyle
dediler
Rabbimiz
Bize
katından
bir
rahmet
ver
ve
bizim
için
şu
işimizden
bir
kurtuluş
yolu
hazırla
Bunun
üzerine
biz
de
kulaklarını
tıkayarak
mağarada
onları
yıllarca
uyuttuk
Sonra
da
iki
gruptan
hangisinin
onların
mağarada
kaldıkları
süreyi
daha
iyi
hesapladığını
anlamak
için
onları
tekrar
uyandırdık
Biz
sana
onların
kıssalarını
gerçek
olarak
anlatacağız
Hakikaten
onlar
Rablerine
iman
eden
birkaç
genç
idi
Biz
de
onların
hidayetlerini
art
ırdık
Oranın
hükümdarı
karşısında
ayağa
kalkarak
dediler
ki
Bizim
Rabbimiz
göklerin
ve
yerin
Rabbidir
Biz
Ondan
başkasına
ilâh
deyip
tapmayız
yoksa
saçma
sapan
konuşmuş
oluruz
Şu
bizim
kavmimiz
Allahtan
başka
ilâh
edindiler
Onların
il
âh
olduğuna
dair
açık
bir
delil
getirselerdi
ya
Allaha
karşı
yalan
uydurandan
daha
zalim
kim
olabilir
İçlerinden
biri
şöyle
demişti
Mademki
siz
onlardan
ve
Allahtan
başka
taptıkları
putlardan
ayrıldınız
o
halde
mağaraya
sığının
ki
Rabbiniz
r
ahmetinden
size
genişlik
versin
ve
işinizi
rast
getirip
kolaylaştırsın
Ey
Muhammed
Baksaydın
güneşin
doğduğu
zaman
mağaranın
sağ
tarafına
yöneldiğini
batarken
de
sol
taraftan
onları
makaslayıp
geçtiğini
görürdün
Onlar
mağaranın
geniş
bir
yerinde
idiler
İşte
bu
Allahın
mucizelerindendir
Allah
kime
hidayet
ederse
işte
o
hakka
ulaşmıştır
kimi
de
hidayetten
mahrum
ederse
artık
ona
doğru
yolu
gösterecek
bir
dost
bulamazsın
Bir
de
onları
mağarada
görseydin
uyanık
sanırdın
Halbuki
onlar
uyku
dadırlar
Biz
onları
sağa
sola
çevirirdik
Köpekleri
de
girişte
ön
ayaklarını
ileri
doğru
uzatmıştı
Eğer
onları
görseydin
arkana
bakmadan
kaçardın
ve
için
korku
ile
dolardı
Onları
bir
mucize
olarak
uyuttuğumuz
gibi
birbirlerine
sorsunlar
diye
kendi
lerini
uyandırdık
da
içlerinden
bir
sözcü
şöyle
dedi
Ne
kadar
durup
kaldınız
Kimi
Bir
gün
ya
da
günün
bir
parçası
kadar
kaldık
dediler
Kimi
de
şöyle
dediler
Ne
kadar
durduğunuzu
Rabbiniz
daha
iyi
bilir
Şimdi
siz
birinizi
bu
gümüş
paranızla
şehre
gönderin
de
baksın
hangi
yiyecek
daha
temiz
ise
ondan
size
azık
getirsin
Hem
çok
dikkatli
davransın
ve
sizi
kimseye
sezdirmesin
Çünkü
şehir
halkı
sizi
ellerine
geçirirlerse
muhakkak
sizi
taşlayarak
öldürürler
veya
kendi
dinlerine
çevirirle
r
ki
o
zaman
siz
dünyada
da
ahirette
de
asla
kurtuluşa
eremezsiniz
Böylece
insanları
onlardan
haberdar
kıldık
ki
öldükten
sonra
dirilmenin
hak
olduğunu
ve
kıyamet
gününden
şüphe
edilemeyeceğini
bildirmek
için
öylece
şehir
halkına
buldurduk
Onları
mağarada
bulanlar
aralarında
durumlarını
tartışıyorlardı
Dediler
ki
Üstlerine
bir
bina
kilise
yapın
Bununla
beraber
Rableri
onları
daha
iyi
bilir
Sözlerinde
üstün
gelen
müminler
Üzerlerine
muhakkak
bir
mescid
yapacağız
dediler
Ashab
ı
Kehfin
sayılarında
ihtilaf
edenlerden
bazıları
Onlar
üç
kişidir
dördüncüleri
köpekleridir
diyecekler
Diğer
bazıları
da
Onlar
beş
kişidir
altıncıları
köpekleridir
diyecekler
Her
ikisi
de
bilinmeyen
hakkında
tahmin
yürütmektir
kimileri
de
Onl
ar
yedi
kişidir
sekizincisi
köpekleridir
derler
De
ki
Onların
sayılarını
Rabbim
daha
iyi
bilir
Onları
ancak
pek
azı
bilir
Bu
sebeple
onlar
hakkında
bu
bildirilenler
dışında
bir
münakaşaya
girişme
ve
bunlar
hakkında
hiç
kimseye
de
bir
şey
sorma
Hiçbir
şey
için
Allahın
dilemesi
dışında
Ben
yarın
onu
yapacağım
deme
Ancak
Allah
dilerse
yapacağım
de
Ve
unuttuğun
vakit
Allahı
an
ve
Umarım
Rabbim
beni
doğruya
daha
yakın
olana
eriştirir
de
Onlar
mağaralarında
üçyüz
yıl
kadar
kal
dılar
ve
dokuz
yıl
da
buna
ilave
etmişlerdir
De
ki
Onların
ne
kadar
kaldıklarını
Allah
daha
iyi
bilir
Göklerin
ve
yerin
gaybı
Ona
aittir
O
ne
güzel
görendir
O
ne
mükemmel
işitendir
Onların
Ondan
başka
bir
yardımcısı
yoktur
O
kendi
hükümran
lığına
kimseyi
ortak
etmez
Rabbinin
kitabından
sana
vahyolunanı
oku
Onun
sözlerini
değiştirecek
kimse
yoktur
Ve
Ondan
başka
bir
sığınılacak
da
bulamazsın
Nefsince
de
sabah
akşam
rızasını
isteyerek
Rablerine
yalvaranlarla
beraber
candan
sabret
Sen
dünya
hayatının
süsünü
isteyerek
onlardan
gözlerini
ayırma
Kalbini
bizi
anmaktan
gafil
kıldığımız
nefsinin
kötü
arzusuna
uymuş
ve
işi
hep
aşırılık
olan
kimseye
uyma
Ve
de
ki
O
hak
Rabbimizdendir
Artık
dileyen
iman
etsin
dileyen
inkâr
etsin
Çünkü
biz
zalimler
için
öyle
bir
ateş
hazırlamışız
ki
duvarları
çepeçevre
onları
içine
alacaktır
Eğer
feryad
edip
yardım
isteseler
erimiş
maden
gibi
yüzleri
haşlayan
bir
su
ile
cevap
verilir
O
ne
kötü
bir
içecek
ve
ne
kötü
bir
dayanma
yeri
İman
edip
de
güzel
davranışlarda
bulunanlar
var
ya
şüphe
yok
ki
biz
öyle
güzel
işler
yapanların
mükafatını
zayi
etmeyiz
İşte
onlara
Adn
cennetleri
vardır
altlarından
ırmaklar
akar
orada
altın
bileziklerle
süslenecekler
ince
ve
kalın
ipekliden
yeşil
el
biseler
giyerek
koltuklar
üzerine
dayanıp
kurulacaklar
O
ne
güzel
karşılık
ve
ne
güzel
kalma
yeri
Onlara
şu
iki
adamı
misal
olarak
anlat
Biz
bunlardan
birine
her
türlü
üzümden
iki
bağ
vermişiz
her
ikisinin
etrafını
hurmalarla
donatmışız
aralarınd
a
da
bir
ekinlik
yapmışız
İki
bağın
ikisi
de
yemişlerini
vermiş
hiçbir
şey
noksan
bırakmamış
ikisinin
ortasından
bir
de
nehir
akıtmışız
İki
bağın
sahibinin
ayrıca
başka
geliri
vardı
Bundan
dolayı
bu
adam
arkadaşıyla
münakaşa
ederken
Ben
malc
a
senden
daha
zengin
ve
insan
sayısı
bakımından
da
senden
daha
güçlü
ve
üstünüm
dedi
Adam
bu
şekilde
kendine
zulmederek
bağına
girdi
ve
şöyle
dedi
Bunun
hiç
yok
olacağını
sanmıyorum
Kıyametin
kopacağını
da
zannetmem
Şayet
Rabbimin
huzuruna
götürürlürsem
muhakkak
orada
bundan
daha
hayırlı
bir
sonuç
bulurum
Bunun
üzerine
kendisiyle
münakaşa
eden
arkadaşı
da
ona
şöyle
dedi
Seni
topraktan
sonra
seni
bir
damla
sudan
yaratan
daha
sonra
da
seni
insan
haline
getireni
mi
inkar
ediyorsun
Fakat
ben
iman
ederek
diyorum
ki
O
Allah
benim
Rabbimdir
ben
Rabbime
kimseyi
ortak
koşmam
Kendi
bağına
girdiğin
zaman
Bu
Allahdandır
benim
kuvvetimle
değil
Allahın
kuvveti
ile
olmuştur
deseydin
ya
Her
ne
kadar
beni
malca
ve
evlatça
k
endinden
az
görüyorsan
da
Belki
Rabbim
bana
senin
bağından
daha
hayırlısını
verir
senin
bağına
ise
gökten
yıldırımlar
gönderir
de
bağın
yalçın
bir
toprak
haline
gelir
Yahut
bağının
suyu
yerin
dibine
çekilir
de
bir
daha
suyunu
çıkarıp
bağı
nı
sulayamazsın
Derken
serveti
yok
edildi
Bunun
üzerine
bağına
yaptığı
masraflara
karşı
ellerini
oğuşturmaya
başladı
Bağ
çardakları
üzerine
yıkılmış
kalmıştı
Ah
Keşke
Rabbime
hiçbir
şeyi
ortak
koşmasaydım
diyordu
Onun
Allahtan
başka
yardı
m
edecek
adamları
yoktur
ve
Allaha
karşı
kendi
nefsini
de
kurtaramadı
İşte
burada
yardım
yalnız
hak
olan
Allaha
aittir
Onun
verdiği
mükâfat
da
daha
hayırlıdır
netice
de
daha
hayırlıdır
Ey
Muhammed
Sen
onlara
dünya
hayatının
misalini
ver
D
ünya
hayatı
gökten
indirdiğimiz
bir
su
gibidir
ki
bu
su
sayesinde
yeryüzünün
bitkileri
her
renk
ve
çiçekten
birbirine
karışmış
nihayet
bir
çöp
kırıntısı
olmuştur
Rüzgarlar
onu
savurur
gider
Allah
her
şeye
muktedirdir
Mal
ve
oğullar
dünya
hayat
ının
süsüdür
Bakî
kalacak
olan
iyi
ameller
ise
Rabbinin
katında
sevabca
da
hayırlıdır
ümid
yönünden
de
daha
hayırlıdır
O
kıyamet
gününü
hatırla
ki
dağları
yürüteceğiz
ve
yeryüzünü
çırılçıplak
göreceksin
Bütün
insanları
mahşerde
toplayacağız
hiç
bir
kimseyi
bırakmayacağız
Onlar
saf
halinde
Rabbine
arz
edilmişlerdir
Allah
onlara
şöyle
diyecektir
Şüphesiz
sizi
ilk
önce
yarattığımız
gibi
bize
geldiniz
Fakat
size
kıyamet
için
yaptığımız
vaadi
yerine
getirmeyeceğimizi
sanmıştınız
değil
mi
O
gün
herkesin
amel
defteri
ortaya
konulmuştur
Ey
Muhammed
Günahkârların
amel
defterlerinden
korkarak
Eyvah
bize
Bu
nasıl
deftermiş
ki
büyük
küçük
hiçbir
şey
bırakmadan
hepsini
saymış
dökmüş
dediklerini
görürsün
Onlar
bütün
yaptıklarını
hazı
r
bulmuşlardır
Senin
Rabbin
hiç
kimseye
zulmetmez
Yine
o
vakti
hatırla
ki
biz
meleklere
Âdeme
secde
edin
demiştik
İblis
hariç
olmak
üzere
onlar
hemen
secde
ettiler
İblis
cinlerdendi
Rabbinin
emrinden
dışarı
çıktı
Şimdi
siz
beni
bırakıp
da
İ
blisi
ve
soyunu
dostlar
mı
ediniyorsunuz
Halbuki
onlar
sizin
düşmanınızdır
Zalimler
için
bu
ne
kötü
bir
değişmedir
Ben
onları
İblis
ve
soyunu
ne
göklerin
ve
yerin
yaratılışında
ne
de
kendilerinin
yaratılışında
şahit
tutmadım
ve
hiçbir
zaman
doğ
ru
yoldan
çıkanları
yardımcı
edinmiş
değilim
Ve
o
kıyamet
günü
Allah
kâfirlere
şöyle
buyuracak
Ortaklarım
ve
şefaatçılarınız
diye
zannettiğiniz
putlarınızı
çağırın
Müşrikler
onları
çağırırlar
fakat
kendilerine
cevap
vermezler
Biz
kâfirlerle
i
lâhları
arasına
ateşten
bir
engel
koymuşuzdur
Günahkârlar
ateşi
görmüşler
de
artık
ona
düşeceklerini
anlamışlardır
Fakat
ondan
kaçıp
sığınacak
bir
yer
bulamazlar
Şüphesiz
biz
bu
Kurânda
insanlara
çeşitli
mânâları
türlü
misallerle
açık
olarak
verdik
İnsan
ise
her
şeyden
çok
mücadelecidir
Kendilerine
doğru
yolu
gösteren
peygamber
geldiğinde
insanları
iman
etmekten
ve
Rabblerinden
günahlarının
mağfiretini
istemekten
alıkoyan
şey
sadece
geçmiş
milletlerin
başlarına
gelen
felaketlerin
kendi
lerine
de
gelmesini
veya
ahiret
azabının
ansızın
göz
göre
göre
gelip
çatmasını
beklemek
olmuştur
Halbuki
biz
peygamberleri
ancak
müjdeciler
ve
uyarıcılar
olarak
göndeririz
Kâfir
olanlar
ise
hakkı
batılla
ortadan
kaldırmak
için
mücadele
ediyorlar
On
lar
âyetlerimizi
ve
korkutuldukları
azabı
da
alaya
almışlardır
Rabbinin
âyetleriyle
nasihat
edilip
de
onlardan
yüz
çeviren
ve
daha
önce
işlediği
günahları
unutandan
daha
zalim
kim
olabilir
Biz
onların
kalbleri
üzerine
Kurânı
anlamalarına
engel
o
lan
bir
ağırlık
kulaklarına
da
sağırlık
verdik
Ey
Muhammed
Sen
onları
doğru
yola
çağırsan
da
onlar
asla
hidayete
ermezler
Bununla
beraber
rahmet
sahibi
olan
Rabbin
çok
bağışlayıcıdır
tevbe
eden
kullarına
rahmeti
boldur
Eğer
Allah
işledikleri
gün
ahlar
yüzünden
onları
hemen
cezalandıracak
olsaydı
onlara
hemen
azab
ederdi
Fakat
onlara
vaad
edilen
bir
zaman
vardır
ki
o
geldiğinde
Allahın
azabından
bir
kurtuluş
yeri
bulamazlar
İşte
zulmettikleri
için
helak
ettiğimiz
şehirler
Biz
onların
helâ
kleri
için
de
belirli
bir
zaman
tayin
etmiştik
Ey
Muhammed
Bir
vakit
Musa
genç
adamına
demişti
ki
İki
denizin
birleştiği
yere
ulaşıncaya
kadar
gideceğim
yahut
senelerce
gideceğim
Bunun
üzerine
ikisi
de
iki
denizin
birleştiği
yere
vardıkların
da
balıklarını
unuttular
Bu
arada
balık
denizde
yolunu
bulup
kaybolmuştu
İki
denizin
birleştiği
yeri
geçtikleri
zaman
Musa
genç
arkadaşına
Kuşluk
yemeğimizi
getir
Gerçekten
biz
bu
yolculuğumuzda
epey
yorulduk
dedi
Adam
Gördün
mü
dedi
K
ayaya
sığındığımız
vakit
doğrusu
ben
balığı
unutmuşum
Onu
hatırlamamı
muhakkak
şeytan
bana
unutturdu
O
denizde
garip
bir
yol
tutup
gitmişti
Musa
da
demişti
ki
İşte
aradığımız
o
idi
Bunun
üzerine
izlerine
dönüp
gerisin
geri
gittiler
Nihaye
t
kullarımızdan
bir
kul
buldular
ki
biz
ona
katımızdan
bir
rahmet
vermiş
ve
tarafımızdan
bir
ilim
öğretmiştik
Musa
ona
Allahın
sana
öğrettiği
ilim
ve
hikmetten
bana
da
öğretmen
için
sana
tabi
olabilir
miyim
dedi
Hızır
dedi
ki
Doğrusu
se
n
benimle
asla
sabredemezsin
İçyüzünü
kavrayamadığın
şeye
nasıl
sabredeceksin
Musa
İnşaallah
beni
sabırlı
bulacaksın
ve
senin
hiçbir
işine
karşı
gelmeyeceğim
dedi
Hızır
dedi
ki
O
halde
bana
tabi
olacaksın
ben
sana
sırrını
anlatmadı
kça
hiçbir
şey
hakkında
bana
soru
sorma
Bunun
üzerine
ikisi
beraber
yürüdüler
Nihayet
gemiye
bindikleri
zaman
o
kul
Hızır
gemiyi
deldi
Musa
ona
şöyle
dedi
Geminin
içindekileri
boğmak
için
mi
deldin
Doğrusu
çok
kötü
bir
iş
yaptın
Hızı
r
Sen
benimle
asla
sabredemezsin
demedim
mi
dedi
Musa
dedi
ki
Unuttuğum
şeyden
dolayı
beni
suçlama
ve
bu
işimden
dolayı
bana
bir
güçlük
çıkarma
Yine
gittiler
Nihayet
bir
erkek
çocuğa
rastladıklarında
Hızır
hemen
onu
öldürdü
Musa
Kısa
s
olmadan
masum
bir
cana
nasıl
kıyarsın
Doğrusu
sen
çok
fena
bir
şey
yaptın
dedi
Hızır
dedi
ki
Doğrusu
sen
benimle
asla
sabredemezsin
demedim
mi
sana
Musa
dedi
ki
Eğer
bundan
sonra
sana
bir
şey
sorarsam
bana
arkadaş
olma
Hakikaten
benim
tarafımdan
ileri
sürülebilecek
son
mazerete
ulaştın
Bunun
üzerine
yine
yürüdüler
Nihayet
bir
köy
halkına
varıp
onlardan
yemek
istediler
Ancak
köy
halkı
onları
misafir
etmekten
kaçındılar
Derken
orada
yıkılmak
üzere
olan
bir
duvar
buldular
Hızır
h
emen
onu
doğrulttu
Musa
İsteseydin
elbet
buna
karşı
bir
ücret
alırdın
dedi
Hızır
dedi
ki
İşte
bu
seninle
benim
aramızın
ayrılmasıdır
Şimdi
sana
o
sabredemediğin
şeylerin
içyüzünü
haber
vereceğim
Gemi
denizde
çalışan
bir
kaç
yoksula
ait
ti
Onu
kusurlu
kılmak
istedim
çünkü
onların
ilerisinde
her
sağlam
gemiye
zorla
el
koyan
bir
hükümdar
vardı
Oğlana
gelince
onun
ana
babası
mümin
kimselerdi
Çocuğun
onları
azgınlık
ve
inkâra
sürüklemesinden
korktuk
İstedik
ki
Rabbleri
onun
yerine
kendilerine
ondan
temizlikçe
daha
hayırlı
ve
daha
çok
merhamet
eden
birini
versin
Duvar
ise
o
şehirde
iki
yetim
oğlana
ait
idi
Duvarın
altında
onların
bir
hazinesi
vardı
Babaları
da
iyi
bir
kimse
idi
Onun
için
Rabbin
istedi
ki
o
iki
çocuk
erginlik
çağlarına
ersinler
ve
Rabbinden
bir
rahmet
olarak
hazinelerini
çıkarsınlar
Ve
ben
bunların
hiçbirini
kendiliğimden
yapmadım
İşte
senin
sabredemediğin
şeylerin
içyüzleri
budur
Bir
de
sana
Zülkarneynden
soruyorlar
De
ki
Size
ondan
bir
ha
tıra
okuyacağım
Gerçekten
biz
onu
Zülkarneyni
yeryüzünde
iktidar
sahibi
yaptık
ve
ona
ulaşmak
istediği
her
şeyi
elde
etmesinin
bir
yolunu
verdik
Derken
o
da
bu
yollardan
birini
tutup
gitti
Nihayet
güneşin
battığı
yere
vardığı
zaman
güneş
i
sanki
kara
bir
balçıkta
batıyor
buldu
Bir
de
bunun
yanında
bir
kavim
buldu
Biz
ona
dedik
ki
Ey
Zülkarneyn
Onları
ya
cezalandırırsın
veya
onların
hakkında
iyi
davranırsın
O
da
demişti
ki
Kim
haksızlık
ederse
muhakkak
ona
azab
edeceğiz
Son
ra
Rabbine
geri
döndürülecek
O
da
onu
görülmemiş
bir
azabla
cezalandırır
Amma
her
kim
de
iman
edip
iyi
bir
iş
yaparsa
buna
da
en
güzel
mükâfat
vardır
Biz
ona
dünyada
kolaylık
gösterir
zor
işlere
koşmayız
Sonra
Zülkarneyn
yine
bir
yol
tuttu
İşte
Zülkarneynin
kudret
ve
saltanatı
böyleydi
Ve
biz
onun
yanında
olan
her
şeyi
bilgimizle
kuşatmıştık
Sonra
yine
bir
yol
tuttu
Nihayet
iki
dağ
arasına
ulaştığında
onların
önünde
hemen
hiç
söz
anlamayan
bir
kavim
bulmuştu
Dediler
ki
Ey
Zülkarneyn
Yecuc
ve
Mecuc
bu
yerde
fesat
çıkarıyorlar
Onun
için
bizimle
onlar
arasında
bir
sed
yapman
şartıyla
sana
bir
vergi
versek
olur
mu
Dedi
ki
Rabbimin
bana
vermiş
olduğu
servet
ve
saltanat
sizin
vereceğiniz
şeyden
daha
hayırlıdır
Bana
maddî
yardımda
bulunun
da
sizinle
onların
arasına
en
sağlam
seddi
yapayım
Bana
demir
kütleleri
getirin
Nihayet
dağın
iki
ucunu
denkleştirdiği
vakit
Ateş
yakıp
körükleyin
dedi
Demiri
bir
ateş
koru
haline
getirince
Bana
erimiş
bakır
get
irin
üzerine
dökeyim
dedi
Artık
Yecuc
ve
Mecuc
bu
seti
ne
aşabildiler
ne
de
delebildiler
Zülkarneyn
dedi
ki
Bu
Rabbimin
bir
lütfudur
Rabbimin
vaadi
geldiği
vakit
de
onu
dümdüz
yapacaktır
Rabbimin
vaadi
de
haktır
Biz
o
gün
kıyamet
gün
ü
onları
bırakıvermişizdir
Dalgalar
halinde
birbirlerine
girerler
Sûra
da
üfürülmüştür
Böylece
onların
hepsini
bir
araya
toplamışızdır
Ve
cehennemi
o
gün
kâfirlere
öyle
bir
göstereceğiz
ki
Onlar
ki
beni
hatırlatan
âyetlerimden
gözleri
bir
örtü
içindeydi
İşitmeye
de
tahammül
edemiyorlardı
O
kâfirler
beni
bırakıp
da
kullarımı
dostlar
edineceklerini
mi
sandılar
Doğrusu
biz
cehennemi
o
kâfirlere
bir
konukluk
olarak
hazırladık
De
ki
Amelleri
en
çok
boşa
gidenleri
size
bildirelim
mi
Onların
dünya
hayatında
çalışmaları
boşa
gitmiştir
Oysa
onlar
güzel
işler
yaptıklarını
sanıyorlardı
İşte
onlar
Rabblerinin
âyetlerini
ve
Onun
huzuruna
çıkacaklarını
inkâr
etmişlerdir
de
bu
yüzden
iyilik
altında
yaptıkları
bütün
amelleri
boşa
gitmiştir
Artık
kıyamet
günü
onlar
için
hiçbir
ölçü
tutturmayız
İşte
böyle
onların
cezaları
cehennemdir
Çünkü
inkâr
etmişler
ve
benim
âyetlerimi
peygamberlerimi
alaya
almışlardır
İman
edip
salih
ameller
işleyenlere
gelince
onlar
için
Firdevs
cennetleri
konak
olmuştur
İçlerinde
ebedî
olarak
kalacaklar
oradan
hiç
ayrılmak
istemeyeceklerdir
Bu
hatırlatma
ve
uyarmayı
yeterli
görmeyip
de
daha
fazla
açıklama
isteyenlere
karşı
ey
Muhammed
Deki
Eğer
Rabbimin
sözlerini
yazmak
iç
in
deniz
mürekkep
olsa
Rabbimin
sözleri
tükenmeden
önce
deniz
muhakkak
tükenecekti
bir
mislini
daha
yardımcı
getirsek
bile
De
ki
Ben
de
sizin
gibi
ancak
bir
beşerim
Ne
var
ki
bana
ilâhınızın
ancak
bir
ilâh
olduğu
vahyolunuyor
Onun
için
her
k
im
Rabbine
kavuşmayı
arzu
ederse
iyi
amel
işlesin
ve
Rabbine
yaptığı
ibadete
hiç
kimseyi
ortak
etmesin
MERYEM
Meryem
sûresi
doksansekiz
âyet
olup
Mekkede
nâzil
olmuştur
Bazı
tefsircilere
göre
âyet
bazılarına
göre
de
âyet
Medinede
nâzil
olmuştur
Bu
sûre
diğer
bahisler
yanında
özellikle
Hz
Meryemden
ve
onun
Hz
İsayı
dünyaya
getirmesinden
bahsetmesi
sebebiyle
Meryem
sûresi
adını
almıştır
Kâf
Hâ
Yâ
Ayn
Sâd
Bu
Rabbinin
kulu
Zekeriyyaya
olan
rahmetini
anmadır
Bir
zamanlar
o
Rabbine
gizlice
içinden
yalvarmıştı
Şöyle
demişti
Ey
Rabbim
Şüphesiz
artık
öyle
bir
durumdayım
ki
benim
kemiğim
zayıflayıp
gevşedi
ve
başımın
saçı
bembeyaz
alev
gibi
tutuştu
Sana
dua
etmekle
de
ey
Rabbim
hiçbir
zaman
bedbaht
olmadım
Gerçekten
ben
arkamdan
yerime
geçecek
varislerden
endişedeyim
Karım
da
kısır
bulunuyor
Onun
için
katından
bana
bir
çocuk
ihsan
et
Ki
bana
da
mirasçı
olsun
Yakub
ailesine
de
mirascı
olsun
Rabbim
onu
sen
rızana
kavuştur
Allah
şöyle
buyurdu
Ey
Zekeriyya
Şüphesiz
biz
sana
Yahya
isminde
bir
oğlanı
müjdeliyoruz
Bundan
önce
ona
hiçbir
adaş
yapmadık
Zekeriyya
Rabbim
Karım
kısır
ben
de
son
derece
kocamışken
nasıl
oğlum
olabilir
dedi
Allah
yahut
Cebrail
ona
şöyle
dedi
Dediğin
gibidir
fakat
Rabbin
buyurdu
ki
bu
işi
yapmak
bana
kolaydır
Nitekim
bundan
önce
seni
yarattım
Halbuki
sen
hiçbir
şey
değildin
Zekeriyya
şöyle
dedi
Rabbim
Bana
alâmet
ver
Allah
Senin
alâmetin
sapasağlam
olduğun
halde
üç
g
ün
üç
gece
insanlarla
konuşamaz
hale
gelmendir
buyurdu
Nihayet
birgün
konuşamayınca
mihrabdan
kavmine
karşı
çıktı
da
onlara
Sabah
ve
akşam
Rabbinizi
tesbih
edin
diye
işaret
etti
Ey
Yahya
Kitaba
kuvvetle
sarıl
dedik
ve
daha
çocukken
ona
hikmet
verdik
Hem
de
katımızdan
bir
merhamet
ve
günahlardan
paklık
verdik
o
çok
takva
sahibi
idi
Anne
ve
babasına
karşı
iyi
davranan
bir
kimse
idi
zorba
ve
isyankâr
değildi
Doğduğu
gün
öleceği
gün
ve
dirileceği
gün
ona
selam
olsun
Ey
Muhammed
Kurândaki
Meryem
kıssasını
da
an
insanlara
anlat
Hani
o
ailesinden
ayrılarak
evinin
veya
mescidin
doğu
tarafında
bir
yere
çekilmişti
Sonra
ailesiyle
kendisi
arasına
bir
perde
koymuştu
Biz
ona
meleğimiz
Cebraili
gönderdik
de
ona
tam
bir
insan
şeklinde
göründü
Meryem
Ben
senden
Rahmân
olan
Allah
a
sığınırım
Eğer
Allahdan
korkuyorsan
dokunma
bana
dedi
Melek
Ben
sana
temiz
bir
oğlan
bağışlamak
için
Rabbinin
gönderdiği
bir
elçiyim
dedi
Meryem
Beni
m
nasıl
çocuğum
olabilir
Bana
hiçbir
insan
dokunmamıştır
Ben
iffetsiz
de
değilim
dedi
Melek
Bu
dediğin
gibidir
Ancak
Rabbin
buyurdu
ki
Bu
babasız
çocuk
vermek
bana
pek
kolaydır
Hem
biz
onu
nezdimizden
insanlara
bir
mucize
ve
rahmet
kılacağ
ız
Hem
bu
önceden
ezelde
kararlaştırılmış
bir
iştir
dedi
Nihayet
Allahın
emri
gerçekleşti
Meryem
İsaya
gebe
kaldı
ve
o
haliyle
uzak
bir
yere
çekildi
Sonra
doğum
sancısı
onu
bir
hurma
dalına
tutunup
dayanmaya
zorladı
Keşke
bundan
önce
ölseydim
de
unutulup
gitseydim
dedi
Melek
Meryeme
aşağı
tarafından
şöyle
seslendi
Sakın
üzülme
Rabbin
alt
tarafında
bir
ırmak
akıttı
Hurma
dalını
kendine
doğru
silkele
üzerine
devşirilmiş
taze
hurmalar
dökülsün
Ye
iç
gözün
aydı
n
olsun
Eğer
insanlardan
birini
görürsen
ben
Rahmân
olan
Allaha
bir
oruç
susmak
adadım
Onun
için
bugün
hiçbir
kimseyle
konuşmayacağım
de
Sonra
Meryem
onu
İsayı
yüklenerek
kavmine
getirdi
Onlar
hayretler
içinde
şöyle
dediler
Ey
Meryem
doğrusu
sen
görülmemiş
bir
şey
yaptın
Ey
Harunun
kızkardeşi
Senin
baban
kötü
bir
adam
değildi
annen
de
iffetsiz
bir
kadın
değildi
Bunun
üzerine
Meryem
çocuğu
gösterdi
Onlar
Biz
beşikteki
bir
çocukla
nasıl
konuşuruz
dediler
Allah
ın
bir
mucizesi
olarak
İsa
şöyle
dedi
Şüphesiz
ben
Allahın
kuluyum
O
bana
kitab
verdi
ve
beni
bir
peygamber
yaptı
Beni
nerede
olursam
olayım
mübarek
kıldı
Hayatta
bulunduğum
müddetçe
namaz
kılmamı
ve
zekat
vermemi
emretti
Beni
anneme
h
ürmetkar
kıldı
Beni
zorba
ve
isyankar
yapmadı
Doğduğum
gün
öleceğim
gün
ve
dirileceğim
gün
selam
ve
emniyet
benim
üzerimedir
İşte
hakkında
yahudilerle
hıristiyanların
ihtilaf
edip
durdukları
Meryemoğlu
İsaya
dair
Allahın
sözü
budur
Çocuk
edinmek
asla
Allahın
şanına
yakışmaz
O
bundan
münezzehtir
O
bir
şeyin
olmasını
dilerse
ona
sadece
ol
der
o
da
oluverir
Şüphesiz
benim
de
Rabbim
sizin
de
Rabbiniz
Allahtır
O
halde
ona
ibadet
edin
işte
dosdoğru
yol
budur
Ne
var
ki
fırkalar
yahudi
ve
hıristiyanlar
kendi
aralarında
ihtilafa
düştüler
O
büyük
dehşetli
günü
görecek
kâfirlerin
vay
haline
Bize
gelecekleri
gün
neler
işitecekler
neler
görecekler
Fakat
o
zalimler
bugün
apaçık
bir
sapıklık
içindedirler
Ey
Muhammed
İnsanların
pişmanlık
duyacağı
ve
işin
bitmiş
olacağı
kıyamet
günü
ile
onları
uyar
Onlar
hâlâ
gaflet
içindedirler
onlar
iman
etmezler
Şüphesiz
biz
bütün
yeryüzüne
ve
üzerindekilere
varis
olacağız
Ve
onlar
da
mutlaka
bize
döndürülecekl
erdir
Kurânda
İbrahimin
kıssasını
da
an
Şüphesiz
ki
o
sıddık
özü
sözü
doğru
bir
peygamberdi
O
bir
zaman
babasına
şöyle
demişti
Babacığım
İşitmeyen
görmeyen
ve
sana
hiçbir
faydası
olmayan
şeylere
niçin
tapıyorsun
Babacığım
D
oğrusu
sana
gelmeyen
bir
ilim
bana
geldi
O
halde
bana
uy
da
seni
doğru
bir
yola
eriştireyim
Babacığım
Şeytana
tapma
çünkü
şeytan
Rahmân
olan
Allaha
âsî
oldu
Babacığım
Doğrusu
ben
korkarım
ki
sana
Rahmândan
bir
azab
dokunur
da
şeytana
cehennemde
arkadaş
olursun
Babası
Ey
İbrahim
Sen
benim
ilâhlarımdan
yüz
mü
çeviriyorsun
Yemin
ederim
ki
eğer
onları
kötülemekten
vazgeçmezsen
seni
muhakkak
taşlarım
gerçektenveya
söz
ile
sana
taş
atarım
Haydi
uzun
bir
müddet
benden
uza
k
ol
dedi
İbrahim
şöyle
dedi
Selâm
sana
olsun
senin
için
Rabbimden
mağfiret
dileyeceğim
Çünkü
o
bana
çok
lütufkârdır
Ben
sizden
ve
Allahtan
başka
taptığınız
şeylerden
çekilip
ayrılırım
da
Rabbime
dua
ibadet
ederim
Rabbime
yalvarışımd
a
mahrum
kalmayacağımı
umarım
İbrahim
kavminden
ve
onların
Allahtan
başka
ibadet
ettikleri
şeylerden
uzaklaşınca
biz
ona
İshakı
ve
İshakın
oğlu
Yakubu
ihsan
ettik
Ve
hepsini
de
peygamber
yaptık
Biz
onlara
rahmetimizden
lütuflarda
bulund
uk
Hepsine
de
dillerde
güzel
ve
yüksek
bir
övgü
verdik
Kurânda
Musayı
da
an
Şüphesiz
ki
o
ihlaslı
bir
kuldu
ve
gönderilmiş
bir
peygamberdi
Biz
ona
Tur
dağının
sağ
yanından
seslendik
ve
onu
hususi
bir
konuşmada
bulunmak
üzere
kendimize
yakla
ştırdık
Rahmetimizden
de
ona
kardeşi
Harunu
bir
peygamber
olarak
ihsan
eyledik
Kurânda
İsmaili
de
an
çünkü
o
vaadine
sadık
bir
kuldu
ve
gönderilmiş
bir
peygamberdi
Ailesine
ve
çevresine
namaz
kılmayı
ve
zekat
vermeyi
emrederdi
ve
Rabb
inin
katında
hoşnutluğa
ermişti
Kitapta
İdrisi
de
an
çünkü
o
çok
sadık
özü
sözü
pek
doğru
bir
peygamberdi
Biz
onu
yüce
bir
yere
yükselttik
İşte
bunlar
Allahın
kendilerine
nimetler
verdiği
peygamberlerden
Âdemin
soyundan
ve
gemide
N
uh
ile
beraber
taşıdıklarımızın
neslinden
İbrahim
ve
İsrailin
soyundan
hidayete
erdirdiğimiz
ve
seçtiğimiz
kimselerdir
Kendilerine
Rahmân
olan
Allahın
âyetleri
okunduğu
zaman
ağlayarak
secdeye
kapanırlardı
Sonra
bunların
ardından
öyle
bir
nesil
geldi
ki
namazı
terkettiler
heva
ve
heveslerine
uydular
onlar
bu
taşkınlıklarının
karşılığını
mutlaka
göreceklerdir
Cehennemdeki
Gayya
vadisini
boylayacaklardır
Fakat
tevbe
edip
iman
eden
ve
salih
amel
işleyen
bunun
dışındadır
Bunlar
cennete
girecekler
ve
hiçbir
haksızlığa
uğratılmayacaklardır
O
cennet
Rahmân
olan
Allahın
kullarına
görmedikleri
halde
vadettiği
Adn
cennetleridir
Şüphesiz
Onun
vaadi
mutlaka
yerini
bulacaktır
Onlar
orada
boş
bir
söz
işitmezler
Ancak
Selam
işit
irler
Orada
sabah
akşam
rızıkları
da
hazırdır
İşte
kullarımızdan
takva
sahibi
olanlara
vereceğimiz
cennet
budur
Cebrail
dedi
ki
Ey
Muhammed
Biz
senin
Rabbinin
emri
olmadıkça
inmeyiz
Önümüzdeki
ve
ardımızdaki
bütün
geçmiş
ve
gelecek
şeyle
r
ve
bunların
arasındakiler
hep
Onundur
Rabbin
de
seni
unutmuş
değildir
O
göklerin
yerin
ve
aralarındakilerin
Rabbidir
O
halde
Ona
ibadet
et
ve
Ona
ibadet
etmekte
sabırlı
ol
Hiç
sen
Allahın
ismini
taşıyan
başka
birini
bilir
misin
Halbuki
insan
şöyle
der
Ben
öldüğüm
zaman
ileride
gerçekten
diri
olarak
mezardan
çıkarılacak
mıyım
O
insan
daha
önce
hiçbir
şey
değilken
kendisini
yoktan
var
ettiğimizi
hatırlamaz
mı
Rabbine
andolsun
ki
biz
onları
öldükten
sonra
dirilmeyi
i
nkâr
eden
kâfirleri
şeytanları
ile
beraber
elbette
ve
elbette
mahşerde
toplayacağız
Sonra
onları
muhakkak
cehennemin
etrafında
dizleri
üstü
hazır
bulunduracağız
ki
cennetlikleri
görüp
hasret
çeksinler
Sonra
her
zümreden
Rahmâna
karşı
en
ziyade
isyankâr
hangileri
ise
muhakkak
ayırıp
atacağız
Sonra
o
cehenneme
atılmaya
layık
olanların
kimler
bulunduğunu
elbette
biz
daha
iyi
biliriz
İçinizden
hiçbiri
istisna
edilmemek
üzere
mutlaka
herkes
c
ehenneme
varacaktır
Bu
Rabbinin
katında
kesinleşmiş
bir
hükümdür
Sonra
Allahdan
korkup
sakınanları
kurtaracağız
ve
zalimleri
de
toptan
cehennemde
bırakacağız
Âyetlerimiz
kendilerine
apaçık
okunduğu
zaman
o
inkâr
edenler
iman
edenlere
dedile
r
ki
Bu
iki
zümreden
Mümin
ve
kâfirlerden
hangisi
mevki
bakımından
daha
iyi
meclis
ve
topluluk
itibariyle
daha
güzeldir
Halbuki
biz
kendilerinden
evvel
mal
ve
gösterişce
daha
güzel
nice
asırlar
halkını
helak
etmişizdir
Onlara
de
ki
Kim
sapıklık
içinde
ise
Rahmân
ona
mal
ve
evlatça
ziyadelik
ve
azgınlığında
mühlet
verir
Nihayet
kendilerine
vaad
edilen
azabı
yahut
kıyamet
günü
cehennemi
gördükleri
vakit
artık
bilecekler
kimin
mevkii
daha
fena
ve
yardımcıları
daha
zayıfmış
Allah
h
idayeti
kabul
edenlere
daha
çok
hidayet
verir
Baki
kalacak
olan
salih
ameller
Rabbinin
katında
sevap
bakımından
da
daha
hayırlıdır
sonuç
bakımından
da
daha
hayırlıdır
Şimdi
âyetlerimizi
inkâr
eden
ve
Elbette
bana
mal
ve
evlat
verilecektir
diyen
adamı
gördün
mü
O
kâfir
gaybı
mı
bildi
Yoksa
Rahmân
olan
Allah
katından
bir
söz
mü
aldı
Hayır
asla
öyle
değil
biz
onun
söylediklerini
yazacağız
ve
azabını
çoğalttıkça
çoğaltacağız
O
söylediği
mal
ve
evlat
gibi
şeyleri
de
hep
elind
en
alacağız
ve
o
tek
başına
bize
gelecektir
Onlar
kendilerine
kuvvet
ve
şeref
kazandırsın
diye
Allahdan
başka
ilâh
edindiler
Hayır
zannettikleri
gibi
değil
tapındıkları
ilâhlar
onların
ibadetlerini
inkâr
edecekler
ve
aleyhlerine
dönüp
düşm
an
olacaklardır
Görmedin
mi
Biz
şeytanları
o
kâfirler
üzerine
musallat
ettik
Onları
günaha
kışkırtıp
duruyorlar
Öyleyse
onların
hemen
azaba
uğratılmalarını
isteme
Biz
onların
ecel
günlerini
sayıyoruz
O
gün
takva
sahiplerini
heyet
ol
arak
Rahmânın
huzuruna
toplayacağız
Suçluları
da
susuz
olarak
cehenneme
süreceğiz
O
gün
Rahmân
olan
Allahın
katında
bir
ahd
almış
olan
kimseden
başkaları
şefaat
etme
hakkına
sahip
olamayacaklardır
Yahudilerle
hıristiyanlar
Rahmân
ç
ocuk
edindi
dediler
Yemin
olsun
ki
siz
çok
çirkin
bir
şey
söylediniz
Az
kalsın
söyledikleri
sözden
gökler
çatlayacak
yer
yarılacak
ve
dağlar
parçalanıp
dağılacaktı
O
Rahmâna
çocuk
isnad
ettiler
diye
Halbuki
Rahmâna
çocuk
edinmek
yaraşmaz
Göklerde
ve
yerde
bulunan
hiçbir
kimse
yoktur
ki
kıyamet
günü
Rahmânın
huzuruna
kul
olarak
çıkmasın
And
olsun
ki
Allah
onların
hepsini
kuşatmış
kendilerini
ve
yaptıklarını
bir
bir
saymıştır
Kıyamet
günü
onların
herbiri
Allahın
huzuruna
tek
başına
çıkacaktır
İman
edip
salih
amel
işleyenler
var
ya
Rahmân
olan
Allah
onları
gönüllere
sevdirecektir
Ey
Muhammed
Biz
Kurânı
senin
dilin
üzere
kolaylaştırdık
ki
onunla
Allahtan
korkup
sakınanları
müjdeleyesin
inat
edenleri
de
korkutasın
Hem
onlardan
önce
nice
nesilleri
helak
ettik
Şimdi
onlardan
hiçbirini
görüyor
musun
yahud
onların
hafif
bir
sesini
işitiyor
musun
TAHA
yüzotuzbeş
âyet
olup
Mekkede
nâzil
olmuştur
Sûre
ismini
başındaki
Tâ
Hâ
harflerinden
almıştır
Hz
Ömerin
bu
sûre
vesilesiyle
Müslüman
oluşu
İslâm
tarihinin
önemli
bir
hatıra
sayfasıdır
Olay
kısaca
şöyledir
İslâmın
yaman
bir
düşmanı
olan
Hattâb
oğlu
Ömer
Resûlullahı
öldürme
vazifesini
üstlenmiş
ve
bu
iş
için
yola
çıkmı
ştı
Ancak
yolda
kız
kardeşi
Fatıma
ile
eniştesi
Saîdin
Müslüman
olduğunu
öğrenince
önce
onların
işini
bitirmeye
karar
verdi
Tâ
Hâ
sûresini
okumakta
olan
karı
koca
Ömerin
geldiğini
görünce
Kuran
sayfalarını
sakladılarsa
da
Ömer
onları
duymuştu
Oku
duklarını
görmek
istediğini
söyledi
İnkâr
etmeleri
üzerine
Saîde
saldırdı
Kendisine
mâni
olmak
isteyen
Fatımayı
tokatladı
Yüzlerinden
kanlar
akan
Fatıma
cesarete
gelerek
Müslüman
olduklarını
açıkça
söyledi
Kardeşinin
haline
acıyan
Ömer
bu
sefer
yum
uşak
bir
sesle
okuduklarını
tekrar
istedi
TâHâ
sûresinin
yazılı
bulunduğu
sayfaları
okuyunca
Kuranın
mucizeli
tesirinden
nasibini
alarak
Resûlullahın
huzuruna
gitti
ve
Müslüman
oldu
Tâ
Hâ
Ey
Muhammed
Kurânı
sana
sıkıntıya
düşesin
diye
ind
irmedik
Ancak
Allahtan
korkan
kimse
için
bir
öğüt
olarak
indirdik
Yeri
ve
yüce
gökleri
yaratanın
katından
yavaş
yavaş
bir
indirilişle
onu
indirdik
O
Rahmân
kudret
ve
hakimiyyetiyle
Arşa
hakim
oldu
Bütün
göklerde
olanlar
bütün
yerde
kiler
bu
ikisinin
arasında
ve
toprağın
altıda
bulunanlar
Onundur
Sen
Allaha
ettiğin
dua
ve
zikirle
sesini
yükseltirsen
bilki
Allah
bundan
mustağnîdir
Çünkü
O
şüphesiz
gizliyi
de
gizlinin
gizlisini
de
bilir
Allah
Odur
ki
kendisinden
başk
a
hiçbir
ilâh
yoktur
En
güzel
isimler
Onundur
Habîbim
Musanın
başından
geçen
hayat
hikayesi
sana
geldi
mi
Hani
o
bir
ateş
görmüştü
de
ailesine
Yerinizde
durun
benim
gözüme
bir
ateş
ilişti
belki
size
bir
kor
getiririm
yahut
ateşin
yan
ında
bir
yol
gösterici
bulurum
demişti
Ateşe
vardığı
zaman
şöyle
çağrıldı
Ey
Musa
Ben
şüphesiz
senin
Rabbinim
Hemen
ayakkabılarını
çıkar
çünkü
sen
kutsal
bir
vadi
olan
Tuvâdasın
Ben
seni
seçtim
şimdi
sana
vahyolunacak
şeyleri
din
le
Şüphesiz
ben
Allahım
benden
başka
hiçbir
ilâh
yoktur
Onun
için
bana
kulluk
et
ve
beni
anmak
için
namaz
kıl
Çünkü
kıyamet
muhakkak
gelecektir
Onun
vaktini
gizli
tutuyorum
ki
herkes
yaptığının
karşılığını
görsün
Sakın
kıyamete
inanmay
ıp
kendi
heva
ve
hevesine
uyan
kimse
seni
ona
iman
etmekten
alıkoymasın
sonra
helak
olursun
Ey
Musa
Sağ
elindeki
nedir
Musa
dedi
O
benim
asâm
değneğim
dır
ona
dayanırım
onunla
davarlarıma
yaprak
silkerim
ve
onda
başka
hacetlerim
faydal
anacağım
şeyler
de
var
Allah
Ey
Musa
onu
yere
bırakdedi
Musa
da
onu
bıraktı
bir
de
ne
görsün
o
bir
yılan
olmuş
koşuyor
Allah
buyurdu
ki
Tut
onu
korkma
biz
onu
yine
eski
durumuna
çevireceğiz
Bir
de
diğer
bir
mucize
olmak
üz
ere
elini
koynuna
koy
ki
kusursuz
olarak
bembeyaz
çıksın
Bunları
sana
en
büyük
mucizelerimizden
bir
kısmını
gösterelim
diye
yaptık
Firavuna
git
çünkü
o
hakikaten
azdı
Musa
dedi
ki
Ey
Rabbim
Benim
göğsüme
genişlik
ver
İşimi
kolaylaştır
Dilimden
düğümü
çöz
Ki
sözümü
iyi
anlasınlar
Bir
de
bana
ailemden
bir
vezir
ver
Kardeşim
Harunu
ver
Onunla
arkamı
kuvvetlendir
Elçilik
işimde
onu
bana
ortak
et
Ki
seni
çok
tesbih
edelim
Seni
çok
anal
ım
Şüphe
yok
ki
sen
bizi
görüp
duruyorsun
Allah
buyurdu
Ey
Musa
Dilediğin
şeyler
sana
verildi
And
olsun
biz
sana
diğer
bir
defa
daha
ihsan
etmiştik
Hani
bir
vakit
ilham
edilmesi
gereken
ancak
ilham
ile
bilinebilen
şu
ilhamı
a
nnene
verdik
Onu
Musayı
tabut
içine
koy
da
denize
bırak
Deniz
de
onu
sahile
atsın
Onu
hem
bana
düşman
hem
ona
düşman
olan
biri
alsın
Bir
de
benim
gözetimim
altında
yetiştirilmen
için
üzerine
katımdan
bir
sevgi
bırakmıştım
Ey
Musa
Hani
kız
kardeşin
Firavunun
sarayına
giderek
Ona
bakacak
birini
size
buluvereyim
mi
diyordu
Böylece
seni
tekrar
annene
verdik
ki
gözü
aydın
olsun
da
kederlenmesin
Hem
sen
bir
adam
öldürdün
de
seni
gamdan
kurtardık
Seni
çeşitli
musibetlerle
imtihan
ettik
Bu
sebeple
yıllarca
Medyen
halkı
içinde
kaldın
Sonra
ey
Musa
Belli
bir
çağa
peygamberlik
görevini
yüklenecek
bir
yaşa
geldin
Ben
seni
kendime
peygamber
seçtim
Sen
kardeşinle
birlikte
mucizelerimle
git
İkiniz
de
beni
anmakta
gevşekl
ik
etmeyin
Firavuna
gidin
çünkü
o
gerçekten
azdı
Varın
da
ona
yumuşak
söz
söyleyin
olur
ki
öğüt
dinler
yahut
korkar
Musa
ile
Harun
Rabbimiz
Onun
bize
kötülük
yapmasından
veya
azgınlığını
artırmasından
korkarız
dediler
Allah
bu
yurdu
ki
Korkmayın
zira
ben
sizinle
beraberim
işitir
ve
görürüm
Hemen
gidin
de
Firavuna
deyin
ki
Biz
Rabbinin
sana
gönderilen
elçileriyiz
Artık
İsrailoğullarını
bizimle
gönder
onlara
azab
etme
biz
sana
Rabbinden
bir
mucize
ile
geldik
Selam
doğru
yolda
gidenleredir
Bize
kesin
olarak
vahyolundu
ki
azab
şüphesiz
gerçeği
inkâr
edip
ona
sırt
çevirenleredir
Firavun
Ey
Musa
Sizin
Rabbiniz
kimdir
dedi
Musa
Bizim
Rabbimiz
her
şeye
şeklini
veren
sonra
da
yolunu
göstere
ndir
dedi
Firavun
Öyleyse
geçmiş
asırlar
daki
insanların
durumu
nedir
dedi
Musa
dedi
ki
Onların
bilgisi
Rabbimin
katında
bir
kitapta
yazılıdır
Rabbim
yanlış
yapmaz
ve
unutmaz
Yeryüzünü
sizin
için
bir
döşek
yapan
oradan
sizin
için
yollar
açan
ve
gökten
bir
su
indiren
Odur
İşte
biz
o
su
ile
türlü
türlü
bitkilerden
çiftler
çıkardık
Hem
siz
yiyin
hem
de
hayvanlarınızı
otlatın
Akıl
sahibleri
için
bunda
nice
ibretler
vardır
Sizi
yerden
topraktan
yarattık
yine
ölü
münüzden
sonra
ona
döndüreceğiz
Hem
de
ondan
sizi
bir
kere
daha
çıkaracağız
And
olsun
ki
biz
Firavuna
mucizelerimizin
hepsini
gösterdik
Böyle
iken
o
yine
onları
yalan
sayıp
kabulden
çekindi
Firavun
Musaya
şöyle
dedi
Ey
Musa
Sen
sihrin
le
bizi
yerimizden
çıkarmak
için
mi
geldin
bize
O
halde
biz
de
senin
sihrin
gibi
bir
sihirle
sana
geleceğiz
karşına
çıkacağız
şimdi
bizimle
senin
aranda
bir
vakit
ve
bir
buluşma
yeri
tayin
et
ki
ne
senin
ne
bizim
caymayacağımız
uygun
bir
yer
ol
sun
Musa
Sizinle
buluşma
zamanı
süs
bayramı
günü
ve
insanların
toplanacağı
kuşluk
vaktidir
dedi
Bunun
üzerine
Firavun
döndü
gitti
ve
bütün
hile
vasıtalarını
topladıktan
sonra
geldi
Musa
onlara
dedi
ki
Yazıklar
olsun
size
Allaha
y
alan
uydur
mayın
Sonra
bir
azab
ile
kökünüzü
keser
Gerçekten
Allaha
iftira
eden
hüsrana
uğramıştır
Sihirbazlar
aralarında
işlerini
tartıştılar
ve
konuşmalarını
gizli
tuttular
Sihirbazlar
daha
sonra
Musa
ve
Harunu
göstererek
şöyle
dediler
Bu
ikisi
muhakkak
sihirbazdır
büyüleriyle
sizi
yurdunuzdan
çıkarmak
ve
de
örnek
dininizi
yok
etmek
istiyorlar
Onun
için
bütün
tuzaklarınızı
bir
araya
getirin
sonra
hep
bir
sıra
halinde
gelin
Bugün
üstün
gelen
muhakkak
zafer
kazanmıştır
Sihirbazlar
Ey
Musa
Ya
sen
at
yahud
ilk
atan
biz
olalım
dediler
Musa
dedi
ki
Hayır
siz
atın
Bir
de
ne
görsün
Onların
ipleri
ve
değnekleri
yaptıkları
sihirden
ötürü
kendisine
sanki
yürüyorlarmış
gibi
geldi
Bu
yüzden
Musa
içinde
bir
korku
hissetti
Biz
dedik
ki
Korkma
çünkü
sen
muhakkak
üstünsün
galib
geleceksin
Sağ
elindekini
atıver
o
onların
yaptıklarını
yutar
Çünkü
onların
yaptıkları
ancak
bir
büyücü
tuzağıdır
Büyücü
ise
her
nerede
olursa
olsun
başarıya
ulaşamaz
Sonunda
bütün
sihirbazlar
secdeye
kapandılar
Musa
ile
Harunun
Rabbine
iman
ettik
dediler
Firavun
Ben
size
izin
vermeden
mi
ona
iman
ettiniz
O
muhakkak
size
sihir
öğreten
büyüğünüzdür
And
olsun
ki
ellerinizi
ve
ayaklarınızı
çaprazlama
kese
ceğim
ve
muhakkak
sizi
hurma
dallarına
asacağım
Böylece
hangimizin
azabının
daha
şiddetli
ve
devamlı
olduğunu
bileceksiniz
dedi
İman
eden
sihirbazlar
şöyle
dediler
Bize
gelen
bu
açık
mucizeler
ve
bizi
yaratana
karşı
asla
seni
tercih
edemeyiz
N
e
hüküm
vereceksen
ver
Sen
ancak
bu
dünya
hayatına
hükmedebilirsin
Doğrusu
biz
hem
günahlarımıza
hem
bizi
zorladığın
sihre
karşı
bizi
bağışlasın
diye
Rabbimize
iman
ettik
Allah
sevabça
senden
daha
hayırlı
ve
azab
verme
bakımından
da
daha
d
evamlıdır
Her
kim
Rabbine
suçlu
olarak
varırsa
şüphesiz
ki
ona
cehennem
vardır
Orada
ne
ölür
ne
de
dirilir
Kim
de
ona
bir
mümin
olarak
salih
ameller
işlemiş
olduğu
halde
varırsa
işte
onlara
en
yüksek
dereceler
vardır
Adn
cennetleri
vard
ır
ki
altlarından
ırmaklar
akar
onlar
orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
Ve
işte
bu
küfür
ve
isyandan
arınanların
mükafatıdır
Meâl
i
Şerifi
Gerçekten
Musaya
şöyle
vahyettik
Kullarımla
geceleyin
yürü
Mısırdan
çık
de
asânı
vurarak
onlara
de
nizde
kuru
bir
yol
aç
artık
firavun
tarafından
yetişilmekten
korkmazsın
ve
boğulmaktan
endişe
de
etmezsin
Firavun
ordularıyla
hemen
onları
takip
etti
denizden
kendilerini
sarıveren
korkunç
boğulma
sarıverdi
Böylece
Firavun
kavmini
yanlış
yola
sürükledi
ve
doğru
yola
götürmedi
Ey
İsrailoğulları
Sizleri
düşmanınızdan
kurtardık
ve
Tûr
dağının
sağ
yanında
size
söz
verdik
üzerinize
de
kudret
helvası
ve
bıldırcın
indirdik
Size
verdiğimiz
rızıkların
en
temizlerinden
yiyin
ve
bunda
taş
kınlık
etmeyin
sonra
üzerinize
gazabım
iner
Kimin
üzerine
de
gazabım
inerse
muhakkak
o
mahvolur
Bununla
beraber
şüphe
yok
ki
ben
tevbe
eden
iman
edip
salih
amel
işleyen
sonra
da
hak
yolda
sebat
gösteren
kimse
için
çok
bağışlayıcıyım
Ey
Mu
sa
Seni
kavminden
ayırıp
daha
çabuk
gelmeye
sevkeden
nedir
dedik
Musa
Onlar
benim
izimdeler
arkamdan
beni
takip
edip
geliyorlar
Ben
sana
acele
ettim
geldim
ki
hoşnud
olasın
dedi
Allah
Doğrusu
biz
senden
sonra
kavmini
imtihan
e
ttik
Sâmirî
onları
saptırdı
dedi
Hemen
Musa
öfkeli
ve
üzgün
olarak
kavmine
döndü
onlara
şöyle
dedi
Ey
kavmim
Rabbiniz
size
güzel
bir
vaad
ile
söz
vermedi
mi
Size
bu
süre
mi
çok
uzun
geldi
yoksa
Rabbinizden
size
bir
gazab
inmesini
arzu
ettiniz
de
mi
bana
olan
vaadinizden
caydınız
Onlar
dediler
ki
Biz
sana
verdiğimiz
sözden
kendiliğimizden
caymadık
Fakat
biz
o
Kıbtî
kavminin
süs
eşyasından
bir
takım
ağırlıklar
yüklenmiştik
Onları
ateşe
attık
Sâmirî
de
kendi
mücevheratını
böyle
ce
atmıştı
Nihayet
Sâmirî
onlara
böğüren
bir
buzağı
heykeli
ortaya
çıkardı
Bunun
üzerine
Sâmirî
ve
adamları
İşte
sizin
de
Musanın
da
ilâhı
budur
ama
o
unuttu
dediler
Onlar
görmüyorlar
mıydı
ki
o
buzağı
kendilerine
hiçbir
sözle
karşılık
veremiyor
onlara
ne
bir
zarar
ne
de
bir
yarar
vermeye
sahip
bulunamıyordu
And
olsun
ki
Harun
daha
önce
onlara
Ey
kavmim
Siz
bununla
buzağı
ile
imtihana
çekildiniz
Sizin
gerçek
Rabbiniz
Rahmândır
Gelin
bana
uyun
ve
emrime
itaat
edin
demişti
Onlar
cevap
olarak
şöyle
demişlerdi
Musa
bize
dönüp
gelinceye
kadar
biz
ona
tapmaya
elbette
devam
edeceğiz
Musa
gelince
kardeşine
şöyle
dedi
Ey
Harun
bunların
sapıklığa
düştüğünü
gördüğün
vakit
seni
engelleyen
ne
oldu
Neden
b
enim
yolumu
takip
etmedin
benim
emrime
karşı
mı
geldin
Harun
Ey
anamın
oğlu
Sakalımı
ve
başımı
saçımı
tutma
Ben
senin
İsrailoğulları
arasında
ayrılık
çıkardın
sözüme
bakmadın
diyeceğinden
korktum
dedi
Hz
Musa
bu
defa
Sâmirîye
döne
rek
Ey
Sâmirî
Senin
bu
yaptığın
nedir
dedi
Sâmirî
Onların
görmedikleri
bir
şey
gördüm
Sana
gelen
ilâhî
elçinin
Cebrailin
izinden
bir
avuç
toprak
aldım
ve
onu
erimiş
mücevheratın
içine
attım
Bunu
bana
böylece
nefsim
hoş
gösterdi
ded
i
Musa
ona
şöyle
dedi
Haydi
çekil
git
Artık
senin
için
hayat
boyunca
benimle
temas
yok
diye
söylemen
var
bir
vahşi
gibi
yapayalnız
yaşamağa
mahkum
olacaksın
Hem
senin
için
asla
kaçamayacağın
bir
ceza
daha
vardır
Bir
de
ibadet
edip
durduğun
ilâhına
bak
elbette
biz
onu
yakacağız
sonra
da
kül
edip
muhakkak
onu
denize
savuracağız
Sizin
ilâhınız
ancak
kendisinden
başka
hiçbir
ilâh
bulunmayan
Allahdır
Onun
ilmi
her
şeyi
kuşatmıştır
Ey
Muhammed
Sana
geçmişin
haberlerinden
bir
kı
smını
böylece
anlatıyoruz
Şüphe
yok
ki
sana
katımızdan
bir
zikir
düşünüp
kendisinden
ibret
alınacak
bir
kitab
verdik
Kim
ondan
yüz
çevirirse
şüphesiz
o
kıyamet
günü
bir
günah
yüklenecektir
Devamlı
o
azabın
altında
kalacaklar
Kıyamet
günü
onlar
için
bu
ne
fena
bir
yüktür
Sûra
üfürüleceği
gün
ki
biz
suçluları
o
gün
gözleri
korkudan
göğermiş
olarak
mahşerde
toplayacağız
Siz
dünyada
sadece
ongün
kaldınız
diye
kendi
aralarında
gizli
gizli
konuşurlar
Aralarında
ne
kon
uşacaklarını
biz
çok
iyi
biliriz
Görüşü
en
üstün
olan
Ancak
bir
gün
kaldınız
diyecektir
Ey
Muhammed
Sana
dağların
kıyametteki
durumunu
sorarlar
de
ki
Rabbim
onları
ufalayıp
savuracak
Böylece
yerlerini
dümdüz
boş
bir
halde
bırakaca
k
Orada
ne
bir
çukur
ne
de
bir
tümsek
göreceksin
O
gün
hiçbir
tarafa
sapmadan
o
davetçiye
Sûra
üfleyenin
çağrısına
uyarlar
Öyleki
Rahmânın
heybetinden
sesler
kısılmıştır
Artık
bir
fısıltıdan
başka
hiçbir
şey
işitemezsin
O
gün
Rahmânın
kendisine
izin
verdiği
ve
sözünden
hoşnud
olduğu
kimselerden
başkasının
şefaatı
fayda
vermez
Allah
onların
geleceklerini
de
geçmişlerini
de
bilir
Onlar
ise
Onu
ilmen
kavrayamazlar
Bütün
yüzler
diri
ve
bütün
yarattıklarını
gözeti
p
duran
Allaha
baş
eğmiştir
Bir
zulüm
yüklenen
gerçekten
hüsrana
uğramıştır
Her
kim
de
mümin
olarak
salih
amelleri
işlerse
artık
o
ne
bir
haksızlıktan
ve
ne
de
çiğnenmekden
korkar
İşte
böylece
biz
onu
Arapça
bir
Kurân
olarak
indirdik
Onda
tehditlerden
nice
türlüsünü
tekrar
tekrar
açıkladık
ki
belki
sakınırlar
yahut
onlara
bir
ibret
ve
uyanış
verir
Hükmü
her
yerde
geçerli
gerçek
hükümdar
olan
Allah
yücedir
Ey
Muhammed
Kurân
sana
vahyedilirken
vahiy
bitmeden
önce
unutma
korkusu
ile
Kurânı
okumada
acele
etme
Rabbim
benim
ilmimi
artır
de
Doğrusu
bundan
önce
Âdeme
bu
ağaçtan
yeme
diye
emrettik
fakat
unuttu
ve
biz
onda
bir
azim
bir
kararlılık
bulmadık
Bir
vakit
meleklere
Âdeme
hürmet
için
secde
edin
dem
iştik
İblisten
başka
hepsi
secde
etmiş
o
çekinmişti
Biz
de
Âdeme
şöyle
demiştik
Ey
Âdem
Şüphesiz
bu
İblis
sana
ve
eşine
düşmandır
Sakın
sizi
cennetten
çıkarmasın
sonra
bedbaht
olursun
sıkıntı
çeker
perişan
olursun
Doğrusu
seni
n
acıkmaman
ve
çıplak
kalmaman
ancak
cennettedir
Ve
sen
orada
ne
susarsın
ne
de
güneşin
sıcağında
kalırsın
Nihayet
şeytan
ona
vesvese
verdi
Şöyle
dedi
Ey
Âdem
Sana
sonsuzluk
ağacını
ve
çökmesi
olmayan
bir
saltanatı
göstereyim
mi
Bunun
üzerine
ikisi
de
o
ağaçtan
yediler
Hemen
ayıp
yerleri
kendilerine
açılıp
görünüverdi
Ve
üzerlerine
cennet
yaprağından
örtüp
yamamaya
başladılar
Âdem
Rabbinin
emrinden
çıktı
da
şaşırdı
Sonra
Rabbi
onu
seçti
de
tevbesini
kabul
buyurdu
ve
ona
doğru
yolu
gösterdi
Allah
onlara
şöyle
dedi
Birbirinize
düşman
olmak
üzere
hepiniz
oradan
cennetten
inin
Artık
benden
size
bir
hidayet
kitab
geldiği
zaman
kim
benim
hidayetime
uyarsa
işte
o
sapıklığa
düşmez
ve
ahirette
zahmet
çekmez
Her
kim
de
benim
zikrimden
Kurândan
yüz
çevirirse
bilsin
ki
ona
dar
bir
geçim
vardır
ve
onu
kıyamet
günü
kör
olarak
haşrederiz
O
zaman
Kurândan
yüz
çeviren
kimse
Rabbim
beni
niçin
kör
olarak
haşrettin
oysa
ben
gören
bir
kimseydim
der
Allah
Böyledir
sana
âyetlerimiz
gelmişti
de
onları
sen
unutmuştun
bugün
de
öylece
unutulursun
der
İşte
haddi
aşanları
Rabbinin
âyetlerine
inanmayanları
biz
böyle
cezalandırırız
Ve
muhakkak
ki
ahiret
azabı
dünya
azabından
daha
şiddetli
ve
daha
devamlıdır
Onları
yerlerinde
gezip
durdukları
şu
kendilerinden
önce
yok
ettiğimiz
bunca
nesillerin
o
korkunç
akibeti
doğru
yola
sevk
etmedi
mi
Doğrusu
bunda
ibret
alacak
aklı
olanlar
için
nice
deliller
vardır
Eğer
Rabbinin
verdiği
bir
hüküm
ve
tayin
ettiği
bir
süre
olmasaydı
hemen
azaba
uğrarlardı
O
halde
dediklerine
sabret
güneşin
doğmasından
önce
ve
batmasından
önce
Rabbini
hamd
ile
tesbih
et
Gecenin
bir
kısım
vakitlerinde
ve
gündüzün
etrafında
da
tesbih
et
ki
hoşnudluğa
eresin
Kâfirlerden
bir
kısmına
onları
sınamak
için
dünya
hayatının
zineti
olarak
verdiğimiz
ve
onunla
kendilerini
geçindirdiğimiz
şeye
mal
ve
saltanata
sakın
rağbetle
bakma
Rabbinin
ahiretteki
rızkı
daha
hayırlı
ve
daha
devamlıdır
Ey
Mu
hammed
Ehline
namaz
kılmalarını
emret
kendin
de
ona
sabırla
devam
et
Biz
senden
bir
rızık
istemiyoruz
Seni
biz
rızıklandırırız
Güzel
akibet
takva
sahiplerinindir
İnkâr
edenler
Rabbinden
bize
bir
mucize
getirse
ya
dediler
Onlara
önceki
kit
ablarda
olan
apaçık
deliller
gelmedi
mi
Eğer
biz
onları
bundan
peygamber
veya
Kurândan
önce
bir
azab
ile
yok
etseydik
muhakkak
Ey
Rabbimiz
bize
bir
peygamber
gönderseydin
de
alçak
ve
rezil
olmadan
önce
âyetlerine
uysaydık
olmaz
mıydı
diye
ceklerdi
De
ki
Hepimiz
beklemekteyiz
siz
de
bekleyedurun
Şüphesiz
düz
yolun
sahiplerinin
kimler
olduğunu
ve
kimlerin
doğru
yolda
bulunduğunu
yakında
bileceksiniz
ENBİYA
Enbiyâ
sûresi
yüzoniki
âyettir
ve
Mekkede
nâzil
olmuştur
Başk
a
konular
yanında
bilhassa
bazı
peygamberler
ve
onların
kavimleriyle
olan
münasebetlerinden
bahsettiği
için
Enbiyâ
Peygamberler
sûresi
adını
almıştır
İnsanların
hesab
görme
zamanı
yaklaştı
Onlar
ise
hâlâ
gaflet
içinde
yan
çizip
aldırmıyorlar
Rablerinden
kendilerine
gelen
her
yeni
hatırlatmayı
hep
eğlenerek
dinliyorlar
Kalbleri
hep
eğlencede
gaflette
hem
o
zalimler
aralarında
şu
gizli
fısıltıyı
yaptılar
Bu
ancak
sizin
gibi
bir
insan
Artık
göz
göre
göre
sihre
mi
gidip
uyarsınız
Peygamber
Benim
Rabbim
gökte
ve
yerde
söylenen
her
sözü
bilir
O
her
şeyi
işitir
her
şeyi
bilir
dedi
Onlar
Hayır
bunlar
karışık
rüyalardır
yok
onu
kendisi
uydurdu
yok
o
bir
şairdir
Böyle
değilse
önceki
peygamberler
gibi
o
da
bize
bir
muci
ze
getirsin
dediler
Onlardan
önce
yok
ettiğimiz
hiçbir
memleket
halkı
iman
etmedi
Şimdi
bunlar
mı
iman
edecekler
Ey
Muhammed
Biz
senden
önce
de
ancak
kendilerine
vahyettiğimiz
birtakım
erkekpeygamberler
gönderdik
Bilmiyorsanız
kitap
ehli
o
lanlara
sorun
Biz
onları
yemek
yemez
birer
cesed
kılmadık
ve
onlar
ölümsüz
de
değillerdi
Sonra
biz
onlara
verdiğimiz
sözü
yerine
getirdik
hem
onları
hem
de
dilediğimiz
kimseleri
kurtardık
aşırı
gidenleri
yok
ettik
Ey
Kureyş
topluluğu
And
olsun
size
öyle
bir
kitab
indirdik
ki
bütün
şan
ve
şerefiniz
ondadır
Hâlâ
akıllanmayacak
mısınız
Biz
halkı
zalim
olan
nice
memleketleri
kırıp
geçirdik
ve
onlardan
sonra
başka
milletler
var
ettik
Onlar
azabımızın
şiddetini
hissettikleri
zaman
oradan
kaçmaya
koyuluyorlardı
Koşup
kaçmayın
size
nimet
verilen
yere
yurtlarınıza
dönün
ki
sorguya
çekileceksiniz
dedik
Onlar
da
Vay
bizlere
Biz
gerçekten
zalimler
idik
dediler
Biz
onları
biçilmiş
bir
ekin
ve
bir
yığın
kül
haline
g
etirinceye
kadar
hep
sözleri
bu
feryad
olmuştur
Biz
gök
ile
yeri
ve
aralarındaki
şeyleri
boş
bir
eğlence
için
yaratmadık
Eğer
bir
eğlence
edinmek
isteseydik
elbette
onu
katımızdan
edinirdik
Yapacak
olsaydık
öyle
yapardık
Hayır
biz
hakkı
batılın
başına
çarparız
da
onun
beynini
parçalar
Bir
de
bakarsın
batıl
o
anda
yok
olup
gitmiştir
Allaha
yakıştırdığınız
vasıflardan
ötürü
size
yazıklar
olsun
Göklerde
ve
yerde
olan
bütün
varlıklar
Onundur
Katında
olanlar
Ona
kulluk
etmekten
ne
çekinirler
ne
de
yorulurlar
Gece
gündüz
hep
Allahı
tesbih
ederler
usanmazlar
Yoksa
Mekke
müşrikleri
birtakım
ilâhlar
edindiler
de
yerden
ölüleri
onlar
mı
diriltecekler
Eğer
yer
ile
gökte
Allahtan
başka
ilâhlar
olsaydı
bunların
ikis
i
de
muhakkak
fesada
uğrar
yok
olurdu
O
halde
Arşın
Rabbi
olan
Allah
onların
vasfetmekte
oldukları
şeylerden
bütün
noksanlıklardan
beridir
münezzehtir
O
yaptığından
sorumlu
olmaz
onlar
ise
sorumlu
tutulacaklardır
Yoksa
Ondan
başka
ilâhla
r
mı
edindiler
De
ki
Kesin
delilinizi
getirin
İşte
benimle
beraber
olanların
kitabı
ve
benden
öncekilerin
kitabı
Hayır
onların
çoğu
gerçeği
bilmezler
de
onun
için
yüz
çevirirler
Senden
önce
hiçbir
peygamber
göndermedik
ki
ona
şöyle
vahyetmiş
o
lmayalım
Gerçek
şu
ki
benden
başka
ilâh
yoktur
Onun
için
bana
ibadet
edin
Böyle
iken
dediler
ki
Rahmân
çocuk
edindi
Allah
bundan
münezzehtir
Doğrusu
melekler
Allahın
çocukları
değil
ikram
olunmuş
kullardır
Onlar
Allahın
sözünün
önün
e
geçmezler
hep
Onun
emriyle
hareket
ederler
Allah
onların
önlerindekini
de
arkalarındakini
de
yaptıklarını
ve
yapacaklarını
bilir
Onlar
Allahın
hoşnud
olduğu
kimseden
başkasına
şefaat
etmezler
Hepsi
de
Onun
korkusundan
titrerler
İçlerinden
kim
Ben
Ondan
başka
bir
ilâhım
derse
biz
ona
cehennemi
ceza
olarak
veririz
Zalimleri
biz
böyle
cezalandırırız
O
kâfir
olanlar
görmediler
mi
ki
göklerle
yer
bitişik
bir
halde
iken
biz
onları
ayırdık
Hayatı
olan
her
şeyi
sudan
yarattık
H
âlâ
inanmıyorlar
mı
Yeryüzünde
insanlar
sarsılmasın
diye
sabit
dağlar
yarattık
rahat
gidebilsinler
diye
dağların
aralarında
geniş
yollar
var
ettik
Gökyüzünü
de
korunmuş
bir
tavan
yaptık
Kâfirler
ise
gökyüzünün
alâmetlerinden
Allahın
kudret
ve
azametine
delalet
eden
delillerinden
yüz
çeviriyorlar
Geceyi
gündüzü
güneşi
ve
ayı
yaratan
Odur
Bunların
her
biri
kendi
dairesinde
dolaşmaktadır
Ey
Muhammed
Senden
önce
de
hiçbir
insanı
ölümsüz
kılmadık
sen
ölürsün
de
onlar
baki
kalır
m
ı
Senin
ölmenle
rahata
kavuşacaklarını
mı
sanıyorlar
Her
nefis
ölümü
tadacaktır
Sizi
bir
imtihan
olarak
kötülük
ve
iyilikle
deneyeceğiz
Hepiniz
de
sonunda
bize
döndürüleceksiniz
O
inkârcılar
seni
gördükleri
zaman
seni
alaya
alıyorlar
ve
İlâh
larınızı
diline
dolayan
bu
mudur
diyorlar
Halbuki
onlar
Rahmânın
kitabını
inkâr
ediyorlar
İnsan
aceleci
olarak
yaratılmıştır
Size
yakında
azaba
dair
alametlerimi
göstereceğim
Şimdi
siz
acele
etmeyin
Doğru
sözlü
iseniz
bildirin
bu
vaad
ne
zamandır
derler
Bu
kâfirler
ateşi
yüzlerinden
ve
sırtlarından
men
edemeyecekleri
ve
yardım
da
göremeyecekleri
zamanı
bir
bilseler
Doğrusu
bu
azap
onlara
ansızın
gelecek
de
kendilerini
şaşırtacaktır
Artık
ne
geri
çevrilmesine
güçleri
yetece
k
ne
de
kendilerine
mühlet
verilecektir
Yemin
olsun
ki
senden
önce
birçok
peygamberle
alay
edildi
de
içlerinden
alay
edenleri
o
alay
ettikleri
şey
azap
kuşatıverdi
De
ki
Geceleyin
ve
gündüzün
sizi
Rahmândan
kim
koruyabilir
Ama
onlar
Rab
lerinin
kitabından
yüz
çevirmektedirler
Yoksa
kendilerini
bize
karşı
savunacak
tanrıları
mı
var
O
tanrılar
kendilerine
bile
yardım
edemezler
katımızdan
da
dostluk
görmezler
Doğrusu
biz
o
kâfirleri
ve
atalarını
yaşattık
hatta
o
ömür
onlara
uzun
geldi
Fakat
şimdi
memleketlerini
her
yandan
eksilttiğimizi
görmüyorlar
mı
O
halde
üstün
gelen
onlar
mıdır
De
ki
Ben
sizi
ancak
vahiyle
korkutup
uyarıyorum
uyarıldıkları
zaman
sağırlar
çağrıyı
duymazlar
Yemin
olsun
ki
Rabbinin
azabından
az
bir
şey
onlara
dokunursa
muhakkak
Vay
bizlere
biz
gerçekten
zalimlerdik
diyeceklerdir
Biz
kıyamet
günü
için
doğru
teraziler
kurarız
hiçbir
kimse
hiçbir
haksızlığa
uğratılmaz
Yapılan
amel
bir
hardal
tanesi
ağırlığınca
da
olsa
onu
getirir
tart
ıya
koyarız
Hesap
görenler
olarak
da
biz
kâfiyiz
Yemin
olsun
ki
Musa
ve
Haruna
eğriyi
doğrudan
ayıran
kitabı
takva
sahibleri
için
bir
ışık
ve
öğüt
olarak
verdik
Onlar
görmedikleri
halde
Rablerinden
korkarlar
kıyamet
saatinden
de
titrerler
İşte
bu
Kurân
da
indirdiğimiz
kutsal
bir
kitaptır
Şimdi
siz
bunu
mu
inkâr
ediyorsunuz
And
olsun
ki
biz
daha
önce
İbrahime
de
rüşdünü
vermiştik
akla
uygun
olanı
göstermiştik
Biz
onu
biliyorduk
O
zaman
o
babasına
ve
kavmine
Bu
tapın
ıp
durduğunuz
heykeller
nedir
demişti
Onlar
Biz
atalarımızı
bunlara
tapar
bulduk
dediler
İbrahim
And
olsun
ki
sizler
de
atalarınız
da
apaçık
bir
sapıklık
içindesiniz
dedi
Onlar
Sen
bize
gerçeği
mi
getirdin
Sen
ciddi
mi
söylüyors
un
yoksa
şaka
mı
ediyorsun
dediler
O
şöyle
dedi
Hayır
Rabbiniz
göklerin
ve
yerin
Rabbidir
ki
onları
O
yaratmıştır
Ben
de
buna
şahidlik
edenlerdenim
Allaha
yemin
ederim
ki
siz
arkanızı
dönüp
gittikten
sonra
ben
putlarınıza
elbette
bir
tuzak
kuracağım
Derken
o
bunları
parça
parça
etti
Yalnız
kendisine
başvursunlar
diye
onların
büyüğünü
sağlam
bıraktı
Kavmi
Tanrılarımıza
bunu
kim
yaptı
Doğrusu
o
zalimlerden
biridir
dediler
Bazıları
İbrahim
denen
bir
gencin
onla
rı
diline
doladığını
duymuştuk
dediler
O
halde
onu
insanların
gözleri
önüne
getirin
olur
ki
aleyhinde
şahidlik
ederler
dediler
İbrahim
gelince
ona
Ey
İbrahim
bunu
tanrılarımıza
sen
mi
yaptın
dediler
İbrahim
Belki
onu
şu
büyükler
i
yapmıştır
konuşabiliyorlarsa
onlara
sorun
dedi
Bunun
üzerine
vicdanlarına
dönüp
kendi
kendilerine
dediler
ki
Doğrusu
siz
haksızsınız
Sonra
yine
eski
kafalarına
döndüler
And
olsun
ki
ey
İbrahim
bunların
konuşmayacağını
sen
de
bil
irsin
dediler
İbrahim
dedi
O
halde
Allahı
bırakıp
da
size
hiçbir
fayda
ve
zarar
veremeyecek
olan
putlara
mı
tapıyorsunuz
Size
de
Allahı
bırakıp
taptıklarınıza
da
yazıklar
olsun
siz
hâlâ
akıllanmayacak
mısınız
Onlar
Bir
şey
ya
pacaksanız
şunu
yakın
da
tanrılarınıza
yardım
edin
dediler
Biz
Ey
ateş
İbrahime
karşı
serin
ve
zararsız
ol
dedik
Ona
düzen
kurmak
istediler
fakat
biz
kendilerini
daha
fazla
hüsrana
uğrattık
Onu
da
Lûtu
da
âlemler
için
bereketli
ve
kutsal
kıldığımız
yere
ulaştırıp
kurtardık
Ona
İbrahime
İshakı
üstelik
bir
de
Yakubu
ihsan
ettik
ve
herbirini
salih
kimseler
kıldık
Onları
buyruğumuz
altında
insanlara
doğru
yolu
gösterecek
önderler
kıldık
Kendilerine
hayırlı
işler
yapm
ayı
namaz
kılmayı
zekat
vermeyi
vahyettik
Onlar
bize
kulluk
eden
kimselerdir
Biz
Lûta
da
bir
hüküm
bir
ilim
verdik
Onu
çirkin
işler
işleyen
kasabadan
kurtardık
Doğrusu
onlar
kötü
fasık
bir
kavimdi
Onu
ise
rahmetimizin
içine
aldık
Çünkü
o
salihlerdendi
Nuh
da
daha
önceleri
bize
yalvarmıştı
biz
de
onun
duasını
kabul
ettik
kendisini
ve
ailesini
büyük
sıkıntıdan
kurtardık
Âyetlerimizi
yalanlayan
kavminden
onun
öcünü
aldık
Şüphesiz
onlar
kötü
bir
kavimdiler
Biz
de
hepsini
suda
boğduk
Davud
ve
Süleymanı
da
hatırla
Hani
onlar
ekin
hakkında
hüküm
veriyorlardı
Hani
milletin
koyunları
geceleyin
içinde
yayılmıştı
biz
onların
hükmüne
şahittik
Biz
onun
hükmünü
hemen
Süleymana
bildirmiştik
zaten
herbirine
hüküm
ve
ilim
vermiştik
Davudla
beraber
tesbih
etsinler
diye
dağları
ve
kuşları
buyruk
altına
aldık
Bütün
bunları
yapan
bizdik
Ona
sizi
savaşta
korumak
için
zırh
yapma
sanatını
öğrettik
artık
şükreder
misiniz
Bereketli
kıldığımız
yere
doğru
Süle
ymanın
emriyle
yürüyen
şiddetli
rüzgarı
onun
buyruğuna
verdik
Biz
her
şeyi
biliyorduk
Onun
için
dalgıçlık
yapan
ve
bundan
başka
işler
de
gören
şeytanlardan
da
onun
buyruğu
altına
verdik
Onların
hepsini
biz
gözetiyorduk
Eyyûb
da
Başıma
bir
b
ela
geldi
sana
sığındım
sen
merhametlilerin
en
merhametlisisin
diye
Rabbine
nida
etti
Biz
de
onun
duasını
kabul
ettik
de
başına
gelenleri
kaldırdık
Katımızdan
bir
rahmet
ve
kulluk
edenlere
bir
hatıra
olmak
üzere
ona
tekrar
ailesini
ve
kaybettik
leriyle
bir
mislini
daha
verdik
İsmail
İdris
ve
Zülkifli
de
hatırla
Onların
hepsi
de
sabredenlerdendi
Onları
da
rahmetimizin
içine
aldık
Onlar
gerçekten
salih
olanlardandı
Zünnunu
balık
sahibi
Yunusu
da
hatırla
Hani
o
öfkelenere
k
gitmişti
de
bizim
kendisini
hiçbir
zaman
sıkıştırmayacağımızı
sanmıştı
Fakat
sonunda
karanlıklar
içinde
Senden
başka
ilâh
yoktur
sen
münezzehsin
Şüphesiz
ben
haksızlık
edenlerden
oldum
diye
seslenmişti
Biz
de
duasını
kabul
ile
icabet
ettik
k
endisini
üzüntüden
kurtardık
İşte
biz
iman
edenleri
böyle
kurtarırız
Zekeriya
da
hani
Rabbine
Rabbim
Beni
tek
başıma
bırakma
sen
varislerin
en
hayırlısısın
diye
nida
etmişti
Biz
de
duasını
kabul
ile
icabet
ettik
de
kendisine
Yahyayı
ihsan
ettik
Ve
eşini
doğum
yapmaya
elverişli
hale
getirdik
Doğrusu
onlar
iyiliklerde
yarışıyorlar
umarak
ve
korkarak
bize
yalvarıyorlardı
Bize
karşı
derin
saygı
duyuyorlardı
Irzını
koruyan
Meryeme
ruhumuzdan
üflemiş
onu
ve
oğlunu
âlemler
için
bir
m
ucize
kılmıştık
Doğrusu
bu
sizin
ümmetiniz
tevhid
dini
olan
müslümanlık
bir
tek
ümmettir
bir
tek
din
olarak
sizin
dininizdir
Ben
de
sizin
Rabbinizim
O
halde
bana
kulluk
edin
Ama
insanlar
din
konusunda
aralarında
bölüklere
ayrıldılar
ama
h
epsi
bize
döneceklerdir
İnanmış
olarak
yararlı
iş
işleyenin
emeği
inkâr
edilmeyecektir
Biz
şüphesiz
onu
yazmaktayız
Yok
ettiğimiz
bir
memleket
ahalisinin
ahiretteki
cezasını
da
çekmek
üzere
bize
dönmemesi
gerçekten
imkansızdır
Nihayet
Ye
cûc
ve
Mecûcun
seddi
açıldığı
zaman
ki
onlar
her
dere
ve
tepeden
akın
edip
çıkarlar
Ve
gerçek
vaad
yaklaştığında
işte
o
zaman
kâfir
olanların
gözleri
beleriverir
Eyvah
bizlere
Doğrusu
biz
bundan
gaflet
içindeydik
hayır
biz
zalim
kimselerdik
derler
Siz
ve
Allahdan
başka
taptıklarınız
cehennemin
yakıtısınız
oraya
gireceksiniz
Eğer
onlar
ilâh
olsalardı
oraya
girmeyeceklerdi
Hepsi
orada
temelli
kalacaktır
Orada
onların
bir
inlemeleri
vardır
Bunlar
orada
sağır
olup
bir
şey
de
işitemezler
Şüphesiz
katımızdan
kendileri
için
güzel
şeyler
takdir
edilmiş
olanlar
işte
oradan
cehennemden
uzak
tutulanlardır
Bunlar
onun
cehennemin
uğultusunu
bile
duymazlar
Canlarının
istediği
şeyler
içinde
temelli
kalırlar
O
en
büyük
korku
bunları
üzmez
kendilerini
melekler
Size
söz
verilen
gün
işte
bugündür
diye
karşılarlar
Göğü
kitab
dürer
gibi
dürdüğümüz
zaman
yaratmaya
ilk
başladığımız
gibi
katımızdan
verilmiş
bir
söz
olarak
onu
tekrar
var
edeceğiz
Doğrusu
bi
z
bunları
yaparız
And
olsun
ki
Tevrattan
sonra
Zebûrda
da
yeryüzüne
ancak
iyi
kullarımın
mirasçı
olduğunu
yazmıştık
Şüphesiz
bu
Kurânda
kulluk
eden
kimseler
için
kâfi
bir
öğüt
vardır
Ey
Muhammed
biz
seni
ancak
âlemlere
rahmet
olar
ak
gönderdik
De
ki
bana
ancak
şöyle
vahyolunuyor
İlâhınız
ancak
tek
bir
ilâhtır
Şimdi
siz
artık
müslüman
oluyor
musunuz
Eğer
yine
de
yüz
çevirirlerse
de
ki
Size
düpedüz
açıkladım
tehdit
olunduğunuz
şeyin
yakın
mı
uzak
mı
olduğunu
bi
lmem
Şüphesiz
Allah
açığa
vurulan
sözü
de
bilir
gizlediklerinizi
de
bilir
Bilmem
belki
bu
gecikme
sizi
denemek
ve
bir
süreye
kadar
geçindirmek
içindir
Hz
Peygamber
şöyle
dedi
Ey
Rabbim
Aramızda
gerçekle
hükmet
ve
Rabbimiz
O
Rahmân
dır
ki
isnad
ettiğiniz
yalan
vasıflarınıza
karşı
yardımına
sığınılacak
olan
ancak
Odur
HAC
Sûre
yetmişsekiz
âyettir
Müfessirlerin
çoğunluğuna
göre
âyetten
itibaren
âyet
Medinede
diğerleri
Mekkede
nâzil
olmuştur
Bu
sûrede
hac
farizasının
daha
önce
Hz
İbrahim
tarafından
başlatıldığından
ve
Hz
Muhammed
s
a
tarafından
da
devam
ettirildiğinden
bahsedildiği
için
sûreye
Hac
sûresi
denilmiştir
Ey
İnsanlar
Rabbinizden
sakının
şüphesiz
o
kıyamet
gününün
sarsıntısı
çok
büyü
k
bir
şeydir
Onu
göreceğiniz
gün
her
emzikli
kadın
emzirdiğinden
geçer
Ve
her
hamile
kadın
çocuğunu
düşürür
İnsanları
hep
sarhoş
görürsün
halbuki
sarhoş
değillerdir
Fakat
Allahın
azabı
çok
şiddetlidir
İnsanlardan
bazıları
Allah
hakkında
bir
b
ilgisi
olmadığı
halde
tartışır
da
her
azılı
şeytanın
ardına
düşer
O
şeytanki
hakkında
şöyle
hüküm
verilmiştir
Şüphesiz
kim
onu
dost
edinirse
o
muhakkak
onu
saptırır
ve
doğruca
cehennem
azabına
götürür
Ey
insanlar
Eğer
öldükten
sonra
dirilmekt
en
şüphede
iseniz
bilin
ki
ne
olduğunuzu
size
açıklamak
için
şüphesiz
biz
sizi
topraktan
sonra
nutfeden
spermadan
sonra
bir
alekadan
embriodan
sonra
yapısı
belli
belirsiz
bir
et
parçasından
yaratmışızdır
Dilediğimizi
belli
bir
süreye
kadar
rahimle
rde
tutarız
Sonra
sizi
bir
çocuk
olarak
çıkartırız
sonra
sizi
olgunluk
çağına
erişmeniz
için
bırakırız
Bununla
beraber
kiminiz
öldürülür
kiminiz
de
önceki
bilgisinden
sonra
hiçbir
şey
bilmemek
üzere
ömrünün
en
fena
zamanına
ulaştırılır
Bir
de
yeryü
zünü
görürsün
ki
kupkurudur
fakat
biz
onun
üzerine
su
indirdiğimiz
zaman
harekete
geçer
kabarır
ve
her
güzel
çiftten
bitkiler
bitirir
İşte
bunlar
gösteriyor
ki
Allah
şüphesiz
haktır
Şüphesiz
ölüleri
o
diriltir
ve
o
her
şeye
kadirdir
Kıyamet
is
e
şüphesiz
gelecek
ve
muhakkak
ki
Allah
bütün
kabirlerde
olan
kimseleri
tekrar
diriltecektir
İnsanlardan
kimi
de
vardır
ki
ne
bir
bilgiye
ne
bir
delile
ne
de
aydınlatıcı
bir
kitaba
dayanmaksızın
Allah
hakkında
tartışır
Allah
yolundan
şaşırtmak
s
aptırmak
için
büyüklük
taslayarak
tartışır
Dünyada
ona
bir
rezillik
vardır
Kıyamet
gününde
ise
ona
cehennem
azabını
tattıracağız
Ona
Bunlar
senin
ellerinle
kazandığın
günahlar
sebebiyledir
denir
Şüphesiz
Allah
kullarına
zulmeden
değildir
İnsanlardan
kimi
de
Allaha
bir
yar
kenarındaymış
gibi
ibadet
eder
eğer
kendisine
bir
iyilik
gelirse
ona
gönlü
yatışır
ve
eğer
başına
bir
bela
gelirse
yüzüstü
dönüverir
Dünyayı
da
ahireti
de
kaybeder
İşte
apaçık
kayıp
budur
Allahı
bırakır
da
kendi
ne
ne
zarar
ne
menfaat
veremeyecek
şeylere
yalvarır
İşte
derin
sapıklık
budur
Herhalde
o
zararı
faydasından
daha
yakın
olana
yalvarıyor
Yalvardığı
şey
ne
kötü
yardımcı
ve
ne
kötü
yoldaştır
Şüphe
yok
ki
Allah
iman
edip
salih
amelleri
işleyenl
eri
altından
ırmaklar
akan
cennetlere
koyacak
Şüphesiz
Allah
dilediğini
yapar
Allahın
ona
peygambere
dünyada
ve
ahirette
yardım
etmeyeceğini
sanan
kimse
hemen
yukarıya
bir
ip
uzatsın
sonra
kendini
intihar
edip
boğsun
da
baksın
bu
hilesi
kendisi
ni
öfkelendiren
şeyi
giderecek
mi
İşte
biz
onu
Kurânı
böylece
apaçık
âyetler
olarak
indirdik
Şüphesiz
Allah
dilediğini
doğru
yola
eriştirir
Şüphesiz
o
iman
edenler
yahudi
olanlar
sabiîler
yıldıza
tapanlar
hıristiyanlar
ateşe
tapanlar
ve
Allaha
eş
koşanlar
yok
mu
Allah
kıyamet
günü
bunların
arasını
şüphesiz
ayıracaktır
Çünkü
Allah
her
şeyi
hakkıyla
görüp
bilendir
Görmedin
mi
göklerdeki
kimseler
yerdeki
kimseler
güneş
ay
ve
yıldızlar
dağlar
ağaçlar
bütün
hayvanlar
ve
insanlardan
birçoğu
hep
Allaha
secde
ediyor
Birçoğunun
üzerine
de
azab
hak
olmuştur
Allah
kimi
hor
ve
hakir
kılarsa
artık
ona
ikram
edecek
yoktur
Şüphesiz
Allah
dilediği
şeyi
yapar
Şu
ikisi
Rableri
hakkında
tartışmaya
girmiş
iki
hasımdır
Onu
ink
ar
edenler
için
ateşten
elbiseleri
biçilmiştir
Başlarının
üstünden
kaynar
su
dökülür
Bununla
karınlarındaki
ve
derileri
eritilir
Bir
de
bunlara
demirden
kamçılar
vardır
Uğradıkları
gamdan
dolayı
oradan
ne
zaman
çıkmak
isteseler
her
defas
ında
oraya
geri
çevrilirler
Yakıcı
azabı
tadın
denir
Şüphesiz
Allah
iman
edip
yararlı
iş
işleyenleri
altından
ırmaklar
akan
cennetlere
koyacak
orada
altın
bilezikler
ve
inciler
takınacaklar
Oradaki
elbiseleri
de
ipektendir
Hem
sözün
güzelin
i
işitecek
duruma
ulaştırılmışlar
hem
de
övülmeye
layık
olan
Allahın
yoluna
eriştirilmişlerdir
Şüphesiz
inkâr
edenlere
Allahın
yolundan
yerli
ve
yolcu
bütün
insanlar
için
eşit
kılınan
Mescid
i
Haramdan
alıkoyanlara
ve
orada
zulümle
yanlış
yola
saptırmak
isteyene
can
yakıcı
bir
azab
tattırırız
Bir
zamanlar
Kâbenin
yerini
İbrahime
şu
şekilde
hazırlamıştık
Sakın
bana
hiçbir
şeyi
ortak
koşma
tavaf
edenler
orada
kıyama
duranlar
ruku
edenler
ve
secdeye
varanlar
için
evimi
tertemiz
et
İnsanları
hacca
çağır
yürüyerek
veya
incelmiş
binekler
üstünde
uzak
yollardan
her
derin
vadiyi
aşarak
sana
gelsinler
Ta
ki
kendilerine
ait
birtakım
menfaatlere
şahid
olsunlar
Allahın
kendilerine
rızık
olarak
verdiği
hayvanları
belli
günlerde
ku
rban
ederken
Onun
adını
ansınlar
Siz
de
onlardan
yiyin
yoksulu
fakiri
de
doyurun
Sonra
kirlerini
giderip
temizlensinler
Adaklarını
yerine
getirsinler
Kâbeyi
tavaf
etsinler
Emir
budur
Allahın
yasaklarına
kim
saygı
gösterirse
bu
kendisi
i
çin
Rabbinin
katında
şüphesiz
hayırdır
Size
bildirilegelenden
başka
bütün
hayvanlar
helal
kılınmıştır
O
halde
o
pis
putlardan
kaçının
ve
yalan
sözden
sakının
Allah
için
Ona
eş
koşmayan
Onun
birliğine
inanmış
kimseler
olun
Allaha
ortak
koşan
kimse
gökten
düşüp
de
kuşların
kaptığı
veya
rüzgarın
bir
uçuruma
sürüklediği
şeye
benzer
Bu
böyledir
kim
Allahın
nişanelerine
kurbanlıklarına
saygı
gösterirse
şüphesiz
o
kalblerin
takvasındandır
Sizin
için
onlarda
belli
bir
süreye
kadar
bir
ta
kım
faydalar
vardır
Sonra
bunlar
Beyt
i
atik
kâbe
de
son
bulurlar
Her
ümmet
için
Allahın
kendilerine
rızık
olarak
verdiği
kurbanlık
hayvanların
üzerine
Onun
adını
ansınlar
diye
bir
mabed
yapmışızdır
Hepinizin
ilâhı
bir
tek
ilâhtır
Onun
için
yalnız
Ona
teslim
olan
müslümanlar
olun
Ey
Muhammed
Allaha
itaat
eden
alçak
gönüllüleri
müjdele
Ki
Allah
anıldığı
vakit
onların
kalpleri
titrer
Onlar
başlarına
gelene
sabreden
namaz
kılan
kimselerdir
Kendilerine
verdiğimiz
rızıktan
Allah
yolunda
harcarlar
Kurbanlık
deve
ve
sığırları
Allahın
size
olan
nişanelerinden
kıldık
Sizin
için
onlarda
hayır
vardır
Ön
ayaklarının
biri
bağlı
halde
keserken
üzerlerine
Allahın
adını
anın
Yanları
yere
yaslandığı
vakit
de
onlardan
yiyin
kanaat
edip
ist
emeyene
de
isteyene
de
yedirin
Böylece
onları
sizin
buyruğunuza
verdik
ki
şükredesiniz
Elbette
onların
etleri
ve
kanları
Allaha
ulaşmayacaktır
Ancak
Ona
sizin
takvanız
erecektir
Onları
bu
şekilde
sizin
buyruğunuza
verdi
ki
size
yolunu
gösterdi
ğinden
dolayı
Allahı
tekbir
ile
yüceltesiniz
Ey
Muhammed
Vazifelerini
güzelce
yapan
iyilik
sevenleri
müjdele
Şüphesiz
Allah
inananları
savunur
Çünkü
Allah
hâin
ve
nankörlerin
hiçbirini
sevmez
Kendilerine
savaş
açılan
kimselere
kâfirlere
k
arşı
koymak
için
izin
verildi
Çünkü
onlar
zulme
uğradılar
Şüphesiz
Allah
onları
zafere
ulaştırmaya
kadirdir
Onlar
Rabbimiz
Allahtır
demelerinden
başka
bir
sebep
olmaksızın
haksız
yere
yurtlarından
çıkarıldılar
Eğer
Allah
insanların
bir
kısmını
bir
kısmı
ile
defetmeseydi
manastırlar
kiliseler
havralar
ve
içinde
Allahın
adı
çok
anılan
mescidler
elbette
yıkılırdı
Şüphesiz
Allah
kendi
dini
ne
yardım
edene
yardım
edecektir
Şüphesiz
Allah
çok
güçlüdür
çok
izetlidir
her
şeye
galiptir
Onlar
o
müminlerdir
ki
eğer
kendilerini
yeryüzünde
iktidar
mevkiine
getirirsek
namazı
kılarlar
zekatı
verirler
iyiliği
emrederler
ve
fenalığı
yasak
ederler
Bütün
işlerin
sonu
sırf
Allaha
âittir
Ey
Muhammed
Eğer
seni
müşrikler
yalanlıyorlarsa
bil
ki
onlardan
önce
Nûh
kavmi
Âd
ve
Semûd
kavimleri
de
kendi
peygamberlerini
yalancı
saydılar
İbrahimin
kavmi
de
Lûtun
kavmi
de
peygamberlerini
yalancı
saydılar
Şuaybın
kavmi
olan
Medyen
halkı
da
Şûaybı
yalanladı
Musa
da
Firavun
tarafından
yalanlandı
Ben
de
o
kâfirlere
bir
süre
verdim
Sonra
da
onları
yakalayıverdim
Beni
tanımamak
nasılmış
görsünler
Nice
memleketler
vardı
ki
zulüm
yaparlarken
biz
onları
yok
ettik
Artık
damları
çökmüş
duvarları
üzerine
yıkılmıştır
Geri
de
Nice
terkedilmiş
kuyularla
bomboş
kalmış
yüksek
saraylar
bırakılmıştır
Yeryüzünde
dolaşmıyorlar
mı
ki
olanları
akledecek
kalbleri
işitecek
kulakları
olsun
Gerçek
şudur
ki
gözler
kör
olmaz
fakat
asıl
göğüslerin
içindeki
kalpler
kör
olur
Bir
de
senden
acele
azab
istiyorlar
Elbette
Allah
sözünden
caymaz
Bununla
beraber
Rabbinin
katında
birgün
sizin
sayacaklarınızdan
bin
sene
gibidir
Zulmedip
dururlarken
kendilerine
mühlet
verdiğim
nice
memleket
halkı
vardı
ki
sonunda
onları
yakalay
ıvermiştim
Dönüş
ancak
banadır
Habîbim
De
ki
Ey
insanlar
Ben
size
ancak
apaçık
anlatan
bir
uyarıcıyım
İşte
iman
edip
salih
amel
işleyenler
için
hem
bir
mağfiret
hem
de
cennette
tükenmez
bir
rızık
vardır
Âyetlerimizi
tartışarak
boz
maya
uğraşanlara
gelince
işte
onlar
cehennemliktirler
Böyle
de
ve
temennilere
uyma
Çünkü
Ey
Muhammed
Biz
senden
önce
hiçbir
elçi
ve
hiçbir
peygamber
göndermedik
ki
o
bir
şey
temenni
ettiği
zaman
şeytan
onun
arzusuna
şüpheler
karıştırmasın
Bunu
n
üzerine
Allah
şeytanın
karıştırdığı
şüpheyi
giderir
Sonra
da
Allah
âyetlerini
tahkim
eder
güçlendirir
Allah
Alîmdir
herşeyi
bilir
Hakîmdir
Hikmet
sahibidir
Allah
şeytanın
karıştırdığını
kalblerinde
hastalık
bulunan
ve
kalpleri
kaskatı
ol
an
kimseleri
sınamaya
vesile
kılar
Zalimler
şüphesiz
haktan
uzak
derin
bir
ayrılık
içindedirler
Bir
de
kendilerine
ilim
verilmiş
olanlar
Kurânın
şüphesiz
Rabbinden
gelen
bir
gerçek
olduğunu
bilsinler
ve
ona
iman
etsinler
de
kalpleri
ona
saygı
du
ysun
Çünkü
Allah
iman
edenleri
doğru
yola
eriştirir
İnkâr
edenler
de
kendilerine
ansızın
kıyamet
gelinceye
veya
akîm
kısır
bir
günün
azabı
gelinceye
kadar
Kurândan
şüphe
etmekte
devam
edip
giderler
O
gün
hükümranlık
yalnız
Allahındır
O
aralarında
hükmünü
verir
Artık
iman
edip
yararlı
iş
işleyenler
nimet
cennetlerindedirler
İnkâr
edip
âyetlerimizi
yalan
sayanlar
ise
işte
bunlar
için
hakîr
düşüren
bir
azab
vardır
Allah
yolunda
hicret
edip
de
sonra
öldürülmüş
veya
ölmüş
olanlara
gelince
elbette
Allah
onları
güzel
bir
rızıkla
rızıklandıracaktır
Çünkü
Allah
rızık
verenlerin
en
hayırlısıdır
Allah
onları
hoşnud
olacakları
bir
yere
cennete
elbette
koyacaktır
Şüphesiz
Allah
Alîmdir
herşeyi
bilir
Halîmdir
Kullarına
yumuşa
k
davranır
Bu
böyledir
kim
kendisine
yapılan
cezaya
aynı
ile
karşılık
verir
de
sonra
yine
kendisine
zulüm
yapılırsa
muhakkak
ki
Allah
ona
yardım
eder
Allah
şüphesiz
çok
af
edicidir
çok
bağışlayıcıdır
Çünkü
Allah
geceyi
gündüzün
içine
sok
ar
gündüzü
de
gecenin
içine
sokar
Şüphesiz
Allah
Semîdir
herşeyi
işitir
Basîrdir
herşeyi
gö
rür
Bu
sonsuz
güç
şundandır
Çünkü
Allah
varlığı
kendinden
olan
Haktır
Müşriklerin
Onu
bırakıp
da
tapındıkları
putlar
ise
hep
bâtıldır
Şüphesiz
Al
lah
yücedir
büyüktür
Görmedin
mi
Allahın
gökten
indirdiği
su
ile
yeryüzü
nasıl
yem
yeşil
oluyor
Gerçekten
Allah
çok
lütufkârdır
her
şeyden
haberdardır
Göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hep
Onundur
Doğrusu
Allah
müstağnîdir
övülmeğe
layıktır
Görmedin
mi
ki
Allah
bütün
yerdekileri
ve
emriyle
denizlerde
akıp
giden
gemileri
hep
sizin
buyruğunuz
altına
verdi
Göğü
de
izni
olmaksızın
yere
düşmekten
o
koruyup
havada
tutuyor
Şüphesiz
Allah
insanlara
çok
şefkatlidir
çok
merhametlidir
Size
ilk
defa
hayat
veren
sonra
öldürecek
olan
sonra
da
yeniden
diriltecek
olan
Odur
İnsan
gerçekten
pek
nankördür
Biz
her
ümmet
için
bir
şeriat
tayin
ettik
ki
onlar
onunla
amel
ederler
Bunun
için
ey
Muhammed
bu
konuda
seninle
hiçbir
zaman
çe
kişmesinler
İnsanları
Rabbine
ibadet
etmeye
çağır
Şüphesiz
sen
gerçekten
hidayete
götüren
doğru
bir
yol
üzerindesin
Eğer
seninle
tartışırlarsa
de
ki
Allah
yaptıklarınızı
çok
iyi
bilir
Ayrılığa
düştüğünüz
şeyler
hakkında
kıyamet
günü
All
ah
aranızda
hükmünü
verecektir
Bilmez
misin
ki
Allah
gökte
ve
yerde
ne
varsa
hepsini
bilir
Şüphesiz
bunlar
bir
kitabtadır
Hiç
şüphe
yok
ki
bunlar
Allaha
pek
kolaydır
Onlar
Allahı
bırakıp
da
Onun
haklarında
hiçbir
delil
indirmediği
ve
kend
ilerinde
de
bir
bilgi
bulunmayan
şeylere
taparlar
Zalimler
için
hiçbir
yardımcı
yoktur
Âyetlerimiz
kendilerine
apaçık
olarak
okunduğu
zaman
o
kâfirlerin
yüzlerinden
inkârlarını
anlarsın
Neredeyse
kendilerine
âyetlerimizi
okuyanlara
saldıracaklar
De
ki
Şimdi
size
ondan
daha
kötü
olanını
haber
vereyim
mi
O
ateştir
Allah
bunu
kâfir
olanlara
vaad
buyurdu
O
ne
kötü
bir
dönüş
yeridir
Ey
insanlar
Bir
misal
verilmektedir
şimdi
ona
iyi
kulak
verin
Sizin
Allahı
bırakıp
taptıklarınız
bir
aray
a
gelseler
bir
sinek
bile
yaratamayacaklardır
Sinek
onlardan
bir
şey
kapsa
onu
kurtaramazlar
İsteyen
de
istenen
de
âcizdir
Allahın
büyüklüğünü
gereği
gibi
değerlendirip
bilemediler
Şüphesiz
ki
Allah
çok
kuvvetlidir
her
şeye
üstündür
Allah
hem
meleklerden
hem
de
insanlardan
elçiler
seçer
Şüphesiz
Allah
her
şeyi
işitir
her
şeyi
görür
O
geçmişlerini
ve
geleceklerini
bilir
Bütün
işler
Allaha
döndürülür
Ey
iman
edenler
rükû
edin
secdeye
varın
Rabbinize
kulluk
edin
iyilik
yapın
ki
kurtulabilesiniz
Allah
uğrunda
gerektiği
gibi
cihad
edin
Sizi
o
seçmiş
babanız
İbrahimin
yolu
olan
dinde
sizin
için
bir
zorluk
kılmamıştır
Daha
önce
ve
Kurânda
Peygamberin
size
şahid
olması
sizin
de
insanlara
şahid
olmanız
için
size
müslü
man
adını
veren
Odur
Artık
namaz
kılın
zekat
verin
Allaha
sarılın
O
sizin
sahibinizdir
O
ne
güzel
sahip
ve
ne
güzel
yardımcıdır
MÜMİNUN
yüzonsekiz
âyet
olup
Mekkede
nâzil
olmuştur
Özellikle
ilk
âyetlerinde
kurtuluşa
eren
müminlerin
i
badetlerinden
ahlâki
yaşayışlarından
ve
nâil
olacakları
uhrevî
nimetlerden
bahsedildiği
için
sûre
el
Müminûn
adını
almıştır
Nitekim
Abdullah
b
Abbastan
rivayet
edilen
bir
hadiste
Hz
Peygamber
s
a
bu
âyetlerin
inzâlini
müteakip
Bana
on
âyet
i
ndi
ki
durumu
bunlara
uyan
cennete
gidecektir
buyurdu
ve
bu
sûrenin
ilk
on
âyetini
okudu
Gerçekten
müminler
kurtuluşa
ermiştir
Onlar
ki
namazlarında
huşû
içindedirler
Onlar
ki
boş
ve
yararsız
şeylerden
yüz
çevirirler
Onlar
ki
zekat
v
azifelerini
yerine
getirirler
Ve
onlar
ki
iffetlerini
korurlar
Ancak
eşleri
ve
ellerinin
sahip
olduğu
cariyeleri
hariç
Bunlarla
ilişkilerinden
dolayı
kınanmış
değillerdir
Şu
halde
kim
bunun
ötesine
gitmeyi
isterse
işte
bunlar
haddi
a
şan
kimselerdir
Yine
onlar
ki
emanetlerine
ve
ahidlerine
riayet
ederler
Ve
onlar
ki
namazlarını
muhafaza
ederler
İşte
asıl
onlar
varislerdir
Ki
Firdevse
varis
olan
bu
kimseler
orada
ebedî
kalırlar
And
olsun
biz
insanı
çamurdan
bir
sülâleden
süzülüp
çıkarılmış
çamurdan
yarattık
Sonra
onu
emin
ve
sağlam
bir
karargahta
rahimde
nutfe
sperma
haline
getirdik
Sonra
nutfeyi
bir
alaka
embrio
yarattık
derken
o
alakayı
bir
mudga
bir
çiğnem
et
parçası
halinde
yarattık
derken
o
mudgayı
bir
takım
kemik
yarattık
derken
o
kemiklere
bir
et
giydirdik
sonra
onu
diğer
bir
yaratık
olarak
teşekkül
ettirdik
Yapıp
yaratanların
en
güzeli
olan
Allah
pek
yücedir
Sonra
siz
bunun
ardından
muhakkak
ki
öleceksiniz
Sonra
da
siz
şüphesiz
kıyamet
gününde
tekrar
diriltileceksiniz
Andolsun
biz
sizin
üstünüzde
yedi
yol
yarattık
Biz
yaratmaktan
habersiz
değiliz
Gökten
uygun
bir
ölçüde
yağmur
indirip
onu
yerde
durgunlaştırdık
Bizim
onu
gidermeye
de
elbet
gücümüz
yete
r
Böylece
onun
yağmurun
sayesinde
sizin
yararınıza
hurma
bahçeleri
ve
üzüm
bağları
meydana
getirdik
ki
bunlarda
sizin
için
bir
çok
meyveler
vardır
ve
siz
onlardan
yersiniz
Tûrı
Sinâda
dahi
yetişen
bir
ağaç
da
meydana
getirdik
ki
bu
ağaç
hem
yağ
hem
de
yiyenlerin
ekmeğine
katık
edecekleri
zeytin
verir
Hayvanlarda
da
sizin
için
elbette
ibretler
vardır
Onların
karınlarındakilerden
size
içiririz
Onlarda
sizin
için
birtakım
faydalar
daha
vardır
ayrıca
etlerini
yersiniz
Hem
onla
ra
ve
hem
gemiye
yüklenirsiniz
And
olsun
biz
Nûhu
kavmine
gönderdik
Ey
kavmim
dedi
Allaha
kulluk
edin
Ondan
başka
tanrınız
yoktur
Hâlâ
sakınmaz
mısınız
Bunun
üzerine
kavminin
içinden
kâfir
kodaman
topluluğu
Bu
dediler
tıpkı
sizin
gi
bi
bir
beşer
olmaktan
başka
bir
şey
değildir
Size
üstün
ve
hakim
olmak
istiyor
Eğer
Allah
peygamber
göndermek
isteseydi
muhakkak
ki
bir
melek
gönderirdi
Biz
geçmişteki
atalarımızdan
böyle
bir
şey
duymadık
Bu
yalnızca
kendisinde
delilik
buluna
n
bir
kimsedir
Öyle
ise
bir
süreye
kadar
ona
katlanıp
durumu
gözetleyin
bakalım
Nuh
Rabbim
dedi
beni
yalana
çıkarmalarına
karşı
bana
yardım
et
Bunun
üzerine
ona
şöyle
vahyettik
Bizim
nezaretimiz
altında
ve
vahyimizle
gemiyi
yap
Bizim
emrimiz
gelip
de
tandır
kaynayınca
her
cinsten
eşler
halinde
iki
tane
ve
bir
de
içlerinden
daha
önce
kendisi
aleyhinde
hüküm
verilmiş
olanların
dışındaki
aileni
gemiye
al
Zulmetmiş
olanlar
konusunda
bana
hiç
yalvarma
Zira
onlar
kesinlikle
boğulacaklard
ır
Sen
yanındakilerle
beraber
gemiye
yerleştiğinde
Bizi
zalimler
topluluğundan
kurtaran
Allaha
hamdolsun
de
Ve
de
ki
Rabbim
Beni
mübarek
bir
yere
indir
Sen
konuklatanların
en
hayırlısısın
Şüphesiz
bunda
sizin
için
birtakım
ibretle
r
vardır
Çünkü
biz
kullarımızı
böyle
denemişizdir
Sonra
onların
ardından
bir
başka
nesil
getirdik
Bunun
üzerine
onlar
arasından
kendilerine
Allaha
kulluk
edin
çünkü
sizin
Ondan
başka
bir
tanrınız
yoktur
Hâlâ
Allahtan
korkmaz
mısınız
m
esajını
ileten
bir
resul
gönderdik
Onun
kavminden
kâfir
olup
ahirete
ulaşmayı
yalanlayan
ve
dünya
hayatında
kendilerine
refah
verdiğimiz
kodaman
güruh
dedi
ki
Bu
dediler
sadece
sizin
gibi
bir
insandır
sizin
yediğinizden
yer
sizin
içtiğinizden
i
çer
Gerçekten
tıpkı
kendiniz
gibi
bir
beşere
itaat
ederseniz
herhalde
ziyan
edersiniz
Size
öldüğünüz
toprak
ve
kemik
yığını
haline
geldiğinizde
mutlak
surette
sizin
tekrar
meydana
çıkarılacağınızı
mı
vaad
ediyor
Heyhât
o
size
vaa
d
edilen
şey
ne
kadar
uzak
Dünya
hayatından
başka
gerçek
yoktur
Kimimiz
ölürüz
kimimiz
yaşarız
bir
daha
diriltilecek
değiliz
Bu
adam
sadece
Allah
hakkında
yalan
uyduran
bir
kimsedir
biz
ona
inanmıyoruz
O
Peygamber
Rabbim
ded
i
beni
yalanlamalarına
karşı
bana
yardımcı
ol
Allah
şöyle
buyurdu
Pek
yakında
onlar
pişman
olacaklar
Nitekim
Hak
tarafından
korkuç
bir
ses
yakalayıverdi
onları
Kendilerini
hemen
çepeçevre
kuşattık
Zalimler
topluluğunun
canı
cehenneme
Sonra
onların
ardından
bir
başka
nesil
getirdik
Hiçbir
ümmet
ecelini
ne
öne
alabilir
ne
de
erteleyebilir
Sonra
biz
peyderpey
peygamberlerimizi
gönderdik
Herhangi
bir
ümmete
peygamberlerinin
geldiği
her
defasında
onlar
bu
peygamberi
yalanladı
lar
biz
de
onları
birbiri
ardından
yokluğa
yuvarladık
ve
onları
efsâne
yaptık
Artık
iman
etmeyen
kavmin
canı
cehenneme
Sonra
birtakım
âyetlerimiz
ve
açık
bir
ferman
ile
Musayı
ve
kardeşi
Harunu
gönderdik
Firavuna
ve
ileri
gelenlerine
de
g
önderdik
Bunun
üzerine
onlar
kibire
kapıldılar
ve
ululuk
taslayan
zorba
bir
kavim
oldular
Onun
için
Biz
dediler
kavimleri
bize
kölelik
ederken
bizim
benzerimiz
olan
bu
iki
adama
inanacak
mıyız
Böylece
onları
yalanladılar
bu
yüzden
de
helâ
k
edilenlerden
oldular
Andolsun
biz
Musaya
belki
onlar
yola
gelirler
diye
o
kitabı
da
verdik
Meryemoğlunu
ve
annesini
de
kudretimize
bir
alâmet
kıldık
onları
yerleşmeye
elverişli
sulu
bir
tepeye
yerleştirdik
Ey
peygamberler
Temiz
ve
helal
olan
şeylerden
yiyin
güzel
amel
ve
hareketlerde
bulunun
Çünkü
ben
sizin
yaptıklarınızı
bilirim
Ve
işte
bu
sizin
ümmetiniz
bir
tek
ümmet
ve
ben
de
sizin
Rabbinizim
Öyle
ise
benden
sakının
denildi
Derken
insanlar
kendi
aralarındaki
iş
lerini
parça
parça
böldüler
Her
grup
kendinde
bulunan
ile
sevinip
böbürlendi
Sen
şimdi
onları
bir
zamana
kadar
gaflet
ve
sapıklıkları
ile
başbaşa
bırak
Sanıyorlar
mı
ki
onlara
verdiğimiz
servet
ve
oğullar
ile
Kendilerine
faydalar
sağlamak
için
can
atıyoruz
Hayır
onlar
işin
farkına
varamıyorlar
Rablerine
olan
saygıdan
dolayı
titreyenler
Rablerinin
âyetlerine
inananlar
Rablerine
ortak
tanımayanlar
Ve
Rablerine
dönecekleri
için
yapmakta
oldukları
işleri
kalpleri
titreye
rek
yapanlar
İşte
onlar
iyiliklere
koşuşurlar
ve
iyilik
için
yarışırlar
Biz
hiç
kimseyi
gücünün
yettiğinden
başkası
ile
yükümlü
kılmayız
Nezdimizde
hakkı
söyleyen
bir
kitap
vardır
ve
onlar
haksızlığa
uğratılmazlar
Hayır
onların
kalpleri
bu
hususta
cehalet
içindedir
Ayrıca
onların
bundan
öte
birtakım
kötü
işleri
vardır
ki
onlar
bu
işleri
yapar
dururlar
Nihayet
refah
ve
bolluk
içinde
olanlarını
sıkıntıya
uğrattığımızda
bakarsın
ki
onlar
feryadı
basarlar
Boşuna
feryad
etmeyin
b
ugün
Zira
bizden
yardım
göremeyeceksiniz
Çünkü
âyetlerimiz
size
okunurdu
da
buna
karşı
siz
arkanızı
dönerdiniz
Kafa
tutardınız
ve
geceleyin
hezeyanlar
savururdunuz
Onlar
bu
sözü
Kurânı
hiç
düşünmediler
mi
Yoksa
kendilerine
daha
önce
geçmişteki
atalarına
gelmeyen
bir
şey
mi
geldi
Yoksa
peygamberlerini
tanımadılar
da
bu
yüzden
mi
onu
inkâr
ediyorlar
Yoksa
onda
bir
delilik
olduğunu
mu
söylüyorlar
Aksine
o
kendilerine
hakkı
getirmiştir
Halbuki
onlar
haktan
hoşlanmamaktadırlar
Eğer
hak
onların
kötü
arzu
ve
isteklerine
uysaydı
mutlaka
gökler
ve
yer
ile
bunlarda
bulunan
kimseler
bozulur
giderdi
Hayır
biz
onlara
şan
ve
şereflerini
getirdik
fakat
onlar
kendi
şereflerine
sırt
çevirirler
Resulüm
Yoksa
sen
onlardan
b
ir
haraç
mı
istiyorsun
Rabbinin
vergisi
daha
hayırlıdır
O
rızık
verenlerin
en
hayırlısıdır
Gerçek
şu
ki
sen
onları
doğru
bir
yola
çağırıyorsun
Fakat
ahirete
inanmayanlar
ise
ısrarla
yoldan
çıkmaktadırlar
Eğer
onlara
acıyıp
da
için
de
bul
undukları
sıkıntıyı
giderseydik
iyice
körleşerek
azgınlıklarında
büsbütün
direnirlerdi
Andolsun
biz
onları
sıkıntıya
düşürdük
de
yine
Rablerine
boyun
eğmediler
tazarru
ve
niyazda
da
bulunmadılar
Nihayet
üzerlerine
azabı
çok
şiddetli
bir
kapı
açtığımız
zaman
bir
de
bakarsın
ki
onlar
orada
şaşkın
ve
ümitsiz
kalmışlardır
Halbuki
sizin
için
o
kulağı
o
gözleri
ve
o
gönülleri
yaratan
Odur
Ne
de
az
şükrediyorsunuz
Ve
sizi
yeryüzünde
yaratıp
türeden
Odur
Sırf
Onun
huzuruna
toplanacak
sınız
Ve
O
yaşatan
ve
öldürendir
gecenin
ve
gündüzün
değişmesi
Onun
eseridir
Hâlâ
aklınızı
kullanmaz
mısınız
Hayır
öncekilerin
söylediklerinin
benzerini
söylediler
Dediler
ki
Sahi
biz
ölüp
de
bir
toprak
ve
kemik
yığını
haline
gelmişk
en
mutlaka
yeniden
diriltileceğiz
öyle
mi
Yemin
ederiz
ki
gerek
bize
gerekse
daha
önce
atalarımıza
böyle
bir
vaadde
bulunuldu
fakat
bu
geçmiştekilerin
masallarından
başka
bir
şey
değildir
Resulüm
de
ki
Eğer
biliyorsanız
söyleyin
ba
kalım
bu
dünya
ve
onda
bulunanlar
kime
aittir
Allaha
aittir
diyecekler
Öyle
ise
siz
hiç
düşünüp
taşınmaz
mısınız
de
Yedi
kat
göklerin
Rabbi
azametli
Arşın
Rabbi
kimdir
diye
sor
Onlar
da
Allahındır
diyecekler
Şu
halde
s
iz
Allahtan
korkmaz
mısınız
de
Eğer
biliyorsanız
söyleyin
her
şeyin
melekûtu
mülkiyeti
ve
yönetimi
kendisinin
elinde
olan
kendisi
her
şeyi
koruyup
kollayan
fakat
kendisi
korunmayan
buna
muhtaç
olmayan
kimdir
diye
sor
Bunlar
da
A
llahındır
diyecekler
Öyle
ise
nasıl
olur
da
büyülenirsiniz
de
Doğrusu
biz
onlara
hakkı
getirdik
onlar
ise
cidden
yalancıdırlar
Allah
evlat
edinmemiştir
Onunla
beraber
hiçbir
ilâh
da
yoktur
Aksi
takdirde
her
ilâh
kendi
yarattığını
sevk
ve
idare
eder
ve
bir
gün
mutlaka
onlardan
biri
diğerine
galip
gelirdi
Allah
onların
yakıştırdıkları
şeylerden
münezzehtir
Allah
gaybı
da
açık
olanı
da
bilir
O
müşriklerin
ortak
koştukları
şeylerden
çok
yüce
ve
münezzehtir
Resulüm
De
ki
Rabbim
Eğer
onlara
yöneltilen
tehdidi
dünyevî
sıkıntıyı
ve
uhrevî
azabı
mutlaka
göstereceksen
Bu
durumda
beni
o
zalimler
topluluğunda
bulundurma
Rabbim
Biz
onlara
yönelttiğimiz
tehdidi
sana
göstermeye
elbette
ki
kadiriz
Sen
kötülüğü
e
n
güzel
bir
tutumla
sav
çünkü
biz
onların
yakıştırmakta
oldukları
şeyi
çok
iyi
bilmekteyiz
Ve
de
ki
Rabbim
Şeytanların
kışkırtmalarından
sana
sığınırım
Onların
yanımda
bulunmalarından
da
sana
sığınırım
Nihayet
onlardan
müşriklerden
biri
ne
ölüm
gelip
çattığında
Rabbim
der
lütfen
beni
dünyaya
geri
gönder
Ta
ki
boşa
geçirdiğim
dünyada
iyi
iş
ve
hareketler
yapayım
Hayır
Onun
söylediği
bu
söz
boş
laftan
ibarettir
Onların
gerisinde
ise
yeniden
dirilecekleri
güne
kadar
süren
bir
berzah
vardır
Sûra
üflendiği
zaman
aralarında
artık
ne
soysop
çekişmesi
vardır
ne
de
birbirlerini
soruşturacaklardır
Böylece
kimlerin
tartıları
ağır
basarsa
işte
asıl
bunlar
kurtuluşa
erenlerdir
Kimlerin
de
tartıları
hafif
gelirse
artık
bunlar
da
kendilerine
yazık
etmişlerdir
çünkü
onlar
ebedî
cehennemdedirler
Orada
dişleri
sırıtır
halde
iken
ateş
yüzlerini
yalar
Allah
Teâlâ
Size
âyetlerim
okunurdu
da
siz
onları
yalanlardınız
değil
mi
der
Derle
r
ki
Rabbimiz
Azgınlığımız
bizi
altetti
biz
bir
sapıklar
topluluğu
idik
Rabbimiz
Bizi
buradan
çıkar
Eğer
bir
daha
ettiklerimize
dönersek
artık
belli
ki
biz
zalim
insanlarız
Allah
buyurur
ki
Alçaldıkça
alçalın
orada
Bana
konuşmayın
artık
Çünkü
kullarımdan
bir
zümre
Rabbimiz
Biz
iman
ettik
öyle
ise
bizi
bağışla
bize
merhamet
et
sen
merhametlilerin
en
iyisisin
diyorlardı
İşte
siz
onları
alaya
aldınız
sonunda
bu
davranışınız
size
beni
yâd
etmeyi
unutturdu
çünkü
siz
onlara
gülüyordunuz
Bugün
ben
onlara
sabrettiklerinin
karşılığını
verdim
onlar
hakikaten
muradlarına
erenlerdir
Allah
inkârcılara
Yeryüzünde
kaç
yıl
kaldınız
diye
sorar
Bir
gün
veya
günün
bir
kısmı
kadar
kaldık
İşte
bilenlere
s
or
derler
Allah
buyurur
ki
Sadece
az
bir
süre
kaldınız
keşke
siz
bunu
bilmiş
olsaydınız
Sizi
sadece
boş
yere
yarattığımızı
ve
sizin
hakikaten
huzurumuza
geri
getirilmeyeceğinizi
mi
sandınız
Mutlak
hâkim
ve
hak
olan
Allah
çok
yüce
dir
Ondan
başka
ilâh
yoktur
O
bereketli
Arşın
sahibidir
Her
kim
Allah
ile
birlikte
diğer
bir
tanrıya
taparsa
ki
bu
hususla
ilgili
hiçbir
delili
yoktur
o
kimsenin
hesabı
ancak
Rabbinin
nezdindedir
Şurası
muhakkak
ki
kâfirler
kurtuluşa
eremezle
r
Resulüm
De
ki
Rabbim
bağışla
ve
merhamet
et
Sen
merhametlilerin
en
iyisisin
NUR
altmışdört
âyetten
ibaret
olan
sûrenin
tamamı
Medinede
nâzil
olmuştur
Nûr
âyeti
diye
bilinen
âyette
Allahın
gökleri
ve
yeri
aydınlatan
nûrun
dan
bahsedildiği
için
Nûr
sûresi
adını
almıştır
İşte
bu
âyetler
bizim
indirdiğimiz
ve
hükümlerini
üzerinize
farz
kıldığımız
bir
sûredir
Belki
düşünüp
öğüt
alırsınız
diye
onda
açık
açık
âyetler
indirdik
Zina
eden
kadın
ve
zina
eden
erkekten
h
er
birine
yüz
sopa
vurun
Allaha
ve
ahiret
gününe
inanıyorsanız
Allah
dinini
tatbik
hususunda
sizi
sakın
acıma
duygusu
kaplamasın
Müminlerden
bir
grup
da
onlara
uygulanan
cezaya
şahit
olsun
Zina
eden
erkek
zina
eden
veya
müşrik
olan
bir
kadından
başkası
ile
evlenemez
zina
eden
bir
kadınla
da
ancak
zina
eden
veya
müşrik
olan
erkek
evlenebilir
Bu
müminlere
haram
kılınmıştır
Namuslu
kadınlara
zina
isnadında
bulunup
sonra
bunu
ispat
için
dört
şahit
getiremeyenlere
seksener
sopa
vurun
ve
artı
k
onların
şahitliğini
hiçbir
zaman
kabul
etmeyin
Onlar
tamamen
günahkardırlar
Ancak
bundan
sonra
tevbe
edip
ıslah
olanlar
müstesnadır
Çünkü
Allah
çok
bağışlayıcı
ve
merhametlidir
Eşlerine
zina
isnadında
bulunup
da
kendilerinden
başka
şahitleri
ol
mayanlara
gelince
onların
her
birinin
şahitliği
kendisinin
doğru
söyleyenlerden
olduğuna
dair
dört
defa
Allah
adına
yemin
ederek
şahitlik
etmesidir
Beşinci
defa
da
eğer
yalan
söyleyenlerden
ise
Allahın
lanetinin
kendi
üzerine
olmasını
dilemesidir
Kadının
kocasının
yalan
söyleyenlerden
olduğuna
dair
dört
defa
Allah
adına
yemin
ve
şahitlik
etmesi
Beşinci
defa
da
eğer
kocası
doğru
söyleyenlerden
ise
Allahın
gazabının
kendi
üzerine
olmasını
dilemesi
kendisinden
cezayı
kaldırır
Ya
Alla
hın
size
bol
lütfu
ve
merhameti
olmasaydı
ve
Allah
tevbeleri
kabul
eden
hüküm
ve
hikmet
sahibi
olmasaydı
haliniz
nice
olurdu
Haberiniz
olsun
ki
Muhammedin
eşine
bu
ağır
ifki
iftirayı
uyduranlar
sizin
içinizden
bir
gruptur
Bunu
kendiniz
için
bir
kötülük
saymayın
aksine
o
sizin
için
bir
iyiliktir
Onlardan
herbir
kişiye
günah
olarak
ne
işlemişse
onun
karşılığı
ceza
vardır
Elebaşlılık
yapan
bu
yüzden
de
bu
günahın
büyüğünü
yüklenen
kimse
için
de
çok
büyük
bir
azap
vardır
Erkek
ve
k
adın
müminlerin
bu
iftirayı
işittiklerinde
kendi
vicdanları
ile
hüsnü
zanda
bulunup
da
bu
apaçık
bir
iftiradır
demeleri
gerekmez
miydi
Bu
iddiayı
ortaya
atanların
da
bu
konuda
dört
şahit
getirmeleri
gerekmez
miydi
Madem
ki
şahitler
getirip
ispa
t
edemediler
öyle
ise
onlar
Allah
nezdinde
yalancıların
ta
kendisidirler
Eğer
dünyada
ve
ahirette
Allahın
lütuf
ve
merhameti
üstünüzde
olmasaydı
size
mutlaka
büyük
bir
azab
isabet
ederdi
Çünkü
siz
bu
iftirayı
gelişi
güzel
birbirinizin
ağzında
n
alıyor
ve
hakkında
bilgi
sahibi
olmadığınız
bu
uydurma
haberi
ağızlarınızda
geveleyip
duruyorsunuz
Bunun
önemsiz
olduğunu
sanıyorsunuz
Halbuki
bu
Allah
katında
çok
büyük
bir
suçtur
Onu
duyduğunuzda
Bunu
konuşup
yaymamız
bize
yakışmaz
Haşâ
Bu
çok
büyük
bir
iftiradır
demeli
değil
miydiniz
Eğer
inanmış
insanlarsanız
Allah
bir
daha
buna
benzer
tutumu
tekrarlamaktan
sizi
sakındırıp
uyarıyor
Ve
Allah
âyetlerini
size
açıklıyor
Allah
işin
iç
yüzünü
çok
iyi
bilir
tam
bir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
İnananlar
arasında
kötü
söz
ve
davranışın
yayılmasını
arzulayan
kimseler
için
dünyada
da
ahirette
de
acı
veren
bir
azab
vardır
Her
şeyi
Allah
bilir
siz
bilmezsiniz
Ya
sizin
üstünüze
Allahın
lütuf
ve
merhameti
olmasaydı
All
ah
çok
şefkatli
ve
merhametli
olmasaydı
haliniz
nice
olurdu
Ey
iman
edenler
Şeytanın
adımlarını
takip
etmeyin
Kim
şeytanın
adımlarını
takip
ederse
şunu
bilsin
ki
o
edepsizlikleri
ve
kötülüğü
emreder
Eğer
üstünüzde
Allahın
lütuf
ve
merhameti
ol
masaydı
içinizden
hiçbir
kimse
temize
çıkmazdı
Fakat
Allah
dilediğini
arındırır
Allah
işitir
ve
bilir
İçinizden
faziletli
ve
servet
sahibi
kimseler
akrabaya
yoksullara
Allah
yolunda
göç
edenlere
mallarından
vermeyeceklerine
yemin
etmesinler
b
ağışlasınlar
feragat
göstersinler
Allahın
sizi
bağışlamasını
arzulamaz
mısınız
Allah
çok
bağışlayandır
çok
merhametlidir
Namuslu
kötülüklerden
habersiz
mümin
kadınlara
zina
isnadında
bulunanlar
dünya
ve
ahirette
lanetlenmişlerdir
Onlar
için
ço
k
büyük
bir
azab
vardır
O
gün
dilleri
elleri
ve
ayakları
yapmış
olduklarından
dolayı
aleyhlerinde
şahitlik
edecektir
O
gün
Allah
onlara
gerçek
cezalarını
tastamam
verecek
ve
onlar
Allahın
gerçek
olduğunu
anlayacaklar
Kötü
kadınlar
kötü
e
rkeklere
kötü
erkekler
ise
kötü
kadınlara
temiz
kadınlar
temiz
erkeklere
temiz
erkekler
de
temiz
kadınlara
yaraşır
İşte
bu
temiz
olan
iftiracıların
söylediklerinden
çok
uzaktırlar
Kendileri
için
bağışlanma
ve
güzel
bir
rızık
vardır
Ey
iman
ede
nler
Kendi
evinizden
başka
evlere
geldiğinizi
farkettirip
ev
halkına
selam
vermedikçe
girmeyin
Bu
sizin
için
daha
iyidir
Herhalde
bunu
düşünüp
anlarsınız
Orada
kimse
bulamazsanız
size
izin
verilinceye
kadar
oraya
girmeyin
Eğer
size
Geri
dönü
n
denilirse
hemen
dönün
Çünkü
bu
sizin
için
daha
temiz
bir
davranıştır
Allah
yaptığınızı
bilir
İçinde
kendinize
ait
bir
şeylerin
bulunduğu
oturulmayan
bir
eve
girmenizde
herhangi
bir
sakınca
yoktur
Allah
sizin
açığa
vurduklarınızı
da
gizledi
klerinizi
de
bilir
Resulüm
Mümin
erkeklere
gözlerini
harama
dikmemelerini
ırzlarını
da
korumalarını
söyle
Çünkü
bu
kendileri
için
daha
temiz
bir
davranıştır
Şüphesiz
Allah
onların
yapmakta
olduklarından
haberdardır
Mümin
kadınlara
da
s
öyle
Gözlerini
harama
bakmaktan
korusunlar
namus
ve
iffetlerini
esirgesinler
Görünen
kısımları
müstesna
olmak
üzere
zinetlerini
teşhir
etmesinler
Baş
örtülerini
yakalarının
üzerine
kadar
örtsünler
Kocaları
babaları
kocalarının
babaları
kendi
oğulları
kocalarının
oğulları
erkek
kardeşleri
erkek
kardeşlerinin
oğulları
kız
kardeşlerinin
oğulları
kendi
kadınları
mümin
kadınlar
ellerinin
altında
bulunan
köleleri
erkeklerden
kadına
ihtiyacı
kalmamış
cinsî
güçten
düşmüş
hizmetçiler
yah
ut
henüz
kadınların
gizli
kadınlık
hususiyetlerinin
farkında
olmayan
çocuklardan
başkasına
zinetlerini
göstermesinler
Gizlemekte
oldukları
zinetleri
anlaşılsın
diye
ayaklarını
yere
vurmasınlar
Ey
müminler
Hep
birden
Allaha
tevbe
ediniz
ki
kurtuluşa
e
resiniz
Aranızdaki
bekarları
kölelerinizden
ve
cariyelerinizden
iyi
davranışta
olanları
evlendirin
Eğer
bunlar
fakir
iseler
Allah
kendi
lütfu
ile
onları
zenginleştirir
Allah
lütfu
geniş
olan
ve
her
şeyi
bilendir
Evlenme
imkanını
bulamaya
nlar
ise
Allah
lütfu
ile
kendilerini
varlıklı
kılıncaya
kadar
iffetlerini
korusunlar
Ellerinizin
altında
bulunanlardan
köleler
ve
cariyelerden
mükatebe
yapmak
isteyenlerle
eğer
kendilerinde
hürriyete
kavuşmalarında
kendileri
için
bir
iyilik
görüyor
sanız
hemen
mükatebe
yapın
Allahın
size
vermiş
olduğu
malından
siz
de
onlara
verin
Dünya
hayatının
geçici
menfaatlerini
elde
edeceksiniz
diye
namuslu
kalmak
isteyen
cariyelerinizi
fuhşa
zorlamayın
Kim
onları
zor
altında
bırakırsa
bilinmelidir
ki
zorlanmalarından
sonra
Allah
onlar
için
çok
bağışlayıcı
ve
merhametlidir
Andolsun
ki
biz
size
açık
açık
bildiren
âyetler
sizden
önce
yaşayıp
gitmiş
olanlardan
örnekler
ve
takvaya
ulaşmış
kimseler
için
öğütler
indirdik
Allah
göklerin
ve
yerin
nu
rudur
aydınlatıcısıdır
Onun
nurunun
temsili
içinde
lamba
bulunan
bir
kandil
gibidir
O
lamba
bir
billur
içindedir
o
billur
da
sanki
inciye
benzer
bir
yıldız
gibidir
ki
doğuya
da
batıya
da
nisbet
edilemeyen
mübarek
bir
ağaçtan
çıkan
yağdan
tutuşturul
ur
Bu
öyle
bir
ağaç
ki
yağı
nerdeyse
kendisine
ateş
değmese
bile
ışık
verir
Bu
ışık
nur
üstüne
nurdur
Allah
dilediği
kimseyi
nuruyla
hidayete
iletir
Allah
insanlara
işte
böyle
misal
verir
Allah
her
şeyi
bilir
Bu
kandil
birtakım
evlerded
ir
ki
Allah
o
evlerin
yücelmesine
ve
içlerinde
isminin
okunmasına
izin
vermiştir
Orada
sabah
akşam
Onu
tesbih
ederler
Birtakım
insanlar
Allahı
tesbih
ederler
ki
ne
ticaret
ne
de
alış
veriş
onları
Allahı
anmaktan
namaz
kılmaktan
ve
zekat
verm
ekten
alıkoymaz
Onlar
kalplerin
ve
gözlerin
allak
bullak
olduğu
bir
günden
korkarlar
Çünkü
Allah
kendilerine
işledikleri
amellerin
en
güzeli
ile
ecir
verecek
lütfundan
fazlasını
da
bahşedecektir
ve
Allah
dilediğine
hesapsız
rızık
verir
Küfre
denlere
gelince
onların
amelleri
ıssız
çöllerdeki
serap
gibidir
ki
susayan
onu
su
zanneder
nihayet
ona
vardığında
orada
herhangi
bir
şey
bulamamış
üstelik
yanıbaşında
da
inanmadığı
kendisinden
sakınmadığı
Allahı
bulmuştur
Allah
ise
onun
hesabını
tastamam
görmüştür
Allah
hesabı
çok
çabuk
görür
Yahut
o
kâfirlerin
duygu
düşünce
ve
davranışları
engin
bir
denizdeki
yoğun
karanlıklar
gibidir
ki
onu
dalga
üstüne
dalga
kaplıyor
üstünde
de
bulut
Bir
biri
üstüne
karanlıklar
İnsan
elini
çıkar
ıp
uzatsa
nerdeyse
onu
dahi
göremez
Bir
kimseye
Allah
nur
vermemişse
artık
o
kimsenin
ışık
ve
aydınlıktan
nasibi
yoktur
Görmez
misin
ki
göklerde
ve
yerde
bulunanlarla
dizi
dizi
kanat
çırpıp
uçan
kuşların
Allahı
tesbih
ettiklerini
Her
biri
kendi
tesbihini
ve
duâsını
bilmiştir
Allah
onların
yapmakta
olduklarını
hakkıyla
bilir
Göklerin
ve
yerin
mülkü
Allahındır
dönüş
de
ancak
Onadır
Görmez
misin
ki
Allah
bulutları
dilediği
yere
sürüklüyor
sonra
onları
biraraya
getirip
üstüste
yığı
yor
İşte
görüyorsun
ki
bunlar
arasında
yağmur
çıkıyor
O
gökten
sanki
oradaki
dağlardan
da
dolu
indirir
Artık
onu
dilediğine
isabet
ettirir
dilediğinden
de
onu
uzak
tutar
bu
bulutlardan
çıkan
şimşeğin
parıltısı
nerdeyse
gözleri
alır
Allah
gece
i
le
gündüzü
evirip
çeviriyor
Şüphesiz
bunda
hakikatı
gören
gözlere
sahip
olanlar
için
mutlak
bir
ibret
vardır
Allah
her
hayvanı
sudan
yarattı
İşte
bunlardan
kimi
karnı
üstünde
sürünür
kimi
iki
yağı
üstünde
yürür
kimi
dört
ayağı
üstünde
yürür
Allah
dilediğini
yapar
çünkü
Allah
her
şeye
kâdirdir
Andolsun
biz
her
şeyi
apaçık
bildiren
âyetler
indirdik
Allah
dilediğini
doğru
yola
iletir
Bir
de
Allaha
ve
Resulüne
inandık
ve
itaat
ettik
diyorlar
da
sonra
bunun
arkasından
yan
çiziyor
lar
bunlar
mümin
değillerdir
Aralarında
hükmetmesi
için
Allaha
ve
Resulüne
çağrıldıkları
zaman
bakarsın
ki
içlerinden
birkısmı
yüz
çevirip
dönerler
Ama
eğer
Allah
ve
Resulünün
hükmettiği
hak
kendi
lehlerine
ise
ona
gönülden
bağlı
olarak
saygı
ile
gelirler
Kalplerinde
bir
hastalık
mı
var
Yoksa
şüphe
ve
tereddüd
içinde
midirler
Yoksa
Allah
ve
Resulünün
kendilerine
zulüm
ve
haksızlık
edeceğinden
mi
korkuyorlar
Hayır
asıl
zalimler
kendileridir
Aralarında
hüküm
vermesi
için
Allah
a
ve
Resulüne
davet
edildiklerinde
müminlerin
sözü
ancak
işittik
ve
itaat
ettik
demeleridir
İşte
bunlar
asıl
kurtuluşa
erenlerdir
Her
kim
Allaha
ve
Resulüne
itaat
eder
Allaha
saygı
duyar
ve
Ondan
sakınırsa
işte
asıl
bunlar
bedbahtlıktan
kurtu
lanlardır
Ötekiler
münafıklar
sen
hakikaten
kendilerine
emrettiğin
takdirde
mutlaka
savaşa
çıkacaklarına
dair
en
ağır
yeminleri
ile
Allaha
yemin
ettiler
De
ki
Yemin
etmeyin
İtaatiniz
malumdur
Bilin
ki
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
De
ki
Allaha
itaat
edin
Peygambere
de
itaat
edin
Eğer
yüz
çevirirseniz
şunu
bilin
ki
Peygamberin
sorumluluğu
kendine
yüklenen
sizin
sorumluğunuz
da
size
yüklenendir
Eğer
ona
itaat
ederseniz
doğru
yolu
bulmuş
olursunuz
Peygambere
düşen
sadece
aç
ık
açık
duyurmaktır
Allah
sizlerden
iman
edip
iyi
davranışlarda
bulunanlara
kendilerinden
öncekileri
sahip
ve
hakim
kıldığı
gibi
kendilerini
de
yeryüzüne
sahip
ve
hakim
kılacağını
onlar
için
beğenip
seçtiği
dini
İslâmı
onların
iyiliğine
yerleşt
irip
koruyacağını
ve
geçirdikleri
korku
döneminden
sonra
bunun
yerine
onlara
güven
sağlayacağnı
vaad
etti
Çünkü
onlar
bana
kulluk
ederler
Hiçbir
şeyi
bana
eş
tutmazlar
Artık
bundan
sonra
kim
inkâr
ederse
işte
bunlar
asıl
büyük
günahkarlardır
Hem
namazı
kılın
zekatı
verin
ve
peygambere
itaat
edin
ki
rahmete
eresiniz
İnkâr
edenlerin
yeryüzünde
Allahı
aciz
bırakacaklarını
sanmayasın
Onların
varacağı
yer
cehennemdir
Ne
kötü
varış
yeridir
orası
Ey
iman
edenler
Ellerinizin
altında
bulu
nan
köle
ve
cariyeleriniz
ve
içinizden
henüz
erginlik
çağına
girmemiş
olanlar
sabah
namazından
önce
öğleyin
soyunduğunuz
vakit
ve
yatsı
namazından
sonra
yanınıza
gireceklerinde
sizden
üç
defa
izin
istesinler
Bunlar
mahrem
halde
bulunabileceğiniz
üç
vakittir
Bu
vakitlerin
dışında
ne
sizin
için
ne
de
onlar
için
bir
mahzur
yoktur
Birbirinizin
yanına
girip
çıkabilirsiniz
İşte
Allah
âyetlerini
size
böyle
açıklar
Allah
her
şeyi
bilendir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Sizden
olan
çocuklarınız
ergin
lik
çağına
girdiklerinde
kendilerinden
öncekiler
büyükleri
izin
istedikleri
gibi
onlar
da
izin
istesinler
İşte
Allah
âyetlerini
size
böyle
açıklar
Allah
her
şeyi
bilendir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Bir
nikah
ümidi
kalmayan
çocuktan
kesilmiş
ya
şlı
kadınların
ise
zinetlerini
yabancı
erkeklere
göstermeksizin
dış
elbiselerini
çıkarmalarında
kendilerine
bir
vebal
yoktur
Yine
de
iffetli
olmaları
kendileri
için
daha
hayırlıdır
Allah
işitendir
bilendir
Amaya
güçlük
yoktur
topala
güçlük
yok
tur
hastaya
da
güçlük
yoktur
Sizin
için
de
gerek
kendi
evlerinizden
gerekse
babalarınızın
evlerinden
annelerinizin
evlerinden
erkek
kardeşlerinizin
evlerinden
kız
kardeşlerinizin
evlerinden
amcalarınızın
evlerinden
halalarınızın
evlerinden
dayıları
nızın
evlerinden
teyzelerinizin
evlerinden
veya
anahtarlarına
malik
olduğunuz
yerlerden
yahut
dostlarınızın
evlerinden
yemenizde
bir
sakınca
yoktur
Toplu
halde
veya
ayrı
ayrı
yemenizde
de
bir
güçlük
ve
günah
yoktur
Evlere
girdiğiniz
zaman
Allah
tarafın
dan
mübarek
ve
güzel
bir
yaşama
dileği
olarak
kendinize
birbirinize
selam
verin
İşte
Allah
düşünüp
anlayasınız
diye
size
âyetlerini
böyle
açıklar
Müminler
ancak
Allaha
ve
Resülüne
gönülden
inanmış
kimselerdir
Onlar
o
Peygamber
ile
birlikte
sosya
l
bir
işle
meşgul
iken
ondan
izin
istemedikçe
bırakıp
gitmezler
Resulüm
Şu
senden
izin
isteyenler
hakikaten
Allaha
ve
Resulüne
iman
etmiş
kimselerdir
Öyle
ise
bazı
işleri
için
senden
izin
istediklerinde
sen
de
onlardan
dilediğine
izin
ver
onlar
i
çin
Allahtan
bağış
dile
çünkü
Allah
mağfiret
edicidir
merhametlidir
Ey
müminler
Peygamberin
davetini
aranızdan
bazınızın
bazınıza
daveti
gibi
zannetmeyin
İçinizden
birini
siper
ederek
sıvışıp
gidenleri
muhakkak
ki
Allah
bilmektedir
Bu
sebeple
Onun
emrine
aykırı
davrananlar
başlarına
bir
bela
gelmesinden
veya
kendilerine
çok
elemli
bir
azap
isabet
etmesinden
sakınsınlar
Bilmiş
olun
ki
göklerde
ve
yerde
ne
varsa
Allahındır
O
sizin
ne
yolda
ne
durumda
olduğunuzu
iyi
bilir
Huzuruna
d
öndürülecekleri
günde
ise
yapmış
olduklarını
hemen
kendilerine
haber
verir
Allah
her
şeyi
hakkıyla
bilendir
FURKAN
Bu
sûre
Mekkede
nâzil
olmuştur
sadece
üç
âyetinin
Medinede
nâzil
olduğu
hakkında
bir
rivayet
vardır
yetmişyedi
âyettir
Sûre
adını
ilk
âyetinde
geçen
el
furkan
kelimesinden
alır
Furkan
hakkı
bâtıldan
ayırdeden
demektir
ve
Kuran
ı
Kerimin
isimlerindendir
Tebareke
ne
yüce
feyyazdır
o
ki
dünyaları
uyarmak
üzere
kulu
Muhammede
hakkı
batıldan
ayırded
en
Kurânı
indirdi
O
öyle
bir
ilâhtır
ki
göklerin
ve
yerin
hükümranlığı
kendisinindir
O
hiç
çocuk
edinmedi
hükümranlıkta
ortağı
yoktur
O
her
şeyi
yaratıp
bir
ölçüye
göre
düzenleyerek
takdir
etmiştir
Kâfirler
Onu
bırakıp
bir
şey
yaratamayan
bilakis
kendileri
yaratılmış
olan
kendilerine
ne
zarar
ve
ne
de
fayda
verebilen
öldürmeye
diriltmeye
ve
ölümden
sonra
tekrar
canlandırmaya
güçleri
yetmeyen
tanrılar
edindiler
İnkâr
edenler
Bu
Kurân
Muhammedin
uydurmasıdır
ona
başka
bir
toplulu
k
yardım
etmiştir
diyerek
haksız
ve
asılsız
bir
söz
uydurdular
Kurân
öncekilerin
masallarıdır
başkalarına
yazdırmış
da
sabah
akşam
kendisine
okunmaktadır
dediler
Ey
Muhammed
De
ki
Onu
göklerin
ve
yerin
sırrını
bilen
indirmiştir
Şüphesiz
O
bağışlayandır
merhamet
edendir
Şöyle
dediler
Bu
ne
biçim
peygamber
ki
yemek
yer
sokaklarda
gezer
Ona
beraberinde
bulunup
uyaran
bir
melek
indirilseydi
ya
Yahut
kendisine
bir
hazine
verilseydi
veya
besleneceği
bir
bahçe
olsaydı
ya
Bu
z
alimler
inananlara
Siz
sadece
büyülenmiş
bir
adama
uyuyorsunuz
dediler
Ey
Muhammed
sana
nasıl
misaller
getirdiklerine
bir
bak
Onlar
sapmışlardır
yol
bulamazlar
Öyle
yücedir
O
ki
dilerse
sana
ondan
daha
iyisini
altından
ırmaklar
akan
cennet
ler
verir
sana
köşkler
de
yapar
Fakat
onlar
o
saati
kıyameti
de
yalanladılar
Biz
ise
o
saati
yalanlayanlara
çılgın
alevli
bir
ateş
hazırladık
Ki
cehennem
ateşi
uzak
bir
mesafeden
kendilerine
görününce
onun
bir
hışımlanmasını
kaynamasını
v
e
uğultusunu
işitirler
Elleri
boyunlarına
bağlı
olarak
onun
dar
bir
yerine
atıldıkları
zaman
da
oracıkta
yok
olmayı
isterler
Onlara
şöyle
denilir
Bu
gün
bir
yok
olmayı
değil
nice
yok
olmaları
isteyin
De
ki
Bu
mu
daha
iyi
yoksa
takva
sa
hiplerine
vaad
olunan
ebedilik
cenneti
mi
Çünkü
orası
onlar
için
bir
mükafattır
ve
bir
varış
yeridir
Onlar
için
orada
ne
isterlerse
var
hem
orada
ebedî
kalacaklar
Çünkü
bu
Rabbinden
yerine
getirilmesi
istenen
bir
vaaddir
Hele
o
gün
Rabbin
onl
arı
Allahtan
başka
taptıkları
şeylerle
toplar
da
der
ki
Siz
mi
saptırdınız
şu
kullarımı
yoksa
kendileri
mi
yolu
kaybettiler
Onlar
Sübhansın
seni
tenzih
ederiz
Seni
bırakıp
da
senden
başka
dostlar
edinmek
bize
yaraşmaz
fakat
sen
onlara
ve
ata
larına
o
kadar
nimet
verdin
ki
sonunda
seni
anmayı
unuttular
ve
helaki
hak
eden
bir
kavim
oldular
derler
Bunun
üzerine
ötekilere
hitaben
şöyle
denilir
İşte
taptıklarınız
sizi
söylediklerinizde
yalancı
çıkardılar
Artık
ne
azabınızı
geri
çevi
rebilir
ne
de
bir
yardıma
çare
bulabilirsiniz
ve
içinizden
kim
zulmederse
ona
büyük
bir
azab
tattıracağız
Resulüm
Biz
senden
evvel
de
peygamberleri
başka
türlü
göndermedik
Şüphesiz
onlar
hem
yemek
yiyorlar
hem
çarşılarda
geziyorlardı
sokaklard
a
yürüyorlardı
Sizin
bir
kısmınızı
bir
diğerine
fitne
imtihan
sebebi
kılmışızdır
ki
bakalım
sabredecek
misiniz
Zira
Rabbin
her
şeyi
hakkıyla
görmektedir
Bununla
beraber
bize
kavuşmayı
ummayanlar
Bize
ya
melekler
indirilmeliydi
ya
da
Rabbimizi
görmeliydik
dediler
Andolsun
ki
doğrusu
nefislerinde
kendilerini
büyük
gördüler
ve
büyük
azgınlık
ettiler
Melekleri
görecekleri
gün
işte
o
gün
günahkarlara
hiçbir
sevinç
haberi
yoktur
Ve
yasak
yasak
diyeceklerdir
Onların
yaptıkları
her
bi
r
iyi
işi
dikkate
alırız
fakat
onu
saçılmış
zerreler
haline
getiririz
O
gün
cennetliklerin
kalacakları
yer
çok
iyi
dinlenecekleri
yer
pek
güzeldir
O
gün
gökyüzü
beyaz
bulutlar
halinde
yarılacak
ve
melekler
bölük
bölük
indirileceklerdir
İşte
o
gün
gerçek
hükümranlık
çok
merhametli
olan
Allahındır
Kâfirler
için
ise
o
pek
çetin
bir
gündür
O
gün
zalim
kimse
ellerini
ısıracak
Eyvah
diyecek
keşke
Peygamberin
yanında
bir
yol
tutsaydım
Eyvah
diyecek
keşke
falancayı
dost
ed
inmeseydim
Çünkü
zikir
Kurân
bana
gelmişken
o
hakikaten
beni
ondan
saptırdı
Şeytan
insanı
uçuruma
sürükleyip
sonra
yapayalnız
ve
yardımcısız
bırakmaktadır
Peygamber
dedi
ki
Ey
Rabbim
Kavmim
bu
Kurânı
terkedilmiş
bir
şey
yerinde
tuttular
Resulüm
Ve
işte
biz
böyle
her
peygamber
için
günahkarlardan
bir
düşman
yapmışızdır
Bununla
beraber
hidayet
verici
ve
yardımcı
olarak
Rabbin
yeter
Yine
o
inkâr
edenler
dediler
ki
O
Kurân
ona
hepsi
birden
indirilseydi
ya
Biz
onu
senin
kalbine
iyice
yerleştirmek
için
böyle
parça
parça
indirdik
ve
onu
tane
tane
ayırarak
okuduk
Hem
onlar
sana
karşı
herhangi
bir
mesel
ile
gelmezler
ki
biz
sana
onun
karşılığında
doğrusunu
ve
tefsirin
daha
güzelini
getirmiş
olmayalım
O
yüz
leri
üstü
cehenneme
toplanacaklar
var
ya
işte
onlar
yerleri
en
kötü
yolları
en
sapık
olanlardır
Andolsun
ki
Musaya
kitap
verdik
kardeşi
Harunu
da
ona
yardımcı
yaptık
Haydi
âyetlerimizi
yalan
sayan
o
kavme
gidin
dedik
Sonunda
yola
gelmed
iklerinden
onları
yerle
bir
ettik
Nuh
kavmine
gelince
Peygamberleri
yalancılıkla
itham
ettiklerinde
onları
suda
boğduk
ve
kendilerini
insanlar
için
bir
ibret
yaptık
Biz
zalimler
için
acıklı
bir
azab
hazırlamışızdır
Adı
Semudu
Ress
halkını
ve
bunlar
arasında
daha
bir
çok
nesilleri
de
inkârcılıkları
yüzünden
helak
ettik
Onların
herbirine
misaller
getirdik
ama
ögüt
almadıkları
için
hepsini
kırdık
geçirdik
Resulüm
Andolsun
ki
bu
Mekkeli
putperestler
bela
ve
fenalık
yağmur
una
tutulmuş
olan
beldeye
uğramışlardır
Peki
onu
da
görmüyorlar
mıydı
Hayır
Onlar
öldükten
sonra
dirilmeyi
ummamaktadırlar
Seni
gördükleri
zaman
Bu
mu
Allahın
Peygamber
olarak
gönderdiği
diye
hep
seni
alaya
alıyorlar
Şayet
tanrılarımıza
i
nanmakta
sebat
göstermeseydik
gerçekten
de
bizi
neredeyse
tanrılarımızdan
saptıracaktı
diyorlar
Azabı
gördükleri
zaman
kimin
yolunun
sapık
olduğunu
bilecekler
Kötü
duygularını
kendisine
tanrı
edinen
kimseyi
gördün
mü
Şimdi
ona
sen
mi
vekil
olacak
sın
Yoksa
sen
onların
çoğunun
gerçekten
söz
dinleyeceğini
yahut
akıllanacağını
mı
sanıyorsun
Gerçekte
onlar
hayvanlar
gibidir
hatta
gidişçe
daha
sapıktırlar
Rabbinin
gölgeyi
nasıl
uzatmakta
olduğunu
görmedin
mi
Dileseydi
onu
elbet
hareketsiz
de
kılardı
Sonra
biz
güneşi
ona
gölgeye
delil
kılmışızdır
Sonra
da
onu
yavaş
yavaş
kendimize
başka
yöne
çekmekteyiz
Sizin
için
geceyi
örtü
uykuyu
istirahat
kılan
gündüzü
yayılıp
çalışma
zamanı
yapan
Odur
Rüzgarları
rahmetinin
önün
de
müjdeci
olarak
gönderen
ve
gökten
tertemiz
bir
su
indiren
Odur
Ki
biz
o
suyla
ölü
toprağa
can
verelim
yarattığımız
nice
hayvanlara
ve
insanlara
su
sağlayalım
diye
Andolsun
bunu
insanların
öğüt
almaları
için
aralarında
çeşit
çeşit
şekill
erde
anlatmışızdır
ama
insanların
çoğu
ille
nankörlük
edip
diretmiştir
Habibim
Şayet
dileseydik
elbette
her
köye
bir
uyarıcı
peygamber
gönderirdik
Madem
ki
yalnız
seni
gönderdik
Öyleyse
kâfirlere
boyun
eğme
ve
bununla
Kurân
ile
onlara
karşı
olanca
gücünle
büyük
bir
savaş
ver
Birinin
suyu
tatlı
ve
susuzluğu
giderici
diğerininki
tuzlu
ve
acı
iki
denizi
salıveren
ve
aralarına
bir
engel
aşılmaz
bir
serhat
koyan
Odur
O
hakir
sudan
bir
insan
yaratıp
ona
bir
neseb
bahşeden
ve
s
ıhriyet
bağı
ile
akraba
yapan
Odur
Rabbinin
her
şeye
gücü
yeter
Böyle
iken
inkârcılar
Allahı
bırakıp
kendilerine
ne
fayda
ne
zarar
veremeyen
şeylere
kulluk
ediyorlar
İnkârcı
olan
kimse
Rabbine
karşı
uğraşıp
durmaktadır
Halbuki
biz
seni
a
ncak
müjdeci
ve
uyarıcı
olarak
gönderdik
De
ki
Ben
buna
karşı
sizden
bir
ücret
değil
ancak
Rabbine
doğru
bir
yol
tutmayı
dileyen
kimseler
olmanızı
istiyorum
Sen
ölümsüz
ve
daima
diri
olan
Allaha
güvenip
dayan
Onu
hamd
ile
tesbih
et
Kullarının
günahlarından
haberdar
olarak
O
yeter
Gökleri
yeri
ve
ikisinin
arasındakileri
altı
günde
yaratan
sonra
Arşa
hükmeden
Rahmândır
Haydi
ne
dileyeceksen
o
her
şeyden
haberdar
olan
Rahmândan
dile
Onlara
Rahmâna
secde
edin
dendiği
zam
an
Rahmân
da
neymiş
Senin
bize
emrettiğine
secde
eder
miyiz
hiç
derler
ve
bu
emir
onların
nefretini
artırır
Gökte
burçları
var
eden
onların
içinde
bir
kandil
güneş
ve
nurlu
bir
ay
barındıran
Allah
yüceler
yücesidir
İbret
almak
veya
şükre
tmek
dileyen
kimseler
için
gece
ile
gündüzü
birbiri
ardınca
getiren
Odur
O
çok
merhametli
Allahın
has
kulları
onlardır
ki
yeryüzünde
tevazu
ile
yürürler
ve
cahil
kimseler
kendilerine
laf
attığı
zaman
incitmeksizin
selam
derler
geçerler
Ve
onlar
ki
Rablerine
secdeler
ve
kıyamlar
ederek
yatarlar
Onlar
ki
şöyle
derler
Cehennem
azabını
üzerimizden
sav
Doğrusu
onun
azabı
geçici
bir
şey
değildir
Orası
cidden
ne
kötü
bir
uğrak
ne
kötü
bir
konaktır
Ve
onlar
ki
harcadıkların
da
ne
israf
ne
de
cimrilik
ederler
ikisi
arasında
orta
bir
yol
tutarlar
Yine
onlar
ki
Allah
ile
beraber
başka
bir
tanrıya
yalvarmazlar
Allahın
haram
kıldığı
cana
haksız
yere
kıymazlar
ve
zina
etmezler
Bunları
yapan
günahının
cezasını
bulur
Kıyamet
günü
azabı
kat
kat
olur
ve
orada
alçaltılmış
olarak
temelli
kalır
Ancak
tevbe
ve
iman
edip
iyi
davranışlarda
bulunanlar
başka
Allah
onların
kötülüklerini
iyiliklere
çevirir
Allah
çok
bağışlayıcıdır
engin
merhamet
sahibidir
Ve
her
kim
tevbe
edip
iyi
davranış
gösterirse
şüphesiz
o
tevbesi
kabul
edilmiş
olarak
Allaha
döner
Ve
onlar
ki
yalan
şahitlik
etmezler
boş
bir
şeye
rastladıkları
zaman
vakar
ile
oradan
geçip
giderler
Kendilerine
Rablerinin
âyetleri
hatırlatıldığında
ise
onlara
karşı
sağır
ve
kör
davranmazlar
Ve
onlar
ki
Ey
Rabbimiz
Bize
gözümüzü
aydınlatacak
eşler
ve
zürriyetler
bağışla
ve
bizi
takva
sahiplerine
önder
kıl
derler
İşte
onlar
sabretmelerine
karşılık
cennetin
en
yüksek
makamları
ile
mükafa
tlandırılacaklar
orada
hürmet
ve
selamla
karşılanacaklardır
Orada
ebedî
kalacaklar
orası
ne
güzel
bir
konak
ve
ne
güzel
bir
makamdır
Resulüm
De
ki
Rabbim
size
ne
kıymet
verir
duanız
olmasa
Ey
inkârcılar
Size
bildirdiklerini
kesinkes
ya
lan
saydınız
o
halde
azab
yakanızı
bırakmayacaktır
ŞUARA
Mekkede
nâzil
olan
bu
sûre
ikiyüzyirmiyedi
âyettir
âyetleri
dört
âyet
Medinede
nâzil
olmuştur
Şuarâ
şairler
demektir
âyetinde
şairlerden
sözedildiği
için
sûre
bu
ismi
almıştır
Muhaliflerin
Kurana
karşı
ileri
sürdükleri
iddialarından
biri
de
onun
bir
şair
tarafından
meydana
getirilmiş
olduğu
idi
İşte
Kuran
Hz
Peygamberin
irşadı
ile
daha
önceki
peygamberlerin
irşadlarının
özde
birleştiğini
ve
Kuranın
bir
şair
eseri
olmadığını
isbat
ederek
bu
iddiayı
çürütmekte
ve
reddetmektedir
Tâ
Sîn
Mîm
Bunlar
sana
apaçık
kitabın
âyetleridir
Resulüm
Onlar
iman
etmiyorlar
diye
adeta
kendine
kıyacaksın
Biz
dilersek
onların
üzerlerine
gök
ten
bir
âyet
mucize
indiririz
de
ona
boyunları
eğile
kalır
Bununla
beraber
kendilerine
O
Rahmândan
yeni
bir
öğüt
gelmeyedursun
ille
ondan
yüz
çevirirler
Üstelik
ona
yalandır
dediler
fakat
onlara
alay
edip
durdukları
şeyin
haberleri
yakınd
a
gelecektir
Yeryüzüne
bir
bakmadılar
mı
Biz
orada
her
güzel
çiftten
nice
bitkiler
yetiştirmişiz
Şüphesiz
ki
bunda
mutlak
bir
âyet
nişane
vardır
ama
onların
çoğu
iman
etmezler
Ve
şüphe
yok
ki
Rabbin
galip
ve
engin
merhamet
sahibidir
Bir
vakit
de
Rabbin
Musaya
nida
edip
Git
o
zalim
kavme
dedi
Firavun
kavmine
hâlâ
sakınmayacaklar
mı
Musa
şöyle
seslendi
Ya
Rab
Doğrusu
ben
korkarım
ki
beni
yalancı
sayarlar
Ve
göğsüm
daralır
dilim
dönmez
onun
için
Haruna
da
e
lçilik
ver
Hem
onların
bana
isnad
ettikleri
bir
suç
var
Ondan
dolayı
korkarım
ki
hemen
beni
öldürürler
Allah
Hayır
hayır
buyurdu
haydi
ikiniz
âyetlerimizle
mucizelerimizle
gidin
Şüphesiz
ki
biz
sizinle
beraberiz
Onları
işitiyor
uz
Haydin
Firavuna
gidin
de
deyin
ki
İnan
biz
âlemlerin
Rabbinin
elçisiyiz
İsrail
oğullarını
bizimle
beraber
gönder
Â
dedi
biz
seni
çocukken
himayemize
alıp
büyütmedik
mi
Hayatının
bir
çok
yıllarını
aramızda
geçirmedin
mi
Sonunda
o
yaptığın
kötü
işi
de
yaptın
Sen
nankörün
birisin
Musa
Ben
dedi
o
işi
o
anda
yaptım
ki
şaşkınlardandım
Sizden
korkunca
da
hemen
aranızdan
kaçtım
Sonra
Rabbim
bana
hikmet
bahşetti
ve
beni
peygamberlerden
kıldı
O
başıma
kak
tığın
nimet
de
aslında
İsrail
oğullarını
kendine
köle
edinmiş
olmandır
Firavun
şöyle
dedi
Âlemlerin
Rabbi
dediğin
nedir
ki
Musa
cevap
olarak
Eğer
işin
gerçeğini
düşünüp
anlayan
kişiler
olsanız
itiraf
edersiniz
ki
O
göklerin
yerin
ve
ikisi
arasında
bulunan
her
şeyin
Rabbidir
Firavun
etrafında
bulunanlara
İşitmiyor
musunuz
dedi
Musa
dedi
ki
O
sizin
de
Rabbiniz
daha
önce
ki
atalarınızın
da
Rabbidir
Firavun
Size
gönderilen
bu
elçiniz
mutlaka
delidir
dedi
Musa
devamla
şöyle
söyledi
Şayet
aklınızı
kullansanız
anlarsınız
ki
O
doğunun
batının
ve
ikisinin
arasında
bulunanların
Rabbidir
Firavun
Benden
başkasını
ilâh
tutarsan
andolsun
ki
seni
zindana
kapatılmışlardan
ederim
dedi
Musa
sord
u
Sana
apaçık
bir
şey
getirmiş
olsam
da
mı
Firavun
Haydi
getir
onu
bakayım
doğrulardan
isen
dedi
Bunun
üzerine
Musa
asâsını
bırakıverdi
apaçık
bir
ejderha
oluverdi
Elini
de
koynundan
çekti
çıkardı
bakanlara
bembeyaz
görünen
nur
saçan
bir
şey
oluverdi
Firavun
çevresinde
bulunan
ileri
gelenlere
Bu
dedi
herhalde
çok
bilgili
bir
sihirbaz
Sizi
sihriyle
yurdunuzdan
çıkarmak
istiyor
Şimdi
ne
buyurursunuz
Dediler
ki
Bunu
ve
kardeşini
eğle
şehirlere
de
toplayıcıl
ar
gönder
Bütün
bilgiç
sihirbazları
sana
getirsinler
Böylece
sihirbazlar
belli
bir
günün
tayin
edilen
vaktinde
bir
araya
getirildi
Halka
Siz
de
toplanıyor
musunuz
Haydi
çabuk
olun
denildi
Üstün
gelirlerse
herhalde
sihirbazlar
a
uyarız
dediler
Sihirbazlar
geldiklerinde
Firavuna
Şayet
biz
üstün
gelirsek
muhakkak
bize
bir
ücret
vardır
değil
mi
dediler
Firavun
cevaben
Evet
o
takdirde
hiç
şüphe
etmeyin
gözde
kimselerden
olacaksınız
dedi
Musa
onlara
Atın
ne
atacaksanız
dedi
Bunun
üzerine
iplerini
ve
değneklerini
attılar
ve
Firavunun
kudreti
hakkı
için
şüphesiz
elbette
bizler
galip
geleceğiz
dediler
Ardından
Musa
asâsını
attı
bir
de
ne
görsünler
onların
uydurduklarını
yutuyor
Sihirbazla
r
derhal
secdeye
kapandılar
İman
ettik
dediler
Âlemlerin
Rabbine
Musa
ve
Harunun
Rabbine
Firavun
kızgınlık
içinde
dedi
ki
Ben
size
izin
vermeden
Ona
iman
ettiniz
ha
Anlaşıldı
ki
o
size
sihri
öğreten
büyüğünüzmüş
Ama
şimdi
bilec
eksiniz
Andolsun
ellerinizi
ve
ayaklarınızı
çaprazlama
kestireceğim
hepinizi
çarmıha
gerdireceğim
Zararı
yok
dediler
nasıl
olsa
biz
Rabbimize
döneceğiz
Herhalde
biz
müminlerin
evveli
olduğumuzdan
dolayı
Rabbimizin
bize
mağfiret
buyuracağı
nı
ümit
ederiz
Biz
Musaya
Kullarımı
geceleyin
yola
çıkar
çünkü
takip
edileceksiniz
diye
vahyettik
Firavun
da
şehirlere
asker
toplayıcılar
gönderdi
Esasen
bunlar
sayıları
azar
azar
bölük
pörçük
bir
cemaattır
Böyle
iken
hak
kımızda
çok
gayz
öfke
besliyorlar
Biz
ise
elbette
uyanık
ve
tekvücut
bir
cemaatız
diyor
ve
dedirtiyordu
Ama
sonunda
biz
onları
Firavun
ve
kavmini
bahçelerden
pınarlardan
Hazinelerden
ve
şerefli
makamlardan
çıkardık
Ve
onlara
İsrail
oğullarını
mirasçı
yaptık
Derken
Firavun
ve
adamları
güneş
doğmuştu
ki
onların
ardına
düştüler
İki
topluluk
birbirini
görünce
Musanın
adamları
Eyvah
yakalandık
dediler
Musa
Hayır
aslâ
dedi
Rabbim
şüphesiz
benimledi
r
bana
yolunu
gösterecektir
Bunun
üzerine
Musaya
Vur
asân
ile
denize
diye
vahyettik
vurunca
bir
infilak
etti
her
bölük
koca
bir
dağ
gibi
oluverdi
Ötekilerini
de
buraya
yanaştırıvermiştik
Musa
ve
beraberindekilerin
hepsini
kurtardık
Sonra
da
ötekileri
suda
boğduk
Şüphesiz
bunda
bir
âyet
ibret
vardır
ama
çokları
iman
etmiş
değillerdir
Ve
şüphesiz
işte
o
Rabbin
mutlak
galip
ve
engin
merhamet
sahibidir
Resulüm
onlara
İbrahimin
kıssasını
da
naklet
Hani
o
b
abasına
ve
kavmine
Neye
tapıyorsunuz
demişti
Birtakım
putlara
taparız
da
onlar
sayesinde
toplanırız
dediler
İbrahim
Peki
dedi
yalvardığınızda
onlar
sizi
işitiyorlar
mı
Veya
size
fayda
veya
zararları
olur
mu
Yok
dediler
am
a
biz
babalarımızı
böyle
yapar
bulduk
İbrahim
dedi
ki
İyi
ama
ister
sizin
ister
önceki
atalarınızın
olsun
neye
taptığınızı
biraz
olsun
düşündünüz
mü
Hep
onlar
benim
düşmanımdır
ancak
âlemlerin
Rabbi
benim
dostumdur
O
ki
ben
i
yaratan
ve
bana
doğru
yolu
gösterendir
Beni
yediren
içirendir
Hastalandığım
zaman
bana
O
şifâ
verir
O
ki
benim
canımı
alacak
sonra
diriltecektir
Ve
hesap
günü
hatamı
bağışlayacağını
umduğumdur
Ya
Rab
Bana
hikmet
hüküm
ver
ve
beni
iyiler
zümresine
kat
Sonra
gelecekler
içinde
beni
doğrulukla
anılanlardan
eyle
Ve
beni
naîm
nimeti
bol
cennetin
varislerinden
eyle
Babamı
da
bağışla
çünkü
o
yanlış
gidenlerdendir
İnsanların
diriltilec
ekleri
gün
beni
mahcub
etme
O
gün
ki
ne
mal
fayda
verir
ne
oğullar
Ancak
Allaha
temiz
bir
kalple
gelenler
o
günde
kurtuluşa
erer
O
gün
Cennet
müttakilere
yaklaştırılmıştır
Azgınlar
için
de
cehennem
hortlatılmıştır
Onlara
Allahı
bırakıp
da
taptıklarınız
hani
nerede
Size
yardım
edebiliyorlar
mı
veya
kendilerini
kurtarabiliyorlar
mı
denilir
Ve
arkasından
hep
onlar
putlar
ve
azgınlar
o
cehennemin
içine
fırlatılmaktadırlar
Ve
bütün
o
İblis
orduları
o
nun
içinde
birbirleriyle
çekişirlerken
dediler
ki
Vallahi
biz
gerçekten
apaçık
bir
sapıklık
içindeymişiz
Çünkü
biz
sizi
âlemlerin
Rabbi
ile
bir
seviyede
tutuyorduk
Ve
bizi
hep
o
günahkarlar
saptırdı
Bak
bizim
için
ne
şefaatçil
er
var
Ne
de
yakın
bir
dost
Ah
keşke
dünyaya
bir
kere
daha
dönebilsek
de
müminlerden
olabilseydik
Şüphesiz
bunda
bir
âyet
alınacak
bir
ders
vardır
oysa
çokları
iman
etmiş
değillerdir
Ve
şüphesiz
Rabbin
işte
O
mutlak
gal
ip
ve
engin
merhamet
sahibidir
Nuh
kavmi
de
peygamberleri
yalancılıkla
itham
etti
Hani
kardeşleri
Nuh
onlara
şöyle
demişti
Siz
Allahtan
korkmaz
mısınız
Haberiniz
olsun
ki
ben
size
gönderilmiş
güvenilir
bir
Peygamberim
Gelin
a
rtık
Allahtan
korkun
ve
bana
itaat
edin
Buna
karşılık
ben
sizden
hiçbir
ücret
istemiyorum
Benim
mükafatımı
verecek
olan
ancak
âlemlerin
Rabbidir
Gelin
artık
Allahtan
korkun
ve
bana
itaat
edin
Â
dediler
senin
ardına
hep
düşü
k
kimseler
düşmüşken
biz
sana
hiç
inanır
mıyız
Nuh
dedi
ki
Onların
yaptıkları
hakkında
bir
bilgim
yoktur
Onların
hesabı
ancak
Rabbime
aittir
Düşünsenize
Hem
ben
iman
edenleri
kovmaya
memur
değilim
Ben
ancak
apaçık
bir
uya
rıcıyım
Dediler
ki
Ey
Nuh
Eğer
vazgeçmezsen
iyi
bil
ki
taşa
tutulanlardan
olacaksın
Nuh
Rabbim
dedi
kavmim
beni
yalancılıkla
itham
etti
Artık
benimle
onların
arasında
sen
hükmünü
ver
Beni
ve
beraberimdeki
müminleri
kurtar
Bunun
üzerine
biz
de
onu
ve
beraberindekileri
o
dolu
gemide
taşıyarak
kurtardık
Sonra
da
arkasında
kalanları
suda
boğduk
Şüphesiz
bunda
mutlak
bir
âyet
alınacak
ders
vardır
ama
çokları
iman
etmiş
değillerdir
Ve
şüphesiz
Rabbin
i
şte
O
mutlak
galip
ve
engin
merhamet
sahibidir
Âd
kavmi
de
peygamberleri
yalancılıkla
itham
etti
Hani
kardeşleri
Hûd
onlara
şöyle
demişti
Siz
Allahtan
korkmaz
mısınız
Haberiniz
olsun
ki
ben
size
gönderilmiş
güvenilir
bir
Peygamb
erim
Gelin
artık
Allahtan
korkun
ve
bana
itaat
edin
Buna
karşılık
ben
sizden
hiçbir
ücret
istemiyorum
Benim
mükafatımı
verecek
olan
ancak
âlemlerin
Rabbidir
Siz
her
tepeye
bir
alâmet
bina
edip
eğlenir
durur
musunuz
Temell
i
kalacağınızı
umarak
sağlam
yapılar
mı
edinirsiniz
Hem
tuttuğunuz
zaman
merhametsiz
zorbalar
gibi
tutuyorsunuz
Artık
Allahtan
korkun
ve
bana
itaat
edin
O
Allahtan
korkun
ki
size
o
bildiğiniz
şeyleri
vermekte
Davarlar
oğ
ullar
Cennet
gibi
bağlar
bahçeler
pınarlar
ihsan
etmektedir
Cidden
ben
sizin
hakkınızda
büyük
bir
günün
azabından
korkuyorum
Dediler
ki
Sen
ha
vaaz
etmişsin
ha
vaaz
edenlerden
olmamışsın
bizce
birdir
Bu
sırf
eskilerin
âdetidir
Biz
azaba
uğratılacak
da
değiliz
Böylece
onu
yalancı
saydılar
biz
de
kendilerini
helak
ettik
Şüphesiz
bunda
mutlak
bir
âyet
alınacak
bir
ders
vardır
ama
çokları
iman
etmiş
değillerdir
Ve
şüphesiz
Rabbin
işte
O
mutlak
g
alip
ve
engin
merhamet
sahibidir
Semûd
kavmi
de
peygamberleri
yalancılıkla
itham
etti
Hani
kardeşleri
Salih
onlara
şöyle
demişti
Siz
Allahtan
korkmaz
mısınız
Haberiniz
olsun
ki
ben
size
gönderilmiş
güvenilir
bir
peygamberim
Gelin
artık
Allahtan
korkun
ve
bana
itaat
edin
Buna
karşılık
ben
sizden
hiçbir
ücret
istemiyorum
Benim
mükafatımı
verecek
olan
ancak
âlemlerin
Rabbidir
Siz
burada
güven
içinde
bırakılacak
mısınız
Bahçelerin
pınarların
içinde
Ekinlerin
salkımları
sarkmış
hurmalar
arasında
Ki
bir
de
dağlardan
keyifli
keyifli
kâşâneler
oyuyorsunuz
Gelin
Allahtan
korkun
da
bana
itaat
edin
Yeryüzünde
bozgunculuk
yapıp
dirlik
düzenlik
vermeyen
bozguncuların
emrine
uymayın
Sen
dediler
olsa
olsa
iyice
büyülenmiş
birisin
Sen
de
ancak
bizim
gibi
bir
beşersin
Eğer
doğru
söyleyenlerden
isen
haydi
bize
bir
âyet
mucize
getir
Salih
İşte
mucize
bu
dişi
devedir
su
içme
hakkı
bir
gün
onundur
belli
bir
günün
içme
hakkı
da
sizin
dedi
Sakın
ona
bir
kötülükle
ilişmeyin
yoksa
sizi
büyük
bir
günün
azabı
yakalayıverir
Derken
onu
kestiler
fakat
pişman
da
oldular
Çünkü
kendilerini
azap
yakalayıverdi
Şüphesiz
bunda
bir
âyet
alın
acak
bir
ders
vardır
ama
çokları
iman
etmiş
değillerdir
Ve
şüphesiz
Rabbin
işte
O
mutlak
galip
ve
engin
merhamet
sahibidir
Lût
kavmi
de
peygamberleri
yalancılıkla
itham
etti
Hani
kardeşleri
Lût
onlara
şöyle
demişti
Siz
Allahtan
ko
rmaz
mısınız
Haberiniz
olsun
ki
ben
size
gönderilmiş
güvenilir
bir
peygamberim
Gelin
artık
Allahtan
korkun
ve
bana
itaat
edin
Buna
karşılık
ben
sizden
bir
ücret
istemiyorum
Benim
mükafatımı
verecek
olan
ancak
âlemlerin
Rabbidir
İnsanlar
içinden
erkeklere
mi
gidiyorsunuz
Bırakıyorsunuz
da
sizler
için
yarattığı
eşleri
Doğrusu
siz
insanlıktan
çıkmış
bir
kavimsiniz
Onlar
şöyle
dediler
Ey
Lût
Bu
davadan
vazgeçmezsen
iyi
bilki
sürülenlerden
olacaksın
Lût
Doğrusu
ben
dedi
sizin
bu
işinize
buğzedenlerdenim
Yâ
Rabbi
Beni
ve
ailemi
onların
yapageldiklerinin
vebalinden
kurtar
Biz
de
onu
ve
ailesinin
tamamını
kurtardık
Ancak
geride
bir
yaşlı
kadın
kaldı
Sonra
geridekiler
in
hepsini
helak
ettik
Ve
üzerlerine
öyle
bir
yağmur
yağdırdık
ki
uyarılanların
o
yağmuru
ne
kötü
bir
yağmurdu
Şüphesiz
bunda
bir
âyet
alınacak
bir
ders
vardır
Ama
çokları
iman
etmiş
değillerdir
Ve
şüphesiz
Rabbin
işte
O
mutlak
gal
ip
ve
engin
merhamet
sahibidir
Eyke
halkı
da
peygamberleri
yalancılıkla
itham
etti
Hani
Şuayb
onlara
şöyle
demişti
Siz
Allahtan
korkmaz
mısınız
Haberiniz
olsun
ki
ben
size
gönderilmiş
güvenilir
bir
peygamberim
Gelin
Allahta
n
korkun
ve
bana
itaat
edin
Buna
karşılık
ben
sizden
bir
ücret
istemiyorum
Benim
mükafatımı
verecek
olan
yalnız
âlemlerin
Rabbidir
Ölçeği
tam
ölçün
de
hak
yiyenlerden
olmayın
Ve
doğru
terazi
ile
tartın
Halkın
eşyalarını
değ
erinden
düşürmeyin
Yeryüzünde
bozgunculuk
yaparak
karışıklık
çıkarmayın
O
sizi
ve
sizden
önceki
nesilleri
yaratan
Allahtan
korkun
Onlar
şöyle
dediler
Sen
olsa
olsa
iyice
büyülenmiş
birisin
Sen
de
bizim
gibi
bir
beşerden
başka
ne
sin
Bil
ki
biz
seni
ancak
yalancılardan
biri
sayıyoruz
Şayet
doğru
sözlülerden
isen
üstümüze
gökten
bir
parça
düşürüver
Şuayb
Rabbim
yaptıklarınızı
en
iyi
bilendir
dedi
Hülasa
onu
yalancı
saydılar
da
kendilerini
o
gölge
gününün
azabı
yakalayıverdi
O
cidden
büyük
bir
günün
azabı
idi
Şüphesiz
bunda
bir
âyet
alınacak
bir
ders
vardır
Ama
çokları
iman
etmiş
değillerdir
Ve
şüphesiz
Rabbin
işte
O
mutlak
galip
ve
engin
merhamet
sahibidir
Ve
muhakkak
ki
bu
Kurân
âlemlerin
Rabbinin
indirmesidir
Resulüm
Onu
Rûhul
emin
Cebrail
indirdi
Uyarıcılardan
olasın
diye
senin
kalbin
üzerine
Açık
parlak
bir
Arapça
lisan
ile
O
şüphesiz
daha
öncekilerin
kitaplarında
da
vardı
İsrailoğulları
b
ilginlerinin
onu
bilmesi
onlar
için
bir
âyet
delil
değil
midir
Biz
onu
Arapça
bilmeyenlerden
birine
indirseydik
de
bunu
o
okusaydı
yine
de
ona
iman
etmezlerdi
Böylece
onu
günahkarların
kalplerine
soktuk
okuyup
anladılar
ama
yi
ne
de
acıklı
azabı
görünceye
kadar
ona
iman
etmezler
İşte
bu
azab
onlara
kendileri
farkında
olmadan
ansızın
geliverecektir
O
zaman
Bize
iman
etmemiz
için
mühlet
verilir
mi
acabadiyeceklerdir
Oysa
dünyada
iken
Onlar
bizim
aza
bımızı
çarçabuk
istiyorlardı
Gördün
ya
artık
onlara
senelerce
zevk
ettirsek
Sonra
kendilerine
vaad
edilen
azab
gelip
çatarsa
O
yaşadıkları
zevkin
kendilerine
hiçbir
faydası
olmayacaktır
Bununla
birlikte
biz
hangi
memleketi
helak
ettikse
muhakkak
onu
uyarıcı
peygamberleri
olmuştur
Onlar
ihtar
edilmiştir
ve
biz
zulmetmiş
değiliz
Onu
Kurânı
şeytanlar
indirmedi
Bu
onlara
hem
yaraşmaz
hem
güçleri
yetmez
Şüphesiz
onlar
vahyi
işitmekten
uzak
tutulmuşlardır
O
halde
sakın
Allah
ile
beraber
başka
tanrıya
kulluk
edip
yalvarma
yoksa
azaba
uğratılanlardan
olursun
Önce
en
yakın
hısımlarını
uyar
Ve
sana
uyan
müminlere
kanadını
indir
Şayet
sana
karşı
gelirlerse
de
ki
Ben
sizin
yaptıklar
ınızdan
muhakkak
uzağım
Sen
O
mutlak
galip
ve
engin
merhamet
sahibine
güvenip
dayan
O
ki
gece
namaza
kalktığın
zaman
seni
görüyor
Ve
secde
edenler
arasında
dolaşmanı
da
görüyor
Çünkü
her
şeyi
işiten
her
şeyi
bilen
Odur
Şeytanların
kime
ineceğini
size
haber
vereyim
mi
Onlar
günaha
iftiraya
düşkün
olan
herkesin
üzerine
inerler
Onlar
şeytanlara
kulak
verirler
ve
onların
çoğu
yalancıdır
Şairlere
gelince
onlara
da
sapıklar
uyar
Onların
h
er
vadide
şaşkın
şaşkın
dolaştıklarını
ve
gerçekte
yapmadıkları
şeyleri
söylediklerini
görmedin
mi
Ancak
iman
edip
iyi
ameller
işleyenler
Allahı
çok
çok
ananlar
ve
haksızlığa
uğratıldıklarında
kendilerini
savunanlar
müstesna
haksızlık
edenler
han
gi
dönüşe
hangi
akibete
döndürüleceklerini
yakında
bileceklerdir
NEML
Bu
sûre
Mekkede
nâzil
olmuştur
doksanüç
âyettir
Neml
karınca
demektir
âyetinde
Süleyman
aleyhisselâmın
ordusuna
yol
veren
karıncalardan
söz
edildiği
için
sûre
b
u
ismi
almıştır
Tâ
Sîn
Bunlar
sana
Kurânın
ve
apaçık
bir
kitabın
âyetleridir
İman
eden
müminler
için
hidayet
rehberi
ve
müjdeci
olmak
üzere
Ki
o
müminler
namazı
dosdoğru
kılarlar
zekatı
verirler
ve
ahirete
de
kesin
olarak
iman
ederler
Şüphesiz
biz
ahirete
inanmayanların
işlerini
kendilerine
süslü
gösterdik
de
onlar
ilerisini
göremezler
kalpleri
körelmiştir
İşte
bunlar
kendileri
için
oldukça
ağır
bir
azab
bulunan
kimselerdir
ahirette
en
çok
ziyana
uğrayacaklar
da
onlardır
Resulüm
Şüphesiz
ki
bu
Kurân
sana
hikmet
sahibi
ve
her
şeyi
bilen
Allah
tarafından
indirilmektedir
Hani
Musa
ailesine
şöyle
demişti
Gerçekten
ben
bir
ateş
gördüm
gidip
size
oradan
bir
haber
getireceğim
yahut
bir
kor
ateş
getireyim
umarım
ki
ısınırsınız
Oraya
geldiğinde
şöyle
seslenilmişti
Ateşin
bulunduğu
yerdeki
ve
çevresindekiler
mübarek
kılınmıştır
Âlemlerin
Rabbi
olan
Allah
eksikliklerden
münezzehtir
Ey
Musa
İyi
bil
ki
ben
mutlak
galip
ve
hikmet
sahibi
olan
Allahım
Asânı
at
Asâyı
atıp
onu
yılan
gibi
deprenir
görünce
dönüp
arkasına
bakmadan
kaçtı
Dedik
ki
Ey
Musa
korkma
Çünkü
benim
huzurumda
peygamberler
korkmaz
Ancak
kim
haksızlık
yapar
sonra
yaptığı
kötülüğü
iyiliğe
çevirirse
bilsin
ki
ben
o
na
karşı
da
çok
bağışlayıcıyım
çok
merhamet
sahibiyim
Elini
koynuna
sok
kusursuz
bembeyaz
çıkacaktır
Dokuz
mucize
ile
Firavun
ve
kavmine
git
çünkü
onlar
yoldan
çıkmış
bir
kavim
olmuşlardır
Bu
şekilde
âyetlerimiz
onların
gözleri
önüne
se
rilince
Bu
apaçık
bir
sihirdir
dediler
Ve
vicdanları
bunların
doğruluğuna
tam
bir
kanaat
getirdiği
halde
zulüm
ve
kibirlerinden
ötürü
onları
bile
bile
inkâr
ettiler
Bozguncuların
sonunun
nice
olduğuna
bir
bak
Andolsun
ki
biz
Davuda
ve
Sü
leymana
bir
ilim
verdik
Onlar
Bizi
mümin
kullarının
birçoğundan
üstün
kılan
Allaha
hamd
olsun
dediler
Süleyman
Davuda
varis
olup
dedi
ki
Ey
insanlar
Bize
kuş
dili
öğretildi
ve
bize
her
şeyden
nasip
verildi
Doğrusu
bu
apaçık
bir
lütuftur
Cinlerden
insanlardan
ve
kuşlardan
müteşekkil
orduları
Süleymanın
hizmetinde
toplandı
hepsi
bir
arada
onun
tarafından
düzenli
olarak
sevkediliyordu
Nihayet
karınca
vâdisine
geldikleri
zaman
bir
karınca
Ey
karıncalar
Yuvalarınıza
girin
Süleyman
ve
ordusu
farkına
varmadan
sizi
ezmesin
dedi
Süleyman
onun
sözüne
gülümseyerek
dedi
ki
Ey
Rabbim
Bana
ve
ana
babama
verdiğin
nimete
şükretmemi
ve
hoşnut
olacağın
iyi
iş
yapmamı
gönlüme
getir
Rahmetinle
beni
iyi
kulların
arasına
kat
Süleyman
Kuşları
gözden
geçirdikten
sonra
şöyle
dedi
Hüd
hüdü
niçin
göremiyorum
Yoksa
kayıplara
mı
karıştı
Ya
bana
mazeretini
gösteren
apaçık
bir
delil
getirecek
ya
da
onu
şiddetli
bir
azaba
uğratacağım
yahut
boğazlıyacağım
Çok
g
eçmeden
Hüdhüd
gelip
Ben
dedi
senin
bilmediğin
bir
şeyi
öğrendim
Sebeden
sana
çok
doğru
ve
önemli
bir
haber
getirdim
Gerçekten
onlara
Sebelilere
hükümdarlık
eden
kendisine
her
türlü
imkan
verilmiş
ve
büyük
bir
tahta
sahip
olan
bir
kadın
la
karşılaştım
Onun
ve
kavminin
Allahı
bırakıp
güneşe
secde
ettiklerini
gördüm
Şeytan
kendilerine
yaptıklarını
süslü
göstermiş
de
onları
doğru
yoldan
alıkoymuş
Bunun
için
hidayete
giremiyorlar
Göklerde
ve
yerde
gizleneni
açığa
çıkaran
g
izlediğinizi
ve
açıkladığınızı
bilen
Allaha
secde
etmezler
Halbuki
O
büyük
Arşın
sahibi
olan
Allahtan
başka
tapılacak
yoktur
Süleyman
Hüdhüde
dedi
ki
Doğru
mu
söyledin
yoksa
yalancılardan
mısın
bakacağız
Şu
mektubumu
götür
onu
kendilerine
ver
sonra
onlardan
biraz
çekil
de
ne
sonuca
varacaklarına
bak
Süleymanın
mektubunu
alan
Sebe
melikesi
Beyler
ulular
Bana
çok
önemli
bir
mektup
bırakıldı
dedi
Mektup
Süleymandandır
Rahmân
ve
Rahîm
Allahın
adıyla
baş
lamaktadır
Bana
karşı
baş
kaldırmayın
teslimiyet
göstererek
bana
gelin
diye
yazmaktadır
Sonra
Melike
dedi
ki
Beyler
ulular
Bu
işimde
bana
bir
fikir
verin
Bilirsiniz
siz
yanımda
olmadan
hiçbir
işi
kestirip
atmam
Onlar
şöyle
cevap
verdiler
Biz
güçlü
kuvvetli
kimseleriz
zorlu
savaş
erbabıyız
buyruk
ise
senindir
artık
ne
emredeceğini
düşün
taşın
Melike
Hükümdarlar
bir
memlekete
girdiler
mi
orayı
perişan
ederler
ve
halkının
ulularını
hakir
hâle
getirirler
Herhalde
Onlar
da
böyle
yapacaklardır
dedi
Ben
şimdi
onlara
bir
hediye
göndereyim
de
bakayım
elçiler
ne
gibi
bir
sonuç
ile
dönecekler
Elçiler
hediyelerle
gelince
Süleyman
şöyle
dedi
Siz
bana
mal
ile
yardım
mı
etmek
istiyorsunuz
Allahın
ba
na
verdiği
size
verdiğinden
daha
iyidir
Ama
siz
hediyenizle
böbürlenirsiniz
Ey
elçi
Onlara
var
söyle
iyi
bilsinler
ki
kendilerine
asla
karşı
koyamayacakları
ordularla
gelir
onları
muhakkak
surette
hor
ve
hakir
halde
oradan
çıkarırız
Sonra
Süleyman
müşavirlerine
dedi
ki
Ey
ulular
Onlar
teslimiyet
gösterip
bana
gelmeden
önce
hanginiz
o
Melikenin
tahtını
bana
getirebilir
Cinlerden
bir
ifrit
Sen
makamından
kalkmadan
ben
onu
sana
getiririm
Gerçekten
bu
işe
gücüm
ve
güvenim
var
dedi
Kitaptan
ilmi
olan
kimse
ise
Gözünü
açıp
kapamadan
ben
onu
sana
getiririm
dedi
Süleyman
onu
Melikenin
tahtını
yanıbaşına
yerleşivermiş
görünce
Bu
dedi
şükür
mü
edeceğim
yoksa
nankörlük
mü
edeceğim
diye
beni
sınamak
üzere
Rab
bimin
gösterdiği
lütfundandır
Şükreden
ancak
kendisi
için
şükretmiş
olur
nankörlük
edene
gelince
o
bilsin
ki
Rabbim
müstağnidir
çok
kerem
sahibidir
Süleyman
devamla
dedi
ki
Onun
tahtını
bilemeyeceği
bir
vaziyete
sokun
getirin
bakalım
tanıy
abilecek
mi
yoksa
tanıyamayanlardan
mı
olacak
Melike
gelince
Senin
tahtın
da
böyle
mi
dendi
O
şöyle
cevap
verdi
Tıpkı
o
Zaten
bize
daha
önce
bilgi
verilmiş
ve
biz
teslimiyet
göstermiştik
Onu
Allahtan
başka
taptığı
şeyler
alıkoymuştu
Çünkü
kendisi
inkârcı
bir
kavimdendi
Ona
köşke
gir
dendi
Melike
onu
görünce
derin
bir
su
sandı
ve
eteğini
çekti
Süleyman
Bu
billurdan
yapılmış
şeffaf
bir
zemindir
dedi
Melike
dedi
ki
Rabbim
Ben
gerçekten
kendime
yazık
etmiştim
Süleyman
ın
maiyyetinde
âlemlerin
Rabbi
olan
Allaha
teslim
oldum
Andolsun
ki
Allaha
ibadet
edin
diye
Semuda
da
kardeşleri
Salihi
gönderdik
Hemen
birbirleriyle
çekişen
iki
zümre
oluverdiler
Salih
dedi
ki
Ey
benim
kavmim
İyilik
dururken
niçin
köt
ülüğe
koşuyorsunuz
Ne
olur
Allaha
istiğfar
etseniz
belki
rahmetine
ulaşırdınız
Cevap
verdiler
Senin
ve
beraberindekilerin
yüzünden
uğursuzluğa
uğradık
Salih
Size
çöken
uğursuzluk
sebebi
Allah
katında
yazılı
dır
Belki
siz
imtihana
çekile
n
bir
kavimsiniz
dedi
O
şehirde
dokuz
çete
vardı
ki
bunlar
yeryüzünde
bozgunculuk
yapıyorlar
iyilik
tarafına
hiç
yanaşmıyorlardı
Allaha
and
içerek
birbirlerine
şöyle
dediler
Gece
ona
ve
ailesine
baskın
yapalım
sonra
da
velisine
Biz
o
ail
enin
yok
edilişi
sırasında
orada
değildik
inanın
ki
doğru
söylüyoruz
diyelim
Onlar
böyle
bir
tuzak
kurdular
biz
de
kendileri
farkında
olmadan
onların
planlarını
altüst
ettik
İşte
bak
Tuzaklarının
akibeti
nice
oldu
Onları
da
kavimlerini
de
toptan
helak
ettik
İşte
haksızlıkları
yüzünden
çökmüş
evleri
Bilen
bir
kavim
için
elbette
bunda
bir
ibret
vardır
İman
edip
Allaha
karşı
gelmekten
sakınanları
da
kurtardık
Lûtu
da
peygamber
olarak
kavmine
gönderdik
O
kavmine
şöyle
demi
şti
Göz
göre
göre
hala
o
hayasızlığı
yapacak
mısınız
Siz
ille
de
kadınları
bırakıp
şehvetle
erkeklere
yaklaşacak
mısınız
Doğrusu
siz
beyinsizlikte
devam
edegelen
bir
kavimsiniz
Buna
kavminin
cevabı
sadece
Lût
ailesini
memleketinizden
çıka
rın
baksanıza
onlar
bizim
yaptıklarımızdan
temiz
kalmak
isteyen
insanlarmış
demelerinden
ibaret
oldu
Bunun
üzerine
onu
ve
ailesini
kurtardık
Yalnız
karısı
müstesna
onun
geride
azaba
uğrayanların
içinde
kalmasını
takdir
ettik
Onların
üzer
lerine
öyle
bir
yağmur
indirdik
ki
ne
kötü
idi
uyarılanların
yağmuru
Resulüm
de
ki
Hamd
olsun
Allaha
selam
olsun
seçkin
kıldığı
kullarına
Allah
mı
hayırlı
yoksa
Ona
koştukları
ortaklar
mı
Onlar
mı
hayırlı
yoksa
gökleri
ve
yeri
yara
tan
gökten
size
su
indiren
mi
Çünkü
biz
onunla
bir
ağacını
bile
bitirmeye
gücünüzün
yetmediği
güzel
güzel
bahçeler
bitirmişizdir
Allahla
beraber
başka
bir
ilâh
mı
var
Doğrusu
onlar
sapıklıkta
devam
eden
bir
güruhtur
Onlar
mı
hayırlı
yoksa
yer
yüzünü
oturmaya
elverişli
kılan
aralarında
nehirler
akıtan
onun
için
sabit
dağlar
yaratan
iki
deniz
arasına
engel
koyan
mı
Allahın
yanında
başka
bir
ilâh
mı
var
Hayır
onların
çoğu
hakikatları
bilmiyorlar
Onlar
mı
hayırlı
yoksa
kendine
yalva
rdığı
zaman
bunalmışa
karşılık
veren
ve
başındaki
sıkıntıyı
gideren
sizi
yeryüzünün
hakimleri
yapan
mı
Allahın
yanında
başka
bir
ilâh
mı
var
Ne
kıt
düşünüyorsunuz
Onlar
mı
hayırlı
yoksa
karanın
ve
denizin
karanlıkları
içinde
size
yolu
bulduran
rahmetinin
yağmurun
önünde
rüzgarları
müjdeci
olarak
gönderen
mi
Allahın
yanında
başka
bir
ilâh
mı
var
Allah
onların
koştukları
ortaklardan
çok
yücedir
münezzehtir
Onlar
mı
hayırlı
yoksa
önce
yaratan
sonra
yaratmayı
tekrar
eden
ve
sizi
hem
gökten
hem
yerden
rızıklandıran
mı
Allah
ile
beraber
başka
bir
ilâh
mı
var
De
ki
Eğer
doğru
söylüyorsanız
siz
kesin
delilinizi
getirin
haydi
De
ki
Göklerde
ve
yerde
Allahtan
başka
kimse
gaybı
bilmez
Ne
zaman
diriltileceklerini
de
bilmezler
Fakat
ahiret
hakkında
bilgiler
onlara
ardarda
gelmektedir
Ama
onlar
bundan
bir
şüphe
içindedirler
Çünkü
onlar
bundan
yana
kördürler
İnkârcılar
dediler
ki
Sahi
biz
ve
atalarımız
toprak
olduktan
sonra
gerçekten
diriltilip
çıkarılacak
mıyız
And
olsun
ki
bu
tehdit
bize
yapıldığı
gibi
daha
önce
atalarımıza
da
yapılmıştır
Bu
öncekilerin
masallarından
başka
bir
şey
değildir
De
ki
Hele
bir
yeryüzünde
gezin
de
günahkarların
sonu
nice
oldu
bir
bakın
Habibim
Onlara
karşı
mahzu
n
olma
kurmakta
oldukları
tuzaklardan
ötürü
de
sıkıntı
duyma
Bir
de
Eğer
doğru
söylüyorsanız
bu
vaad
ettiğiniz
azab
hani
ne
zaman
derler
De
ki
Çabucak
gelmesini
istediğiniz
şeyin
azabın
bir
kısmı
herhalde
yakında
ensenize
binecektir
Şüphesiz
Rabbin
insanlara
karşı
lütuf
sahibidir
fakat
insanların
çoğu
şükretmezler
Rabbin
elbette
onların
sinelerinin
gizlediklerini
de
açığa
vurduklarını
da
bilir
Gökte
ve
yerde
gizli
hiçbir
şey
yoktur
ki
apaçık
bir
kitapta
Lehv
i
mahfu
zda
bulunmasın
Haberiniz
olsun
ki
bu
Kurân
İsrail
oğullarına
hakkında
ihtilaf
edegeldikleri
şeylerin
pek
çoğunu
anlatmaktadır
Ve
o
müminler
için
gerçekten
bir
hidayet
rehberi
ve
rahmettir
Rabbin
şüphesiz
onlar
arasında
kendi
hükmünü
ve
recektir
O
mutlak
galiptir
hikmet
sahibidir
Ve
o
halde
sen
Allaha
güven
Çünkü
sen
apaçık
hakikatin
üzerindesin
Bil
ki
sen
ölülere
işittiremezsin
arkasını
dönüp
kaçmakta
olan
sağırlara
da
daveti
duyuramazsın
Sen
körleri
sapıklıklarınd
an
çevirip
doğru
yola
getirecek
değilsin
Ancak
gönülden
teslim
olarak
âyetlerimize
iman
edenlere
duyurabilirsin
Söylenen
başlarına
geleceği
vakit
bunlar
için
yerden
bir
dâbbe
canlı
çıkarırız
ki
bu
onlara
insanların
âyetlerimize
kesin
bir
iman
getirmemiş
olduklarını
söyler
Ve
her
ümmetin
âyetlerimizi
yalan
sayanlarından
bir
cemaati
toplayacağımız
gün
artık
onlar
bir
arada
tutulup
hesap
yerine
sevkedilirler
Nihayet
oraya
geldikleri
vakit
Allah
buyurur
Siz
benim
âyetlerimi
ne
ol
duğunu
kavramadan
yalan
saydınız
öyle
mi
Yoksa
yaptığınız
başka
neydi
Yaptıkları
haksızlıktan
dolayı
o
söz
gerçekleşmiştir
artık
onlar
konuşamazlar
Görmediler
mi
ki
dinlensinler
diye
geceyi
yarattık
ve
çalışsınlar
diye
gündüzü
apaydınlık
y
aptık
İman
eden
bir
kavim
için
elbette
bunda
ibretler
vardır
Sûra
üfürüldüğü
gün
Allahın
diledikleri
müstesna
göklerde
ve
yerde
bulunanlar
hep
dehşete
kapılır
Hepsi
boyunları
bükük
olarak
Ona
gelirler
Sen
dağları
görürsün
de
yerinde
durur
s
anırsın
Oysa
onlar
bulutun
yürümesi
gibi
yürümektedirler
Bu
her
şeyi
sapasağlam
yapan
Allahın
sanatıdır
Şüphesiz
ki
O
yaptıklarınızdan
tamamıyla
haberdardır
Kim
iyilikle
gelirse
ona
daha
iyisi
verilir
ve
onlar
o
gün
korkudan
da
emin
kalırlar
Her
kim
de
kötülükle
gelirse
artık
yüzleri
ateşte
sürtülür
Başka
değil
ancak
yaptığınız
amellerin
cezasını
çekeceksiniz
denir
De
ki
Ben
ancak
her
şeyin
sahibi
olan
ve
burayı
kutlu
kılan
bu
şehrin
Mekkenin
Rabbine
kulluk
etmekle
emrolun
dum
Yine
bana
müslümanlardan
olmam
emredildi
Ve
Kurânı
okumam
emredildi
Artık
kim
doğru
yola
gelirse
yalnız
kendisi
için
gelmiş
olur
kim
de
saparsa
ona
de
ki
Ben
sadece
uyarıcılardanım
Ve
şöyle
de
Hamd
Allaha
mahsustur
O
âyetleri
ni
size
gösterecek
siz
de
onları
görüp
tanıyacaksınız
Rabbin
yaptıklarınızdan
habersiz
değildir
KASAS
Bu
sûre
Mekkede
nâzil
olmuştur
âyetinin
hicret
esnasında
Mekke
ile
Medine
arasında
ilâ
âyetlerinin
ise
Medinede
nâzil
olduğu
riva
yet
edilmiştir
seksensekiz
âyettir
Kasas
olaylar
hikâyeler
demektir
İsmini
âyetinden
almıştır
Sûrenin
başlıca
konularını
Hz
Musanın
çocukluğundan
itibaren
hayatı
mücadeleleri
tevhid
ehlinnin
zaferi
ve
dünya
servetine
güvenilmemesi
teº
kil
etmektedir
Tâ
Sîn
Mîm
Bunlar
apaçık
kitabın
âyetleridir
İman
edecek
bir
kavim
için
Musa
ile
Firavunun
haberlerinden
bir
kısmını
sana
dosdoğru
okuyacağız
Çünkü
Firavun
Mısır
toprağında
gerçekten
azmış
halkını
parça
parça
etmişti
Onlardan
bir
zümreyi
güçsüz
buluyor
bunların
oğullarını
boğazlıyor
kızlarını
ise
sağ
bırakıyordu
Belli
ki
o
bozgunculardandı
Biz
ise
istiyorduk
ki
o
yerde
güçsüz
düşürülenlere
lütufta
bulunalım
onları
önderler
yapalım
onlara
ötekilerin
yerini
aldıralım
Ve
o
yerde
onları
hakim
kılalım
Firavun
ile
Hâmân
ve
ordularına
onlardan
çekinmekte
oldukları
şeyi
gösterelim
O
esnada
Musanın
anasına
Onu
emzir
kendisine
zarar
geleceğinden
kaygılandığında
onu
denize
Nil
nehrine
bırakıver
hiç
kor
kup
kaygılanma
çünkü
biz
onu
tekrar
sana
vereceğiz
ve
onu
peygamberlerden
biri
yapacağız
diye
bildirdik
Nihayet
Firavun
ailesi
onu
yitik
olarak
aldı
Çünkü
o
sonunda
kendileri
için
bir
düşman
ve
bir
tasa
olacaktı
Şüphesiz
Firavun
ile
Hâmân
ve
asker
leri
yanılıyorlardı
Firavunun
karısı
sepetin
içinden
çocuk
çıkınca
kocasına
İkimizin
de
gözü
aydın
Onu
öldürmeyin
belki
bize
faydası
dokunur
ya
da
onu
evlad
ediniriz
dedi
Halbuki
onlar
işin
sonunu
sezemiyorlardı
Musanın
anasının
yüreği
tasadan
bomboş
kalıverdi
Eğer
biz
vaadimize
inananlardan
olması
için
onun
kalbini
pekiştirmemiş
olsaydık
neredeyse
işi
meydana
çıkaracaktı
Annesi
Musanın
ablasına
Onun
izini
takip
et
dedi
O
da
onlar
farkına
varmadan
uzaktan
kardeşini
göze
tledi
Biz
annesine
geri
vermezden
daha
önce
onun
süt
analarının
sütünü
kabulüne
müsade
etmedik
Bunun
üzerine
ablası
Size
onun
bakımını
sizin
namınıza
üstlenecek
hem
de
ona
iyi
davranacak
bir
aile
göstereyim
mi
dedi
Böylelikle
biz
onu
g
özü
aydın
olsun
gam
çekmesin
ve
Allahın
vaadinin
gerçek
olduğunu
bilsin
diye
anasına
geri
verdik
Fakat
yine
de
pek
çoğu
bunu
bilmezler
Musa
yiğitlik
çağına
girip
olgunlaşınca
biz
ona
hikmet
ve
ilim
verdik
İşte
güzel
davrananları
biz
böyle
müka
fatlandırırız
Musa
halkının
habersiz
olduğu
bir
sırada
şehre
girdi
Orada
biri
kendi
tarafından
diğeri
düşman
tarafından
olan
iki
adamı
birbirleriyle
döğüşür
buldu
Kendi
tarafı
olan
düşmana
karşı
ondan
yardım
diledi
Musa
da
ötekine
bir
yumruk
ind
irip
onun
ölümüne
sebep
oldu
Bu
şeytan
işidir
O
gerçekten
saptırıcı
apaçık
bir
düşmandır
dedi
Musa
Rabbim
Doğrusu
kendimi
ziyana
uğrattım
Beni
bağışla
dedi
Allah
da
onu
bağışladı
Çünkü
çok
bağışlayıcı
çok
merhamet
edici
olan
ancak
O
dur
Musa
Rabbim
Bana
lutfettiğin
nimetlere
andolsun
ki
artık
suçlulara
asla
arka
olmayacağım
dedi
Şehirde
korku
içinde
etrafı
gözetleyerek
sabahladı
Bir
de
ne
görsün
dün
kendisinden
yardım
isteyen
kimse
feryad
ederek
yine
ondan
imdat
is
tiyor
Musa
ona
dedi
ki
Doğrusu
sen
besbelli
bir
azgınsın
Musa
ikisinin
de
düşmanı
olan
adamı
yakalamak
isteyince
o
adam
dedi
ki
Ey
Musa
Dün
bir
cana
kıydığın
gibi
bana
da
mı
kıymak
istiyorsun
Demek
arabuluculardan
olmak
istemiyor
da
bu
ye
rde
ille
yaman
bir
zorba
olmayı
arzuluyorsun
sen
Şehrin
öbür
ucundan
bir
adam
geldi
ve
dedi
ki
Ey
Musa
İleri
gelenler
seni
öldürmek
için
hakkında
müzakere
ediyorlar
Derhal
buradan
çık
İnan
ki
ben
senin
iyiliğini
isteyenlerdenim
Musa
kork
a
korka
etrafı
gözetleyerek
oradan
çıktı
Rabbim
Beni
zalimler
güruhundan
kurtar
dedi
Medyene
doğru
yöneldiğinde
Umarım
Rabbim
beni
doğru
yola
iletir
dedi
Musa
Medyen
suyuna
varınca
orada
hayvanlarını
sulayan
bir
çok
insan
buldu
O
nların
gerisinde
de
hayvanlarını
suyun
olduğu
yerden
geri
çeken
iki
kadın
gördü
Onlara
Derdiniz
nedir
dedi
Şöyle
cevap
verdiler
Çobanlar
sulayıp
çekilmeden
biz
onların
içine
sokulup
hayvanlarımızı
sulamayız
babamız
da
çok
yaşlıdır
Bunun
üzerine
Musa
onların
davarlarını
suladı
Sonra
gölgeye
çekildi
ve
Rabbim
Doğrusu
bana
indireceğin
her
hayra
muhtacım
dedi
Derken
o
iki
kadından
biri
utana
utana
yürüyerek
ona
geldi
Babam
dedi
bizim
yerimize
hayvanları
sulamanın
karşılığını
ödemek
için
seni
çağırıyor
Musa
ona
Hz
Şuayba
gelip
başından
geçeni
anlatınca
o
korkma
o
zalim
kavimden
kurtuldun
dedi
Şuaybın
iki
kızından
biri
Babacığım
Onu
ücretle
çoban
tut
Çünkü
ücretle
istihdam
edeceğin
en
iyi
kimse
bu
güçlü
ve
güvenilir
adamdır
dedi
Şuayb
Dedi
ki
Bana
sekiz
yıl
çalışmana
karşılık
şu
iki
kızımdan
birini
sana
nikahlamak
istiyorum
Eğer
on
yıla
tamamlarsan
artık
o
kendinden
yoksa
sana
ağırlık
vermek
istemem
İnşaallah
beni
iyi
kimselerden
bulacaksın
Musa
şöyle
cevap
verdi
Bu
seninle
benim
aramdadır
Bu
iki
süreden
hangisini
doldurursam
doldurayım
demek
ki
bana
karşı
husumet
yok
Söylediklerimize
Allah
vekildir
Artık
Musa
süreyi
doldurup
ailesiyle
yola
çıkınca
Tûr
tarafından
bir
ateş
gö
rdü
Ailesine
Siz
burada
bekleyin
ben
bir
ateş
gördüm
belki
oradan
size
bir
haber
yahut
ısınmanız
için
o
ateşten
bir
parça
getiririm
dedi
Oraya
gelince
o
mübarek
yerdeki
vâdinin
sağ
kıyısından
oradaki
ağaç
tarafından
kendisine
şöyle
seslen
ildi
Ey
Musa
Bil
ki
ben
bütün
âlemlerin
Rabbi
olan
Allahım
Ve
Asânı
at
denildi
Musa
attığı
asâyı
yılan
gibi
debrenir
görünce
dönüp
arkasına
bakmadan
kaçtı
Ey
Musa
Beri
gel
korkma
Çünkü
sen
emniyette
olanlardansın
buyuruldu
Elini
koynuna
sok
kusursuz
bembeyaz
çıkacaktır
Korkudan
açılan
kollarını
kendine
çek
İşte
bu
ikisi
Firavun
ve
onun
adamlarına
karşı
Rabbin
tarafından
iki
kesin
delildir
Çünkü
onlar
yoldan
çıkan
bir
kavim
olmuşlardır
diye
seslenildi
Musa
dedi
ki
Rabbim
Ben
onlardan
birini
öldürmüştüm
beni
öldürmelerinden
korkuyorum
Kardeşim
Harunun
dili
benimkinden
daha
düzgündür
Onu
da
beni
doğrulayan
bir
yardımcı
olarak
benimle
birlikte
gönder
Zira
bana
yalancılık
ithamında
bulunmalarından
endişe
ediyorum
Allah
buyurdu
Seni
kardeşinle
destekliyeceğiz
ve
size
öyle
bir
kudret
vereceğiz
ki
âyetlerimiz
sayesinde
onlar
size
erişemeyecekler
Siz
ve
size
tabi
olanlar
üstün
geleceksiniz
Musa
onlara
apaçık
âyetlerimizi
getirince
Bu
olsa
olsa
uydurulmuş
bir
sihirdir
Biz
önceki
atalarımızdan
böylesini
işitmemiştik
dediler
Musa
şöyle
dedi
Rabbim
kendi
katından
kimin
hidayet
rehberi
getirdiğini
ve
hayırlı
akibetin
kime
nasip
olacağını
en
iyi
bilendir
Muhakkak
ki
zalimler
kurtuluş
a
eremezler
Firavun
Ey
ileri
gelenler
Sizin
için
benden
başka
bir
ilâh
tanımıyorum
Ey
Hâmân
haydi
benim
için
çamur
üzerine
ateş
yak
ve
tuğla
imal
et
bana
bir
kule
yap
ki
Musanın
ilâhına
çıkayım
ama
sanıyorum
o
mutlaka
yalan
söyleyenlerde
ndir
dedi
O
ve
askerleri
yeryüzünde
haksız
yere
büyüklük
tasladılar
ve
gerçekten
bize
döndürülmeyeceklerini
sandılar
Biz
de
onu
ve
askerlerini
yakalayıp
denize
atıverdik
Bir
bak
zalimlerin
sonu
nice
oldu
Onları
ateşe
çağıran
öncüler
kıl
dık
Kıyamet
günü
onlar
yardım
görmeyeceklerdir
Bu
dünyada
arkalarına
lanet
taktık
Onlar
kıyamet
gününde
de
kötülenmişler
arasındadır
Andolsun
ki
biz
ilk
nesilleri
yok
ettikten
sonra
Musaya
olur
ki
düşünür
öğüt
alırlar
diye
insanlar
için
ap
açık
deliller
hidayet
rehberi
ve
rahmet
olarak
o
Kitabı
Tevratı
vermişizdir
Resulüm
Musaya
emrimizi
vahyettiğimiz
sırada
sen
batı
yönünde
bulunmuyordun
ve
o
hadiseyi
görenlerden
değildin
Bilakis
biz
o
zamandan
senin
zamanına
kadar
ni
ce
nesiller
var
ettik
de
onların
üzerinden
uzun
zamanlar
geçti
Sen
onlara
âyetlerimizi
okuyarak
Medyen
halkı
arasında
bulunanlardan
da
değildin
aksine
biz
başka
peygamber
göndermiştik
Musaya
seslendiğimiz
zaman
da
Tûrun
yanında
değildin
Bi
lakis
senden
önce
kendilerine
uyarıcı
peygamber
gelmeyen
bir
kavmi
uyarman
için
Rabbinden
bir
rahmet
olarak
orada
geçenleri
sana
bildirdik
ola
ki
onlar
düşünüp
öğüt
alırlar
Bizzat
kendi
yaptıklarından
dolayı
başlarına
bir
musibet
geldiğinde
Rab
bimiz
Ne
olurdu
bize
bir
peygamber
gönderseydin
de
âyetlerine
uysak
ve
müminlerden
olsaydık
diyecek
olmasalardı
seni
göndermezdik
Fakat
onlara
tarafımızdan
o
hak
peygamber
gelince
Musaya
verilen
mucizeler
gibi
ona
da
verilmeli
değil
miydi
dediler
Peki
daha
önce
Musaya
verileni
de
inkâr
etmemişler
miydi
Birbirini
destekleyen
iki
sihir
demişler
ve
şunu
söylemişlerdi
Doğrusu
biz
hiçbirine
inanmıyoruz
Resulüm
De
ki
Eğer
doğru
sözlüler
iseniz
Allah
katından
bu
ikisinden
ban
a
ve
Musaya
inen
kitaplardan
daha
doğru
bir
kitap
getirin
de
ben
ona
uyayım
Eğer
sana
cevap
vermezlerse
bil
ki
onlar
sırf
heveslerine
uymaktadırlar
Allahtan
bir
yol
gösterici
olmaksızın
kendi
hevesine
uyandan
daha
sapık
kim
olabilir
Elbette
Al
lah
zalim
kavmi
doğru
yola
iletmez
Andolsun
ki
biz
düşünüp
öğüt
alsınlar
diye
sözü
vahyi
birbiri
ardınca
ulamışızdır
Ondan
Kurândan
önce
kendilerine
kitap
verdiklerimiz
ona
da
iman
ederler
Onlara
Kurân
okunduğu
zaman
Ona
iman
e
ttik
Çünkü
o
Rabbimizden
gelmiş
hakikattir
Esasen
biz
daha
önce
de
müslüman
idik
derler
İşte
onlara
sabretmelerinden
ötürü
mükafatları
iki
defa
verilecektir
Bunlar
kötülüğü
iyilikle
savarlar
kendilerine
verdiğimiz
rızıktan
da
Allah
rızası
için
harcarlar
Onlar
boş
söz
işittikleri
zaman
ondan
yüz
çevirirler
ve
Bizim
işlerimiz
bize
sizin
işleriniz
size
Size
selam
olsun
Biz
kendini
bilmezleri
istemeyiz
derler
Resulüm
Sen
sevdiğini
hidayete
eriştiremezsin
bilakis
Allah
dilediğin
e
hidayet
verir
ve
hidayete
girecek
olanları
en
iyi
O
bilir
Biz
seninle
beraber
doğru
yola
uyarsak
yurdumuzdan
atılırız
dediler
Biz
onları
kendi
katımızdan
bir
rızık
olarak
her
şeyin
ürünlerinin
toplanıp
getirildiği
güvenli
dokunulmaz
bir
yere
Mekke
i
Mükerremeye
yerleştirmedik
mi
Fakat
onların
çoğu
bilmezler
Biz
maişetleriyle
şımarmış
nice
memleketi
helak
etmişizdir
İşte
yerleri
Kendilerinden
sonra
oralarda
pek
az
oturulabilmiştir
Onlara
biz
varis
olmuşuzdur
Rabbin
kendilerin
e
âyetlerimizi
okuyan
bir
peygamberi
memleketlerin
ana
merkezlerine
göndermedikçe
memleketleri
helâk
edici
değildir
Zaten
biz
ancak
halkı
zalim
olan
memleketleri
helâk
etmişizdir
Size
verilen
şeyler
dünya
hayatının
geçim
vasıtası
ve
debdebesidir
Allah
katında
olanlar
ise
daha
hayırlı
ve
daha
kalıcıdır
Hâlâ
buna
aklınız
ermeyecek
mi
Şu
halde
kendisine
güzel
bir
vaadde
bulunduğumuz
ardından
ona
kavuşan
kimse
sırf
dünya
hayatının
geçici
zevkini
yaşattığımız
ve
sonra
kıyamet
gününde
azab
için
huzurumuza
getirilenler
arasında
bulunan
kimse
gibi
midir
O
gün
Allah
onları
çağırarak
Benim
ortaklarım
olduklarını
iddia
ettikleriniz
hani
nerede
diyecektir
O
gün
haklarında
azaba
itilme
hükmü
gerçekleşen
kimseler
Rabbimiz
Biz
n
asıl
azmışsak
işte
bu
azmışları
da
öylece
azdırdık
Onların
suçlarından
beri
olduğumuzu
sana
arzederiz
Zaten
onlar
aslında
bizlere
tapmıyorlardı
derler
Allaha
koştuğunuz
ortaklarınızı
çağırın
denir
onlar
da
çağırırlar
fakat
kendilerine
cevap
vermezler
ve
karşılarında
azabı
görürler
Ne
olurdu
dünyada
iken
doğru
yola
girselerdi
O
gün
Allah
onları
çağırıp
Peygamberlere
ne
cevap
verdiniz
diyecektir
İşte
o
gün
onlara
bütün
haberler
kapkaranlık
olmuştur
onlar
birbirlerine
de
soramayacaklardır
Fakat
tevbe
ederek
iman
edip
iyi
işler
yapan
kimseye
gelince
o
kurtuluşa
erenler
arasında
olmayı
umabilir
Rabbin
dilediğini
yaratır
ve
seçer
Onların
seçim
hakkı
yoktur
Allah
onların
ortak
koştuklarından
münezzehtir
ve
şan
ı
yücedir
Rabbin
onların
sinelerinde
gizlediklerini
de
açığa
vurduklarını
da
bilir
İşte
O
Allahtır
Ondan
başka
tanrı
yoktur
Önünde
de
sonunda
da
hamd
Onundur
hüküm
Onundur
Ve
ancak
Ona
döndürüleceksiniz
Resulüm
De
ki
Düşün
dünüz
mü
hiç
eğer
Allah
üzerinizde
geceyi
tâ
kıyamet
gününe
kadar
aralıksız
devam
ettirse
Allahtan
başka
size
ışık
getirecek
tanrı
kimdir
Hâlâ
işitmeyecek
misiniz
De
ki
Haber
verin
bakayım
eğer
Allah
üzerinizde
gündüzü
ta
kıyamet
gününe
kadar
aralıksız
devam
ettirse
Allahtan
başka
istirahat
edeceğiniz
geceyi
size
getirecek
tanrı
kimdir
Hâlâ
görmeyecek
misiniz
Rahmetinden
dolayı
Allah
geceyi
ve
gündüzü
yarattı
ki
geceleyin
dinlenesiniz
gündüzün
ise
Onun
lütuf
ve
kereminden
rızkın
ızı
arayasınız
Umulur
ki
şükredersiniz
Ve
hele
o
gün
Allah
onları
çağırarak
Benim
ortaklarım
olduklarını
iddia
ettikleriniz
hani
nerede
diyecektir
O
gün
her
ümmetten
bir
şahit
çıkarır
Haydin
kesin
delilinizi
getirin
deriz
O
zaman
bilirler
ki
hakikat
Allaha
aittir
ve
uydurageldikleri
şeyler
putlar
de
kendilerinden
ayrılıp
kaybolmuşlardır
Karun
Musanın
kavminden
idi
de
onlara
karşı
azgınlık
etmişti
Biz
ona
öyle
hazineler
vermiştik
ki
anahtarlarını
güçlü
kuvvetli
bir
topl
uluk
zor
taşırdı
Kavmi
ona
demişti
ki
Şımarma
Bil
ki
Allah
şımarıkları
sevmez
Allahın
sana
verdiğinden
Onun
yolunda
harcayarak
ahiret
yurdunu
gözet
ama
dünyadan
da
nasibini
unutma
Allahın
sana
ihsan
ettiği
gibi
sen
de
insanlara
iyilik
et
Yeryüzünde
bozgunculuğu
arzulama
Şüphesiz
ki
Allah
bozguncuları
sevmez
Karun
ise
O
servet
bana
ancak
kendimdeki
bilgi
sayesinde
verildi
demiştir
Bilmiyor
muydu
ki
Allah
kendinden
önceki
nesillerden
ondan
daha
güçlü
ondan
daha
çok
tara
ftarı
olan
kimseleri
helak
etmişti
Günahkarlardan
günahları
sorulmaz
Allah
onların
hepsini
bilir
Derken
Karun
ihtişam
içinde
kavminin
karşısına
çıktı
Dünya
hayatını
arzulayanlar
Keşke
Karuna
verilenin
benzeri
bizim
de
olsaydı
Hakikat
şu
ki
o
çok
büyük
devlet
sahibidir
dediler
Kendilerine
ilim
verilmiş
olanlar
ise
şöyle
dediler
Yazıklar
olsun
size
İman
edip
iyi
işler
yapanlara
göre
Allahın
mükafatı
daha
üstündür
Ona
da
ancak
sabredenler
kavuşabilir
Derken
biz
onu
da
sarayını
da
yerin
dibine
geçirdik
Artık
Allaha
karşı
kendisine
yardım
edecek
taraftarları
olmadığı
gibi
o
kendini
savunup
kurtarabilecek
kimselerden
de
değildi
Daha
dün
onun
yerinde
olmayı
isteyenler
de
Demek
ki
Allah
kullarından
dilediğine
rızkı
çok
da
az
da
verir
Şayet
Allah
bize
lütufta
bulunmuş
olmasaydı
bizi
de
yerin
dibine
geçirirdi
Demek
ki
inkârcılar
iflah
olmazmış
demeye
başladılar
İşte
ahiret
yurdu
Biz
onu
yeryüzünde
böbürlenmeyi
ve
bozgunculuğu
arzulamayan
kimselere
veririz
En
güz
el
akıbet
takva
sahiplerinindir
Kim
bir
iyilik
getirirse
ona
ondan
daha
üstün
karşılık
vardır
Kim
bir
kötülük
getirirse
o
kötülükleri
işleyenler
ancak
yaptıkları
kadar
ceza
görürler
Resulüm
Kurânı
okumayı
tebliğ
etmeyi
ve
ona
uymayı
sana
farz
kılan
Allah
elbette
seni
yine
dönülecek
yere
döndürecektir
De
ki
Rabbim
kimin
hidayetle
geldiğini
ve
kimin
apaçık
bir
sapıklık
içinde
olduğunu
en
iyi
bilendir
Sen
bu
kitabın
sana
vahyolunacağını
ummuyordun
Bu
ancak
Rabbinden
bir
ra
hmettir
O
halde
sakın
kâfirlere
arka
çıkma
Allahın
âyetleri
sana
indirildikten
sonra
artık
sakın
onlar
seni
bu
âyetlerden
alıkoymasınlar
Rabbine
davet
et
Asla
müşriklerden
olma
Allah
ile
birlikte
başka
bir
tanrıya
tapıp
yalvarma
Ondan
başk
a
tanrı
yoktur
Onun
zatından
başka
her
şey
helak
olacaktır
Hüküm
Onundur
ve
siz
ancak
Ona
döndürüleceksiniz
ANKEBUT
Mekkede
nâzil
olan
bu
sûre
altmışdokuz
âyettir
Ankebût
örümcek
demektir
âyetinde
kâfirlerin
işleri
örümcek
ağına
benzetildiği
için
sûre
bu
ismi
almıştır
Elif
Lâm
Mîm
İnsanlar
imtihandan
geçirilmeden
sadece
İman
ettik
demeleriyle
bırakılıvereceklerini
mi
sandılar
Andolsun
ki
biz
onlardan
öncekileri
de
imtihandan
geçirmişizdir
Elbette
Allah
doğrula
rı
ortaya
çıkaracak
yalancıları
da
mutlaka
ortaya
koyacaktır
Yoksa
kötülükleri
yapanlar
bizden
kaçabileceklerini
mi
sandılar
Ne
kadar
kötü
ve
yanlış
hüküm
veriyorlar
Her
kim
Allaha
kavuşmayı
umuyorsa
bilsin
ki
Allahın
tayin
ettiği
o
vakit
el
bette
gelecektir
O
her
şeyi
işiten
ve
bilendir
Cihad
eden
ancak
kendisi
için
cihad
etmiş
olur
Şüphesiz
Allah
âlemlerden
müstağnidir
İman
edip
iyi
işler
yapanların
kötülüklerini
elbette
örteriz
ve
onlara
yaptıklarının
daha
güzeli
ile
karşılık
ve
ririz
Biz
insana
ana
babasına
iyi
davranmasını
tavsiye
etmişizdir
Eğer
onlar
seni
hakkında
bilgin
olmayan
bir
şeyi
körü
körüne
bana
ortak
koşman
için
zorlarlarsa
onlara
itaat
etme
Dönüşünüz
ancak
banadır
O
zaman
size
yapmış
olduklarınızı
habe
r
vereceğim
İman
edip
iyi
işler
yapanları
muhakkak
salihler
zümresi
içine
katarız
İnsanlardan
kimi
vardır
ki
Allaha
inandık
der
fakat
Allah
uğrunda
eziyete
uğratıldığı
zaman
insanların
işkencesini
Allahın
azabı
gibi
tutar
Halbuki
Rabbin
den
bir
yardım
gelecek
olsa
mutlaka
Doğrusu
biz
de
sizinle
beraberdik
derler
Acaba
Allah
herkesin
kalbindekileri
en
iyi
bilen
değil
midir
Allah
elbette
Ona
gönülden
iman
edenleri
de
iki
yüzlüleri
de
bilir
Kâfirler
iman
edenlere
Bizi
m
yolumuza
uyun
sizin
günahlarınızı
biz
yüklenelim
derler
Halbuki
onların
hiçbir
günahını
yüklenecek
değillerdir
Gerçekte
onlar
kesinlikle
yalan
söylemektedirler
Fakat
gerçek
şu
ki
elbette
kendi
yüklerini
kendi
yükleriyle
birlikte
nice
yükleri
başkalarını
saptırmanın
vebalini
taşıyacaklar
ve
uydurup
durdukları
şeylerden
kıyamet
günü
mutlaka
sorguya
çekileceklerdir
Andolsun
ki
Nuhu
kendi
kavmine
gönderdik
de
o
dokuz
yüz
elli
yıl
onların
arasında
kaldı
Sonunda
onlar
zulümlerini
sürdürü
rken
tufan
kendilerini
yakalayıverdi
Fakat
biz
onu
ve
gemidekileri
kurtardık
ve
bunu
âlemlere
bir
ibret
yaptık
İbrahimi
de
gönderdik
O
kavmine
şöyle
demişti
Allaha
kulluk
edin
Ona
karşı
gelmekten
sakının
Eğer
bilmiş
olsanız
bu
sizin
için
daha
hayırlıdır
Siz
Allahı
bırakıp
sadece
birtakım
putlara
tapıyor
asılsız
sözler
uyduruyorsunuz
Bilmelisiniz
ki
Allahı
bırakıp
da
taptıklarınız
size
rızık
veremezler
O
halde
rızkı
Allah
katında
arayın
Ona
kulluk
edin
Ancak
Ona
döndürülec
eksiniz
Eğer
size
tebliğ
edileni
yalan
sayarsanız
bilin
ki
sizden
önceki
birçok
milletler
de
yalan
saymışlardı
Peygambere
düşen
yalnız
açık
bir
tebliğdir
Allahın
mahlukunu
ilk
baştan
nasıl
yarattığını
sonra
bunu
tekrarladığını
görmediler
m
i
Şüphesiz
bu
Allaha
göre
kolaydır
De
ki
Yeryüzünde
gezip
dolaşın
da
Allah
ilk
baştan
nasıl
yaratmış
bakın
İşte
Allah
bundan
sonra
aynı
şekilde
ahiret
hayatını
da
yaratacaktır
Gerçekten
Allah
her
şeye
kadirdir
O
dilediğine
azab
eder
dilediğine
rahmet
eder
Ancak
Ona
döndürüleceksiniz
Siz
ne
yeryüzünde
ne
de
gökte
Allahı
aciz
bırakamazsınız
Allahtan
başka
bir
dost
ve
yardımcı
da
bulamazsınız
Allahın
âyetlerini
ve
Ona
kavuşmayı
inkâr
edenler
var
ya
işte
onlar
benim
r
ahmetimden
ümitlerini
kesmişlerdir
ve
onlar
için
acıklı
bir
azab
vardır
Kavminin
İbrahime
cevabı
ise
Onu
öldürün
yahut
yakın
demelerinden
ibaret
oldu
Ama
Allah
onu
ateşten
kurtardı
Doğrusu
bunda
iman
eden
bir
kavim
için
ibretler
vardır
İbrahim
onlara
dedi
ki
Siz
sırf
aranızdaki
dünya
hayatına
has
muhabbet
uğruna
Allahı
bırakıp
birtakım
putlar
edindiniz
Sonra
kıyamet
günü
geldiğinde
ise
kiminiz
kiminizi
tanımayacak
kiminiz
kiminizi
lanetleyecektir
Varacağınız
yer
cehennemdir
Ve
hiç
yardımcınız
da
yoktur
Bunun
üzerine
ona
sadece
Lut
iman
etti
İbrahim
de
dedi
ki
Ben
Rabbime
hicret
edeceğim
Şüphe
yok
ki
O
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Ona
İshak
ve
Yakubu
bağışladık
Peygamberliği
ve
kitapları
onun
soyundan
gelenlere
verdik
Onu
dünyada
mükafatlandırdık
Şüphesiz
o
ahirette
de
salihler
zümresindendir
Lutu
da
gönderdik
O
kavmine
demişti
ki
Gerçekten
siz
daha
önce
hiçbir
milletin
yapmadığı
bir
hayasızlığı
yapıyorsunuz
Bu
ilâhî
ikaz
dan
sonra
siz
ille
de
erkeklere
yaklaşacak
yol
kesecek
ve
toplantılarınızda
edepsizlik
yapacak
mısınız
Kavminin
cevabı
ise
şöyle
demelerinden
ibaret
oldu
Doğru
söyleyenlerden
isen
Allahın
azabını
getir
bize
Lut
Ey
Rabbim
Şu
fesatçılar
g
üruhuna
karşı
bana
yardım
eyle
dedi
Elçilerimiz
İbrahime
iki
oğul
vereceğimize
dair
müjdeyi
getirdiklerinde
şöyle
dediler
Biz
bu
memleket
halkını
helak
edeceğiz
Çünkü
oranın
halkı
zalim
kimselerdir
İbrahim
dedi
ki
Ama
orada
Lut
var
Şöyle
cevap
verdiler
Biz
orada
kimlerin
bulunduğunu
çok
iyi
biliyoruz
Onu
ve
ailesini
elbette
kurtaracağız
Yalnız
karısı
müstesna
o
geride
azabda
kalacaklar
arasındadır
Elçilerimiz
Luta
gelince
onlar
hakkında
tasalandı
Ve
onları
düşünmesi
sebebiyle
takatten
düştü
Ona
Korkma
tasalanma
Çünkü
biz
seni
de
aileni
de
kurtaracağız
Yalnız
azabda
kalacaklar
arasında
bulunan
karın
müstesna
dediler
Biz
şüphesiz
bu
memleket
halkının
üzerine
yoldan
çıkmalarına
karşılık
feci
bir
aza
b
indireceğizdediler
Andolsun
ki
biz
aklını
kullanacak
bir
kavim
için
oradan
apaçık
bir
ibret
nişanesi
bırakmışızdır
Medyene
de
kardeşleri
Şuaybı
gönderdik
ve
Şuayb
Ey
kavmim
Allaha
kulluk
edin
ahiret
gününe
ümit
bağlayın
yeryüzünde
bozgunculuk
yaparak
karışıklık
çıkarmayın
dedi
Fakat
onu
yalancılıkla
itham
ettiler
Derken
kendilerini
bir
sarsıntı
yakalayıverdi
ve
yurtlarında
diz
üstü
çökekaldılar
Ad
ve
Semudu
da
helak
ediverdik
Sizin
için
onların
başına
nelerin
gel
diği
oturdukları
yerlerden
apaçık
anlaşılmaktadır
Şeytan
onlara
yaptıkları
işleri
güzel
gösterip
onları
doğru
yoldan
çıkardı
Oysa
bakıp
görebilecek
durumdaydılar
Karunu
Firavunu
ve
Hâmânı
da
helak
ettik
Andolsun
ki
Musa
onlara
apaçık
delill
er
getirmişti
de
onlar
yeryüzünde
büyüklük
taslamışlardı
Halbuki
azabımızı
aşıp
geçebilecek
değillerdi
Nitekim
onlardan
herbirini
günahları
sebebiyle
suç
üstü
yakaladık
Kiminin
üzerine
taşlar
savuran
rüzgarlar
gönderdik
kimini
korkunç
bir
ses
ya
kaladı
kimini
yerin
dibine
geçirdik
kimini
de
suda
boğduk
Allah
onlara
zulmetmiyor
asıl
onlar
kendilerine
yazık
ediyorlardı
Allahtan
başka
dost
edinenlerin
durumu
kendine
yuva
yapan
örümceğin
durumu
gibidir
Halbuki
evlerin
en
çürüğü
şüphesiz
ö
rümcek
yuvasıdır
Keşke
bilselerdi
Allah
onların
kendisini
bırakıpta
hangi
şeye
yalvardıklarını
şüphesiz
ki
bilir
O
mutlak
güç
ve
hikmet
sahibidir
İşte
biz
bu
temsilleri
insanlar
için
getiriyoruz
fakat
onları
ancak
bilenler
düşünüp
anlayabilir
Allah
gökleri
ve
yeri
hak
olarak
yarattı
Şüphesiz
bunda
iman
edenler
için
bir
nişane
bulunmaktadır
Sana
vahyedilen
Kitabı
oku
ve
namazı
kıl
Muhakkak
ki
namaz
hayasızlıktan
ve
kötülükten
alıkoyar
Allahı
anmak
elbette
en
büyük
ibadettir
Alla
h
yaptıklarınızı
bilir
İçlerinden
zulmedenleri
bir
yana
ehl
i
kitapla
ancak
en
güzel
yoldan
mücadele
edin
ve
deyin
ki
Bize
indirilene
de
size
indirilene
de
iman
ettik
Bizim
ilâhımız
da
sizin
ilâhınız
da
birdir
ve
biz
Ona
teslim
olmuşuzdur
Resulüm
İşte
sana
önceki
kitapları
tasdik
eden
bu
kitabı
indirdik
Onun
için
kendilerine
kitap
verdiklerimiz
ona
iman
ediyorlar
Şunlardan
da
ona
iman
eden
nice
kimseler
vardır
Ayetlerimizi
ancak
kâfirler
bile
bile
inkâr
eder
Sen
bundan
önce
ne
bir
yazı
okur
ne
de
elinle
onu
yazardın
Öyle
olsaydı
batıla
uyanlar
kuşku
duyarlardı
Hayır
o
Kurân
kendilerine
ilim
verilenlerin
sinelerinde
yer
eden
apaçık
âyetlerdir
Ayetlerimizi
ancak
ve
ancak
zalimler
bile
bile
inkâr
eder
Ona
Rabbinden
başkaca
mucize
indirilmeli
değil
miydi
derler
Cevaben
de
ki
Mucizeler
ancak
Allahın
katındadır
Ben
ise
sadece
apaçık
bir
uyarıcıyım
Sana
indirdiğimiz
ve
onlara
okunmakta
olan
kitap
kendilerine
yetmedi
mi
Bunda
iman
edecek
bir
kav
im
için
elbette
bir
rahmet
ve
öğüt
vardır
De
ki
Benimle
sizin
aranızda
şahit
olarak
Allah
yeter
O
göklerde
ve
yerde
ne
varsa
bilir
Batıla
inanıp
inkâr
edenler
var
ya
işte
ziyana
uğrayacaklar
onlardır
Senden
azabı
çarçabuk
getirmeni
istiyor
lar
Eğer
önceden
tayin
edilmiş
bir
vade
olmasaydı
azab
elbette
onlara
gelip
çatmıştı
Fakat
yine
de
hiç
farkına
varmadıkları
bir
sırada
o
kendilerine
mutlaka
gelecektir
Evet
senden
azabı
çarçabuk
getirmeni
istiyorlar
Halbuki
cehennem
hiç
şüph
eleri
olmasın
kâfirleri
kuşatacaktır
O
günde
azap
onları
hem
üstlerinden
hem
ayaklarının
altından
saracak
ve
Allah
onlara
Yaptıklarınızın
cezasını
tadın
diyecektir
Ey
iman
eden
kullarım
Şüphesiz
benim
yarattığım
yeryüzü
geniştir
O
hald
e
yalnız
bana
kulluk
edin
Her
can
ölümü
tadacaktır
Sonunda
bize
döndürüleceksiniz
İman
edip
güzel
işler
yapanları
evet
muhakkak
ki
onları
altlarından
ırmaklar
akan
ve
içinde
ebedî
kalacakları
cennet
köşklerine
yerleştireceğiz
Böyle
iyi
iş
ler
yapanların
mükafatı
ne
güzeldir
Ki
onlar
sabretmiş
olup
yalnız
Rablerine
güvenip
dayanmaktadırlar
Nice
hayvanlar
var
ki
rızkını
biriktirip
yanında
taşımıyor
Çünkü
onların
da
sizin
de
rızkınızı
Allah
veriyor
O
her
şeyi
işitir
ve
bilir
Andolsun
ki
onlara
Gökleri
ve
yeri
yaratan
güneşi
ve
ayı
buyruğu
altında
tutan
kimdir
diye
sorsan
Allah
derler
O
halde
nasıl
haktan
çevrilip
döndürülüyorlar
Allah
kullarından
dilediğine
rızkı
bol
bol
verir
dilediğine
de
kısar
Şüphesi
z
Allah
her
şeyi
hakkıyla
bilendir
Andolsun
ki
onlara
Gökten
su
indirip
onunla
ölümünün
ardından
yeryüzünü
canlandıran
kimdir
diye
sorsan
mutlaka
Allah
derler
De
ki
Öyleyse
hamd
de
Allaha
mahsustur
Fakat
çokları
akıllarını
kullanmazla
r
Bu
dünya
hayatı
sadece
bir
oyun
ve
oyalanmadan
ibarettir
Ahiret
yurduna
gelince
işte
asıl
hayat
odur
Keşke
bilmiş
olsalardı
Baksana
gemiye
bindikleri
zaman
dini
yalnız
Ona
has
kılarak
ihlasla
Allaha
yalvarırlar
Fakat
onları
salimen
ka
raya
çıkarınca
bir
bakarsın
ki
Allaha
ortak
koşmaktadırlar
Kendilerine
verdiklerimize
nankörlük
etsinler
ve
safâ
sürsünler
bakalım
Ama
yakında
bilecekler
Çevrelerinde
insanlar
kapılıp
götürülürken
öldürülürken
ya
da
esir
edilirken
bizim
Mekkeyi
güven
içinde
kudsî
bir
yer
yaptığımızı
görmediler
mi
Hâlâ
batıla
inanıp
Allahın
nimetine
nankörlük
mü
ediyorlar
Allaha
karşı
yalan
uyduran
yahut
kendisine
hak
gelmişken
onu
yalan
sayandan
daha
zalim
kimdir
Cehennemde
kâfirlere
yer
mi
yok
Ama
bizim
yolumuzda
cihad
edenleri
elbette
kendi
yollarımıza
eriştireceğiz
Hiç
şüphe
yok
ki
Allah
iyi
davrananlarla
beraberdir
RUM
âyeti
hariç
sûrenin
tamamı
Mekkede
nâzil
olmuştur
altmış
âyettir
İranlılarla
yapılan
savaşta
y
enilmiş
olan
Rumların
Bizanslıların
tekrar
galip
gelecekleri
anlatıldığından
sûreye
bu
isim
verilmiştir
Elif
Lâm
Mim
Rumlar
yenildi
Arapların
bulunduğu
bölgeye
en
yakın
bir
yerde
onlar
bu
yenilgilerinin
ardından
mutlaka
galib
gelecekle
rdir
Bu
da
birkaç
yıl
içinde
olacaktır
Onların
bu
yenilgilerinden
önce
de
sonra
da
emir
Allahındır
ve
o
gün
müminler
sevineceklerdir
Bu
da
Allahın
yardımıyla
olacaktır
Allah
dilediğine
yardım
eder
galip
kılar
O
çok
güçlüdür
çok
merh
amet
edicidir
Allahın
vaadi
budur
Allah
vaadinden
caymaz
Fakat
insanların
çoğu
bilmezler
Onlar
sadece
bu
dünya
hayatının
dış
yüzünü
bilirler
Ahiretten
ise
onlar
hep
gafildirler
Kendi
içlerinde
hiç
düşünmediler
mi
ki
Allah
göklerde
yerde
ve
bu
ikisi
arasında
bulunan
her
şeyi
ancak
hak
ile
ve
belirlenmiş
bir
süre
için
yaratmıştır
Gerçekten
insanların
çoğu
Rablerine
kavuşmayı
inkâr
etmektedirler
Onlar
yeryüzünde
gezmediler
mi
ki
kendilerinden
öncekilerin
sonu
nasıl
olmuş
baksınlar
Onlar
kendilerinden
daha
güçlüydüler
Toprağı
sürmüşler
ve
onu
bunların
imar
ettiklerinden
daha
çok
imar
etmişlerdi
Onlara
da
peygamberleri
delillerle
gelmişlerdi
Demek
Allah
onlara
zulmetmiyordu
Fakat
onlar
kendilerine
zulmediyorlardı
Sonra
o
k
ötülük
edenlerin
sonu
çok
kötü
oldu
Çünkü
onlar
Allahın
âyetlerini
yalan
saydılar
ve
onlarla
alay
ediyorlardı
Allah
yaratmayı
ilkin
yapar
sonra
da
çevirir
onu
yeniden
yapar
Sonra
hep
döndürülüp
Ona
götürüleceksiniz
Kıyamet
saatinin
gelip
ç
attığı
gün
suçlular
her
ümidi
keserler
Allaha
ortak
koştuklarından
kendilerine
şefaat
edecekler
de
bulunmaz
Onlar
o
zaman
Allaha
koştukları
ortakları
inkâr
ederler
Kıyamet
saatinin
gelip
çattığı
gün
varya
o
gün
inananlarla
inanmayanlar
a
yrılırlar
Şimdi
iman
edip
salih
ameller
yapmış
olanlara
gelince
onlar
bir
bahçe
içinde
neşelenirler
Âyetlerimizi
ve
âhiret
buluşmasını
yalan
sayıp
da
küfredenlere
gelince
işte
onlar
o
zaman
azab
içinde
hazır
bulundurulurlar
O
halde
akşama
girdiğiniz
zaman
da
sabaha
girdiğiniz
zaman
da
tesbih
Allahındır
daima
O
tesbih
edilir
Göklerde
ve
yerde
ikindileyin
de
öğleye
erdiğiniz
zaman
da
hamd
Ona
mahsustur
O
ölüden
diri
çıkarır
diriden
ölü
çıkarır
ve
toprağa
ölümünden
sonra
h
ayat
verir
Sizler
de
işte
öyle
çıkarılacaksınız
Onun
âyetlerinden
kudretinin
delillerindendir
ki
sizi
bir
topraktan
yarattı
Sonra
da
siz
şimdi
yeryüzünde
dağılıp
yayılan
insanlar
oluverdiniz
Yine
Onun
âyetlerindendir
ki
sizin
için
nefisle
rinizden
kendilerine
ısınırsınız
diye
eşler
yaratmış
aranıza
bir
sevgi
ve
merhamet
koymuştur
Şüphesiz
ki
bunda
düşünecek
bir
kavim
için
nice
ibretler
vardır
Yine
göklerin
ve
yerin
yaratılışı
ile
dillerinizin
ve
renklerinizin
farklı
oluşu
da
Onun
âyetlerindendir
Şüphesiz
ki
bunda
bilenler
için
nice
ibretler
vardır
Yine
gecede
ve
gündüzde
uyumanız
ve
lütfundan
nasib
aramanız
da
Onun
âyetlerindendir
Şüphesiz
ki
bunda
dinleyecek
bir
kavim
için
nice
ibretler
vardır
Yine
Onun
âyetlerindendir
ki
size
hem
korku
ve
hem
de
umut
vermek
için
şimşeği
gösteriyor
Ve
gökten
bir
su
indiriyor
da
onunla
yeryüzüne
ölümünden
sonra
hayat
veriyor
Şüphesiz
ki
bunda
aklını
kullanacak
bir
kavim
için
nice
ibretler
vardır
Yine
göğün
ve
yerin
emriyle
durma
sı
da
Onun
âyetlerindendir
Sonra
sizi
bir
tek
çağırışla
çağırdığı
zaman
bir
de
bakarsınız
ki
yerden
diriltilip
çıkarılıyorsunuz
Göklerde
ve
yerde
kim
varsa
hepsi
Onundur
Hepsi
de
Ona
itaat
etmektedirler
Hem
yaratmayı
ilkin
yapan
Odur
Son
ra
onu
çevirip
yeniden
yapacak
olan
da
Odur
ki
bu
Ona
çok
kolaydır
Göklerde
ve
yerde
en
yüksek
şan
ve
şeref
Onundur
O
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Allah
size
kendinizden
bir
misâl
verdi
Hiç
size
rızık
olarak
verdiğimiz
şeylerde
elle
riniz
altındaki
kölelerinizden
ortaklarınız
bulunur
da
onlarla
siz
eşit
olur
aranızda
birbirinizi
saydığınız
gibi
onları
da
sayar
mısınız
İşte
biz
düşünecek
bir
kavim
için
âyetleri
böyle
açıklıyoruz
Fakat
zulmedenler
bilgisizce
hevalarına
uydular
Artık
Allahın
şaşırdığını
kim
yola
getirebilir
Onların
yardımcıları
da
yoktur
O
halde
yüzünü
Allahı
bir
tanıyarak
dine
Allahın
insanları
üzerine
yaratmış
olduğu
fıtratına
doğrult
Allahın
yaratışında
değişiklik
bulunmaz
Dosdoğru
din
budur
F
akat
insanların
çoğu
bilmezler
Başkasından
geçerek
hep
Ona
gönül
verin
ve
Ondan
sakının
Namaza
devam
edin
ve
müşrilerden
olmayın
O
müşriklerden
olmayın
ki
onlar
dinlerini
ayırıp
öbek
öbek
olmuşlardır
Her
grup
kendilerindekine
güvenmektedir
Bununla
beraber
insanlara
bir
keder
dokunduğu
zaman
her
şeyden
geçerek
Rablerine
yalvarır
dua
ederler
sonra
tarafından
bir
rahmet
tattırıverdiği
zaman
da
bakarsın
onlardan
bir
kısmı
tutar
O
Rablerine
ortak
koşarlar
Bunu
da
kendilerine
verdiği
miz
nimetlere
nankörlük
etmek
için
yaparlar
Haydi
geçinedurun
bakalım
yakında
bileceksiniz
Yoksa
biz
onlara
bir
delil
indirmişiz
de
Ona
ortak
koşmalarını
o
mu
söylüyor
Bir
de
biz
insanlara
bir
rahmet
tattırdığımız
zaman
ona
güveniyorlar
da
el
lerinin
önceden
yaptığı
şeyler
sebebiyle
başlarına
bir
fenalık
gelirse
hemen
her
ümidi
kesiveriyorlar
Onlar
görmediler
mi
ki
Allah
dilediği
kimseye
rızkı
serer
ve
daraltır
Şüphesiz
ki
bunda
iman
edecek
bir
kavim
için
ibretler
vardır
O
halde
ak
rabaya
da
hakkını
ver
yoksula
da
yolcuya
da
Bu
Allahın
rızasını
dileyenler
için
daha
hayırlıdır
Kurtuluşa
erecek
olanlar
da
işte
onlardır
İnsanların
malları
içinde
artsın
diye
verdiğiniz
faiz
Allah
yanında
artmaz
Allahın
rızasını
dileyerek
verdiğiniz
zekata
gelince
işte
onlar
malları
kat
kat
artmış
olanlardır
Allah
Odur
ki
sizi
yarattı
sonra
da
size
rızık
verdi
sonra
sizi
öldürür
sonra
sizi
diriltir
Hiç
sizin
ortak
koştuklarınızdan
bunlardan
birini
yapacak
olan
var
mı
Allah
onların
ortak
koştuklarından
münezzeh
ve
yücedir
Yaptıklarının
bir
kısmını
tatsınlar
diye
insanların
kendi
ellerinin
kazandığı
şeyler
yüzünden
karada
ve
denizde
fesat
ortaya
çıktı
Umulur
ki
onlar
hakka
dönerler
De
ki
yeryüzünde
bir
gezin
de
bak
ın
bundan
öncekilerin
sonu
nasıl
olmuş
Onların
pek
çoğu
müşrik
idiler
Allahtan
geri
çevrilmesine
hiçbir
çare
olmayan
bir
gün
gelmeden
önce
yüzünü
dosdoğru
sabit
dine
çevir
O
gün
gelince
insanlar
birbirlerinden
ayrılırlar
Her
kim
inkâr
eder
se
inkârı
kendi
aleyhinedir
Kim
de
salih
amel
işlerse
onlar
kendileri
için
rahat
bir
yer
hazırlamış
olurlar
Çünkü
O
iman
edip
salih
amel
işleyenlere
lütfundan
mükafat
verecektir
Çünkü
O
kâfirleri
sevmez
Rüzgarları
müjdeciler
olarak
gönderme
si
size
rahmetinden
tattırması
emriyle
gemilerin
akıp
gitmesi
ve
lütfundan
rızık
isteyip
kazanmanız
Onun
âyetlerindendir
Hem
gerek
ki
şükredesiniz
Andolsun
ki
biz
senden
önce
birçok
peygamberleri
kavimlerine
gönderdik
de
onlara
apaçık
delillerle
vardılar
Onun
üzerine
günah
işleyenlerden
intikam
aldık
Müminlere
yardım
ise
bizim
nezdimizde
bir
hak
oldu
Allah
Odur
ki
rüzgarları
gönderir
de
bir
bulut
savururlar
Derken
onu
gökyüzünde
nasıl
dilerse
öyle
serer
parça
parça
da
eder
Derken
yağ
muru
görürsün
aralarından
çıkar
Derken
onu
kullarından
kimlere
diliyorsa
döküverdi
mi
derhal
yüzleri
güler
Halbuki
onlar
daha
önce
üzerlerine
yağmur
indirilmeden
evvel
ümidi
kesmişlerdi
Şimdi
bak
Allahın
rahmetinin
eserlerine
yeryüzünü
ölümü
nden
sonra
nasıl
diriltiyor
Şüphe
yok
ki
O
mutlaka
ölüleri
diriltir
O
her
şeye
kâdirdir
Andolsun
ki
biz
bir
rüzgâr
göndersek
de
onu
rahmetin
eseri
olan
ekini
sararmış
görseler
mutlaka
onun
arkasından
nankörlüğe
başlarlar
Çünkü
sen
ölülere
işittiremezsin
O
daveti
arkalarını
dönmüş
giderlerken
sağırlara
da
duyuramazsın
Körleri
de
sapıklıklarından
hidayete
getiremezsin
Sen
ancak
âyetlerimizi
iman
edeceklere
duyurursun
da
onlar
müslüman
olur
selâmeti
bulurlar
Allah
Odur
ki
sizi
güçsüz
olarak
yaratır
sonra
güçsüzlüğün
arkasından
kuvvet
verir
Sonra
kuvvetin
arkasından
yine
güçsüzlüğe
ve
ihtiyarlığa
getirir
O
dilediğini
yaratır
Ve
O
her
şeyi
bilir
her
şeye
gücü
yeter
Kıyamet
kopacağı
gün
günahkarlar
dünyada
bir
saatten
fa
zla
durmadıklarına
yemin
ederler
Onlar
önceden
de
böyle
haktan
çevriliyorlardı
Kendilerine
ilim
ve
iman
verilenler
de
şöyle
diyecekler
Andolsun
ki
Allahın
kitabında
takdir
edilmiş
olan
tekrar
dirilme
gününe
kadar
kaldınız
İşte
bu
dirilme
günüdü
r
Fakat
siz
bunu
bilmiyordunuz
Artık
o
gün
zulmedenlere
mazeretleri
fayda
vermeyecektir
Onların
dertlerinin
çaresine
de
bakılmayacaktır
Andolsun
ki
biz
insanlar
için
bu
Kurânda
her
türlü
meselden
örnekler
getirdik
Yemin
ederim
ki
sen
onlar
a
başka
bir
âyet
de
getirsen
o
kâfirler
yine
Siz
yalancılardan
uydurduğunuz
sözü
Allaha
nispet
edenlerden
başkası
değilsiniz
diyeceklerdir
İşte
bilmeyenlerin
kalblerini
Allah
böyle
mühürler
Şimdi
sen
sabret
Çünkü
Allahın
vaadi
mutlaka
ha
ktır
Sakın
imanı
sağlam
olmayanlar
seni
hafifliğe
sevketmesinler
LOKMAN
Mekkede
nâzil
olmuştur
ve
âyetlerinin
Medinede
nâzil
olduğu
da
rivayet
edilmiştir
otuzdört
âyettir
Hz
Lokmanın
kıssasını
anlattığı
için
bu
adı
almıştır
Elif
Lâm
Mîm
Bunlar
o
hikmetli
kitabın
âyetleridir
O
güzellik
ve
iyilik
yapanlar
için
bir
hidayet
ve
rahmettir
Onlar
namazı
kılarlar
zekatı
verirler
âhirete
de
kesin
olarak
inanırlar
İşte
bunlar
Rableri
tarafından
bir
hidayet
üze
redirler
Kurtuluşa
erecek
olanlar
da
işte
onlardır
Bayağı
insanlardan
kimi
de
vardır
ki
bilgisizce
Allah
yolundan
saptırmak
ve
onu
eğlence
yerine
tutmak
için
laf
eğlencesi
veya
boş
söz
satın
alırlar
İşte
onlar
için
aşağılayıcı
bir
azab
vardır
Onun
karşısında
âyetlerimiz
okunduğu
zaman
da
sanki
onları
işitmemiş
sanki
kulaklarında
bir
ağırlık
varmış
gibi
büyüklük
taslayarak
yüz
çevirir
İşte
onu
acı
verecek
bir
azab
ile
müjdele
Fakat
iman
edip
de
salih
amel
işleyenlere
gelince
onlar
için
n
imet
cennetleri
vardır
Onlar
orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
Bu
Allahın
gerçek
bir
vaadidir
O
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
O
gökleri
direksiz
yarattı
onları
görüyorsunuz
Yeryüzüne
de
sizi
çalkalar
diye
ağır
baskılar
sabit
ve
b
üyük
dağlar
bıraktı
ve
orada
herbir
hayvandan
üretti
Hem
biz
gökten
bir
su
indirdik
de
orada
her
güzel
çiftten
veya
her
hoş
çeşitten
bitkiler
yetiştirdik
İşte
bu
Allahın
yarattığıdır
Haydi
gösterin
bana
Ondan
başkaları
ne
yaratmıştır
Fakat
o
zalimler
apaçık
bir
sapıklık
içindedirler
Andolsun
ki
biz
Lokmana
Allaha
şükret
diye
hikmet
verdik
Kim
şükrederse
kendi
iyiliğine
eder
Kim
de
nankörlük
ederse
şüphesiz
ki
Allah
hiçbir
şeye
muhtaç
değildir
daima
övülmeye
layıktır
Hani
bir
zaman
Lokman
oğluna
öğüt
vererek
demişti
ki
Yavrucuğum
Allaha
ortak
koşma
çünkü
Allaha
ortak
koşmak
şirk
elbette
büyük
bir
zulümdür
Gerçi
biz
insana
anasına
ve
babasına
itaati
de
tavsiye
ettik
Anası
onu
zayıflık
üstüne
zayıflıkla
taşı
dı
Onun
sütten
ayrılması
da
iki
yıl
içindedir
Biz
insana
Bana
anana
ve
babana
şükret
diye
de
tavsiye
ettik
Dönüş
ancak
banadır
Bununla
beraber
eğer
her
ikisi
de
bilmediğin
bir
şeyi
bana
ortak
koşman
hususunda
seni
zorlarsa
onlara
itaat
etm
e
Fakat
dünyada
onlarla
iyi
geçin
ve
bana
yönelenlerin
yolunu
tut
Sonra
dönüşünüz
ancak
banadır
O
zaman
ben
de
size
yaptıklarınızı
haber
vereceğim
Yavrucuğum
Haberin
olsun
ki
yaptığın
bir
hardal
tanesi
ağırlığınca
olsa
da
bir
kaya
içinde
veya
g
öklerde
yahut
yerin
dibinde
gizlense
Allah
onu
getirir
mizanına
kor
Çünkü
Allah
en
ince
şeyleri
bilir
her
şeyden
haberdardır
Yavrucuğum
Namazı
kıl
iyiliği
emret
kötülükten
sakındır
Başına
gelenlere
sabret
çünkü
bunlar
azmi
gerektiren
işle
rdendir
Hem
insanlara
karşı
avurdunu
şişirme
kibirlenme
ve
yeryüzünde
çalımla
yürüme
Çünkü
Allah
övünen
ve
kuruntu
edenlerin
hiçbirini
sevmez
Yürüyüşünde
tabii
ol
sesini
alçalt
çünkü
seslerin
en
çirkini
elbette
eşeklerin
sesidir
Görme
diniz
mi
ki
Allah
göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsini
sizin
hizmetinize
vermiş
gizli
ve
açık
olarak
nimetlerini
üzerinize
yaymıştır
Bununla
beraber
insanlar
içinde
kimi
de
var
ki
ne
bir
ilme
ne
bir
mürşide
ve
ne
aydınlatıcı
bir
kitaba
dayanmaksızın
All
ah
hakkında
mücadele
ediyor
Onlara
Allahın
indirdiğine
tabi
olundendiği
zaman
Hayır
biz
atalarımızı
neyin
üzerinde
bulduksa
onun
ardınca
gideriz
diyorlar
Ya
şeytan
onları
cehennnem
azabına
çağırıyor
idiyse
de
mi
onlara
uyacaklar
Oysa
her
kim
iyilik
yaparak
yüzünü
tertemiz
Allaha
tutarsa
o
gerçekten
en
sağlam
kulpa
yapışmıştır
Öyle
ya
bütün
işlerin
sonu
Allaha
dayanır
Kim
de
inkâr
ederse
artık
onun
inkârı
seni
üzmesin
Onlar
dönüp
bize
gelecekler
O
zaman
biz
onlara
bütün
yapt
ıklarını
haber
vereceğiz
Gerçekten
Allah
bütün
kalblerin
özünü
bilir
Biz
onlara
biraz
zevk
ettiririz
de
sonra
kendilerini
ağır
bir
azaba
zorlarız
Andolsun
ki
onlara
Gökleri
ve
yeri
kim
yarattı
diye
sorsan
elbette
Allah
diyecekler
Allah
a
hamd
olsun
de
Fakat
onların
çoğu
bilmezler
Göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
Allahındır
Gerçekten
Allah
hiçbir
şeye
muhtaç
değildir
daima
övülmeye
lâyıktır
Eğer
yeryüzündeki
ağaçlar
hep
kalem
olsa
deniz
de
arkasından
yedi
deniz
daha
ken
disine
destek
olduğu
halde
mürekkep
olsa
yine
de
Allahın
kelimeleri
yazmakla
tükenmez
Şüphesiz
ki
Allah
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Sizin
yaratılmanız
da
tekrar
diriltilmeniz
de
ancak
bir
tek
nefsin
yaratılması
ve
tekrar
diriltilmesi
gi
bidir
Gerçekten
Allah
her
şeyi
işitir
ve
görür
Görmedin
mi
ki
Allah
geceyi
gündüze
sokuyor
gündüzü
geceye
sokuyor
Güneş
ile
ayı
da
emrine
boyun
eğdirmiştir
Her
biri
belirli
bir
süreye
kadar
akıp
gidiyor
Şüphesiz
ki
Allah
yaptıklarınızdan
haberd
ardır
Bu
da
şundandır
ki
Allah
hakkın
ta
kendisidir
İnsanların
Ondan
başka
taptıkları
ise
mutlaka
batıldır
Şüphesiz
ki
Allah
çok
yücedir
çok
büyüktür
Görmedin
mi
ki
Allah
âyetlerinden
bir
kısmını
size
göstersin
diye
gemiler
Allahın
nimetiyle
denizde
akıp
gidiyor
Şüphesiz
bunda
çok
sabredenler
ve
çok
şükredenler
için
nice
ibretler
vardır
Onları
kara
bulutlar
gibi
bir
dalga
sardığı
zaman
dini
yalnız
kendisine
has
kılarak
Allaha
yalvarırlar
Onları
kurtarıp
karaya
çıkardığı
zaman
i
se
içlerinden
doğru
giden
de
bulunur
Bizim
âyetlerimizi
öyle
nankör
gaddarlardan
başkası
inkâr
etmez
Ey
insanlar
Rabbinizden
sakının
ve
bir
günden
korkun
ki
baba
çocuğuna
hiçbir
fayda
veremez
Çocuk
da
babasına
hiçbir
şeyle
fayda
sağlayacak
değildi
r
Şüphesiz
Allahın
vaadi
gerçektir
O
halde
dünya
hayatı
sizi
aldatmasın
sakın
o
çok
aldatıcı
şeytan
sizi
Allahın
affına
güvendirerek
aldatmasın
Şüphesiz
ki
kıyamet
saatinin
bilgisi
Allah
yanındadır
Yağmuru
O
yağdırır
rahimlerde
ne
varsa
erkek
veya
dişi
oluşunu
renk
ve
özelliklerini
O
bilir
Hiçbir
kimse
yarın
ne
kazanacağını
bilmez
Hiçbir
kimse
hangi
yerde
öleceğini
de
bilemez
Şüphesiz
ki
Allah
her
şeyi
hakkıyla
bilir
her
şeyden
haberdardır
SECDE
Adını
âyette
geçen
kelimeden
al
an
bu
sûre
Mekkede
nâzil
olmuştur
ve
âyetlerinin
Medinede
nâzil
olduğu
da
rivayet
edilmiºtir
otuz
âyettir
Elif
Lâm
mim
Kendisinde
şüphe
olmayan
bu
kitabın
indirilişi
âlemlerin
Rabbi
olan
Allah
tarafındandır
Yoksa
onu
Muh
ammed
uydurdu
mu
diyorlar
Hayır
o
senden
önce
kendilerine
bir
uyarıcı
gelmemiş
olan
bir
kavmi
korkutman
için
Rabbin
tarafından
gelen
bir
haktır
Gerek
ki
hidayeti
kabul
ederler
Allah
Odur
ki
gökleri
yeri
ve
ikisi
arasındakileri
altı
günde
yarat
mış
sonra
Arş
üzerine
istivâ
buyurmuştur
hakim
olmuştur
Sizin
için
Ondan
başka
ne
bir
dost
vardır
ne
de
bir
şefaatçi
Artık
düşünmeyecek
misiniz
O
gökten
yere
yukarıdan
aşağıya
işleri
düzenler
sonra
da
o
işler
sizin
saydıklarınızdan
bin
yıl
kadar
olan
bir
günde
Ona
yükselir
İşte
görüleni
de
görülmeyeni
de
bilen
her
şeye
gücü
yeten
çok
merhametli
olan
Odur
Yarattığı
her
şeyi
güzel
yaratan
ve
insanı
yaratmaya
bir
çamurdan
başlayan
Odur
Sonra
da
onun
soyunu
süzülmüş
bir
özden
değersiz
bir
sudan
yaratmıştır
Sonra
onu
düzenli
bir
şekle
sokup
içine
kendi
ruhundan
üfürdü
Ve
sizin
için
kulaklar
gözler
ve
gönüller
var
etti
Siz
pek
az
şükrediyorsunuz
Onlar
Biz
yerde
kaybolup
gittikten
sonra
gerçekten
biz
mi
yeni
bir
ya
ratılışta
bulunacağız
dediler
Fakat
onlar
Rablerine
kavuşmayı
Onun
huzuruna
varacaklarını
inkâr
eden
kâfirlerdir
De
ki
Size
vekil
kılınmış
olan
ölüm
meleği
canınızı
alacak
sonra
döndürülüp
Rabbinize
götürüleceksiniz
Ey
Muhammed
Günahkâ
rların
Rablerinin
huzurunda
başları
öne
eğilmiş
olarak
Ey
Rabbimiz
Gördük
ve
dinledik
şimdi
bizi
geri
çevir
de
salih
bir
amel
işleyelim
çünkü
biz
artık
kesin
bir
şekilde
inanıyoruz
derlerken
bir
görsen
Eğer
biz
dilemiş
olsaydık
her
nefse
hidây
etini
verirdik
Fakat
benden
Bütün
insanlar
ve
cinlerden
cehennemi
elbette
dolduracağım
sözü
hak
olmuştur
O
halde
bu
gününüzle
karşılaşmayı
unuttuğunuzdan
dolayı
tadın
azabı
İşte
biz
de
sizi
unuttuk
Yapmakta
olduğunuz
işler
yüzünden
tadın
ebedî
azabı
Bizim
âyetlerimize
öyle
kimseler
iman
eder
ki
onlarla
kendilerine
öğüt
verildiği
zaman
secdelere
kapanırlar
ve
Rablerine
hamd
ile
tesbih
ederler
de
büyüklük
taslamazlar
Onların
yanları
yataklardan
uzaklaşır
korku
ve
ümid
içinde
Rablerin
e
dua
ederler
ve
kendilerine
verdiğimiz
rızıklardan
hayıra
sarfederler
Şimdi
hiç
kimse
kendileri
için
yaptıklarına
karşılık
gözler
aydınlığı
olacak
şeylerden
neler
gizlenmiş
olduğunu
bilemez
Öyle
ya
iman
eden
kimse
fâsık
olan
gibi
olur
mu
Onla
r
eşit
olamazlar
Evet
iman
edip
de
salih
amelleri
işleyen
kimselerin
yaptıklarına
karşılık
bir
konukluk
ağırlanma
olarak
mevâ
barınak
cennetleri
vardır
Ama
fâsıklık
etmiş
olanların
barınakları
ateştir
Oradan
her
çıkmak
istediklerinde
oray
a
geri
çevrilirler
ve
kendilerine
Haydi
tadın
o
ateşin
yalanlayıp
durduğunuz
azabını
denir
Şu
bir
gerçek
ki
onlara
o
en
büyük
azabdan
önce
yakın
azabdan
dünyada
da
tattıracağız
Umulur
ki
kötülükten
dönerler
Rabbinin
âyetleriyle
kendisi
ne
öğüt
verilip
de
sonra
onlardan
yüz
çeviren
kimseden
daha
zalim
kim
olabilir
Gerçekten
biz
günahkârlardan
intikam
alacağız
Andolsun
ki
biz
vaktiyle
Musaya
kitap
vermiştik
Şimdi
de
sen
ona
öyle
bir
kitaba
kavuşmaktan
şüphe
içinde
olma
Biz
onu
İsrailoğullarına
doğru
yolu
göstren
bir
rehber
kılmıştık
Onların
içinden
sabrettikleri
zaman
bizim
emrimizle
doğru
yola
ileten
önderler
yetiştirmiştik
Onlar
bizim
âyetlerimize
kesin
bir
şekilde
inanıyorlardı
Şimdi
ihtilafa
düştükleri
şeyler
h
akkında
şüphesiz
ki
Rabbin
kıyamet
günü
aralarında
ayırıcı
hükmü
verecektir
Kendilerinden
önce
yurtlarında
gezip
dolaşmakta
oldukları
nice
kuşakları
helâk
etmiş
olmamız
daha
onları
doğru
yola
iletmedi
mi
Şüphesiz
bunda
nice
ibretler
vardır
Hâlâ
ku
lak
vermeyecekler
mi
Ya
hiç
görmediler
mi
ki
biz
kır
yere
suyu
salıveriyoruz
da
onunla
bir
ekin
çıkarıyoruz
Ondan
hayvanları
da
yiyor
kendileri
de
Hâlâ
gözlerini
açmayacaklar
mı
Bir
de
Ne
zaman
o
fetih
eğer
doğru
söylüyorsanız
diyorlar
De
ki
İnkâr
edenlere
o
fetih
günü
iman
etmeleri
fayda
vermez
ve
onlara
göz
açtırılmaz
Şimdi
sen
onlardan
yüz
çevir
de
gözet
Çünkü
onlar
da
gözetmektedirler
AHZAB
Medinede
nâzil
olmuştur
yetmişüç
âyettir
Ahzâb
hizbin
çoğuludu
r
Topluluk
gurup
bölük
parti
gibi
manalara
gelir
Her
gün
mutad
olarak
devam
edilen
dua
demetine
Kuran
cüzünün
dörtte
birine
de
hizip
denir
Bu
sûrede
müslümanlara
karşı
savaşmak
üzere
birleşen
Arap
kabilelerinden
bahsedildiği
için
bu
isim
verilmiş
tir
Rivayete
göre
bir
takım
ileri
gelen
müşrikler
Uhud
savaşından
sonra
Medineye
gelmişler
münafıkların
lideri
Abdullah
b
Übeyyin
evine
misafir
olmuşlardı
Hz
Peygamber
bunlara
kendisiyle
görüşmek
üzere
emân
vermişti
Bu
görüşme
esnasında
Resûlu
llaha
Sen
bizim
taptıklarımızı
diline
dolamaktan
vazgeç
onlar
menfaat
sağlayabilir
şefâat
edebilir
de
biz
de
seni
Rabbinle
başbaşa
bırakalım
dediler
Orada
bulunan
müslümanların
canları
sıkıldı
onları
öldürmek
istediler
Bunun
üzerine
verilmiş
ol
an
emânın
bozulması
konusunda
Allahtan
korkmalarını
ve
kâfirler
ile
münafıkların
sözlerine
boyun
eğmemelerini
Resûlullahın
şahsında
müminlerden
isteyen
âyet
nâzil
oldu
Ey
peygamber
Allahtan
kork
kâfirlere
ve
münafıklara
itaat
etme
Muhakkak
ki
Allah
her
şeyi
bilir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Rabbinden
sana
ne
vahyediliyorsa
onun
ardınca
git
Muhakkak
ki
Allah
ne
yaparsanız
haberdardır
Allaha
güven
vekil
olarak
Allah
yeter
Allah
bir
adam
için
içinde
iki
kalb
yapmamıştır
Kendilerind
en
zıhar
yaptığınız
eşlerinizi
analarınız
kılmamıştır
Evlatlıklarınızı
da
oğullarınız
kılmamıştır
O
sizin
ağzınızdaki
lafınızdır
Allah
ise
hakkı
söylüyor
ve
doğru
yolu
gösteriyor
Onları
evlatlıkları
babaları
adına
çağırın
Allah
yanında
o
daha
doğ
rudur
Eğer
babalarını
bilmiyorsanız
onlar
sizin
dinde
kardeşleriniz
ve
dostlarınızdır
Bununla
beraber
hata
ettiklerinizde
üzerinize
bir
günah
yoktur
Fakat
kalblerinizin
kasdettiğinde
vardır
Allah
çok
bağışlayıcı
ve
çok
merhamet
edicidir
Peygamber
müminlere
kendi
nefislerinden
önce
gelir
Onun
hanımları
da
onların
analarıdır
Akraba
da
Allahın
kitabında
birbirlerine
diğer
müminlerden
ve
muhacirlerden
daha
yakındırlar
Ancak
dostlarınıza
bir
maruf
uygun
bir
vasiyet
yapmanız
müstesnâdır
Bu
ki
tapta
yazılıdır
Unutma
o
peygamberlerden
mîsaklarını
kesin
sözlerini
aldığımız
vakti
Hele
senden
Nuh
İbrahim
Musa
ve
Meryemoğlu
İsadan
ki
onlardan
ağır
bir
mîsak
sağlam
bir
söz
aldık
Bunu
Allah
sadıklara
sadakatlerinden
sormak
için
yapt
ı
Kâfirler
için
ise
acı
verecek
bir
azab
hazırladı
Ey
iman
edenler
Allahın
üzerinizdeki
nimetini
anın
Hani
size
ordular
gelmişti
de
üzerlerine
bir
rüzgâr
ve
sizin
görmediğiniz
ordular
salıvermiştik
Allah
ne
yaptığınızı
görüyordu
O
zaman
onlar
hem
üstünüzden
gelmişlerdi
hem
aşağı
tarafınızdan
ve
o
vakit
gözler
kaymış
yürekler
gırtlaklara
dayanmıştı
Siz
Allaha
türlü
türlü
zanlarda
bulunuyordunuz
İşte
burada
müminler
imtihan
edilmiş
ve
şiddetli
bir
sarsıntı
ile
sarsılmışlardı
O
va
kit
münâfıklar
ve
kalblerinde
bir
hastalık
bulunanlar
Allah
ve
Resulü
bize
bir
aldanıştan
başka
bir
vaad
yapmamış
diyorlardı
O
vakit
bunlardan
bir
grup
Ey
Medine
halkı
Sizin
için
duracak
yer
yok
hemen
dönün
diyorlardı
Yine
onlardan
bir
kısm
ı
da
Peygamberden
izin
istiyor
evlerimiz
gerçekten
düşmana
açıktır
diyorlardı
halbuki
açık
değildi
sadece
kaçmak
istiyorlardı
Eğer
onların
her
tarafından
üzerlerine
girilse
de
sonra
fitne
çıkarmaları
istenilse
derhal
onu
yapacaklardı
Ama
onunl
a
da
pek
az
duracaklardı
Halbuki
bundan
önce
Allaha
ahid
vermişlerdi
Arkalarını
dönmeyeceklerdi
Allaha
verilen
ahid
ise
mesuliyetlidir
mutlaka
sorulur
De
ki
Eğer
ölümden
veya
öldürülmekten
kaçıyorsanız
kaçmak
size
asla
fayda
vermez
Verec
eğini
var
saydığınız
takdirde
de
ancak
pek
az
faydalandırılırsınız
De
ki
Eğer
Allah
size
bir
felâket
diler
veya
bir
rahmet
murad
ederse
sizi
Allahtan
saklamak
kimin
haddine
Hem
onlar
kendilerine
Allahtan
başka
bir
veli
de
bulamazlar
bir
yardı
mcı
da
Şüphesiz
Allah
içinizden
o
savsaklayanları
ve
kardeşlerine
Bize
gelin
diyenleri
biliyor
Onlar
harbe
pek
az
geliyorlardı
Size
karşı
kıskançlık
ediyorlardı
Derken
o
korku
hali
gelince
gördün
onları
ki
ölümden
baygınlık
sarmış
kimse
g
ibi
gözleri
dönerek
sana
bakıyorlardı
O
korku
gidince
size
keskin
keskin
diller
sıyırdılar
Onlar
hayra
karşı
kıskançlık
ediyorlardı
İşte
bunlar
iman
etmediler
de
Allah
amellerini
boşa
çıkardı
Bu
Allaha
göre
önemsizdir
Onlar
ahzabı
düşman
birlik
lerini
gitmedi
sanıyorlardı
Eğer
o
birlikler
bir
daha
gelecek
olursa
çölde
bedevi
Araplar
içinde
yer
alıp
sizin
haberlerinizden
başınıza
geleceklerden
sormayı
isterler
Onlar
içinizde
kalacak
olsalar
da
pek
az
harb
ederler
Şanım
hakkı
için
muhak
kak
ki
size
Resullulahda
pek
güzel
bir
örnek
vardır
Allaha
ve
son
güne
ümit
besler
olup
da
Allahı
çok
zikreden
kimseler
için
Müminler
ahzabı
düşman
birliklerini
gördükleri
zaman
İşte
bu
Allahın
ve
Resulünün
bize
vaad
ettiği
şeydir
Allah
v
e
Resulü
doğru
söyledi
dediler
Bu
onların
imanını
ve
teslimiyetini
artırmaktan
başka
bir
şey
yapmadı
Müminlerdendir
o
erler
ki
Allaha
verdikleri
ahde
sadakat
gösterdiler
Kimi
adağını
ödedi
canını
verdi
kimi
de
beklemektedir
Onlar
ahidlerini
hiç
değiştirmediler
Çünkü
Allah
sadıklara
sadakatleriyle
mükafat
verecek
dilerse
münafıklara
da
azab
edecek
veya
tevbe
nasib
edecektir
Şüphe
yok
ki
Allah
çok
bağışlayıcıdır
Çok
merhamet
edicidir
Hem
Allah
kâfirleri
herhangi
bir
hayra
ulaşmadan
hınçlarıyle
defetti
Bu
şekilde
Allah
müminlere
savaşta
kâfi
geldi
Allah
çok
güçlüdür
çok
üstündür
Hem
de
kitap
ehlinden
onlara
yardım
edenleri
kalplerine
korku
düşürerek
kalelerinden
indirdi
siz
onların
bir
kısmını
katlediyordunuz
bir
kısmını
d
a
esir
alıyordunuz
Allah
onların
arazilerini
yurtlarını
ve
mallarını
size
miras
kıldı
Bir
de
henüz
ayak
basmadığınız
bir
yeri
size
miras
kıldı
Allah
her
şeye
kâdirdir
Ey
peygamber
Hanımlarına
şöyle
söyle
Eğer
dünya
hayatını
ve
zinetini
istiyorsanız
haydi
gelin
sizi
donatayım
ve
güzellikle
bırakıp
salıvereyim
Yok
eğer
Allah
ve
Resulünü
ve
ahiret
yurdunu
istiyorsanız
haberiniz
olsun
ki
Allah
içinizden
güzellik
edenlere
pek
büyük
bir
ecir
hazırlamıştır
Ey
peygamberin
hanımlar
ı
sizden
her
kim
bir
terbiyesizlik
ederse
ona
azab
iki
kat
katlanır
Bu
Allaha
göre
çok
kolaydır
Yine
sizden
her
kim
Allaha
ve
Resulüne
boyun
eğer
salih
bir
amel
işlerse
ona
da
mükâfatını
iki
kat
veririz
Hem
onun
için
bol
bir
rızık
hazırlamışız
dır
Ey
peygamberin
hanımları
Siz
kadınlardan
herhangi
biri
gibi
değilsiniz
Eğer
takva
ile
korunacaksanız
konuşurken
kırıtmayın
da
kalbinde
bir
hastalık
bulunan
kimse
tamaha
düşmesin
Güzel
ve
dosdoğru
söz
söyleyin
Hem
vakarınızla
evlerinizde
d
urun
da
önceki
cahiliyet
devrinde
olduğu
gibi
süslenip
çıkmayın
Namazı
kılın
zekatı
verin
Allah
ve
Resulüne
itaat
edin
Ey
ehli
beyt
Allah
sizden
kiri
gidermek
ve
sizi
tertemiz
pampak
yapmak
istiyor
Oturun
da
evlerinizde
okunan
Allahın
âyetleri
ni
ve
hikmeti
anın
Şüphe
yok
ki
Allah
lütuf
sahibidir
ve
her
şeyden
haberdardır
Şüphe
yok
ki
müslüman
erkeklerle
müslüman
kadınlar
mümin
erkeklerle
mümin
kadınlar
itaat
eden
erkeklerle
itaat
eden
kadınlar
sadık
erkeklerle
sadık
kadınlar
sabreden
erkeklerle
sabreden
kadınlar
mütevazi
erkeklerle
mütevazi
kadınlar
sadaka
veren
erkeklerle
sadaka
veren
kadınlar
oruç
tutan
erkeklerle
oruç
tutan
kadınlar
ırzlarını
koruyan
erkeklerle
ırzlarını
koruyan
kadınlar
Allahı
çok
zikreden
erkeklerle
Allah
ı
çok
zikreden
kadınlar
var
ya
işte
onlar
için
Allah
bir
mağfiret
ve
büyük
bir
mükâfat
hazırlamıştır
Bununla
beraber
Allah
ve
Resulü
bir
işe
hükmettiği
zaman
gerek
mümin
bir
erkek
ve
gerekse
mümin
bir
kadın
için
o
işlerinde
başka
bir
tercih
hakkı
yo
ktur
Her
kim
de
Allah
ve
Resulüne
âşi
olursa
açık
bir
sapıklık
etmiş
olur
Hem
hatırla
o
vakti
ki
o
kendisine
Allahın
nimet
verdiği
ve
senin
de
ikramda
bulunduğun
kimseye
Hanımını
kendine
sıkı
tut
ve
Allahtan
kork
diyordun
da
nefsinde
Allahın
a
çacağı
şeyi
gizliyordun
İnsanlardan
çekiniyordun
Halbuki
Allah
kendisini
saymana
daha
lâyıktı
Sonra
Zeyd
o
kadından
ilişiğini
kestiği
zaman
biz
onu
sana
eş
yaptık
ki
oğulluklarının
ilişkilerini
kestikleri
hanımlarını
nikâhlamada
müminlere
bir
darlık
o
lmasın
Allahın
emri
de
yerine
getirilmiştir
Peygambere
Allahın
takdir
ettiği
mübah
kıldığı
şeyde
bir
darlık
yoktur
Bundan
önce
geçen
bütün
peygamberler
hakkında
Allahın
sünneti
böyledir
Allahın
emri
ise
biçilmiş
bir
kaderdir
Onlar
Allah
ın
gönderdiklerini
tebliğ
ederler
ve
Ondan
korkarlar
Allahtan
başka
kimseden
korkmazlardı
Hesap
görücü
olarak
da
Allah
yeter
Muhammed
sizin
adamlarınızdan
hiçbirinin
babası
değildir
Ama
Allahın
Resulü
ve
peygamberlerin
sonuncusudur
Allah
her
ş
eyi
hakkiyle
bilendir
Ey
iman
edenler
Allahı
çokça
anın
Ve
Onu
sabah
akşam
tesbih
edin
Sizleri
karanlıklardan
aydınlığa
çıkarmak
için
melekleri
ile
birlikte
üzerinize
rahmet
ve
bereket
indiren
Odur
ve
O
müminlere
çok
merhametlidir
Ona
kavuşacakları
gün
müminlere
esenlik
dileği
selâmdır
Allah
onlar
için
cömertçe
bir
mükafat
hazırlamıştır
Ey
peygamber
Biz
seni
hem
bir
şahit
hem
bir
müjdeci
hem
bir
uyarıcı
olarak
gönderdik
Ve
hem
de
izniyle
Allaha
bir
davetçi
ve
nurla
r
saçan
bir
kandil
olarak
gönderdik
Müminlere
müjdele
Onlara
Allahtan
bir
mükafat
vardır
Kâfirlere
ve
münafıklara
itaat
etme
onların
ezalarını
bırak
aldırma
da
Allaha
tevekkül
et
Allah
vekil
olarak
hepsine
yeter
Ey
iman
edenler
M
ümin
kadınları
nikâh
edip
de
sonra
onlara
dokunmadan
boşadığınız
zaman
sizin
için
üzerlerinde
sayacağınız
bir
iddet
hakkınız
yoktur
Derhal
mütalarını
mehirleri
belirlenmediği
takdirde
yararlanacakları
bir
mal
verip
onları
güzel
bir
şekilde
salıverin
Ey
peygamber
Biz
bilhassa
sana
şunları
helâl
kıldık
Mehirlerini
vermiş
olduğun
eşlerini
Allahın
sana
ganimet
olarak
ihsan
buyurduklarından
sahip
olduğun
cariyeleri
amcalarının
kızlarından
halalarının
kızlarından
dayılarının
kızlarından
teyzeler
inin
kızlarından
seninle
beraber
hicret
etmiş
olanları
bir
de
mümin
bir
kadın
kendini
peygambere
hibe
ederse
peygamber
nikâh
etmek
istediği
takdirde
onu
başka
müminlere
değil
de
sadece
sana
mahsus
olmak
üzere
helâl
kıldık
Onlara
eşleri
ve
cariyeleri
ha
kkında
neyi
farz
kıldığımızı
biliyoruz
Bunlar
sana
hiçbir
darlık
olmaması
içindir
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Onlardan
dilediğini
geri
bırakır
dilediğini
yanına
alırsın
Sırasını
geri
bıraktığın
kadınlardan
dilediğini
yanına
al
manda
da
sana
bir
günah
yoktur
Onların
gözleri
aydın
olup
üzülmemelerine
ve
kendilerine
verdiğin
ile
hepsinin
hoşnut
olmalarına
en
elverişli
olan
budur
Allah
kalblerinizdekini
bilir
Allah
her
şeyi
bilir
ve
yumuşak
davranır
Bundan
başka
kadınlar
san
a
helâl
olmaz
Bunları
başka
eşlerle
değiştirmek
de
olmaz
İsterse
güzellikleri
hoşuna
gitsin
Ancak
sahip
olduğun
cariyen
başka
Allah
her
şeye
gözcü
bulunuyor
Ey
iman
edenler
Peygamberin
evlerine
vaktine
bakmaksızın
ve
yemeğe
izin
verilmedikçe
girm
eyin
Fakat
çağırıldığınız
vakit
girin
Yemeği
yediğinizde
de
hemen
dağılın
Sohbet
etmek
için
de
izinsiz
girmeyin
Çünkü
bu
haliniz
peygambere
eziyet
veriyor
ama
o
sizden
utanıyor
Fakat
Allah
gerçeği
söylemekten
utanmaz
Hem
Onun
hanımlarına
bir
ihtiya
ç
soracağınız
vakit
de
perde
arkasından
sorun
Böyle
yapmanız
hem
sizin
kalbleriniz
ve
hem
de
onların
kalbleri
için
daha
temizdir
Hem
sizin
Resulullaha
eziyet
etmeye
hakkınız
yoktur
Ondan
sonra
hanımlarını
da
ebediyyen
nikâh
edemezsiniz
Çünkü
bu
Allah
katında
çok
büyük
bir
günahtır
Siz
bir
şeyi
açıklasanız
da
gizleseniz
de
şüphe
yok
ki
Allah
her
şeyi
bilmektedir
Onlar
peygamberin
eşleri
için
babaları
oğulları
kardeşleri
erkek
kardeşlerinin
oğulları
kız
kardeşlerinin
oğulları
kendi
kadın
ları
kadın
dostları
ve
sahip
oldukları
köleleri
hakkında
bir
günah
yoktur
Bununla
beraber
ey
Peygamberin
hanımları
Allahtan
korkun
Çünkü
Allah
her
şeye
şahit
bulunuyor
Gerçekten
Allah
ve
melekleri
Peygambere
salât
ederler
Ey
iman
edenler
siz
de
ona
teslimiyetle
salât
ve
selâm
edin
Şüphesiz
ki
Allaha
ve
Resulüne
eziyet
verenlere
Allah
hem
dünyada
hem
ahirette
lânet
etmiştir
Onlara
aşağılayıcı
bir
azab
hazırlamıştır
Mümin
erkeklere
ve
mümin
kadınlara
yapmadıkları
bir
şeyden
dolayı
eziyet
edenler
de
bir
iftira
ve
açık
bir
günah
yüklenmişlerdir
Ey
peygamber
Hanımlarına
kızlarına
ve
müminlerin
kadınlarına
hep
söyle
de
cilbablarından
dış
elbiselerinden
üzerlerini
sımsıkı
örtsünler
Bu
onların
tanınmalarına
tanınıp
da
eziyet
ed
ilmemelerine
en
elverişli
olandır
Bununla
beraber
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Andolsun
ki
eğer
münafıklar
ve
kalblerinde
bir
hastalık
olanlar
ve
Medinede
dedikodu
yapanlar
bu
yaptıklarından
vaz
geçmezlerse
mutlaka
seni
onlara
musallat
ederiz
Sonra
seninle
orada
az
bir
zamandan
fazla
komşu
kalamazlar
Melun
olarak
nerede
bulunurlarsa
yakalanırlar
ve
öldürülürler
Allahın
bundan
önce
geçenler
hakkındaki
kanunu
budur
Ve
sen
Allahın
kanununu
değiştirmeye
asla
çare
bulam
azsın
İnsanlar
sana
kıyamet
saaatini
soruyorlar
De
ki
Onun
ilmi
ancak
Allahın
nezdindedir
Ne
bilirsin
belki
kıyamet
yakında
olur
Şu
muhakkak
ki
Allah
kâfirleri
lânetlemiş
ve
onlara
çılgın
bir
ateş
hazırlamıştır
Onlar
orada
ebedî
kal
ırlar
ve
ne
bir
dost
bulabilirler
ne
de
bir
yardımcı
O
gün
yüzleri
ateş
içinde
çevirilirken
Ah
keşke
Allaha
itaat
etseydik
peygambere
itaat
etseydik
derler
Yine
derler
ki
Ey
Rabbimiz
Biz
beylerimize
ve
büyüklerimize
itaat
ettik
de
bizi
yanlış
yola
götürdüler
Ey
Rabbimiz
Onlara
azabın
iki
katını
ver
ve
kendilerini
büyük
bir
lânet
ile
lânetle
Ey
iman
edenler
Sizler
Musaya
eziyet
edenler
gibi
olmayın
Eziyet
ettiler
de
Allah
onu
onların
söylediklerinden
temize
çıkardı
O
Al
lah
yanında
mevki
sahibi
idi
Ey
iman
edenler
Allahtan
korkun
ve
sağlam
söz
söyleyin
Ki
Allah
işlerinizi
yoluna
koysun
ve
günahlarınızı
bağışlasın
Her
kim
Allaha
ve
Resulüne
itaat
ederse
o
gerçekten
büyük
murada
ermiştir
Biz
o
emaneti
göklere
yere
ve
dağlara
arz
ettik
onlar
onu
yüklenmeye
yanaşmadılar
ondan
korktular
da
onu
insan
yüklendi
O
gerçekten
çok
zalim
ve
çok
cahildir
Çünkü
Allah
münafık
erkeklerle
münafık
kadınlara
müşrik
erkeklerle
müşrik
kadınlara
azab
edecek
müm
in
erkeklerle
mümin
kadınların
da
tevbelerini
kabul
edecektir
Allah
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
SEBE
Mekkede
nâzil
olmuştur
ellidört
âyettir
Yalnız
âyeti
Medinede
inmiştir
Sûre
adını
Yemende
bir
bölge
veya
kabile
ismi
olan
Sebe
kelimesinin
geçtiği
âyetten
alır
Hamd
o
Allahındır
ki
göklerde
ne
var
yerde
ne
varsa
hep
Onundur
Ahirette
de
hamd
Onundur
O
hüküm
ve
himet
sahibidir
herşeyden
haberdardır
Yere
ne
giriyor
ve
ondan
ne
çıkıyor
gökten
ne
iniyor
ve
ona
ne
çıkıyorsa
Allah
hepsini
bilir
O
çok
merhamet
edicidir
Çok
bağışlayıcıdır
İnkâr
edenler
Bize
o
kıyamet
saati
gelmez
dediler
De
ki
Hayır
öyle
değil
gaybı
bilen
Rabbim
hakkı
için
kıyamet
size
mutlaka
gelecektir
Onun
ilminden
gökle
rde
ve
yerde
zerre
kadar
bir
şey
kaçmaz
Bundan
daha
küçük
ve
daha
büyük
ne
varsa
hepsi
muhakkak
açık
bir
kitaptadır
Çünkü
Allah
iman
edip
iyi
ameller
işleyenlere
mükafat
verecektir
İşte
onlar
için
bir
mağfiret
ve
cömertçe
verilmiş
bol
rızık
vardır
Âyetlerimizi
hükümsüz
bırakmak
için
yarışanlara
gelince
onlar
için
de
pek
kötü
ve
elem
verici
bir
azab
vardır
Kendilerine
ilim
verilmiş
olanlar
görüyorlar
ki
Rabbinden
sana
indirilen
Kurân
hakkın
kendisidir
O
gücüne
nihayet
olmayan
her
hamde
lâyık
bulunan
Allahın
yolunu
gösteriyor
Böyle
iken
inkâr
edenler
şöyle
dediler
Siz
öldükten
sonra
didik
didik
parçalandığınız
vakit
yeniden
bir
yaratılış
içinde
bulunacaksınız
diye
size
birtakım
haberler
veren
kişiyi
gösterelim
mi
O
bir
ya
lanı
Allaha
iftira
mı
etti
yoksa
kendisinde
bir
delilik
mi
var
Hayır
doğrusu
âhirete
inanmayanlar
derin
bir
sapıklıkla
azab
içindedirler
Ya
gökten
ve
yerden
önlerindekine
ve
arkalarındakine
bir
bakmazlar
mı
Dilesek
kendilerini
yere
geçiriveririz
Yahut
gökten
üzerlerine
parçalar
düşürüveririz
Şüphesiz
bunda
Allaha
yönelen
hakka
gönül
veren
her
kul
için
bir
ibret
vardır
Andolsun
ki
biz
Davuda
tarafımızdan
bir
fazilet
verdik
Ey
dağlar
Onunla
beraber
tesbih
edin
dedik
ve
bunu
kuşlara
da
emrettik
ve
ona
demiri
yumuşattık
Bol
bol
zırhlar
yap
ve
biçimlemede
ölçüyü
gözet
dedik
Siz
de
iyi
işler
yapın
çünkü
ben
her
yapacağınızı
gözetiyorum
Süleymanın
emrine
de
rüzgarı
verdik
Sabah
gidişi
bir
aylık
akşam
dönüşü
bir
aylık
yol
idi
Erimiş
bakır
menbaını
da
ona
sel
gibi
akıttık
Hem
Rabbinin
izniyle
elinin
altında
cinlerden
de
çalışan
vardı
Onlardan
da
kim
emrimizden
dışarı
çıkarsa
ona
ateş
azabından
tattırırdık
Onlar
ona
mihrablar
timsaller
heykeller
ve
havuzlar
gibi
çanaklar
ve
sâbit
kazanlardan
her
ne
isterse
yaparlardı
Çalışın
ey
Davud
hanedanı
şükür
için
çalışın
Ama
kullarım
içinde
şükreden
azdır
Ne
zaman
ki
Süleymana
ölümü
hükmettik
cinlere
onun
ölümünü
sezdiren
olmadı
Yalnız
bir
güve
böceği
yere
dayan
dığı
asâsını
yiyordu
Bu
sebeple
Süleyman
yere
yıkılınca
ortaya
çıktı
ki
cinler
eğer
gaybı
bilir
olsalar
o
zilletli
azab
içinde
bekleyip
durmazlardı
Andolsun
ki
Sebe
kavmi
için
oturdukları
yerde
bir
ibret
vardı
Sağ
ve
soldan
iki
bahçe
onlara
R
abbinizin
rızkından
yiyin
de
Ona
şükredin
ne
güzel
bir
belde
ve
çok
bağışlayıcı
bir
Rab
denildi
Fakat
onlar
şükürden
yüz
çevirdiler
bakmadılar
Biz
de
üzerlerine
Arim
selini
salıverdik
ve
o
güzelim
iki
bahçelerini
buruk
yemişli
ılgınlık
ve
iç
inde
biraz
da
sidir
ağacı
bulunan
iki
harap
bahçeye
çevirdik
Bunu
onlara
nankörlüklerinin
cezası
yaptık
ve
biz
hep
böyle
çok
nankör
olanları
cezalandırırız
Biz
onlarla
o
bereket
verdiğimiz
memleketler
arasında
sırt
sırta
şehirler
meydana
getirmi
ştik
Ve
onlar
da
muntazam
gidiş
geliş
düzenledik
Onlara
Buralarda
gecelerce
ve
gündüzlerce
emniyet
içinde
gezip
yürüyün
dedik
Buna
karşı
onlar
Ey
Rabbimiz
Seferlerimizin
arasını
uzaklaştır
dediler
ve
nefislerine
zulmettiler
Biz
de
onları
e
fsanelere
çevirdik
ve
tamamen
didik
didik
dağıttık
Şüphesiz
ki
bunda
çok
şükredecek
her
sabırlı
için
elbette
ibretler
vardır
Yine
yemin
ederim
ki
İblis
onlar
hakkındaki
zannını
hakikaten
doğru
buldu
da
içlerinde
müminlerden
ibaret
bir
gruptan
başkas
ı
ona
uydular
Halbuki
İblisin
onlar
üzerinde
hiçbir
saltanat
kudreti
yoktu
Fakat
biz
ahirete
imanı
olanı
belli
edecek
ondan
şüphe
içinde
bulunandan
ayırt
edecektik
Öyle
ya
Rabbin
her
şeyi
gözetleyendir
De
ki
Allahı
bırakıp
da
tanrı
saydığ
ınız
putlarınıza
istediğiniz
kadar
yalvarın
Onların
ne
göklerde
ne
yerde
zerre
kadar
güçleri
yetmez
Onların
bunlarda
bir
ortaklığı
da
yok
Allahın
da
onlardan
bir
yardımcısı
yoktur
Allahın
huzurunda
şefaat
da
fayda
vermez
Ancak
izin
verdiği
ki
mseninki
müstesna
Nihayet
kalblerinden
dehşet
giderildiği
zaman
Rabbiniz
ne
buyurdu
derler
Şefaat
sahipleri
de
Hakkı
söyledi
derler
O
her
şeyden
yüksek
ve
büyüktür
De
ki
Size
göklerden
ve
yerden
rızık
veren
kimdir
Yine
de
ki
Allahtı
r
herhalde
ya
biz
ya
da
siz
mutlak
bir
hidayet
üzerindeyiz
veya
açık
bir
sapıklık
içindeyiz
De
ki
Siz
bizim
yaptığımız
günahlardan
sorumlu
tutulmazsınız
Biz
de
sizin
yaptıklarınızdan
sorumlu
olmayız
De
ki
Rabbimiz
hepimizi
bir
araya
topl
ayacak
sonra
da
hak
hükmü
ile
aramızı
ayıracaktır
Asıl
hüküm
veren
ve
her
şeyi
bilen
Odur
De
ki
Ona
ortak
diye
takıştırdıklarınızı
bana
gösterin
bakayım
Hayır
öyle
şey
yoktur
doğrusu
güçlü
ve
hikmet
sahibi
olan
ancak
Allahtır
Biz
seni
ancak
bütün
insanlara
bir
müjdeci
ve
bir
uyarıcı
olarak
gönderdik
Fakat
insanların
çoğu
bilmezler
Ve
Eğer
gerçekçiyseniz
bu
vaad
ne
zaman
olacak
diyorlar
De
ki
Size
vaad
edilen
öyle
bir
gündür
ki
ondan
ne
bir
an
geri
kalabilirsiniz
ne
d
e
ileri
geçebilirsiniz
Kâfirler
Biz
ne
bu
Kurâna
inanırız
ne
de
ondan
öncekilere
dediler
Fakat
o
zalimler
yakalanıp
Rablerinin
huzuruna
durduruldukları
zaman
birbirlerine
söz
atarken
bir
görsen
Bir
taraftan
zayıf
düşürülenler
o
büyüklük
ta
slayanlara
Siz
olmasaydınız
biz
mutlaka
mümin
olurduk
derler
Diğer
taraftan
büyüklük
taslayanlar
zayıf
düşürülenlere
Size
hidayet
geldikten
sonra
sizi
ondan
biz
mi
çevirdik
Hayır
siz
kendiniz
suçluydunuz
derler
O
zayıf
düşürülenler
de
o
büyüklük
taslayanlara
Hayır
işiniz
gece
gündüz
hilekârlıktı
Çünkü
siz
bize
Allahı
inkâr
etmemizi
ve
Ona
eş
koşmamızı
emrediyordunuz
derler
Bunlar
azabı
gördükleri
zaman
içlerinden
pişmanlık
getirmektedirler
Biz
de
o
kâfirlerin
boyunlarına
demir
halkalar
geçirmişizdir
Onlar
sadece
yaptıklarının
cezasını
çekiyorlardır
Biz
herhangi
bir
memlekete
tehlikeyi
haber
veren
bir
uyarıcı
gönderdikse
mutlaka
oranın
refah
ile
şımartılmış
olanları
Biz
sizin
gönderildiğiniz
şeyleri
tanımayız
dedil
er
Ve
yine
dediler
ki
Biz
malca
da
daha
çoğuz
evlatça
da
bize
azab
edilmez
De
ki
Rabbim
rızkı
dilediğine
genişletir
dilediğine
sıkar
Fakat
insanların
çoğu
bilmezler
Halbuki
sizi
huzurumuza
yaklaştıracak
olan
mallarınız
ve
evlatlar
ınız
değildir
Ancak
iman
edip
de
salih
amel
işleyenlere
gelince
işte
onların
amellerine
karşı
kendilerine
kat
kat
mükafat
vardır
Onlar
cennet
köşklerinde
emniyet
içindedirler
Âyetlerimizi
hükümsüz
bırakmak
için
yarışanlara
gelince
işte
onlar
Hakk
ın
huzuruna
azab
içinde
getirileceklerdir
De
ki
Gerçekten
Rabbim
kullarından
dilediği
kimseye
rızkı
hem
genişletir
hem
daraltır
Her
neyi
hayra
harcarsanız
O
onun
yerine
başkasını
verir
Hem
O
rızık
verenlerin
en
hayırlısıdır
O
gün
Allah
o
nları
hep
birlikte
mahşere
toplayacak
sonra
meleklere
Şunlar
size
mi
tapıyorlardı
diyecektir
Onlar
da
Seni
tenzih
ederiz
Bizim
onlara
karşı
sığınacak
velimiz
sensin
Hayır
onlar
cinlere
tapıyorlardı
Çoğu
onlara
inanmışlardı
diyecekler
İşte
o
gün
birbirinize
ne
bir
menfaate
ne
de
bir
zarara
sahip
olabilirsiniz
Ve
biz
o
zulmedenlere
Tadın
bakalım
o
yalan
deyip
durduğunuz
ateşin
azabını
deriz
Karşılarında
açık
deliller
halinde
âyetlerimiz
okunduğu
zaman
o
zalimler
Bu
başka
değil
sırf
sizi
atalarınızın
taptığı
tanrılardan
men
etmek
isteyen
bir
adam
dediler
Ve
Bu
Kurân
başka
bir
şey
değil
sırf
uydurulmuş
bir
iftira
dediler
O
kâfirler
hak
kendilerine
geldiği
zaman
Bu
apaçık
bir
sihirden
başka
bir
şey
değil
dedi
ler
Halbuki
biz
onlara
öyle
ders
alacakları
kitaplar
göndermedik
Kendilerine
senden
önce
bir
uyarıcı
da
göndermedik
Onlardan
öncekiler
de
yalanlamışlardı
Hem
bunlar
onlara
verdiklerimizin
onda
birine
eremediler
Peygamberlerimi
yalanladılar
a
ma
beni
inkâr
edişin
sonu
nasıl
oldu
De
ki
Size
sadece
bir
tek
nasihat
edeceğim
Şöyle
ki
Allah
için
ikişer
üçer
ve
teker
teker
kalkarsınız
sonra
da
iyi
düşünürsünüz
Arkadaşınızda
peygamberde
delilikten
eser
yoktur
O
yalnız
şiddetli
bir
aza
bın
önünde
sizi
sakındıracak
bir
peygaberdir
De
ki
Ben
sizden
herhangi
bir
ücret
istemem
O
sizin
içindir
Benim
ecrim
ancak
Allaha
aittir
O
her
şeye
şahittir
De
ki
Gerçekten
Rabbim
hakkı
yerli
yerine
koyar
O
gaybları
hakkıyla
bilendi
r
De
ki
Hak
geldi
batılın
önü
de
kalmaz
sonu
da
De
ki
Eğer
ben
yanılırsam
yalnız
kendi
adıma
yanılırım
Ve
eğer
hidayeti
bulmuşsam
bilinmeli
ki
Rabbimin
bana
vahiy
vermesiyledir
Çünkü
O
yakındır
işitir
işittirir
Onları
telaşa
düştükleri
zaman
görsen
Artık
kaçamak
yoktur
Yakın
yerden
yakalanmışlardır
Ve
Ona
iman
ettik
demektedirler
Fakat
onlar
için
âhiret
gibi
uzak
bir
yerden
imana
el
sunmak
ulaşabilmek
nerede
Halbuki
daha
önce
dünyada
Onu
inkâr
etmişle
rdi
Uzak
yerden
gayba
taş
atıyorlardı
Artık
kendileriyle
arzularının
arasına
set
çekilmiştir
Tıpkı
bundan
önce
benzerlerine
yapıldığı
gibi
Çünkü
hepsi
işkilli
bir
şüphe
içinde
bulunuyorlardı
FATIR
Mekkede
nâzil
olmuştur
kırkbeş
âyetti
r
Hamd
gökleri
ve
yeri
yaratan
melekleri
ikişer
üçer
dörder
kanatlı
elçiler
kılan
Allaha
mahsustur
O
yaratmada
dilediği
kadar
artırır
Gerçekten
Allah
her
şeye
kâdirdir
Allah
insanlara
rahmetinden
neyi
açarsa
artık
onu
tutacak
kısacak
olan
yoktur
Her
neyi
de
tutar
kısarsa
onu
da
ondan
sonra
salacak
yoktur
O
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Ey
insanlar
Allahın
üzerinizdeki
nimetini
anın
Allahtan
başka
bir
yaratıcı
mı
var
O
size
gökten
ve
yerden
rızık
verir
Ondan
başka
ilâh
yoktur
O
halde
haktan
nasıl
çevrilirsiniz
Eğer
onlar
seni
yalanlıyorlarsa
senden
önce
birçok
peygamberler
de
yalanlandılar
Bütün
işler
Allaha
döndürülür
Ey
insanlar
Haberiniz
olsun
ki
Allahın
vaadi
muhakkak
haktır
Sakın
bu
dünya
haya
tı
sizi
aldatmasın
sakın
o
aldatıcı
şeytan
sizi
Allah
hakkında
da
aldatmasın
Çünkü
şeytan
size
düşmandır
Siz
de
onu
düşman
tutun
O
etrafına
toplanan
taraftarlarını
ancak
cehennemliklerden
olsunlar
diye
davet
eder
İnkâr
edenler
için
şiddetli
bir
azab
vardır
İman
edip
salih
amel
işleyenler
için
de
bir
bağışlanma
ve
büyük
bir
mükafat
vardır
Ya
kötü
ameli
kendisine
allanmış
pullanmış
da
onu
güzel
görmüş
olan
kimse
de
mi
iman
edip
salih
amel
işleyenler
gibi
olacak
Şüphe
yok
ki
Allah
dilediğin
i
şaşırtır
dilediğini
de
doğru
yola
çıkarır
O
halde
canın
onlara
karşı
hasretlerle
üzüntülerle
sıkılıp
gitmesin
Çünkü
Allah
onların
bütün
yaptıklarını
bilir
Rüzgârları
gönderip
bir
bulut
kaldıran
da
Allahtır
Derken
biz
o
bulutu
ölmüş
bir
beld
eye
sevketmişizdir
Böylece
yeryüzüne
ölmünden
sonra
onunla
hayat
veririz
İşte
o
dirilme
de
böyledir
Her
kim
izzet
istiyorsa
bilsin
ki
izzet
tamamıyla
Allahındır
Ona
hoş
kelimeler
yükselir
onu
da
salih
amel
yükseltir
Kötülükler
kuranlara
gelince
onlara
şiddetli
bir
azab
vardır
Onların
tuzakları
hep
darmadağın
olur
Hem
Allah
sizi
bir
topraktan
sonra
bir
damla
sudan
yarattı
Sonra
sizi
çiftler
kıldı
Onun
bilgisi
olmadan
ne
bir
dişi
hamile
olur
ne
doğurur
Kendisine
ömür
verilenin
de
ömrü
nün
uzatılması
da
ömründen
kısaltılması
da
mutlaka
bir
kitapta
yazılıdır
Şüphe
yok
ki
bu
Allaha
göre
kolaydır
Hem
iki
deniz
eşit
olmuyor
Şu
tatlı
hararet
keser
içerken
boğazdan
kayar
şu
da
tuzlu
yakar
kavurur
Bununla
beraber
her
birinden
t
aze
bir
et
yersiniz
ve
bir
ziynet
çıkarır
giyinirsiniz
Allahın
lütfundan
nasib
arayasınız
diye
suyu
yara
yara
giden
gemileri
de
görürsün
Gerek
ki
şükredeceksiniz
O
geceyi
gündüze
sokuyor
gündüzü
de
geceye
sokuyor
Güneşi
ve
ayı
emrine
âmâde
kılmıştır
Her
biri
mukadder
bir
gayeye
akıp
gidiyor
İşte
bu
gördüklerinizi
yapan
Allah
sizin
Rabbinizdir
Mülk
hükümranlık
Onundur
Ondan
başka
taptıklarınız
ise
bir
çekirdek
zarını
bile
idare
edemezler
Kendilerine
dua
ederseniz
duanızı
işitmezler
İşitseler
bile
size
cevabını
veremezler
Kıyamet
günü
de
kendilerini
Allaha
ortak
koştuğunuzu
inkâr
ederler
Sana
her
şeyden
haberdar
olan
Allah
gibi
bir
haber
veren
olmaz
Ey
insanlar
Siz
Allaha
muhtaçsınız
Allah
ise
zengin
ve
her
hamde
lâyıktı
r
Eğer
O
dilerse
sizi
yok
eder
ve
yerinize
yeni
bir
halk
getirir
Ve
bu
Allaha
göre
zor
bir
şey
değildir
Hem
günah
çeken
bir
kimse
başkasının
günahını
çekmeyecek
yükü
ağır
basan
onun
yüklenilmesine
çağırsa
da
ondan
bir
şey
yüklenilmeyece
k
isterse
bir
yakını
olsun
Fakat
sen
ancak
o
kimseleri
sakındırısın
ki
gaybda
Rablerinin
korkusunu
duyarlar
namazı
dürüst
kılarlar
Temizlenen
de
sırf
kendisi
için
temizlenir
Nihayet
dönüş
Allahadır
Ne
kör
ile
gören
eşit
olur
Ne
de
karanlık
lar
ile
aydınlık
Ve
ne
de
gölge
ile
sıcaklık
Ölülerle
diriler
de
eşit
olmaz
Gerçi
Allah
her
dilediğine
işittirirse
de
sen
kabirlerdekine
işittirecek
değilsin
Sen
sadece
bir
uyarıcısın
Muhakkak
ki
biz
seni
hak
ile
hem
bir
müjdeci
hem
bir
uyarıcı
olarak
gönderdik
Hiçbir
ümmet
de
yoktur
ki
içlerinde
bir
uyarıcı
geçmiş
olmasın
Seni
yalanlıyorlarsa
onlardan
öncekiler
de
yalanlamışlardı
Onlara
peygamberleri
mucizelerle
sahifelerle
ve
aydınlatıcı
kitaplarla
gelmişlerdi
Sonra
ben
o
inkâr
edenleri
tutup
yakaladım
O
zaman
beni
inkâr
etmek
nasıl
oldu
Görmedin
mi
Allah
gökten
bir
su
indirdi
Biz
onunla
renkleri
başka
başka
meyveler
çıkardık
Dağlarda
da
yollar
beyazlı
kırmızılı
çeşitli
renklerde
ve
kapkara
topraklar
var
Yine
insanlardan
hayvanlardan
ve
davarlardan
da
türlü
renklileri
vardır
Kulları
içinde
Allahtan
ancak
âlimler
korkar
Şüphe
yok
ki
Allah
çok
güçlüdür
Hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Allahın
kitabını
okuyan
namazı
kılan
ve
kendilerine
verdiğimiz
rızık
tan
gizli
ve
açık
olarak
verenler
kesinlikle
batma
ihtimali
olmayan
bir
ticaret
umarlar
Çünkü
Allah
mükafatlarını
kendilerine
tamamen
ödedikten
başka
lütfundan
onlara
fazlasını
da
verecektir
Çünkü
O
çok
bağışlayıcı
ve
şükrün
karşılığını
vericidir
Kitaplar
içinde
sana
vahyettiğimiz
kitap
da
kendinden
öncekileri
tasdik
edici
olmak
üzere
bir
haktır
Şüphe
yok
ki
Allah
kullarının
bütün
hallerinden
haberdardır
ve
her
şeyi
görendir
Sonra
biz
o
kitabı
kullarımızdan
süzüp
seçtiklerimize
miras
bı
raktık
Onlardan
da
nefislerine
zulmeden
var
orta
yolu
tutan
var
Allahın
izniyle
hayırlarda
ileri
geçenler
var
İşte
bu
büyük
lütuftur
Onlara
Adn
cennetleri
vardır
Onlar
oraya
gireceklerdir
Orada
altın
bilezikler
ve
incilerle
süsleneceklerdir
Or
ada
elbiseleri
de
ipektir
Onlar
orada
şöyle
derler
Hamd
olsun
Allaha
bizden
o
üzüntüyü
giderdi
Gerçekten
Rabbimiz
çok
bağışlayıcı
ve
şükrün
karşılığını
vericidir
Lütfundan
bizi
durulacak
bir
yurda
kondurdu
Burada
bize
yorgunluk
gelmeyecek
burada
bize
usanç
gelmeyecektir
İnkâr
edenlere
gelince
onlara
cehennem
ateşi
vardır
Hüküm
verilmez
ki
ölsünler
kendilerinden
biraz
azab
da
hafifletilmez
İşte
biz
her
nankörü
böyle
cezalandırırız
Onlar
orada
şöyle
feryad
ederler
Ey
Rabbi
miz
Bizleri
çıkar
yapageldiklerimizden
başka
salih
bir
amel
yapalım
Onlara
Size
düşünecek
olanın
düşüneceği
kadar
bir
ömür
vermedik
mi
Hem
size
uyarıcı
da
gelmişti
O
halde
azabı
tadın
Çünkü
zalimleri
kurtaracak
yoktur
denir
Şüphe
yok
ki
Allah
göklerin
ve
yerin
gaybını
bilir
Elbette
o
sinelerin
içinde
olanları
da
bilir
Sizi
yeryüzünde
halifeler
yapan
Odur
Artık
kim
küfrederse
küfrü
kendi
aleyhinedir
Kâfirlerin
küfürleri
Rablerinin
katında
kendilerine
buğzdan
başka
bir
şey
art
ırmaz
kâfirlerin
küfürleri
kendilerine
zarardan
başka
bir
şey
artırmaz
De
ki
Gördünüz
ya
Allahı
bırakıp
da
tapmakta
olduğunuz
ortaklarınızı
Gösterin
bana
yer
yüzünden
neyi
yaratmışlardır
Yoksa
onların
gök
yüzünde
bir
ortaklığı
mı
var
Yoksa
biz
kendilerine
bir
kitap
vermişiz
de
ondan
bir
delil
üzerinde
mi
bulunuyorlar
Hayır
o
zalimler
birbirlerine
aldatmadan
başka
bir
vaadde
bulunmuyorlar
Doğrusu
gökleri
ve
yeri
yok
oluvermekten
Allah
tutuyor
Andolsun
ki
eğer
yok
oluverirlerse
onları
Ondan
başka
kimse
tutamaz
Gerçekten
O
çok
yumuşak
davranır
çok
bağışlayıcıdır
Olanca
güçleriyle
Allaha
yemin
etmişlerdi
ki
kendilerine
uyarıcı
bir
peygamber
gelirse
mutlaka
ilerideki
ümmetlerin
herhagi
birinden
daha
doğru
yolda
olacaklardı
Fa
kat
kendilerine
uyarıcı
bir
peygamber
geldiği
zaman
bu
onların
sırf
ürküntülerini
artırdı
Bu
da
yeryüzünde
bir
kibirlenme
ve
bir
suikast
düzenidir
Halbuki
fena
düzen
ancak
sahibinin
başına
geçer
O
halde
öncekilerin
kanunundan
başka
ne
gözetiyorla
r
Sen
Allahın
sünnetinde
asla
bir
değişme
bulamazsın
Sen
Allahın
sünnetinde
asla
bir
başkalaşma
da
bulamazsın
Yeryüzünde
gezip
bir
bakmadılar
mı
kendilerinden
öncekilerin
sonu
nasıl
olmuş
Halbuki
onlar
bunlardan
daha
kuvvetliydiler
Ne
göklerde
ve
ne
de
yerde
hiçbir
şey
Allahı
aciz
bırakamaz
Çünkü
o
her
şeyi
bilendir
her
şeye
kâdir
olandır
Bununla
beraber
Allah
insanları
kazandıkları
günahlar
yüzünden
hemen
yakalayıverseydi
yeryüzünde
hiçbir
canlı
bırakmazdı
Fakat
onları
belli
bir
s
üreye
kadar
erteliyor
Nihayet
ecelleri
gelince
gereğini
yaparŞüphe
yok
ki
Allah
kullarını
görmektedir
YASİN
Sûre
ismini
iki
harften
ibaret
olan
ilk
âyetten
almıştır
Mekkede
inmiştir
seksenüç
âyettir
Sûreye
isim
olarak
verilen
yâsînin
genellikle
Ey
insan
manasına
geldiği
kabul
edilir
Bununla
kasdedilen
Hz
Peygamberdir
Yâsîn
sûresi
Kuranın
kalbi
kabul
edilmiş
ve
müslümanlar
arasında
ayrı
bir
önem
kazanmıştır
Fazileti
hakkında
hadisler
vardır
Yâsîn
Ey
Muhammed
Hikm
etli
Kurâna
andolsun
ki
sen
risâlet
görevi
Dosdoğru
bir
yol
üzerindesin
Babaları
korkutulmamış
ve
kendileri
de
gafil
olan
bir
kavmi
çok
güçlü
ve
çok
merhametli
olan
Allahın
indirdiği
Kurân
ile
korkutasın
Andolsun
ki
onların
çoğunun
üz
erine
azab
sözü
hak
olmuştur
Onlar
imana
gelmezler
Çünkü
biz
onların
boyunlarına
kelepçeler
geçirmişiz
O
kelepçeler
çenelerine
dayanmıştır
da
burunları
yukarı
gözleri
aşağı
somurtmaktadırlar
Hem
önlerinden
bir
sed
arkalarından
bir
sed
çekmişiz
kendilerini
sarmışızdır
Baksalar
da
görmezler
Onları
korkutsan
da
korkutmasan
da
onlara
göre
birdir
inanmazlar
Sen
ancak
Kurâna
tabi
olan
ve
görünmediği
halde
Rahman
olan
Allahtan
korkan
kimseyi
sakındırırsın
İşte
onu
bir
bağışlanma
ve
çok
şerefli
bir
mükafatla
müjdele
Gerçekten
biz
ölüleri
diriltiriz
onların
önceden
yapıp
gönderdiklerini
ve
bıraktıkları
eserlerini
yazarız
Zaten
biz
her
şeyi
açık
bir
kütükte
bir
imam
ı
mübinde
ana
kitapta
yani
Levh
i
mahfuzda
sayıp
tesbit
etmiş
izdir
Sen
onlara
o
şehir
halkını
örnek
ver
Hani
oraya
peygamberler
gelmişti
Hani
biz
onlara
iki
peygamber
göndermiştik
fakat
onlar
ikisini
de
yalanlamışlardı
Biz
de
onları
üçüncü
bir
peygamberle
destekledik
Onlara
Şüphesiz
ki
biz
size
gö
nderilmiş
elçileriz
dediler
Onlar
da
Siz
bizim
gibi
insandan
başka
birşey
değilsiniz
hem
Rahman
olan
Allah
hiçbir
şey
indirmedi
Siz
sadece
yalan
söylüyorsunuz
dediler
Peygamberler
dediler
ki
Rabbimiz
biliyor
ki
biz
gerçekten
size
gönde
rilmiş
elçileriz
Bize
düşen
de
sadece
apaçık
tebliğdir
Onlar
dediler
ki
Herhalde
biz
sizin
yüzünüzden
uğursuzluğa
uğradık
Eğer
bu
işten
vazgeçmezseniz
andolsun
ki
sizi
hiç
tınmadan
taşlarız
ve
mutlaka
bizden
size
pek
acıklı
bir
azab
dokun
ur
Peygamberler
de
şöyle
cevap
verdiler
Sizin
uğursuzluğunuz
beraberinizdedir
Size
öğüt
verildi
diye
mi
uğursuzluğa
uğradınız
Doğrusu
siz
israfı
âdet
etmiş
bir
kavimsiniz
O
sırada
şehrin
ta
ucundan
bir
adam
koşarak
geldi
ve
Ey
kavmim
U
yun
o
elçilere
Uyun
sizden
hiçbir
ücret
istemeyen
o
zatlara
ki
onlar
hidayete
ermişlerdir
Bana
ne
oluyor
da
kulluk
etmeyecekmişim
beni
yaratana
Hep
döndürülüp
Ona
götürüleceksiniz
Hiç
ben
Ondan
başka
ilâhlar
edinir
miyim
Eğer
O
Ra
hman
bana
bir
zarar
dileyecek
olsa
onların
şefaati
benden
yana
hiçbir
şeye
yaramaz
ve
onlar
beni
kurtaramazlar
Şüphesiz
ki
ben
o
zaman
apaçık
bir
sapıklık
içinde
olurum
Şüphesiz
ki
ben
Rabbinize
iman
getirdim
gelin
dinleyin
beni
Sonra
ona
haydi
gir
cennete
denildi
O
da
dedi
ki
Ne
olurdu
kavmim
bilseydi
Rabbimin
beni
bağışladığını
ve
beni
kendilerine
ikram
edilen
kullarından
kıldığını
Biz
arkasından
kavminin
üzerine
bir
ordu
indirmedik
indirecek
de
değildik
Sadece
bir
gürültü
oldu
onlar
da
hemen
sönüverdiler
Yazıklar
olsun
o
kullara
ki
kendilerine
glen
her
bir
peygamberle
mutlaka
alay
ediyorlardı
Görmediler
mi
ki
kendilerinden
önce
nice
kuşakları
helak
etmişiz
Onlar
artık
kendilerine
dönüp
gelm
iyorlar
Onların
hepsi
toplanıp
sadece
bizim
huzurumuza
getirilmişlerdir
Hem
bir
delildir
onlara
ölü
toprak
Biz
ona
hayat
verdik
ve
ondan
taneler
çıkardık
da
ondan
yiyip
duruyorlar
Biz
orada
hurmalıklardan
üzüm
bağlarından
bahçeler
yaptık
İçlerinde
pınarlardan
sular
fışkırttık
Bunu
Onun
ürününden
ve
kendi
elleriyle
yaptıklarından
yesinler
diye
yaptık
Hâlâ
şükretmeyecekler
mi
Yerin
bitkilerinden
kendi
nefislerinden
ve
daha
bilemeyecekleri
şeylerden
bütün
çiftleri
yaratan
Al
lahın
şanı
ne
yücedir
Gece
de
onlara
bir
delildir
Biz
ondan
gündüzü
soyar
çıkarırız
bir
de
bakarlar
ki
karanlığa
dalmışlar
Güneş
de
bir
delildir
ki
kendi
yolunda
akıp
gidiyor
İşte
bu
çok
güçlü
ve
her
şeyi
bilen
Allahın
takdiridir
Aya
g
elince
ona
menziller
tayin
ettik
Nihayet
o
eski
hurma
salkımının
çöpü
gibi
yay
haline
dönmüştür
Ne
güneşin
aya
çatması
yaraşır
ne
de
gece
gündüzü
geçebilir
onların
her
biri
kendi
yörüngesinde
yüzerler
Onlar
için
bir
delil
de
bizim
onların
neslini
dolu
bir
gemide
taşımamızdır
Yine
kendileri
için
onun
gibi
binecek
şeyler
yaratmamızdır
Eğer
dilesek
onları
boğarız
da
o
zaman
ne
onların
feryadına
yetişen
bulunur
ne
de
onlar
kurtarılır
Ancak
tarafımızdan
bir
rahmet
ve
bir
zamana
k
adar
yaşatmak
başka
Durum
böyle
iken
onlara
Önünüzdekinden
ve
arkanızdakinden
korkun
ki
size
rahmet
edilsin
denildiği
zaman
Ve
kendilerine
Rablerinin
âyetlerinden
herhangi
bir
âyet
geldiği
zaman
mutlaka
ondan
yüz
çevirirler
Onlara
Allah
ın
size
rızık
olarak
verdiği
şeylerden
hayra
harcayın
dendiği
zaman
o
kâfirler
müminler
için
Allahın
dileyince
doyurabileceği
kimseyi
biz
mi
doyuracağız
Siz
apaçık
bir
sapıklık
içinde
değil
de
nesiniz
dediler
Yine
onlar
Eğer
doğru
söylüyor
sanız
bu
kıyamet
vaadi
ne
zaman
diyorlar
Onlar
sadece
bir
tek
çığlığa
bakıyorlar
bir
çığlık
ki
onlar
çekişip
dururken
kendilerini
yakalayıverir
O
zaman
bir
vasiyette
bile
bulunamazlar
Ailelerine
de
dönemezler
Sûra
üfürülmüştür
bir
d
e
ne
baksınlar
kabirlerinden
Rablerine
doğru
akın
ediyorlar
Onlar
Eyvah
başımıza
gelenlere
Mezarımızdan
bizi
kim
kaldırdı
O
Rahmânın
vaad
buyurduğu
işte
bu
imiş
Gönderilen
peygamberler
de
doğru
söylemişler
derler
Başka
değil
sadece
bir
te
k
çığlık
olmuş
derhal
hepsi
toplanmış
huzurumuza
getirilmişlerdir
Artık
bugün
hiç
kimseye
zerre
kadar
zulmedilmez
Ancak
yaptıklarınızın
cezasını
çekeceksiniz
Gerçekten
cennetlik
olanlar
bugün
bir
meşguliyet
içinde
zevk
etmektedirler
Kendil
eri
ve
eşleri
gölgelerde
koltuklar
üzerine
kurulmuşlardır
Onlara
orada
bir
meyve
vardır
İsteyecekleri
her
şey
onlarındır
Onlara
Rahîm
olan
Rabden
selâm
sözü
vardır
Ey
günahkârlar
Bugün
siz
bir
tarafa
ayrılın
Ey
Âdemoğulları
Şeytana
tapmayın
o
size
apaçık
bir
düşmandır
ve
bana
kulluk
edin
doğru
yol
budur
diye
size
and
vermedim
mi
buyurulacak
Böyle
iken
o
sizden
birçok
nesilleri
yoldan
çıkardı
Ya
o
zaman
düşünmüyor
muydunuz
İşte
bu
size
vaad
edilen
cehennemdir
Bugün
yaslanın
ona
bakalım
inkâr
ettiğiniz
için
Bugün
biz
onların
ağızlarını
mühürleriz
de
neler
kazandıklarını
bize
elleri
söyler
ayakları
da
şahitlik
eder
Hem
dileseydik
gözlerini
üzerinden
silme
kör
ediverirdik
de
yola
dökülürlerdi
Fak
at
nereden
görecekler
Yine
dileseydik
oldukları
yerde
kılıklarını
değiştirirdik
de
ne
ileri
gidebilirlerdi
ne
de
geri
dönebilirlerdi
Bununla
beraber
kimin
ömrünü
uzatıyorsak
yaratılışta
onu
güç
ve
kuvvetini
alarak
tersine
çeviriyoruz
Hâlâ
ak
ıllanmayacaklar
mı
Biz
ona
şiir
öğretmedik
Bu
ona
yaraşmaz
da
O
sadece
bir
öğüt
ve
apaçık
bir
Kurândır
Bu
diri
olanları
uyarmak
ve
kâfirlere
de
azab
sözünün
hak
olması
içindir
Şunu
da
görmediler
mi
Biz
onlar
için
kudretimizin
meyda
na
getirdiklerinden
birtakım
hayvanlar
yaratmışız
da
onlara
sahip
bulunuyorlar
Onları
kendilerinin
hizmetine
vermişiz
de
hem
onlardan
binekleri
var
hem
de
onlardan
yiyorlar
Onlarda
daha
birçok
menfaatleri
ve
türlü
içecekleri
de
var
Hâlâ
şükre
tmeyecekler
mi
Onlar
Allahtan
başka
birtakım
ilâhlar
edindiler
Güya
yardım
olunacaklar
Onların
onlara
yardıma
güçleri
yetmez
Kendileri
ise
onlar
için
bazı
askerlerdir
O
halde
onların
sözleri
seni
üzmesin
Biz
onların
içlerini
de
biliriz
dışlarını
da
İnsan
kendisini
bir
damla
sudan
yarattığımızı
görmedi
mi
de
şimdi
apaçık
bir
hasım
kesildi
Yaratılışını
unutarak
bize
bir
de
mesel
fırlattı
Kim
diriltecekmiş
o
çürümüş
kemikleri
dedi
De
ki
Onları
ilk
defa
yaratan
diril
tecek
ve
o
her
yaratmayı
bilir
Size
o
yeşil
ağaçtan
bir
ateş
yapan
Odur
Şimdi
siz
ondan
tutuşturmaktasınız
Gökleri
ve
yeri
yaratan
onlar
gibisini
yaratmaya
kâdir
değil
midir
Elbette
kâdirdir
Çünkü
o
her
şeyi
yaratandır
her
şeyi
bilendir
Onun
emri
bir
şeyi
dileyince
ona
sadece
Ol
demektir
O
da
hemen
oluverir
O
halde
her
şeyin
mülkü
ve
tasarrufu
hükümranlığı
elinde
bulunan
Allahın
şanı
ne
yücedir
Siz
de
yalnız
Ona
döndürüleceksiniz
SAFFAT
Adını
saf
tutmuş
melekler
e
işaret
eden
ilk
âyetten
alan
ve
kâinattaki
güçlerden
söz
eden
bu
sûre
Mekkede
inmiştir
yüzsekseniki
âyettir
İlk
üç
âyette
saf
tutmuş
meleklere
bulutları
sevk
ve
idare
eden
güce
zikri
yapan
dile
yahut
insana
yemin
edilerek
Allahın
bir
olduğu
gerçeği
ortaya
konmuştur
Andolsun
o
saf
bağlayıp
duranlara
O
haykırıp
da
sürenlere
Ve
o
yolda
zikir
okuyanlara
Ki
sizin
ilâhınız
birdir
O
göklerin
yerin
ve
aralarındakilerin
Rabbidir
bütün
doğuların
da
Rabbidir
Gerçekten
biz
dün
ya
göğünü
o
yakın
göğü
bir
zinetle
yıldızlarla
süsledik
Onu
her
inatçı
şeytandan
koruduk
Onlar
yüksek
melekler
topluluğunu
dinleyemezler
Her
taraftan
kovulup
atılırlar
Uzaklaştırılırlar
Onlara
ardı
arkası
kesilmez
bir
azab
vardır
Ancak
kulak
hırsızlığı
yapanlar
olur
Onu
da
yakıcı
bir
alev
takip
eder
Şimdi
onlara
sor
Yaradılışça
kendileri
mi
daha
çetin
yoksa
bizim
yarattıklarımız
mı
Gerçekten
biz
onları
cıvık
bir
çamurdan
yarattık
Fakat
sen
onlara
şaşıyorsun
ama
onlar
seninle
eğleniyorlar
Kendilerine
hatırlatıldığında
da
düşünmüyorlar
Bir
mucize
gördükleri
zaman
da
eğlenceye
alıyorlar
Ve
diyorlar
ki
Bu
apaçık
büyüden
başka
bir
şey
değildir
Öldüğümüz
ve
bir
toprakla
bir
yığın
kemik
olduğumuz
za
man
mı
biz
tekrar
dirilecekmişiz
Önceki
atalarımız
da
mı
De
ki
Evet
hem
de
sizler
çok
aşağılanmış
olarak
dirileceksiniz
Çünkü
O
sura
üfürmek
zorlu
bir
kumandadan
ibarettir
ki
derhal
onların
gözleri
açılıverir
Eyvah
bizler
e
İşte
bu
hesap
günüdür
derler
Onlara
İşte
bu
sizin
yalanlamakta
olduğunuz
iyi
ve
kötüyü
ayırt
etme
günüdür
denir
Toplayın
mahşere
o
zulmedenleri
eşlerini
ve
Allahtan
başka
taptıkları
şeyleri
Toplayın
da
götürün
onları
sırata
c
ehennem
köprüsüne
doğru
Ve
durdurun
onları
çünkü
sorguya
çekilecekler
Onlara
Ne
oldu
sizlere
de
yardımlaşmıyorsunuz
denilir
Hayır
bugün
onlar
teslim
olmuşlardır
Onlar
birbirine
dönmüş
soruşuyorlar
Onlar
Siz
bize
uğur
lu
görünerek
sağdan
gelir
dururdunuz
derler
İleri
gelenler
de
derler
ki
Hayır
siz
inanmamıştınız
Bizim
de
size
karşı
bir
gücümüz
yoktu
Fakat
siz
azmış
bir
kavimdiniz
Onun
için
üzerimize
Rabbimizin
azab
sözü
hak
oldu
Şüphesiz
aza
bımızı
tadacağız
Evet
biz
sizi
kışkırttık
Çünkü
biz
azgındık
O
halde
hepsi
o
gün
azabda
ortaktırlar
İşte
biz
günahkarlara
böyle
yaparız
Çünkü
onlar
kendilerine
Allahtan
başka
ilâh
yoktur
denildiği
zaman
kafa
tutuyorlardı
Ve
Biz
hiçbir
mecnun
deli
şair
için
ilâhlarımızı
bırakır
mıyız
diyorlardı
Hayır
o
hak
ile
geldi
ve
bütün
peygamberleri
tasdik
etti
Elbette
siz
o
acı
azabı
tadacaksınız
Bununla
beraber
başka
değil
hep
yaptığınız
amellerinizle
cezalan
dırılacaksınız
Sadece
Allahın
ihlaslı
kulları
müstesnadır
İşte
onlar
için
belli
bir
rızık
vardır
Meyveler
vardır
Naîm
cennetlerinde
onlara
hep
ikram
edilir
Onlar
Karşılıklı
tahtlar
üzerindedirler
İçenlere
lezzet
veren
pınardan
doldurulmuş
bembeyaz
bir
kadehle
onların
etrafında
dolaşılır
Onda
ne
bir
zararlı
sonuç
vardır
ne
de
sarhoşluk
verir
Yanlarında
iri
gözlü
bakışlarını
kocalarından
başkalarına
çevirmeyen
hanımlar
vardır
Sanki
onlar
örtülüp
saklanm
ış
yumurta
gibidirler
Derken
birbirine
dönüp
sorarlar
İçlerinden
bir
sözcü
der
ki
Gerçekten
benim
bir
arkadaşım
vardı
Derdi
ki
Sen
gerçekten
inananlardan
mısın
Öldüğümüz
ve
bir
toprakla
bir
yığın
kemik
olduğumuz
zaman
biz
hakikat
en
cezalanacak
mıyız
Siz
onu
tanır
mısınız
der
Derken
bakınır
ve
onu
cehennemin
ta
ortasında
görür
Ona
şöyle
der
Allaha
yemin
ederim
ki
doğrusu
sen
az
daha
beni
helak
edecektin
Rabbimin
nimeti
olmasaydı
ben
de
bu
tutuklananla
rdan
olacaktım
Nasılmış
bak
Biz
ilk
ölümümüzden
başka
bir
daha
ölmeyecek
miymişiz
Biz
azaba
uğratılmayacak
mıymışız
İşte
bu
büyük
kurtuluştur
Çalışanlar
işte
böyle
bir
kurtuluş
için
çalışsınlar
Nasıl
bu
mu
daha
hayırlı
konukluk
için
yoksa
zakkum
ağacı
mı
Gerçekten
biz
onu
zalimler
için
bir
fitne
imtihan
yaptık
O
bir
ağaçtır
ki
cehennemin
dibinde
çıkar
Tomurcukları
şeytanların
başları
gibidir
Mutlaka
onlar
ondan
yiyecekler
de
karınlarını
bundan
dolduracakl
ardır
Sonra
üzerine
onlar
için
kaynar
bir
içecek
vardır
Sonra
da
dönecekleri
yer
şüphesiz
cehennemdir
Çünkü
onlar
atalarını
sapıklıkta
buldular
Şimdi
de
kendileri
onların
izlerinde
koşturuyorlar
Andolsun
ki
onlardan
öncekilerin
çoğu
sapıklıkta
idiler
Gerçekten
biz
onlara
içlerinden
uyarıcı
peygamberler
de
gönderdik
Sonra
da
bak
o
uyarılanların
sonu
nasıl
oldu
Ancak
Allahın
ihlas
ile
seçilen
kulları
başka
Andolsun
ki
Nuh
bize
seslenip
dua
etmişti
de
biz
de
ne
güzel
kabul
etmiştik
Biz
hem
onu
hem
ailesini
o
büyük
sıkıntıdan
kurtardık
Hem
onun
neslini
bâki
kalanlar
kıldık
Hem
de
sonradan
gelenler
içinde
güzel
bir
namını
bıraktık
Bütün
âlemler
içinde
Nuha
selam
olsun
İşte
biz
iyilik
yapa
nları
böyle
mükafatlandırırız
Çünkü
o
bizim
mümin
kullarımızdandı
Sonra
diğerlerini
suda
boğduk
Şüphesiz
ki
İbrahim
de
onun
kolundandı
Çünkü
o
Rabbine
tertemiz
bir
kalb
ile
gelmişti
O
babasına
ve
kavmine
şöyle
demişti
Siz
nelere
tapıyorsunuz
Yalancılık
etmek
için
mi
Allahtan
başka
ilâhlar
istiyorsunuz
Siz
âlemlerin
Rabbini
ne
zannediyorsunuz
Derken
yıldızlara
bir
baktı
da
Ben
gerçekten
hastayım
dedi
O
zaman
arkalarını
dönerek
başından
kaçışıverdil
er
Derken
bir
kurnazlıkla
onların
ilâhlarına
vardı
da
Buyursanıza
yemez
misiniz
dedi
Cevap
vermediklerini
görünce
de
Neyiniz
var
da
konuşmuyorsunuz
dedi
Nihayet
bir
yolunu
bulup
onlara
kuvvetli
bir
darbe
indirdi
Bunun
üzeri
ne
birbirlerine
girerek
ona
yürüdüler
İbrahim
dedi
ki
A
siz
kendi
yonttuğunuz
şeylere
mi
tapıyorsunuz
Halbuki
sizi
de
yaptıklarınızı
da
Allah
yaratmıştır
Onlar
Haydin
onun
için
bir
yapı
yapın
da
onu
ateşe
atın
dediler
Böylece
ona
bir
tuzak
kurmak
istediler
Biz
de
kendilerini
daha
alçak
düşürdük
Bir
de
dedi
ki
Ben
Rabbime
gidiyorum
o
bana
yolunu
gösterir
Ey
Rabbim
Bana
salihlerden
bir
oğul
ihsan
et
Biz
de
kendisine
yumuşak
huylu
bir
oğul
müjdeledik
Oğlu
yanında
koşacak
çağa
gelince
Ey
oğlum
Ben
seni
rüyamda
boğazladığımı
görüyorum
Artık
bak
ne
düşünürsün
dedi
Çocuk
da
Babacığım
sana
ne
emrediliyorsa
yap
inşaallah
beni
sabredenlerden
bulacaksın
dedi
Ne
zaman
ki
ikisi
de
bu
şekild
e
Allaha
teslim
oldular
İbrahim
oğlunu
şakağı
üzerine
yatırdı
Biz
de
ona
şöyle
seslendik
Ey
İbrahim
Rüyana
gerçekten
sadakat
gösterdin
şüphesiz
ki
biz
iyilik
yapanları
böyle
mükafatlandırırız
Şüphesiz
ki
bu
apaçık
bir
imtihandı
dedik
Ve
ona
büyük
bir
kurbanlık
fidye
verdik
Kendisine
sonradan
gelenler
içinde
iyi
bir
nâm
bıraktık
Selam
olsun
İbrahime
İşte
biz
iyilik
yapanları
böyle
mükafatlandırırız
Çünkü
o
bizim
mümin
kullarımızdandı
Ona
bir
de
salihlerden
bir
peygamber
olmak
üzere
İshakı
müjdeledik
Hem
ona
hem
İshaka
bereketler
verdik
Her
ikisinin
neslinden
de
hem
iyilik
yapanlar
var
hem
de
açıkça
kendi
nefsine
zulmedenler
var
Andolsun
ki
biz
Musa
ile
Haruna
da
nimetler
v
erdik
Hem
kendilerini
ve
kavimlerini
o
büyük
sıkıntıdan
kurtardık
Hem
yardım
ettik
onlara
da
galip
gelenler
onlar
oldular
Hem
kendilerine
o
belli
kitabı
Tevratı
verdik
Kendilerini
doğru
yola
çıkardık
Sonrakiler
içinde
onla
ra
iyi
bir
nam
bıraktık
Selam
olsun
Musa
ile
Haruna
İşte
biz
iyilik
yapanları
böyle
mükafatlandırırız
Çünkü
onların
ikisi
de
bizim
mümin
kullarımızdandı
Şüphesiz
İlyas
da
gönderilen
peygamberlerdendir
Hani
o
kavmine
Siz
Allahtan
korkmaz
mısınız
Yaratanların
en
güzeli
olan
sizin
de
Rabbiniz
daha
önceki
atalarınızın
da
Rabbi
bulunan
Allahı
bırakıp
da
Bale
Bal
ismindeki
puta
mi
yalvarıyorsunuz
dedi
Fakat
onlar
onu
yalanladılar
Bu
yüzden
onlar
mutl
aka
cehennemde
hazır
bulundurulacaklardır
Ancak
Allahın
ihlaslı
kulları
müstesna
Ona
da
sonrakiler
içinde
şunu
bıraktık
Selam
olsun
İlyâsîne
İşte
biz
iyilik
yapanları
böyle
mükafatlandırırız
Çünkü
o
bizim
mümin
kullarımız
dandı
Şüphesiz
Lût
da
gönderilen
peygamberlerdendir
Hani
biz
onu
ve
ailesinin
tamamını
kurtarmıştık
Ancak
geride
kalıp
batanlar
içinde
kalan
yaşlı
bir
kadın
hariç
Sonra
diğerlerini
helak
etmiştik
Ve
siz
elbette
sabahleyin
ve
geceleyin
onlara
uğrar
ve
üzerlerinden
geçersiniz
Hâlâ
akıl
edip
düşünmez
misiniz
Şüphesiz
Yunus
da
gönderilen
peygamberlerdendir
Hani
o
bir
zaman
dolu
bir
gemiye
kaçmıştı
Oradakilerle
kura
çekmiş
de
kaydırılanlardan
yenilenlerde
n
olmuştu
Derken
denize
atılmış
ve
kendisini
balık
yutmuştu
Kendi
nefsini
kınıyordu
Eğer
çok
tesbih
edenlerden
olmasaydı
yeniden
dirilecekleri
güne
kadar
onun
karnında
kalırdı
Biz
onu
hasta
bir
halde
bir
alana
çıkardık
Üzerine
kabak
cinsinden
bir
ağaç
bitirdik
Biz
onu
Yunusu
yüz
bin
veya
daha
çok
insana
peygamber
olarak
gönderdik
O
zaman
ona
iman
ettiler
de
biz
onları
bir
zamana
kadar
yaşattık
Şimdi
sor
o
seninkilere
Kızlar
Rabbinin
de
oğlanlar
onl
arın
mı
Yoksa
biz
melekleri
dişi
yaratmışız
da
onlar
şahit
mi
bulunuyorlarmış
Ha
Onlar
şüphesiz
uydurdukları
iftiralarından
dolayı
Allah
doğurdu
derler
Hiç
şüphesiz
onlar
yalancıdırlar
Allah
kızları
oğullara
tercih
mi
etmi
ş
Size
ne
oldu
Nasıl
hükmediyorsunuz
Hiç
düşünmüyor
musunuz
Yoksa
sizin
için
açık
bir
delil
mi
var
O
halde
eğer
doğru
söylüyorsanız
getirin
kitabınızı
Onlar
Allah
ile
cinler
arasında
bir
neseb
hısımlık
bağı
uydurdular
Oy
sa
andolsun
cinler
bilirler
ki
o
yalancılar
mutlaka
cehenneme
götürüleceklerdir
Allah
onların
yakıştırdıkları
vasıflardan
münezzeh
ve
yücedir
Fakat
Allahın
ihlas
ile
seçilen
kulları
başka
onlar
Allahı
böyle
şirk
ile
vasıflamazlar
Çünkü
siz
ve
taptıklarınız
kendiliğinden
cehenneme
saldıran
kimseden
başkasını
Allaha
karşı
kandırıp
saptıramazsınız
Melekler
Bizden
her
birimizin
belli
bir
makamı
vardır
Biziz
o
saf
saf
dizilenler
biziz
Biziz
o
tesbih
e
denler
biziz
derler
Müşrikler
şöyle
diyorlardı
Eğer
yanımızda
önceki
ümmetlerden
bir
kitap
olsaydı
elbette
biz
de
Allahın
ihlas
ile
seçilmiş
kullarından
olurduk
Fakat
şimdi
onu
inkâr
ettiler
Ama
ilerde
bileceklerdir
Andolsun
ki
peygamberlikle
gönderilen
kullarımız
hakkında
şu
sözümüz
geçmiştir
Onlar
var
ya
elbette
onlar
muzaffer
olacaklardır
ve
elbette
bizim
ordularımız
mutlaka
galip
geleceklerdir
Onun
için
sen
bir
süreye
kadar
onlardan
yüz
çevir
Onlara
inecek
azabı
gözetle
Yakında
onlar
da
göreceklerdir
Ya
şimdi
onlar
bizim
azabımıza
uğramakta
acele
mi
ediyorlar
Fakat
azabımız
onların
sahasına
indiği
zaman
o
acı
sonuçla
uyarılanların
sabahı
ne
kötüdür
Yine
sen
bi
r
süreye
kadar
onlardan
yüz
çevir
İnecek
azabı
gözetle
Yakında
onlar
da
göreceklerdir
Senin
güç
ve
kuvvet
sahibi
Rabbin
onların
yakıştırdıkları
vasıflardan
münezzeh
ve
yücedir
Gönderilen
bütün
peygamberlere
selam
olsun
Hamd
âlem
lerin
Rabbi
Allaha
mahsustur
SAD
Kamer
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
seksensekiz
âyettir
İsmini
birinci
âyette
yer
alan
Sâd
harfinden
alır
Sâd
Bu
zikirle
dolu
Kurâna
bak
O
inkâr
edenler
bir
gurur
ve
ayrılık
içindedirler
Kendilerinden
önce
nicelerini
helak
ettik
Onlar
çağrıştılar
Ama
artık
kurtuluş
vakti
değildi
İçlerinden
kendilerine
uyarıcı
bir
peygamber
geldiğine
şaştılar
da
kâfirler
Bu
bir
sihirbazdır
yalancıdır
dediler
İlâhları
bir
tek
ilâh
mı
kılmış
Bu
gerçekten
şaşılacak
bir
şey
çok
tuhaf
İçlerinden
ileri
gelenler
fırladılar
ve
dediler
ki
İlâhlarınız
üzerinde
sabır
ve
sebat
edin
Bu
gerçekten
arzu
edilen
bir
murad
Biz
bunu
başka
bir
dinde
işitmedik
bu
mutlaka
bir
uydurmadır
Kurân
aramızdan
ona
mı
indirilmiş
dediler
Doğrusu
onlar
benim
Kurânımdan
bir
kuşku
içindeler
Ve
doğrusu
onlar
henüz
azabımı
tatmadılar
Yoksa
sana
o
Kurânı
veren
çok
güçlü
ve
ihsan
sahibi
Rabbinin
hazineleri
onların
yanında
mı
Yoksa
bütün
o
gökl
erin
yerin
ve
aralarındakilerin
mülkü
onların
mı
Öyle
ise
bütün
imkanlarını
seferber
ederek
yükselsinler
de
görelim
Onlar
burada
çeşitli
partilerden
gruplardan
bozguna
uğramış
bir
ordudur
Onlardan
önce
Nuh
kavmi
Âd
kavmi
ve
saltanat
sahibi
F
iravun
da
yalanlamışlardı
Semûd
kavmi
Lut
kavmi
ve
Eykeliler
Şuayb
kavmi
de
yalanlamışlardı
İşte
o
çeşitli
partiler
bunlardır
Hepsi
de
gönderilen
peygamberleri
yalanladılar
da
azabım
böyle
hak
oldu
Onlar
da
bir
tek
haykırışa
bakıyorlar
Öyle
ki
onun
gecikmesi
de
yoktur
Bir
de
Ey
Rabbimiz
Hesap
gününden
önce
bizim
azabdan
payımızı
acele
ver
dediler
Şimdi
sen
onların
dediklerine
sabret
de
kuvvetli
kulumuz
Davudu
hatırla
Çünkü
o
zikir
ve
tesbih
ile
bize
yönelmişti
Biz
dağları
onun
emrine
vermiştik
Akşam
sabah
onunla
birlikte
tesbih
ederlerdi
Kuşları
da
toplu
olarak
onun
emrine
vermiştik
Hepsi
de
ona
uyarak
zikir
ve
tesbih
ederlerdi
Biz
onun
mülkünü
kuvvetlendirmiş
ve
kendisine
hikmet
ve
hakkı
batıldan
ayırt
etme
kabiliyeti
vermiştik
Bir
de
davacıların
kıssası
geldi
mi
sana
Hani
surdan
aşarak
mihraba
ulaşmışlardı
Davudun
yanına
giriverdiler
de
onlardan
telaşe
düştü
Ona
Korkma
dediler
biz
iki
davacıyız
Birimiz
birimize
haksızlık
etti
Şimdi
s
en
aramızda
hak
ile
hüküm
ver
ve
aşırı
gitme
de
bizi
doğru
yolun
ortasına
çıkar
Biri
İşte
bu
benim
kardeşim
Onun
doksan
dokuz
dişi
koyunu
var
benim
ise
bir
tek
dişi
koyunum
var
Böyle
iken
Onu
da
bana
ver
dedi
ve
tartışmada
beni
yendi
diye
anla
ttı
Davud
dedi
ki
Doğrusu
senin
bir
koyununu
kendi
koyunlarına
katmak
istemesiyle
sana
zulmetmiştir
Gerçekten
bir
cemiyette
yaşayanların
çoğu
mutlaka
birbirlerine
haksızlık
ediyorlar
Ancak
iman
edip
de
salih
amel
işleyenler
başka
Ama
onlar
da
pek
az
Davud
bizim
kendisini
imtihan
ettiğimizi
sanmıştı
Hemen
Rabbinden
mağfiret
diledi
rüku
ederek
yere
kapandı
tevbe
ile
Allaha
yöneldi
Biz
de
o
zannettiği
şeyi
kendisine
bağışladık
Şüphesiz
yanımızda
onun
bir
yakınlığı
ve
güzel
bir
dönüş
yeri
vardır
Ey
Davud
Gerçekten
biz
seni
yeryüzünde
bir
halife
yaptık
Artık
insanlar
arasında
hak
ile
hüküm
ver
Keyfe
arzuya
uyma
ki
seni
Allah
yolundan
saptırmasın
Çünkü
Allah
yolundan
sapanlar
hesap
gününü
unuttukları
için
kendilerine
çok
şiddetli
bir
azab
vardır
Hem
o
göğü
yeri
ve
aralarındakileri
biz
boşuna
yaratmadık
O
kâfirlerin
zannıdır
Onun
için
vay
ateşe
girecek
olan
kâfirlerin
haline
Yoksa
iman
edip
de
salih
amel
işleyenleri
biz
o
yeryüzündeki
bozguncular
gibi
yapar
mıyız
Y
oksa
o
takva
sahiplerini
azgın
günahkarlar
gibi
yapar
mıyız
Bu
sana
indirdiğimiz
mübarek
bir
kitaptır
ki
insanlar
onun
âyetlerini
düşünsünler
ve
temiz
akıl
sahipleri
ibret
alsınlar
Bir
de
Davuda
Süleymanı
bahşettik
Süleyman
ne
güzel
kuldu
Ç
ünkü
o
seslice
tesbih
edip
Allaha
yönelirdi
Hani
kendisine
bir
zaman
akşam
üstü
iyi
cins
ve
rahvan
atlar
gösterilmişti
Ben
dedi
at
sevgisini
Rabbimi
anmaktan
ötürü
tercih
ettim
Nihayet
atlar
perdenin
arkasına
gizlendi
Geri
getirin
on
ları
bana
dedi
ve
artık
onların
bacaklarını
boyunlarını
silmeye
başladı
Andolsun
ki
Süleymanı
imtihan
da
ettik
ve
tahtının
üzerine
bir
ceset
bıraktık
Sonra
tekrar
tevbe
ile
önceki
haline
döndü
Süleyman
Ey
Rabbim
Beni
bağışla
ve
bana
öyle
bir
mülk
ihsan
et
ki
ardımdan
hiç
kimseye
yaraşmasın
Şüphesiz
bütün
dilekleri
veren
sensin
dedi
Bunun
üzerine
biz
rüzgarı
onun
emrine
verdik
Onun
emriyle
istediği
yere
yumuşacık
akardı
Dalgıç
ve
yapı
ustası
şeytanları
da
Ve
daha
diğerl
erini
de
zincirlerde
bağlı
olarak
Onun
emrine
verdik
İşte
bu
bizim
ihsanımızdır
Artık
sen
dilersen
başkalarına
ver
veya
verme
Bundan
hesaba
çekilmeyeceksin
dedik
Şüphesiz
ki
ona
huzurumuzda
bir
yakınlık
ve
güzel
bir
makam
vardır
Kulum
uz
Eyyubu
da
an
Bir
zaman
o
Rabbine
şöyle
nida
etmişti
Meşakkat
ve
acı
ile
bana
şeytan
dokundu
Biz
ona
Ayağını
yere
vur
İşte
sana
yıkanılacak
ve
içilecek
soğuk
bir
su
dedik
Ve
ona
bütün
ailesini
ve
beraberlerinde
bir
mislini
daha
tar
afımızdan
bir
rahmet
olarak
bahşettik
ki
akıl
sahipleri
için
bir
ibret
olsun
Bir
de
dedik
ki
Eline
bir
demet
al
da
onunla
eşine
vur
yemininde
durmamazlık
etme
Doğrusu
biz
onu
sabırlı
bulduk
O
ne
güzel
kul
O
hakikaten
daima
Allaha
yönelmek
tedir
Kullarımız
İbrahimi
İshakı
ve
Yakubu
da
an
Onlar
eller
ve
gözler
sahipleri
idiler
Çünkü
biz
onları
temiz
bir
hasletle
hâlis
yurt
ahiret
düşüncesine
ermiş
has
kullarımızdan
kılmışızdır
Çünkü
onlar
nezdimizde
seçilmiş
en
hayırlı
kimselerdendir
İsmaili
Elyasayı
Zül
Kifli
de
an
Hepsi
de
en
hayırlı
kimselerdendir
İşte
bu
bir
öğüttür
Şüphesiz
korunan
müttakiler
için
herhalde
güzel
bir
istikbal
güzel
bir
dönüş
yeri
vardır
Bütün
kapıları
kendilerine
açılmış
ola
n
Adn
cennetleri
vardır
İçlerine
kurularak
orada
birçok
yemişle
bambaşka
bir
içki
isteyeceklerdir
Yanlarında
da
bakışları
yalnız
kocalarına
dönük
hep
aynı
yaşta
dilberler
vardır
O
hesap
günü
için
size
vaad
edilen
işte
budur
İşte
bu
bi
zim
rızkımız
muhakkak
ki
ona
hiç
tükenmek
yoktur
Bu
böyledir
Şüphesiz
azgınlar
için
de
fena
bir
gelecek
vardır
Cehennem
Ona
yaslanacaklar
fakat
o
ne
çirkin
döşektir
İşte
artık
tatsınlar
onu
ki
o
kaynar
su
ve
irindir
Ve
o
şekilden
çifter
çifter
tadacakları
diğer
acılar
da
vardır
İşte
şunlar
da
sizin
peşinize
düşenlerdir
Onlara
merhaba
yok
Çünkü
onlar
cehenneme
salınıyorlar
Arkadan
gelenler
öncekilere
Derler
ki
Hayır
asıl
size
merhaba
yok
Çünkü
cehennemi
bize
siz
t
akdim
ettiniz
Bakın
o
ne
kötü
yatak
Ey
Rabbimiz
Bize
bunu
takdim
edenin
ateşteki
azabını
kat
kat
artır
derler
Bir
de
derler
ki
Kötülerden
saydığımız
birtakım
adamları
fakir
müminleri
niye
göremiyoruz
Onları
eğlence
yerine
tutmuştu
k
ha
Yoksa
bu
gözler
onlardan
kaydı
mı
Şüphesiz
ki
bu
haktır
Ateş
ehlinin
birbiriyle
tartışması
muhakkak
olacaktır
De
ki
Ben
ancak
korkuyu
haber
veren
bir
peygamberim
O
tek
ve
kahredici
olan
Allahtan
başka
tanrı
da
yoktur
O
gökleri
n
yerin
ve
ikisi
arasındakilerin
Rabbidir
O
çok
güçlüdür
çok
bağışlayıcıdır
De
ki
Bu
bir
büyük
haberdir
Siz
ondan
yüz
çeviriyorsunuz
Münakaşa
ederlerken
benim
melekler
yüksek
topluluğuna
ait
ne
bilgim
olabilirdi
Ancak
ben
açıktan
açığa
korkutmakla
görevli
olduğum
için
o
bilgi
bana
vahyediliyor
Hani
Rabbin
meleklere
demişti
ki
Ben
çamurdan
bir
insan
yaratmaktayım
Onu
tesviye
edip
düzeltip
de
ruhumdan
ona
üfledim
mi
derhal
ona
secdeye
kapanın
Bunun
üzeri
ne
meleklerin
hepsi
toptan
secde
ettiler
Yalnız
İblis
etmedi
büyüklük
tasladı
ve
kâfirlerden
oldu
Allah
Ey
İblis
O
benim
kudretimle
yarattığıma
secde
etmene
ne
engel
oldu
Kibirlenmek
mi
istedin
Yoksa
yüksek
derecelerde
bulunanlardan
mı
oldu
n
dedi
İblis
dedi
ki
Ben
ondan
hayırlıyım
Beni
ateşten
yarattın
onu
ise
çamurdan
yarattın
Allah
Hemen
çık
oradan
artık
sen
kovuldun
Ve
elbette
lanetim
ceza
gününe
kadar
senin
üzerindedir
buyurdu
İblis
Ya
Rab
O
halde
ins
anların
diriltilecekleri
güne
kadar
bana
mühlet
ver
dedi
Allah
Haydi
belirli
bir
vakte
kadar
mühlet
verilenlerdensin
buyurdu
İblis
Öyle
ise
izzet
ve
şerefine
yemin
ederim
ki
ben
onların
hepsini
mutlaka
aldatır
saptırırım
Ancak
içlerinden
ihlas
ile
seçilmiş
has
kulların
müstesna
dedi
Allah
buyurdu
ki
O
doğru
ben
hep
doğruyu
söylerim
Andolsun
ki
cehennemi
mutlaka
senden
ve
onların
sana
uyanlarından
topunuzdan
tıka
basa
dolduracağım
Ey
Muhammed
De
ki
Ben
o
Kurâna
karşı
sizden
bir
ücret
istemiyorum
Ve
ben
kendiliğimden
bir
şey
de
teklif
etmiyorum
O
Kurân
bütün
âlemler
için
bir
zikir
bir
öğüttür
Herhalde
onun
haberini
bir
zaman
sonra
bileceksiniz
ZÜMER
Mekkede
nâzil
olmuştur
yetmişbeş
âyettir
Yalnız
âyetler
Medinede
inmiştir
Adını
ve
âyetlerde
geçen
mümin
ve
kâfirlerin
oluşturduğu
topluluklar
anlamına
gelen
zümer
kelimesinden
almıştır
Bu
kitabın
indirilişi
Azîz
ve
Hakîm
olan
Allah
tarafındandır
Emin
ol
biz
sana
kitabı
hakkıyla
indirdik
Onun
için
dini
yalnız
kendisine
halis
kılarak
Allaha
ibadet
ve
kulluk
et
İyi
bil
ki
halis
din
ancak
Allahındır
Ondan
başka
birtakım
dostlar
tutanlar
da
şöyle
demektedirler
Biz
onlara
sadece
bizi
Allaha
daha
çok
yaklaştırsınlar
diye
ibadet
ediyoruz
Şüphe
yok
ki
Allah
onların
aralarında
ihtilaf
edip
durdukları
şeyde
hükmünü
verecektir
Herhalde
yalancı
ve
nankör
olan
kimseyi
Allah
doğru
yola
çıkarmaz
Eğer
Allah
bir
çocuk
edinmek
isteseydi
elbette
yaratacağından
dileyeceğini
seçecekti
Ama
o
bundan
münezzehtir
O
tek
ve
kahredici
olan
Allahtır
O
gökleri
ve
yeri
hak
ile
yarattı
geceyi
gündüzün
üstüne
sarıyor
gündüzü
de
gecenin
üstüne
sarıyor
Güneşi
ve
ayı
emrine
âmade
kılmış
her
biri
belli
bir
süreye
kadar
akıp
gitmektedir
İyi
bil
ki
çok
güçlü
ve
çok
bağışlayıcı
olan
ancak
Odur
O
sizi
bir
nefisten
yarattı
Hem
sonra
onun
eşini
de
ondan
var
etti
Sizin
için
yumuşak
başlı
hayvanlardan
sekiz
çift
indirdi
Sizi
analarınızın
karınlarında
üç
karanlık
içinde
yaratılıştan
yaratılışa
yaratıp
duruyor
İşte
Rabbiniz
Allah
Odur
Mülk
Onundur
Ondan
başka
tanrı
yoktur
O
halde
nasıl
haktan
çevrilirsiniz
Eğer
inkâr
ederseniz
şüphe
yok
ki
Allahın
size
ihtiyacı
yoktur
Bununla
beraber
kulları
hesabına
küfre
razı
olmaz
Eğer
şükrederseniz
sizin
hesabınıza
ona
razı
olur
Hiçbir
günahkar
da
diğerinin
günahını
çekecek
değildir
Sonra
dönüşünüz
Rabbinizedir
O
vakit
O
size
bütün
yaptıklarınızı
haber
verecektir
Çünkü
O
bütün
kalp
lerin
özünü
bilir
İnsana
bir
sıkıntı
dokunduğu
zaman
bütün
gönlünü
vererek
Rabbine
dua
eder
Sonra
kendisine
tarafından
bir
nimet
lütfettiği
zaman
da
önceden
Ona
dua
ettiği
hali
unutur
da
yolundan
sapıtmak
için
Allaha
ortaklar
koşmaya
başlar
Ey
Mu
hammed
De
ki
Küfrünle
biraz
zevk
et
çünkü
sen
o
ateşliklerdensin
Yoksa
o
gece
saatlerinde
kalkan
secdeye
kapanıp
kıyama
durarak
daima
vazifesini
yapan
ahireti
hesaba
katan
ve
Rabbinin
rahmetini
uman
kimse
gibi
olur
mu
De
ki
Hiç
bilenlerle
bilmeyenler
bir
olur
mu
Ancak
temiz
akıl
sahibi
olanlar
anlar
Ey
Muhammed
Tarafımdan
söyle
Ey
iman
eden
kullarım
Rabbinizden
korkun
Bu
dünyada
güzellik
yapanlara
bir
güzellik
vardır
Allahın
yeryüzü
geniştir
Ancak
sabredenlere
mükafatları
h
esapsız
ödenecektir
De
ki
Bana
dini
sadece
kendisine
halis
kılarak
Allaha
ibadet
etmem
emredildi
Hem
Onun
birliğine
teslim
olan
müslümanların
ilki
olmam
da
bana
emredildi
De
ki
Eğer
Rabbime
isyan
edersem
büyük
bir
günün
azabın
dan
korkarım
De
ki
Ben
dinimi
kendisine
halis
kılarak
yalnız
Allaha
kulluk
ederim
Siz
de
Ondan
başka
dilediğinize
kul
olun
De
ki
Asıl
hüsrana
düşenler
kıyamet
günü
kendilerine
ve
mensuplarına
ziyan
edenlerdir
Evet
işte
asıl
açık
h
üsran
budur
Onların
üstlerinde
ateşten
tabakalar
altlarında
yine
ateşten
tabakalar
vardır
İşte
Allah
kullarını
bundan
korkutuyor
Ey
kullarım
benden
korkun
diyor
Tağuttan
ona
kulluk
etmekten
kaçınıp
da
tam
gönülle
Allaha
yönelenlere
gelince
müjde
onlaradır
Haydi
müjdele
kullarımı
O
kullarımı
ki
onlar
sözü
dinlerler
sonra
da
en
güzeline
uyarlar
İşte
onlar
Allahın
kendilerine
hidayet
verdiği
kimselerdir
İşte
temiz
akıllılar
da
onlardır
Ya
üzerine
azab
kelimesi
hak
o
lmuş
kimse
de
mi
böyledir
Artık
o
ateşteki
kimseyi
sen
mi
çıkaracaksın
Fakat
o
Rablerine
sığınarak
korunanlar
için
altlarından
ırmaklar
akan
üzerlerinden
şehnişinler
yapılmış
şehnişinli
balkonlu
köşkler
vardır
Bu
Allahın
vaadidir
Allah
vaadinden
caymaz
Allahın
gökten
bir
su
indirip
de
onu
bir
yoluyla
yeryüzündeki
menbalara
koyduğunu
görmedin
mi
Sonra
onunla
türlü
renklerde
bir
ekin
çıkarır
sonra
onun
olgunlaşıp
sarardığını
görürsün
Sonra
da
onu
bir
çöpe
çevirir
Elbette
bunda
temi
z
akıllılar
için
bir
ihtar
vardır
Allah
kimin
bağrını
İslâma
açmış
ise
işte
o
Rabbinden
bir
nur
üzerinde
değil
midir
Artık
Allahın
zikri
hususunda
kalpleri
katılaşmış
olanların
vay
haline
İşte
bunlar
apaçık
bir
sapıklık
içindedirler
Allah
kelamın
en
güzelini
ikizli
ahenkli
bir
kitap
olarak
indirdi
Ondan
Rablerine
saygısı
olanların
derileri
ürperir
Sonra
derileri
de
kalpleri
de
Allahın
zikrine
karşı
yumuşar
İşte
bu
Allahın
rehberidir
Allah
onunla
dilediğini
doğru
yola
çıkarır
Her
kimi
de
Allah
şaşırtırsa
artık
ona
doğru
yolu
gösterecek
yoktur
O
halde
kıyamet
günü
zalimlere
Tadın
bakalım
kazanıp
durduklarınızı
denilirken
o
kötü
azabdan
yüzü
ile
korunacak
kimse
ne
olur
Onlardan
öncekiler
de
yalanladılar
da
kendilerine
hatırlarına
gelmez
yönden
azab
geliverdi
Allah
onlara
dünya
hayatında
zilleti
tattırdı
Ahiret
azabı
ise
elbette
daha
büyüktür
Keşke
bilselerdi
Yemin
ederim
ki
bu
Kurânda
insanlar
için
her
türlüsünden
temsil
getirdik
Gerek
ki
iyi
düşünsünler
Pürüzsüz
Arapça
bir
Kurân
indirdik
ki
Allahın
azabından
korunsunlar
Allah
şöyle
bir
misal
vermiştir
Bir
adam
ve
birtakım
ortakları
var
hırçın
hırçın
çekişip
duruyorlar
Bir
de
yalnız
bir
kişiye
bağlı
selamet
içinde
olan
bir
adam
var
Bu
ikisinin
hali
hiç
bir
olur
mu
Hamd
Allahındır
fakat
pek
çokları
bilmezler
Sen
elbette
öleceksin
onlar
da
elbette
öleceklerdir
Sonra
siz
muhakkak
kıyamet
gününde
Rabbinizin
huzurunda
birbirinizden
davacı
olacaksınız
Allaha
karşı
yalan
söyleyen
ve
doğru
kendisine
geldiği
zaman
onu
yalan
sayandan
daha
zalim
daha
haksız
kim
olabilir
Kâfirlerin
yeri
cehennemde
değil
midir
Doğruyu
getiren
ve
onu
tasdik
edene
gelince
işte
onlar
kötülükten
korunan
müttakilerdir
Onlara
Rablerinin
yanında
ne
dilerlerse
vardır
İşte
bu
iyilik
yapanların
mükafatıdır
Çünkü
Allah
onların
önceden
yaptıkları
amelin
en
kötüsünü
bile
keffaretle
örtüp
işlemekte
bulundukları
güzel
amellerin
en
güzeline
göre
mükafatlarını
kendile
rine
verecektir
Allah
kuluna
kâfi
değil
midir
Durmuşlar
da
seni
Ondan
başkalarıyla
korkutuyorlar
Her
kimi
ki
Allah
şaşırtırsa
artık
ona
hidayet
edecek
yoktur
Her
kime
de
Allah
hidayet
verirse
artık
onu
da
şaşırtacak
yoktur
Allah
aziz
çok
güçlü
ve
intikam
sahibi
değil
midir
Andolsun
ki
onlara
O
gökleri
ve
yeri
kim
yarattı
diye
soracak
olsan
Elbette
Allah
diyeceklerdir
O
halde
gördünüz
ya
Allahtan
başka
çağırdıklarınızı
Eğer
Allah
bana
bir
zarar
vermek
isterse
onlar
Onun
zararını
giderebilirler
mi
Yahut
bana
bir
rahmet
dilerse
onlar
Onun
rahmetini
tutabilirler
mi
De
ki
Allah
bana
yeter
Tevekkül
edenler
hep
Ona
dayanırlar
De
ki
Ey
kavmim
Haliniz
üzere
çalışın
Ben
de
kendi
halime
göre
çalışıyorum
Artık
ileride
bileceksiniz
Kendisini
rezil
edecek
azabın
kime
geleceğini
ve
sürekli
bir
azabın
kimin
üzerine
konacağını
Biz
bu
kitabı
sana
insanlar
için
hak
ile
indirdik
O
halde
kim
doğru
yola
gelirse
kendi
lehinedir
Kim
de
saparsa
sırf
kendi
aleyhine
olarak
sapar
Sen
onların
üzerine
vekil
değilsin
Allah
o
canları
öldükleri
zaman
ölmeyenleri
de
uyuduklarında
alır
Sonra
haklarında
ölüm
hükmü
verdiklerini
alıkor
diğerlerini
de
takdir
edilmiş
bir
süreye
kadar
salıverir
Şüphesiz
ki
bun
da
düşünecek
bir
kavim
için
nice
ibretler
vardır
Yoksa
Allahtan
başka
şefaatçiler
mi
edindiler
De
ki
Onlar
hiçbir
şeye
güç
yetiremezler
ve
akıl
erdiremezlerse
de
mi
böyle
yapacaksınız
De
ki
Bütün
şefaat
Allahındır
Göklerin
ve
yerin
m
ülkü
Onundur
Sonra
hep
döndürülüp
Ona
götürüleceksiniz
Böyle
iken
Allah
bir
olarak
anıldığı
zaman
ahirete
inanmayanların
yürekleri
burkulur
da
Ondan
başkaları
anıldığı
zaman
derhal
yüzleri
güler
De
ki
Ey
gökleri
ve
yeri
yaratan
görüle
ni
ve
görülmeyeni
bilen
Allahım
Kulların
arasında
o
ihtilaf
edip
durdukları
şeyler
hakkında
sen
hüküm
vereceksin
Eğer
bütün
yeryüzündekiler
ve
bir
o
kadarı
da
beraber
o
zulmedenlerin
olsaydı
kıyamet
günü
azabın
kötülüğünden
kurtulmak
için
onu
mu
tlaka
feda
ederlerdi
Ancak
ne
var
ki
hiç
hesaba
katmadıkları
şeyler
Allah
tarafından
karşılarına
çıkarılır
Öyle
ki
yaptıkları
amellerin
kötülükleri
karşılarına
çıkmış
ve
alay
edip
durdukları
şeyler
kendilerini
sarmıştır
Fakat
insana
bir
sı
kıntı
dokunuverince
bize
yalvarır
sonra
kendisine
tarafımızdan
bir
nimet
bahşettiğimiz
zaman
da
O
bana
bir
bilgi
üzerine
verildi
der
Belki
bu
bir
imtihandır
fakat
pek
çokları
bilmezler
Onu
bunlardan
öncekiler
de
söyledi
Fakat
o
kazandıkları
kendilerini
kurtarmadı
Neticede
kazandıklarının
kötülükleri
başlarına
geçti
Şunlardan
o
zulmedenlerin
de
kazandıkları
kötülükleri
başlarına
geçecektir
Onlar
da
bunu
atlatacak
değillerdir
Hâlâ
bilmediler
mi
ki
Allah
rızkı
dilediğine
açar
v
e
kısar
Şüphesiz
ki
bunda
iman
edecek
bir
kavim
için
nice
ibretler
vardır
De
ki
Ey
haddi
aşarak
nefislerine
karşı
israf
etmiş
olan
kullarım
Allahın
rahmetinden
ümid
kesmeyin
Çünkü
Allah
bütün
günahları
bağışlar
Şüphesiz
ki
O
çok
bağışlayıcıd
ır
çok
merhamet
edicidir
Onun
için
ümidi
kesmeyin
de
başınıza
azab
gelmeden
önce
tevbe
ile
Rabbinize
yönelin
ve
Ona
teslim
olun
Sonra
kurtulamazsınız
Haberiniz
olmayarak
ansızın
başınıza
azab
gelmeden
önce
halis
müslüman
olun
da
Rabbinizd
en
size
indirilenin
en
güzelini
takib
ve
tatbik
edin
O
günden
sakının
ki
günahkar
nefis
şöyle
diyecektir
Allahın
yanında
yaptığım
kusurlardan
dolayı
yazık
bana
Doğrusu
ben
alay
edenlerdendim
Yahut
şöyle
diyecektir
Allah
bana
doğru
yol
u
gösterseydi
her
halde
ben
müttakilerden
olurdum
Veya
azabı
gördüğü
zaman
şöyle
diyecektir
Bana
bir
geri
dönüş
olsaydı
da
ben
de
o
iyilik
yapanlardan
olsaydım
Ona
Hayır
sana
âyetlerim
geldi
de
onlara
yalan
dedin
kibirlenmek
istedin
v
e
kâfirlerden
oldun
denir
Hem
o
kıyamet
günü
görürsün
ki
Allaha
karşı
yalan
söyleyenlerin
yüzleri
kararmıştır
Kibirlenenlerin
yeri
cehennem
değil
mi
Kötülükten
sakınan
müttakileri
ise
Allah
başarılarından
dolayı
kurtuluşa
çıkarır
Onlara
fenalık
dokunmaz
ve
onlar
üzülecek
de
değillerdir
Allah
her
şeyin
yaratıcısıdır
Her
şey
üzerine
vekil
de
Odur
Bütün
göklerin
ve
yerin
kilitleri
Onundur
Allahın
âyetlerini
inkâr
edenlere
gelince
işte
onlar
kendilerine
yazık
edenlerdir
De
ki
Ey
cahiller
Şimdi
bana
o
Allahtan
başkasına
mı
kulluk
etmemi
emrediyorsunuz
Andolsun
ki
sana
da
senden
öncekilere
de
şu
vahyedildi
Yemin
ederim
ki
eğer
şirk
koşarsan
bütün
çalışmaların
boşa
gider
ve
mutlaka
kendine
yazık
edenlerd
en
olursun
Hayır
onun
için
yalnız
Allaha
kulluk
et
ve
şükredenlerden
ol
Allahı
hakkıyla
takdir
edemediler
Halbuki
bütün
yer
kıyamet
günü
Onun
avucundadır
Gökler
de
kudretiyle
dürülmüştür
O
onların
ortak
koştuklarından
münezzeh
ve
çok
yüksektir
Ve
sûra
üflenmiştir
Göklerde
kim
var
yerde
kim
varsa
çarpılıp
yıkılmıştır
Ancak
Allahın
dilediği
müstesna
Sonra
ona
bir
daha
üflenmiştir
Bu
defa
da
hep
onlar
kalkmışlar
bakıyorlardır
Yer
Rabbinin
nuru
ile
parlamıştır
Kitap
konm
uş
peygamberler
ve
şahitler
getirilmiş
ve
aralarında
hak
ile
hüküm
verilmektedir
Hem
onlara
hiç
haksızlık
yapılmaz
Herkese
ne
amel
yaptıysa
karşılığı
tam
olarak
ödenmiştir
O
Allah
onların
yaptıklarını
en
iyi
şekilde
bilmektedir
İnkâr
eden
ler
bölük
bölük
cehenneme
sevkedilmektedir
Nihayet
oraya
vardıklarında
kapıları
açılır
ve
bekçileri
onlara
İçinizden
size
Rabbinizin
âyetlerini
okuyan
bu
gününüzle
karşılaşacağınıza
dair
sizi
uyaran
peygamberler
gelmedi
mi
derler
Onlar
da
Evet
gel
di
derler
Fakat
kâfirler
üzerine
azab
kelimesi
hak
oldu
Onlara
Ebedî
olarak
içinde
kalmak
üzere
girin
cehennemin
kapılarından
denir
Bak
büyüklük
taslayanların
yeri
ne
kötüdür
Rablerinden
korkanlar
da
bölük
bölük
cennete
sevk
edilmekted
ir
Nihayet
oraya
vardıkları
zaman
kapıları
açılır
ve
bekçileri
onlara
Selâm
sizlere
ne
hoşsunuz
Ebedî
olarak
içinde
kalmak
üzere
haydi
girin
oraya
derler
Onlar
da
Hamdolsun
o
Allaha
ki
bize
vaadini
doğru
çıkardı
ve
bizi
cennet
arzına
varis
kıldı
Cennette
istediğimiz
yerde
oturuyoruz
derler
Bak
ne
güzeldir
mükafatı
o
iyi
amel
işleyenlerin
Meleklerin
de
arşın
etrafını
kuşatarak
Rablerine
hamd
ile
tesbih
ettiklerini
görürsün
Artık
halk
arasında
hak
ile
hüküm
icra
edilip
âlemlerin
Ra
bbi
Allaha
hamdolsun
denilmektedir
MÜMİN
Aynı
zamanda
Gâfir
adını
da
taşıyan
bu
sûre
seksenbeş
âyettir
ve
âyetleri
Medinede
inmiştir
Adını
Firavun
ailesinden
inanan
bir
kişinin
vasıflarının
sayıldığı
âyetlerden
alır
Hâ
Mîm
Bu
kitabın
indirilişi
çok
güçlü
ve
her
şeyi
bilen
Allah
tarafındandır
O
günah
bağışlayıcı
tevbe
kabul
edici
azabı
şiddetli
kerem
sahibi
Allahtandır
ki
Ondan
başka
ilâh
yoktur
Hem
dönüş
Onadır
Allahın
âyetleri
hakkında
ancak
kâ
firler
mücadele
ederler
Şimdi
onların
beldeler
içinde
dönüp
dolaşmaları
seni
aldatmasın
Onlardan
önce
Nuh
kavmi
arkalarından
da
çeşitli
topluluklar
yalanlamışlardı
Her
ümmet
kendi
peygamberlerini
yakalamak
kastında
bulundu
Hakkı
batılla
gidermek
i
çin
boşuna
mücadele
ettiler
Ben
de
onları
tuttum
alıverdim
Bak
o
zaman
azabım
nasıl
oldu
İşte
o
nankörlük
eden
kâfirlere
Rabbinin
azab
sözü
öyle
hak
oldu
Onlar
mutlaka
cehennemliktirler
Arşı
taşıyanlar
ve
onun
etrafındakiler
Rablerinin
ha
mdiyle
tesbih
ederler
ve
Ona
inanırlar
İman
etmişler
için
de
şöyle
bağışlanma
dilerler
Ey
Rabbimiz
Rahmetin
ve
ilmin
her
şeyi
kuşatmıştır
O
tevbe
edip
senin
yoluna
uyanları
bağışla
onları
cehennem
azabından
koru
Ey
Rabbimiz
Hem
onları
hem
o
nların
atalarından
zevcelerinden
ve
zürriyetlerinden
iyi
olanları
kendilerine
vaad
buyurduğun
Adn
cennetlerine
koy
Şüphesiz
çok
güçlü
hüküm
ve
hikmet
sahibi
olan
sensin
Onları
fenalıklardan
koru
Sen
her
kimi
fenalıklardan
korursan
o
gün
muhakkak
onu
rahmetinle
yarlığamışsındır
İşte
asıl
büyük
kurtuluş
da
budur
O
kâfirlere
mutlaka
şöyle
bağırılacaktır
Elbette
Allahın
buğzu
sizin
nefislerinize
buğzunuzdan
daha
büyüktür
Çünkü
siz
imana
davet
ediliyordunuz
da
inkâr
ediyordunuz
Kâfir
ler
diyecekler
ki
Ey
Rabbimiz
Sen
bizi
iki
defa
öldürdün
iki
defa
dirilttin
Şimdi
günahlarımızı
anladık
Fakat
çıkmaya
bir
yol
var
mı
Onlara
şöyle
cevap
verilir
Bu
azab
size
şu
sebeptendir
Siz
tek
Allaha
davet
edildiğiniz
zaman
inkâr
ettin
iz
Ama
Ona
ortak
koşulunca
inandınız
Artık
hüküm
o
yüce
ve
büyük
Allahındır
Size
âyetlerini
gösteren
sizin
için
gökten
bir
rızık
indiren
Odur
Fakat
onları
ancak
gönül
verip
düşünenler
anlar
O
halde
siz
dini
Allah
için
halis
kılarak
hep
Ona
yalvarın
İsterse
kâfirler
hoşlanmasınlar
O
dereceleri
yükselten
Arşın
sahibi
Allah
o
buluşma
gününün
kıyametin
dehşetini
haber
vermek
için
kullarından
dilediği
kimseye
emrinden
ruh
melek
indiriyor
O
gün
onlar
kabirlerinden
meydana
fır
larlar
Kendilerinin
hiçbir
şeyi
Allaha
karşı
gizli
kalmaz
Bugün
mülk
kimindir
diye
sorulur
Cevaben
Tek
ve
kahhar
olan
Allahındır
denir
Bugün
her
nefis
kazandığı
ile
cezalanacaktır
Bugün
zulüm
yoktur
Şüphesiz
Allah
hesabı
çabuk
gören
dir
Yaklaşmakta
olan
o
felaket
kıyamet
gününü
de
onlara
haber
ver
O
dem
ki
yürekler
gırtlaklara
dayanmıştır
yutkunup
dururlar
Zalimler
için
ne
ısınacak
bir
dost
vardır
ne
de
sözü
dinlenecek
bir
şefaatçi
Allah
gözlerin
hain
bakışını
da
bili
r
gönüllerin
gizlediğini
de
Allah
hakkı
yerine
getirir
Onların
Ondan
başka
yalvardıkları
ise
hiçbir
şeyi
yerine
getiremezler
Çünkü
hakkıyla
işiten
ve
gören
ancak
Allahtır
Yeryüzünde
bir
gezmediler
mi
Baksalar
ya
kendilerinden
öncekilerin
so
nları
nasıl
olmuş
Onlar
yeryüzünde
gerek
kuvvetçe
ve
gerek
eserce
kendilerinden
daha
üstündüler
Öyle
iken
Allah
onları
günahları
sebebiyle
tutup
alıverdi
Kendilerini
Allahın
azabından
koruyacak
biri
bulunmadı
O
şundandı
Onlara
peygamberleri
apaç
ık
delillerle
geliyorlardı
Ama
onlar
inkâr
ettiler
Allah
da
tuttu
kendilerini
alıverdi
Çünkü
Onun
kuvveti
çok
azabı
şiddetlidir
Andolsun
Musayı
âyetlerimizle
ve
açık
bir
delil
ile
gönderdik
Firavuna
Hâmâna
ve
Karuna
da
onlar
Bu
bir
si
hirbaz
bir
yalancıdır
dediler
Bunun
üzerine
Musa
kendilerine
tarafımızdan
hakkı
getirince
de
Onunla
beraber
iman
etmiş
olanların
oğullarını
öldürün
kadınlarını
diri
tutun
dediler
Fakat
o
kâfirlerin
tuzağı
da
hep
boşa
çıkmaktadır
Bir
de
F
iravun
Bırakın
beni
öldüreyim
Musayı
da
o
Rabbine
dua
etsin
Çünkü
ben
onun
dininizi
değiştirmesinden
veya
yeryüzünde
bir
bozgunculuk
çıkarmasından
korkuyorum
dedi
Musa
da
Ben
hesap
gününe
inanmayan
her
kibirliden
benim
de
Rabbim
sizin
de
Rabbiniz
olan
Allaha
sığınırım
dedi
Firavun
ailesinden
imanını
saklayan
bir
adam
da
şöyle
dedi
Bir
adamı
Rabbim
Allah
dediği
için
öldürecek
misiniz
Halbuki
o
size
Rabbinizden
delillerle
gelmiştir
Hem
o
bir
yalancı
ise
çok
sürmez
yalanı
boynuna
g
eçer
Fakat
doğru
ise
size
yaptığı
tehditlerin
birkısmı
olsun
başınıza
gelir
Şüphe
yok
ki
Allah
aşırı
giden
bir
yalancıyı
doğru
yola
çıkarmaz
Ey
kavmim
Bugün
mülk
sizindir
Dünyada
yüze
çıkmış
bulunuyorsunuz
Eğer
gelecek
olursa
Allahın
hışmından
bizi
kim
kurtarır
Firavun
Ben
size
görüşümden
başkasını
göstermiyorum
ve
herhalde
ben
size
doğru
yolu
gösteriyorum
dedi
O
iman
etmiş
olan
kimse
de
Ey
kavmim
Doğrusu
ben
sizin
hakkınızda
Ahzab
önceki
çeşitli
toplumların
günleri
gibi
bir
günd
en
korkuyorum
Nuh
Kavminin
Âdın
Semudun
ve
daha
sonrakilerin
maceraları
gibi
bir
günün
geleceğinden
korkuyorum
Allah
kulları
için
bir
zulüm
istemez
Ey
kavmim
Ben
size
gelecek
o
çağrışma
gününden
kıyamet
gününden
korkuyorum
O
gün
arkanıza
dönüp
kaçacaksınız
Fakat
sizi
Allahtan
koruyacak
olan
yoktur
Her
kimi
Allah
şaşırtırsa
artık
ona
bir
yol
gösterici
bulunmaz
Bundan
önce
size
delillerle
Yusuf
gelmişti
O
zaman
da
onun
size
getirdiği
hakikatte
şüphe
edip
durmuştunuz
Nihayet
vefat
ettiğinde
de
Bundan
sonra
Allah
asla
peygamber
göndermez
dediniz
İşte
aşırı
şüpheci
olanları
Allah
böyle
şaşırtır
Onlar
kendilerine
gelmiş
bir
delil
olmaksızın
Allahın
âyetleri
hakkında
mücadele
ederler
Bu
durum
Allah
katında
v
e
iman
edenler
yanında
büyük
bir
buğzu
gerektirir
İşte
Allah
her
böbürlenen
zorbanın
kalbini
öyle
bir
tabiat
ile
mühürler
Firavun
dedi
ki
Ey
Hâmân
Bana
bir
kule
yap
belki
ben
o
yollara
ulaşabilirim
Göklerin
yollarına
ulaşabilirim
de
Musa
nın
ilâhının
ne
olduğunu
anlarım
Ben
onu
mutlaka
yalancı
sanıyorum
İşte
böylece
Firavuna
kötü
ameli
süslü
gösterildi
de
yoldan
çıkarıldı
Çünkü
Firavun
düzeni
hep
boşa
çıkar
O
iman
etmiş
olan
kimse
dedi
ki
Ey
kavmim
Bana
uyun
ki
size
doğru
yol
u
göstereyim
Ey
kavmim
Bu
dünya
hayatı
ancak
geçici
bir
menfaatten
ibarettir
Ahiret
ise
durulacak
karar
yurdudur
Her
kim
bir
kötülük
yaparsa
ona
ancak
yaptığının
bir
misli
ile
ceza
verilir
Erkek
veya
kadın
her
kim
de
mümin
olarak
iyi
bir
amel
işlerse
işte
onlar
cennete
girerler
Orada
kendilerine
hesapsız
rızık
verilir
Hem
ey
kavmim
Niçin
ben
sizi
kurtuluşa
davet
ederken
siz
beni
ateşe
davet
ediyorsunuz
Siz
beni
Allahı
inkâr
etmeye
ve
bence
hiç
ilimde
yeri
olmayan
şeyler
i
Ona
ortak
koşmaya
davet
ediyorsunuz
Ben
ise
sizi
o
çok
güçlü
ve
çok
bağışlayıcı
olan
Allaha
davet
ediyorum
Hiç
inkâr
edilemez
ki
gerçekten
sizin
beni
davet
ettiğiniz
şeyin
dünyada
da
ahirette
de
bir
davet
hakkı
yoktur
Hepimizin
dönüşü
Allah
adır
Şüphesiz
haddi
aşanların
hepsi
cehennemliktir
Siz
benim
söylediklerimi
sonra
anlayacaksınız
Ben
işimi
Allaha
havale
ediyorum
Şüphesiz
Allah
kullarını
görür
gözetir
Allah
o
mümini
onların
kurdukları
tuzakların
kötülüklerinden
korudu
Firavunun
adamlarını
ise
o
kötü
azab
kuşattı
Onlar
sabah
akşam
ateşe
arzolunurlar
Kıyamet
kopacağı
gün
de
Firavun
hanedanını
azabın
en
şiddetlisine
tıkın
denilecektir
Hele
ateş
içinde
birbirlerini
protesto
ederlerken
zayıf
olanlar
b
üyüklük
taslayanlara
Hani
bizler
size
tabi
idik
Şimdi
siz
bizden
bir
ateş
nöbetini
savabiliyor
musunuz
derler
Büyüklük
taslayanlar
da
şöyle
derler
Evet
hepimiz
onun
içindeyiz
Allah
kulları
arasında
hükmünü
vermiştir
Ateştekiler
cehenne
m
bekçilerine
derler
ki
Rabbinize
dua
edin
de
bir
gün
olsun
bizden
azabı
biraz
hafifletsin
Bekçiler
de
Size
peygamberleriniz
mucizelerle
gelmiyorlar
mıydı
diye
sorarlar
Onlar
Evet
derler
Bekçiler
Öyle
ise
kendiniz
dua
edin
derler
Kâfir
lerin
duası
ise
hep
çıkmazdadır
Biz
peygamberimize
ve
inananlara
hem
dünya
hayatında
hem
de
şahitlerin
şahitlik
edecekleri
günde
kıyamette
elbette
yardım
ederiz
O
gün
zalimlere
özür
dilemeleri
fayda
vermez
Onlara
lanet
vardır
onlara
yurdun
kö
tüsü
cehennem
vardır
Andolsun
ki
biz
Musaya
o
hidayeti
verdik
ve
İsrailoğullarına
o
kitabı
miras
kıldık
Bunu
Aklı
başında
olanlara
bir
yol
gösterici
ve
bir
hatırlatma
olsun
diye
böyle
yaptık
O
halde
sabret
Çünkü
Allahın
vaadi
haktır
Hem
günahından
dolayı
istiğfar
et
ve
akşam
sabah
Rabbini
hamdiyle
tesbih
et
Kendilerine
gelmiş
kesin
bir
delil
olmaksızın
Allahın
âyetleri
hakkında
mücadele
edenlerin
göğüslerinde
ancak
yetişemeyecekleri
bir
kibir
vardır
Sen
hemen
Allaha
sığın
Çünkü
her
şeyi
işiten
ve
gören
Odur
Elbette
göklerin
ve
yerin
yaratılması
insanların
yaratılmasından
daha
büyüktür
Fakat
insanların
çoğu
bilmezler
Kör
ile
gören
bir
olmaz
iman
edip
salih
ameller
işleyen
kimseler
ile
kötülük
yapan
da
bir
değil
dir
Ne
kadar
da
az
düşünüyorsunuz
Herhalde
o
saat
kıyamet
muhakkak
gelecektir
Onda
şüphe
yok
Fakat
insanların
çoğu
inanmazlar
Halbuki
Rabbiniz
Bana
yalvarın
dua
edin
ki
size
karşılık
vereyim
Çünkü
bana
ibadet
etmekten
kibirlenip
yüz
çevi
renler
yarın
horlanmış
olarak
cehenneme
gireceklerdir
buyurdu
İçinde
dinlenesiniz
diye
geceyi
göz
açıcı
bir
aydınlık
olarak
da
gündüzü
sizin
için
yaratan
Allahtır
Gerçekten
Allah
insanlara
karşı
bir
lütuf
sahibidir
Fakat
insanların
çoğu
şükretme
zler
İşte
Rabbiniz
her
şeyin
yaratıcısı
olan
o
Allahtır
Ondan
başka
ilâh
yoktur
O
halde
haktan
nasıl
çevrilirsiniz
İşte
Allahın
âyetlerini
inkâr
edenler
böyle
çevriliyorlar
Allah
Odur
ki
sizin
için
yeri
bir
karargâh
göğü
de
bir
bi
na
yapmıştır
Size
şekil
vermiş
sonra
şekillerinizi
güzelleştirmiştir
Hoş
nimetlerden
size
rızık
vermiştir
İşte
Rabbiniz
o
Allahtır
Âlemlerin
Rabbi
olan
Allah
ne
yücedir
Daimî
bir
hayat
sahibi
ancak
Odur
Ondan
başka
ilâh
yoktur
Onun
için
dini
halis
kılarak
Ona
hep
Ona
yalvarın
Hamd
âlemlerin
Rabbi
olan
Allaha
mahsustur
De
ki
Bana
Rabbimden
apaçık
deliller
geldiği
zaman
ben
o
sizin
Allahı
bırakıp
taptıklarınıza
ibadet
etmekten
kesinlikle
men
edildim
ve
bana
âlemlerin
Rabbine
tesl
im
olmam
emredildi
Sizi
önce
bir
topraktan
sonra
bir
damla
sudan
sonra
bir
aleka
embriyodan
yaratan
sonra
sizi
bir
bebek
olarak
çıkaran
sonra
güçlü
kuvvetli
bir
çağa
erişmeniz
sonra
da
ihtiyarlar
olmanız
için
yaşatıp
büyüten
Odur
İçinizde
n
kimi
de
daha
önce
vefat
ettiriliyor
Bunları
Allah
belirli
bir
süreye
ulaşasınız
ve
aklınızı
kullanasınız
diye
böyle
yapıyor
O
hem
yaşatır
hem
öldürür
O
bir
şey
yapmak
isteyince
ona
sadece
ol
der
o
şey
de
hemen
oluverir
Bakmaz
mısı
n
şimdi
Allahın
âyetleri
hakkında
mücadeleye
kalkanlara
Haktan
nasıl
döndürülüyorlar
Kitaba
ve
Resullerimizi
gönderdiğimiz
şeylere
yalan
diyenler
artık
ilerde
bilecekler
O
zaman
boyunlarında
halkalar
ve
zincirler
olduğu
halde
sürüklenecekler
dir
Kaynar
suda
sonra
da
ateşte
kaynatılacaklardır
Sonra
da
onlara
Nerede
o
ortak
koştuklarınız
denilecek
O
Allahtan
başkaları
nerede
denilecek
Onlar
da
diyecekler
ki
Hepsi
bizden
uzaklaşıp
gittiler
Daha
doğrusu
biz
bundan
önce
h
içbir
şeye
ibadet
etmiyormuşuz
İşte
Allah
o
kâfirleri
böyle
şaşırtır
Bunun
sebebi
şudur
Çünkü
siz
yeryüzünde
haksız
yere
seviniyor
ve
güveniyordunuz
İçlerinde
ebedî
olarak
kalmak
üzere
cehennemin
kapılarından
girin
Bak
ne
kötü
o
kibirlenenle
rin
yeri
Ey
Muhammed
Sen
sabret
şüphesiz
Allahın
vaadi
haktır
mutlaka
gerçekleşecektir
Onlara
yaptığımız
tehdidin
bir
kısmını
sana
göstersek
de
veya
seni
vefat
ettirsek
de
onlar
mutlaka
döndürülüp
bize
getirileceklerdir
Andolsun
ki
biz
senin
önünden
nice
peygamberler
göndermişizdir
Onlardan
kimini
sana
anlatmışız
kimini
de
anlatmamışızdır
Hiçbir
peygamber
Allahın
izni
olmaksızın
bir
mucize
getiremez
Allahın
emri
gelince
de
hak
yerine
getirilir
Batıl
bir
dava
peşinde
koşanlar
işte
bu
noktada
hüsrana
uğrarlar
Kimine
binesiniz
kimini
de
yiyesiniz
diye
sizin
için
o
yumuşak
başlı
hayvanları
yaratan
Allahtır
Sizin
için
onlarda
daha
nice
menfaatler
vardır
Onların
üzerinde
gönüllerinizdeki
bir
arzuya
erersiniz
Hem
onlar
üzerinde
hem
de
gemiler
üzerinde
taşınırsınız
Allah
size
âyetlerini
gösteriyor
Şimdi
Allahın
âyetlerinin
hangisini
inkâr
edersiniz
Daha
yeryüzünde
gezip
de
bir
bakmazlar
mı
Kendilerinden
öncekilerin
sonu
nasıl
olmuş
Onlar
kendilerinden
hem
daha
çok
hem
de
kuvvetçe
ve
yeryüzündeki
eserlerinin
sağlamlığı
bakımından
daha
çetindiler
Öyle
iken
o
kazandıkları
şeyler
kendilerini
kurtaramadı
Çünkü
onlara
peygamberleri
delillerle
geldikleri
zaman
kendilerinde
bulunan
ilme
güvendiler
de
o
alay
ettikl
eri
şey
onları
kuşatıverdi
O
zaman
hışmımızı
gördüklerinde
Allahın
birliğine
inandık
ve
Ona
şirk
koştuğumuz
şeyleri
inkâr
ettik
dediler
Ama
hışmımızı
gördükleri
zamanki
imanları
kendilerine
fayda
verecek
değildi
Allahın
kulları
hakkındaki
geçe
gelen
kanunu
budur
İşte
kâfirler
bu
noktada
hüsrana
düştüler
FUSSİLET
Adını
âyette
geçen
fussılet
kelimesinden
almıştır
Secde
Hâ
Mîm
ve
Mesâbih
adları
ile
de
anılan
bu
sûre
Mekkede
inmiştir
ellidört
âyettir
Hâ
Mîm
Bu
Kurân
Rahmân
ve
Rahîm
olan
Allah
tarafından
indirilmiştir
Bu
Arapça
bir
Kuran
olarak
âyetleri
bilen
bir
kavim
için
ayırt
edilip
açıklanmış
bir
kitaptır
O
müjdeleyici
ve
uyarıcı
olarak
gönderilmiştir
Fakat
insanların
çoğu
yüz
çevirmişlerdir
Artık
onlar
gerçeği
işitmezler
Onlar
Ey
Muhammed
Senin
bizi
davet
ettiğin
şeye
karşı
kalplerimiz
kapalıdır
Kulaklarımızda
da
bir
ağırlık
vardır
Seninle
bizim
aramızda
anlaşmamıza
engel
bir
de
perde
vardır
Sen
istediğini
yap
çünkü
biz
yapıyoruz
dediler
Ey
Muhammed
De
ki
Ben
sadece
sizin
gibi
bir
insanım
ancak
bana
ilâhınızın
bir
tek
ilâh
olduğu
vahyediliyor
Artık
hep
Ona
yönelin
ve
Ondan
bağışlanma
dileyin
Vay
Ona
ortak
koşanların
haline
Onlar
zekatı
vermezler
ahireti
de
inkâr
ederler
Şüphesiz
ki
iman
edip
salih
amel
işleyenler
için
de
bitmez
tükenmez
bir
mükafat
vardır
De
ki
Siz
yeri
iki
günde
yaratanı
gerçekten
inkâr
edip
duracak
mısınız
Bir
de
Ona
eşler
koşuyorsunuz
ha
O
bütün
âlemlerin
Rabbidir
O
yerin
üstünde
sabit
dağlar
yarattı
Orada
bereketler
meydana
getirdi
Orada
araştırıp
soranlar
için
rızıkları
tam
dört
günde
belli
bir
seviyede
takdir
edip
düzene
koydu
Sonra
duman
halinde
bulunan
göğe
yöneldi
Ona
ve
yerküreye
İsteyerek
veya
istemeyerek
buyruğuma
gelin
dedi
Her
ikisi
de
İsteyerek
geldik
dediler
Böylece
Allah
onları
iki
günde
yedi
gök
olmak
üzere
yerine
koydu
Her
göğe
kendi
işini
bildirdi
Biz
en
yakın
göğü
kandillerle
süsledik
ve
koruduk
İşte
bu
çok
güçlü
ve
her
şeyi
bilen
Allahın
takdiridir
Eğer
onlar
yine
yüz
çevirirlerse
de
ki
Ben
sizi
Âd
ve
Semudun
başına
gelen
yıldırıma
benzer
bir
yıldırıma
karşı
uyardım
Onlara
Allahtan
başkasına
kulluk
etmeyin
diye
önlerinden
ve
arkalarından
peygamberler
geldiği
zaman
Eğer
Rabbimiz
dileseydi
mutlaka
melekler
indirirdi
Biz
sizin
tebliğ
için
gönderildiğiniz
şeylere
inanmayız
dediler
Âd
kavmine
gelince
onlar
yeryüzünde
büyüklük
tasladılar
ve
Bizden
daha
kuvvetli
kim
vardır
dediler
Onlar
kendilerini
yaratan
Al
lahın
kendilerinden
daha
kuvvetli
olduğunu
görmediler
mi
Onlar
bizim
âyetlerimizi
bile
bile
inkâr
ediyorlardı
Bu
yüzden
biz
de
onlara
dünya
hayatında
rezillik
azabını
tattırmak
için
o
uğursuz
günlerde
dondurucu
bir
kasırga
gönderdik
Ahiret
azabı
is
e
elbette
daha
çok
rezil
edicidir
Onlara
yardım
da
edilmeyecektir
Semûd
kavmine
gelince
biz
onlara
doğru
yolu
gösterdik
Fakat
onlar
körlüğü
doğru
yola
tercih
ettiler
Bunun
üzerine
kazandıkları
kötülük
yüzünden
alçaltıcı
azabın
yıldırımı
onları
çarpıverdi
Biz
iman
edenleri
ve
kötülükten
sakınanları
ise
kurtardık
O
gün
Allahın
düşmanları
cehennem
ateşine
sürülmek
üzere
hep
bir
araya
toplanırlar
Nihayet
oraya
vardıkları
zaman
kulakları
gözleri
ve
derileri
yaptıkları
şeyler
hakkında
onların
aleyhinde
şahitlik
ederler
Onlar
derilerine
Niçin
aleyhimize
şahitlik
ettiniz
derler
Derileri
de
Bizi
her
şeyi
konuşturan
Allah
konuşturdu
sizi
ilk
defa
yaratan
Odur
ve
siz
yine
Ona
döndürülüyorsunuz
derler
Siz
kulaklarınızın
gö
zlerinizin
ve
derilerinizin
aleyhinizde
şahitlik
edeceğinden
korkarak
kötülükten
sakınmıyordunuz
Fakat
yaptıklarınızdan
birçoğunu
Allahın
bilmeyeceğini
zannediyordunuz
İşte
Rabbiniz
hakkında
beslediğiniz
bu
zannınız
sizi
helak
etti
de
zarara
uğrayan
lardan
oldunuz
Şimdi
eğer
dayanabilirlerse
onların
yeri
ateştir
Yok
eğer
hoşnutluğa
dönmek
isterlerse
bile
artık
onlar
hoşnut
edileceklerden
değildirler
Biz
onlara
birtakım
arkadaşlar
musallat
ettik
de
onlar
kendilerine
önlerinde
ve
arkalarında
ne
varsa
hepsini
güzel
gösterdiler
Böylece
kendilerinden
önce
gelip
geçmiş
olan
cin
ve
insan
toplulukları
hakkındaki
azab
sözü
onlar
için
de
hak
oldu
Doğrusu
onların
hepsi
de
kendilerine
yazık
etmişlerdir
İnkâr
edenler
Bu
Kurân
ı
dinlemeyin
ok
unurken
gürültü
yapın
belki
üstün
gelirsiniz
dediler
Biz
mutlaka
inkâr
edenlere
şiddetli
bir
azab
tattıracağız
Ve
onlara
yaptıkları
amellerin
en
kötüsünün
cezasını
vereceğiz
İşte
Allahın
düşmanlarının
cezası
ateştir
Âyetlerimizi
bile
bile
in
kâr
etmelerinin
cezası
olarak
onlar
için
orada
ebedî
olarak
kalacakları
cehennem
yurdu
vardır
İnkâr
edenler
Ey
Rabbimiz
Cinlerden
ve
insanlardan
bizi
doğru
yoldan
saptıranları
bize
göster
de
onları
ayaklarımızın
altına
alalım
böylece
cehennemin
e
n
altında
kalanlardan
olsunlar
diyeceklerdir
Rabbimiz
Allahtır
deyip
sonra
da
doğrulukta
devam
edenlere
gelince
onların
üzerine
melekler
iner
ve
derler
ki
Korkmayın
üzülmeyin
size
vaad
edilen
cennetle
sevinin
Biz
dünya
hayatında
da
ahirette
de
sizin
dostlarınızız
Cennette
sizin
için
canınızın
çektiği
ve
istediğiniz
her
şey
vardır
Bunlar
çok
bağışlayıcı
ve
çok
merhametli
olan
Allah
tarafından
bir
ağırlamadır
Allaha
davet
eden
salih
amel
işleyen
ve
Ben
gerçekten
müslüma
nlardanım
diyen
kimseden
daha
güzel
sözlü
kim
olabilir
Hem
iyilik
de
bir
değildir
kötülük
de
Kötülüğü
en
güzel
bir
şekilde
sav
O
zaman
seninle
kendi
arasında
bir
düşmanlık
olan
kişinin
sanki
samimi
bir
dost
gibi
olduğunu
görürsün
Bu
olgunluğ
a
ancak
sabredenler
kavuşturulur
buna
ancak
hayırdan
büyük
bir
pay
sahibi
olan
kavuşturulur
Eğer
şeytandan
gelen
kötü
bir
düşünce
seni
dürtecek
olursa
hemen
Allaha
sığın
Çünkü
O
her
şeyi
işitir
ve
bilir
Gece
ile
gündüz
ve
güneş
ile
ay
Allahın
kudretinin
delillerindendir
Güneşe
ve
aya
secde
etmeyin
Eğer
sadece
Allaha
kulluk
yapmak
istiyorsanız
onları
yaratan
Allaha
secde
edin
Eğer
onlar
büyüklük
taslarlarsa
bilsinler
ki
Rabbinin
yanındaki
melekler
gece
gündüz
Onu
tesbih
ederler
ve
h
iç
usanmazlar
Senin
yeryüzünü
boynu
bükük
kupkuru
görmen
de
Allahın
kudretinin
delillerindendir
Biz
onun
üzerine
suyu
indirdiğimiz
zaman
titreşir
ve
kabarır
Şüphesiz
ki
ona
hayat
veren
Allah
mutlaka
ölüleri
de
diriltir
Doğrusu
Onun
her
şeye
gücü
yeter
Âyetlerimiz
hakkında
doğruluktan
ayrılıp
inkâra
sapanlar
bize
gizli
kalmazlar
O
halde
ateşe
atılacak
olan
mı
daha
hayırlıdır
yoksa
kıyamet
günü
güven
içinde
gelecek
olan
mı
İstediğinizi
yapın
Şüphesiz
ki
Allah
yaptığınız
şeyleri
hakkıyla
g
örür
Kurân
kendilerine
geldiğinde
onu
inkâr
edenler
mutlaka
cezalarını
çekceklerdir
O
gerçekten
çok
değerli
bir
kitaptır
Ona
ne
önünden
ne
de
ardından
batıl
gelemez
O
hüküm
ve
hikmet
sahibi
öğülmeye
layık
olan
Allah
tarafından
indirilmiştir
Ey
Muhammed
Sana
senden
önceki
peygamberlere
söylenenden
başka
bir
şey
söylenmiyor
Şüphesiz
ki
senin
Rabbin
hem
mağfiret
sahibidir
hem
de
acı
verecek
bir
azap
sahibidir
Eğer
biz
onu
yabancı
dilden
bir
Kurân
yapsaydık
onlar
mutlaka
Bu
kitabı
n
âyetleri
genişçe
açıklanmalı
değil
miydi
Arap
bir
peygambere
yabancı
dil
öyle
mi
derlerdi
Sen
de
ki
O
iman
edenler
için
bir
hidayet
ve
şifadır
İman
etmeyenlerin
kulaklarında
ise
bir
ağırlık
vardır
Kurân
onlara
göre
bir
körlüktür
Sanki
onlar
uzak
bir
yerden
çağrılıyorlar
da
duymuyorlar
Andolsun
ki
biz
Musaya
Tevratı
vermiştik
de
onda
ihtilafa
düşmüşlerdi
Eğer
Rabbin
tarafından
azabın
ertelenmesine
dair
bir
söz
geçmeseydi
mutlaka
aralarında
hüküm
verilirdi
Gerçekten
onlar
Kurân
hakk
ında
bir
şüphe
ve
tereddüt
içindedirler
Her
kim
iyi
bir
iş
yaparsa
kendi
lehine
yapmış
olur
Kim
de
bir
kötülük
yaparsa
kendi
aleyhine
yapmış
olur
Rabbin
kullara
zulmedecek
değildir
Kıyamet
zamanını
bilmek
ancak
Allaha
havale
edilir
Onun
bil
gisi
dışında
hiçbir
meyve
kabuğundan
çıkmaz
hiçbir
dişi
gebe
kalmaz
ve
doğurmaz
Allah
onlara
Bana
koştuğunuz
ortaklarım
nerede
diye
seslendiği
gün
onlar
Senin
ortağın
olduğuna
dair
bizden
hiçbir
şahit
olmadığını
sana
arz
ederiz
derler
Önced
en
tapmakta
oldukları
şeyler
kendilerinden
uzaklaşıp
kaybolmuştur
Onlar
da
kendileri
için
kaçacak
bir
yer
olmadığını
anlamışlardır
İnsan
hayır
istemekten
usanmaz
fakat
kendisine
bir
kötülük
dokununca
üzülür
ve
ümitsizliğe
düşer
Andolsun
ki
ken
disine
dokunan
bir
zarardan
sonra
biz
ona
tarafımızdan
bir
rahmet
tattırsak
O
Bu
benim
hakkımdır
kıyametin
kopacağını
da
sanmıyorum
Rabbime
döndürülmüş
olsam
bile
mutlaka
Onun
yanında
benim
için
daha
güzel
şeyler
vardır
der
Biz
o
inkâr
edenlere
ya
ptıkları
şeyleri
mutlaka
haber
vereceğiz
ve
onlara
ağır
bir
azap
tattıracağız
Biz
insana
bir
nimet
verdiğimiz
zaman
o
yüz
çevirir
yan
çizer
Ona
bir
kötülük
dokunduğu
zaman
da
uzun
uzun
yalvarır
Ey
Muhammed
De
ki
Ne
dersiniz
O
Kurân
Allah
t
arafından
gelmiş
olup
da
sonra
siz
onu
inkâr
etmişseniz
o
takdirde
Haktan
uzak
bir
ayrılığa
düşenden
daha
sapık
kim
olabilir
Biz
onlara
hem
ufuklarda
ve
hem
kendi
nefislerinde
delillerimizi
göstereceğiz
ki
Kurânın
hak
olduğu
kendilerine
açıkça
b
elli
olsun
Senin
Rabbinin
her
şeye
şahit
olması
kafi
değil
mi
İyi
bilin
ki
onlar
Rablerine
kavuşmaktan
bir
şüphe
içindedirler
yine
iyi
bilin
ki
Allah
her
şeyi
ilmiyle
kuşatmıştır
ŞÛRA
Mekkede
nâzil
olan
bu
sûre
elliüç
âyettir
Yalnız
âyetleri
Medinede
inmiştir
Adını
âyette
geçen
ve
müslümanların
işlerini
aralarında
danışma
ile
yapmalarının
gereğini
bildiren
Şurâ
kelimesinden
almıştır
Hâ
mîm
Ayn
sînqaf
İşte
hakikati
böyle
vahiyde
veriyor
sana
senden
evvelk
ilere
de
aynı
hakikati
vahy
etmişti
Allah
o
azîz
hakîm
Vahy
ettiği
hakikat
şudur
Onundur
bütün
göklerdeki
ve
yerdeki
ve
O
öyle
ulu
öyle
azîm
büyük
ki
Gökler
hemen
hemen
üstlerinden
çatlayacak
gibi
titreşiyorlar
melekler
hamd
ile
Rablerine
te
şbih
ediyorlar
ve
yerdeki
kimseler
için
mağfiret
diliyorlar
Uyan
Allahtır
ancak
öyle
gafur
bağışlayıcı
öyle
rahîm
merhametli
Onun
berisinden
velîdost
ve
hâmillere
tutunanlara
gelince
onların
da
üzerlerine
Allah
gözcü
sen
değilsin
üzerleri
ne
vekîl
Ve
işte
böyle
sana
Arabî
dil
ve
kültür
itibariyle
Araba
has
bir
kurân
hitabe
vahyetmekteyiz
ki
Ummul
Kurâyı
Mekkeli
leri
ve
çevresindekileri
uyarıp
sakındırasın
ve
o
toplanma
gününün
dehşetini
haber
veresin
ki
o
günün
geleceği
nde
şüphe
yok
o
gün
bir
fırka
cennette
bir
fırka
saîrde
çılgın
ateşte
Dileseydi
Allah
elbet
hepsini
bir
ümmet
de
yapardı
velakin
dilediğini
rahmetine
koyuyor
da
zalimlere
gelince
ne
bir
velî
dost
var
onlara
ne
de
bir
nasîr
yardımcı
Yoks
a
Ondan
beride
velîdost
ve
hâmiller
mi
edindiler
Fakat
Allahtır
ancak
velî
ölüleri
O
diriltir
ve
her
şeye
kadir
Odur
İhtilaf
ettiğiniz
herhangi
birşey
hakkında
da
hüküm
Allaha
aittir
İşte
de
o
Allah
benim
rabbim
ben
Ona
güvenip
dayanmak
tayım
ve
hep
Ona
sığınırım
O
gökleri
ve
yeri
yaratan
size
kendi
cinslerinizden
çifteşler
yapmış
enâmdeve
koyun
keçi
ve
sığırdan
da
çiftler
yaratmıştır
sizi
o
suretle
üretip
duruyor
Fakat
Onun
misli
gibi
birşey
yoktur
ve
O
öyle
s
emî
işiten
öyle
ba
sîrgörendir
Göklerin
yerin
kilitleri
Onun
rızkı
dilediğine
hem
bol
verip
açar
ve
hem
de
kısar
çünkü
O
her
şeyi
bilir
Sizin
için
dinden
Nuha
tavsiye
ettiğini
ve
sana
vahyeylediğimizi
ve
İbrahime
ve
Musaya
ve
isa
ya
tavsiye
kıldığımızı
teşrî
buyurdu
şöyle
ki
Dîni
doğru
tutun
ve
onda
tefrikaya
düşmeyin
Müşriklere
bu
davet
ettiğin
emir
Allahı
birleyip
Ona
teslim
olma
işi
ağır
geldi
Allah
ona
dilediklerini
seçecek
ve
kendisine
yönelip
yüz
tutanları
ona
h
idayetle
erdirecektir
Tefrikaya
düşmeleri
ise
kendilerine
ilim
geldikten
sonra
sırf
aralarındaki
bağy
u
ihtirashaset
ve
kıskançlıktan
dolayıdır
ve
eğer
Rabbinden
Müsemma
bir
ecele
belirlenmiş
bir
süreye
kadar
diye
bir
kelime
geçmiş
olmasaydı
aralarında
hükm
i
kaza
mutlaka
icra
edilir
işleri
bitirilirdi
Arkalarından
kitaba
vâris
kılınanlar
da
ondan
işkilli
bir
şek
ve
şüphe
içindedirler
Onun
için
sen
durma
davet
et
ve
emrolunduğun
gibi
doğru
git
onların
hevalarına
tâbi
olma
ve
de
ki
Ben
Allahın
indirdiği
her
kitaba
iman
getirdim
ve
emrolundum
ki
Aranızda
adalet
yapayım
Allah
bizim
rabbimiz
olduğu
gibi
sizin
de
rabbiniz
Bize
kendi
amellerimizin
sorumluluğu
size
de
kendi
amellerinizin
sorumluluğu
vardır
hak
açık
olduğu
ndan
sizinle
aramızda
hüccet
delil
getirmeye
tartışmaya
hacet
yok
Allah
hepimizi
bir
araya
getirecek
ve
hep
dönülüp
Ona
gidilecektir
Onun
bu
daveti
kabul
olunduktan
sonra
Allah
veya
Allahın
dîni
hakkında
ihticaca
tanışmaya
kalkış
acakların
Rableri
huzurunda
hüccetdelilleri
sakıttır
geçersizdir
üzerlerine
bir
gazap
ve
kendilerine
şedit
şiddetli
bir
azap
vardır
çünkü
O
Allahtır
ki
hakka
dair
kitap
ve
mîzan
indirdi
Ve
ne
bilirsin
belki
kıyamet
saati
yakındır
On
u
ona
inanmayanlarimansızlar
acele
isterler
iman
edenler
ise
onun
hak
olduğunu
ve
mutlaka
kopacağını
bilirler
de
ondan
korkar
sakınırlar
İyi
bil
ki
o
kıyamet
saati
hakkında
mücadele
edenler
her
halde
şüphesiz
uzak
bir
dalalet
içindedirler
Allah
kıyamet
gününden
korkup
vazifesini
yapan
kullarına
çok
lütufkârdır
her
dilediğini
bir
suretle
merzuk
kılar
rızıklandırır
ve
O
öyle
kavî
güçlü
öyle
azîz
Her
kim
âhiret
ekimi
isterse
ona
ekinini
artırırız
herkim
de
dünya
ekimi
isterse
ona
da
ondan
veririz
amma
âhirette
ona
hiç
nasip
yoktur
Yoksa
onların
Allaha
ortak
olmak
için
küfür
şerikleri
ortakları
var
da
onlara
dinden
Allahın
izin
vermediği
şeyleri
meşru
kıldılar
öyle
mi
Eğer
o
fasl
kelimesi
olmasaydı
aralarında
hü
küm
icra
edilir
işleri
bitirilirdi
ve
şüphesiz
ki
zalimler
için
elîm
acı
bir
azap
vardır
Göreceksin
o
zalimleri
kazandıkları
günahlarından
ötürü
titrerlerken
o
ise
tepelerine
inmekte
İman
edip
salih
amel
işleyerek
güzel
güzel
işler
yapanla
r
ise
cennetlerin
hoş
hoş
ravzalarında
onlara
Rablerinin
indinde
ne
dilerlerse
var
işte
bu
o
büyük
fazl
lütuf
İşte
bu
müjdedir
ki
Allah
onu
iman
edip
iyi
iyi
işler
yapan
kullarına
tebşir
buyuruyor
müjdeliyor
Ey
Muhammed
De
ki
Buna
ka
rşılık
sizden
yakınlıkta
sevgiden
başka
bir
ecir
ücret
istemem
Ve
herkim
çalışır
bir
güzellik
kazanırsa
ona
mükâfat
olarak
onda
daha
ziyade
bir
güzellik
veririz
çünkü
Allah
gafurdur
bağışlayıcıdır
şekûrdur
Yoksa
Allaha
iftira
etti
bir
yalanı
mı
diyorlar
Allah
dilerse
senin
de
kalbini
üstünden
mühürleyiverir
Allah
bâtılı
mahveder
de
kelimatı
ile
hakkı
ihkak
eyler
Şüphesiz
ki
O
bütün
sinelerin
künhünü
bilir
Hem
odur
ki
O
kullarından
tevbeyi
kabul
eder
ve
onların
kabahatlerinden
vazgeçip
af
buyurur
ve
her
ne
yaparsanız
bilir
ve
iman
edip
salih
ameller
yapanlara
icabet
buyurur
fazlılütfundan
onlara
ziyade
de
verir
küfredenlere
gelince
onlara
şiddetli
bir
azap
var
Bununla
beraber
Allah
kullarına
rızkı
bol
bol
seriverse
arzda
azar
ve
taşkınlık
ederlerdi
velakin
dilediği
kadar
bir
miktar
ile
indirip
ihsan
ediyor
şüphesiz
ki
O
kullannm
durumuna
habîrdir
vâkıftır
basîrgörendir
Ve
öyledir
ki
O
ümidi
kesmişlerken
feyz
indirir
ve
rahmetini
yayıp
neşreder
O
öyle
velî
koruyucu
öyle
hamîdhamd
edilendir
O
göklerin
ve
yerin
yaratılışı
ve
onlarda
ürettiği
her
dâbbenin
canlının
üretilişi
de
Onun
âyetalametlerindendir
ve
O
dileyeceği
zaman
onları
toplamaya
da
kadirdir
Başınıza
her
ne
musibe
t
geldi
ise
kendi
ellerinizin
kazancı
olan
günahlar
sebebi
iledir
halbuki
günahlarınızın
bir
çoğundan
da
vazgeçip
sizi
affediyor
Hem
siz
arzda
Allahı
aciz
bırakacak
değilsiniz
ve
size
Allahtan
başka
kurtaracak
ne
bir
hâmi
ne
de
bir
yardımcı
yoktur
Yine
Onun
âyetalametlerindendir
denizde
o
dağlar
gibi
büyük
olmasına
rağmen
batmadan
akanlar
yüzen
gemiler
Dilerse
gemileri
hareket
ettiren
o
rüzgârı
durduruverir
de
onun
sırtı
üzerinde
durakalır
lar
şüphesiz
ki
bunda
nice
âye
tişaret
ve
delililer
var
çok
sabırlı
çok
şükredici
her
kimse
için
yahut
da
onları
içindekilerin
ka
zançlanIgünahlan
dolayısıyla
helaka
sürükler
bir
çoğundan
da
vazgeçip
af
buyurur
Hem
bilsinler
diye
o
âyetlerimizde
mücadele
edenler
ki
Kendil
eri
için
kaçacak
yer
yoktur
Hasılı
size
verilmiş
bulunan
şeyler
hep
dünya
süflî
veya
yakın
hayatın
geçici
metaıkazancıdır
Allah
yanındaki
ise
daha
hayırlı
ve
daha
bekahkalıcıdır
Fakat
bu
mükâfat
o
kimseler
için
ki
İman
etmişlerdir
ve
R
ablerine
itimat
edip
tevekkül
ederler
ve
onlar
ki
günahın
büyüklerine
ve
açık
çirkinliklere
uzak
bulunurlar
ve
her
gazaplandıkları
vakit
de
onlar
kusur
örterler
ve
onlar
ki
Rableri
için
davete
icabet
etmekte
ve
namazı
kılmaktadırlar
buyrukları
da
işl
eri
de
aralarında
şûradır
danışıklıdır
kendilerine
kısmet
ettiğimiz
rızıklardan
onlar
hayır
için
masraf
da
verirler
ve
onlar
ki
kendilerine
bağy
haklarına
tecavüz
vâki
olduğu
vakit
yardımlaşır
onlar
öcünü
alırlar
Kötülüğün
cezası
da
misli
kad
ar
kötülüktür
fakat
herkim
affedip
ıslah
ederse
onun
da
ecri
mükâfatı
Allahadır
Her
halde
şüphesiz
O
zalimleri
sevmez
Ve
elbette
herkim
zulmolunduktan
zulme
uğradıktan
sonra
öcünü
alırsa
artık
onlar
üzerine
Iceza
için
yol
yoktur
Ceza
iç
in
yol
ancak
haksızlıkla
yeryüzünde
bağy
taşkınlık
ederek
nâsa
insanlara
zulmeyleyenler
üzerinedir
İşte
onlara
elîm
acı
bir
azap
vardır
Fakat
herkim
de
sabreder
suç
örterse
işte
o
davranış
azmolunacak
umurdandır
işlerdendir
Her
kim
i
de
Allah
şaşırtırsa
artık
ondan
sonra
ona
hiçbir
velî
hami
ve
yardımcı
yoktur
ve
göreceksin
o
zalimleri
azabı
gördükleri
vakit
diyecekler
ki
Var
mı
dünyaya
geri
dönmeye
bir
yol
Ve
göreceksin
onları
o
ateşe
arzolu
nurlarken
zilletten
boy
unlarını
bükerek
göz
altından
bakarlarken
iman
etmiş
olanlar
da
şöyle
demekte
Gerçek
hüsrana
düşenler
kıyamet
günü
kendilerine
ve
ailelerine
hasar
yazık
eden
kimselermiş
Bakın
zalimler
hakikaten
mukîm
daimî
bir
azap
içindedirler
ve
onlara
Allah
ın
önünden
kendilerini
kurtaracak
velîhâmiler
de
yoktur
Her
kimi
de
Allah
saptırırsa
artık
onun
için
yol
yoktur
Allahtan
reddedilip
geri
çeviril
mesine
çare
olmayan
bir
gün
gelmezden
evvel
Rabbinizin
davetine
icabet
ediniz
o
gün
sizin
için
n
e
sığınacak
yer
vardır
ne
de
inkâra
çare
Yine
aldırmıyorlarsa
biz
de
seni
üzerlerine
murakıp
gözcü
göndermedik
ya
sana
düşen
ancak
tebliğdir
Fakat
biz
insana
tarafımızdan
bir
rahmet
tattırdığımız
vakit
onunla
ferahlanır
ise
de
kendi
ellerinin
yapıp
takdim
ettiği
sebeplerle
başlarına
bir
fenalık
gelirse
o
vakit
insan
hepsini
unutan
bir
nankördür
zira
nisyan
insanın
tabiatında
vardır
süratle
nankörlüğe
gider
sanki
hiç
rahmet
ve
nimet
görmemiş
gibi
davranır
Allahındır
bütün
göklerin
ve
yerin
mülkü
hükümranlığı
dilediğini
yaratır
dilediği
kimseye
dişiler
bahşeder
dilediği
kimseye
de
erkekler
bahşeder
yahut
da
onları
erkekli
dişili
ikizler
yapar
dilediğini
de
akîm
kısır
kılar
Her
halde
şüphesiz
Onun
ilmi
çok
kudretine
nihayet
yoktur
Bununla
beraber
hiçbir
beşer
için
kabil
değildir
ki
Allah
ona
başka
suretle
kelam
söylesin
ancak
vahiyle
veya
bir
hicap
arkasından
veyahut
melekten
bir
resul
gönderip
de
izniyle
ona
dilediğini
vahyettirmesi
müstesna
çünkü
O
çok
yükse
k
çok
hakimdir
Ve
işte
sana
böyle
emrimizden
biz
ruh
vahyettirdik
Bu
mesaj
sana
gelmeden
önce
sen
kitap
nedir
iman
nedir
biliniyordun
velakin
biz
onu
bir
nur
kıldık
onunla
kullarımızdan
dilediğimize
hidayet
vereceğiz
ve
emin
ol
sen
her
halde
hakikaten
doğru
bir
yola
çağırıyorkılavuzluyorsun
o
Allahın
yoluna
ki
Göklerde
ne
var
yerde
ne
varsa
hep
Onundur
Uyan
Bütün
işler
döner
dolaşır
Allaha
varır
ZUHRUF
Zuhruf
altın
ve
mücevher
anlamına
gelir
Sûrede
bunlardan
söz
edildiği
ve
Allahın
insana
sahip
olduğu
altın
ve
mücevherle
değil
inanç
ve
davranışlarına
göre
değer
verdiği
anlatıldığı
için
sûre
bu
adla
anılmıştır
Mekkede
inmiştir
ve
seksendokuz
âyettir
Hâ
mîm
Apaçık
kitaba
andolsun
ki
biz
onu
i
yice
anlayasınız
diye
Arapça
bir
Kuran
yaptık
Gerçekten
o
bizim
nezdimizde
bulunan
ana
kitapta
mevcut
yüce
ve
hikmet
dolu
bir
kitaptır
Siz
haddi
aşan
bir
kavim
oldunuz
diye
Kuranı
size
göndermekten
vaz
mı
geçelim
Biz
öncekilere
de
nice
peyga
mberler
göndermiştik
Onlar
kendilerine
gelen
her
peygamberle
mutlaka
alay
ediyorlardı
Biz
onlardan
daha
kuvvetli
olanları
helâk
ettik
Kuranda
öncekilerin
örneği
de
geçmiştir
Eğer
sen
onlara
Gökleri
ve
yeri
kim
yarattı
diye
sorsan
elbette
Onları
çok
güçlü
ve
herşeyi
bilen
Allah
yarattı
derler
O
yeryüzünü
sizin
için
bir
beşik
yaptı
ve
doğru
gidesiniz
diye
orada
sizin
için
yollar
meydana
getirdi
Allah
gökten
belli
bir
ölçüye
göre
su
indirdi
Biz
onunla
ölü
bir
memlekete
yenide
n
hayat
verdik
İşte
siz
de
kabirlerinizden
böyle
diriltilip
çıkarılacaksınız
Allah
bütün
çiftleri
yaratmıştır
Sizin
için
bineceğiniz
gemiler
ve
hayvanlar
var
etmiştir
Siz
onların
sırtına
binip
üzerlerine
yerleştiğiniz
zaman
Rabbinizin
nimetini
anarak
şöyle
diyesiniz
Bunları
bizim
hizmetimize
veren
Allahı
tenzih
ve
tesbih
ederiz
Yoksa
bizim
bunlara
gücümüz
yetmezdi
Gerçekten
biz
Rabbimize
döneceğiz
Buna
rağmen
insanlar
Allahın
kullarından
bir
kısmını
Onun
bir
parçası
saydılar
Gerçekten
de
insan
apaçık
bir
nankördür
Yoksa
O
yarattıklarından
kendisine
kızlar
edindi
de
erkek
çocukları
size
mi
seçti
Onlardan
biri
Rahman
olan
Allaha
isnad
ettiği
kız
çocuğu
ile
müjdelendiği
zaman
yüzü
simsiyah
kesilir
de
öfkesinden
yutk
unur
durur
Yoksa
onlar
süs
ve
zinet
içerisinde
yetiştirilip
de
mücadelede
erkek
gibi
kendisini
savunmaya
açık
olmayan
kızları
mı
Ona
isnad
ediyorlar
Onlar
Rahman
olan
Allahın
kulları
olan
melekleri
de
dişi
saydılar
Onlar
meleklerin
yaratılışı
nı
gördüler
mi
Onların
şahitlikleri
yazılacak
ve
onlar
sorguya
çekileceklerdir
Onlar
Eğer
Rahman
olan
Allah
dileseydi
biz
o
meleklere
tapmazdık
dediler
Onların
bu
hususta
hiçbir
bilgileri
yoktur
Onlar
sadece
yalan
söylüyorlar
Yoksa
biz
k
endilerine
bundan
önce
bir
kitap
verdik
de
onlar
ona
mı
sarılıyorlar
Hayır
onlar
sadece
Biz
babalarımızı
bu
din
üzerinde
bulduk
biz
de
onların
izinde
gidiyoruz
dediler
Ey
Muhammed
Yine
böyle
biz
senden
önce
de
hangi
memlekete
bir
uyarıcı
göndermişsek
mutlaka
oranın
şımarık
varlıklı
kimseleri
Biz
babalarımızı
bir
din
üzerinde
bulduk
biz
de
onların
izlerine
uyarız
dediler
Gönderilen
uyarıcı
Eğer
size
babalarınızı
üzerinde
bulduğunuz
dinden
daha
doğrusunu
getirmişsem
de
mi
bana
u
ymazsınız
deyince
onlar
Gerçekten
biz
sizin
tebliğ
için
gönderildiğiniz
şeyi
tanımıyoruz
dediler
Biz
de
onlardan
intikam
aldık
Bak
peygamberleri
yalanlayanların
sonu
nasıl
oldu
Hani
İbrahim
babasına
ve
kavmine
Gerçekten
ben
sizin
taptığ
ınız
şeylerden
uzağım
Ben
ancak
beni
yaratana
taparım
Şüphesiz
ki
O
beni
doğru
yola
iletecektir
dedi
İbrahim
bu
sözü
ardından
gelecek
olanlara
devamlı
kalacak
bir
miras
olarak
bıraktı
ki
onlar
doğru
yola
dönsünler
Doğrusu
ben
bunları
da
babalarını
da
kendilerine
hak
olan
kitap
ve
gerçeği
açıklayan
bir
peygamber
gelinceye
kadar
faydalandırıp
geçindirdim
Kendilerine
hak
geldiği
zaman
onlar
Bu
bir
büyüdür
doğrusu
biz
onu
tanımıyoruz
dediler
Yine
Onlar
Bu
Kuran
şu
iki
şeh
irden
bir
büyük
adama
indirilmeli
değil
miydi
dediler
Ey
Muhammed
Rabbinin
rahmetini
onlar
mı
taksim
ediyorlar
Dünya
hayatında
onların
geçimliklerini
aralarında
biz
taksim
ettik
Birbirlerine
işlerini
gördürsünler
diye
biz
onların
bir
kısmını
diğe
rlerinden
derecelerle
üstün
kıldık
Rabbinin
rahmeti
onların
biriktirdikleri
şeylerden
daha
hayırlıdır
Eğer
insanlar
küfre
sapan
bir
ümmet
haline
gelmeyecek
olsalardı
biz
O
Rahman
olan
Allahı
inkâr
eden
kimselerin
evlerine
gümüşten
tavanlar
ve
üzeri
ne
çıkacakları
merdivenler
yapardık
Onların
evleri
için
gümüşten
kapılar
üzerine
yaslanacakları
koltuklar
yapardık
Daha
nice
altın
ziynetler
verirdik
Çünkü
bunların
bizce
hiçbir
kıymeti
yoktur
Bütün
bunlar
dünya
hayatının
geçici
menfaatinden
b
aşka
bir
şey
değildir
Ahiret
ise
Rabbin
katında
takva
sahipleri
içindir
Her
kim
Rahman
olan
Allahın
zikrinden
yüz
çevirirse
biz
ona
bir
şeytan
musallat
ederiz
Artık
o
şeytan
onun
yakın
dostudur
Şüphesiz
ki
bu
şeytanlar
onları
yoldan
çıkarırlar
Onlar
da
kendilerinin
doğru
yolda
olduklarını
sanırlar
Nihayet
kıyamet
günü
bize
gelince
arkadaşına
Keşke
seninle
benim
aramda
doğu
ile
batı
arasındaki
kadar
bir
uzaklık
olsaydı
Sen
ne
kötü
arkadaşmışsın
der
Onlara
Bugün
pişmanlık
duyma
nız
size
hiçbir
fayda
sağlamayacaktır
Çünkü
siz
zulmettiniz
Şimdi
de
hepiniz
azapta
ortaksınız
denir
Ey
Muhammed
O
halde
sağırlara
sen
mi
işittireceksin
Yahut
körlere
ve
apaçık
bir
sapıklık
içinde
bulunanlara
sen
mi
doğru
yolu
göstereceksin
Eğer
biz
seni
onlara
azap
gelmeden
önce
alıp
götürsek
bile
onlardan
intikam
alırız
Yahut
da
onlara
vaad
ettiğimiz
azabı
sana
gösteririz
Çünkü
bizim
onlara
azap
etmeye
gücümüz
yeter
Öyleyse
sen
sana
vahyedilen
Kurana
sarıl
Şüphesiz
ki
sen
do
ğru
bir
yol
üzerindesin
Doğrusu
o
Kuran
senin
için
de
kavmin
için
de
bir
öğüttür
ve
siz
ondan
sorguya
çekileceksiniz
Ey
Muhammed
Senden
önce
gönderdiğimiz
peygamberlerimize
de
sor
biz
Rahman
olan
Allahtan
başka
kendisine
ibadet
edilecek
ilâ
hlar
yapmış
mıyız
Andolsun
ki
biz
Musayı
mucizelerimizle
Firavuna
ve
ileri
gelen
adamlarına
gönderdik
Musa
Ben
gerçekten
âlemlerin
Rabbi
olan
Allahın
peygamberiyim
dedi
Musa
onlara
mucizelerimizi
getirince
onlar
hemen
bu
mucizelere
gülüv
erdiler
Bizim
onlara
gösterdiğimiz
her
bir
mucize
diğerinden
daha
büyüktü
Belki
doğru
yola
dönerler
diye
biz
onları
azapla
yakaladık
Onlar
azâbı
görünce
Ey
sihirbaz
Sende
olan
ahdi
hürmetine
bizim
için
Rabbine
dua
et
Biz
gerçekten
doğru
yola
gireceğiz
dediler
Fakat
azabı
kendilerinden
kaldırdığımız
zaman
hemen
sözlerinden
dönüverdiler
Firavun
kavmine
seslenerek
dedi
ki
Ey
kavmim
Mısır
hükümdarlığı
ve
altımdan
akıp
giden
şu
ırmaklar
benim
değil
mi
Görmüyor
musunuz
Yoksa
be
n
nerede
ise
meramını
anlatamayan
şu
zavallıdan
daha
hayırlı
değil
miyim
Eğer
Onun
dediği
doğru
ise
üzerine
altın
bilezikler
atılmalı
veya
kendisiyle
beraber
onu
tasdik
eden
melekler
gelmeli
değil
miydi
Firavun
kavmini
küçümsedi
Onlar
da
Ona
itaat
ettiler
Çünkü
onlar
fâsık
bir
kavimdi
Nihayet
bizi
gazaplandırdıkları
zaman
onlardan
intikam
aldık
Hepsini
suda
boğduk
Onları
sonradan
gelecekler
için
ibret
ve
örnek
kıldık
Meryem
oğlu
İsâ
bir
misal
olarak
anlatılınca
senin
kavmin
hemen
ondan
bir
delil
bulduklarını
sanarak
bağrışmaya
başladılar
Onlar
dediler
ki
Bizim
ilâhlarımız
mı
daha
hayırlıdır
yoksa
İsâ
mı
Bu
misâli
sırf
seninle
tartışmak
için
ortaya
attılar
Doğrusu
onlar
çok
kavgacı
bir
topluluktur
İsâ
ancak
ke
ndisine
nimet
verdiğimiz
ve
İsrailoğullarına
örnek
kıldığımız
bir
kuldur
Eğer
biz
dileseydik
sizden
yeryüzünde
yerinize
geçecek
melekler
yaratırdık
Gerçekten
o
İsânın
yere
inişi
kıyâmetin
yaklaştığını
gösteren
bir
bilgidir
Sakın
kıyâmet
hakkında
şüpheye
düşmeyip
bana
uyun
bu
doğru
yoldur
Sakın
şeytan
sizi
doğru
yoldan
alıkoymasın
Gerçekten
o
sizin
için
apaçık
bir
düşmandır
İsâ
mucizelerle
indiği
zaman
dedi
ki
Ben
size
hikmeti
getirdim
ve
hakkında
ihtilâfa
düştüğünüz
şeylerin
b
ir
kısmını
size
açıklamak
için
geldim
O
halde
Allahtan
korkun
ve
bana
itaat
edin
Gerçekten
benim
de
Rabbim
sizin
de
Rabbiniz
Allahtır
Öyle
ise
Ona
kulluk
edin
Bu
doğru
bir
yoldur
Fakat
aralarından
çıkan
gruplar
İsâ
hakkında
ihtilâfa
düştü
ler
Acı
bir
günün
azâbından
dolayı
vay
zulmedenlerin
hâline
Onlar
kendileri
farkına
varmadan
ansızın
kıyâmetin
başlarına
gelmesini
mi
bekliyorlar
O
gün
Allahtan
korkanlar
hariç
dost
olanlar
birbirlerine
düşmandırlar
Allah
takva
sahiple
rine
şöyle
nida
eder
Ey
âyetlerimize
imân
edip
müslüman
olan
kullarım
Bugün
size
hiçbir
korku
yoktur
ve
siz
üzülmeyeceksiniz
Siz
ve
eşleriniz
cennete
girin
Orada
ağırlanıp
sevindirileceksiniz
Onların
etrafında
yiyecek
ve
içecekler
altın
teps
iler
ve
kadehlerle
dolaştırılır
Orada
canların
çektiği
ve
gözlerin
hoşlandığı
herşey
vardır
Siz
orada
ebedi
olarak
kalacaksınız
İşte
yaptıklarınıza
karşılık
size
miras
verilen
cennet
budur
Orada
sizin
için
bol
bol
meyveler
vardır
Onlardan
yers
iniz
Şüphesiz
ki
suçlular
cehennem
azâbında
ebedi
olarak
kalacaklardır
Onların
azâbı
hafifletilmez
ve
onlar
azab
içersinde
ümitsizdirler
Biz
onlara
zulmetmedik
fakat
onlar
kendileri
zâlimler
oldular
Onlar
cehennem
bekçisine
Ey
Mâlik
Rabbin
artık
bizi
öldürsün
diye
seslenirler
Mâlik
de
Siz
böylece
kalacaksınız
der
Andolsun
ki
biz
size
hakkı
getirdik
Fakat
sizin
çoğunuz
haktan
hoşlanmıyorsunuz
Yoksa
onlar
hakka
karşı
gelmek
için
bir
iş
mi
kararlaştırdılar
Biz
de
onl
arı
cezalandırmak
için
kararlıyız
Yoksa
onlar
bizim
sırlarını
ve
gizli
konuşmalarını
işitmediğimizi
mi
sanıyorlar
Hayır
işitiriz
ve
yanlarında
bulunan
elçi
meleklerimiz
de
her
yaptıklarını
yazıyorlar
Ey
Muhammed
de
ki
Eğer
Rahman
olan
Allah
ın
bir
çocuğu
olsaydı
ona
ibâdet
edenlerin
birincisi
ben
olurdum
Göklerin
ve
yerin
Rabbi
arşın
Rabbi
onların
nitelendirdikleri
şeyden
münezzehtir
yücedir
Şimdi
sen
bırak
onları
tehdit
edildikleri
günlerine
kavuşuncaya
kadar
batıla
dalsınlar
oynasınlar
Gökteki
ilâh
da
yerdeki
ilâh
da
Odur
O
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
herşeyi
bilir
Göklerin
yerin
ve
her
ikisi
arasındakilerin
hükümranlığı
kendisine
ait
olan
Allahın
şanı
yücedir
Kıyâmet
saatinin
bilgisi
de
yalnız
onun
yanındadır
Si
z
sadece
Ona
döndürüleceksiniz
Onların
Allahı
bırakıp
da
tapdıkları
putlar
şefaat
hakkına
sahip
değillerdir
Ancak
bilerek
hakka
şahitlik
edenler
şefâat
edebilir
Eğer
sen
onlara
kendilerini
kimin
yarattığını
sorsan
elbette
Allah
derler
O
ha
lde
nasıl
haktan
çevriliyorlar
Peygamberin
sözü
şu
olmuştur
Ey
Rabbim
Bunlar
gerçekten
imân
etmeyen
bir
kavimdir
Ey
Muhammed
Şimdilik
sen
onlara
aldırma
ve
Size
selâm
olsun
de
Onlar
yakında
bilecekler
DUHAN
Mekkede
inen
bu
sûre
ellidokuz
âyettir
Adını
onuncu
âyette
geçen
ve
duman
manasına
gelen
duhan
kelimesinden
almıştır
Hâ
mîm
O
apaçık
Kitaba
andolsun
ki
biz
onu
gerçekten
mübarek
bir
gecede
indirdik
Çünkü
biz
onunla
insanları
uyarmaktayız
O
gecede
h
er
hikmetli
iş
tarafımızdan
bir
emirle
ayrılır
Gerçekten
biz
Rabbin
tarafından
bir
rahmet
olarak
peygamberler
göndeririz
Şüphesiz
ki
O
herşeyi
işitir
ve
bilir
Siz
eğer
kesin
olarak
inanıyorsanız
iyi
bilin
ki
Allah
göklerin
yerin
ve
ikisi
arasındak
ilerin
Rabbidir
Ondan
başka
hiçbir
ilâh
yoktur
O
hem
yaşatır
hem
öldürür
O
sizin
de
Rabbiniz
sizden
önceki
babalarınızın
da
Rabbidir
Fakat
kâfirler
bir
şüphe
içinde
oynayıp
eğleniyorlar
Ey
Muhammed
Şimdi
sen
göğün
insanları
bürüyecek
açık
bir
duman
getireceği
günü
gözetle
Bu
acı
bir
azabdır
O
gün
insanlar
Ey
Rabbimiz
Bizden
azabı
kaldır
Artık
biz
inanıyoruz
derler
Onlar
için
bunu
düşünüp
öğüt
almak
nerede
Oysa
kendilerine
gerçeği
açıklayan
bir
de
peygamber
gelmişti
Sonra
onlar
o
peygamberden
yüz
çevirdiler
ve
Bu
öğretilmiş
bir
delidir
dediler
Biz
o
azabı
sizden
birazcık
kaldırırız
Ama
siz
mutlaka
eski
halinize
dönersiniz
Biz
o
büyük
şiddetle
çarptığımız
gün
mutlaka
intikamımızı
alırız
Andolsun
ki
biz
onlardan
önce
Firavun
kavmini
de
denemiştik
Onlara
çok
kıymetli
bir
peygamber
gelmişti
O
peygamber
onlara
şöyle
demişti
Esaretiniz
altındaki
Allahın
kullarını
bana
teslim
edin
Çünkü
ben
size
gönderilmiş
güvenilir
bir
peygamberim
Allaha
karşı
üstünlük
taslamayın
Şüphesiz
ki
ben
size
apaçık
bir
delil
getiriyorum
Gerçekten
ben
beni
taşlamanızdan
dolayı
benim
de
Rabbim
sizin
de
Rabbiniz
olan
Allaha
sığındım
Eğer
siz
bana
iman
etmezseniz
hemen
yanımdan
uzaklaşın
Musa
Şüphesiz
ki
bunlar
suçlu
bir
kavimdir
diyerek
yardım
etmesi
için
Rabbine
yalvardı
Allah
buyurdu
ki
Kullarımı
geceleyin
yürüt
Çünkü
siz
takib
edileceksiniz
Karşıya
geçince
denizi
olduğu
gibi
açık
bırak
Çünkü
onlar
suda
boğulacak
bir
ordudur
Onlar
neler
bırakmışlardı
ne
bahçeler
ne
pınarlar
Ne
ekinler
ne
güzel
kaynaklar
Ve
içinde
eğlenip
durdukları
nice
nimetler
ve
refah
İşte
böylece
biz
onları
başka
bir
kavme
miras
bıraktık
Gök
ve
yer
onların
üzerine
ağlamadı
On
lara
mühlet
de
verilmedi
Andolsun
ki
biz
İsrailoğullarını
o
aşağılayıcı
azabdan
kurtardık
Firavundan
da
kurtardık
çünkü
o
üstünlük
taslayıp
haddi
aşan
bir
zorbaydı
Andolsun
ki
biz
onları
bilerek
o
zamanki
alemlere
üstün
kıldık
Biz
onla
ra
içinde
apaçık
bir
imtihan
bulunan
mucizeler
verdik
Gerçekten
şu
kâfirler
diyorlar
ki
Bizim
ilk
ölümümüzden
başka
bir
şey
yoktur
Biz
tekrar
diriltilecek
değiliz
Eğer
siz
doğru
söyleyen
kimselerseniz
babalarınızı
bize
getirin
Onlar
mı
daha
hayırlıdır
yoksa
Tükba
kavmi
ile
onlardan
öncekiler
mi
Biz
onların
hepsini
de
helak
ettik
Çünkü
onlar
suçluydular
Biz
gökleri
yeri
ve
ikisi
arasındakileri
bir
oyun
ve
eğlence
olsun
diye
yaratmadık
Biz
onları
hak
ve
hikmetle
yarattık
Fakat
onların
çoğu
bunu
bilmezler
Şüphesiz
ki
hakkı
batıldan
ayırd
etme
günü
onların
hepsinin
bir
araya
toplanacağı
gündür
O
gün
dostun
dosta
hiçbir
faydası
olmaz
Onlara
yardım
da
edilmez
Ancak
Allahın
merhamet
ettiği
kimseler
böyle
değild
ir
Şüphesiz
ki
Allah
çok
güçlüdür
çok
merhamet
edicidir
Gerçekten
zakkum
ağacı
Günahkârların
yemeğidir
O
pota
gibi
karınlarda
kaynar
O
kızgın
bir
sıvının
kaynaması
gibidir
Allah
meleklere
şöyle
emreder
Şunu
tutun
da
Cehennemi
n
ortasına
sürükleyin
Sonra
onun
başının
üstüne
kaynar
su
azabından
dökün
Ona
şöyle
denir
Tat
bakalım
azabı
hani
sen
kendine
göre
çok
güçlü
ve
çok
üstündün
İşte
sizin
inkâr
edip
durduğunuz
şey
budur
Şüphesiz
ki
kötülükten
sakınan
lar
güvenli
bir
makamdadırlar
Bahçelerde
ve
pınar
başlarındadırlar
Onlar
ince
ipekten
ve
parlak
atlastan
elbiseler
giyerek
karşılıklı
olarak
otururlar
İşte
böyle
biz
onları
ayrıca
iri
siyah
gözlü
hurilerle
evlendiririz
Onlar
orada
güve
n
içinde
her
çeşit
meyveyi
isteyebilirler
Onlar
orada
ilk
ölümden
başka
bir
ölüm
tatmazlar
Allah
onları
cehennem
azabından
korumuştur
Bunların
hepsi
Rabbinden
bir
lütuf
olarak
verilmiştir
İşte
büyük
kurtuluş
budur
Biz
Kurânı
senin
di
linle
indirip
kolaylaştırdık
Umulur
ki
onlar
öğüt
alırlar
Artık
sen
onların
başlarına
gelecekleri
bekle
Çünkü
onlar
da
bekleyip
durmaktadırlar
CASİYE
Mekkede
inmiştir
otuzyedi
âyettir
Adını
âyette
geçen
ve
kıyamette
diz
üstü
çöken
leri
anlatan
câsiyeden
almıştır
Bu
sûreye
şerîat
ve
dehr
sûresi
de
denilmiºtir
Hâ
mîm
Bu
kitap
Azîz
ve
Hakîm
olan
Allah
tarafından
indirilmiştir
Şüphesiz
göklerde
ve
yerde
müminler
için
birçok
âyetler
vardır
Sizin
yaratılışınızda
ve
çeş
itli
canlıları
yeryüzüne
yaymasında
kesin
olarak
inanan
kimseler
için
ibretler
vardır
Gece
ile
gündüzün
değişmesinde
ve
Allahın
gökten
bir
rızık
sebebi
olan
yağmuru
indirip
de
onunla
yeryüzünü
ölümünden
sonra
diriltmesinde
ve
rüzgârları
yönlendirmesin
de
aklını
kullanan
bir
topluluk
için
nice
deliller
vardır
İşte
bunlar
Allahın
âyetleridir
Sana
onları
hakkıyla
okuyoruz
Artık
Allaha
ve
âyetlerine
inanmadıktan
sonra
hangi
söze
inanacaklar
Her
günahkâr
kişinin
vay
haline
O
kimse
Allahın
k
endisine
okunan
âyetlerini
işitir
de
sonra
sanki
kibrinden
hiç
işitmemiş
gibi
ısrar
eder
İşte
sen
onu
can
yakıcı
bir
azabla
müjdele
Âyetlerimizden
birşey
öğrendiği
zaman
onu
alaya
alıyor
İşte
onlar
için
rezil
ve
rüsvay
edici
bir
azap
vardır
Ötelerinde
cehennem
var
Ne
kazandıkları
şeyler
ne
de
Allahtan
başka
edindikleri
dostlar
kendilerinden
hiçbir
şeyi
azabı
kaldıramaz
Onlar
için
büyük
bir
azab
vardır
Bu
Kuran
bir
hidâyettir
Rablerinin
âyetlerini
inkâr
edenlere
ise
en
şiddetlisi
nden
acıklı
bir
azab
vardır
Allah
O
yüce
zâttır
ki
emriyle
içinde
gemilerin
seyretmesi
sizin
de
Onun
lütfundan
rızık
aramanız
ve
şükretmeniz
için
denizi
emrinize
vermiştir
O
göklerde
ve
yerde
bulunan
herşeyi
kendinden
bir
lütuf
olarak
sizin
hizmetinize
vermiştir
Şüphesiz
bunda
düşünen
topluluklar
için
ibret
ve
deliller
vardır
Ey
Muhammed
İman
edenlere
söyle
Allahın
cezalandıracağı
günlerin
geleceğini
ummayanları
şimdilik
bağışlasınlar
Çünkü
Allah
her
kavmi
kazandıklarıyla
cezalandı
racaktır
Her
kim
iyi
bir
iş
yaparsa
onun
faydası
kendisinedir
Kim
de
kötülük
yaparsa
zararı
yine
kendinedir
Sonra
hep
Rabbinize
döndürüleceksiniz
Andolsun
ki
biz
vaktiyle
İsrailoğullarına
kitap
hüküm
ve
peygamberlik
vermiştik
Onları
temiz
r
ızıklarla
rızıklandırmıştık
Ve
onları
âlemlerden
üstün
kılmıştık
Din
hususunda
onlara
apaçık
deliller
verdik
Fakat
onlar
kendilerine
ilim
geldikten
sonra
aralarındaki
çekememezlik
ve
düşmanlık
yüzünden
ayrılığa
düşmüşlerdi
Şüphesiz
Rabbin
ayrılığ
a
düştükleri
şeylerde
kıyâmet
günü
aralarında
hükmedecektir
Sonra
Ey
Muhammed
seni
din
hususunda
apaçık
bir
şeriat
sahibi
kıldık
Sen
ona
uy
bilmeyenlerin
hevâ
ve
heveslerine
uyma
Çünkü
onlar
Allahtan
gelecek
hiçbir
şeyi
senden
uzaklaştırama
zlar
Şüphesiz
zâlimler
birbirlerinin
dostlarıdır
Allah
ise
müttakilerin
dostudur
Bu
Kuran
insanların
kalb
gözünü
açan
bir
nur
kesin
bilgi
edinmek
isteyen
bir
toplum
için
de
hidâyet
ve
rahmettir
Yoksa
kötülük
işleyenler
hayatlarında
ve
öl
ümlerinde
kendilerini
iman
edip
iyi
ameller
işleyen
kimselerle
bir
tutacağımızı
mı
zannettiler
Ne
kötü
hüküm
veriyorlar
Halbuki
Allah
gökleri
ve
yeri
hak
ile
yarattı
Hem
de
herkese
yaptığının
karşılığı
verilmek
üzere
onlara
asla
haksızlık
edilmez
Ey
Muhammed
Hevâ
ve
hevesini
kendine
ilâh
edinen
Allahın
kendi
ilmi
dahilinde
saptırdığı
kulağını
ve
kalbini
mühürleyip
gözüne
perde
çektiği
kimseyi
görüyor
musun
Şimdi
onu
Allahtan
başka
kim
hidâyete
erdirebilir
Hala
düşünmez
misiniz
Hem
müşrikler
dediler
ki
Hayat
ancak
bu
dünya
hayatımızdan
ibarettir
Ölürüz
ve
yaşarız
Bizi
ancak
geçen
zaman
yokluğa
sürükler
Halbuki
onların
bu
hususta
hiçbir
bilgileri
yoktur
Onlar
sadece
böyle
zannederler
Kendilerine
âyetlerimiz
açıkça
okun
duğu
zaman
Eğer
sözünüzde
doğru
iseniz
atalarımızı
diriltip
getirin
demekten
başka
söylenecek
hiçbir
delil
yoktur
Ey
Muhammed
De
ki
Allah
sizi
diriltir
Sonra
sizi
o
öldürür
sonra
da
geleceğinde
şüphe
olmayan
kıyamet
gününde
diriltip
bir
a
raya
toplar
Fakat
insanların
çoğu
bilmezler
Göklerin
ve
yerin
mülkü
sadece
Allahındır
Kıyâmetin
kapacağı
gün
varya
işte
o
gün
batıla
sapanlar
hep
hüsrana
düşecekler
O
gün
her
ümmeti
diz
çökmüş
görürsün
Her
ümmet
kendi
kitabına
çağırılır
o
nlara
Bugün
yaptığınız
amellerin
cezası
verilecektir
İşte
kitabınız
yüzünüze
karşı
hakkı
söylüyor
çünkü
biz
sizin
yaptıklarnızı
hep
kaydediyorduk
denir
İman
edip
iyi
işler
yapanlara
gelince
Rableri
onları
rahmeti
içine
koyacaktır
İşte
a
paçık
kurtuluş
budur
Ama
kâfirlere
gelince
onlara
da
denilir
ki
Size
âyetlerim
okunmadı
mı
Siz
büyüklük
tasladınız
ve
günah
işleyen
bir
kavim
oldunuz
değil
mi
Allahın
vaadi
gerçektir
O
kıyâmetin
geleceğinde
şüphe
yoktur
denildiğinde
Kıy
amet
nedir
bilmiyoruz
Yalnız
bir
zandan
ibârettir
sanıyoruz
Fakat
bu
hususta
kesin
bir
bilgimiz
yok
derdiniz
Derken
yaptıkları
amellerin
kötülüğü
gözlerinin
önüne
serildi
alay
edip
durdukları
şey
onları
kuşatıverdi
O
gün
kâfirlere
şöyle
den
ilir
Siz
dünyada
bugüne
kavuşmayı
nasıl
unuttuysanız
biz
de
bugün
sizi
öylece
unutacağız
Yeriniz
ateştir
ve
sizin
için
yardımcılardan
bir
kimse
de
yoktur
Bunun
sebebi
şudur
Siz
Allahın
âyetlerini
alaya
aldınız
dünya
hayatı
sizi
aldattı
Artık
bugün
onlar
ateşten
çıkarılmayacaklar
ve
kendilerinden
özür
dilemeleri
de
kabul
edilmeyecektir
Hamd
göklerin
Rabbi
yerin
Rabbi
ve
âlemlerin
Rabbi
olan
Allaha
mahsustur
Göklerde
ve
yerde
büyüklük
ve
hâkimiyet
Onundur
O
Azizdir
herşeye
ga
liptir
Hakîmdir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
AHKAF
Âd
kavminin
yaşadığı
bölgede
rüzgârlar
ahkaf
denen
kum
tepeleri
meydana
getiriyordu
İçinde
bu
kavmin
yaşadığı
bölge
ve
kum
yığınlarından
söz
edildiğinden
sûre
Ahkaf
adını
almıştır
Mekkede
in
miştir
otuzbeş
âyettir
Hâ
mîm
Bu
kitabın
indirilişi
çok
güçlü
hüküm
ve
hikmet
sahibi
olan
Allah
tarafındandır
Biz
gökleri
yeri
ve
ikisi
arasındakileri
ancak
hak
ile
ve
belirli
bir
süre
için
yarattık
İnkâr
edenler
uyarıldıkları
şeyden
yüz
çeviriyorlar
Ey
Muhammed
De
ki
Allahtan
başka
yalvardıklarınızı
gördünüz
mü
Onlar
yerden
ne
yaratmışlar
bana
gösterin
Yoksa
onların
göklerin
yaradılışında
bir
ortaklıkları
mı
var
Eğer
siz
doğru
söyleyen
kimseler
iseniz
bana
bu
Kurandan
önc
e
indirilmiş
bir
kitap
veya
ilimden
bir
eser
getirin
Allahı
bırakıp
da
kıyamet
gününe
kadar
kendisine
hiç
bir
cevap
veremeyecek
olan
putlara
dua
eden
kimseden
daha
sapık
kim
olabilir
Oysa
taptıkları
şeylerin
onların
yalvarışlarından
haberleri
bile
yoktur
Kıyamet
günü
insanlar
biraraya
toplandığı
zaman
taptıkları
şeyler
kendilerine
düşman
kesilirler
Ve
onların
kendilerine
tapmalarını
inkâr
ederler
Bizim
âyetlerimiz
kendilerine
apaçık
okunduğu
zaman
inkâr
edenler
kendilerine
gelen
hak
kitap
i
çin
Bu
apaçık
bir
büyüdür
dediler
Yoksa
Onu
Muhammed
uydurdu
mu
diyorlar
Sen
de
ki
Eğer
onu
ben
uydurmuşsam
Allahtan
bana
gelecek
cezayı
savmaya
sizin
gücünüz
yetmez
O
sizin
yaptığınız
taşkınlıkları
daha
iyi
bilir
Sizinle
benim
aramda
ş
ahit
olarak
Allah
yeter
O
çok
bağışlayıcıdır
çok
merhamet
edicidir
Ey
Muhammed
De
ki
Ben
Peygamberlerin
ilki
değilim
Bana
ve
size
ne
yapılacağını
da
bilmem
Ben
ancak
bana
vahyedilene
tabi
oluyorum
Ben
ancak
apaçık
bir
uyarıcıyım
De
ki
Ne
dersiniz
eğer
bu
Kuran
Allah
tarafından
ise
ve
siz
de
onu
inkâr
etmişseniz
bununla
birlikte
İsrailoğullarından
bir
şahit
de
onun
bir
benzerini
Tevratta
görüp
inanmışken
siz
hala
büyüklük
taslarsanız
haksızlık
etmiş
olmaz
mısınız
Şüphesiz
ki
All
ah
zalim
bir
topluluğu
doğru
yola
iletmez
İnkâr
edenler
iman
ednler
için
Eğer
İslâmda
bir
hayır
olsaydı
onlar
onu
kabulde
bizi
geçemezlerdi
derler
Bununla
muvaffak
olamayınca
da
Bu
eski
bir
yalandır
diyeceklerdir
Kurândan
önce
de
b
ir
rehber
ve
rahmet
olarak
Musanın
kitabı
Tevrat
vardı
Bu
Kurân
ise
zulmedenleri
uyarmak
iyilik
yapanları
müjdelemek
için
Arap
lisanı
ile
indirilen
ve
kendinden
öncekileri
tasdik
eden
bir
kitaptır
Gerçekten
Rabbimiz
Allahtır
deyip
sonra
da
do
sdoğru
olanlara
gelince
onlar
için
hiçbir
korku
yoktur
ve
onlar
üzülmeyeceklerdir
İşte
onlar
cennetlikdirler
yaptıklarına
karşılık
orada
ebedi
olarak
kalacaklardır
Biz
insana
ana
ve
babasına
iyilik
yapmayı
tavsiye
ettik
Anası
onu
zahmetle
karnı
nda
taşıdı
ve
zahmetle
doğurdu
Onun
ana
karnında
taşınması
ile
sütten
kesilme
süresi
otuz
aydır
Nihayet
insan
olgunluk
çağına
ulaşıp
kırk
yaşına
geldiğinde
der
ki
Ey
Rabbim
Bana
ve
ana
babama
ihsan
ettiğin
nimetlerine
şükretmemi
ve
senin
hoşnut
olaca
ğın
salih
amel
işlememi
ilham
et
Benim
neslimden
gelenleri
de
salih
kimseler
kıl
Doğrusu
ben
tevbe
edip
sana
yöneldim
Ve
ben
gerçekten
müslümanlardanım
İşte
yaptıklarının
en
güzelini
kendilerinden
kabul
edeceğimiz
ve
günahlarını
bağışlayacağımız
b
u
kimseler
cennetlikler
arasındadırlar
Bu
onlara
vaad
edilmiş
olan
dosdoğru
bir
sözdür
Ana
ve
babasına
Öf
size
siz
bana
öldükten
sonra
tekrar
dirilip
kabrimden
çıkarılacağımı
mı
vaad
ediyorsunuz
Oysa
benden
önce
nice
nesiller
gelip
geçmiştir
di
yen
kimseye
ana
ve
babası
Allaha
sığınarak
Yazıklar
olsun
sana
Gel
iman
et
şüphesiz
ki
Allahın
vaadi
gerçektir
dediklerinde
o
Bu
Kurân
öncekilerin
masallarından
başka
bir
şey
değildir
diyordu
İşte
onlar
kendilerinden
önce
gelip
geçmiş
olan
cin
ve
insan
toplulukları
içerisinde
haklarında
azab
vaadi
hak
olmuş
kimselerdir
Onlar
gerçekten
hüsrana
uğramışlardır
Herkesin
yaptıklarına
göre
dereceleri
vardır
Allah
onlara
yaptıklarının
karşılığını
tam
olarak
verir
Onlara
haksızlık
edilmez
İnkâr
edenler
ateşe
arzedilecekleri
gün
onlara
Siz
dünya
hayatınızda
bütün
güzel
şeylerinizi
harcadınız
onların
zevkini
sürdünüz
artık
bugün
yeryüzünde
haksız
yere
büyüklük
taslamanız
ve
yoldan
çıkmış
olmanızdan
dolayı
aşağılayıcı
bir
azabla
cezalan
dırılacaksınız
denir
Ey
Muhammed
Âd
kavminin
kardeşi
Hudu
hatırla
Hani
O
Ahkâf
denilen
yerde
kavmini
uyarmıştı
Ondan
önce
ve
sonra
da
nice
peygamberler
gelip
geçmiştir
Hud
kavmine
Allahtan
başkasına
kulluk
etmeyin
Çünkü
ben
sizin
için
büyük
bir
günün
azabından
korkuyorum
demişti
Onlar
Sen
bizi
ilâhlarımızdan
çevirmek
için
mi
geldin
Eğer
doğru
söyleyenlerden
isen
o
bize
vaad
edip
durduğun
azabı
haydi
getir
dediler
Hud
O
azabın
ne
zaman
geleceğine
dair
ilim
Allah
katınd
adır
Ben
size
benimle
gönderileni
tebliğ
ediyorum
Fakat
ben
sizi
cahillik
eden
bir
kavim
olarak
görüyorum
dedi
O
azabı
vadilerine
doğru
yayılan
bir
bulut
halinde
gördükleri
zaman
Bu
bize
yağmur
yağdıracak
yaygın
bir
buluttur
dediler
Hud
ise
O
sizin
acele
gelmesini
istediğiniz
şeydir
O
bir
rüzgârdır
ki
içerisinde
acı
bir
azab
vardır
O
rüzgâr
Rabbinin
emri
ile
herşeyi
yıkar
mahveder
dedi
Nihayet
helâk
oldular
ve
evlerinden
başka
hiçbir
şey
görünmez
oldu
İşte
biz
günahkâr
kavmi
böy
le
cezalandırırız
And
olsun
ki
biz
onlara
size
vermediğimiz
imkanlar
vermiştik
Onlara
kulaklar
gözler
ve
kalpler
vermiştik
Fakat
kulakları
gözleri
ve
kalpleri
onlara
hiçbir
fayda
sağlamadı
Çünkü
onlar
Allahın
âyetlerini
bile
bile
inkâr
ediyorla
rdı
Alay
etmekte
oldukları
şey
de
onları
sarıp
kuşattı
Andolsun
ki
biz
sizin
etrafınızda
bulunan
bir
çok
memleketleri
helak
ettik
Belki
tevhide
dönerler
diye
ayetlerimizi
çeşitli
şekillerde
açıkladık
Allahı
bırakıp
da
kendilerine
yakınlık
sağ
lamak
için
edindikleri
ilâhları
onlara
yardım
etselerdi
ya
Ama
hayır
aksine
onlardan
kaybolup
gittiler
İşte
bu
onların
yalanları
ve
uydurup
durdukları
iftiralarıdır
Ey
Muhammed
Hani
biz
cinlerden
bir
grubu
Kurânı
dinlemeleri
için
sana
yöneltmişt
ik
Onlar
Kurânı
dinlemek
için
hazır
bulundukları
zaman
birbirlerine
susun
dediler
Kurânın
okunması
bitince
de
birer
uyarıcı
olarak
kavimlerine
döndüler
Onlar
kavimlerine
şöyle
dediler
Ey
kavmimiz
Gerçekten
biz
Musadan
sonra
indirilen
ve
ke
ndisinden
öncekileri
tasdik
eden
bir
kitap
dinledik
O
kitap
gerçeği
ve
doğru
yolu
gösteriyor
Ey
kavmimiz
Allahın
davetçisine
uyun
ve
Ona
iman
edin
ki
Allah
da
sizin
günahlarınızı
bağışlasın
ve
sizi
acı
bir
azabdan
korusun
Her
kim
Allahın
d
avetçisine
uymazsa
bilsin
ki
yeryüzünde
Allahı
aciz
bırakacak
değildir
Onun
Allahtan
başka
dostları
da
yoktur
İşte
onlar
apaçık
bir
sapıklık
içerisindedirler
Onlar
gökleri
ve
yeri
yaratan
ve
onları
yaratmakla
yorulmayan
Allahın
ölüleri
diriltmey
e
de
kadir
olduğunu
görmüyorlar
mı
Evet
şüphesiz
ki
Onun
herşeye
gücü
yeter
İnkâr
edenler
ateşe
arz
olunacakları
gün
onlara
Bu
gerçek
değil
miymiş
denir
Onlar
da
Rabbimiz
Hakkı
için
gerçekmiş
derler
Allah
onlara
O
halde
inkâr
ettiğiniz
den
dolayı
şimdi
tadın
azabı
der
Ey
Muhammed
Azim
sahibi
peygamberlerin
sabrettikleri
gibi
sen
de
sabret
Onlar
için
azab
hususunda
acele
etme
Sanki
onlar
kendilerine
vaad
edilen
azabı
gördükleri
gün
dünyada
sadece
gündüzün
bir
saati
kadar
kaldık
larını
sanırlar
Bu
bir
tebliğdir
Hiç
yoldan
çıkan
fasıklar
topluluğundan
başkası
helak
edilir
mi
MUHAMMED
Adını
Peygamberimizin
isminden
alan
bu
sûreye
aynı
zamanda
Kıtâl
sûresi
de
denmiştir
Medinede
inmiştir
otuzsekiz
âyettir
İnkâr
ed
enlerin
ve
Allah
yolundan
alıkoyanların
amellerini
Allah
boşa
çıkarır
İman
edip
salih
amel
işleyenlerin
ve
Rableri
tarafından
bir
gerçek
olarak
Muhammede
indirilen
kitaba
inananların
kötülüklerini
Allah
örter
ve
durumlarını
düzeltir
Bu
inkâr
ed
enlerin
batıla
uymaları
ve
iman
edenlerin
de
Rablerinden
gelen
gerçeğe
tâbi
olmalarından
dolayı
böyledir
İşte
böylece
Allah
insanlara
kendi
misallerini
anlatır
Savaşta
inkâr
edenlerle
karşılaştığınız
zaman
hemen
boyunlarını
vurun
Nihayet
onlara
üstün
geldiğiniz
zaman
bağı
sıkı
bağlayıp
esir
alın
Sonra
harp
ağırlıklarını
atıp
savaş
bitince
de
onları
ya
karşılıksız
olarak
ya
da
fidye
ile
salıverin
Allahın
emri
budur
Eğer
Allah
dileseydi
onlardan
başka
türlü
de
intikam
alırdı
Fakat
böyle
olması
s
izi
birbirinizle
denemek
içindir
Allah
yolunda
öldürülenlere
gelince
Allah
onların
amellerini
asla
boşa
çıkarmaz
Allah
onları
doğru
yola
iletecek
ve
durumlarını
düzeltecektir
Onları
kendilerine
tanıttığı
cennete
koyacaktır
Ey
iman
edenler
Eğer
siz
Allahın
dinine
yardım
ederseniz
Allah
da
size
yardım
eder
ve
ayaklarınızı
sabit
tutar
İnkâr
edenlere
gelince
artık
yıkım
onlara
Allah
onların
amellerini
boşa
çıkarmıştır
Bu
onların
Allahın
indirdiklerini
beğenmediklerinden
dolayıdır
Allah
da
bunun
için
onların
amellerini
boşa
çıkarmıştır
Onlar
yeryüzünde
bir
gezmediler
mi
Baksalar
ya
kendilerinden
öncekilerin
sonları
nasıl
olmuş
Allah
onların
üzerlerine
helak
yağdırmıştır
Bu
kâfirlere
de
onların
başına
gelenlerin
benzerleri
ya
raşır
Bu
böyledir
Çünkü
Allah
iman
edenlerin
yardımcısıdır
İnkâr
edenlerin
ise
yardımcısı
yoktur
Şüphesiz
ki
Allah
iman
edip
salih
amel
işleyenleri
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlere
koyar
İnkâr
edenler
ise
dünyada
zevk
edip
geçinirler
Ha
yvanların
yediği
gibi
yerler
Onların
varacakları
yer
ateştir
Ey
Muhammed
Seni
yurdundan
çıkaran
şehirden
daha
kuvvetli
olan
nice
şehirler
vardı
ki
biz
onları
helâk
ettik
de
onlara
yardım
eden
çıkmadı
Rabbi
tarafından
apaçık
bir
delil
üzerinde
b
ulunan
kimse
kötü
işleri
kendisine
güzel
gösterilmiş
de
heveslerinin
peşine
düşmüş
kimseler
gibi
olur
mu
Kötülükten
sakınanlara
vaad
edilen
cennetin
durumu
şöyledir
Orada
bozulmayan
temiz
sudan
ırmaklar
tadı
değişmeyen
sütten
ırmaklar
içenlere
lez
zet
veren
şaraptan
ırmaklar
ve
süzme
baldan
ırmaklar
vardır
Onlar
için
cennette
her
çeşit
meyve
ve
Rablerinden
bir
bağışlanma
vardır
Bunların
durumu
ateşte
ebedî
olarak
kalacak
olan
ve
bağırsaklarını
parçalayacak
kaynar
su
içirilen
kimsenin
durumu
gibi
olur
mu
Ey
Muhammed
Onlardan
seni
dinlemeye
gelenler
de
var
Senin
yanından
çıktıkları
zaman
kendilerine
ilim
verilen
kimselere
alay
yoluyla
O
demin
ne
söyledi
diye
sorarlar
İşte
onlar
Allahın
kalplerini
mühürlediği
kimselerdir
Onlar
sadece
kendi
heva
ve
heveslerine
uyarlar
Doğru
yola
girenlere
gelince
Allah
onların
hidayetlerini
artırmış
ve
onlara
kötülükten
sakınma
çarelerini
ilham
etmiştir
Artık
onlar
kıyamet
saatinin
kendilerine
ansızın
gelivermesine
mi
bakıyorlar
Şüphesiz
onun
alametleri
gelmiştir
Artık
kıyamet
kendilerine
gelip
çatınca
anlamaları
neye
yarar
Ey
Muhammed
Bil
ki
Allahtan
başka
hiçbir
ilâh
yoktur
Hem
kendi
günahın
için
hem
de
mümin
erkekler
ve
mümin
kadınlar
için
Allahtan
bağışlanma
dile
Allah
s
izin
gezip
dolaştığınız
yeri
de
duracağınız
yeri
de
bilir
İman
edenler
Keşke
cihad
hakkında
bir
sûre
indirilse
derlerdi
Ama
hükmü
açık
bir
sûre
indirilip
de
içerisinde
savaş
zikredilince
kalplerinde
hastalık
olanların
ölüm
korkusuyla
baygınlık
geçiren
bir
kimsenin
bakışı
gibi
sana
baktığını
görürsün
Oysa
onlar
için
ölüm
yaşamaktan
daha
uygundur
Onların
vazifesi
itaat
ve
güzel
söz
söylemekti
Sonra
iş
kesinleşince
Allahın
emrine
sadakat
gösterselerdi
elbette
kendileri
için
daha
hayırlı
o
lurdu
Demek
siz
iş
başına
gelecek
olursanız
yeryüzünde
bozgunculuk
çıkaracaksınız
ve
akrabalık
bağlarınızı
koparacaksınız
öyle
mi
İşte
onlar
Allahın
lanetlediği
kulaklarını
sağır
gözlerini
kör
ettiği
kimselerdir
Onlar
Kuranı
düşünmü
yorlar
mı
Yoksa
kalplerinin
üzerinde
kilitleri
mi
var
Gerçekten
doğru
yol
kendilerine
açıkça
belli
olduktan
sonra
gerisin
geri
küfre
dönenlere
şeytan
kötülüklerini
güzel
göstermiş
ve
onları
uzun
emellere
düşürmüştür
Çünkü
onlar
Allahın
indir
diğini
beğenmeyen
kimselere
Bazı
işlerde
biz
size
itaat
edeceğiz
demişlerdi
Oysa
Allah
onların
gizlediklerini
biliyordu
Melekler
onların
yüzlerine
ve
arkalarına
vurarak
canlarını
alırken
durumları
nasıl
olacak
Bu
onların
Allahı
gazablandı
ran
şeylere
uymaları
ve
Onun
rızasına
sebep
olacak
şeyleri
beğenmemelerinden
dolayıdır
Allah
onların
amellerini
boşa
çıkarmıştır
Yoksa
kalplerinde
hastalık
olanlar
Allah
kendilerinin
kinlerini
hiç
ortaya
çıkarmaz
mı
sandılar
Ey
Muhammed
Eğer
biz
dileseydik
onları
sana
gösterirdik
Sen
de
onları
yüzlerinden
tanırdın
Andolsun
ki
sen
onları
sözlerinin
üslubundan
da
tanırsın
Allah
ise
bütün
yaptıklarınızı
bilir
Andolsun
ki
biz
içinizden
cihad
edenlerle
sabredenleri
ortaya
çıkarıncaya
ve
yaptıklarınızla
ilgili
haberlerinizi
açıklayıncaya
kadar
sizi
deneyeceğiz
Şüphesiz
ki
inkâr
edenler
Allah
yolundan
menedenler
ve
kendilerine
doğru
yol
açıkça
belli
olduktan
sonra
Peygambere
karşı
gelenler
Allaha
hiçbir
zarar
veremeyeceklerdir
A
llah
onların
yaptıklarını
boşa
çıkaracaktır
Ey
iman
edenler
Allaha
itaat
edin
Peygambere
itaat
edin
ve
amellerinizi
boşa
çıkarmayın
Şüphesiz
ki
inkâr
edip
Allah
yolundan
saptıran
sonra
da
kâfir
olarak
ölenlere
gelince
Allah
onları
asla
b
ağışlamayacaktır
Sakın
gevşemeyin
ve
üstün
olduğunuz
halde
barışa
çağırmayın
Allah
sizinle
beraberdir
O
sizin
amellerinizi
eksiltmeyecektir
Dünya
hayatı
ancak
bir
oyun
ve
eğlenceden
ibarettir
Eğer
iman
eder
kötülükten
sakınırsanız
Allah
siz
e
mükâfatınızı
verir
Ve
sizden
bütün
mallarınızı
harcamanızı
da
istemez
Eğer
sizden
onların
tamamını
isteyip
de
sizi
zorlasaydı
cimrilik
ederdiniz
Bu
da
sizin
bütün
kinlerinizi
ortaya
çıkarırdı
İşte
sizler
Allah
yolunda
harcamaya
çağrılan
kims
elersiniz
İçinizden
kiminiz
cimrilik
ediyor
Ama
cimrilik
eden
ancak
kendi
zararına
cimrilik
eder
Allah
zengindir
siz
ise
fakirsiniz
Eğer
siz
Hakktan
yüz
çevirirseniz
Allah
yerinize
başka
bir
kavim
getirir
Sonra
onlar
sizin
gibi
olmazlar
FETİ
H
İçinde
İslâmın
elde
edeceği
fetih
başarı
ve
zaferden
bahsedildiği
için
Fetih
adını
alan
bu
sûre
hicretin
altıncı
yılında
Hudeybiye
antlaşması
dönüşünde
Mekke
ile
Medine
arasında
inmiş
ve
Medinede
inen
sûrelerden
sayılmıştır
yirmidokuz
âyettir
Doğrusu
biz
sana
apaçık
bir
fetih
ihsân
ettik
Böylece
Allah
senin
geçmiş
ve
gelecek
günahını
bağışlar
Sana
olan
nimetini
tamamlar
ve
seni
doğru
yola
iletir
Ve
sana
Allah
şanlı
bir
zaferle
yardım
eder
İmanlarına
iman
katsınlar
diye
müminler
in
kalplerine
güven
indiren
Odur
Göklerin
ve
yerin
orduları
Allahındır
Allah
bilendir
herşeyi
hikmetle
yapandır
Mümin
erkeklerle
mümin
kadınları
içinde
ebedi
kalacakları
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlere
koyması
onların
günahlarını
örtmesi
i
çindir
İşte
bu
Allah
katında
büyük
bir
kurtuluştur
Ve
o
Allah
hakkında
kötü
zanda
bulunan
münâfık
erkeklere
ve
münâfık
kadınlara
Allaha
ortak
koşan
erkeklere
ve
ortak
koşan
kadınlara
azap
etmesi
içindir
Kötülük
onların
başlarına
gelmiştir
Allah
o
nlara
gazap
etmiş
lânetlemiş
ve
cehennemi
kendilerine
hazırlamıştır
Orası
ne
kötü
bir
yerdir
Göklerin
ve
yerin
orduları
Allahındır
Allah
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Şüphesiz
biz
seni
şâhit
müjdeleyici
ve
uyarıcı
olarak
gönderdik
Ki
Allaha
ve
Resulüne
iman
edesiniz
ve
bunu
takviye
edip
Ona
saygı
gösteresiniz
ve
sabah
akşam
Onu
tesbih
edesiniz
Herhalde
sana
beyat
edenler
ancak
Allaha
beyat
etmektedirler
Allahın
eli
onların
ellerinin
üzerindedir
Kim
ahdi
bozarsa
a
ncak
kendi
aleyhine
bozmuş
olur
Kim
de
Allaha
verdiği
ahde
vefa
gösterirse
Allah
ona
büyük
bir
mükâfat
verecektir
yakında
arâbilerden
geri
kalmış
olanlar
sana
diyecekler
ki
Mallarımız
ve
ailelerimiz
bizi
alıkoydu
Allahtan
bizim
bağışlanmamızı
d
ile
Onlar
kalplerinde
olmayanı
dilleriyle
söylerler
De
ki
Allah
size
bir
zarar
gelmesini
dilerse
veya
bir
fayda
elde
etmenizi
isterse
Ona
karşı
kimin
bir
şeye
gücü
yetebilir
Hayır
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Aslında
siz
Peygamber
ve
mümi
nlerin
ailelerine
geri
dönmeyeceklerini
sanmıştınız
Bu
sizin
gönüllerinize
güzel
göründü
de
kötü
zanda
bulundunuz
ve
helâki
hak
etmiş
bir
topluluk
oldunuz
Kim
Allaha
ve
Rasulüne
iman
etmezse
şüphesiz
biz
kâfirler
için
çılgın
bir
ateş
hazırlamışızd
ır
Göklerin
ve
yerin
mülkü
Allahındır
O
dilediğini
bağışlar
dilediğini
azaplandırır
Allah
çok
bağışlayan
çok
merhamet
edendir
Siz
ganimetleri
almak
için
gittiğinizde
geri
kalanlar
Bırakın
biz
de
arkanıza
düşelim
diyeceklerdir
Onlar
Alla
hın
sözünü
değiştirmek
isterler
De
ki
Siz
bizimle
gelemeyeceksiniz
Allah
daha
önce
böyle
buyurmuştur
Onlar
size
Bizi
kıskanıyorsunuz
diyeceklerdir
Bilakis
onlar
pek
az
anlayan
kimselerdir
Arabilerin
geri
bırakılmış
olanlarına
de
ki
Siz
ya
kında
çok
kuvvetli
bir
kavme
karşı
savaşmaya
çağırılacaksınız
Onlarla
savaşırsınız
veya
müslüman
olurlar
Eğer
itaat
ederseniz
Allah
size
güzel
bir
mükâfat
verir
Ama
önceden
döndüğünüz
gibi
yine
dönecek
olursanız
sizi
acıklı
bir
azaba
uğratır
Köre
vebal
yoktur
topala
da
vebal
yoktur
hastaya
da
vebal
yoktur
Bununla
beraber
kim
Allaha
ve
peygamberine
itâat
ederse
Allah
onu
altından
ırmaklar
akan
cennetlere
sokar
Kim
de
geri
kalırsa
onu
acı
bir
azaba
uğratır
Andolsun
o
ağacın
altında
Hude
ybiyede
sana
beyat
ederlerken
Allah
müminlerden
razı
olmuştur
Kalplerinde
olanı
bilmiş
onlara
güven
indirmiş
ve
onları
pek
yakın
bir
fetih
ile
mükâfatlandırmıştır
Allah
onları
elde
edecekleri
birçok
ganimetlerle
de
mükâfatlandırdı
Allah
çok
güçl
üdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Allah
size
elde
edeceğiniz
birçok
ganimetler
vaad
etmiştir
Bunu
size
hemen
vermiş
ve
insanların
ellerini
sizden
çekmiştir
ki
bu
müminlere
bir
işaret
olsun
ve
Allah
sizi
doğru
yola
iletsin
Bundan
başka
sizin
güç
yetiremediğiniz
ama
Allahın
sizin
için
kuşattığı
ganimetler
de
vardır
Allah
herşeye
kâdirdir
Eğer
kâfirler
sizinle
savaşsalardı
arkalarına
dönüp
kaçarlardı
Sonra
bir
dost
ve
yardımcı
da
bulamazlardı
Allahın
öteden
beri
gelen
kanunu
budur
Al
lahın
kanununda
asla
bir
değişiklik
bulamazsın
O
sizi
onlara
karşı
muzaffer
kıldıktan
sonra
Mekkenin
göbeğinde
onların
ellerini
sizden
sizin
ellerinizi
de
onlardan
çekendir
Allah
yaptıklarınızı
görendir
Onlar
inkâr
eden
ve
sizin
Mescid
i
Har
amı
ziyaretinizi
ve
bekletilen
kurbanların
yerlerine
ulaşmasını
men
edenlerdir
Eğer
kendilerini
henüz
tanımadığınız
mümin
erkeklerle
mümin
kadınları
bilmeyerek
ezmek
suretiyle
bir
vebalin
altında
kalmanız
ihtimali
olmasaydı
Allah
savaşı
önlemezdi
Dile
diklerine
rahmet
etmek
için
Allah
böyle
yapmıştır
Eğer
onlar
birbirinden
ayrılmış
olsalardı
elbette
onlardan
inkâr
edenleri
elemli
bir
azaba
çarptırırdık
O
zaman
inkâr
edenler
kalplerine
taassubu
câhiliyet
taassubunu
yerleştirmişlerdi
Allah
da
elç
isine
ve
müminlere
sükûnet
ve
güvenini
indirdi
Onları
takva
sözü
üzerinde
durdurdu
Zaten
onlar
buna
pek
layık
ve
ehil
kimselerdi
Allah
herşeyi
bilendir
Andolsun
ki
Allah
elçisinin
rüyasını
doğru
çıkardı
Allah
dilerse
siz
güven
içinde
başlarınızı
tıraş
etmiş
ve
saçlarınızı
kısaltmış
olarak
korkmadan
Mescid
i
Harama
gireceksiniz
Allah
sizin
bilmediğinzi
bilir
İşte
bundan
önce
size
yakın
bir
fetih
verdi
Bütün
dinlerden
üstün
kılmak
üzere
Peygamberini
hidayet
ve
hak
din
ile
gönderen
Odur
Şahit
olarak
Allah
yeter
Muhammed
Allahın
elçisidir
Onun
yanında
bulunanlar
da
kâfirlere
karşı
çetin
kendi
aralarında
merhametlidirler
Onları
rükûa
varırken
secde
ederken
görürsün
Allahtan
lütuf
ve
rıza
isterler
Yüzlerinde
secdelerin
izinden
nişa
nları
vardır
Bu
onların
Tevrattaki
vasıflarıdır
İncildeki
vasıfları
da
şöyledir
Onlar
filizini
yarıp
çıkarmış
gittikçe
onu
kuvvetlendirerek
kalınlaşmış
gövdesi
üzerine
dikilmiş
bir
ekine
benzerler
ki
bu
ziraatçıların
da
hoşuna
gider
Allah
böylece
onları
çoğaltıp
kuvvetlendirmekle
kâfirleri
öfkelendirir
Allah
inanıp
iyi
işler
yapanlara
mağfiret
ve
büyük
bir
mükâfat
vaad
etmiştir
HUCURAT
Bu
sûrede
müminlere
bazı
görgü
kuralları
Peygambere
ve
birbirlerine
karşı
nasıl
davranacakları
öğretilm
ektedir
Medinede
inmiştir
onsekiz
âyettir
Adını
dördüncü
âyetteki
odalar
anlamına
gelen
hucurât
kelimesinden
alır
Ey
iman
edenler
Allahın
ve
Resulünün
huzurunda
öne
geçmeyin
Allahtan
korkun
Şüphesiz
Allah
işitendir
bilendir
Ey
iman
edenlerSeslerinizi
Peygamberin
sesinden
fazla
yükseltmeyin
Birbirinize
bağırdığınız
gibi
Peygambere
yüksek
sesle
bağırmayın
Öyle
yaparsanız
siz
farkına
varmadan
amelleriniz
boşa
gider
Allahın
elçisinin
huzurunda
seslerini
kısanlar
şüphes
iz
Allahın
kalplerini
takva
ile
imtihan
ettiği
kimselerdir
Onlara
mağfiret
ve
büyük
bir
mükâfat
vardır
Resülüm
Sana
odaların
arkasından
bağıranların
çokları
aklı
ermez
kimselerdir
Eğer
onlar
sen
yanlarına
çıkıncaya
kadar
sabretselerdi
elb
ette
kendileri
için
daha
iyi
olurdu
Bununla
beraber
Allah
çok
bağışlayan
çok
merhamet
edendir
Ey
iman
edenler
Eğer
fasıkın
biri
size
bir
haber
getirirsen
onun
doğruluğunu
araştırın
Yoksa
bilmeden
bir
topluluğa
sataşırsınız
da
sonra
yaptığınızdan
p
işman
olursunuz
Hem
bilin
ki
içinizde
Allahın
elçisi
vardır
Şayet
o
birçok
işlerde
size
uysaydı
sıkıntıya
düşerdiniz
Fakat
Allah
size
imanı
sevdirmiş
ve
onu
kalplerinize
zinet
yapmıştır
Küfrü
fasıklığı
ve
isyanı
da
size
çirkin
göstermiştir
İş
te
doğru
yolda
olanlar
bunlardır
Bu
Allahtan
bir
lütuf
ve
nimettir
Allah
herşeyi
bilir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Eğer
müminlerden
iki
grup
birbirleriyle
vuruşurlarsa
aralarını
düzeltin
Şayet
biri
ötekine
saldırırsa
Allahın
buyruğuna
dönünc
eye
kadar
saldıran
tarafla
savaşın
Eğer
dönerse
aralarını
adaletle
düzeltin
ve
her
işte
adaletli
davranın
Şüphesiz
ki
Allah
adil
davrananları
sever
Müminler
ancak
kardeştirler
Öyleyse
kardeşlerinizin
arasını
düzeltin
ve
Allahtan
korkun
ki
rahm
ete
eresiniz
Ey
iman
edenler
Bir
topluluk
diğer
bir
toplulukla
alay
etmesin
Belki
de
onlar
kendilerinden
daha
iyidirler
Kadınlar
da
kadınları
alaya
almasınlar
Belki
onlar
kendilerinden
daha
iyidirler
Kendi
kendinizi
ayıplamayın
birbirinizi
köt
ü
lakaplarla
çağırmayın
İmandan
sora
fâsıklık
ne
kötü
bir
isimdir
Kim
de
tevbe
etmezse
işte
bu
kimseler
zalimlerdir
Ey
iman
edenler
Zannın
bir
çoğundan
kaçının
Çünkü
zannın
bir
kısmı
günahtır
Birbirinizin
kusurunu
araştırmayın
Biriniz
diğerini
arkasından
çekiştirmesin
Biriniz
ölmüş
kardeşinin
etini
yemekten
hoşlanır
mı
İşte
bundan
tiksindiniz
O
halde
Allahtan
korkun
Şüphesiz
Allah
tevbeyi
çok
kabul
edendir
çok
merhamet
edendir
Ey
insanlar
Doğrusu
biz
sizi
bir
erkekle
bir
dişiden
y
arattık
Ve
birbirinizle
tanışmanız
için
sizi
milletlere
ve
kabilelere
ayırdık
Muhakkak
ki
Allah
yanında
en
değerli
ve
en
üstününüz
Ondan
en
çok
korkanınızdır
Şüphesiz
Allah
bilendir
herşeyden
haberdar
olandır
Bedevîler
inandık
dediler
De
ki
Siz
iman
etmediniz
ama
İslâm
olduk
deyin
Henüz
iman
kalplerinize
yerleşmedi
Eğer
Allaha
ve
Resulüne
itaat
ederseniz
Allah
işlerinizden
hiçbir
şeyi
eksiltmez
Çünkü
Allah
çok
bağışlayan
çok
merhamet
edendir
Gerçek
müminler
ancak
Allaha
ve
Res
ulüne
iman
eden
ondan
sonra
asla
şüpheye
düşmeyen
Allah
yolunda
mallarıyla
ve
canlarıyla
savaşanlardır
İşte
doğrular
ancak
onlardır
De
ki
Siz
dininizi
Allaha
mı
öğretiyorsunuz
Oysa
Allah
göklerde
olanları
da
bilir
yerde
olanları
da
Allah
herş
eyi
hakkıyla
bilendir
Onlar
İslâma
girdikleri
için
sana
minnet
ediyorlar
De
ki
Müslümanlığınızı
benim
başıma
kakmayın
Bilakis
sizi
imana
erdirdiği
için
Allah
sizin
başınıza
kakar
Eğer
doğrulardan
iseniz
Allaha
minnettar
olmanız
gerekir
Şüphesiz
Allah
göklerin
ve
yerin
görülmeyen
esrarını
bilir
Allah
yaptıklarınızı
görür
KAF
Mekkede
inmiştir
kırkbeş
âyettir
Kaf
harfi
ile
başladığı
için
bu
adı
almıştır
Kâf
Şanlı
ve
şerefli
Kurana
andolsun
ki
Doğrusu
kâfirler
k
endi
içlerinden
uyarıcı
bir
peygamber
geldiğine
şaşırdılar
da
dediler
ki
Bu
şaşılacak
bir
şeydir
Öldüğümüz
ve
bir
toprak
olduğumuz
vakit
mi
tekrar
dirileceğiz
bu
dönüş
çok
uzaktır
Fakat
biz
toprağın
onlardan
neyi
eksilttiğini
elbette
biliyoru
z
Yanımızda
herşeyi
kaydedip
muhafaza
eden
bir
kitap
vardır
Doğrusu
hak
kendilerine
geldiği
zaman
yalanladılar
da
şimdi
karmakarışık
bir
ıztırap
içindeler
Artık
üstlerindeki
göğe
bakmazlar
mı
ki
onu
nasıl
bina
etmiş
ve
süslemişiz
onun
hiç
bir
çatlağı
yoktur
Yeri
de
nasıl
uzatmış
üzerine
sabit
dağlar
oturtmuşuz
Orada
görünüşü
güzel
her
çeşit
bitkiden
çiftler
yetiştirdik
Bunlar
Allaha
yönelen
her
kula
gönül
gözünü
açmak
ve
ona
ibret
vermek
içindir
Bir
de
gökten
bereketli
bir
su
indi
rip
de
onunla
bağlar
bahçeler
ve
biçilecek
taneler
bitirmekteyiz
Tomurcukları
birbiri
üzerine
dizilmiş
uzun
boylu
hurma
ağaçları
yetiştirdik
Bunları
kullara
rızık
olması
için
yetiştirmekteyiz
O
su
ile
ölü
bir
toprağa
can
verdik
işte
hayata
ç
ıkış
da
böyledir
Onlardan
önce
Nuhun
kavmi
Ress
halkı
ve
Semûd
da
yalanlamıştı
Âd
Firavun
Lûtun
kardeşleri
de
yalanladılar
Eyke
halkı
ve
Tübbâ
kavmi
de
bunların
hepsi
peygamberleri
yalanladılar
da
onlara
azabım
hak
oldu
Biz
il
k
yaratmada
acizlik
mi
gösterdik
Doğrusu
onlar
yeni
bir
yaratılıştan
şüphe
içindedirler
Andolsun
insanı
biz
yarattık
ve
nefsinin
kendisine
fısıldadıklarını
biliriz
Ve
biz
ona
şah
damarından
daha
yakınız
Onun
sağında
ve
solunda
oturmuş
iki
mele
k
zabıt
tutarken
İnsan
hiçbir
söz
söylemez
ki
yanında
onu
gözetleyen
dediklerini
zapteden
bir
melek
hazır
bulunmasın
Ölüm
sarhoşluğu
gerçekten
geldiğinde
Ey
insan
İşte
bu
senin
öteden
beri
kaçtığın
şeydir
denir
Sura
üfürülür
işte
b
u
tehdidin
gerçekleşme
günüdür
Her
can
kendisiyle
beraber
bir
sevk
memuru
ve
bir
şahid
bulunduğu
halde
gelir
Allah
ona
Andolsun
sen
bundan
gaflet
içinde
idin
Şimdi
senden
gaflet
perdesini
kaldırdık
Bugün
artık
gözün
keskindir
der
Beraberindeki
melek
işte
yanımdaki
hazır
der
Allah
iki
meleğe
buyurur
ki
Haydi
ikiniz
atın
cehenneme
her
inatçı
nankörü
İyiliklere
sürekli
engel
olan
saldırgan
şüpheciyi
O
ki
Allahın
yanında
başka
ilâh
edinmiştir
Haydi
ikiniz
bi
rlikte
onu
şiddetli
azaba
atın
Yanındaki
arkadaşı
şeytan
der
ki
Rabbimiz
Ben
onu
azdırmadım
Fakat
kendisi
derin
bir
sapıklık
içindeydi
Allah
buyurur
ki
Huzurumda
çekişmeyin
Ben
size
daha
önce
uyarıcı
göndermiştim
Benim
huzurumda
söz
değiştirilmez
Ve
ben
kullara
asla
zulmedici
değilim
Biz
O
gün
cehenneme
Doldun
mu
diyeceğiz
O
da
Daha
fazla
var
mı
diyecektir
Cennet
de
kötülükten
sakınanlara
yaklaştırılır
Zaten
uzak
değildir
Onlara
denir
ki
İşte
size
va
ad
edilen
bu
cennet
Allaha
yönelen
Onun
emirlerine
riayet
eden
görmediği
halde
Rahman
olan
Allahtan
korkan
ve
Ona
yönelen
bir
kalple
gelenlere
mahsustur
Şimdi
selam
ve
selametle
oraya
girin
İşte
sonsuzluk
günü
budur
Orada
onlara
ne
iste
rlerse
vardır
Katımızda
daha
fazlası
da
vardır
Ey
Muhammed
Biz
onlardan
önce
kendilerinden
daha
kuvvetli
olan
ve
beldeleri
delik
deşik
eden
nice
nesilleri
helak
ettik
hiç
kurtuluş
var
mı
Şüphesiz
ki
bunda
kalbi
olan
ve
hazır
bulunup
kulak
vere
n
kimse
için
elbette
bir
öğüt
vardır
Andolsun
ki
biz
gökleri
yeri
ve
ikisi
arasındakileri
altı
günde
yarattık
Bize
hiçbir
yorgunluk
da
dokunmadı
Ey
Muhammed
Onların
söylediklerine
karşı
sabret
Güneşin
doğuşundan
önce
sabah
namazını
ve
batış
ından
önce
de
öğle
ve
ikindi
namazalarını
kılarak
Rabbini
Hamd
ile
tesbih
et
Geceleyin
akşam
ve
yatsı
namazlarını
kılarak
namazlardan
sonra
da
vitir
ve
nafile
kılarak
Onu
tesbih
et
Bir
münadinin
yakın
bir
yerden
sesleneceği
güne
kulak
ver
O
gün
insanlar
o
çağrıyı
gerçek
olarak
duyarlar
İşte
bugün
kabirlerden
çıkış
günüdür
Gerçekten
biz
hem
yaşatırız
hem
öldürürüz
Sonunda
dönüş
yalnız
bizedir
O
gün
yer
yarılır
insanlar
kabirlerinden
çabucak
çıkarlar
İşte
bu
sadece
biz
e
göre
kolay
bir
toplanmadır
Biz
onların
söylediklerini
daha
iyi
biliriz
Sen
onlara
karşı
zor
kullanacak
değilsin
O
halde
sen
benim
tehdidimden
korkanlara
bu
Kurân
ile
öğüt
ver
ZARİYAT
Mekkede
inmiştir
altmış
âyettir
İlk
âyette
geçen
ve
rüzgârlar
anlamına
gelen
zâriyât
kelimesi
sûrenin
adı
olmuştur
O
tozdurup
savuranlara
Derken
bir
ağırlık
taşıyanlara
Derken
bir
kolaylıkla
akanlara
Derken
bir
emir
taksim
edenlere
andolsun
ki
O
size
vaad
edilen
elbette
doğr
udur
Ceza
ve
hesap
günü
şüphesiz
olacaktır
Yollara
sahip
göğe
andolsun
ki
Siz
elbette
çelişkili
sözler
içindesiniz
Ondan
çevrilen
imana
çevrilir
Kahrolsun
o
fikir
adına
kendi
tahminlerini
ileri
sürenler
Onlar
bir
sarhoşl
uk
ve
cehalet
içinde
şuursuzdurlar
Onlar
Hesap
ve
ceza
günü
ne
zaman
diye
soruyorlar
O
gün
onların
ateş
üzerinde
azap
görecekleri
gündür
Onlara
Tadın
inkarınızın
cezasını
işte
sizin
acele
istediğiniz
budur
denecektir
Şüphesiz
ki
takva
sahipleri
Rablerinin
kendilerine
verdiği
sevabı
almış
olarak
cennet
bahçelerinde
ve
pınar
başlarında
bulunacaklardır
Çünkü
onlar
bundan
önce
iyilik
yapıyorlardı
Onlar
geceleyin
pek
az
uyurlardı
Onlar
seher
vakitlerinde
Allahta
n
bağışlanma
dilerlerdi
Onların
mallarında
isteyen
ve
istemeyen
yoksullar
için
bir
hak
vardı
Kesin
olarak
inananlar
için
yeryüzünde
ve
kendi
nefislerinde
nice
ibretler
vardır
Hiç
görmüyor
musunuz
Sizin
rızkınız
da
size
vaad
edilen
se
vap
ve
ceza
da
göktedir
Gök
ve
yerin
Rabbine
andolsun
ki
size
edilen
o
vaad
herhalde
haktır
O
tıpkı
sizin
konuşmanız
gibi
gerçektir
Ey
Muhammed
İbrahimin
şerefli
misafirlerinin
haberi
sana
geldi
mi
Hani
onlar
İbrahimin
huzuruna
girmi
şlerdi
de
Selam
sana
demişlerdi
İbrahim
Size
de
selam
demiş
ve
içinden
Bunlar
tanınmamış
bir
topluluk
diye
geçirmişti
İbrahim
sonra
ailesine
giderek
semiz
bir
buzağı
eti
getirdi
Onu
önlerine
sürerek
Yemez
misiniz
dedi
Yemediklerini
görünce
onlardan
içine
bir
korku
düştü
Onlar
İbrahime
Korkma
dediler
ve
onu
çok
bilgili
bir
oğul
ile
müjdelediler
Bunun
üzerine
karısı
Sâre
bir
çığlık
atarak
geldi
ve
elini
yüzüne
vurarak
Ben
kısır
bir
kocakarıyım
nasıl
çocuğu
m
olur
dedi
Misafir
melekler
Evet
bu
böyledir
Rabbin
böyle
buyurdu
Gerçekten
O
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Herşeyi
hakkıyla
bilir
dediler
İbrahim
kendisine
misafir
olarak
gelen
meleklere
Acaba
sizin
asıl
önemli
işiniz
nedir
ey
elçiler
dedi
Onlar
Gerçekten
biz
günahkâr
bir
kavim
olan
Lût
kavmine
gönderildik
Onların
üzerine
çamurdan
pişirilmiş
sert
taşlar
yağdıracağız
O
taşlardan
herbirinin
haddi
aşanlardan
kime
isabet
edeceği
Rabbin
katında
işaretlenmiştir
dedi
ler
Nihayet
biz
müminlerden
orada
bulunan
kimseleri
çıkardık
Fakat
biz
orada
müslümanlardan
bir
ev
halkından
başka
kimseyi
de
bulamadık
Biz
orada
acı
bir
azabdan
korkan
kimseler
için
bir
ibret
nişanesi
bıraktık
Musanın
kıssasında
d
a
ibret
vardır
Hani
biz
onu
apaçık
bir
delille
Firavuna
göndermiştik
Firavun
ise
ordusuyla
birlikte
yüz
çevirmiş
onun
hakkında
Bu
bir
sihirbazdır
ya
da
bir
delidir
demişti
Nihayet
biz
onu
ve
ordularını
yakalayıp
hepsini
denize
attık
Fi
ravun
ise
o
sırada
inadından
dolayı
pişmanlık
duyarak
kendi
kendini
kınıyordu
Âd
kavminin
helâkinde
de
bir
ibret
vardır
Hani
biz
onların
üzerine
köklerini
kesecek
bir
rüzgar
göndermiştik
O
rüzgar
üzerine
uğradığı
hiçbir
şeyi
bırakmıyor
mutl
aka
onu
kül
gibi
dağıtıyordu
Semud
kavminin
helâkinde
de
bir
ibret
vardır
Hani
onlara
Belirli
bir
süreye
kadar
dünyadan
yararalanıp
geçinin
denmişti
Onlarsa
Rablerinin
emrine
karşı
büyüklük
tasladılar
Bunun
üzerine
kendilerini
bakıp
dururlarken
yıldırım
yakalayıp
çarptı
Artık
onlar
ne
kendi
kendilerine
ayağa
kalkabildiler
ne
de
yardım
gördüler
Daha
önce
de
Nuh
kavmini
helâk
etmiştik
Çünkü
onlar
yoldan
çıkmış
fâsık
bir
kavimdiler
Biz
göğü
kudretimizle
bina
ettik
Hiç
şüphesiz
biz
çok
genişlik
ve
kudret
sahibiyiz
Yeryüzünü
de
biz
döşedik
Bakın
biz
onu
ne
güzel
döşüyoruz
Biz
herşeyden
iki
çift
yarattık
Umulur
ki
iyice
düşünürsünüz
Ey
Muhammed
de
ki
Öyleyse
Allaha
koşun
gerçekten
ben
size
Onun
tarafından
gönderilmiş
apaçık
bir
uyarıcıyım
Allahla
beraber
başka
bir
tanrı
uydurmayın
Ona
ortak
koşmayın
Gerçekten
ben
size
Onun
tarafından
gönderilmiş
apaçık
bir
uyarıcıyım
Böylece
onlardan
öncekilere
de
herhangi
bir
peygamber
gelinc
e
onun
hakkında
da
mutlaka
Bir
sihirbazdır
veya
bir
delidir
dediler
Onlar
birbirlerine
bunu
mu
tavsiye
ettiler
Hayır
onlar
azgın
bir
kavimdir
Ey
Muhammed
Sen
onlardan
yüz
çevir
Artık
sen
kınanacak
değilsin
Sen
öğüt
verip
hatırlat
Çünkü
hatırlatmak
müminlere
fayda
verir
Ben
cinleri
ve
insanları
ancak
bana
ibadet
etsinler
diye
yarattım
Ben
onlardan
herhangi
bir
rızık
istemiyorum
Beni
yedirmelerini
de
istemiyorum
Şüphesiz
ki
rızık
veren
O
sağlam
kuvvet
sahibi
ola
n
Allahtır
Şüphsiz
ki
zulmedenlerin
geçmiş
arkadaşlarının
payı
gibi
dolgun
bir
azab
payı
vardır
Ama
şimdi
onu
acele
istemesinler
Kendilerine
vaad
edilen
günlerinde
uğrayacakaları
azabdan
dolayı
vay
inkâr
edenlerin
haline
TUR
Mekked
e
inmiştir
kırkdokuz
âyettir
Adını
birinci
âyette
geçen
ve
üzerinde
Hz
Musaya
Tevratın
indiği
böylece
onun
ilâhi
hitaba
mazhar
olduğu
Tûr
dağından
almıştır
Andolsun
Tûra
Yayılmış
ince
deri
üzerine
satır
satır
yazılmış
kitaba
Mamur
eve
Yükseltilmiş
tavana
Kaynatılmış
denize
andolsun
ki
Rabbinin
azabı
mutlaka
vuku
bulacaktır
Ona
engel
olacak
hiçbir
şey
de
yoktur
O
gün
gök
bir
çalkanış
çalkalanır
Dağlar
da
bir
yürüyüş
yürür
Vay
haline
o
gün
yalanla
yanların
Ki
onlar
daldıkları
bir
batak
bâtılda
oynayıp
duruyorlar
O
gün
onlar
cehennem
ateşine
itilip
kakılacaklar
Onlara
İşte
yalanlayıp
durduğunuz
ateş
budur
denilecek
Bu
da
mı
bir
sihir
Yoksa
siz
görmüyor
musunuz
Girin
oraya
ister
sabredin
ister
etmeyin
artık
sizin
için
birdir
Siz
hep
yaptıklarınıza
göre
cezalandırılacaksınız
denilecek
Şüphesiz
günahlardan
korunanlar
da
cennetlerde
nimetler
içindedirler
Rablerinin
kendilerine
verdiği
ile
zevk
ü
sefâ
s
ürerler
Rableri
onları
cehennem
azabından
korumuştur
Onlara
Yaptıklarınıza
karşılık
afiyetle
yeyin
için
denilir
Sıra
sıra
dizilmiş
koltuklara
yaslanırlar
Ayrıca
biz
onları
ceylan
gözlü
hûrilerle
evlendirdik
İman
edip
zürriyetleri
de
iman
ile
kendilerine
tâbi
olanlar
yok
mu
işte
biz
onların
nesillerini
de
kendilerine
kattık
Kendilerinin
amellerinden
birşey
de
eksiltmedik
Herkes
kendi
kazandığına
bağlıdır
Onlara
canlarının
istediği
meyvalar
ve
etlerden
bol
bol
verdik
Orada
bir
kadeh
kapışırlar
ki
onda
ne
bir
saçmalama
vardır
ne
de
günaha
sokma
Kendilerine
ait
bir
takım
hizmetçiler
de
onların
etrafında
dönerler
Bu
gençler
sanki
sedefleri
içine
gizlenmiş
inci
gibidirler
Birbirlerine
yönelip
soruyorlar
Ve
diyorlar
ki
Gerçekte
biz
daha
önce
dünya
hayatında
âilemiz
içinde
âkibetimizden
korkardık
Allah
bize
lutfetti
de
bizi
vücûdun
içine
işleyen
kavurucu
azabdan
korudu
Gerçekten
biz
bundan
önce
Ona
yalvarıyorduk
Çünkü
iyilik
eden
esirgeyen
ancak
Odur
Ey
Muhammed
sen
hatırlat
öğüt
ver
Rabbinin
nimeti
sayesinde
sen
ne
kâhinsin
ne
de
mecnûn
Yoksa
onlar
senin
için
Bir
şâirdir
zamanın
felaketlerine
çarpılmasını
gözetliyoruz
mu
diyorlar
De
ki
Bekleyin
çünkü
ben
de
sizinle
beraber
bekleyenlerdenim
Onların
akılları
mı
bunu
emreder
yoksa
onlar
azgın
bir
topluluk
mudur
Yoksa
Onu
uydurdu
mu
diyorlar
Hayır
onlar
inanmıyorlar
Eğer
doğru
iseler
onun
benzeri
bir
söz
meydana
getirsinler
Yoksa
on
lar
hiçbir
şey
olmadan
yani
yaratıcısız
mı
yaratıldılar
Yoksa
kendileri
yaratıcı
mıdırlar
Yoksa
gökleri
ve
yeri
onlar
mı
yarattılar
Hayır
onlar
düşünüp
hakikati
anlamazlar
Yoksa
Rabbinin
hazineleri
onların
yanında
mıdır
Yahut
hâkim
her
şe
yin
yöneticisi
kendileri
midir
Yoksa
kendilerine
mahsus
üzerine
çıkıp
sırları
dinleyecekleri
bir
merdivenleri
mi
var
Öyleyse
dinleyenleri
açık
bir
delil
getirsin
Demek
kızlar
Ona
oğullar
size
öyle
mi
Yoksa
sen
kendilerinden
bir
ücret
istiyorsun
da
bu
yüzden
onlar
ağır
bir
borç
altında
mı
kalıyorlar
Yoksa
gayb
kendilerinin
yanında
da
onlar
mı
yazıyorlar
Yoksa
bir
tuzak
mı
kurmak
istiyorlar
Fakat
o
küfredenlerin
kendileri
tuzağa
düşeceklerdir
Yoksa
onların
Allahtan
başk
a
bir
ilâhı
mı
var
Allah
onların
ortak
koştukları
şeylerden
uzaktır
Gökten
bir
parçanın
düştüğünü
görseler
Üst
üste
yığılmış
bulutlardır
derler
Artık
çarpılacakları
günlerine
kavuşuncaya
kadar
onları
kendi
hallerine
bırak
O
gün
hiçbi
r
tedbirlerinin
kendilerine
zerre
kadar
faydası
olmayacak
ve
hiçbir
şekilde
yardım
da
görmeyeceklerdir
Şüphesiz
o
zulmedenlere
ondan
başka
da
azab
vardır
Fakat
çokları
bilmezler
Rabbinin
hükmüne
sabret
Çünkü
sen
gözlerimizin
önündesin
Kalktığı
n
zaman
Rabbini
hamd
ile
tesbih
et
Gecenin
bir
kısmında
ve
yıldızların
batışında
da
Onu
tesbih
et
NECM
Mekkede
inmiştir
altmışiki
âyettir
Yalnız
âyeti
Medinede
nâzil
olmuştur
İnmekte
olan
yıldıza
andolsun
ki
Arkadaşınız
M
uhammed
sapmadı
azmadı
O
hevâdan
arzularına
göre
konuşmaz
Onun
konuşması
kendisine
vahyedilenden
başkası
değildir
Onu
müthiş
kuvvetleri
olan
biri
öğretti
Ki
o
akıl
ve
görüşünde
kuvvetli
bir
melekdir
Hemen
gerçek
meleklik
şekli
yle
doğruldu
O
en
yüksek
ufukta
idi
Sonra
Cebrail
ona
yaklaştı
ve
aşağıya
doğru
sarktı
Onunla
arasındaki
mesafe
iki
yay
kadar
yahut
daha
az
kaldı
Allah
kuluna
verdiği
vahyi
verdi
Onun
gördüğünü
kalbi
yalanlamadı
Onun
gördükleri
hakkında
şimdi
kendisi
ile
tartışacak
mısınız
Andolsun
onu
bir
kez
daha
görmüştü
Sidretül
Müntehânın
yanında
Ki
Cennetül
Mevâ
onun
yanındadır
Sidreyi
kaplayan
kaplıyordu
Peygamberin
gözü
şaşmadı
ve
sınırı
aşmadı
Andolsun
ki
o
Rabbinin
âyetlerinden
en
büyüğünü
gördü
Siz
de
gördünüz
değil
mi
o
Lât
ve
Uzzayı
Ve
üçüncü
olarak
da
öteki
put
Menatı
Size
erkek
Ona
dişi
öyle
mi
Öyle
ise
bu
çok
insafsızca
bir
taksim
Onlar
hiçbir
şey
deği
l
sırf
sizin
ve
babalarınızın
taktığınız
boş
isimlerdir
Allah
onlar
hakkında
hiçbir
delil
indirmedi
Onlar
yalnız
zanna
ve
nefislerin
sevdasına
uyuyorlar
Halbuki
onlara
Rableri
tarafından
yol
gösterici
gelmiştir
Yoksa
her
arzu
ettiği
şey
insanın
kendisinin
mi
olacak
dir
Son
da
ilk
de
ahiret
de
dünya
da
Allahındır
Göklerde
nice
melek
var
ki
Allahın
dileyip
razı
olduğuna
izin
vermeden
önce
onların
şefaatları
hiç
bir
işe
yaramaz
Ahirete
iman
etmeyenler
meleklere
dişilerin
adları
nı
takıp
duruyorlar
Onların
bu
hususta
bir
bilgileri
yoktur
Sadece
zanna
uyuyorlar
Zan
ise
şüphesiz
hakikat
bakımından
birşey
ifade
etmez
Onun
için
bizi
anmaktan
yüz
çeviren
ve
dünya
hayatından
başka
bir
şey
istemeyenlerden
yüz
çevir
İşte
onların
ilimden
erişebilecekleri
son
sınır
budur
Şüphesiz
Rabbin
yolundan
sapanı
da
iyi
bilir
O
hidayette
olanı
da
iyi
bilir
Göklerde
ve
yerde
bulunanlar
hep
Allahındır
Akıbet
sonuçta
kötülük
yapanları
yaptıkları
ile
cezalandıracak
güzel
d
avrananları
da
daha
güzeliyle
mükafatlandıracaktır
Onlar
ki
günahın
büyüklerinden
ve
çirkin
işlerden
kaçınırlar
yalnız
bazı
küçük
kusurlar
hariç
Şüphesiz
Rabbinin
affı
geniştir
O
sizi
daha
topraktan
yarattığı
zaman
ve
siz
annelerinizin
karınlarınd
a
bulunduğunuz
sırada
sizi
en
iyi
bilendir
Bunun
için
kendinizi
temize
çıkarmayın
Çünkü
O
kötülükten
sakınanı
daha
iyi
bilir
Şimdi
gördün
mü
O
yüz
çevireni
Azıcık
verip
sonra
vermemekte
direneni
Gaybın
bilgisi
kendi
yanındadır
da
o
mu
görüyor
Yoksa
haber
verilmedi
mi
Musanın
sahifelerinde
yazılı
olanlar
Ve
çok
vefakâr
olan
İbrahimin
sahifelerindekiler
Ki
hiçbir
günahkâr
başkasının
günah
yükünü
yüklenmez
Doğrusu
insana
çalışmasından
başka
bir
şey
yoktur
Ve
çal
ışması
da
yakında
görülecektir
Sonra
ona
karşılığı
tastamam
verilecektir
Ve
şüphesiz
en
son
varış
Rabbinedir
Doğrusu
güldüren
de
ağlatan
da
Odur
Öldüren
de
dirilten
de
Odur
Şüphesiz
erkeği
dişiyi
iki
eş
yaratan
Odur
Atıld
ığı
zaman
bir
nutfeden
Şüphesiz
tekrar
diriltmek
de
Ona
aittir
Şüphesiz
zengin
eden
de
sermaye
veren
de
Odur
Doğrusu
Şirâ
yıldızının
Rabbi
Odur
O
helak
etti
önce
gelen
Âdı
Ve
Semûdu
da
bırakmadı
Önceden
de
Nuh
kavmini
helak
etmişti
çünkü
onlar
zulmetmiş
ve
azmıştı
Altı
üstüne
getirilmiş
şehirleri
devirip
yıktı
Onları
neler
kapladı
neler
O
halde
Rabbinin
hangi
nimetinden
kuşku
duyuyorsun
Bu
da
ilk
uyarıcılardan
bir
uyarıcıdır
Yaklaşan
yaklaştı
Onu
Allahtan
başka
açığa
çıkaracak
yoktur
Şimdi
siz
bu
sözden
mi
hayret
ediyorsunuz
Gülüyorsunuz
da
ağlamıyorsunuz
Ve
siz
mi
kafa
tutuyorsunuz
ey
gafiller
Haydi
Allah
için
secdeye
kapanın
ve
Ona
kulluk
edin
KAMER
Ayın
yarıl
ması
mucizesi
bu
sûrede
anlatılır
Onun
için
bu
adı
almıştır
Mekkede
inmiştir
ellibeş
âyettir
Kıyamet
saati
yaklaştı
Ay
yarıldı
Bir
mucize
görseler
hemen
yüz
çevirirler
ve
süregelen
bir
büyüdür
derler
Yalanladılar
nefislerinin
arzul
arına
uydular
Halbuki
her
iş
yerini
bulacaktır
Andolsun
ki
onlara
kötülükten
vazgeçirecek
nice
önemli
haberler
gelmiştir
Bunlar
üstün
bir
hikmettir
fakat
uyarılar
fayda
vermiyor
Sen
de
onlardan
yüz
çevir
ki
o
gün
çağırıcı
görülmedik
müthiş
bir
şeye
çağırır
Gözleri
düşkün
düşkün
zelil
ve
hakir
kabirlerinden
çıkarlar
sanki
yayılan
çekirgeler
gibidirler
O
çağırana
koşarak
kâfirler
Bu
çetin
bir
gündür
derler
Onlardan
önce
Nuhun
kavmi
de
yalanlamıştı
Kulumuzu
yalanladılar
v
e
Cinlenmiştir
dediler
Ve
Nuh
davetten
vazgeçmeye
zorlandı
Bunun
üzerine
Rabbine
Ben
yenik
düştüm
bana
yardım
et
diyerek
yalvardı
Biz
de
boşalan
bir
su
ile
göğün
kapılarını
açtık
Yeri
de
kaynaklar
halinde
fışkırttık
derken
sular
takdir
edilmiş
bir
iş
için
birleşti
Nuhu
da
tahtalardan
yapılmış
çivilerle
çakılmış
gemi
üzerinde
taşıdık
Nankörlük
edilen
kulumuze
bir
mükafat
olmak
üzere
gemi
gözlerimizin
önünde
akıp
gidiyordu
Bunu
bir
ibret
olarak
bıraktık
ibr
et
alan
yok
mudur
Benim
azabım
ve
uyarılarım
nasılmış
görsünler
Andolsun
biz
Kurânı
öğüt
almak
için
kolaylaştırdık
Öğüt
alan
yok
mudur
Âd
kavmi
da
yalanladı
azabım
ve
uyarılarım
nasıl
oldu
Biz
onların
üstüne
uğursuzluğu
devam
ed
en
bir
günde
dondurucu
bir
rüzgar
gönderdik
O
rüzgar
insanları
sökülmüş
hurma
kütükleri
gibi
yere
seriyordu
Nasılmış
benim
azabım
ve
uyarım
Andolsun
biz
Kurânı
öğüt
almak
için
kolaylaştırdık
Öğüt
alan
yok
mudur
Semûd
da
o
uyarılar
ı
yalanladılar
Bizden
bir
insana
mı
uyacağız
O
takdirde
biz
apaçık
bir
sapıklık
ve
çılgınlık
içine
düşmüş
oluruz
dediler
Zikir
aramızdan
ona
mı
bırakıldı
Hayır
o
yalancı
küstahın
biridir
dediler
Yarın
onlar
yalancı
küstahın
kim
olduğunu
bilecekler
Biz
onlara
kendilerini
imtihan
etmek
için
dişi
deveyi
göndereceğiz
Onun
için
sen
onları
gözet
ve
sabırlı
ol
Onlara
suyun
aralarında
paylaştırılacağını
haber
ver
her
içene
düşen
miktar
hazır
kılınmıştır
Bunun
üzerine
arkadaşlarına
bağırdılar
O
da
bıçağı
çekerek
deveyi
kesti
Ama
azabım
ve
uyarılarım
nasıl
oldu
Biz
onların
üzerine
tek
sayha
korkunç
bir
ses
gönderdik
ağılcının
topladığı
çalı
çırpı
kırıntıları
gibi
kırılıp
dökülüverdiler
Andolsun
biz
Kurânı
öğüt
almak
için
kolaylaştırdık
Öğüt
alan
yok
mudur
Lût
kavmi
de
uyarıları
yalanladı
Biz
de
onların
üzerlerine
taşlar
savuran
bir
fırtına
gönderdik
Yalnız
Lût
ailesini
seher
vakti
kurtardık
Katımızdan
bir
nimet
olarak
Biz
şükre
deni
böyle
mükafatlandırırız
Lût
onları
bizim
yakalamamıza
karşı
uyarmıştı
Fakat
ikazlara
karşı
kuşku
duydular
Onun
konuklarından
murad
almaya
kalkıştılar
Biz
de
gözlerini
siliverdik
Haydi
azabımı
ve
uyarılarımı
tadın
dedik
Sabah
erken
onları
kararlı
bir
azab
yakaladı
Azabımı
ve
uyarılarımı
tadın
dedik
Andolsun
biz
Kurânı
öğüt
almak
için
kolaylaştırdık
Öğüt
alan
yok
mudur
Şüphesiz
Firavun
ailesine
de
uyarıcı
peygamberler
geldi
Lakin
onlar
bütün
âyetleri
mizi
yalanladılar
Biz
de
onları
çok
kuvvetli
ve
kudretli
bir
yakalayışla
yakaladık
Bu
kıssalardan
hisseye
gelince
Şimdi
sizin
kâfirleriniz
onlardan
hayırlı
mı
Yoksa
kitaplarda
sizin
için
bir
beraet
mi
var
Yoksa
Biz
birbirimize
yardım
eden
bi
r
topluluğuz
mu
diyorlar
Her
halde
o
topluluk
bozulacak
ve
geriye
dönüp
kaçacaklardır
Bilakis
kıyamet
onlara
vaad
edilen
asıl
saattir
Saat
cidden
çok
feci
ve
acıdır
Muhakkak
ki
suçlular
sapıklık
ve
çılgınlık
içindedirler
O
gün
yüzler
i
üstü
ateşte
sürüklenecekler
Cehennemin
dokunuşunu
tadın
denilecek
Haberiniz
olsun
ki
biz
her
şeyi
bir
kadere
göre
yarattık
Buyruğumuz
yalnız
bir
tekdir
göz
açıp
yumma
gibidir
Andolsun
biz
sizin
benzerlerinizi
hep
helak
ettik
Öğüt
alan
yok
mudur
İşledikleri
her
şey
kitaplarda
mevcuttur
Küçük
büyük
hepsi
satır
satır
yazılmıştır
Takva
sahipleri
cennetlerde
nur
içindedirler
Güçlü
padişahın
huzurunda
doğruluk
koltuklarındadırlar
RAHMAN
Mekkede
inmiştir
yetmişsekiz
âyettir
İlk
kelime
olan
er
rahmân
sûreye
ad
olmuştur
Bu
sûrede
Allahın
nimetleri
sayılır
Bunlar
sayılırken
bütün
şuurlu
varlıklara
hitaben
O
halde
Rabbinizin
nimetlerinden
hangisini
yalanlıyorsunuz
anlamına
gelen
ayet
sık
sık
tekrar
edilir
Rahmân
çok
merhametli
olan
Allah
Kurânı
öğretti
İnsanı
yarattı
Ona
beyanı
öğretti
Güneş
de
ay
da
bir
hesab
iledir
Bitkiler
ve
ağaçlar
secde
etmektedirler
Göğü
yükseltti
ve
mizanı
koydu
Sakın
tartıda
taşkınlık
etmey
in
Tartıyı
adaletle
yapın
terazide
eksiklik
yapmayın
Allah
yeri
mahlukat
için
aşağıya
koydu
Orada
meyvalar
ve
salkımlı
hurma
ağaçları
vardır
Yapraklı
taneler
ve
hoş
kokulu
bitkiler
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yala
nlıyorsunuz
Allah
insanı
pişmiş
bir
çamura
benzeyen
bir
balçıktan
yarattı
Cinleri
de
hâlis
ateşten
yarattı
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
O
iki
doğunun
ve
iki
batının
Rabbidir
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetleri
ni
yalanlıyorsunuz
Acı
ve
tatlı
iki
denizi
salıverdi
birbirine
kavuşuyorlar
Fakat
aralarında
bir
engel
vardır
birbirlerine
geçip
karışmıyorlar
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
İkisinden
de
inci
ve
mercan
çıkar
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Denizde
koca
dağlar
gibi
yükselen
gemiler
de
onundur
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Yer
üzerinde
bulunan
her
şey
fânidir
Yalnız
celâl
ve
ikram
sahibi
Rabbinin
yüzü
zâtı
baki
kalacaktır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Göklerde
ve
yerde
bulunanlar
Ondan
isterler
O
her
gün
yeni
bir
iştedir
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Ey
insan
ve
cin
sizin
de
hesabınızı
ele
alacağız
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Ey
cin
ve
insan
toplulukları
Göklerin
ve
yerin
çevresinden
geçmeye
gücünüz
yeterse
geçin
gidin
Ama
Allahın
verdiği
bir
güç
olmadan
geçemezsiniz
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetle
rini
yalanlıyorsunuz
Üzerinize
ateşten
alev
ve
duman
gönderilir
kendinizi
savunamazsınız
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Gök
yarılıp
da
erimiş
yağ
gibi
kıpkırmızı
bir
gül
olduğu
zaman
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetle
rini
yalanlıyorsunuz
İşte
o
gün
ne
insana
ne
de
cinne
günahından
sorulmaz
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Suçlular
simalarından
tanınır
alınlarından
ve
ayaklarından
tutulur
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlı
yorsunuz
İşte
bu
suçluların
yalanladığı
cehennemdir
Onunla
kaynar
su
arasında
dolaşırlar
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Rabbinin
makamından
korkan
kimselere
iki
cennet
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
İkisinin
de
çeşitli
ağaçları
meyvaları
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
İkisinde
de
akıp
giden
iki
kaynak
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
İkisinde
de
her
türlü
mey
vadan
çift
çift
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Astarları
atlastan
yataklara
yaslanırlar
İki
cennetin
de
devşirmesi
yakındır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Oralarda
gözlerini
yalnız
eşlerin
e
çevirmiş
dilberler
var
ki
bunlardan
önce
onlara
ne
insan
ne
de
cin
dokunmuştur
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Sanki
onlar
yâkut
ve
mercandırlar
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
İyiliğin
karşılığı
yalnız
iyilik
değil
midir
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Bu
ikisinden
başka
iki
cennet
daha
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Bu
cennetler
yemyeşildirler
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetl
erini
yalanlıyorsunuz
İkisinde
de
fışkıran
iki
kaynak
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
İkisinde
de
her
türlü
meyva
hurma
ve
nar
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
İçlerinde
güzel
huy
lu
güzel
yüzlü
kadınlar
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Çadırlar
içerisinde
gözlerini
yalnız
kocalarına
çevirmiş
hûriler
vardır
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Bunlardan
önce
onlara
ne
insan
ne
de
cin
dokunmuştur
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Yeşil
yastıklara
ve
hârikulâde
güzel
işlemeli
döşeklere
yaslanırlar
Şimdi
Rabbinizin
hangi
nimetlerini
yalanlıyorsunuz
Büyüklük
ve
ikram
sahibi
Rabbinin
adı
ne
yüc
edir
V
AKIA
Mekkede
inmiştir
doksanaltı
âyettir
Adını
ilk
âyetinde
geçen
ve
kıyamet
olayını
ifade
eden
vâkıa
kelimesinden
almıştır
Olacak
vaka
olduğu
zaman
Onun
oluşunu
yalanlayacak
kimse
yoktur
O
alçaltıcıdır
yükselticidir
Yer
şiddetle
sarsıldığı
Dağlar
serpildikçe
serpildiği
Dağılıp
toz
duman
haline
geldiği
Ve
sizler
üç
sınıf
olduğunuz
zaman
Sağın
adamları
var
ya
ne
mutludurlar
onlar
Solun
adamları
ise
ne
uğursuzdurlar
onlar
Önde
olanlar
var
ya
o
nlar
öncüdürler
İşte
o
yaklaştırılanlar
Nimet
cennetlerindedirler
Çoğu
önceki
ümmetlerden
Birazı
da
sonrakilerden
Onlar
cevherlerle
işlenmiş
tahtlar
üzerindedirler
Karşılıklı
olarak
onların
üzerinde
yaslanırlar
Çevreler
inde
ölümsüzlüğe
ulaşmış
gençler
dolaşırlar
Kaynağından
doldurulmuş
testiler
ibrikler
ve
kadehlerle
Ondan
ne
başları
ağrıtılır
ne
de
akılları
giderilir
Beğendikleri
meyvalar
Canlarının
çektiği
kuş
etleri
İri
gözlü
hûriler
Saklı
inciler
gibi
Yaptıklarına
karşılık
olarak
verilir
Orada
boş
bir
söz
ve
günaha
sokan
bir
laf
işitmezler
Duydukları
söz
yalnız
selam
selam
dır
Sağın
adamları
nedir
o
sağın
adamları
Dalbastı
kirazlar
Meyva
dizili
muz
lar
Uzamış
gölgeler
Fışkıran
sular
Pek
çok
meyva
arasında
Tükenmeyen
ve
yasaklanmayan
Ve
yükseltilmiş
döşekler
üstündedirler
Biz
kadınları
yeniden
inşa
ettik
yarattık
Onları
bâkireler
yaptık
Hep
yaşıt
sevgililer
Sağın
adamları
içindir
Bir
çoğu
öncekilerdendir
Bir
çoğu
da
sonrakilerdendir
Solun
adamları
nedir
o
solcular
İçlerine
işleyen
bir
ateş
ve
kaynar
şu
içinde
Kapkara
dumandan
bir
gölge
altındadırlar
Ki
ne
serindir
ne
de
fayda
lı
Çünkü
onlar
bundan
önce
varlık
içinde
sefâhete
dalmışlardı
Büyük
günahı
işlemekte
ısrar
ediyorlardı
Ve
diyorlardı
ki
Biz
ölüp
toprak
ve
kemik
yığını
olduktan
sonra
biz
mi
bir
daha
diriltileceğiz
Önceki
atalarımızda
mı
De
ki
Öncekiler
ve
sonrakiler
Belli
bir
günün
belli
vaktinde
mutlaka
toplanacaklardır
Sonra
siz
ey
sapık
yalanlayıcılar
Elbette
bir
ağaçtan
zakkum
ağacından
yiyeceksiniz
Karınlarınızı
hep
onunla
dolduracaksınız
Üstüne
de
kaynar
su
içeceksiniz
Susuzluk
illetine
tutulmuş
develerin
içişi
gibi
içeceksiniz
İşte
ceza
gününde
onlara
sunulacak
ziyafet
budur
Biz
sizi
yarattık
tasdik
etmeniz
gerekmez
mi
Attığınız
meniyi
gördünüz
mü
Onu
siz
mi
yaratıyorsunuz
yoksa
yaratan
biz
miyiz
Aranızda
ölümü
takdir
eden
biziz
ve
bizim
önümüze
geçilmez
Böylece
sizin
yerinize
benzerlerinizi
getirelim
ve
sizi
bilmediğiniz
bir
yaratılışta
tekrar
var
edelim
diye
böyle
yapıyoruz
Andolsun
ilk
yaratılışı
bildiniz
Düş
ünüp
ibret
almanız
gerekmez
mi
Ektiğinizi
gördünüz
mü
Onu
siz
mi
bitiriyorsunuz
yoksa
bitiren
biz
miyiz
Dileseydik
onu
kuru
bir
çöp
yapardık
Hayret
eder
dururdunuz
Doğrusu
borç
altına
girdik
Doğrusu
biz
yoksul
bırakıldık
d
erdiniz
İçtiğiniz
suya
baktınız
mı
Buluttan
onu
siz
mi
indirdiniz
yoksa
indiren
biz
miyiz
Dileseydik
onu
tuzlu
yapardık
O
halde
şükretseniz
ya
O
çaktığınız
ateşi
gördünüz
mü
Onun
ağacını
siz
mi
yarattınız
yoksa
yaratan
biz
miyi
z
Biz
onu
bir
ibret
ve
çölden
gelip
geçenlere
bir
fayda
yaptık
Öyleyse
büyük
Rabbinin
adını
yücelt
Hayır
yıldızların
yerlerine
yemin
ederim
Bilirseniz
bu
büyük
bir
yemindir
O
elbette
şerefli
bir
Kurândır
Korunmuş
bir
kitap
tadır
Ona
temizlenenlerden
başkası
el
süremez
O
âlemlerin
Rabbinden
indirilmiştir
Şimdi
siz
bu
sözü
mü
küçümsüyorsunuz
Rızkınızı
yalanlamanızdan
ibaret
mi
kılıyorsunuz
Can
boğaza
dayandığı
zaman
Ki
o
zaman
siz
ölmek
üzere
olana
bakar
durursunuz
Biz
ona
sizden
daha
yakınız
fakat
siz
görmezsiniz
Eğer
cezalandırılmayacak
iseniz
Onu
geri
çevirsenize
şayet
iddianızda
doğru
iseniz
Fakat
ölen
kişiye
gelince
eğer
o
rahmete
yaklaştırılanlardan
ise
Ona
ra
hatlık
güzel
rızık
ve
Naîm
cenneti
vardır
Eğer
O
sağın
adamlarından
ise
Ey
sağcı
sana
sağcılardan
selam
Ama
yalanlayıcı
sapıklardan
ise
İşte
ona
da
kaynar
sudan
bir
ziyafet
vardır
Ve
cehenneme
atılma
vardır
Kesin
gerçek
budur
işte
Öyle
ise
Rabbini
o
büyük
ismiyle
tesbih
et
HADİD
Arapçada
demir
anlamına
gelen
hadid
kelimesiyle
isimlenen
ve
demirin
önemine
işaret
ettiği
için
bu
adı
alan
sûre
Medinede
inmiştir
yirmidokuz
âyettir
Göklerde
ve
yerde
bu
lunan
her
şey
Allahı
tesbih
etmektedir
O
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Göklerin
ve
yerin
mülkü
Onundur
O
diriltir
öldürür
O
her
şeye
kadirdir
O
ilktir
sondur
zahirdir
bâtındır
O
herşeyi
bilendir
Odur
ki
gökleri
ve
yeri
a
ltı
günde
yarattı
Sonra
arş
üzerine
istivâ
etti
hükümran
oldu
Yere
gireni
ondan
çıkanı
gökten
ineni
ona
çıkanı
bilir
Nerede
olsanız
O
sizinle
beraberdir
Allah
yaptıklarınızı
görmektedir
Göklerin
ve
yerin
mülkü
Onundur
Bütün
işler
Ona
döndür
ülecektir
Geceyi
gündüzün
içine
sokar
gündüzü
gecenin
içine
sokar
O
göğüslerin
özünü
bilir
Allaha
ve
Resulüne
iman
edin
Sizi
hâkim
kıldığı
sizin
yönetiminize
verdiği
şeylerden
harcayın
Sizden
inanan
ve
harcayanlar
için
büyük
mükafat
vardır
Size
ne
oldu
ki
Resul
sizi
Rabbinize
inanmanız
için
davet
ettiği
halde
Allaha
inanmıyorsunuz
Oysa
O
sizden
kesin
söz
almıştı
Eğer
inanacaksanız
Sizi
karanlıklardan
aydınlığa
çıkarmak
için
kuluna
apaçık
âyetler
indiren
Odur
Şüphesiz
Allah
si
ze
karşı
çok
şefkatli
çok
merhametlidir
Neden
siz
Allah
yolunda
harcamayasınız
ki
Göklerin
ve
yerin
mirası
zaten
Allahındır
Elbette
içinizden
fetihten
önce
harcayan
ve
savaşan
bir
olmaz
Onların
derecesi
sonradan
infak
eden
ve
savaşanlardan
daha
büyüktür
Bununla
beraber
Allah
hepsine
de
en
güzel
sonucu
vaad
etmiştir
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Kimdir
o
Allaha
güzel
bir
borç
verecek
olan
ki
Allah
da
onun
verdiğini
kat
kat
artırsın
ve
onun
için
şerefli
bir
mükafat
da
versin
O
gün
inanan
erkekleri
ve
inanan
kadınları
görürsün
ki
nurları
önlerinde
ve
sağlarında
koşuyor
Kendilerine
Bugün
müjdeniz
altlarından
ırmaklar
akan
içlerinde
ebedi
kalacağınız
cennetlerdir
denilir
İşte
büyük
kurtuluş
budur
O
gün
münafık
erkek
ler
ve
münafık
kadınlar
o
iman
edenlere
şöyle
diyeceklerdir
Bize
bakın
da
sizin
nurunuzdan
alalım
Onlara
Arkanıza
dönün
de
nur
arayın
denilir
Aralarına
kapılı
bir
sur
çekilir
ki
onun
içinde
rahmet
dışında
da
azap
vardır
Münafıklar
onlara
Biz
sizinle
beraber
değil
miydik
diye
seslenirler
Müminler
de
derler
ki
Evet
ama
siz
kendi
canlarınıza
kötülük
ettiniz
gözlediniz
şüpheye
düştünüz
ve
kuruntular
sizi
aldattı
O
çok
aldatan
şeytan
sizi
Allah
hakkında
bile
aldattı
Nihayet
Allahın
emri
gelip
çattı
Bugün
artık
ne
sizden
ne
de
inkar
edenlerden
fidye
kabul
edilir
varacağınız
yer
ateştir
Size
yaraşan
odur
Orası
ne
kötü
bir
dönüş
yeridir
İnananlar
için
hâlâ
vakit
gelmedi
mi
ki
kalbleri
Allahın
zikrine
ve
inen
hakka
s
aygı
duysun
ve
bundan
önce
kendilerine
verilmiş
sonra
üzerlerinden
uzun
zaman
geçmekle
kalbleri
katılaşmış
çoğu
da
yoldan
çıkmış
kimseler
gibi
olmasınlar
Biliniz
ki
Allah
yer
yüzünü
ölümünden
sonra
diriltir
Belki
aklınızı
kullanırsınız
diye
size
âyetleri
açıkladık
Şüphesiz
sadaka
veren
erkeklere
ve
sadaka
veren
kadınlara
ve
Allaha
güzel
bir
ödünç
verenlere
verdikleri
kat
kat
artırılır
ve
onlara
şerefli
bir
mükafat
vardır
Allaha
ve
peygamberine
iman
edenler
var
ya
işte
onlar
Rableri
ya
nında
sözü
özü
doğru
olanlar
ve
şehitlik
mertebesine
erenlerdir
Onların
mükafatları
ve
nurları
vardır
İnkar
edip
de
âyetlerimizi
yalanlayanlara
gelince
onlar
da
cehennemin
adamlarıdır
Biliniz
ki
dünya
hayatı
bir
oyun
bir
eğlence
bir
süs
ve
kendi
aranızda
övünme
mal
ve
evlat
çoğaltma
yarışından
ibarettir
Bu
tıpkı
bir
yağmura
benzer
ki
bitirdiği
ot
ekincilerin
hoşuna
gider
sonra
kurur
onu
sapsarı
görürsün
sonra
çerçöp
olur
Ahirette
ise
çetin
bir
azab
Allahtan
mağfiret
ve
rıza
vardır
Düny
a
hayatı
aldatıcı
bir
zevkten
başka
bir
şey
değildir
Rabbinizden
bir
mağfirete
Allaha
ve
peygamberine
inananlar
için
hazırlanmış
olup
genişliği
gökle
yerin
genişliği
kadar
olan
cennete
koşuşun
İşte
bu
Allahın
lütfudur
Onu
dilediğine
verir
Alla
h
büyük
lütuf
sahibidir
Yeryüzünde
vuku
bulan
ve
sizin
başınıza
gelen
herhangi
bir
musibet
yoktur
ki
biz
onu
yaratmadan
önce
bir
kitapta
yazılmış
olmasın
Şüphesiz
bu
Allaha
göre
kolaydır
Böylece
elinizden
çıkana
üzülmeyesiniz
ve
Allahın
size
verdiği
nimetlerle
şımarmayasınız
Çünkü
Allah
kendini
beğenip
böbürlenen
kimseleri
sevmez
Onlar
cimrilik
edip
insanlara
da
cimriliği
emrederler
Kim
yüz
çevirirse
Allah
zengindir
övgüye
layıktır
Andolsun
biz
peygamberlerimizi
açık
delillerle
gönderdik
ve
insanların
adaleti
yerine
getirmeleri
için
beraberlerinde
kitabı
ve
ölçüyü
indirdik
Biz
demiri
de
indirdik
ki
onda
büyük
bir
kuvvet
ve
insanlar
için
faydalar
vardır
Bu
Allahın
dinine
ve
peygamberlerine
görmeden
yardım
edenleri
belirlemesi
içindir
Şüphesiz
Allah
kuvvetlidir
daima
üstündür
Andolsun
Nuhu
ve
İbrahimi
elçi
gönderdik
peygamberliği
ve
kitabı
bunların
zürriyetleri
arasına
koyduk
Onlardan
yola
gelen
de
vardı
ama
onlardan
çoğu
yoldan
çıkmışlardı
Sonra
bunların
izind
en
ard
arda
peygamberlerimizi
gönderdik
Meryem
oğlu
İsayı
da
arkalarından
gönderdik
ona
İncili
verdik
ve
ona
uyanların
yüreklerine
bir
şefkat
ve
merhamet
koyduk
Uydurdukları
ruhbanlığa
gelince
onu
biz
yazmadık
Fakat
kendileri
Allah
rızasını
kazanmak
için
yaptılar
Ama
buna
da
gereği
gibi
uymadılar
Biz
de
onlardan
iman
edenlere
mükafatlarını
verdik
İçlerinden
çoğu
da
yoldan
çıkmışlardır
Ey
inananlar
Allahtan
korkun
Onun
Resulüne
inanın
ki
size
rahmetinden
iki
pay
versin
sizin
için
ışığınd
a
yürüyeceğiniz
bir
nur
yaratsın
ve
sizi
bağışlasın
Allah
çok
bağışlayan
çok
merhamet
edendir
Böylece
Kitab
ehli
Allahın
lütfundan
hiçbir
şey
elde
edemiyeceklerini
bilsinler
Lütuf
bütünüyle
Allahın
elindedir
onu
dilediğine
verir
Allah
büyük
lüt
uf
sahibidir
MÜCADELE
Medinede
inmiştir
yirmiiki
âyettir
Adını
ilk
âyetinde
geçen
tecâdilü
kelimesinden
alır
Kocası
hakkında
seninle
tartışan
ve
Allaha
şikayette
bulunan
kadının
sözünü
Allah
işitmiştir
Allah
sizin
konuşmanızı
işiti
r
Çünkü
Allah
işitendir
bilendir
İçinizde
zıhâr
yapanların
kadınları
onların
anaları
değildir
Onların
anaları
ancak
kendilerini
doğuran
kadındır
Şüphesiz
onlar
çirkin
ve
yalan
bir
laf
söylüyorlar
Kuşkusuz
Allah
affedici
bağışlayıcıdır
Kadı
nlardan
zıhâr
ile
ayrılmak
isteyip
de
sonra
söylediklerinden
dönenlerin
karılarıyla
temas
etmeden
önce
bir
köleyi
hürriyete
kavuşturmaları
gerekir
Size
öğütlenen
budur
Allah
yaptıklarınızdan
haberi
olandır
Buna
imkan
bulamayan
kimse
temas
etmeden
önce
aralıksız
olarak
iki
ay
oruç
tutmalıdır
Buna
da
gücü
yetmeyen
altmış
fakiri
doyurur
Bu
hafifletme
Allaha
ve
Resulüne
inanmanızdan
dolayıdır
Bunlar
Allahın
hükümleridir
Kâfirler
için
acı
bir
azap
vardır
Allaha
ve
Resulüne
karşı
gelenler
kendilerinden
öncekilerin
alçaltıldığı
gibi
alçaltılacaklardır
Biz
apaçık
âyetler
indirmişizdir
Kâfirler
için
küçük
düşürücü
bir
azap
vardır
O
gün
Allah
onların
hepsini
diriltecek
ve
yaptıklarını
kendilerine
haber
verecektir
Allah
onları
bir
bir
sa
ymıştır
Onlar
ise
unutmuşlardır
Allah
her
şeye
şahiddir
Göklerde
ve
yerde
olanları
Allahın
bildiğini
görmüyor
musunuz
Üç
kişinin
gizli
konuştuğu
yerde
dördüncüsü
mutlaka
Odur
Beş
kişinin
gizli
konuştuğu
yerde
altıncısı
mutlaka
Odur
Bunlardan
az
veya
çok
olsunlar
ve
nerede
bulunurlarsa
bulunsunlar
mutlak
O
onlarla
beraberdir
Sonra
kıyamet
günü
onlara
yaptıklarını
haber
verecektir
Doğrusu
Allah
her
şeyi
bilendir
Gizli
konuşmaktan
menedildikten
sonra
yine
o
menedildikleri
şeyi
yapmaya
kalkı
şarak
günah
düşmanlık
ve
Peygambere
karşı
gelmek
hususunda
gizlice
konuşanları
görmedin
mi
Onlar
sana
geldikleri
zaman
seni
Allahın
selamlamadığı
bir
tarzda
selamlıyorlar
Kendi
içlerinden
de
bu
söylediklerimiz
yüzünden
Allahın
bize
azap
etmesi
gere
kmez
miydi
derler
Cehennem
onlara
yeter
Oraya
gireceklerdir
ne
kötü
dönüş
yeridir
orası
Ey
iman
edenler
Aranızda
gizli
konuşacağınız
zaman
günahı
düşmanlığı
ve
Peygambere
karşı
gelmeyi
fısıldamayın
İyilik
ve
takvayı
konuşun
Huzuruna
toplanacağ
ınız
Allahtan
korkun
Gizli
konuşmalar
şeytandandır
Bu
iman
edenleri
üzmek
içindir
Oysa
şeytan
Allahın
izni
olmadıkça
müminlere
hiçbir
zarar
veremez
Müminler
Allaha
dayanıp
güvensinler
Ey
iman
edenler
Size
Meclislerde
yer
açın
denilin
ce
yer
açın
ki
Allah
da
size
genişlik
versin
Size
Kalkın
denilince
de
kalkın
ki
Allah
sizden
inananları
ve
kendilerine
ilim
verilenleri
derecelerle
yükseltsin
Allah
yaptıklarınızdan
haberi
olandır
Ey
iman
edenler
Peygamber
ile
gizli
bir
şey
konu
şacağınız
zaman
bu
konuşmanızdan
önce
bir
sadaka
veriniz
Bu
sizin
için
daha
hayırlı
ve
daha
temizdir
Şayet
bir
şey
bulamazsanız
artık
Allah
bağışlayan
ve
merhamet
edendir
Gizli
özel
bir
şey
konuşmanızdan
önce
sadaka
vermekten
korktunuz
da
mı
yer
ine
getirmediniz
Fakat
Allah
da
sizi
affetti
Şu
halde
namazı
kılın
zekatı
verin
Allaha
ve
Resulüne
itaat
edin
Allah
yaptıklarınızdan
haberi
olandır
Allahın
kendilerine
gazap
ettiği
bir
topluluğu
dost
edinenleri
görmedin
mi
Onlar
ne
sizdendirl
er
ne
de
onlardan
Bilerek
yalan
yere
yemin
ediyorlar
Allah
onlara
çetin
bir
azab
hazırlamıştır
Onlar
ne
kötü
işler
yapıyorlar
Yeminlerini
kalkan
yapıp
Allahın
yolundan
çevirdiler
Onlar
için
küçük
düşürücü
bir
azab
vardır
Onların
ne
mall
arı
ne
de
evlatları
kendilerinden
Allahdan
hiçbir
şey
savamaz
Onlar
ateş
halkıdır
Orada
ebedî
kalacaklardır
Allah
onların
hepsini
tekrar
dirilttiği
gün
dünyada
size
yemin
ettikleri
gibi
Ona
da
yemin
edecekler
ve
kendilerinin
bir
şey
üzerinde
b
ulunduklarını
sanacaklardır
İyi
bilin
ki
onlar
yalancıdırlar
Şeytan
onları
istilâ
etmiş
onlara
Allahı
anmayı
unutturmuştur
Onlar
şeytanın
hizbi
partisidir
İyi
bilin
ki
şeytanın
partisi
kaybedecektir
Allaha
ve
Resulüne
düşman
olanlar
var
ya
onlar
en
alçaklar
arasındadırlar
Allah
Elbette
ben
ve
elçilerim
galip
geleceğiz
diye
yazmıştır
Şüphesiz
Allah
güçlüdür
galipdir
Allaha
ve
ahiret
gününe
inanan
bir
milletin
babaları
oğulları
kardeşleri
yahut
akrabaları
da
olsa
Alla
ha
ve
Resulüne
düşman
olanlarla
dostluk
ettiğini
görmezsiniz
Onlar
o
kimselerdir
ki
Allah
kalblerine
iman
yazmış
ve
onları
kendinden
bir
ruh
ile
desteklemiştir
Onları
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlere
sokacak
orada
ebedî
kalacaklardır
Allah
onlard
an
razı
olmuş
onlar
da
Ondan
razı
olmuşlardır
İşte
onlar
Allahın
hizbi
dininin
yardımcılarıdir
İyi
bil
ki
kurtuluşa
ulaşacak
olanlar
Allahın
hizbidir
HAŞR
Medinede
inmiştir
âyetlerinde
yahudi
kabilelerinden
Nadîroğullarının
sürülm
eleri
hakkında
bilgi
verdiği
için
bu
adı
almıştır
yirmidört
âyettir
Göklerde
ve
yerde
olanların
hepsi
Allahı
tesbih
etmektedir
O
üstündür
hikmet
sahibidir
Ehl
i
kitaptan
inkar
edenleri
ilk
sürgünleri
yurtlarından
çıkaran
Odur
Siz
onları
n
çıkacaklarını
sanmamıştınız
Onlar
da
kalelerinin
kendilerini
Allahtan
koruyacağını
sanmışlardı
Ama
Allahın
azabı
onlara
beklemedikleri
yerden
geliverdi
O
yüreklerine
korku
düşürdü
öyle
ki
evlerini
hem
kendi
elleriyle
hem
de
müminlerin
elleriyle
harap
ediyorlardı
Ey
akıl
sahipleri
İbret
alın
Eğer
Allah
onlara
sürgünü
yazmamış
olsaydı
elbette
onları
dünyada
başka
şekilde
cezalandıracaktı
Ahirette
de
onlar
için
ateş
azabı
vardır
Bunun
sebebi
şudur
Onlar
Allaha
ve
Resulüne
karşı
geldi
ler
Kim
Allaha
karşı
gelirse
Allahın
azabı
şiddetlidir
Hurma
ağaçlarından
her
hangi
bir
şey
kesmeniz
veya
kökleri
üzerinde
bırakmanız
hep
Allahın
izniyle
ve
Onun
yoldan
çıkanları
cezalandırması
içindir
Allahın
onlardan
peygamberine
verdiği
ganimetlere
gelince
siz
onun
üzerine
ne
at
ne
de
deve
sürmediniz
Fakat
Allah
peygamberini
dilediği
kimselerin
üzerine
salar
Allah
her
şeye
kadirdir
Allahın
o
kent
halkından
Resulüne
verdiği
ganimetler
Allaha
Resule
ona
akrabalığı
bulunanlara
yetimlere
yoksullara
yolcuya
aittir
Ta
ki
içinizden
yalnız
zenginler
arasında
dolaşan
bir
şey
olmasın
Peygamber
size
ne
verdiyse
onu
alın
Size
neyi
yasakladıysa
ondan
sakının
ve
Allahtan
korkun
Çünkü
Allahın
azabı
şiddetlidir
Bir
de
göç
eden
fakirlere
aittir
ki
yurtlarından
ve
mallarından
çıkarılmışlardır
Allahın
lütuf
ve
rızasını
ararlar
Allaha
ve
Resulüne
yardım
ederler
İşte
doğru
olanlar
onlardır
Ve
onlardan
önce
o
yurda
yerleşen
imana
sarılanlar
kendilerine
göç
edip
gelenleri
seve
rler
ve
onlara
verilenlerden
ötürü
göğüslerinde
bir
ihtiyaç
duymazlar
Kendilerinin
ihtiyaçları
olsa
dahi
onları
öz
canlarına
tercih
ederler
Kim
nefsinin
cimriliğinden
korunursa
işte
onlar
umduklarına
erenlerdir
Onlardan
sonra
gelenler
derler
ki
Rabbimiz
bizi
ve
bizden
önce
inanan
kardeşlerimizi
bağışla
kalplerimizde
inananlara
karşı
bir
kin
bırakma
Rabbimiz
Sen
çok
şefkatli
çok
merhametlisin
Münafıkların
kitap
ehlinden
inkar
eden
dostlarına
Eğer
siz
yurdunuzdan
çıkarılırsanız
mutlak
a
biz
de
sizinle
beraber
çıkarız
sizin
aleyhinizde
kimseye
asla
uymayız
Eğer
savaşa
tutuşursanız
mutlaka
yardım
ederiz
dediklerini
görmedin
mi
Allah
onların
yalancı
olduklarına
şahitlik
eder
Andolsun
eğer
onlar
çıkarılırsalar
onlarla
beraber
ç
ıkmazlar
savaşa
tutuşmuş
olsalar
onlara
yardım
etmezler
yardım
etseler
bile
arkalarını
dönüp
kaçarlar
sonra
kendilerine
de
yardım
edilmez
Onların
kalblerinde
sizin
korkunuz
Allahın
korkusundan
fazladır
Böyledir
çünkü
onlar
anlamayan
bir
toplul
uktur
Onlar
toplu
olarak
sizinle
savaşamazlar
ancak
müstahkem
şehirlerde
yahut
duvarların
ardından
sizinle
savaşmak
isterler
Kendi
aralarındaki
çekişmeleri
şiddetlidir
Sen
onları
toplu
sanırsın
oysa
onların
kalbleri
dağınıktır
Böyledir
çünkü
onlar
aklını
kullanmayan
bir
topluluktur
Bu
yahudilerin
durumu
kendilerinden
az
önce
işlerinin
günahını
tatmış
olan
ahirette
de
kendileri
için
acı
bir
azab
bulunan
kimselerin
Bedirde
cezalarını
bulan
putperestlerin
durumu
gibidir
Yahudile
ri
kandıran
münafıkların
durumu
da
tıpkı
şeytanın
durumuna
benzer
ki
insana
İnkâr
et
dedi
insan
inkar
edince
de
Ben
senden
uzağım
ben
âlemlerin
Rabbi
Allahtan
korkarım
dedi
Nihayet
ikisinin
sonu
ebedi
olarak
ateşte
oldu
Zalimlerin
ceza
sı
budur
Ey
inananlar
Allahtan
korkun
ve
kişi
yarın
için
ne
yapıp
gönderdiğine
baksın
Allahtan
korkun
çünkü
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Allahı
unutup
da
Allahın
da
kendilerini
unutturduğu
kimseler
gibi
olmayın
onlar
yoldan
çıkan
kimselerdir
Cehennem
ehli
ile
cennet
ehli
bir
olmaz
Cennet
ehli
kurtularak
isteklerine
erişenlerdir
Biz
bu
Kurânı
bir
dağa
indirseydik
Allahın
korkusundan
onu
baş
eğmiş
parça
parça
olmuş
görürdün
Bu
misalleri
düşünsünler
diye
insanlara
veriyoruz
O
öyle
Allahtır
ki
Ondan
başka
tanrı
yoktur
Görülmeyeni
ve
görüleni
bilendir
O
esirgeyen
bağışlayandır
O
öyle
bir
Allahtır
ki
kendisinden
başka
hiçbir
tanrı
yoktur
O
mâlik
ve
sahiptir
münezzehtir
selâmet
verendir
emniyete
kavuşturandır
gözetip
koruyandır
üstündür
istediğini
zorla
yaptıran
büyüklükte
eşi
olmayandır
Allah
puta
tapanların
ortak
koştukları
şeylerden
münezzehtir
O
yaratan
var
eden
varlıklara
şekil
veren
Allahtır
En
güzel
isimler
Onundur
Göklerde
ve
yerde
olanlar
Onun
şânını
yüceltmektedirler
O
gâlib
olan
her
şeyi
hikmeti
uyarınca
yapandır
MÜMTEHİNE
Adını
âyette
geçen
imtehınû
kelimesinden
alan
bu
sûde
Medinede
inmiştir
âyettir
Ey
inananlar
Benim
de
düşmanım
sizin
de
d
üşmanınız
olan
kimseleri
dost
edinmeyin
Onlar
size
gelen
gerçeği
inkar
ettikleri
Rabbiniz
Allaha
inandığınızdan
dolayı
Resulü
ve
sizi
yurdunuzdan
sürüp
çıkardıkları
halde
siz
onlara
sevgi
ulaştırıyorsunuz
Eğer
benim
yolumda
savaşmak
ve
benim
rızamı
k
azanmak
için
çıktınızsa
içinizde
onlara
sevgi
mi
gizliyorsunuz
Oysa
ben
sizin
gizlediğiniz
ve
açığa
vurduğunuz
her
şeyi
bilirim
Sizden
kim
bunu
yaparsa
doğru
yoldan
sapmış
olur
Şayet
onlar
sizi
ele
geçirirlerse
size
düşman
kesilecekler
size
ellerin
i
ve
dillerini
kötülükle
uzatacaklardır
Zaten
inkar
edivermenizi
istemektedirler
Kıyamet
günü
yakınlarınız
ve
çocuklarınız
size
fayda
vermezler
Çünkü
Allah
aranızı
ayırır
Allah
yaptıklarınızı
görendir
İbrahimde
ve
onunla
beraber
bulunanlarda
si
zin
için
güzel
bir
misal
vardır
onlar
kavimlerine
demişlerdi
ki
Biz
sizden
ve
sizin
Allahtan
başka
taptıklarınızdan
uzağız
Sizi
tanımıyoruz
Siz
bir
tek
Allaha
inanıncaya
kadar
sizinle
bizim
aramızda
sürekli
bir
düşmanlık
ve
nefret
belirmiştir
Yaln
ız
İbrahimin
babasına
Senin
için
mağfiret
dileyeceğim
fakat
senin
için
Allahtan
gelecek
hiçbir
şeyi
önlemeye
gücüm
yetmez
demesi
hariç
Rabbimiz
Yalnız
sana
dayandık
sana
yöneldik
Dönüşümüz
de
ancak
sanadır
Rabbimiz
Bizi
inkar
edenler
i
çin
bir
fitne
kılma
onlara
mağlub
etme
bizi
bağışla
Ey
Rabbimiz
Yegane
gâlib
ve
hikmet
sahibi
ancak
sensin
Andolsun
onlarda
sizin
için
Allahı
ve
ahiret
gününü
arzulayanlara
güzel
bir
örnek
vardır
Kim
yüz
çevirirse
şüphesiz
Allah
zengindir
hamde
layık
olandır
Olur
ki
Allah
sizinle
düşmanlarınız
arasında
yakında
bir
dostluk
meydana
getirir
Allah
gücü
yetendir
Allah
çok
bağışlayan
çok
merhamet
edendir
Allah
sizi
din
hakkında
sizinle
savaşmayan
ve
sizi
yurtlarınızdan
çıkarmayan
kims
elere
iyilik
etmekten
onlara
adaletli
davranmaktan
men
etmez
Çünkü
Allah
adalet
yapanları
sever
Allah
sizi
ancak
sizinle
din
hakkında
savaşan
sizi
yurtlarınızdan
çıkaran
ve
çıkarılmanız
için
yardım
eden
kimselere
dost
olmaktan
men
eder
Kim
onlarla
dost
olursa
işte
zalimler
onlardır
Ey
iman
edenler
Mümin
kadınlar
hicret
ederek
size
geldiği
zaman
onları
imtihan
edin
Allah
onların
imanlarını
daha
iyi
bilir
Eğer
siz
de
onların
inanmış
kadınlar
olduğunu
öğrenirseniz
onları
kâfirlere
geri
döndür
meyin
Bunlar
onlara
helal
değildir
Onlar
da
bunlara
helal
olmazlar
Onların
kocalarının
sarfettiklerini
mehirleri
geri
verin
Mehirlerini
kendilerine
verdiğiniz
zaman
onlarla
evlenmenizde
size
bir
günah
yoktur
Kâfir
kadınları
nikâhınızda
tutmayın
s
arfettiğinizi
isteyin
Onlar
da
sarfettiklerini
istesinler
Allahın
hükmü
budur
Aranızda
O
hükmeder
Allah
bilendir
hikmet
sahibidir
Eğer
eşlerinizden
biri
sizden
kâfirlere
kaçar
da
siz
de
savaşta
galip
durumda
olursanız
eşleri
gitmiş
olanlara
g
animetten
harcadıkları
kadar
verin
İnandığınız
Allaha
karşı
gelmekten
sakının
Ey
Peygamber
İnanmış
kadınlar
sana
gelip
Allaha
hiçbir
şeyi
ortak
koşmamaları
hırsızlık
etmemeleri
zina
etmemeleri
çocuklarını
öldürmemeleri
elleri
ile
ayakları
ara
sında
bir
iftira
uydurup
getirmemeleri
iyi
bir
işte
sana
karşı
gelmemeleri
hususunda
sana
beyat
ederlerse
onların
beyatlarını
al
ve
onlar
için
Allahtan
mağfiret
dile
Şüphesiz
Allah
çok
bağışlayan
çok
merhamet
edendir
Ey
inananlar
Allahın
gaza
b
ettiği
kimselerle
dostluk
etmeyin
Kâfirler
mezarlık
halkından
nasıl
ümidi
kesmişse
onlar
da
ahiretten
öyle
ümidi
kesmişlerdi
SAF
Adını
müminlerin
saf
tutarak
Allah
yolunda
savaştıklarını
bildiren
âyetinden
almıştır
Medinede
inmiştir
ondört
âyettir
Göklerdekilerin
ve
yerdekilerin
hepsi
Allahı
tesbih
eder
O
üstündür
hikmet
sahibidir
Ey
iman
edenler
Yapmayacağınız
şeyi
niçin
söylüyorsunuz
Yapmayacağınızı
söylemeniz
Allah
yanında
şiddetli
bir
buğza
sebeb
olur
Allah
kendi
yolunda
kenetlenmiş
bir
duvar
gibi
saf
bağlayarak
savaşanları
sever
Bir
zaman
Musa
kavmine
Ey
kavmim
Benim
Allahın
size
gönderdiği
elçisi
olduğumu
bildiğiniz
halde
niçin
beni
incitiyorsunuz
demişti
Onlar
eğrilince
Allah
da
kalblerini
eğriltti
Allah
fasıkları
doğru
yola
iletmez
Meryem
oğlu
İsa
da
Ey
İsrailoğulları
ben
size
Allahın
elçisiyim
benden
önce
gelen
Tevratı
doğrulayıcı
ve
benden
sonra
gelecek
Ahmed
adında
bir
peygamberi
müjdeleyici
olarak
geldim
demişti
Fakat
onl
ara
apaçık
delillerle
gelince
Bu
apaçık
bir
büyüdür
dediler
İslâma
davet
olunduğu
halde
Allah
üzerine
yalan
uydurandan
daha
zalim
kim
olabilir
Allah
zalim
toplumu
doğru
yola
iletmez
Ağızlarıyla
Allahın
nurunu
söndürmek
istiyorlar
Halbuki
kâ
firler
hoş
görmese
de
Allah
nurunu
tamamlayacaktır
O
Resulünü
hidayet
ve
hak
dinle
gönderdi
ki
müşrikler
istemese
de
onu
bütün
dinlerin
üstüne
çıkarsın
Ey
İman
edenler
Sizi
acı
bir
azabdan
kurtaracak
ticareti
size
göstereyim
mi
Allaha
ve
Resulüne
inanırsınız
mallarınızla
ve
canlarınızla
Allah
yolunda
savaşırsınız
Eğer
bilirseniz
sizin
için
en
iyisi
budur
Eğer
böyle
yaparsanız
Allah
sizin
günahlarınızı
bağışlar
ve
sizi
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlere
Adn
cennetlerinde
hoş
ye
rlere
koyar
İşte
büyük
kurtuluş
budur
Seveceğiniz
bir
şey
daha
var
Allahtan
yardım
ve
yakın
bir
fetih
Müminleri
müjdele
Ey
inananlar
Allahın
yardımcıları
olun
Nitekim
Meryem
oğlu
İsa
da
havarilere
Allaha
giden
yolda
benim
yardımcıları
m
kimdir
demişti
Havariler
Allah
yolunun
yardımcıları
biziz
dediler
İsrail
oğullarından
bir
zümre
inandı
bir
zümre
inkar
etti
Biz
de
inananları
düşmanlarına
karşı
destekledik
onlar
üstün
geldiler
CUMUA
Adını
âyetinde
geçen
cuma
kelimesinden
alır
Medinede
inmiştir
onbir
âyettir
Göklerde
ve
yerde
olanların
hepsi
padişah
mukaddes
azîz
ve
hakîm
olan
Allahı
tesbih
etmektedir
Odur
ki
ümmiler
içinde
kendilerinden
olan
ve
onlara
Allahın
âyetlerini
okuyan
onları
temizleyen
onlara
kitap
ve
hikmeti
öğreten
bir
Peygamber
gönderdi
Oysa
onlar
önceden
apaçık
bir
sapıklık
içinde
idiler
Henüz
onlara
katılmamış
bulunan
diğer
insanlara
da
o
Peygamberi
göndermiştir
O
çok
güçlüdür
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Bu
Allahın
lütfudur
Allah
büyük
lütuf
sahibidir
Kendilerine
Tevrat
yükletilip
de
sonra
onu
taşımayanların
durumu
kitaplar
taşıyan
eşeğin
durumu
gibidir
Allahın
âyetlerini
yalanlayanların
durumu
ne
kötüdür
Allah
zalim
toplumu
doğru
yola
iletmez
De
ki
Ey
Yahudi
olanlar
Eğer
insanlar
arasında
yalnız
sizin
Allahın
dostları
olduğunuzu
sanıyorsanız
o
halde
ölümü
temenni
edin
doğru
iseniz
Ama
onlar
ellerinin
yapıp
öne
sürdüğü
işler
yüzünden
ölümü
asla
temenni
etmezler
Allah
zaliml
eri
bilir
De
ki
Sizin
kendisinden
kaçtığınız
ölüm
muhakkak
sizi
bulacaktır
Sonra
görünmeyeni
ve
görüneni
bilene
döndürüleceksiniz
O
size
bütün
yaptıklarınızı
haber
verecektir
Ey
inananlar
Cuma
günü
namaz
için
çağrıldığınız
zaman
Allah
ı
anmaya
koşun
alışverişi
bırakın
Eğer
bilirseniz
bu
sizin
için
daha
hayırlıdır
Namaz
kılındıktan
sonra
yeryüzüne
dağılın
ve
Allahın
lütfundan
nasibinizi
arayın
Allahı
çok
anın
ki
kurtuluşa
eresiniz
Bir
ticaret
ve
eğlence
gördükleri
zama
n
hemen
dağılıp
ona
gittiler
ve
seni
ayakta
bıraktılar
De
ki
Allahın
yanında
bulunan
eğlenceden
ve
ticaretten
de
hayırlıdır
Allah
rızık
verenlerin
en
hayırlısıdır
MÜNAFİKUN
Medinede
inmiştir
onbir
âyettir
Münafıkların
davranışlarınd
an
söz
ettiği
için
bu
adı
almıştır
Münafıklar
sana
geldikleri
vakit
Şahitlik
ederiz
ki
sen
muhakkak
Allahın
elçisisin
derler
Senin
mutlaka
kendisinin
elçisi
olduğunu
Allah
bilir
ve
Allah
münafıkların
yalancı
olduklarına
şahitlik
eder
Yeminler
ini
kalkan
yapıp
insanları
Allahın
yolundan
çevirdiler
Onların
yaptıkları
ne
kötüdür
Bunun
sebebi
şudur
Onlar
inandılar
sonra
inkar
ettiler
bu
yüzden
kalblerinin
üzeri
mühürlendi
Artık
onlar
anlamazlar
Onları
gördüğün
zaman
kalıpları
hoşuna
gider
konuşurlarsa
sözlerini
dinlersin
Onlar
sanki
dayanmış
keresteler
gibidirler
Her
gürültüyü
kendi
aleyhlerine
sanırlar
Onlar
düşmandır
onlardan
sakın
Allah
onları
kahretsin
Nasıl
olup
da
döndürülüyorlar
Onlara
Gelin
Allahın
Resulü
sizin
için
mağfiret
dilesin
denildiği
zaman
başlarını
çevirirler
ve
onların
büyüklük
taslayarak
yüz
çevirdiklerini
görürsün
Onlara
mağfiret
dilesen
de
dilemesen
de
onlar
için
birdir
Allah
onları
bağışlamayacaktır
Çünkü
Allah
yoldan
çıkmış
bir
toplumu
yola
iletmez
Onlar
öyle
kimselerdir
ki
Allahın
elçisinin
yanında
bulunanları
beslemeyin
ki
dağılıp
gitsinler
diyorlar
Oysa
göklerin
ve
yerin
hazineleri
Allahındır
fakat
münafıklar
anlamazlar
Diyorlar
ki
Andolsun
eğer
Medineye
dönersek
daha
üstün
olan
daha
alçak
olanı
oradan
mutlaka
çıkaracaktır
Üstünlük
ancak
Allaha
Onun
elçisine
ve
müminlere
mahsustur
Fakat
münafıklar
bilmezler
Ey
İnananlar
Mallarınız
ve
çocuklarınız
sizi
Allahı
anmaktan
alıkoymasın
Kim
bunu
yaparsa
işt
e
onlar
ziyana
uğrayanlardır
Birinize
ölüm
gelip
de
Rabbim
beni
yakın
bir
süreye
kadar
erteleseydin
de
sadaka
verip
iyilerden
olsaydım
demesinden
önce
size
verdiğimiz
rızıktan
Allah
için
harcayın
Allah
süresi
geldiği
zaman
hiç
bir
canı
ert
elemez
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
TEĞABUN
Medinede
inmiştir
onsekiz
âyettir
Adını
dokuzuncu
âyette
geçen
ve
aldanma
kâr
zarar
manasına
gelen
teğâbün
kelimesinden
alır
Göklerde
ve
yerde
ne
varsa
hepsi
Allahı
tesbih
eder
Mül
k
Onundur
hamd
Onadır
Her
şeye
gücü
yeten
Odur
Sizi
O
yarattı
Kiminiz
kâfirdir
kiminiz
mümin
Allah
yaptıklarınızı
görmektedir
Zira
gökleri
ve
yeri
hak
ile
yarattı
Sizi
şekillendirdi
ve
şekillerinizi
de
güzel
yaptı
Dönüş
ancak
Onadır
Göklerde
ve
yerde
olanları
gizlediğiniz
ve
açığa
vurduğunuz
şeyleri
bilir
Allah
göğüslerin
özünü
bilir
Önceden
inkâr
edenlerin
haberi
size
gelmedi
mi
Onlar
işlerinin
vebalini
tattılar
ve
onlar
için
acı
bir
azap
vardır
Böyledir
çünkü
onlara
p
eygamberleri
açık
deliller
getirirlerdi
fakat
onlar
Bir
insan
mı
bize
yol
gösterecek
dediler
ve
yüz
çevirdiler
Allah
da
muhtaç
olmadığını
gösterdi
Allah
zengindir
övülmeye
lâyıktır
İnkâr
edenler
katiyyen
diriltilmeyeceklerini
sandılar
De
ki
Hayır
Rabbim
hakkı
için
mutlaka
diriltileceksiniz
sonra
yaptıklarınız
size
haber
verilecektir
Bu
Allaha
göre
kolaydır
Artık
Allaha
Resulüne
ve
indirdiğimiz
nura
Kurâna
inanın
Allah
yaptıklarınızdan
haberdardır
Toplanma
günü
için
sizi
topladığı
zaman
var
ya
işte
o
gün
kimin
aldandığının
açığa
çıkacağı
aldanma
günüdür
Kim
Allaha
inanır
ve
yararlı
iş
yaparsa
Allah
onun
kötülüklerini
örter
ve
onu
içinde
ebedi
kalacakları
altlarından
ırmaklar
akan
cennetlere
sokar
İşte
büyük
kurtul
uş
budur
İnkâr
eden
ve
âyetlerimizi
yalanlayanlara
gelince
işte
onlar
cehennem
ehlidirler
Orada
ebedi
kalacaklardır
Ne
kötü
gidilecek
yerdir
orası
Allahın
izni
olmayınca
hiç
bir
musibet
isabet
etmez
Kim
Allaha
inanırsa
Allah
onun
kalbini
d
oğruya
götürür
Allah
her
şeyi
bilendir
Allaha
itaat
edin
Peygambere
de
itaat
edin
Yüz
çevirirseniz
bilin
ki
elçimize
düşen
apaçık
bir
duyurmadır
Allah
ki
Ondan
başka
tanrı
yoktur
Müminler
Allaha
dayansınlar
Ey
iman
edenler
Eşlerini
zden
ve
çocuklarınızdan
size
düşman
olanlar
da
vardır
Onlardan
sakının
Ama
affeder
kusurlarını
başlarına
kakmaz
hoş
görür
ve
bağışlarsanız
bilin
ki
Allah
çok
bağışlayan
çok
merhamet
edendir
Doğrusu
mallarınız
ve
çocuklarınız
sizin
için
bir
imtiha
ndır
Büyük
mükafat
ise
Allahın
yanındadır
O
halde
gücünüzün
yettiği
kadar
Allahtan
korkun
dinleyin
itaat
edin
kendi
iyiliğinize
olarak
harcayın
Kim
nefsinin
cimriliğinden
korunursa
işte
onlar
kurtuluşa
erenlerdir
Eğer
Allaha
güzel
bir
bor
ç
verirseniz
Allah
onu
sizin
için
kat
kat
yapar
ve
sizi
bağışlar
Allah
çok
mükafat
verendir
halimdir
Görünmeyeni
ve
görüneni
bilendir
Üstündür
hikmet
sahibidir
TALAK
Talâk
boşama
anlamına
gelir
Sûre
boşama
konusunu
ihtiva
ettiği
için
bu
ismi
almıştır
Medinede
inmiştir
oniki
âyettir
Ey
Peygamber
Kadınları
boşamak
istediğiniz
zaman
onları
iddetleri
içinde
boşayın
ve
iddeti
de
sayın
Rabbiniz
Allahtan
korkun
Apaçık
bir
hayasızlık
yapmaları
hali
bir
yana
onları
evlerinden
çık
armayın
kendileri
de
çıkmasınlar
Bunlar
Allahın
sınırlarıdır
Kim
Allahın
sınırlarını
aşarsa
şüphesiz
kendine
zulmetmiş
olur
Bilmezsin
olur
ki
Allah
bundan
sonra
bir
durum
ortaya
çıkarıverir
Sürelerinin
sonuna
vardıklarında
onları
güzelce
tutun
yahut
güzellikle
onlardan
ayrılın
İçinizden
adalet
sahibi
iki
kişiyi
şahit
tutun
Şahidliği
Allah
için
yapın
İşte
Allaha
ve
son
güne
inanan
kimseye
öğütlenen
budur
Kim
Allahtan
korkarsa
Allah
ona
bir
çıkış
yolu
yaratır
Ve
onu
ummadığı
yerden
rız
ıklandırır
Kim
Allaha
güvenirse
O
ona
yeter
Allah
emrini
yerine
getirendir
Allah
her
şey
için
bir
ölçü
koymuştur
Kadınlarınız
içinden
âdetten
kesilmiş
olanlarla
henüz
âdetini
görmemiş
bulunanlardan
eğer
şüphe
ederseniz
iddetlerinin
nasıl
olacağ
ında
tereddüt
ederseniz
onların
bekleme
süresi
üç
aydır
Gebe
olanların
bekleme
süresi
ise
yüklerini
bırakmaları
doğum
yapmalarıdır
Kim
Allahtan
korkarsa
Allah
ona
işinde
bir
kolaylık
verir
Bu
Allahın
size
indirdiği
buyruğudur
Kim
Allahtan
k
orkarsa
Allah
onun
kötülüklerini
örter
ve
onun
mükafatını
büyütür
O
kadınları
gücünüz
ölçüsünde
oturduğunuz
yerin
bir
bölümünde
oturtun
ve
onları
sıkıştırmak
için
kendilerine
zarar
vermeye
kalkışmayın
Şayet
gebe
iseler
yüklerini
bırakıncaya
kadar
on
ları
besleyin
Sonra
sizin
için
emzirirlerse
ücretlerini
verin
ve
aranızda
güzellikle
konuşup
danışın
Güçlük
çekerseniz
çocuğu
başka
bir
kadın
emzirecektir
Eli
geniş
olan
genişliğine
göre
nafaka
versin
Rızkı
kısılmış
bulunan
da
Allahın
kendisine
verdiğinden
versin
Allah
bir
kişiye
ne
vermişse
ancak
onu
teklif
eder
Allah
bir
güçlükten
sonra
bir
kolaylık
yaratacaktır
Nice
kent
var
ki
Rablerinin
ve
Onun
elçilerinin
emrine
başkaldırdı
biz
de
onları
çetin
bir
hesaba
çektik
ve
onlara
görülmemiş
şe
kilde
azab
ettik
İşlerinin
vebalini
tattılar
İşlerinin
sonucu
tam
bir
hüsran
olmuştur
Allah
onlara
şiddetli
bir
azap
hazırlamıştır
O
halde
ey
inanan
akl
ı
selim
sahipleri
Allahtan
korkun
Allah
size
bir
uyarıcı
gönderdi
Size
Allahın
açık
açık
âyetlerini
okuyan
bir
elçi
gönderdi
ki
inanıp
faydalı
işler
yapanları
karanlıklardan
aydınlığa
çıkarsın
Kim
Allaha
inanır
ve
yararlı
iş
yaparsa
Allah
onu
altlarından
ırmaklar
akan
içinde
ebedi
kalacakları
cennetlere
sokar
Allah
ona
gerçekte
n
ne
güzel
rızık
vermiştir
Allah
Odur
ki
yedi
göğü
ve
yerden
de
onlar
kadarını
yarattı
Emir
bunlar
arasında
iner
ki
Allahın
her
şeye
kâdir
olduğunu
ve
Allahın
bilgisinin
her
şeyi
kuşattığını
bilesiniz
TAHRİM
Adını
Hz
Peygamberin
bazı
yiye
cekleri
kendisine
yasakladığını
anlatan
birinci
âyetten
alır
Medinede
nâzil
olmuştur
oniki
âyettir
Ey
Peygamber
Eşlerinin
rızasını
arayarak
Allahın
sana
helâl
kıldığı
şeyi
niçin
sen
kendine
haram
ediyorsun
Allah
çok
bağışlayan
çok
esirgeyend
ir
Allah
size
yeminlerinizi
çözmeyi
meşrû
kılmıştır
Allah
sizin
sahibinizdir
O
bilendir
hikmetle
yönetendir
Peygamber
eşlerinden
birine
gizlice
bir
söz
söylemişti
Fakat
eşi
o
sözü
başkalarına
haber
verip
Allah
da
bunu
Peygambere
açıklayınca
Peygamber
eşine
bir
kısmını
bildirmiş
bir
kısmından
da
vazgeçmişti
Peygamber
bunu
ona
haber
verince
eşi
Bunu
sana
kim
söyledi
dedi
Peygamber
Bilen
her
şeyden
haberi
olan
Allah
bana
söyledi
dedi
Eğer
ikiniz
de
Allaha
tevbe
ederseniz
ne
iyi
çünkü
kalpleriniz
eğildi
Ve
eğer
Peygambere
karşı
birbirinize
arka
olursanız
bilin
ki
onun
dostu
ve
yardımcısı
Allah
Cibrîl
ve
müminlerin
iyileridir
Bunun
ardından
melekler
de
ona
arkadır
Eğer
o
sizi
boşarsa
belki
de
Rabbi
ona
sizden
daha
hayı
rlı
kendisini
Allaha
teslim
eden
inanan
gönülden
itaat
eden
tevbe
eden
oruç
tutan
dul
ve
bakire
eşler
verir
Ey
inananlar
Kendinizi
ve
ailenizi
bir
ateşten
koruyun
ki
onun
yakıtı
insanlar
ve
taşlardır
Onun
başında
gayet
katı
şiddetli
Allahın
kendilerine
buyurduğuna
karşı
gelmeyen
ve
emredildikleri
şeyi
yapan
melekler
vardır
İnkâr
edenlere
Ey
kâfirler
Bugün
özür
dilemeyin
Siz
ancak
işlediklerinizin
cezasını
çekeceksiniz
denilir
Ey
iman
edenler
Samimi
bir
tevbe
ile
Allaha
dön
ün
Umulur
ki
Rabbiniz
sizin
kötülüklerinizi
örter
Peygamberi
ve
onunla
birlikte
iman
edenleri
utandırmayacağı
günde
Allah
sizi
içlerinden
ırmaklar
akan
cennetlere
sokar
Çünkü
onların
nurları
önlerinde
ve
yanlarında
koşar
da
Ey
Rabbimiz
Nurumuzu
ta
mamla
bizi
bağışla
çünkü
sen
her
şeye
kâdirsin
derler
Ey
Peygamber
Kâfirler
ve
münafıklarla
savaş
onlara
karşı
sert
davran
Onların
varacağı
yer
cehennemdir
O
gidilecek
yer
ne
de
kötüdür
Allah
inkâr
edenlere
Nuhun
karısı
ile
Lutun
karı
sını
misal
verdi
Bu
ikisi
kullarımızdan
iki
salih
kulun
nikahı
altında
idiler
onlara
hıyanet
ettiler
Kocaları
Allahtan
hiçbir
şeyi
onlardan
savamadı
Onlara
Haydi
girenlerle
birlikte
siz
de
ateşe
girin
denildi
Allah
inananlara
da
Fira
vunun
karısını
örnek
gösterdi
O
şöyle
demişti
Rabbim
Bana
yanında
cennetin
içinde
bir
ev
yap
beni
Firavundan
ve
onun
kötü
işinden
kurtar
Ve
beni
şu
zalim
toplumdan
kurtar
Irzını
korumuş
olan
İmrân
kızı
Meryemi
de
Allah
örnek
gösterdi
Biz
ona
ruhumuzdan
üfledik
ve
Rabbinin
sözlerini
ve
kitaplarını
tasdik
etti
O
gönülden
itaat
edenlerdendi
MÜLK
Mekkede
nâzil
olmuştur
otuz
âyettir
Adını
birinci
âyetinde
geçen
el
mülk
kelimesinden
almıştır
Ayrıca
Tebâreke
Münciye
Mücâde
le
Mânia
Vâkiye
adları
ile
de
anılır
Bu
sûreyi
her
gece
okuyanın
pek
büyük
sevaba
nâil
olacağına
ve
sûrenin
faziletlerine
dair
hadisler
vardır
Mutlak
hükümranlık
elinde
bulunan
Allah
yüceler
yücesidir
ve
Onun
her
şeye
gücü
yeter
O
hanginiz
in
daha
güzel
iş
yapacağınızı
denemek
için
ölümü
ve
hayatı
yarattı
O
üstündür
bağışlayandır
O
yedi
göğü
birbiri
üzerine
yarattı
Rahmânın
yaratmasında
bir
aykırılık
uygunsuzluk
görmezsin
Gözünü
döndür
de
bak
bir
bozukluk
görüyor
musun
Sonr
a
gözünü
tekrar
tekrar
döndür
bak
Göz
aradığı
bozukluğu
bulmaktan
âciz
ve
bitkin
halde
sana
dönecektir
Andolsun
biz
en
yakın
göğü
kandillerle
donattık
ve
onları
şeytanlar
için
taşlamalar
yaptık
Ve
onlar
için
alevli
ateş
azabını
hazırladık
Rablerini
inkâr
edenler
için
cehennem
azabı
vardır
Ne
kötü
gidilecek
yerdir
o
Oraya
atıldıklarında
onun
kaynarken
çıkardığı
uğultuyu
işitirler
Az
daha
öfkeden
çatlayacak
Her
ne
zaman
oraya
bir
topluluk
atılsa
onun
bekçileri
onlara
Size
korkutu
cu
bir
peygamber
gelmemiş
miydi
diye
sorarlar
Derler
Evet
bize
uyarıcı
geldi
ama
biz
yalanladık
ve
Allah
hiçbir
şey
indirmedi
siz
ancak
büyük
bir
sapıklık
içindesiniz
dedik
Ve
derler
ki
Eğer
biz
dinleseydik
yahut
düşünüp
anlasaydık
şu
ç
ılgın
ateşin
halkı
arasında
bulunmazdık
Böylece
günahlarını
itiraf
ederler
Artık
o
çılgın
ateş
halkı
Allahın
rahmetinden
uzak
olsunlar
Fakat
daha
görmeden
Rablerinden
korkanlar
var
ya
işte
onlar
için
bağışlanma
ve
büyük
bir
mükâfat
vardır
Sözünüzü
ister
gizleyin
ister
açığa
vurun
bilin
ki
O
göğüslerin
özünü
bilir
Hiç
yaratan
bilmez
mi
O
en
ince
işleri
görüp
bilmektedir
ve
her
şeyden
haberdardır
O
size
yeri
boyun
eğer
kıldı
Haydi
onun
omuzlarında
dağlarında
tepelerin
de
yürüyün
ve
Allahın
rızkından
yeyin
Dönüş
ancak
Onadır
Gökte
olanın
sizi
yere
batırıvermeyeceğinden
emin
misiniz
O
zaman
yer
sarsıldıkça
sarsılır
Yoksa
siz
gökte
olanın
üzerinize
taş
yağdıran
bir
kasırga
göndermeyeceğinden
emin
misiniz
Tehdidim
nasılmış
bileceksiniz
Andolsun
onlardan
öncekiler
de
yalanladılar
Ama
beni
inkâr
nasıl
oldu
Üstlerinde
kanatlarını
açıp
yumarak
uçan
kuşları
görmüyorlar
mı
Onları
Rahmândan
başkası
tutmuyor
Doğrusu
O
her
şeyi
görmektedir
Rahmâ
n
olan
Allaha
karşı
şu
size
yardım
edecek
askerleriniz
hani
kimlerdir
İnkârcılar
ancak
derin
bir
gaflet
içinde
bulunmaktadırlar
Allah
size
verdiği
rızkı
kesiverse
size
rızık
verecek
olabilen
kimdir
Hayır
onlar
azgınlık
ve
nefrette
direnip
durmak
tadırlar
Şimdi
yüz
üstü
kapanarak
yürüyen
mi
doğru
gider
yoksa
dosdoğru
yolda
yürüyen
mi
De
ki
Sizi
yaratan
size
kulaklar
gözler
ve
gönüller
veren
Odur
Ne
kadar
az
şükrediyorsunuz
De
ki
Sizi
yerden
üreten
Odur
ve
Ona
toplanıp
götü
rüleceksiniz
Onlar
Doğru
iseniz
bu
tehdit
ne
zaman
olacak
diyorlar
De
ki
Ona
ait
bilgi
Allahın
yanındadır
Ben
ancak
apaçık
bir
uyarıcıyım
Onu
yakın
görünce
inkâr
edenlerin
yüzleri
kötüleşti
Ve
İşte
çağırıp
durduğunuz
şey
budur
dendi
De
ki
Baksanıza
eğer
Allah
beni
ve
benimle
beraber
olanları
öldürse
yahut
bize
merhamet
etse
kâfirleri
acı
bir
azabdan
kim
kurtarabilir
De
ki
O
çok
merhametlidir
Ona
inanmış
Ona
dayanmışızdır
Yakında
kimin
apaçık
bir
sapık
lık
içinde
olduğunu
bileceksiniz
De
ki
Baksanıza
eğer
suyunuz
çekilse
size
kim
bir
akarsu
getirebilir
KALEM
Mekkede
nâzil
olmuştur
elliiki
âyettir
Nûn
sûresi
diye
de
anılır
Adını
ilk
âyetindeki
kalem
kelimesinden
alır
Nûn
Kaleme
ve
yazdıklarına
andolsun
Sen
Rabbinin
nimetiyle
mecnun
değilsin
Kuşkusuz
senin
için
tükenmez
bir
ecir
var
Sen
elbette
yüce
bir
ahlak
üzeresin
Sen
de
göreceksin
onlar
da
görecek
Hanginizde
imiş
o
fitne
ve
cinnet
Doğrus
u
Rabbin
yolundan
sapanı
en
iyi
bilendir
Hidayete
ereni
de
en
iyi
bilen
Odur
O
halde
yalanlayıcılara
itaat
etme
Onlar
istediler
ki
yumuşak
davranasın
da
onlar
da
sana
yumuşak
davransınlar
Şunların
hiçbirine
boyun
eğme
Yemin
edip
duran
aşağılık
Daima
kusur
arayıp
kınayan
hep
lâf
götürüp
getiren
Hayra
engel
olan
saldırgan
günahkâr
Kaba
ve
haşin
sonra
da
kötülükle
damgalı
Mal
ve
oğulları
var
diye
böyle
davranır
Kendisine
âyetlerimiz
okunduğunda
Eskiler
in
masalları
der
Yakında
biz
onu
hortumunun
burnunun
üzerinden
damgalayacağız
Biz
onlara
da
belâ
verdik
bahçe
sahiplerine
verdiğimiz
gibi
Hani
onlar
sabah
olunca
bahçeyi
mutlaka
devşireceklerine
yemin
etmişlerdi
İstisna
da
etmiyorlar
dı
inşaallah
demiyorlardı
Fakat
onlar
uyurken
dolaşıcı
bir
belâ
onu
sardı
da
Bahçe
simsiyah
kesiliverdi
Derken
sabahleyin
birbirlerine
seslendiler
Haydi
devşirecekseniz
erkenden
ekininize
gidin
diye
Derken
fırladılar
a
ralarında
fısıldaşıyorlardı
Sakın
bugün
hiçbir
yoksul
bahçeye
girip
yanınıza
sokulmasın
diyorlardı
Zanlarınca
yoksulları
engellemeye
güçleri
yeterek
erkenden
gittiler
Fakat
bahçeyi
gördüklerinde
Biz
herhalde
yanlış
gelmişiz
dediler
Yok
biz
mahrum
edilmişiz
dediler
İçlerinde
en
makul
olanı
şöyle
dedi
Ben
size
Rabbinizi
tesbih
etsenize
dememiş
miydim
Rabbimizi
tesbih
ederiz
doğrusu
biz
zalimler
imişiz
dediler
Ardından
suçu
birbirlerine
yüklemeye
başladılar
Yazıklar
olsun
bize
dediler
biz
azgınlarmışız
Ola
ki
Rabbimiz
bize
onun
yerine
daha
hayırlısını
verir
Biz
Rabbimize
yönelir
ondan
umarız
İşte
azap
böyledir
Elbette
ahiret
azabı
daha
büyüktür
Fakat
bilselerdi
Kuşkus
uz
korunanlar
için
de
Rableri
katında
nimetleri
bol
bahçeler
vardır
Öyle
ya
teslimiyet
gösterenleri
suçlular
gibi
tutar
mıyız
hiç
Neyiniz
var
nasıl
hüküm
veriyorsunuz
Yoksa
size
ait
bir
kitap
var
da
onda
mı
okuyorsunuz
O
kitapta
beğendiğiniz
her
şey
sizindir
diye
mi
yazılı
Yoksa
ne
hükmederseniz
mutlaka
sizindir
diye
sizin
lehinize
olarak
tarafımızdan
verilmiş
kıyamet
gününe
kadar
geçerli
kesin
sözler
mi
var
Sor
bakalım
onlara
içlerinden
ona
kefil
hangisi
Yoksa
ortakları
mı
var
onların
Doğru
iseler
ortaklarını
getirsinler
O
gün
işler
zorlaşır
ve
secdeye
davet
edilirler
Fakat
güç
yetiremezler
Gözleri
düşük
bir
halde
kendilerini
bir
zillet
kaplar
Oysa
onlar
sapasağlam
iken
de
secdeye
davet
edi
liyorlardı
Bu
sözü
yalanlayanı
bana
bırak
Onları
bilmedikleri
yönden
derece
derece
azaba
yaklaştıracağız
Onlara
mühlet
veriyorum
Doğrusu
benim
tuzağım
sağlamdır
Yoksa
onlardan
bir
ücret
istiyorsun
da
bu
yüzden
onlar
ağır
bir
borç
altınd
a
mı
kalıyorlar
Yoksa
gayb
onların
yanlarında
da
onlar
mı
yazıyorlar
Rabbinin
hükmüne
sabret
balık
sahibi
gibi
olma
Hani
o
öfkeye
boğulmuş
da
nida
etmişti
Rabbinden
bir
nimet
yetişmiş
olmasaydı
elbette
kınanacak
bir
halde
ıssız
bir
diy
ara
atılacaktı
Fakat
Rabbi
onu
seçti
de
iyilerden
kıldı
O
kafirler
Kurânı
işittikleri
zaman
neredeyse
seni
gözleri
ile
devireceklerdi
Bir
de
durmuşlar
o
bir
deli
diyorlar
Halbuki
o
âlemler
için
bir
öğüttür
HAKKA
Mekkede
nâzil
olan
bu
sûre
elliiki
âyettir
Adını
ilk
âyetindeki
el
hâkka
kelimesinden
almıştır
Hâkkaya
değişik
manalar
verilmiştir
Hak
kökünden
geldiği
için
hepsinde
hak
ve
hakikat
manası
vardır
Daha
çok
kıyamet
manası
verilmektedir
Gerçekleşec
ek
Kıyamet
Nedir
o
Kıyamet
Gerçekleşenin
Kıaymetin
ne
olduğunu
sen
nerden
bileceksin
Semûd
ve
Âd
kapılarını
çalacak
olan
o
felaketi
yalan
saymışlardı
Semûd
kavmi
korkunç
bir
sesle
yok
edildi
Âd
kavmi
ise
gürültülü
ve
azgın
bir
fırt
ına
ile
yok
edildiler
Allah
o
fırtınayı
üzerlerine
yedi
gece
sekiz
gündüz
musallat
etmişti
Öyle
ki
o
kavmi
içi
boş
hurma
kütükleri
gibi
oracıkta
yere
serilmiş
halde
görürdün
Bak
şimdi
görebilir
misin
onlardan
bir
kalıntı
Firavun
ondan
önceki
ler
ve
altı
üstüne
getirilen
beldeler
de
hep
o
hatayı
işleyegeldiler
Hep
Rablerinin
elçilerine
karşı
geldiler
O
da
onları
pek
şiddetli
bir
şekilde
yakalayıverdi
Kuşkusuz
sular
kabarınca
sizi
gemide
biz
taşıdık
Onu
size
bir
ibret
yapalım
ve
belleyici
kulaklar
bellesin
diye
Sûra
bir
tek
üfleme
üflendiği
Arz
ve
dağlar
yerlerinden
kaldırılıp
şiddetle
birbirine
çarpılarak
darmadağın
olduğu
zaman
İşte
o
gün
olacak
olur
O
gün
gök
yarılmış
sarkmıştır
Melekler
de
onun
etra
fındadır
O
gün
Rabbinin
Arşını
bunların
da
üstünde
sekiz
melek
yüklenir
O
gün
hesap
için
Allaha
arz
olunursunuz
öyle
ki
gizli
bir
haliniz
kalmaz
Kitabı
sağından
verilen
alın
okuyun
kitabımı
Çünkü
ben
hesabıma
kavuşacağımı
sezmiştim
der
Artık
o
hoşnut
bir
hayattadır
Yüksek
bir
cennettedir
Ki
o
cennetin
meyveleri
sarkmıştır
Geçmiş
günlerde
yaptığınız
işlerden
ötürü
afiyetle
yeyin
için
denir
Kitabı
sol
tarafından
verilen
ise
der
ki
Keşke
kitabım
verilm
eseydi
de
Hesabımın
ne
olduğunu
bilmeseydim
Ne
olurdu
o
ölüm
iş
bitirici
olsaydı
Malım
bana
hiç
fayda
vermedi
Gücüm
de
benden
yok
olup
gitti
Zebanilere
şöyle
denir
Onu
yakalayın
da
bağlayın
Sonra
cehenneme
atın
onu
Sonra
da
boyu
yetmiş
arşın
zincir
içerisinde
onu
oraya
sokun
Çünkü
o
büyük
Allaha
inanmıyordu
Yoksula
yedirmeye
teşvik
etmiyordu
Bu
sebeple
bugün
burada
onun
candan
bir
dostu
yoktur
Bir
irinden
başka
yiyecek
de
yok
Onu
günah
kârlardan
başkası
yemez
Andolsun
gördüklerinize
Ve
görmediklerinize
Kuşkusuz
Kurân
şerefli
bir
peygamberin
Allahtan
getirdiği
sözdür
O
bir
şair
sözü
değildir
siz
çok
az
inanıyorsunuz
Bir
kâhin
sözü
de
değildir
ne
de
az
düşü
nüyorsunuz
O
âlemlerin
Rabbi
tarafından
indirilmedir
O
bize
isnâden
bazı
sözler
uydurmaya
kalkışsaydı
Elbette
biz
onu
bundan
dolayı
kuvvetle
yakalardık
Sonra
da
onun
şah
damarını
keser
atardık
O
vakit
sizden
hiçbiriniz
ona
siper
de
olamazdınız
O
hiç
kuşkusuz
takva
sahipleri
için
unutulmayacak
bir
öğüttür
Bununla
beraber
biz
biliyoruz
ki
sizden
inanmayanlar
var
Kuşkusuz
bu
Kurân
kafirler
için
bir
pişmanlık
vesilesidir
Gerçekten
o
şüphe
götürmez
bir
bilgidir
O
halde
haydi
tesbih
et
Rabbinin
yüce
ismiyle
MEARİC
Mekkede
nâzil
olan
bu
sûre
kırkdört
âyettir
Adını
üçüncü
âyetindeki
el
meâric
kelimesinden
almıştır
Meâric
marecin
çoğulu
olup
yükselme
dereceleri
demektir
Bir
isteyen
olacak
azabı
istedi
Kâfirler
için
onu
savacak
yok
O
derece
ve
makamların
sahibi
Allahtandır
Melekler
ve
Ruh
miktarı
ellibin
yıl
süren
bir
gün
içinde
ona
çıkar
O
halde
güzel
bir
sabır
ile
sabret
Çünkü
onlar
onu
uzak
görürler
Biz
is
e
onu
yakın
görüyoruz
O
gün
gök
erimiş
bir
maden
gibi
olur
Dağlar
da
atılmış
renkli
yün
gibi
olur
Dost
dostun
halini
soramaz
Birbirlerine
gösterilirler
Suçlu
o
günün
azabından
kurtulmak
için
fidye
vermek
ister
oğullarını
Eşini
ve
k
ardeşini
Kendisini
barındıran
içinde
yetiştiği
tüm
ailesini
Ve
yeryüzünde
bulunanların
hepsini
ki
tek
kendini
kurtarabilsin
Hayır
o
alevlenen
bir
ateştir
Derileri
kavurur
soyar
Çağırır
sırtını
dönüp
gideni
Mal
toplayıp
ka
sada
yığanı
Doğrusu
insan
dayanıksız
ve
huysuz
yaratılmıştır
Kendisine
kötülük
dokundu
mu
sızlanır
Kendisine
hayır
dokundu
mu
cimrilik
eder
Ancak
namaz
kılanlar
bunun
dışındadır
Onlar
ki
namazlarını
sürekli
kılarlar
Onların
ma
llarında
belli
bir
hak
vardır
Hem
isteyen
için
hem
de
istemekten
utanan
yoksul
için
Onlar
ki
ceza
gününü
tasdik
ederler
Rablerinin
azabından
korkarlar
Çünkü
Rablerinin
azabından
emin
olunmaz
Onlar
ki
ırzlarını
korurlar
Ancak
zevcelerine
ve
cariyelerine
karşı
hariç
Çünkü
onlara
yaklaştıklarında
kınanmazlar
Bundan
ötesini
isteyenler
var
ya
işte
onlar
haddi
aşanlardır
Onlar
emanetlerini
ve
ahitlerini
gözetirler
Şahitliklerinde
dürüsttürler
Namazlarına
devam
ederler
İşte
bunlar
cennetlerde
ağırlanırlar
Şimdi
ne
oluyor
o
inkâr
edenlere
ki
sana
doğru
boyunlarını
uzatarak
koşuyorlar
Sağdan
ve
soldan
bölük
bölük
Onlardan
herbiri
bir
nimet
cennetine
sokulacağını
mı
umuyor
Hayır
biz
onlar
ı
bildikleri
şeyden
yarattık
Artık
o
doğuların
ve
batıların
Rabbine
yemine
ne
gerek
elbette
bizim
gücümüz
yeter
Onları
kendilerinden
daha
hayırlı
olanlarla
değiştirebiliriz
ve
bizim
önümüze
geçilmez
O
halde
bırak
onları
kendilerine
vaad
ed
ilen
günlerine
kavuşuncaya
kadar
dalıp
oynayadursunlar
O
gün
kabirlerden
hızlı
hızlı
çıkacaklar
sanki
putlara
gidiyorlarmış
gibi
fırlayacaklar
Gözleri
düşük
kendilerini
bir
alçaklık
saracak
da
saracak
İşte
onlara
vaad
edilen
gün
o
gündür
NUH
Mekkede
nâzil
olmuştur
yirmisekiz
âyettir
Hz
Nuhun
ilâhî
elçi
olarak
gönderilişi
ve
mücadeleleri
anlatıldığından
sûre
bu
ismi
almıştır
Gerçekten
biz
Nûhu
kavmine
gönderdik
kavmine
acı
bir
azap
gelmezden
önce
onları
uyar
diye
Dedi
ki
ey
kavmim
Gerçekten
ben
size
açık
bir
uyarıcıyım
Şöyle
ki
Allaha
kulluk
edin
ondan
korkun
ve
bana
itaat
edin
Günahlarınızı
bağışlasın
ve
sizi
belli
bir
süreye
kadar
ertelesin
Kuşkusuz
Allahın
takdir
ettiği
süre
gelince
ertelenme
z
Eğer
bilseydiniz
inanırdınız
Nûh
dedi
ki
Ey
Rabbim
Ben
kavmimi
gece
gündüz
davet
ettim
Fakat
benim
çağırmam
onların
sadece
kaçmalarını
artırdı
Ben
onları
senin
bağışlaman
için
her
davet
ettiğimde
onlar
parmaklarını
kulakları
na
tıkadılar
elbiselerine
büründüler
ısrar
ettiler
kibirlendikçe
kibirlendiler
Sonra
ben
onları
açık
açık
çağırdım
Sonra
hem
ilan
ederek
söyledim
onlara
hem
gizli
gizli
Gelin
dedim
Rabbinizin
sizi
bağışlamasını
isteyin
Çünkü
o
çok
bağışlayıcıdır
Üzerinize
gökten
bol
yağmur
yağdırsın
Mallar
ve
oğullar
vererek
sizin
imdadınıza
koşsun
Sizin
için
bahçeler
yapsın
ırmaklar
yapsın
Niçin
siz
Allaha
bir
vakar
yakıştıramıyorsunuz
Oysa
o
sizi
aşama
aşam
a
yaratmıştır
Görmediniz
mi
Allah
yedi
göğü
uygun
tabakalar
halinde
nasıl
yaratmış
Ve
Ayı
bunların
içinde
bir
nur
yapmış
güneşi
de
bir
lamba
kılmış
Allah
sizi
yerden
bir
bitki
bitirir
gibi
bitirdi
Sonra
sizi
tekrar
oraya
geri
ç
evirecek
ve
tekrar
çıkaracaktır
Allah
sizin
için
yeri
bir
yaygı
yapmıştır
Ki
ondan
açılan
geniş
geniş
yollarda
gidesiniz
Nûh
dedi
ki
Ey
Rabbim
Onlar
bana
isyan
ettiler
malı
ve
çocuğu
hüsrandan
başka
bir
şeyini
artırmayan
kimsenin
ard
ına
düştüler
Büyük
büyük
tuzaklar
kurdular
Dediler
ki
Sakın
tanrılarınızı
bırakmayın
ne
Veddi
ne
Suvaı
ve
ne
de
Yeğusu
Yeûku
ve
Nesri
Çok
kişiyi
yoldan
saptırdılar
Sen
de
o
zalimlerin
sadece
şaşkınlıklarını
artır
Hata
larından
dolayı
boğuldular
ateşe
sokuldular
kendilerine
Allaha
karşı
yardımcılar
da
bulamadılar
Nûh
dedi
ki
Yeryüzünde
kafirlerden
bir
tek
kişi
bırakma
Zira
sen
onları
bırakırsan
kullarını
yoldan
çıkarırlar
ve
sadece
ahlâksız
ve
kâfir
ço
cuklar
doğururlar
Ey
Rabbim
Bana
babama
anama
mümin
olarak
evime
girene
ve
bütün
inanmış
erkek
ve
kadınlara
mağfiret
buyur
Zalimlerin
de
sadece
helakini
artır
CİN
Mekkede
nâzil
olmuştur
yirmisekiz
âyettir
Cinlerin
Kuran
dinley
ip
hidayete
geldikleri
anlatıldığından
sûre
bu
ismi
almıştır
Hz
Peygamber
amcası
Ebu
Talip
ve
eşi
Hz
Haticeyi
kaybettikten
sonra
Tâife
gitmiş
orada
çirkin
davranışlarla
karşılaşmıştı
Bu
sıralarda
Kureyş
müşrikleri
de
müslümanlara
karşı
düşmanlıkla
rını
iyice
arttırmış
bulunuyorlardı
işte
Tâif
dönüşünde
nâzil
olarak
Resûl
i
Ekreme
teselli
veren
bu
sûre
yalnız
insanların
değil
cinlerin
de
Kurana
tâbi
olduklarını
bildiriyor
İslâmın
muzafferiyetini
müjdeliyordu
Deki
Hakikat
bir
takım
cinnin
Kurân
dinleyip
de
şöyle
dedikleri
bana
vahyedildi
Şüphesiz
biz
hayret
verici
bir
Kurân
dinledik
O
Kurân
hidayete
erdiriyor
biz
de
ona
iman
ettik
Rabbimize
hiçbir
şeyi
ortak
koşmayacağız
Doğrusu
Rabbimizin
şanı
çok
yüksektir
Ne
bir
arkadaş
edinmiştir
ne
de
bir
çocuk
Meğer
bizim
beyinsiz
İblis
Allah
hakkında
saçma
şeyler
söylüyormuş
Doğrusu
biz
insanları
ve
cinleri
Allaha
karşı
asla
yalan
söylemez
sanmışız
Doğrusu
insanlardan
bazı
erkekler
cinlerden
bazı
erkeklere
sığınırla
rdı
da
onların
şımarıklıklarını
artırırlardı
Doğrusu
onlar
sizin
zannettiğiniz
gibi
zannetmişlerdi
ki
Allah
asla
kimseyi
Peygamber
göndermeyecek
Cinler
dediler
ki
Biz
göğe
dokunduk
onu
kuvvetli
bekçiler
ve
alevlerle
dolu
bulduk
Doğrus
u
biz
göğün
bazı
mevkilerinde
dinlemek
için
otururduk
Fakat
şimdi
her
kim
dinleyecek
olursa
kendini
gözetleyen
parlak
bir
alev
buluyor
Doğrusu
biz
bilmiyoruz
yeryüzündekilere
kötülük
mü
murat
edildi
yoksa
Rableri
onlara
bir
hayır
mı
diledi
Doğrusu
bizler
bizden
iyi
olanlar
da
var
olmayanlar
da
var
Biz
çeşitli
yollara
ayrılmışız
Doğrusu
biz
anladık
ki
Allahı
yerde
acze
düşürmemize
imkân
yok
Kaçmakla
da
Onu
asla
âciz
bırakamayacağız
Doğrusu
biz
o
hidayet
rehberini
dinlediği
mizde
ona
iman
ettik
Kim
Rabbine
inanırsa
ne
hakkının
eksik
verilmesinden
korkar
ne
de
kendisine
kötülük
edilmesinden
Ve
biz
bizlerden
müslümanlar
da
var
hak
yoldan
sapanlar
da
var
Müslüman
olanlar
işte
onlar
doğru
yolu
arayanlardır
Ama
yoldan
çıkanlar
işte
onlar
cehenneme
odun
olmuşlardır
Onlar
gerçekten
o
yol
üzere
dosdoğru
gitselerdi
elbette
kendilerine
bol
bir
su
verirdik
Ki
onları
onunla
sınayalım
Kim
Rabbini
anmaktan
yüz
çevirirse
Rabbi
onu
gittikçe
yükselen
bir
azaba
sokar
Mescitler
kuşkusuz
Allahındır
O
halde
Allah
ile
birlikte
kimseye
yalvarmayın
Allahın
kulu
Hz
Peygamber
kalkmış
Ona
dua
ederken
neredeyse
cinler
onun
etrafında
keçe
gibi
birbirlerine
geçeceklerdi
De
ki
Ben
ancak
Rabbime
dua
eder
ve
Ona
hiçbir
şeyi
ortak
koşmam
De
ki
Haberiniz
olsun
ben
size
kendiliğimden
ne
bir
zarar
verebilirim
ne
de
bir
yol
gösterebilirim
De
ki
Allahtan
beni
kimse
kurtaramaz
ve
ben
Ondan
başka
bir
sığınacak
bulamam
Benim
yapabile
ceğim
sadece
Allahtan
size
duyuru
yapmak
ve
Onun
elçilik
görevlerini
yerine
getirmektir
Artık
kim
Allaha
ve
onun
elçisine
baş
kaldırırsa
ona
içinde
ebedi
kalacakları
cehennem
ateşi
vardır
Kendilerine
vaad
edilen
şeyi
gördükleri
zaman
kimin
yar
dımcısının
en
zayıf
ve
en
az
olduğunu
bileceklerdir
De
ki
Ben
bilmem
o
size
vaad
edilen
şey
yakın
mı
yoksa
Rabbim
onun
için
uzun
bir
süre
mi
koyar
O
bütün
gaybı
bilir
Fakat
gaybını
hiç
kimseye
açmaz
Ancak
seçtiği
elçiye
açar
Çünkü
on
un
önünden
ve
ardından
gözetleyiciler
salar
Bilsin
diye
ki
onlar
Rablerinin
elçiliklerini
yerine
getirmişlerdir
Allah
onlarda
bulunan
her
şeyi
kuşatmış
ve
her
şeyi
bir
bir
saymıştır
MÜZZEMMİL
Mekkede
nâzil
olmuştur
ve
âyetlerinin
Medinede
nâzil
olduğu
rivayet
edilmiştir
yirmi
âyettir
Sûre
adını
ilk
âyetindeki
el
müzzemmil
kelimesinden
almıştır
Müzemmil
örtünüp
bürünen
demektir
Ey
örtünen
Peygamber
Gecenin
birazı
hariç
olmak
üzere
geceleyin
kalk
namaz
kıl
Gecenin
yarısında
kalk
yahut
yarısından
biraz
eksilt
Veya
bunu
artır
ve
ağır
ağır
Kurân
oku
Doğrusu
biz
senin
üzerine
ağır
bir
söz
bırakacağız
Kuran
vahyedeceğiz
Çünkü
gece
kalkışı
hem
daha
etkili
hem
de
söz
bakımından
daha
sağlamdır
Çünkü
gündüz
senin
için
uzun
bir
meşguliyet
vardır
Rabbinin
adını
an
ve
bütün
gönlünle
ona
yönel
O
doğunun
ve
batının
Rabbidir
Ondan
başka
tanrı
yoktur
O
halde
yalnız
Onu
vekil
tut
Başkalarının
diyeceklerine
sabret
güzellikle
onlarda
n
ayrıl
O
yalanlayıcı
zevk
ve
refah
sahiplerini
bana
bırak
onlara
biraz
mühlet
ver
Zira
bizim
yanımızda
bukağılar
var
bir
cehennem
var
Boğaza
duran
bir
yiyecek
elem
verici
bir
azap
var
O
gün
yer
ve
dağlar
sarsılacak
dağlar
erimiş
bi
r
kum
yığınına
dönecek
Doğrusu
biz
size
tanıklık
edecek
bir
elçi
gönderdik
Nitekim
Firavuna
da
bir
elçi
göndermiştik
Firavun
o
elçiye
isyan
etmişti
Biz
de
onu
ağır
bir
yakalayışla
yakaladık
Peki
inkâr
ederseniz
çocukları
ihtiyarlatacak
o
günden
kıyamet
gününden
kendinizi
nasıl
kurtaracaksınız
O
günün
dehşetinden
gök
yarılır
Allahın
sözü
kesinlikle
gerçekleşmiştir
İşte
bu
bir
öğüttür
Artık
dileyen
Rabbine
bir
yol
tutar
Rabbin
senin
gecenin
üçte
ikisinden
daha
azında
ya
rısında
ve
üçte
birinde
kalktığını
seninle
beraber
bulunanlardan
bir
topluluğun
da
böyle
yaptığını
biliyor
Gece
ve
gündüzü
Allah
takdir
eder
O
sizin
onu
sayamayacağınızı
bildi
de
sizi
affetti
Bundan
böyle
Kurândan
size
ne
kolay
gelirse
okuyun
Allah
içinizden
hastalar
yeryüzünde
gezip
Allahın
lütfunu
arayan
başka
kimseler
ve
Allah
yolunda
savaşan
daha
başka
insanlar
olacağını
bilmiştir
Onun
için
Kurândan
kolayınıza
geldiği
kadar
okuyun
namazı
kılın
zekatı
verin
ve
Allaha
güzel
bir
borç
verin
Hayırlı
işlere
mal
sarfedin
Kendiniz
için
gönderdiğiniz
her
iyiliği
Allah
katında
daha
hayırlı
ve
sevapça
daha
büyük
olarak
bulacaksınız
Allahtan
bağış
dileyin
Kuşkusuz
Allah
bağışlayandır
merhamet
edendir
MÜDDESSİR
Mekkede
nâzil
olmuştur
ellialtı
âyettir
Sûre
adını
ilk
âyetindeki
el
müddessir
kelimesinden
almıştır
Müddessir
örtüsüne
bürünen
sarınan
demektir
Hz
Peygambere
hitap
eden
ilk
âyet
Müzzemmil
sûresinden
önce
nâzil
olmuştur
Ey
örtüsüne
bürünen
Peygamber
Kalk
artık
uyar
Sadece
Rabbini
yücelt
Elbiseni
temizle
Pislikten
sakın
Yaptığını
çok
görerek
başa
kakma
Rabbin
için
sabret
O
sûra
üflendiği
zaman
İşte
o
gün
pek
zorlu
bir
gündür
Kâfirler
için
hiç
kolay
değildir
Tek
olarak
yarattığım
o
kimseyi
bana
bırak
Hem
ona
bol
servet
verdim
Hem
göz
önünde
oğullar
verdim
Hem
ona
büyük
imkânlar
sağladım
Sonra
da
şiddetle
arzu
eder
ki
daha
da
artırayım
Hayır
çünkü
o
bizim
âyetlerimize
karşı
bir
inatçı
kesildi
Ben
onu
dimdik
bir
yokuşa
sardıracağım
Çünkü
o
bir
düşündü
ölçtü
biçti
Kahrolası
nasıl
da
ölçtü
biçti
Yine
kahrolası
nasıl
ölçtü
biçti
Sonra
baktı
Sonra
kaşını
çattı
surat
astı
Sonra
arkasını
d
öndü
ve
büyüklük
tasladı
Bu
dedi
başka
değil
öğretilegelen
bir
sihirdir
Bu
sadece
bir
insan
sözüdür
Ben
onu
Sekara
cehenneme
sokacağım
Bilir
misin
sen
nedir
o
sekar
Ne
geriye
bir
şey
kor
ne
bırakır
Durmadan
d
erileri
kavurur
Üzerinde
ondokuz
melek
vardır
Biz
o
ateşin
muhafızlarını
hep
melekler
yaptık
Bunların
sayılarını
da
ancak
kâfirler
için
bir
imtihan
kıldık
ki
kendilerine
kitap
verilenler
kesin
bilgi
edinsinler
iman
edenlerin
de
imanı
artsı
n
Kendilerine
kitap
verilenler
ve
müminler
şüpheye
düşmesinler
Kalplerinde
hastalık
bulunanlarla
kâfirler
de
Allah
bu
misalle
ne
demek
istedi
desinler
İşte
böyle
Allah
dilediğini
şaşırtır
dilediğini
de
yola
getirir
Rabbinin
ordularını
ancak
Rabbi
n
bilir
Bu
insanlar
için
uyarıdan
başka
bir
şey
değildir
Hayır
andolsun
aya
Döndüğü
an
o
geceye
Ve
açtığı
sıra
o
sabaha
Kuşkusuz
o
Sekar
büyük
belalardan
biridir
Uyarmak
için
insanları
İçinizden
ileri
gitmek
veya
ge
ri
kalmak
isteyen
kimseleri
Her
nefis
kendi
kazancına
bağlıdır
Ancak
amel
defterleri
sağından
verilenler
hariç
Onlar
cennettedirler
sorup
dururlar
Suçluların
durumunu
Nedir
sizi
Sekara
sokan
diye
Suçlular
der
ki
Biz
namaz
kılanlardan
değildik
Yoksula
da
yedirmezdik
Boş
şeylere
dalanlarla
dalar
giderdik
Ceza
gününü
yalanlardık
Nihayet
bize
ölüm
gelip
çattı
Artık
onlara
şefaatçilerin
şefaatı
fayda
vermez
Şimdi
o
Kurânda
n
yüz
çevirirlerken
ne
mazeretleri
var
Sanki
onlar
ürkmüş
yaban
eşekleri
Arslandan
kaçmaktalar
Hayır
onlardan
her
kişi
kendisine
açılmış
sayfalar
verilmesini
istiyor
Yok
yok
onlar
ahiretten
korkmuyorlar
Hayır
hayır
O
kurâ
n
kuşkusuz
bir
öğüttür
Dileyen
onu
düşünür
Bununla
beraber
Allah
dilemedikçe
onlar
öğüt
alamazlar
Koruyacak
da
Odur
bağışlayacak
da
KIYAMET
Mekkede
nâzil
olan
bu
sûre
kırk
âyettir
Adını
ilk
âyetinde
geçen
el
kıyâme
kelimesi
nden
almıştır
Hayır
yemin
ederim
o
kıyamet
gününe
Yine
hayır
yemin
ederim
o
sürekli
kendini
kınayan
nefse
İnsan
kendisinin
kemiklerini
bir
araya
toplayamayacağımızı
mı
sanıyor
Evet
bizim
onun
parmak
uçlarını
bile
aynen
eski
haline
ge
tirmeye
gücümüz
yeter
Fakat
insan
günahı
devam
ettirmek
ister
O
kıyamet
günü
ne
zaman
diye
sorar
Ne
zaman
ki
o
göz
şimşek
çakar
Ay
tutulur
Güneş
ve
ay
toplanır
İşte
o
gün
insan
kaçacak
yer
neresi
der
Hayır
hayır
yok
bir
siper
O
gün
varılıp
durulacak
yer
ancak
Rabbinin
huzurudur
O
gün
insana
yapıp
öne
sürdüğü
ve
geri
bıraktığı
ne
varsa
bildirilir
Doğrusu
insan
kendi
nefsini
görür
Bir
takım
özürler
ortaya
atsa
da
Onu
hemen
okumak
için
dilini
depretme
Kuşkusuz
onu
toplamak
ve
okumak
bize
aittir
O
halde
biz
onu
okuduğumuz
zaman
sen
onun
okunuşunu
takip
et
Sonra
onu
açıklamak
da
bize
aittir
Hayır
siz
peşin
olanı
dünyayı
seviyorsunuz
da
Ahireti
bırakıyorsunu
z
Yüzler
var
ki
o
gün
ışıl
ışıl
parlar
Rabbine
bakar
Yüzler
de
var
ki
o
gün
asıktır
Anlar
ki
kendisine
belkıran
bel
kemiklerini
kıran
belalı
bir
iş
yapılır
Hayır
hayır
ne
zaman
ki
can
köprücük
kemiklerine
dayanır
Ted
avi
edebilecek
kimdir
denilir
Can
çekişen
bunun
o
ayrılık
anı
olduğunu
anlar
Bacak
bacağa
dolaşır
İşte
o
gün
sevk
ancak
Rabbinedir
Fakat
o
ne
sadaka
verdi
ne
namaz
kıldı
Fakat
yalanladı
ve
döndü
Sonra
da
çalım
sata
sata
ailesine
gitti
Gerektir
o
bela
sana
gerek
Evet
gerektir
o
bela
sana
gerek
İnsan
başıboş
bırakılacağını
mı
sanır
O
dökülen
erlik
suyundan
bir
damla
sperm
değil
miydi
Sonra
bir
aleka
embriyon
oldu
da
Rabbi
onu
biçim
e
koydu
sonra
şekil
verdi
Ondan
da
iki
cinsi
erkek
ve
dişiyi
var
etti
Peki
bunu
yapanın
ölüleri
diriltmeye
gücü
yetmez
mi
İNSAN
Mekkede
veya
Medinede
nâzil
olduğuna
dair
rivayetler
vardır
otuzbir
âyettir
Adını
ilk
âyetinde
ge
çen
el
insân
kelimesinden
almıştır
Hel
etâke
ed
Dehr
el
Ebrâr
ve
el
Emşâc
isimleri
ile
de
anılır
Gerçekten
insan
üzerine
dehirden
zamandan
öyle
bir
müddet
geldi
ki
o
zaman
o
anılmaya
değer
bir
şey
değildi
Doğrusu
biz
insanı
imtihan
etmek
için
karışık
bir
nutfeden
erkek
ve
kadın
sularından
yarattık
da
onu
işitici
görücü
yaptık
Kuşkusuz
biz
ona
yolu
gösterdik
ister
şükredici
olsun
ister
nankör
Çünkü
biz
kâfirler
için
zincirler
demir
halkalar
ve
alevli
bir
ateş
hazırlamı
şızdır
Kuşkusuz
iyiler
de
karışımı
kâfûr
olan
dolgun
bir
kadehten
içerler
Bir
kaynak
ki
ondan
Allahın
kulları
içerler
güzel
yollar
açarak
akıtırlar
onu
O
kullar
adaklarını
yerine
getirirler
ve
fenalığı
salgın
olan
bir
günden
korkarlar
Düşküne
yetime
ve
esire
seve
seve
yemek
yedirirler
Size
sırf
Allah
rızası
için
yemek
yediriyoruz
Sizden
ne
bir
karşılık
ne
de
bir
teşekkür
bekliyoruz
Biz
sert
ve
belalı
bir
günde
Rabbimizden
korkarız
derler
Allah
da
onları
o
günün
fena
lığından
korur
yüzlerine
parlaklık
gönüllerine
sevinç
verir
Sabırlarına
karşılık
onlara
bir
cennet
ve
ipekten
elbiseler
verir
Orada
donatılmış
koltuklar
üzerine
dayanmışlardır
Orada
ne
yakıcı
güneş
görürler
ne
de
şiddetli
soğuk
Üzerlerin
e
cennet
gölgeleri
sarkmış
meyveleri
bol
bol
önlerine
konmuştur
Yanlarında
gümüşten
kaplar
billur
kupalar
dolaştırılır
Gümüşten
öyle
kadehler
ki
onları
türlü
türlü
biçimlere
koymuşlardır
Onlara
orada
bir
dolu
kadeh
sunulur
ki
karışımı
zen
cefildir
Bu
orada
bir
pınardır
ki
adına
selsebil
derler
Etraflarında
ölümsüz
hizmetçiler
dolaşır
onları
görünce
saçılmış
inciler
sanırsın
Orada
nereye
baksan
bir
nimet
ve
pek
büyük
bir
mülk
görürsün
Üstlerinde
zarif
ve
yeşil
kalın
ipekten
bir
elbise
vardır
Gümüş
bileziklerle
süslenmişlerdir
Rableri
onlara
temiz
bir
içecek
içirmiştir
Onlara
şöyle
denir
İşte
bu
sizin
bir
mükâfatınızdı
Gayretiniz
karşılığını
bulmuştur
Kurânı
sana
kısım
kısım
biz
indirdik
biz
O
halde
Rabbinin
hüküm
vermesi
için
sabret
Onlardan
hiçbir
günahkâra
yahut
nanköre
itaat
etme
Sabahakşam
Rabbinin
ismini
an
Gecenin
bir
bölümünde
de
Ona
secde
et
akşam
ve
yatsı
namazlarını
kıl
Hem
de
Onu
uzun
bir
gece
tesbih
et
teheccüd
nama
zı
kıl
Çünkü
onlar
bu
dünyayı
seviyorlar
ve
önlerindeki
ağır
bir
günü
arkaya
atıyorlar
Onları
biz
yarattık
ve
mafsallarını
sımsıkı
bağladık
Dilediğimiz
vakit
de
kılıklarını
değiştiririz
İşte
bu
bir
öğüttür
Dileyen
Rabbine
giden
yolu
tutar
Allah
dilemedikçe
siz
dileyemezsiniz
Kuşkusuz
Allah
bilendir
hüküm
ve
hikmet
sahibidir
Allah
dilediğini
rahmetine
sokar
Zalimlere
ise
acıklı
bir
azap
hazırlamıştır
MÜRSELAT
Mekkede
inmiºtir
elli
âyettir
Gönderilenler
anlamın
a
gelen
el
mürselât
kelimesi
ile
başladığı
için
sûre
bu
adı
almıştır
Müfessirler
gönderilenlerden
maksadın
âlemin
idaresi
ile
görevli
bir
kısım
melekler
veya
rüzgârlar
yahut
peygamberler
yahut
da
Kuran
âyetleri
olabileceğini
belirtmişlerdir
Andolsun
birbiri
ardınca
gönderilenlere
Büküp
devirenlere
Yaydıkça
yayanlara
Seçip
ayıranlara
Bir
öğüt
bırakanlara
Gerek
özür
için
olsun
gerek
uyarı
için
Herhalde
size
vaad
olunan
kesinlikle
olacaktır
Hani
o
yıldızlar
sil
indiği
zaman
Gök
yarıldığı
zaman
Dağlar
savrulduğu
zaman
Elçiler
tayin
edilen
vakitlerine
erdirildikleri
zaman
Bunlar
hangi
güne
ertelendiler
Hüküm
gününe
Bildin
mi
nedir
o
hüküm
günü
O
gün
yalanlayanların
vay
ha
line
Biz
öncekileri
helak
etmedik
mi
Sonra
geridekileri
de
onlara
katarız
Biz
suçlulara
böyle
yaparız
O
gün
yalanlayanların
vah
haline
Biz
sizi
âdi
bir
sudan
yaratmadık
mı
Onu
sağlam
bir
yerde
oturttuk
Belli
bir
s
üreye
kadar
Demek
ki
biçimlendirmişiz
Ne
güzel
biçimlendireniz
biz
O
gün
yalanlayanların
vay
haline
Yeryüzünü
bir
tokat
toplanma
yeri
yapmadık
mı
Gerek
diriler
gerekse
ölüler
için
Orada
yüksek
yüksek
dağlar
oturtup
da
size
bir
tatlı
su
sunmadık
mı
O
gün
yalanlayanların
vay
haline
Kıyameti
yalanlayanlara
şöyle
denir
Haydin
gidin
o
yalanladığınız
şeye
doğru
Haydi
gidin
o
üç
çatallı
gölgeye
cehenneme
O
ne
gölgelendirir
ne
alevden
korur
O
saray
gibi
kıvılcımlar
atar
Sanki
o
kıvılcımlar
sarı
sarı
erkek
deve
sürüleridir
O
gün
yalanlayanların
vay
haline
Bugün
konuşamıyacakları
gündür
Kendilerine
izin
de
verilmez
ki
özür
beyan
etsinler
O
gün
yalanlayanların
vay
haline
Bu
işte
o
hüküm
günüdür
Sizi
ve
öncekileri
bir
araya
topladık
Bir
hileniz
varsa
beni
atlatın
O
gün
yalanlayanların
vay
haline
Kuşkusuz
takva
sahipleri
gölgeler
altında
ve
pınar
başlarındadır
Canlarının
çektiğinde
n
türlü
meyveler
arasındadırlar
Onlara
Yaptıklarınıza
karşılık
afiyetle
yiyin
için
denir
İşte
biz
güzel
amel
işleyenleri
böyle
mükafatlandırırız
O
gün
yalanlayanların
vay
haline
Yiyin
zevklenin
biraz
çünkü
siz
suçlularsını
z
O
gün
yalanlayanların
vay
haline
Onlara
Rüku
edin
denildiği
zaman
etmezler
Vay
haline
o
gün
yalanlayanların
Artık
bundan
Kurandan
sonra
hangi
söze
inanacaklar
NEBE
Meâricden
sonra
inmiştir
ilk
Mekkî
sûrelerden
olu
p
kırk
âyettir
Nebe
haber
demektir
Kıyamet
haberlerini
ihtiva
ettiği
için
bu
ad
verilmiştir
Birbirlerine
neyi
soruyorlar
O
büyük
haberden
kıyametten
mi
Ki
onlar
onda
ayrılığa
düşmektedirler
Hayır
ilerde
bilecekler
Hayır
ha
yır
ilerde
bilecekler
Biz
yeryüzünü
bir
beşik
yapmadık
mı
Dağları
da
birer
kazık
kılmadık
mı
Sizleri
çift
çift
yarattık
Uykunuzu
bir
dinlenme
yaptık
Geceyi
bir
örtü
yaptık
Gündüzü
de
bir
geçim
zamanı
yaptık
Üstünüze
yedi
sağ
lam
bina
gök
çattık
İçlerine
ışık
saçan
bir
kandil
astık
Yoğunlaşmış
bulutlardan
şarıl
şarıl
bir
su
indirdik
Onunla
taneler
ve
otlar
çıkaralım
diye
Ve
sarmaş
dolaş
bağlar
bahçeler
çıkaralım
diye
Kuşkusuz
o
hüküm
günü
kararlaştı
rılmış
bir
vakit
olmuştur
O
gün
Sûra
üflenir
bölük
bölük
gelirsiniz
Gök
de
açılmış
kapı
kapı
olmuştur
Dağlar
yürütülmüş
serap
olmuştur
Kuşkusuz
Cehennem
gözetleme
yeri
olmuştur
Azgınlar
için
son
varılacak
yer
olmuştur
Orad
a
çağlarca
kalacaklardır
Orada
ne
bir
serinlik
tadacaklar
ne
de
içecek
bir
şey
Ancak
bir
kaynar
su
ve
irin
içecekler
Bir
ceza
ki
tam
yaptıklarına
uygun
Çünkü
onlar
hiçbir
hesap
ummazlardı
Âyetlerimizi
yalanlaya
yalanlaya
tam
bir
yalancı
olmuşlardı
Biz
ise
herşeyi
sayıp
bir
kitaba
geçirmişiz
Onlara
Şimdi
tadın
cezanızı
Artık
size
azabınızı
artırmaktan
başka
bir
şey
yapmayacağız
denir
Kuşkusuz
takva
sahipleri
için
bir
kurtuluş
var
Bahçeler
var
bağlar
var
Memeleri
tomurcuklanmış
yaşıt
kızlar
var
Dopdolu
kadehler
var
Orada
ne
boş
bir
söz
işitirler
ne
de
bir
yalan
Bunlar
Rabbinden
yeterli
bir
bağış
olarak
verilir
O
göklerin
yerin
ve
bu
ikisi
arasındakilerin
Rabbidir
Rah
mândır
Hiç
kimse
ondan
bir
hitaba
mâlik
olamaz
O
gün
Ruh
ve
melekler
sıra
sıra
dururlar
Rahmânın
izin
verdikleri
dışında
hiç
kimse
konuşamaz
İzin
verilen
de
doğruyu
söyler
İşte
bu
hak
gündür
Artık
dileyen
Rabbine
bir
yol
tutar
Biz
sizi
ya
kın
bir
azap
ile
uyardık
O
gün
kişi
ellerinin
ne
takdim
ettiğine
bakacak
ve
kâfir
diyecek
ki
Ah
ne
olaydı
ben
bir
toprak
olaydım
NAZİAT
Nebe
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
kırkaltı
âyettir
Adını
söküp
çıkaranlar
manasına
gelen
nâziât
kelimesinden
alır
Ana
fikir
olarak
kıyameti
konu
edinir
Cenab
ı
Allah
sûrenin
başında
kendilerini
ilk
beş
âyette
belirtilen
güç
ve
melekelerle
donattığı
varlıklara
yemin
etmektedir
Andolsun
şiddetle
çekip
çıkaranlara
Usulcacık
çekenle
re
Yüzüp
yüzüp
gidenlere
Yarışıp
geçenlere
Derken
bir
iş
çevirenlere
kasem
olsun
ki
kıyamet
var
O
gün
deprem
sarsar
Onu
ikinci
bir
sarsıntı
izler
Yürekler
vardır
o
gün
kaygıdan
hoplar
Gözler
kalkmaz
saygıdan
Diyo
rlar
ki
Biz
tekrar
eski
halimize
mi
döndürülecekmişiz
Biz
çürümüş
kemikler
olduktan
sonra
ha
Öyleyse
bu
çok
zararlı
bir
dönüştür
dediler
Fakat
o
bir
tek
haykırıştır
Bir
de
bakarsın
hepsi
meydandadır
Musanın
haberi
san
a
geldi
mi
Hani
Rabbi
ona
kutsal
vaadi
Tuvada
seslenmişti
Haydi
demişti
git
Firavuna
çünkü
o
çok
azdı
De
ki
İster
misin
arınasın
Seni
Rabbinin
yoluna
ileteyim
de
ondan
korkasın
Musa
Firavuna
o
büyük
mucizeyi
gösterdi
Fakat
Firavun
yalanladı
karşı
geldi
Sonra
koşarak
dönüp
gitti
Derken
adamlarını
topladı
da
bağırdı
Ben
sizin
en
yüce
Rabbinizim
dedi
Allah
da
onu
tuttu
dünya
ve
ahiret
azabıyla
yakalayıverdi
Kuşkusuz
bunda
saygı
duy
acaklar
için
bir
ibret
vardır
Yaratılışça
siz
mi
daha
çetinsiniz
yoksa
gök
mü
Onu
Allah
bina
etti
Tavanını
yükseltti
onu
bir
düzene
koydu
Gecesini
kararttı
kuşluğunu
çıkardı
Bundan
sonra
da
yeryüzünü
döşedi
Ondan
suyunu
ve
otlağını
çıkardı
Dağlarını
oturttu
Sizin
ve
hayvanlarınızın
geçimi
için
Fakat
o
her
şeyi
bastıran
büyük
felaket
geldiği
vakit
O
insanın
neyin
peşinde
koştuğunu
anladığı
gün
Gören
kimseler
için
cehennem
hortlatıldığı
vakit
Artık
her
kim
azgınlık
etmiş
Ve
dünya
hayatını
tercih
etmişse
Kuşkusuz
onun
varacağı
yer
cehennemdir
Kim
de
Rabbinin
divanında
durmaktan
korkmuş
nefsini
boş
heveslerden
menetmiş
ise
Kuşkusuz
onun
varacağı
yer
cennettir
Sana
o
kıyameti
soruyorlar
ne
zaman
kopacak
diye
Sen
nerde
onu
anlatmak
nerde
Onun
son
ilmi
Rabbine
aittir
Sen
ancak
ondan
korkacak
olanları
uyarıcısın
Onlar
o
kıyameti
görecekleri
gün
sanki
dünyada
bir
akşam
veya
kuşluğundan
başka
durmamışa
dönecekler
ABESE
Mekkede
inmiştir
kırkiki
âyettir
Adını
yüzünü
ekşitti
buruşturdu
anlamına
gelen
ilk
kelimesinden
almıştır
Bu
sûrenin
iniş
sebebiyle
ilgili
olarak
şöyle
bir
hadise
nakledilmiştir
Efendimiz
Velîd
Ümeyye
b
Halef
Utbe
b
Rabîa
gibi
Kureyşin
ileri
gelenlerine
İslâmı
anlattığı
bir
sırada
âmâ
olan
Abdullah
b
Ümmü
Mektum
gelir
ve
Yâ
Resûlallah
Allahın
sana
öğrettiklerinden
bana
da
öğret
der
O
esnada
Resûlullah
a
s
cevap
vermez
Çünkü
Kureyşin
bu
ile
ri
gelen
kimseleri
zaten
kendilerine
özel
muamele
edilmesini
istiyorlardı
Efendimiz
onları
gücendirmek
istemedi
Abdullah
tekrar
seslenince
elinde
olmayarak
yüz
hatları
değişti
Bu
esnada
onlar
kalkıp
gittiler
Biraz
sonra
bu
âyetler
geldi
Resûlullahın
bazı
davranışlarını
tenkit
ve
onu
ikaz
mahiyetinde
gelen
bu
ve
benzeri
âyetler
onun
hak
peygamber
olduğuna
en
büyük
delildir
Zira
hiç
kimse
kendisini
bu
şekilde
tenkit
etmez
Peygamber
Yüzünü
ekşitti
ve
döndü
Kendisine
âmâ
geldi
diye
Ne
bilirsin
belki
o
temizlenecek
Veya
öğüt
belleyecek
de
öğüt
ona
fayda
verecek
Ama
buna
ihtiyaç
hissetmeyene
gelince
Sen
ona
yöneliyorsun
Onun
temizlenmemesinden
sana
ne
Ama
sana
can
atarak
gelen
Allahtan
korkarak
gelmişken
Sen
onunla
ilgilenmiyorsun
Hayır
hayır
sakın
Çünkü
o
Kurân
bir
öğüttür
Artık
dileyen
onu
düşünür
O
değerli
sahifelerdedir
Yüksek
tutulan
tertemiz
sahifelerde
Yazıcıların
ellerindedir
Değerli
iyi
yazıcıların
O
kahrolası
insan
ne
nankör
şey
O
yaratan
onu
hangi
şeyden
yarattı
Bir
damla
sudan
onu
yarattı
da
biçime
koydu
Sonra
ona
yolunu
kolaylaştırdı
Sonra
onu
öldürdü
de
kabre
koydurdu
Sonra
dilediği
vakit
onu
tekrar
diriltir
Hayır
hayır
doğrusu
o
hiç
Allahın
emrini
tam
yerine
getirmedi
Bir
de
o
insan
yiyeceğine
baksın
Biz
o
suyu
bol
bol
döktük
Sonra
toprağı
nasıl
da
yardık
Bu
suretle
orada
ekinler
bitirdik
Üzümler
yoncalar
Zeytinlikler
hurmalıklar
İri
ve
sık
ağaçlı
bahçeler
Meyveler
çayırlar
bitirdik
Siz
ve
hayvanlarınız
faydalansın
diye
Kulakları
sağır
eden
o
gürültü
geldiğinde
O
gün
kişi
kaçar
kardeşinden
Anasından
babasından
Eşinden
v
e
oğullarından
Onlardan
her
birinin
o
gün
başından
aşan
işi
vardır
Yüzler
var
ki
o
gün
parıl
parıl
Güler
sevinir
Yüzler
de
var
ki
o
gün
tozlanmış
Onları
karanlık
bürümüş
İşte
onlardır
kâfirler
haktan
sapanlar
TEKVİR
Mekkede
inmiştir
yirmidokuz
âyettir
Sûrenin
başında
güneşin
dürülmesinden
söz
edilmiş
ve
adını
da
buradan
almıştır
Sûrenin
söz
dizisinde
ihtiva
ettiği
konuya
ilişkin
anlamları
yankılandıran
ve
güçlendiren
mükemmel
bir
musikî
taklit
edileme
z
bir
âhenk
vardır
Güneş
katlanıp
dürüldüğünde
Yıldızlar
bulandığında
Dağlar
yürütüldüğünde
Kıyılmaz
mallar
bırakıldığında
Vahşi
hayvanlar
bir
araya
toplandığında
Denizler
ateşlendiğinde
suları
çekilip
volkanlar
halinde
ateş
püskürdüğünde
Nefisler
eşleştirildiğinde
iyiler
iyilerle
kötüler
kötülerle
bir
araya
toplandığında
Diri
diri
toprağa
gömülen
kıza
sorulduğunda
Hangi
günahtan
dolayı
öldürüldü
diye
Amel
defterleri
açıldığında
Gök
sıyrılıp
a
çıldığında
Cehennem
kızıştırıldığında
Ve
cennet
yaklaştırıldığında
Herkes
ne
getirmiş
olduğunu
anlar
Şimdi
yemin
ederim
o
sinenlere
gündüzleri
gözden
kaybolan
yıldızlara
O
akıp
akıp
yuvasına
gidenlere
Yöneldiği
an
gece
ye
Nefeslendiği
ağardığı
an
sabaha
ki
Kuşkusuz
o
Kuran
değerli
bir
elçinin
sözüdür
O
elçi
güçlüdür
Arşın
sahibinin
yanında
çok
itibarlıdır
Orada
ona
itaat
edilir
güvenilir
Arkadaşınızı
cin
çarpmış
değildir
Andolsu
n
o
Cebraili
açık
ufukta
gördü
O
gayb
hakkında
cimri
de
değildir
O
kovulmuş
bir
şeytanın
sözü
değildir
Hâl
böyle
iken
siz
nereye
gidiyorsunuz
O
âlemler
için
öğütten
başka
bir
şey
değildir
İçinizden
doğru
gitmek
isteyenle
r
için
Âlemlerin
Rabbi
olan
Allah
dilemeyince
siz
dileyemezsiniz
İNFİTAR
Nâziât
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
ondokuz
âyettir
Manası
yarılmaktırtır
Göğün
yarılmasından
söz
ederek
başladığı
için
bu
adı
almıştır
Konusu
ahiret
âl
emidir
Gök
çatladığı
vakit
Yıldızlar
döküldüğü
vakit
Denizler
yarılıp
akıtıldığı
vakit
Kabirlerin
içi
dışına
getirildiği
vakit
Herkes
neyi
önünden
gönderdiğini
ve
neyi
geri
bıraktığını
bilir
Ey
insan
İhsanı
bol
Rabbine
karşı
seni
aldatan
nedir
O
Allah
ki
seni
yarattı
seni
düzgün
yapılı
kılıp
ölçülü
bir
biçim
verdi
Seni
dilediği
her
hangi
bir
şekilde
parçalardan
oluşturdu
Hayır
hayır
siz
cezayı
yalanlıyorsunuz
Oysa
üzerinizde
koruyucular
var
Değerli
yazıcılar
Onlar
siz
her
ne
yaparsanız
bilirler
Kuşkusuz
iyiler
nimet
içindedirler
Kötüler
de
cehennemdedirler
Ceza
günü
ona
girecekler
Onlar
o
cehennemin
gözünden
kaçamazlar
Ceza
gününün
ne
olduğunu
sen
bilir
misin
Evet
bilir
misin
nedir
acaba
o
ceza
günü
O
gün
hiç
kimsenin
başkası
için
hiçbir
şeye
sahip
olamadığı
gündür
O
gün
buyruk
yalnız
Allahındır
MUTAFFİFİN
Mekkede
inmiştir
otuzaltı
âyettir
Ölçü
ve
tartılarında
hile
yapanları
kötüleyere
k
başladığı
için
bu
adı
almıştır
Eksik
ölçüp
tartanların
vay
haline
Onlar
insanlardan
kendilerine
bir
şey
aldıkları
zaman
tam
ölçerler
Kendileri
başkalarına
bir
şey
ölçtükleri
veya
tarttıkları
zaman
eksik
ölçer
ve
tartarlar
Onlar
tekrar
diriltileceklerini
zannetmiyorlar
mı
Büyük
bir
gün
için
Öyle
bir
gün
ki
insanlar
o
gün
Rabblerinin
huzurunda
divan
duracaklar
Hayır
hayır
kötülerin
yazısı
muhakkak
Siccindedir
Bildin
mi
sen
Siccin
nedir
Yazılmış
bir
kitaptır
o
Vay
haline
yalanlayanların
o
gün
Onlar
ceza
gününü
yalanlayanlardır
Onu
ancak
sınırı
aşan
ve
günaha
düşkün
olanlar
yalanlar
Ona
âyetlerimiz
okunduğu
zaman
eskilerin
masalları
der
Hayır
hayır
öyle
değil
Aksine
onların
kaza
ndığı
günahlar
kalplerinin
üzerine
pas
olmuştur
Hayır
hayır
doğrusu
onlar
o
gün
Rablerini
görmekten
mahrumdurlar
Sonra
onlar
muhakkak
cehenneme
girecekler
Sonra
da
onlara
İşte
bu
yalanlayıp
durduğunuz
şeydir
denilecek
Hayır
hay
ır
iyilerin
yazısı
muhakkak
Illiyyîndedir
Bildin
mi
sen
Illiyyîn
nedir
Yazılmış
bir
kitaptır
o
Allaha
yaklaştırılmış
melekler
ona
tanık
olurlar
Haberiniz
olsun
ki
iyiler
nimet
içindedir
Tahtlar
üzerinde
etrafa
bakarlar
Yüzlerinde
nimet
ve
mutluluğun
sevincini
görürsün
Onlara
damgalı
saf
bir
içki
sunulur
Onun
sonu
misktir
İşte
ona
imrensin
artık
imrenenler
Karışımı
Tesnimdendir
En
üstün
cennet
şarabındandır
Allaha
yakın
olanların
içecekler
i
bir
kaynaktır
o
Doğrusu
o
suç
işleyenler
inananlara
gülüyorlardı
Onlara
uğradıkları
vakit
birbirlerine
göz
kırpıyorlardı
Evlerine
döndükleri
zaman
zevklenerek
dönüyorlardı
Müminleri
gördükleri
vakit
işte
bunlar
sapıklar
diyorla
rdı
Oysa
onlar
müminler
üzerine
bekçi
olarak
gönderilmemişlerdi
İşte
bugün
de
inananlar
kâfirlere
gülecek
Koltuklar
üzerinde
etrafa
bakacaklar
Nasıl
kâfirler
yaptıklarının
cezasını
buldular
mı
İNŞİKAK
İnfitâr
sûresinden
sonr
a
Mekkede
inmiştir
yirmibeş
âyettir
Göğün
yarılmasından
söz
ettiği
için
bu
adı
almıştır
Gök
yarıldığı
Rabbini
dinleyip
kendisine
yaraşır
şekilde
boyun
eğdiği
vakit
Yer
uzatılıp
düzlendiği
İçinde
ne
varsa
attığı
ve
tamamen
boşaldı
ğı
Ve
Rabbini
dinleyip
kendisine
yaraşır
şekilde
boyun
eğdiği
vakit
Ey
insan
Kuşkusuz
sen
Rabbine
doğru
çaba
üstüne
çaba
sarfetmektesin
nihayet
Ona
varacaksın
O
vakit
kitabı
sağ
eline
verilen
Kolay
bir
hesapla
hesaba
çekilecek
Ve
sevinçli
olarak
ailesine
dönecektir
Ama
kitabı
arkasından
verilen
Yetiş
ey
ölüm
diye
bağıracak
Ve
alevli
ateşe
girecektir
Çünkü
o
ailesi
içinde
sevinçli
idi
Hiç
Rabbine
dönmeyeceğini
sanmıştı
Hayır
Rabbi
onu
görmekte
idi
Şimdi
yemin
ederim
o
şafağa
Geceye
ve
içinde
barındırdığı
şeylere
Derlendiği
zaman
o
aya
Ki
siz
elbette
halden
hale
geçeceksiniz
Böyleyken
onlar
neden
acaba
iman
etmezler
Karşılarında
Kurân
okunduğu
vakit
secde
et
mezler
Aksine
o
nankörler
yalanlıyorlar
Oysa
Allah
içlerinde
sakladıklarını
biliyor
Onun
için
onlara
elem
verici
bir
azabı
müjdele
Ancak
iman
edip
iyi
ameller
işleyenler
başkadır
Onlara
tükenmez
bir
ecir
vardır
BURUC
Şems
sû
resinden
sonra
Mekkede
inmiştir
yirmiiki
âyettir
Bürûc
burc
kelimesinin
çoğuludur
Sûrede
burçları
olan
gökyüzüne
kıyamet
gününe
ve
o
güne
tanıklık
edecek
olanlarla
yine
o
gün
müşahede
edilecek
olaylara
yemin
edildikten
sonra
Yemende
geçmiş
b
ir
olaya
temas
edilir
Yahudi
Zûnuvas
ve
adamları
yahudiliği
kabul
etmeyen
Necran
hıristiyanlarını
Hendek
içinde
yakılmış
bir
ateşe
atarak
yakarlar
ve
yanmakta
olan
insanları
seyrederler
Bu
şekilde
işkence
ile
yakılıp
öldürülen
kimseler
inançları
uğrund
a
ölmüşlerdir
Burçlar
sahibi
gökyüzüne
Vaad
olunan
o
güne
Şahitlik
edene
ve
edilene
andolsun
ki
Kahroldu
o
hendeğin
sahipleri
O
çıralı
ateşin
Hani
o
ateşin
başına
oturmuşlar
Müminlere
yaptıklarını
seyrediyorlardı
Mümi
nlere
kızmalarının
sebebi
de
onların
yalnız
çok
güçlü
ve
övgüye
lâyık
olan
Allaha
iman
etmeleri
idi
O
Allah
ki
göklerin
ve
yerin
hükümranlığı
Onundur
ve
Allah
her
şeye
şahittir
İnanan
erkek
ve
kadınlara
işkence
yapıp
sonra
da
tevbe
etmeyenle
re
cehennem
azabı
ve
yangın
azabı
vardır
İnanan
ve
iyi
amel
yapanlar
için
de
altından
ırmaklar
akan
cennetler
vardır
İşte
büyük
kurtuluş
odur
Kuşkusuz
Rabbinin
yakalaması
serttir
Yoktan
o
yaratır
ve
tekrar
o
diriltir
Bununla
berabe
r
çok
bağışlayandır
çok
sevendir
Arşın
sahibidir
yücedir
Dilediğini
yapandır
O
orduların
kıssası
sana
geldi
mi
Yani
Firavun
ve
Semudun
Fakat
o
inkarcılar
hâlâ
bir
yalanlama
içinde
Oysa
Allah
onları
arkalarından
kuşat
mıştır
Hayır
o
şerefli
bir
Kurândır
Levh
i
Mahfuzdadır
TARIK
Beled
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
onyedi
âyettir
Adını
âyette
geçen
târık
kelimesinden
alır
Târık
geceleyin
gelen
şiddetlice
vuran
kapı
çalan
demekti
r
Sûrede
geçen
târık
ise
gece
fazla
ışık
saçan
yıldıza
denir
ki
bu
sabah
yıldızıdır
Mecâzî
olarak
da
ünlü
kişiye
denir
Bir
edebî
sanat
olarak
cahiliye
devri
geceye
o
devirde
gelen
Hz
Peygamber
de
geceyi
aydınlatan
ve
sabahı
müjdeleyen
sabah
yıldızın
a
benzetilmiş
olabilir
Andolsun
o
göğe
ve
Târıka
Târık
nedir
bildin
mi
O
karanlığı
delen
yıldızdır
Hiçbir
nefis
yoktur
ki
başında
bir
denetleyici
bulunmasın
Onun
için
insan
neden
yaratıldığına
bir
baksın
Atılan
bir
sudan
yaratıld
ı
O
su
erkeğin
sulbü
ile
kadının
göğüs
kemikleri
arasından
çıkar
Elbette
Allahın
onu
döndürmeye
gücü
yeter
O
gün
bütün
sırlar
yoklanıp
meydana
çıkarılır
İnsanın
o
gün
ne
bir
gücü
vardır
ne
de
bir
yardımcısı
Andolsun
o
dönüşlü
göğe
O
yarılıp
çatlayan
yere
Kuşkusuz
Kurân
ayırıcı
bir
sözdür
O
asla
bir
şaka
değildir
Haberin
olsun
ki
kâfirler
hep
hile
kuruyorlar
Ben
de
hilelerine
karşılık
veririm
Onun
için
sen
kâfirlere
mühlet
ver
onlara
az
bir
zaman
ta
nı
ALA
Allahın
Yüce
anlamındaki
adıyla
başladığı
için
el
Alâ
denilen
bu
sûre
ondokuz
âyet
olup
Mekkede
inen
ilk
sûrelerdendir
Cenab
ı
Allah
bu
sûrede
kâinatın
esrarını
oluşunu
işleyişini
özlü
bir
anlatımla
ifade
etmiştir
Rabbin
in
yüce
adını
tesbih
et
Yaratıp
düzene
koyan
Odur
Takdir
edip
hidayeti
gösteren
Odur
Otlağı
çıkaran
Sonra
da
onu
karamsı
bir
sel
köpüğü
haline
getiren
Odur
Bundan
böyle
sana
Kurânı
okutacağız
da
unutmayacaksın
Yalnız
Allahın
d
ilediği
başkadır
Çünkü
o
açığı
da
bilir
gizliyi
de
Seni
en
kolay
yola
muvaffak
kılacağız
Onun
için
öğüt
ver
eğer
öğüt
fayda
verirse
Saygısı
olan
öğüt
alacaktır
Pek
bedbaht
olan
da
ondan
kaçınacaktır
O
ki
en
büyük
ateşe
girecektir
Sonra
ne
ölecek
onda
ne
de
hayat
bulacaktır
Doğrusu
felaha
ermiştir
temizlenen
Rabbinin
adını
anıp
namaz
kılan
Fakat
siz
dünya
hayatını
tercih
ediyorsunuz
Oysa
ahiret
daha
hayırlı
ve
daha
kalıcıdır
Kuşkusuz
bu
ilk
sahifeler
de
vardır
İbrahim
ve
Musanın
sahifelerinde
ĞAŞİYE
Adını
ilk
âyette
geçen
ve
her
şeyi
saran
kaplayan
dehşeti
her
şeye
ulaşan
kıyamet
günü
anlamına
gelen
ğâşiye
kelimesinden
alır
İlk
gelen
sûrelerden
olup
Zâriyât
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
Bu
sûrede
kıyamet
ve
ahirete
ait
haberler
vardır
ayrıca
Allahın
varlığını
anlamaya
yardım
edecek
bazı
kevnî
deliller
serdedilmiştir
Hayatın
bir
plan
ve
program
içinde
akıp
gittiği
bu
akışın
sonunda
Allaha
varılacağı
ve
Onun
katında
hesap
verileceği
anlatılır
yirmialtı
âyettir
O
her
şeyi
kuşatacak
olan
Kıyametin
haberi
sana
geldi
mi
Yüzler
var
ki
o
gün
eğilmiş
zillete
düşmüştür
Çalışmış
yorulmuştur
Kızışmış
bir
ateşe
girer
Onlara
kızgın
bir
kaynaktan
su
verilir
Onlar
için
kuru
bir
dikenden
başka
yiyecek
de
yoktur
O
da
ne
besler
ne
de
açlığı
giderir
Yüzler
de
var
ki
o
gün
nimetle
mutludur
Yaptığından
hoşnuttur
Yüksek
bir
cennettedir
Orada
boş
bir
söz
işitmez
Orada
akan
bir
kaynak
Yükseltilmiş
divanlar
Konulmuş
kadehler
Dizilmiş
koltuklar
yastıklar
Serilmiş
halılar
vardır
Bakmıyorlar
mı
o
develere
nasıl
yaratılmış
Göğe
bakmıyorlar
mı
nasıl
yükseltilmiş
Bakmıyorlar
mı
dağlara
nasıl
dikilmiş
Yere
bakmıyorlar
mı
nasıl
yayılmış
Haydi
öğüt
ver
sen
şimdi
sırf
bir
öğütçüsün
Onların
üzerinde
bir
zorba
değilsin
Ancak
kim
yüz
çevirir
ve
kâfir
olursa
Allah
ona
en
büyük
azap
ile
azap
edecek
Kuşkusuz
onlar
döne
dolaşa
bize
gelec
ekler
Sonra
da
bize
hesap
verecekler
FECR
Fecr
tan
yerinin
ağarması
ve
şafak
manasına
gelir
Fecr
sûresi
Leyl
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
otuz
âyettir
Bu
sûrede
eski
kavimlere
ait
kıssalar
hatırlatılır
İnsanoğlunun
kötülüğe
yöne
lmekte
olduğu
belirtilerek
bunun
kötü
sonucu
dünya
hayatından
sonraki
hayat
ve
oradaki
durumlar
kısaca
anlatılır
Andolsun
fecre
On
geceye
Zilhicce
ayının
ilk
on
gecesine
Çifte
ve
teke
Gitmekte
olan
geceye
Nasıl
bunlarda
bir
akıl
sah
ibi
için
yemin
var
değil
mi
Görmedin
mi
Rabbin
ne
yaptı
Âd
kavmine
Sütunlar
sahibi
İreme
Ki
ülkeler
içinde
onun
benzeri
yaratılmamıştı
Vâdide
kayaları
yontan
Semud
kavmine
Kazıklar
sahibi
güçlü
kuvvetli
Firavuna
Bunlar
ülkele
rde
azmışlardı
Oralarda
çok
bozgunculuk
yapmışlardı
Bu
yüzden
Rabbin
onların
üstüne
azap
kamçısı
yağdırdı
Kuşkusuz
Rabbin
her
an
gözetlemededir
Ama
insan
her
ne
zaman
Rabbi
onu
sınayıp
da
ikramda
bulunur
nimet
verirse
Rabbim
bana
ik
ram
etti
der
Ama
her
ne
zaman
da
sınayıp
rızkını
daraltırsa
o
vakit
de
Rabbim
beni
zillete
düşürdü
der
Hayır
hayır
doğrusu
siz
yetime
ikram
etmiyorsunuz
Birbirinizi
yoksulu
yedirmeye
teşvik
etmiyorsunuz
Oysa
mirası
öyle
bir
yiyo
rsunuz
ki
haram
helal
gözetmeden
Malı
öyle
bir
seviyorsunuz
ki
yığmacasına
Hayır
hayır
yer
birbiri
ardınca
sarsılıp
dümdüz
olduğu
zaman
Rabbinin
emri
gelip
melekler
sıra
sıra
dizildiği
zaman
Ki
cehennem
de
o
gün
getirilmiştir
İşte
o
gün
insan
anlar
Fakat
bu
anlamanın
ona
ne
yararı
var
Keşke
hayatım
için
bir
şeyler
yapıp
gönderseydim
der
Artık
o
gün
Allahın
edeceği
azabı
kimse
edemez
Onun
vuracağı
bağı
kimse
vuramaz
Ey
Rabbine
itaat
edip
huzura
eren
nefis
Hem
hoşnut
edici
hem
de
hoşnut
edilmiş
olarak
Rabbine
dön
Kullarımın
arasına
gir
Cennetime
gir
BELED
Mekkede
Kaf
sûresinden
sonra
inmiştir
yirmi
âyettir
Adını
ilk
âyette
geçen
Mekkeyi
anlatan
ve
şehir
anlamına
gelen
beled
kelimesinden
almaktadır
Bu
sûrede
insanın
yaratılışından
onun
bazı
davranışlarından
insana
verilen
üstün
vasıflardan
o
vasıfları
iyiye
kullanmayanın
kötü
âkıbetinden
iyiye
kullananların
da
mutlu
geleceklerinden
söz
edilir
Andolsun
bu
beldeye
Ki
sen
bu
beldede
oturmaktasın
Ve
and
olsun
baba
ve
çocuğuna
Biz
insanı
gerçekten
bir
sıkıntı
içinde
yarattık
İnsan
kendisine
karşı
kimse
güç
yetiremez
mi
sanıyor
Ben
yığın
yığın
mal
yok
ettim
diyor
Kendisini
bir
gören
olmadı
mı
sanıyor
Biz
ona
iki
göz
vermedik
mi
Bir
dil
ve
iki
dudak
Ona
iki
yolu
gösterdik
Fakat
o
o
sarp
yokuşa
göğüs
veremedi
Bildin
mi
sen
o
sarp
yokuş
nedir
Köle
azat
etmek
Veya
salgın
bir
kıtlık
gününde
yemek
yedirmektir
Yakınlığı
olan
bir
yetime
Veya
hiçbir
şeyi
olmayan
yoksula
Sonra
da
iman
edip
de
sabrı
tavsiye
eden
ve
merhamet
tavsiye
edenlerden
olmaktır
İşte
bunlar
amel
defterleri
sağlarından
verilenlerdir
Âyetlerimizi
tanımayanlar
ise
onlardır
işte
amel
defterleri
sollarından
verilenler
Onların
üzerlerine
bir
ateş
bastırılıp
kapıları
kapanacaktır
ŞEMS
Kadir
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
onbeş
âyettir
Adını
sûrenin
ilk
kelimesi
olan
ve
güneş
anlamına
gelen
ş
emsten
alır
Bu
sûrede
insanın
yaratılışında
var
olan
iki
özellik
ele
alınır
İyilik
ve
kötülük
İnsanın
yaratılışında
iyi
olmak
da
kötü
olmak
da
kabiliyet
olarak
vardır
Güneşe
ve
onun
parıltısına
Güneşin
ardından
gelen
Aya
Güneşi
açıp
or
taya
çıkaran
gündüze
Onu
örten
geceye
Göğe
ve
onu
bina
edene
Yere
ve
onu
döşeyene
Nefse
ve
onu
biçimlendirene
Sonra
da
ona
kötülük
ve
takva
kabiliyetini
verene
yemin
olsun
ki
Elbette
nefsini
temizleyip
parlatan
kurtulmuştur
Onu
kirletip
gömen
de
ziyan
etmiştir
Semud
azgınlığıyla
Hakkı
yalanladı
En
azgınları
ileri
atılınca
Allahın
Rasulü
Salih
peygamber
onlara
Allahın
devesini
ve
onun
su
nöbetini
gözetin
demişti
Fakat
onlar
peygamberi
yalanlayıp
deve
yi
kestiler
Rableri
de
günahlarını
başlarına
geçiriverdi
de
orayı
dümdüz
etti
Öyle
ya
Allah
bu
işin
sonundan
korkacak
değil
ya
LEYL
Geceye
yeminle
başladığı
için
Leyl
denilmiştir
Mekkede
inmiştir
yirmibir
âyettir
Bu
sûrede
insanoğlu
nun
iki
zıt
davranışından
cömertlik
ve
cimrilikten
bahsedilir
İmanlı
olmakla
cömertlik
imansızlıkla
cimrilik
arasındaki
ilişkiye
dikkat
çekilir
Örttüğü
zaman
geceye
Açıldığı
zaman
gündüze
Erkeği
ve
dişiyi
yaratana
and
olsun
ki
Gerçekten
sizin
işiniz
başka
başkadır
Bundan
böyle
her
kim
malını
hayır
için
verir
ve
korunursa
Ve
en
güzel
olanı
doğrularsa
Biz
onu
en
kolay
yola
muvaffak
kılacağız
Kim
de
cimrilik
eder
ve
kendini
hiçbir
şeye
ihtiyacı
kalmamış
görür
Ve
en
güzeli
de
yalanlarsa
Onu
da
en
zor
yola
hazırlarız
Çukura
yuvarlandığı
zaman
malı
onu
kurtaramayacak
Doğru
yolu
göstermek
muhakkak
bize
aittir
Kuşkusuz
ahiret
de
dünya
da
bizimdir
Ben
sizi
köpürdükçe
köpüren
bir
ateşe
karşı
uyardım
Ona
ancak
en
azgın
olan
girer
Öyle
azgın
ki
yalanlamış
ve
sırtını
dönmüştür
En
çok
korunan
ise
ondan
uzaklaştırılacaktır
O
ki
Allah
yolunda
malını
verir
temizlenir
Onun
yanında
başka
bir
kimse
için
karşılığı
verilecek
hiçbir
nimet
y
oktur
O
ancak
yüce
Rabbinin
rızasını
aramak
için
verir
Elbette
yakında
kendisi
de
hoşnut
olacaktır
DUHA
Duhâ
kuşluk
vakti
demektir
Sûre
adını
ilk
ayette
geçen
bu
kelimeden
alır
Fecr
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
onbir
âyettir
Sûrede
âhir
zaman
Peygamberinin
hususiyetlerinden
biri
yani
yetim
oluşu
ele
alınır
ve
kendisi
teselli
edilir
Andolsun
kuşluk
vaktine
Ve
sakinleştiği
zaman
geceye
ki
Rabbin
seni
bırakmadı
ve
darılmadı
Ahiret
senin
için
dünyadan
iyi
olac
aktır
Rabbın
sana
verecek
ve
sen
hoşnut
olacaksın
O
seni
yetim
bulup
da
barındırmadı
mı
Seni
yol
bilmez
bulup
yola
iletmedi
mi
Seni
yoksul
bulup
zengin
etmedi
mi
Öyleyse
sakın
yetimi
ezme
Dilenciyi
de
azarlama
Fakat
Rabb
inin
nimetini
anlat
da
anlat
İNŞİRAH
İnşirâh
açılmak
genişlemek
sevinmek
manalarına
gelir
Duhâ
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
sekiz
âyettir
Bu
sûrede
Peygamberimizin
çocukluğunda
risalete
hazırlamak
üzere
kalbinin
açılıp
arıtılmasın
dan
söz
edilmektedir
Ayrıca
onun
getirdiği
dindeki
kolaylıklara
dikkat
çekilerek
Allaha
şükretmeye
teşvik
edilmektedir
Biz
senin
için
mutluluğun
göğsünü
açmadık
mı
Senden
yükünü
indirmedik
mi
O
senin
sırtını
ezen
yükü
Senin
şanını
y
üceltmedik
mi
Demek
ki
zorlukla
beraber
bir
kolaylık
vardır
Evet
zorlukla
beraber
bir
kolaylık
vardır
O
halde
boş
kaldın
mı
yine
kalk
başka
bir
iş
ve
ibadetle
yorul
Ancak
Rabbine
yönel
TİN
Tîn
dağ
adı
veya
incir
demektir
Bürûc
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
sekiz
âyettir
Tîne
ve
Zeytuna
Sina
dağına
Ve
bu
güvenli
beldeye
andolsun
ki
Biz
insanı
en
güzel
biçimde
yarattık
Sonra
da
çevirdik
aşağıların
aşağısına
attık
Ancak
iman
edip
iyi
işler
yapanlar
başka
onlar
için
kesintisiz
bir
ecir
vardır
O
halde
sana
dini
ne
yalanlatır
Allah
hakimlerin
hakimi
değil
mi
ALAK
Alak
insanın
yaratılış
safhalarından
olan
aşılanmış
yumurtayı
ifade
eder
Bu
sûreye
İkra
sûresi
de
denir
Mekked
e
inmiştir
âyettir
İlk
âyeti
Kuranın
ilk
inen
âyetleridir
Bu
sûrede
okumanın
öğrenmenin
üstünlüğü
insanın
yaratılışı
kalemin
özelliği
bunların
insana
Allahın
ihsanı
olduğu
insanın
bunları
düşünmesi
Rabbine
itaat
etmesi
gerektiği
aksi
hal
de
azaba
dûçar
olacağı
anlatılır
Yaratan
Rabbinin
adıyla
oku
O
insanı
bir
alekadan
embriyodan
yarattı
Oku
Rabbin
sonsuz
kerem
sahibidir
O
Rab
ki
kalemle
yazmayı
öğretti
İnsana
bilmediği
şeyleri
öğretti
Hayır
Doğrusu
kâfir
ins
an
azgınlık
eder
Kendisinin
muhtaç
olmadığını
zannettiği
için
Muhakkak
ki
dönüş
mutlaka
Rabbinedir
Namaz
kıldığı
zaman
bir
kulu
engelleyeni
gördün
mü
Gördün
mü
ne
dersin
ya
o
kul
doğru
yolda
olur
Veya
kötülüklerden
sakınmayı
emrederse
Gördün
mü
ya
bu
adam
hakkı
yalanlar
yüzçevirirse
O
adam
Allahın
kendini
gördüğünü
hiç
bilmiyor
mu
Hayır
hayır
Eğer
o
bu
davranışından
vazgeçmezse
and
olsun
ki
biz
onu
perçeminden
o
günahkâr
ve
yalancı
perçeminden
t
utup
cehenneme
sürükleriz
O
zaman
o
taraftarlarını
yardıma
çağırsın
Biz
de
Zebanileri
çağıracağız
Hayır
sakın
ona
boyun
eğme
Allaha
secde
et
ve
yaklaş
KADİR
Kadir
gecesinden
söz
ettiği
için
bu
adı
almıştır
Abese
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
beş
âyettir
Sûrede
Kadir
gecesinden
onun
faziletinden
o
gecede
meleklerin
yeryüzüne
iniºinden
bahsedilir
Biz
o
Kurânnu
Kadir
gecesinde
indirdik
Kadir
gecesinin
ne
olduğunu
sen
nereden
bileceksin
Kadir
gecesi
bin
aydan
daha
hayırlıdır
Melekler
ve
Ruh
Cebrail
veya
Ruh
adındaki
melek
o
gece
Rablerinin
izniyle
her
iş
için
inerler
O
gece
tanyeri
ağarıncaya
kadar
süren
bir
selâmettir
BEYYİNE
Açık
delil
manasına
gelen
ve
birinci
âyette
geçen
beyyine
kelimesi
sûreye
ad
olmuştur
Talâk
sûresinden
sonra
Medinede
inmiştir
sekiz
âyettir
Bu
sûrede
kâfirlerden
ve
müşriklerden
söz
edilmiş
onların
bazı
davranışları
anlatılmış
inanan
ve
iyi
işler
yapanların
kurtuluşa
ereceği
ifade
edilmiştir
Kitap
ehlinden
ve
müşriklerden
Hakkı
tanımayanlar
kendilerine
açık
delil
gelinceye
kadar
inkârlarından
ayrılacak
değillerdi
Bu
delil
tertemiz
sayfaları
okuyan
Allah
tarafından
gönderilmiş
bir
peygamberdir
O
sayfalarda
en
doğru
hükümler
vardır
Kitap
ehli
ancak
kendilerine
apaçık
delil
geldikten
sonra
ayrılığa
düştüler
Halbuki
onlar
dini
sadece
Allaha
tahsis
ederek
Allahı
birleyerek
ancak
Allaha
ibadet
etmekle
namazı
kılmakla
ve
zekatı
vermekle
emrolunmuşlardır
İşte
dosdoğru
d
in
budur
Kâfirler
gerek
kitap
ehlinden
olsun
gerek
puta
tapanlardan
olsun
muhakkak
cehennem
ateşindedirler
Orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
Onlar
insanların
en
şerlileridir
İnanan
ve
güzel
amel
işleyenler
de
insanların
en
hayırlılarıdır
Rableri
katında
onların
mükâfatı
altlarından
ırmaklar
akan
Adn
cennetleridir
Orada
ebedî
olarak
kalacaklardır
Allah
onlardan
razı
olmuş
onlar
da
Ondan
razı
olmuşlardır
İşte
bu
mükâfat
Rabbine
saygı
gösterene
mahsustur
ZİLZAL
Deprem
demek
ola
n
zilzâl
sûrenin
ilk
âyetinde
geçer
Nisâ
sûresinden
sonra
Medinede
inmiştir
sekiz
âyettir
Kıyametin
kopmasından
insanların
yeniden
dirilip
hesap
vermelerinden
herkesin
iyi
ya
da
kötü
ettiğini
bulacağından
bahseder
Yer
o
yaman
sarsıntı
il
e
sarsıldığı
Yer
içindeki
ağırlıkları
çıkarıp
dışarı
attığı
Ve
insan
Ona
ne
oluyor
dediği
zaman
O
gün
yer
Rabbinin
ona
vahyetmesiyle
haberlerini
anlatacaktır
O
gün
insanlar
amellerinin
karşılığı
kendilerine
gösterilmek
üzere
bö
lük
bölük
çıkacaklardır
Her
kim
zerre
kadar
hayır
işlemişse
onu
görecektir
Her
kim
zerre
kadar
şer
işlemişse
onu
görecektir
ADİYAT
Âdiyât
koşan
atlar
demektir
Asr
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
onbir
âyettir
Bu
sûrede
insano
ğlunun
nankörlüğünden
kıyamet
günü
ortaya
çıkacak
acıklı
durumdan
söz
edilir
O
harıl
harıl
savaşa
koşanlara
Tırnaklarıyla
yerden
ateş
çıkaranlara
Sabahleyin
akın
edenlere
Tozu
dumana
karıştıranlara
Derken
bir
topluluğun
ortasına
da
lanlara
yemin
ederim
ki
Şüphesiz
insan
Rabbine
karşı
çok
nankördür
Ve
kendisi
de
buna
şahittir
Gerçekten
o
dünya
malını
çok
sevdiği
için
katıdır
Bilmiyor
mu
ki
kabirlerin
içindekiler
fırlatılacak
Ve
sinelerin
içindekiler
derlenecek
O
gün
Rableri
onların
bütün
yaptıklarından
haberdardır
KAARİA
Kâria
kapı
çalan
demektir
ve
kıyamet
kasdedilmiştir
Kureyş
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
onbir
âyettir
Bu
sûrede
kıyametin
kopuşunda
meydana
gelecek
olaylardan
ve
insan
ın
âkıbetinden
söz
edilmiştir
Kâria
Çarpacak
kıyamet
Nedir
o
kâria
Kârianın
ne
olduğunu
sen
bilir
misin
O
gün
insanlar
yayılmış
pervaneler
gibi
olurlar
Dağlar
atılmış
renkli
yünler
gibi
olur
O
gün
kimin
tartıları
ağır
basarsa
o
h
oşnut
olacağı
bir
hayat
içindedir
Kimin
tartıları
hafif
gelirse
onun
anası
da
varacağı
yer
sığınacağı
durağı
hâviye
uçurumdır
O
uçurumun
ne
olduğunu
sen
nereden
bileceksin
O
kızgın
bir
ateştir
TEKASÜR
Tekâsür
çokluk
yarışı
ve
çoklukla
övünmek
demektir
Kevser
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
sekiz
âyettir
Cahiliye
Arapları
mal
evlât
ve
akrabalarının
çokluğunu
bir
gurur
ve
şeref
sebebi
sayarlar
hatta
bu
hususta
yaşayanlarla
yetinmeyip
kabilelerinin
üstünlüğünü
geçmiş
leriyle
de
isbat
etmek
için
kabirlere
gider
ölmüş
akrabalarının
çokluğuyla
övünürlerdi
Sûrede
onların
bu
tutumu
eleştirilmekte
ve
gerçek
üstünlüğün
ahirette
ortaya
çıkacağı
belirtilmektedir
Çoklukla
övünmek
sizi
kabirlere
varıncaya
kadar
oyaladı
Hayır
Yakında
bileceksiniz
Yine
hayır
Yakında
bileceksiniz
hatanızı
Hayır
Eğer
kesin
bilgi
ile
bilseniz
elbette
cehennemi
görürsünüz
Sonra
yemin
olsun
ki
cehennemi
yakin
gözüyle
göreceksiniz
Sonra
yemin
olsun
ki
o
gün
size
ve
rilen
her
nimetten
sorulacaksınız
ASR
Asr
yüzyıl
ikindi
vakti
ve
meyvenin
suyunu
çıkarmak
gibi
manalara
gelir
Asra
yemin
ile
söze
başladığı
için
bu
adı
almıştır
İnşirâh
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
üç
âyettir
Sûrede
kurtuluşun
ima
na
iyi
işler
yapmaya
hakkı
ve
sabrı
tavsiye
etmeye
bağlı
olduğu
anlatılmıştır
Asra
yemin
olsun
ki
İnsan
mutlaka
ziyandadır
Ancak
iman
edenler
salih
amel
iyi
işler
işleyenler
birbirlerine
hakkı
tavsiye
eden
ve
sabrı
tavsiye
edenler
bunun
dış
ındadır
HÜMEZE
Hümeze
birini
arkasından
çekiştirmek
onunla
alay
etmek
kırmak
ve
incitmek
manalarına
gelir
Kıyamet
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
dokuz
âyettir
Mal
toplayıp
onu
tekrar
tekrar
sayan
insanları
arkadan
çekiştirip
kaş
göz
hareketleriyle
alay
edenlerin
hümeze
ve
lümezenin
vay
haline
Malının
kendisini
ebedi
yaşatacağını
sanır
Hayır
andolsun
ki
o
hutame
cehennemye
atılacaktır
Hutamenin
ne
olduğunu
bilir
misin
O
kalplerin
içine
işleyecek
Allahı
n
tutuşturulmuş
bir
ateşidir
Cehennemlikler
dikilmiş
direklere
bağlı
oldukları
halde
o
ateşin
kapıları
üzerlerine
kapatılacaktır
FİL
Kâbeyi
yıkmak
isteyen
Ebrehenin
fillerle
hücumunu
konu
edindiği
için
bu
adı
almıştır
Kâfirûn
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
beş
âyettir
Görmedin
mi
Rabbin
fil
sahiplerine
ne
yaptı
Onların
tuzaklarını
boşa
çıkarmadı
mı
Üzerlerine
sürü
sürü
kuşlar
gönderdi
Onlara
çamurdan
sertleşmiş
taşlar
atıyorlardı
Ve
onları
yenilmiş
ekin
yapra
ğı
gibi
yaptı
KUREYŞ
Kureyşe
cahiliye
devrinde
verilen
bazı
imtiyazlardan
bahsettiği
için
bu
adı
almıştır
Tîn
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
dört
âyettir
Kureyşin
ilâfı
güven
ve
barış
andlaşmalarından
faydalanmalarını
sağlamak
içi
n
Kış
ve
yaz
seferlerinde
faydalandıkları
andlaşmaların
kadrini
bilmiş
olmaları
için
Bu
Beyt
Kâbenin
Rabbine
kulluk
etsinler
O
kendilerini
açlıktan
kurtararak
beslemiştir
ve
her
tehlikeye
karşı
onlara
emniyet
vermiştir
MAUN
Mâûn
z
ekât
vermek
yahut
bir
şeyi
geçici
olarak
kullanması
için
birine
vermek
şeklinde
yardım
demektir
Âlimlerin
çoğuna
göre
tamamı
Mekkede
inmiştir
yedi
âyettir
Dini
yalanlayan
iyilikten
uzak
duran
kimseler
hakkında
inmiştir
Dini
yalanlayanı
gördün
mü
İşte
o
öksüzü
iter
kakar
Yoksulu
doyurmaya
önayak
olmaz
Vay
haline
o
namaz
kılanların
ki
Kıldıkları
namazın
değerine
aldırış
etmezler
Gösteriş
yaparlar
onlar
Ve
yardımlığı
sakınırlar
zekatı
vermezler
KEVSER
Kevser
çok
nimet
demektir
ayrıca
cennette
bir
havuzun
da
adıdır
Âdiyât
sûresinden
sonra
Mekkede
inen
bu
sûre
üç
âyettir
Erkek
çocukları
yaşamadığı
için
Peygamberimize
müşrikler
nesli
kesik
manasına
ebter
dediler
Sûrede
buna
cevap
verilmiştir
Muhakkak
biz
sana
Kevseri
verdik
Öyleyse
Rabbin
için
namaz
kıl
ve
kurban
kes
Muhakkak
ki
sonu
kesik
olan
sana
buğz
edendir
KAFİRUN
Kâfirlerden
söz
ettiği
için
bu
adı
almıştır
Mâûn
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
altı
âyettir
De
ki
E
y
kâfirler
Sizin
taptıklarınıza
ben
tapmam
Siz
de
benim
taptığıma
tapıcılar
değilsiniz
Ben
asla
sizin
taptıklarınıza
tapacak
değilim
Siz
de
benim
taptığıma
tapacak
değilsiniz
Sizin
dininiz
size
benim
dinim
banadır
NASR
Nasr
yard
ım
demektir
Sûrede
Allahın
Hz
Peygambere
yardım
ederek
fetihlere
kavuşturduğu
ifade
edildiği
için
bu
adı
almıştır
Bu
sûre
Mekkenin
fethi
sırasında
inmiş
olmakla
beraber
Medine
devrinde
yani
hicretten
sonra
indiği
için
medenî
Medinede
inen
sûreler
dendir
üç
âyettir
İslâm
zaferini
haber
verir
İbn
Ömerden
gelen
rivayete
göre
bu
sûre
indikten
sonra
Peygamberimiz
seksen
gün
yaşamıştır
Allahın
yardımı
ve
fetih
geldiğinde
Ve
insanların
dalga
dalga
Allahın
dinine
girdiklerini
gördüğünde
Rabbini
öğerek
tesbih
et
Ondan
bağışlanmanı
dile
çünkü
O
tevbeleri
çok
kabul
edendir
TEBBET
Tebbet
kurusun
manasına
bedduadır
Ebu
Leheb
hakkında
inmiştir
Zira
o
eziyet
etmek
kasdıyla
Resûlullahın
yoluna
gizlice
diken
koymuş
bu
işte
k
endisine
karısı
da
yardım
etmişti
Sûre
Mesed
sûresi
diye
de
anılır
Fâtiha
sûresinden
sonra
Mekkede
inmiştir
beş
âyettir
Bir
rivayete
göre
Şuarâ
sûresinin
âyeti
gereğince
Efendimiz
yakın
akrabasını
çağırarak
onları
İslâma
dâvet
etmişti
Amcası
Ebû
Leheb
galiz
sözler
sarfederek
Bizi
bunun
için
mi
çağırdın
demişti
Bunun
üzerine
bu
sûre
indi
Ebu
Lehebin
elleri
kurusun
yok
olsun
o
zaten
yok
oldu
ya
Ne
malı
ne
de
kazandığı
onu
kurtaramadı
O
alevli
bir
ateşe
girecektir
Karısı
da
odun
hamalı
olarak
onunla
beraber
girecektir
Boynunda
da
hurma
lifinden
bir
ip
olacaktır
İHLAS
İhlâs
samimi
olmak
dine
içtenlikle
bağlanmak
esaslarını
sırf
Allah
rızası
için
uygulamak
anlamınadır
Mekkede
inmiştir
dört
ây
ettir
İslâmın
tevhid
akîdesinin
en
özlü
ve
anlamlı
ifadesidir
De
ki
O
Allah
bir
tektir
Allah
eksiksiz
sameddir
Bütün
varlıklar
Ona
muhtaç
fakat
O
hiç
bir
şeye
muhtaç
değildir
Doğurmadı
ve
doğurulmadı
O
na
bir
denk
de
olmadı
FEL
AK
Felak
sabah
manasına
geldiği
gibi
yarmak
manasına
da
gelir
Bundan
sonra
gelen
Nâs
sûresiyle
birlikte
ikisine
iki
koruyucu
anlamında
muavvizeteyn
denir
Bu
sûrelerin
şifa
maksadıyla
okunduğuna
dair
hadisler
vardır
Medinede
inmiştir
beş
âyett
ir
De
ki
Ben
ağaran
sabahın
Rabbine
sığınırım
Yarattığı
şeylerin
şerrinden
Karanlığı
çöktüğü
zaman
gecenin
şerrinden
Ve
düğümlere
üfleyen
büyücülerin
şerrinden
Ve
hased
ettiği
zaman
hasetçinin
şerrinden
NAS
Nâs
insanlar
demektir
Medinede
inmiştir
altı
âyettir
De
ki
Sığınırım
ben
insanların
Rabbine
İnsanların
hükümdârına
İnsanların
ilâhına
O
sinsi
vesvesecinin
şerrinden
O
ki
insanların
göğüslerine
vesveseler
fısıldar
Gerek
cinlerden
gerek
insanlar
dan